Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1798 E. 2022/630 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1798
KARAR NO: 2022/630
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/372
KARAR NO: 2021/822
DAVA TARİHİ: 24/06/2020
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
DAVA: İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu aleyhine Bakırköy …icra Müdürülüğünün … E. sayılı dosyasından eski alacaklı … tarafından kambiyo senetlerine mahsuz haciz yolu ile takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, iş bu takibin eski alacaklı tarafından bu kere takip değişikliğine gidilerek kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluna çevrildiğini ve borçlu şirkete tebliğe çıkarılan Örnek no … iflas ödeme emrinin 09/08/2019 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiğini ve iflas takibinin de kesinleştiğini, müvekkili şirket ile eski alacaklı … arasında 05/08/2019 tarihinde Büyükçekmece … Noterliği’nin 05/08/2019 tarih ve … yevmiye no.lu alacağın devri sözleşmesi ile eski alacaklı …’ın söz konusu dosyadan olan alacağını tüm hakları ile birlikte davacı müvekkiline devrettiğini, borçlu şirketin kesinleşen iflas takibine karşı yaklaşık 10 aylık süre geçmiş olmasına rağmen hiçbir ödeme yapmadığını, dosyadan gönderilen talimat ile haczedilen taşınmazlara ait kayıtlarda onlarca dosyadan haciz şerhinin işlendiğini ve aktif olduğunun görüldüğünü, davalı taraf hakkında açılan iflas talepli davanın haklı, süresinde ve hukuka uygun olduğunu, uzun süreden beri alacağına kavuşamayan ve ekonomik yönden ciddi sıkıntılar içinde kalan müvekkili için huzurdaki iflas davasının açılmasınun zaruri olduğunu, kambiyo senetlereine mahsus İflas yolu ile takip başlatılan ve itiraz etmeyen ve borcunuda ödememiş olan davalı tarafın İİK 171-176 vs maddeleri çerçevesinde iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalıya usule uygun tebligat çıkarılarak dava dilekçesinin tebliği sağlanmış ise de, davaya herhangi bir cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava; İİK.nun 173 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmış kambiyo senetlerine özgü takibe dayalı kesinleşmiş iflâs yoluyla takipten dolayı takip borçlusu davalının iflâsı istemine ilişkindir. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı iflas yoluyla takip dosyasının incelenmesinde; Dava dışı … tarafından, 07.11.2018 tarihinde Bakırköy …İcra Müd. … E.Sayılı dosya ile davalı … İnşaat aleyhine, 30.01.2018 vadeli 710.000,00 TLbedelli senede dayalı olarak, 710.000,00 TL asıl alacak 4 76.811,30 TL işlemiş faiz olmaküzere, toplam 786.811,30 TL’nin tahsili için Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatılmıştır. Dosyada haciz tatbiklerinden takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Takipte; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi talep edilmiştir. Dava dışı … vekilinin iflas idaresine verdiği 01.07.2019 tarihli dilekçe ile takip yolunun “İflas Yolu” ile takibe çevrilmesini talep etmiştir. Davalı ödeme emrini 09.08.2019 tarihinde tebliğ almış, takibe itiraz edilmemesi neticesinde, takip kesinleşmiştir. B.