Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1801 E. 2021/1269 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1801
KARAR NO: 2021/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/549 Esas
KARAR NO: 2021/95
KARAR TARİHİ: 02/02/2021
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan … Şti.’nin, Pendik Vergi Dairesinde… sicil no ile, İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünde … no ile kayıtlı olup, … Mahallesi … Cad. … Apt. No:… Pendik/İSTANBUL adresinde bulunduğunu, 2019 yılında kurulan şirketin Sabiha Gökçen Havalimanında … ve … markalarıyla iki ayrı yerde kafe restoran işletmeciliği yaptığını ve şirketin sermayesinin 50.000,00 TL. olup 12.500,00 TL’lik kısmının şirket tescilinden önce ödendiğini, Davacılardan … Şti. nin, Pendik Vergi Dairesinde … sicil no ile, İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünde … no ile kayıtlı olup, … Mahallesi … Cad. … Apt. No:… Pendik/İSTANBUL adresinde bulunduğunu, 2019 yılında kurulan şirketin Sabiha Gökçen Havalimanında … markasıyla kafe restoran işletmeciliği yaptığını ve şirketin sermayesinin 50.000,00 TL. olup 12.500,00 TL’lik kısmının şirket tescilinden önce ödendiğini, Davacıların, gerek yurt içi gerekse yurtdışı uçuşlarda yolcu ve yük taşımada ülkemizin en büyük ikinci uluslararası havalimanı olan … havalimanında … ve … markalarıyla franchise işletme konseptinde giden yolcu kısmında ve en görünür yerde kafe restoran işleten GRUP şirketleri olduğunu, küresel Covid – 19 salgınının yayılmasını önlemek amacıyla havalimanı işletmesi ve kamu otoritelerince alınan tedbirler sonucu tüm uçuşlar ile kafe ve restoran faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasına bağlı olarak nakit akışlarının bozulduğunu ve borçlarını ödeyemez hale geldiklerini, müvekkili şirketlerin franschise vereni Covid 19 salgının başlamasıyla 2020 Mart ayı ödemelerini aksatan şirketlerin franchise sözleşmelerini derhal feshettiğini ve çekişmeli hak ve alacakları için dava açarak müvekkili şirketler tarafından keşide edilen şirket ortaklarının görünürde kefili olduğu teminat verilen bonolara dayanarak icra işlemleri başlatıldığını, müvekkili şirketlerin kira ve aidat borçları nedeniyle yüksek nakit akışı olan değerli işyerlerini kiralayan havalimanı işletmesinin başlatacağı tahliye talepli takipler nedeniyle cebren tahliye riski ile karşı karşıya kaldığını, şirketlerin çok yüksek faiz oranlarını ödemeyi göze almasına rağmen, havalimanında bulunan kafe restoran işletmelerine daralan likidite ortamında fonlama yaratmakta ciddi bir zorluk yaşadığını, müvekkili davacı şirketlerin, rayiç değerli ara bilançolarına göre, TTK m.376/3 de tanımlanan “aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemesi” yani, “borca batıldık hali” söz konusu olmamakla birlikte, nakit sıkıntısının ilave tedbirler olmadan aşılamayacağının anlaşıldığını ve İİK. 285 ve devamı maddelerinde tanımlanan “borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyememe” durumunun gerçekleştiğini, bu tespit üzerine her iki davacı şirketin Yönetim Kurulunun 28/09/2020 tarihli toplantısında 2020/001 sayılı Yönetim Kurulu kararıyla oy birliği ile mali durumun iyileştirilebilmesi ve faaliyete devam edilebilmesi için İİK m.285 vd. uyarınca konkordato talebinde bulunulmasına karar verildiğini, borçların tasfiyesi ve şirketlerin ticari faaliyetlerine devamının sağlanması amacı ile her bir şirket için 30.09.2020 tarihli bilanço ve fınansal tablolar esas alınarak konkordato ön projelerinin hazırlandığını, şirketlerin duran varlıkları ve dönen varlıklar içerisindeki alacakları, stokları, duran varlıkları ile gelecek aylara/yıllara ait giderleri rayiç değerler ile diğer aktif değerler mukayyet değerleri ile değerlendirildiğini, davacı şirketlerden …’in 30.09.2020 tarihi itibariyle kaydi özvarlığının menfi (-) 1.448.634,64 TL. olduğu, rayiç değerler üzerinden hesaplanan 30.09.2020 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (Şerefiye Dahil) müspet 1.641.573,09 TL olduğu, dolayısıyla şirketin 30.09.2020 tarihi itibariyle hem Kaydı Özvarlığı hem de konkordato ön projesindeki rayiç değerler üzerinden hesaplanan rayiç özvarlığı (Şerefiye Dahil) müspet olduğundan, kaydı ve reel bilançolara göre, aktiflerinin rayiç değerlerinin borçları karşıladığı ve şirketin