Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1734 E. 2022/629 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1734
KARAR NO: 2022/629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/479
KARAR NO: 2021/537
KARAR TARİHİ: 03/09/2021
DAVA:İflas Sıra Cetveline Yönelik Terkin Talebi
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müflis … Şti’nin yarı hissesine ve müşterek imzaya sahip ortağı ayrıca yetkilisi olduğunu, 2017 yılında müflis şirketi kendi lehine borçlandırmaya başlayarak şirket hakkında iflas kararı çıkana kadar da gerek kayyumlar aracılığı ile gerekse de %51 hisseyle atadığı yönetim kurulu üyeleri aracılığı ile kendi lehine borçlandırmaya devam ettiğini, davalı tarafından şirket hakkında muvazaalı takipler başlatılarak kesinleştirildiğini, davalının yetkilisi ve ortağı olduğu müflis şirket hakkında Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya ile iflas yoluyla adi takibe başladığını ve sözde 100.000,00 TL alacağının ödenmediği gerekçesiyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/108 E. sayılı dosyası ile şirketin iflasını istediğini, her nedense müflis şirketin yetkililerince iflas yolu ile takibe itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiğini, iflas kararına kadar müflis şirketin yine davalı tarafından Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Gaziosmanpaşa …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyalarında hayali alacaklar ile borçlandırıldığını ve usulsüz tebligatlar ile takibin kesinleştirilerek müflis şirketin tüm makine ve teçhizatının davalının tek başına ortağı ve yetkilisi olduğu … Şti adı altında müflis şirket ile aynı adreste, aynı çalışanlar ve aynı müşteriler ile faaliyetine devam ettiğini, bu durumun muvazaalı olduğunu ve … adı altındaki fabrikanın aslında müflis şirket olduğu hususunun iflas müdürlüğü tarafından tespit edildiğini ayrıca davalının cari hesap alacağı adı altında milyonlarca TL bedelli icra takipleri yapmaya devam ederek müflis şirketi kendi lehine borçlandırmaya devam ettiğini, davalı tarafından alacak kaydı talebinde bulunduğu icra dosyaları incelendiğinde hiç bir icra dosya alacağının gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle ilamsız takiplere dayanarak masaya 10.000.000,00 TL civarında alacak kaydı talebinde bulunması neticesinde iflas müdürlüğü tarafından kabul edilerek sıra cetveline 2.669.839,14 TL olarak kaydedilen alacağın iflas masasından ve sıra cetvelinden terkin edilmesi gerektiğini, müvekkilinin müflis şirketin yarı hissesine sahip ortağı ve … numaralı alacak kaydı bulunan ve İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/467 E. sayılı dosyası ile kayıt kabulü davası açan alacaklı olduğunu, hem ortağı hem de alacaklı olarak huzurdaki iş bu kayıt terkin davasında hukuki yararının bulunduğunu, bu nedenlerle davalının alacağının iflas masasından terkinine, İstanbul …İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasından düzenlenen 24/06/2021 tarihli sıra cetvelinin buna göre düzeltilmesine ve davalı tarafından alacak kaydı talep edilen icra dosyalarınında davalı tarafından açılması muhtemel kayıt kabul davası neticesinde terkinine karar verilmesine ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, davalı alacağının iflas masasından terkini istemine ilişkindir. İİK’nın 142/1. maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. Hem sıraya hem de alacağın içerik ve miktarına itirazın birlikte yapılması halinde davanın genel mahkemede görülmesi gerekmektedir. HMK.’nın 114. Maddesinde “görev” dava şartı olarak düzenlenmiş olup, aynı yasanın 115. Maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözönüne alınması gerekmektedir. 6335 sayılı TTK. ve TTK.’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 2/3 maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki iş bölümü ilişkisi görev olarak düzenlendiğinden bu tarihten itibaren her iki mahkeme arasındaki görev ilişkisinin resen dikkate alınması gerekmektedir. Eldeki dosyaya konu olan davada davalının iflas masasına kaydedilen alacağının sıra cetvelinden terkininin talep edildiği, davanın TTK.’nın 4. Maddesindeki koşulları taşıyan ticari bir dava niteliğinde olmadığı, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği kanaatine varıldığından, açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli bulunan İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/5383 E, 2020/1248 K sayılı emsal ilamı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2020/1019 Esas, 2020/2061 sayılı emsal kararında belirtildiği üzere davanın görev-usul yönünden reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İİK 235/1 maddesi, İİK 154/3 maddesi hükümleri ile birlikte kayıt kabul davalarında ağırlıklı görüşe göre kayıt kabulün yanı sıra kayıt silme davaları da ticaret mahkemelerinde açılması gerektiğinden, mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu beyanla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava; iflas sıra cetvelinde davalı alacaklının alacağının muvazaalı olduğu iddiası ile sıra cetvelinden terkini istemine ilişkindir. İİK’nın 16. maddesine göre icra dairesinin, sıra cetvelini yaparken takip hukukuna ilişkin hükümlere aykırı davranması ve yapılan işlemin olaya uygun olmaması halinde İİK’nın 142/son maddesine göre sıraya ilişkin olarak şikayet yoluna gidilebilir. Alacaklı, haczin geçerli olmadığını, düştüğünü, hacze