Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1802 E. 2021/1296 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1802
KARAR NO: 2021/1296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/135 (DERDEST)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
DAVA: Haczin Fekki ve Alacak (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA VE TALEP Davacı asil dava dilekçesinde özetle; dava konusu tapuda tescilli bulanan İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … Mah. … ada … parsel, … nolu bağımsız bölüme kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, taşınmaz Tasfiye Halinde S.S. Beydağı Beylikdüzü Konut Yapı Koop. Adına kayıtlı iken, kooperatif üyeliği sebebiyle ferdileşme işleminden dolayı 19/06/2019 tarihinde tapu devrinin yapıldığını, davalı kooperatif aleyhine diğer davalı … İnş. tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını ve bu nedenle devralmış olduğu dava konusu taşınmaz üzerine haciz konulduğunu ve icra takip işlemlerinin satış aşamasına geldiğini tapuda taşınmazı devraldığı 19/06/2019 tarihinde öğrendiğini, kendisinin şirkete bir borcu olmadığını, kooperatif borçları nedeniyle kendisine ait taşınmazın satılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek ilgili icra dosyasından yapılacak olan satış işlemlerinin durdurularak, dosyadaki haczin fekkine karar verilmesini, haczin fekkine karar verilmemesi halinde taşınmaz üzerindeki icra borç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı kooperatiften alınarak tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ TEDBİR KARARI Mahkemece; “…Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup talep eden bakımından satış yapılmasının hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, talep sahibinin, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğu ve yapılacak yargılama sonucu davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin hükümsüz kalıp kalmadığının belirlenecek olması ile taraflar arasındaki menfaat dengesi gözetildiğinde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle, “1-Davacı vekilinin talebinin kabulü ile; Davacı adına tapuda kayıtlı dava konusu İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, … nolu bağımsız bölümün Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasından cebri icra yoluyla satışının tedbiren durdurulmasına veya ihale konusu taşınmazın ihale alıcısına devrinin tedbiren önlenmesine, 2-İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık icra kapak hesabı üzerinden % 15’i oranında 18.109,26 TL nakdi veya banka teminat mektubunun talep eden tarafından Mahkememiz veznesine teminat olarak depo edilmesine” karar verilmiştir.
İTİRAZ Davalı … vekili itiraz dilekçesinde verilen ihtiyati tedbir kararına %15 teminat karşılığındaki cebri icra yolu ile satışın tedbiren durdurulması kararının tamamen hukuka aykırı olduğunu, davalının iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, 7.000,00 TL satış masrafı yapıldığını ve satış günü alınmış olmasına rağmen verilen tedbir kararı ile satışın durdurulduğunu, verilen bu karar ile davalının mağdur olduğunu, %115 bedel yatırılmadan satışın durdurulması kararı verilemeyeceğini bu nedenle satışın tedbiren durdurulması kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederek itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ İTİRAZIN REDDİ KARARI Mahkemece itiraz duruşmalı olarak değerlendirilerek; “…Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup talep eden bakımından satış yapılmasının hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluştuğu, talep sahibinin, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunduğu ve yapılacak yargılama sonucu davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin hükümsüz kalıp kalmadığının belirlenecek olması ile taraflar arasındaki menfaat dengesi gözetildiğinde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik karar verilmiş davalının itiraz sebepleri incelendiğinde; verilen kararda bir isabetsizlik görülmemekle davalının tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, diğer davalı kooperatiften olan alacağının tahsili için başlattığı icra takibinin kesinleştiğini ve takibe istinaden borçlu kooperatif adına kayıtlı 5 nolu bağımsız bölüme haciz uygulandığını, haciz tapuya şerh edildikten sonra davacının taşınmaz üzerinde haciz olduğunu bilerek taşınmazı devir aldığını, buna rağmen menfi tespit davası açarak müvekkili şirkete borçlu olmadığının tespiti ile taşınmaz üzerindeki haczin fekkini, bu talebin kabul görmemesi halinde taşınmazın satışa çıkarıldığı icra dosyası borç bedelinin davalı kooperatiften