TTK 376/3 maddesi çerçevesinde borca batık olmadığını, davacı şirketlerden …’ın 30.09.2020 tarihi itibariyle kaydi özvarlığının menfi (-) 376.706,59 TL olduğu, rayiç değerler üzerinden hesaplanan 30.09.2020 tarihi itibariyle rayiç özvarlığının (Şerefiye Dahil) müspet 759.853,42 TL olduğu, dolayısıyla şirketin 30.09.2020 tarihi itibariyle hem Kaydı özvarlığı hem de konkordato ön projesindeki rayiç değerler üzerinden hesaplanan rayiç özvarlığı (Şerefiye Dahil) müspet olduğundan, kaydı ve reel bilançolara göre, aktiflerinin rayiç değerlerinin borçları karşıladığı ve şirketin TTK 376/3 maddesi çerçevesinde borca batık olmadığını, şirketlerin banka alacaklıları dahil hiçbir rehinli alacaklısı bulunmadığını, şirketlerin kafe restoran franchise sözleşmeleri feshedildiğinden artık bu sözleşmeler kapsamında yeni borçları doğmayacağını, şirketler ve franschise veren arasında işbu fesihlere ilişkin karşılıklı ikame edelin menfi tespit, alacak ve tazminat davalarının yargılamalarının halen devam ettiğini, şirketlerin toplamda 20.000,00 TL’nin altında cüzi miktarda imtiyazlı alacaklısı (vergi veya SGK işçilik) bulunduğunu beyanla, müvekkili davacı şirketler hakkında geçici mühlet kararı verilmesini, bir komiser atanmasını, mal varlıklarının korunmasına yönelik ihtiyati tedbir kararları verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” … davacı şirketlerden …Şti.’nin 50.000,00 TL. lik kuruluş sermayesinin sadece 12.500,00 TL.’lik kısmının ödendiği, geriye kalan sermayenin halen yatırılmadığı, şirketin Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar kısmında restoran işlettiği, şirketin 30/09/2020 tarihli bilançosundaki kayıtlı değerlere göre öz kaynak tutarının (-) 376.706,59 TL. olduğu, 22/10/2020 tarihli bilançosundaki kayıtlı değerlere göre öz kaynak tutarının ise (-) 861.606,79 TL. olduğu, her iki öz kaynak arasındaki farkın kayıtlara alınmamış senetlerden kaynaklandığı, şirketin alacaklılarının tamamı ile mutabakat yapmadığı, şirketin 2019 yılında 169.410,85 TL., 2020 yılının ilk 9 ayında 219.795,74 TL., 22/10/2020 tarihi itibariyle ise 704.695,94 TL. dönem zararı raporlandığı, şirketin konkordatoya tabi borç tutarının 2.333.120,09 TL. olduğu, ayrıca vergi ve SGK borcu olarak 21.311,36 TL. borcu bulunduğu anlaşılmaktadır. Teknik bilirkişi tarafından yapılan rayiç değerlemelere göre öz varlığının (-) 534.862,15 TL. olduğu ve borca batık olduğu, konkordato projesinin tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 24 ay eşit taksitte ödenmesini içerdiği, ancak tasdik kararının ne zaman kesinleşeceğinin belli olmadığı, davacı şirketin 2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık aylarında ön gördüğü net satış hasılatına sadece %9,58 oranında ulaşabildiği, yani ön görülen hasılatlara da ulaşamadığı, şirketin proforma gelir tablosu ve nakit akım tablosunun çelişkili olduğu, komiser heyeti tarafından gerekli düzeltmelerin yapılması ifade edildiği halde komiser raporunun düzenlendiği tarihe kadar herhangi bir düzeltme yapılmadığı, şirketin 30/09/2020 tarihli mali tabloları ile konkordatoya başvurduğu sunulan mali tablolarda satılan malların maliyetinin yer almadığı, dolayısıyla raporlanan dönem zararlarının doğru olmadığı, ayrıca yabancı para üzerinden keşide edilen senetlerinde kayıtlarda yer almadığı, mali tablolarının doğruyu yansıtmadığı, esas sermayenin dahi henüz 1/4’ünün yatırıldığı, oysa konkordatoya başvuran bir şirketin ödenmemiş sermayesinin bulunmaması gerektiği anlaşılmakla, konkordato projesinin tasdiki şartlarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı şirketlerden … Şti.’nin; iki ortaklı kurulduğu, 50.000,00 TL. lik kuruluş sermayesinin sadece 12.500,00 TL. lik kısmının ödendiği, geriye kalan sermayenin halen yatırılmadığı, şirketin 22/10/2020 tarihli bilançosundaki kaydi değerlere göre öz kaynak tutarının (-)1.879.069,58 TL. olduğu, yani borca batık durumda bulunduğu, alacaklıların tamamı ile mutabakat yapmadığı, komiser heyeti tarafından bu hususa dikkat çekilmesine rağmen tamamlanmadığı, karşılaştırmalı gelir tablolarına göre şirketin 2019 yılında 854.971,29 TL., 2020 yılının ilk 9 ayında 606.163,35 TL., 22/10/2020 tarihi itibariyle 1.036.598,29 TL. net dönem zararı raporladığı, şirketin toplam borç tutarının 3.199.242,51 TL. olduğu, şirketin