Çekmece …Notetliği 05.08.2019 tarih … Yevm. Nolu “Alacağın Devri” Sözleşmesi ile dava dışı … “Bakırköy …İcra Müd. … E. sayılı dosyasındaki 1.100.000,00 TL” alacağını, davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne devrettiği anlaşılmıştır. İİK.nun 173/2 maddesi atfıyla aynı kanunun 166/2 maddesi uyarınca Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve tirajı 50.000’in üzerinde ve yurt düzeyinde dağıtım yapılan gazetelerden birinde iflâs talebi ilan edilmiş, gazete nüshaları dosyaya ibraz edilmiş ve iflâs talebine itiraz eden olmamıştır. ¨18.000,00 TL iflâs avansı olarak davacı tarafça yatırılmıştır. Davalının ticaret sicil kaydı celp edilmiş incelenmesinde; firmaların sicil kaydının faal olarak devam ettiği, firma adresleri itibariyle davaya bakmanın mahkememiz yetki alanında kaldığı anlaşılmıştır. Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen 03/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davacı şirketin, asıl alacak, takip öncesi işlemiş faiz, takip tarihinden bir sonraki celse tarihi olan 15/04/2021 tarihine kadar hesaplanan faiz, vekalet ücreti, tahsil harcı, ve icra masrafları olmak üzere, 15/04/2021 tarihi itibariyle depo emrine esas alacak tutarının 1.145.237,33 TL olarak hesaplandığını, 15/04/2021 tarihinde depo kararı verilmemesi halinde, bu tarihten sonra asıl alacağa işleyecek günlük faiz tutarının 325,82 TL olacağı yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda davalıya İK’nun 173 Maddesi uyarınca İİK’nun 158.maddesi uyarınca ¨787.949,25 Takipte Kesinleşen Miktar, ¨ 71.703,38 Tahsil Harcı Miktarı Bakiye Harç Oranı ( 9.10 ) , ¨35,90 Başvurma Harcı, ¨56.447,46 Vekalet Ücreti Tam, (¨ 281.947,81) + ( ¨ 8.145,5 ) + ( ¨12.381,16) =¨302.474,47 Toplam Faiz Miktarı, ¨72,95 Masraf Miktarı olmak üzere toplam ¨1.218.683,41 miktarın 7 günlük kesin süre içerisinde davacıya ödenmesine veya bu meblağın mahkeme veznesine depo edilmesine aksi halde ilk oturumda davalının iflasına karar verileceği hususunun davalı vekiline 08/07/2021 tarihli celsede ihtar edilmiş ise de, ihtar tarihinden itibaren yasada öngörülen 7 günlük süre içerisinde ve yargılama bitene kadar depo kararında belirtilen alacak mahkeme veznesine depo edilmemiş ve davacıya da ödenmemiştir. 2004 sayılı İcra ve iflâs Kanununun 173’nci maddesi “Borçlu beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette de bulunmazsa,alacaklı, bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini istiyebilir. İflas takibi kesinleştiğinde 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler. Mahkeme, takip dosyasını getirtir ve basit yargılama usulü ile yapacağı inceleme sonunda borcun ödenmediği, itiraz ve şikayette de bulunmadığını tesbit ederse yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158 inci madde uyarınca emreder. Bu emir yerine getirilmezse borçlunun iflasına karar verilir. Şu kadar ki, borçlu ödeme emrinde yazılı müddetin geçmesinden sonra borcu ödediğine dair resmi bir belge ibraz ederse iflas yolu ile takip talebi ve iflas davası düşer.”şeklinde olup yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, kesinleşen icra dosyası, bilirkişi raporu, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya içeriğine göre kesinleşen takibe ve usulüne uygun düzenlenip tebliğ edilen depo kararına rağmen davalı şirket tarafından depo emrinde belirlenen borç ödenmediğinden davalının İİK.nun 173 ncü maddesinin 3 ncü fıkrası hükümlerine göre iflâsına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacının mutlak ticari dava olan iflas davasını açmadan evvel arabuluculuk yoluna gitmesi gerekirken zorunlu arabuluculuk yoluna gitmediğinden davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin iflas davasına konu teşkil eden