tahsilini talep ettiğini, mahkemece 24/02/2020 tarihli ara karar ile satış işlemlerinin %15 teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına dair verilen kararın hatalı olduğunu, İİK madde 72 maddesinde açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin başlatılmasından sonra takibin tedbir kararıyla durdurulamayacağını, tedbir kararının HMK 389 vd. maddelerine de uygun olmadığını, davacı taraf diğer davalı kooperatife olan tüm borçları ödediğini söylemişse de bu durum kooperatifle olan ortaklık ilişkisinden kaynaklandığını, davalı kooperatif, davacıya verdiği taahhütleri yerine getirmediyse bunun muhatabının müvekkili şirket değil kooperatif olduğunu, Yargıtay HGK. 1999/210 1999/206 E-K 14/04/1999 tarihli kararı ile “İİK. nun hacizli taşınmazlara ilişkin düzenlemeyi getiren 91. maddesine göre, taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı MK. nun 920. maddesi anlamında tahdide uğrayacağı hükme bağlanmıştır. Bu maddede yollama yapılan MK. nun 920. maddesi hükmüne göre, taşınmaz üzerindeki haciz işlemi taşınmazın temlik hakkının tahditleri arasında yer alıp, bu maddenin son fıkrasına göre ise, bu nevi tasarruf sınırlandırılmalarının tapu siciline şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan iktisap olunan her nevi hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yukarıda da değinildiği gibi, dava dışı kooperatif alacaklısı tarafından ve taşınmaz henüz kooperatif adına tescilli iken üzerine haciz tatbik edilmiş bulunmaktadır. İİK. 91 ve onun yollamada bulunduğu MK. nun 920. maddeleri hükümleri uyarınca haczedilen taşınmazda bundan sonra hak iktisap edenlerin haczin sonuçlarına katlanmaları zorunludur. Borç taşınmaza bağlandığı için taşınmazı iktisap edenin kooperatif ortağı olması bu sonucu bertaraf edemez.” denildiğini, kararda belirtildiği gibi hacizli taşınmazı devralan davacının haczin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğunu, davacı tarafından haklılığını gösteren hiçbir delil sunulamamasına, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemesine rağmen tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece ancak İİK 72. maddesinde belirtildiği üzere %15 teminatla icra veznesine yatan paranın alacaklıya verilmemesine karar verilebileceğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Talep, ihtiyati tedbir yolu ile hacizli taşınmazın cebri icra yolu ile satışının durdurulması istemine ilişkindir. İcra dosyası incelendiğinde; davalı … tarafından, davalı S.S.Beydağı Beylikdüzü Konut Yapı Kooperatifi hakkında yapı denetim hizmet bedelinden kaynaklanan 56.213,66 TL alacağın tahsili istemiyle 15/03/2016 tarihinde takip başlatıldığı, taşınmaz üzerine 01/12/2016 tarihinde haciz konulduğu, kıymet takdir işlemlerinin yapıldığı ve taşınmazın satış aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Tapu kayıtları incelendiğinde; taşınmaz davalı kooperatif adına kayıtlı iken ferdileştirme işlemi neticesinde 19/06/2019 tarihinde davacı adına, taşınmaz üzerindeki mevcut hacizlerle birlikte tescil edildiği tespit edilmiştir. 6100 sayılı HMK 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”, HMK 390/1 maddesinde “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.”, HMK 390/3 maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.”, HMK 391/1 maddesinde “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. Somut olayda, davalı şirket tarafından taşınmaz davalı kooperatif adına kayıtlı iken 2016 yılında haciz işlendiği, davacının ise taşınmazı 2019 yılında devraldığı, taşınmazı devraldığı sırada tapu kaydı üzerinde haciz bulunduğunun davacı bilgisi dahilinde olduğu, ihtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerektiği, mevcut dosya kapsamı itibariyle satışın durdurulmasına yönelik tedbir şartlarının oluşmadığı, bu durumda mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar hatalı olduğundan davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜ ile Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/135 E. Sayılı 22/09/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN KARAR VERİLMESİNE, 2-6100 sayılı HMK’nun 389/1 maddesi uyarınca davacı tarafın İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN REDDİNE, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı … tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ve 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, b-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince esasa ilişkin verilecek kararda dikkate alınmasına, c-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, d-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/12/2021