franchise sözleşmeleriyle ilgili farklı mahkemelerde yargılamaların devam ettiği, şirketin kamu borçlarının toplam 38.997,89 TL. olduğu, komiser heyeti tarafından atanan teknik bilirkişilerin yaptığı rayiç hesaplamalara göre yapılan hesaplamalara sonucu şirketin rayiç değerlere göre (-) 2.203.630,40 TL. öz varlığı bulunduğu, borca batık durumda olduğu, komiser heyeti tarafından proforma gelir tablosu ve nakit akım tablosu arasında uyumsuzlukların tespit edilerek giderilmesi için şirkete bildirildiği halde, komiser raporu düzenlendiği tarihe kadar gerekli düzeltmelerin yapılmadığı, şirketin 2020 yılı Ekim, Kasım, Aralık ayları için 1.525.000,00 TL. net satış hasılatı bütçelediği halde salgın hastalık nedeniyle hava limanı trafiğinin azalmasından dolayı hedeflenen tutarın %49’luk oranına ulaşabildiği, bu haliyle kesin mühlet şartlarını taşımadığı kanaatine varılarak her iki şirket yönünden davanın reddine, borca batık olduklarından iflaslarına ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; … A.Ş. Yönünden; Davacı şirketlerin franchise verenleri Covid-19 salgının başlamasıyla birlikte franchise sözleşmelerin derhal feshedildiği ve çekişmeli alacakları için daha önce teminat amacıyla verilen buna dayanarak icra takibi başlatıldığı, çekişmeli alacaklar yönünden başlatılan tahliye talepli takipler sonucunda kiracı olarak işletilen mahallerin tahliye riskiyle karşı karşıya kalındığı, mahkemece 22.10.2020 tarihinde davacı şirketin hakkında geçici mühlet kararı verildiği ancak 02.02.2021 tarihinde oy çokluğu ile konkordato talebinin reddedildiği, geçici mühlet kararının kaldırarak iflasına karar verildiği, 50.000 TLlik kuruluş sermayesinin sadece 12.500,00 TLlik kısmı ödendiği geriye kalan kısmının ise hala yatırılmadığının ifade edilmiş ise de, şirketin esas sözleşmesinde asgari sermayenin %75’i kısmının şirketin tescili ve ilanını izleyen 24 ay içerisinde ödeneceğinin pay sahipleri tarafından taahhüt edildiği, tamamının ödenmesi şartının bulunmadığı, alacakların tamamıyla mutabakat yapılmadığı ifade edilmiş ise de, geçici mühlet içinde alacaklarla mutabakat sağlanmasının kesin mühlet verilmesinin şartlarından biri olmadığı, esasen konkordato projesini tasdik için dahi tüm alacaklarda mutabakatının da zorunlu olmadığı, borcu batıklık tespitinin hatalı yapıldığı, komiser heyeti tarafından her ne kadar davacı şirketlerin proforma gelir tabloları ile nakit akım tabloları arasında var olduğu iddia edilen uyumsuzlukların somutlaştırmadığı, pandemi süresi içinde geçici mühlet içerisinde 2 aylık dönemde gerçekleşen ciro ve karlılıkları konkordato projesinde görülen karlılığa yakın olduğu, davacı şirketin karlılık durumunun objektif olarak değerlendirilmediği ve yargılama boyunca konkordato ön projesinde gösterilen gelir – karlılık ile geçici mühlet içinde gerçekleşen gelir -karlılık durumunun karşılaştırmalı olarak değerlendirilmediği ve yalnızca ciro üzerinden yüzeysel bir karşılaştırma yapıldığı ,davacı şirketlerin borca batıklık durumunun stokların sayımı ve değerlendirmesi yapılmadan belirlendiği, Davacılardan …A.Ş. Yönünden; şirketin esas sözleşmesinde asgari sermayenin %75’i kısmının şirketin tescili ve ilanını izleyen 24 ay içerisinde ödeneceğinin taahhüt edildiği, bu haliyle asgari sermayenin tamamının ödenmiş olması şartının aranmadığı, her ne kadar şirketi borcu batık olduğu belirtilmiş ise de, gerek komiser heyet raporunda gerekse gerekçeli kararda objektiften uzak tespitlere yer verildiği, şirketin 30.09.2020 tarihli mali tablolarında satılan malların maliyetinin yer almadığı iddiasının dosya kapsamına uygun olmadığı, satışının brüt maliyetinin finansal tablolarda açıkça gösterildiği sabit olmasına rağmen ve satılan malların maliyetinin ayrık gösterilmesi mümkün olmamasına rağmen bu şekilde bir iddianın karşılığının bulunmadığı , kesin mühlet kararı verilmesi veya konkordato projesini tasdiki için konkordato talep eden şirketin aktifinin pasifinin en fazla olması şartının aranmadığı, bu nedenle borcu batıklık tespitinde de hata yapıldığı, mahkemenin konkordato öncesi dönem zararlarını konkordato talebinin reddi kararına gerekçe göstermesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, davacı şirketlerin geçici mühlet döneminde gerçekleştirdiği 2 aylık dönemdeki ciro ve