borcu bulunmadığını, dava konusu borç kesinleşmiş olsa dahi ticari defterlerde borçlu olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığını ancak mahkemece bu hususta araştırma yapılmadan karar verildiğini, taşınmaz üzerinde haczi olan dava dışı haciz alacaklıları tarafından taşınmazın satış işlemlerine başladığını, toplam haciz miktarının taşınmaz değerlerinin 70’te 1’i olduğunu, davacı da satışlar sonrasında alacağına kavuşacağı için davayı açmada hukuki yararı bulunmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, İİK’nun 167 vd maddelerinde düzenlenmiş olan kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip sonucu, borçlunun 5 günlük süre içerisinde borcu ödememesi, icra takibine itiraz veya şikayette bulunmaması nedeniyle İİK 173.maddesi uyarınca açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı İİK’nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının sicilde kayıtlı adresi “Bahçelievler/İstanbul” olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 16/02/2022 tarihli 2021/1958 E. 2022/811 K. sayılı ilamında; “Talep, itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir. Eğer bir uyuşmazlığın ele alınması veya çözümünün taraflarının iradesine bırakılması; korunması gereken değerler, zayıfların korunması, üçüncü kişileri de ilgilendirmesi gibi nedenlerle elverişli gözükmüyorsa, o uyuşmazlığa konu teşkil eden iş ve işlemlerin kamu düzeni ile ilgili olduğu kabul edilmelidir. (Bkz. Ekmekçi, Ömer/Özekes, Muhammet/Atalı, Murat/Seven, Vural Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, Kasım,2019, 2. Baskı, s.51.) Bu bağlamda, iflas davalarının kamu düzeni ile ilgili olduğu ve tarafların serbest tasarrufuna terk edilemeyeceği tartışmasızdır. Bu uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamında olmadıkları gibi genel olarak arabuluculuğa elverişli de değildirler. Somut olayda, bölge adliye mahkemesince yanılgılı şekilde uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğunun değerlendirilmesi doğru olmamış, kaldı ki mahkeme ilamına dayalı olduğu anlaşılan davacı alacağı hakkında arabuluculuk kurumunun herhalde işletilemeyeceği de gözden kaçırılmıştır.” denilerek, iflas davasının kamu düzenine ilişkin olup tarafların tasarruflarına terk edilemeyeceğine işaret edilerek zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden de, takibin itirazsız kesinleşmesi neticesinde açılan iflas davası zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde değildir. İİK’nun 43. maddesi uyarınca takip yolunun, iflas yolu ile takiple değiştirmesi halinde, takip yolunu değiştirmek isteyen alacaklının başvurusu üzerine icra müdürünün önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermesi gerekmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 24/04/2013 tarih 2013/1941 E. 2013/2626 K. sayılı ilamı; “…İİK’nın 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Başvuruyu alan icra müdürü, önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun olarak bir ödeme emri düzenleyip borçlu veya borçlulara göndermelidir…”, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 20/02/2020 tarihli 2017/1111 E. 2020/1157 K sayılı ilamında; “…İİK’nın 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Başvuruyu alan icra müdürü, önceki takip talebi ve ödeme emrine uygun olarak bir ödeme emri düzenleyip borçlu veya borçlulara göndermelidir. İİK’nın 43/2 maddesine göre takip yolunun değiştirilmesinde harç alınmaz.