iştirak koşulları (İİK m. 100-101) oluşmayan bir alacaklıya sıra cetvelinde yer verildiğini veya hacze iştirak koşulları oluşmasına rağmen sıra cetvelinde yer verilmediğini vb takip hukukuna ilişkin nedenlerle şikayet yoluna gidebileceği gibi, sıraya ilişkin olarak da, karşı tarafın alacağının rehin hakkıyla güvence altına alınmadığını, imtiyazlı olmadığını ve bu itibarla kendisinden sonraki sırada yer alması gerektiğini belirterek karşı tarafın sırasına veya alacağının rehinli, imtiyazlı (İİK m. 206), vergi alacağının malın aynından doğduğunu bunların sıra cetvelinde gözetilmediğini belirterek kendi sırasına karşı şikayet yoluna gidebilir (Bilgen Mahmut, İcra İflas Hukukunda Sıra Cetveli, Ankara 2016, 3.Baskı, s.373). İİK’nın 142. maddesinin son fıkrası uyarınca alacaklının itirazı, itiraza konu ettiği alacağın esas ve miktarına ilişkin olmayıp sadece sırasına ilişkinse, bunun şikayet yolu ile icra tetkik merciine arz olunması gerekir. Açıklanan bu hususlar icra takibi sonucunda borçluya ait malların satışı neticesinde düzenlenen sıra cetveli için geçerlidir. Ancak somut olayda icra dairesinin değil, borçlunun iflası sonucu iflas dairesinin düzenlendiği sıra cetveline itiraz söz konusudur. İcra sıra cetveline itiraz ve şikayet İİK 142. hükmüne tabi iken, iflas sıra cetvelinde nazara alınması gereken düzenleme İİK 235. maddesidir. İİK’nın 235.maddesinde; “…İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar. Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür. Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoluyla icra mahkemesine arz olunur.” İİK 16/1.maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” düzenlemeleri yer almaktadır. Bir alacaklı başkasının kabul edilen alacağına (alacağın varlığına, miktarına) veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa, bu takdirde davayı alacağına veya sırasına itiraz edilen alacaklıya karşı açar (İİK m. 235/II). Uygulamada bu tip davalara kayıt terkin (silme) davaları da denir ve bu davalar ticaret mahkemesinde açılır. (Mahmut Bilgen, İcra İflas Hukukunda Sıra Cetveli, 3.Bası, s:884) Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 30/06/2020 tarihli 2017/286 E. 2020/2356 K. sayılı ilamında; “Dava, iflas sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir. İflas idaresinin, sıra cetvelini düzenlerken uyması gereken iflas hukuku kurallarına aykırı hareket ettiği veya yaptığı bir işlemin hadiseye uygun olmadığı iddia edilirse, bu halde sıra cetveline karşı şikayet yoluna başvurulur (İİK’nın m.227; m.16). Şikayet sebeplerinden en önemlisi, bir alacaklının kendisine verilen sıraya itiraz etmesidir (m. 235, IV). Buna göre, alacağı sıra cetveline kabul edilen bir alacaklı, alacağının esas ve miktarına değil de, yalnız alacağına verilen sıraya itiraz ediyorsa, bunu şikayet yolu ile icra mahkemesine bildirir. Diğer şikayet sebeplerine örnek olarak; sıra cetvelinin açık olmaması, bu husustaki kanun hükümlerine (İİK’nın m.233-234) uyulmamış olması, sıra cetvelinin ilan edilmemiş olması, masaya yazdırılmış olan bir alacağın unutulmuş olması, masa alacaklarının da sıra cetvelinde gösterilmiş olması, reddedilen bir alacağın neden dolayı reddedildiğinin, yani red sebeplerinin gösterilmemiş olması gösterilebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2. Baskı, 2013, Ankara, sh 1329) Alacaklı, kendi sırasına veya iflâs hukuku kurallarının yanlış uygulandığına (şikayet) değil, kendi alacağı hakkında nedenleri gösterilerek verilen red veya kısmen kabul kararının esasına (kayıt ve kabul davası açarak) veya bir başka alacaklının alacağına veya onun sırasına (kayıt terkin davası açarak) itiraz ediyorsa ticaret mahkemesine dava açmalıdır. İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca iflas sıra cetveline yönelik itirazlar (kayıt kabul ve kayıt terkin davaları) kural olarak genel mahkemelerde (Asliye Ticaret Mahkemesinde) görülür. Şikayetçi sadece kendi sırasına yönelik itirazlarını, husumeti iflas idaresine yönelterek, İİK’nın 235/son maddesi hükmü uyarınca icra mahkemesinde ileri sürmelidir. Bunun yanında, İİK’nın 235. maddesi hükmüne göre, iflas sıra cetvelindeki sıraya yönelik şikayetler kural olarak, iflas sıra cetvelinin ilanından itibaren 7 gün içinde açılmalıdır. Ancak aynı yasanın 223. maddesine göre tebligat masrafı yatıran alacaklılar için bu süre tebliğden itibaren hesaplanır…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/01/2016 tarihli 2015/4147 E. 2016/408 K., Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 16/12/2015 tarihli 2015/4191 E. 2015/8173 K. sayılı ilamları) Mahkemece davanın, davalı alacağının iflas masasından terkini istemine ilişkin olduğu kabul edilmesine rağmen somut olayda uygulama yeri olmayan İİK 142.maddesi nazara alınarak görev dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Somut olayda, itiraza konu sıra cetveli, iflas sıra cetvelidir. Yasal düzenlemeler ve emsal ilamlar dikkate alındığında kayıt terkini istemine yönelik iş bu uyuşmazlıkla ilgili Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Bu durumda görevsizlik kararı verilmesi 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.3 maddesine aykırı olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemenin 2021/479 E. 2021/537 K. sayılı 03/09/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3, 362/1.c ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/05/2022