karlılıkların konkordato projesinde öngörülen karlılığa yakın olduğu ve buna ilişkin bilgi notunu gönderildiği fakat değerlendirilmediği, borca batıklık durumunun stoklarının sayımı ve değerlenmesi yapılmadan belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, borcu batıklık hesabında davacı şirketin kiracılık haklarından kaynaklanan şerefiye değerlerinin ancak işletmenin devri halinde değer ifade edebileceği ve kiraya veren tarafından devre ön izin verilmeyeceği gerekçesiyle dikkate alınmamasının da TBK madde 323’e aykırı olduğu belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir. Davacılar vekilince istinaf yasa yoluna yapılan başvuru üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda 27.10.2021 tarih ve 2021/537 E 2021/1086 karar sayılı ilamı ile davaya konu somut olayda, her iki davacı şirketi yönünden istinaf yoluna başvurulduğunun belirtildiği ancak her iki davacı yönünden istinaf isteminde başvururken yatırılması gereken harçların yatırıldığına dair dekontun dosya ibraz edilmediği, HMK’nun 344 maddesi uyarınca İstinaf kanun yoluna başvurma harcının yatırılması veya yatırıldığına dair belgeyi sunması için bildirim yapılarak bir haftalık süre verilmesi yönünde HMK ‘nun 352. Maddesi uyarınca dosyanın mahkemesini geri çevirmesine dair verilen karar sonucunda istinaf eden davacılar vekilince 18.11.2001 tarihli beyan dilekçesinde her iki davacı yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğunu belirtilmiş ve aynı tarihli sayman mutemet alındısı dosyaya sunularak geri çevirmeye konu eksiklik ikmal edilmiştir.Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. 2004 sayılı İİK’nın 285/3 fıkrası uyarınca konkordato talebinde iflasa tabi olan borçlu için İİK 154. maddesinin birinci veya ikinci fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Somut olayda konkordato talep eden borçlu şirketler iflasa tabi olduğu için yetkili mahkeme İİK’nın 285/3 fıkrasının göndermesi ile İİK 154.maddesi gereğince muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi olup, dava görevli ve yetkili mahkemece açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74 maddesi, 114/1.f bendi ve 6098 sayılı TBK’nun 504/3 bendi uyarınca müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur. Sunulan vekaletname ile borçlu şirketler vekilinin yasal düzenlemelere uygun olarak konkordato yönünden özel olarak yetkilendirildiği anlaşılmıştır. Davacılardan … şirketi yönünden yapılan incelemede; Pendik Vergi Dairesinin … sicil numaralı mükellefi olup şirket sermayesinin 50.000 TL ve 12.500 TL ‘lik kısmının şirket tescilinden önce ödendiği, 2019 yılından beri Sabiha Gökçen Havalimanında kafe restoran işletmeciliği yaptığı ve İstanbul Ticaret Sicil Memurluğundaki sicil numarasını … olduğu, şirketin Sabiha Gökçen Havalimanı’nda … markaları ile franchse işletmesi konseptinde giden yolcu kısmında kafe ve restoran işleten grup şirketi olduğu, küresel Covid 19 salgınının yayılmasını önlemek amacıyla havalimanı işletmesi ve kamu otoritelerince alınan tedbirler sonucunda tüm uçuşların ve kafe ile restoran faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasına bağlı olarak nakit akışını bozulduğu, borçlarını ödeyemez duruma geldiği, 30.09.2020 tarihi itibari ile hem kaydi özvarlığı hem de konkordato da ön projesindeki rayiç değerler üzerinden hesaplanan rayiç öz varlığı hesaplandığında, aktiflerin rayiç değerlerinin borcunu karşıladığı ve şirketin TTK 376/3 maddesi uyarınca borcu batık olmadığı, şirketin banka alacaklı dahil hiçbir rehin alacaklısının bulunmadığı, cüzi miktarda imtiyazlı vergi ve SGK işçilik borcunun bulunduğu, şirketin iflası halinde kaydedilecek adi alacaklarının alacaklarını karşılama oranının en fazla %7 olduğu, ön projenin faizsiz vade konkordatosu teklifi içerdiği ve buna göre 1. Yılda %50, 2. Yılda %50 olmak üzere 2 yıl içerisinde eşit taksitler halinde ödenmesinin planlandığı belirtilmiştir. Şirketlerin ön projelerinin incelenmesinde; A) Davacı şirket … A.