Somut olayda; davacı, takip yolunu değiştirmişse de kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipteki ödeme emrindeki borç miktarı ile iflas ödeme emrindeki borç miktarı aynı değildir. Yeni bir takip konusu olabilecek alacakların eklenmesi ile oluşturulan ödeme emrinin gönderilmesi suretiyle takip yolunun değiştirilmesi mümkün olmadığından, usul ve yasaya uygun geçerli bir iflas takibi bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken, hatalı değerlendirme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” şeklinde karar verilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2016 tarih 2015/4231 E. 2016/3937 K. sayılı ilamı; “…Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirkete sattığı ürün bedelinin tahsili için Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalı borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine İstanbul 29. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/24 esas 2012/75 karar sayılı 27/03/2012 tarihli ilamıyla itirazın kısmen iptaline, % 40 icra inkar tazminatına karar verildiğini, mahkeme ilamının 01/06/2012 tarihinde kesinleştiğini, ilamın icra dairesine sunulduğunu, takip dosyasının icra müdürlüğü tarafından hataen düşürülmesi sebebiyle dosya yenilenerek 2012/7182 esas numarasını aldığını, başlangıçta ilamsız takip olarak açılan icra takibinin kesinleşen mahkeme ilamı sonrasında iflas yoluyla takibe çevrildiğini, borçlu şirkete iflaslı ödeme emrinin 26/05/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, herhangi bir ödemenin de bulunmadığını ileri sürerek borçluya depo emri tebliğini, borcun ödenmemesi halinde davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; İİK’nun 43.maddesinde gösterilen usulle takip yolunun değiştirilmesi, takibin aynı olmasına bağlı olduğu, somut olayda; davacı yanın talebi üzerine gönderilen iflas ödeme emrinde takip tutarı değiştirildiği gibi, takip dayanağı olarak kesinleşen mahkeme ilamındaki icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderinden oluşan alacak kalemlerinin eklendiği, yeni bir takip konusu olabilecek alacakların eklenmesi ile oluşturulan ödeme emrinin gönderilmesi suretiyle takip yolunun değiştirilmesi mümkün olmadığı, usul ve yasaya uygun geçerli bir iflas takibinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir…” gerekçesiyle karar onanmıştır. Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı … tarafından, davalı borçlu şirket hakkında 710.000,00 TL asıl alacak (30/01/2018 vade tarihli 710.000,00 TL bedelli senet) ve 76.811,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 786.811,30 TL alacağın tahsili istemiyle 07/11/2018 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatılmış, ödeme emri davalı şirkete 12/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Alacaklı vekili tarafından 01/07/2019 tarihinde İİK 43/2 maddesi uyarınca takip yolunun kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip olarak değiştirildiği beyan edilerek borçluya örnek 12 ödeme emrinin gönderilmesi talep edilmiştir. 08/08/2019 tarihinde ise davacı vekili tarafından dosya alacaklısı …’ın alacağını …’e temlik ettiği, temlik sözleşmesinin ve vekaletnamenin UYAP üzerinden gönderildiği beyan edilerek, takip yolunun iflas yoluna çevrilmesi nedeniyle borçlu şirkete alacağın devri sözleşmesi ile birlikte güncel kapak hesabı yapılmak suretiyle iflas ödeme emrinin gönderilmesi talep edilmiştir. 710.000,00 TL asıl alacak ve 77.949,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 787.949,25 TL alacağın ödenmesi için kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emri davalı şirkete 09/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, ödeme emrinin tebliğine rağmen davalı tarafından yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden takip kesinleşmiştir. Somut dosyada; kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine ilişkin ödeme emri 710.000,00 TL asıl alacak ve 76.811,30 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 786.811,30 TL alacak yönünden düzenlenmiş iken, İİK 43/2 maddesi uyarınca takip yolunun kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip olarak değiştirilmesi neticesinde 710.000,00 TL asıl alacak ve 77.949,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 787.949,25 TL alacak yönünden ödeme emri düzenlenmiştir. Takip yolunun değiştirilmesi üzerine gönderilen iflas yoluyla takibe ilişkin ödeme emrindeki işlemiş faiz miktarı farklı olup emsal ilamlarda da ifade edildiği gibi bu durumda usul ve yasaya uygun geçerli bir iflas takibinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın bu gerekçeyle reddi gerekirken kabulü hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yargılamada eksiklik olmaması nedeniyle yeniden hüküm tesis edilerek, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesİ’nin 2020/372 E. 2021/822 K. sayılı 30/09/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, a-Davanın REDDİNE, b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafça yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, ç-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, c-HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının davalıya iadesine, b-Davalı tarafın yapmış olduğu 162,10 TL harç ve 75,60 TL posta masrafı olmak üzere toplam 237,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nun 176. maddesinin yollaması ile İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022