Ş.’nin lokanta ve restoranların faaliyetleri olarak belirtildiği, duran varlıkları içinde 4.000,000 TL şerefiye tutarının mevcut olduğu, 30.09.2020 tarihi itibarı ile kaydi bilançoya göre borcu batık durumda olmadığı, şirketin iflası halinde tüm alacakların en fazla %7.4 oranında ödenebileceği, oysa sunulan proje onaylandığı takdirde tüm alacakların ana paranın tamamının ödenmesini hedeflendiği, şirket borçlarının tamamının konkordato projesini tasdiki kararının kesinleştiği da aydan itibaren 2 yılda 24 eşit taksitte ödenmesiyle ilgili konkordato talebi kapsamında alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının %100 olabileceği belirtilmiştir. B) Davacı şirket … A.Ş’nin şirketin faaliyet konusunun her türlü gıda maddelerinin üretimi, toptan ve perakende alımı, satımı, dağıtımı, ithalat ve ihracatın yapmak olduğu, konkordato ön projesi teklifinde muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato kapsamına girebilecek ana para borçlarının tamamını tasdik edilen projenin kesinleşmesini takip eden aydan itibaren 24 ay içerisinde eşit taksitte vadede ödemenin teklif edildiği, şirketin 30.09.2020 tarihi itibarı ile öz varlığının menfi olduğu ve rayiç değerler üzerinden hesaplanan şerefiye dahil rayiç öz varlığının 759.853,42 TL olduğu bu haliyle yapılan hesaplamadan rayiç öz varlığının şerefiye bedeli dahil müspet olduğu, bilançoya göre borcu batık durumda olmadığı, SGK ve vergi dairesine ait kamu borçlarının bulunduğu, vadesi geçmiş personel borcunun bulunmadığı şirketin iflası halinde alacakların tamamının en fazla %18,91 oranında olabileceği oysa sunulan proje onaylandığı takdirde tüm alacakların ana parasının tamamının ödenmesini hedeflendiği ve konkordato projesinin tasdiki kararın kesinleştiği aydan itibaren 2 yılda 24 eşit taksitte ödeme teklifinde bulunulduğu belirtilmiştir. Mahkemece İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … Şirketi ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … Şirketi haklarında 22.10.2020 tarihinden başlamak üzere 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 30 Ekim 2020 tarih, 10192 sayı ve 344 sayfasında ilan edilmiştir. Konkordato geçici komiser heyeti ön raporunda; Davacılardan …A.Ş. yönünden; şirket tarafından şerefiye bedeli adı altında hesaplanan 1.600.000 TL’nin varlık olarak kabul edilip edilmediğine göre 2 farklı şekilde hesaplama yapıldığı ve buna göre şerefiye bedeli dikkate alınmadan oluşturulan rayiç bilançoya göre özkaynaklar toplamının (-) 840.106 46,58 TL , şerefiye dikkate alınarak oluşturulan rayiç bilançoya göre öz varlıklar toplamının (+) 759.853,42 TL olarak belirlendiği, şirket tarafından düzenlenen ancak borç senetleri hesabına kayıtlı olmayan senetler bulunduğu, ön projede yer verilen proforma gelir tablosu ile praforma nakit akım tablolar arasında uyumsuzluklar mevcut olduğu , ön projeye göre projenin tasdikinin kesinleştiği aydan itibaren borcun 24 eşit taksitte ödeneceği,
…A.Ş. yönünden; şirketin 30.09.2020 tarihli kaydi bilançosuna göre özkaynaklar toplamının (-) 1.448.634,64 TL olduğu, ön projede şirket tarafından şerefiye bedeli adı altında hesaplanan 4.000.000 TL ‘nin varlık olarak kabul edilip edilmemesi durumuna göre 2 farklı şekilde rayiç bilanço hazırlandığı , şerefiye dikkate alınmadan oluşturulan rayiç bilançoya göre özkaynaklar toplamının (-) 2.358.426,91 TL , şerefiye dikkate alınarak oluşturulan rayiç bilançoya göre ise özkaynaklar toplamının (+) 1.641.573,09 TL olarak belirlendiği, şirket tarafından düzenlenen ancak borç senetleri hesabına kayıtlı olmayan senetler olduğu, projenin tasdikinin kesinleştiği aydan itibaren borçları 24 eşit taksitte ödeneceği belirtilmiştir. Demirbaş ve stoklarının rayiç değerlerin tespitine yönelik düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; …A.Ş. yönünden toplam demirbaş kaydi tutarının 426.718,22 TL, rayiç tutarının 479.222 TL olarak belirlendiği, …A.Ş. yönünden toplam kaydi tutarının 899.248,90 TL, rayiç tutarının ise 1.079.099 TL olarak tespit edildiği makine mühendisi bilirkişince düzenlenen raporda tespit edilmiştir. Bilirkişi kök raporunda davacı vekilince sunulan itirazlar değerlendirilmiş ve kök raporda davacının lehine olabilecek her olasılığın değerlendirildiği belirtilmiştir. Mahkemece borçlu şirketlerin rayiç bilançoda yer verdiği şerefiyenin piyasa değeri olup olmadığının, piyasa değeri var ise değeri ne olduğunu tespiti için restoran – kafe sektöründe uzman bilirkişi dosyanın tevdi edildiği ve düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirketler yetkilisinin havalimanı işletmesinden kiraladıkları 3 mahallede faaliyet gösterdiklerini, havalimanında kiralama yapabilmenin kolay olmadığını bu nedenle kiracılık hakkının bir şerefiyesinin bulunduğunu belirttiğinden bilirkişi tarafından şirket yetkilisinden temin edilen kira sözleşmelerinin incelendiği ve buna göre sözleşmenin 10. maddesinde kiracının kiralanan alana ilişkin olarak sözleşmeden doğan işletme haklarının yükümlülüklerini, kiralayanın yazılı ön izni olmadıkça kısmen veya tamamen 3. Kişilere devir ve temlik edemeyeceği, kiralanın alanı 3. Kişilere işlettiremeyeceği, kiralanan alanın işletimi için 3. Kişilerle doğrudan ve dolaylı ortaklık kuramayacağı ve kiracının bu madde hükmünün aksi yönde fiili olduğunun tespiti halinde kiralayanın derhal fesih hakkının doğduğunun belirtildiği tespit edildiği, … Aş vekilince yapılan görüşme sonucunda davacı şirketler aleyhine alacaklarının tahsili için icra takibinde bulunulduğu, borçlu şirketlerin sözleşmelerinin konusu markalar dışında yer alan markalarla faaliyet gösterildiği ve bunun sözleşmenin 13.1 maddesi uyarınca fesih sebebi teşkil ettiği buna ilişkin söz konusu ihtarnamelerin 23.11.2020 tarihinde muhataplara tebliğ edildiği, borçlu şirketlerin sözleşmeye aykırılıklarını gidermemesi üzerine İstanbul Anadolu 8. Hukuk Mahkemesi’nin 2020/933 E. sayılı dosyasında tahliye davası açıldığı, borçlu şirketlerden …A.Ş. aleyhine İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … dosyasından başlatılan takipte haczedilen ve yediemin olarak borçlu şirket çalışanına bırakılan malların bulunduğu yerlerden şüphelilerce götürülmeye çalışıldığını ve havaalanı güvenlik yetkililerince olaya müdahale edildiği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/ 139748 soruşturma sayılı dosyasında takip başlatıldığı belirtilmekle ve taraflar arasındaki sözleşmeye göre kiracılık hakkının devri ve bu suretle şerefiye bedeli adı altında gelir elde edebilmesi için kiracılık hakkının devrinin kiralayan firma tarafından rıza gösterilmesinin elzem olduğu belirtildiğinden borçlu şirketlerin kiracılık hakkını devretmek için kiralayandan ön izin alınmasının mümkün gözükmediği dolayısıyla mevcut durum itibari ile kiracılık hakkının herhangi bir değer ifade etmediği yani borçlu şirketlerce rayiç bilançoda gösterilen şekilde şerefiye bedelinden bahsedilemeyeceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacılar vekili şerefiye bedelinin tespitine yönelik düzenlenen bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde, havalimanında yer alan diğer restoran ve kafe işletmelerinin emsal şerefiye bedellerinin araştırılmadığı, sponsorluk anlaşmaları ve işletmelerin nakit akışının değerlendirilmediği, davacı şirketlerinin kiracılık haklarını devretmeyi planlamadığı ve konkordato projesini tamamen işletme esasına dayalı olduğu, raporda devir olgusunun belirtildiği ancak işbu tespitin davacı şirketler yönünden hüküm ifade etmediği, raporunun teknik bilgi ve analiz kullanmaksızın gerekçesiz bir şekilde düzenlendiği iddia edilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda itirazlar çerçevesinde yeniden inceleme ve değerlendirme yapıldığı, kök raporda yer verilen görüşlerde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
3 aylık geçici mühlet dönemine ilişkin düzenlenen nihai raporda özetle; …A.Ş. Yönünden; 22.10.2020 tarihli kaydı bilançoya göre özkaynaklar toplamının (-) 861.606,79 TL olarak hesaplandığı , şirketin kaydi değerlere göre borca batık durumda olduğu, rayiç değerlere göre varlıklar toplamının 1.334.669,10 TL borçlarının ise 2.354.431,45 TL olduğu ve şirketin 22.10.2020 tarihli rayiç bilançoya göre öz varlıklar toplamının (-) 534.862,15 TL olduğu şirketin son 3 aylık satış hedefinin %9.58’e ulaştığı, …A.Ş. yönünden 22.10.2020 tarihli kaydi değerlere göre özkaynaklar toplamının (-) 1.879.069,58 TL olduğu, kaydi değerlere göre borca batık durumda olduğu ve varlıklar toplamının 995.612,11 TL borçların ise 2.354.431,45 TL olduğu, bu haliyle de şirketin rayiç değerlere göre hazırlanan özkaynaklarının (-) 2.203.630,40 TL olarak hesaplandığı ve şirketin borca batık durumda olduğu, şirket tarafından toplam 3.174.501,14 TL tutarlı senetlerinin geçersizliğine ilişkin davalar açıldığı, bu senetler borç olarak kabul edildiğinde şirketin borca batıklığının 5.378.131,54 TL ‘ye ulaşılacağı, şirketin son 3 aylık satış hedefinin %49’una ulaştığı , her iki şirket yönünden somut olayda konkordato talep eden şirketlerin borçlarının neredeyse tamamının kendi alacaklarından oluşan …, … ve … havalimanı işletmesinin vekili tarafından sunulan dilekçelerde konkordato talebinin ısrarlı bir şekilde karşı çıkıldığı, bu durumun borçlu şirketlerin konkordatonun başarıya ulaşabilmelerini de pek mümkün olmadığını gösterdiği tespit edilmiştir. Davacı şirket vekili tarafından sunulan revize projesinin incelenmesinde davacılardan … şirketi yönünden ,şirketin hazır gıda, soğuk sıcak soğuk, alkollü alkollü içecek ve hızlı tüketim ürünleri satışı ile iştigal ettiğinden nakit satış yaptığı ve uçuşların pandemi öncesi duruma gelmesi ile birlikte hava yolcu trafiğinin artması ve mevcut ekonomik konjonktür artan kur ve fiyatlarla beraber restoran işletmeciliği piyasasında artan karmaşıklıklarının oluşmasının kaçınılmaz olacağı, iflas halinde ancak alacaklarının %7’si oranında ödenebileceği ve konkordato projesini tasdiki kararın kesinleşmesinden itibaren 4 yılda borçlarının 48 taksitte ödenmesi ile birlikte kefalet alacakları ile adi alacaklıların anapara alacağının kavuşma oranını %100 olacağı, … şirket yönünden ise Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 1 adet giden yolcu uluslararası hava tarafında restoranın bulunduğu, mevcut şartlarda kira sözleşmesinin olduğu bu lokasyonun çok değerli olup tüm yolcuların ilk anda gözüne girebilecek yerde olduğu, kiralayan havalimanı işletmesini şirketin , şirket ortaklarından …ın şahsi kefaleti olan senetlerinin verildiği ve bu senetlerle haciz işlemlerin başlatıldığı, borç miktarı konusunda da karşılıklı olarak alacak ve tazminat davalarının açıldığı, konkordato projesini tasdikli halinde 4 yıl içinde 48 ay taksitli olarak ödenmesinin planlandığı, anapara tenzilatı oranının belirlenmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığı ve faizsiz vade konkordato teklifinin şirket yönetimi tarafından teklif edildiği belirtilmiştir. Davacı vekilince sunulan uzman görüşünde özetle ; borçlu şirketlerin franchise veren şirketlere karşı açtığı davalarda hiç borçlu olmadıklarına karar verilmesi halinde konkordato talebinin borçları nedeniyle başarıya ulaşamayacağını dair görüş ve değerlendirmeler yönünden borçlu şirketin zarar göreceği, konkordato talep eden şirketlerin faaliyet gösterdiği yerlere kiraya veren şirketle hukuki uyuşmazlığa düşmeleri halinde iş yerlerinden tahliye edileceği anlamını taşımayacağı , kira sözleşmesinin 10. maddesinde yazılı olan ön iznin Türk Borçlar Kanununun 323/1 maddesi hükmünün uygulanmasını ortadan kaldırmayacağı, zira işyeri kiralarında kiralayan, haklı sebep olmaksızın onay vermekten kaçınırsa kiracı mahkemeye başvurarak sözleşmenin devrinde gerçekleştirebileceği, konkordato komiser heyeti konkordato talep eden şirketler tarafından açılan davayı hiç dikkate almadığı, kira sözleşmesinin devri halinde ortaya çıkabilecek şerefiye bedelinin TBK’nun 323. maddesindeki düzenleme ve yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, küresel pandemiye rağmen ticari işletmesini tekrar açıp gelir elde etmeye çalışan şirketlerin olağanüstü dönemde projede öngörülen geliri elde edemeyeceğine ilişkin görüşün konkordato kurumunun amacına uygun olmadığı, kısıtlamalara rağmen faaliyetleri süren şirketin kesin mühlet için gerekli koşulların mevcut bulunduğu, konkordato teklif edilen projenin kabul edilip edilmeyeceğinin de kesin mühlet için yapılacak alacaklar toplantısında ortaya çıkacağından projenin kabul edilip edilmeyeceğini geçici mühlet içerisinde yapılacak kesin mühlet ile duruşmasında dikkate alınamayacağı görüş ve tespitinde bulunmuştur. 28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 13 vd. maddelerinde, 2004 sayılı İİK‘nun “Konkordato İle Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması” üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. fıkrada ,mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’inci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. Kanun koyucu, 7101 sayılı Kanunda, uygulama alanını genişleterek konkordatoyu, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulabilmek için başvurabileceği bir hukuki çare olarak betimlemiştir. İİK285. maddesinde konkordato talebi düzenlenmiştir. Konkordato öncelikle borçlu tarafından talep edilmektedir.Borçlu ise, iflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek veya tüzel kişi olabilmektedir.15.03.2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunun 65. maddesi ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179/ a,179/ b ,179/c, 298/a ve 329/a maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. “Yeni Konkordato Hukuku ‘Editör ,Prof.Dr. Selçuk Öztek’, 146 vd. sayfalarında, İİK‘nun 287. maddesinde düzenlenen geçici mühletle ilgili düzenlemeye dair hükümet gerekçesinin devamında, geçici konkordato komiserinin, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının denetlenmesi için görevlendirildiği, İsviçre İİK‘nun 293 b’de, geçici konkordato komiserinin atanması ile borçlunun iyileşme ümidinin olup olmadığının, konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceğinin yakından denetlenmesinin ifade edildiği belirtilmiştir. İİK 287/3. fıkrasında, geçici konkordato mühletine karar verildiğinde mahkemenin bir geçici komiser görevlendirmesini öngörmektedir. Konkordato komiserinin görevleri aynı yasanın 290. maddede düzenlenmiştir. İsv. İİK ‘da, konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça, ‘borçlunun iyileşmesi’ kavramına yer verildiği, buna göre , geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani iyileşme yahut konkordato tasdik ihtimali yoksa sürenin kaldırılacağı, İİK‘da ise, m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku Av. Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İİK‘nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir.Borçlu da bu fıkra uyarınca uzatma talebinde bulunabilir, bu taktirde komiserin de görüşü alınır.Her iki halde de uzatma talebi kesin mühletin sona ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüşü alınır ( İİK m. 289/f .5) Davaya konu somut olayda; şirketlerin sunulan ticari mali tablolarda satılan malların maliyet kaydının yer almadığı ve dolayısıyla raporlanan dönem zararının doğru olmadığı, ayrıca yabancı para üzerinden işletilen senetlerinde kayıtları işlenmediği ve proforma gelir tablosu ve proforma nakit akım tablası arasında uyumsuzluk olduğu belirtilmiş ise de; bu tespitin denetime açık, tablolar arasındaki uyumsuzluğun karşılaştırmalı olarak ve hükme esas teşkil edecek şekilde açık, şüpheye mahal bırakılmaksızın ve davacılar vekilinin mali durum tablosuna rapora karşı sunduğu itirazları karşılayarak ve sponsorluk anlaşmalarını içerir bilgilere yer vererek tespit yapılması gerekmektedir. -Davacılar ile dava dışı alacaklar arasında devam etmekte olan tazminat talepli davalar ile konkordato talep eden … şirketi ile alacaklardan … A.Ş. arasında İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/993 esas sayılı dava dosyası ve yediemin görevinin kötüye kullanılması sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma dosyalarının örneklerinin dosya arasında alınmadığı ve incelenmediği de anlaşılmakla, davacı şirketlerin muhtemel gelir kaynakları bu incelemeler sonucunda denetime elverişli olacak şekilde irdelenmelidir. -Müdahil alacaklılar konkordato tasdiki aşamasında red oyu kullanacakları ve bu haliyle projenin onaylanmayacağı görüş ve tespitinde bulunulmuş ise de; 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.” hükmü yer aldığı ve İİK.nun 289/2.. maddesi uyarınca mahkemenin kesin mühlet vermeden önce alacaklıların itirazlarını da dikkate alması gerekmekte ise de alacaklar bakımından teklif edilen projenin kabul edilmesinin mümkün görülmediği değerlendirilmekte ise de bu husus kesin mühletin verilmesinden sonra nazara alınmalıdır. İş bu nedenle, geçici mühlet içerisinde yapılan kesin mühlet değerlendirilmesi dosya kapsamına uygun değildir. Sonuç olarak konkordato mühlet talebinin reddine, şirketin iflasına dair mahkemenin kanaatini oluşturan gerekçenin usul, yasa ve olaya uygun bulunmadığı görülmekle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353.1.a.6 ve İİK 293/2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kesin mühlet kararı verilmesi, dosyanın komiser heyetinin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin mahkemesince yürütülmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2020/549 Esas, 2021/95 Karar ve 02/02/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2021