Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/173 E. 2022/428 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/173
KARAR NO: 2022/428
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1118 Esas
KARAR NO: 2019/1342
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … şirketi ile sigorta sözleşmesi akdettiğini, taraflarca belirlenen sigorta prim miktarının ödendiğini, davalı sigortacının sorumluluğunun 31/05/2017 tarihinde başladığını, 18/07/2017 tarihinde şiddetli yağışın meydana geldiğini, müvekkil şirket merkezinin 18/07/2017 tarihli fırtınadan zarar gördüğünü, meydana gelen sel zararına ilişkin ekspertiz raporu alındığını ve alınan raporda hasar bedelinin 217.000,00 TL olduğunu, hasar bedelinin davalı şirketten tazmininin talep edildiğini, davalı … tarafından 2.438,73 TL ile sınırlı olduğunu ve ancak bu bedelin tazmin edilebileceğinin bildirildiğini, Kadıköy … Noterliği’nin 03/10/2017 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, sözleşme uyarınca muaccel hale gelen tazminatın davalı … şirketinin ödemesi gerektiğini iddia ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL tazminatın hasar tazmini talepli ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi olan 05/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; özetle, davacı tarafından oluştuğu iddia olunan hasar bedelinin öncelikle resmi makamlar tarafından tazmin edildiğini, meydana gelen aşırı yağışlar nedeniyle hasara neden olması durumlarda oluşan hasarların öncelikle … ve Büyükşehir Belediyesi tarafından tazmin edilmesi gerektiğini, mükerrer bir ödeme ve gerçek zararın üzerinde haksız bir kazanç elde edilmemesi bakımından ilgili kurumlar nezdinde başvurunun olup olmadığı ve yapılan bir ödemenin bulunup bulunmadığının tespit edilmesini, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri dahilinde olduğunu, davacı tarafından talep edilen hasar kalemleri poliçe özel şartı gereği gibi teminat dışı olabileceğini, imzalanan sözleşmede sundurma altında bulunan muhteviyat hasarlarının teminat dışı olduğunu, davacı tarafından iddia edilen 2.438,73 TL ödeme yapılacağı hususunun doğru olmadığını, hazırlanan ekspertiz raporuna göre davacıya 14.807,00 TL ödeneceğinin ifade edildiğini ve davacı tarafından bu bedelin kabul edilmediğini, söz konusu hasara ilişkin poliçede maksimum 50.000,00 Euro muafiyet verildiğini, poliçedeki sigorta bedelinin hasar tarihli kur karşılığı olan 202.905,00 TL üzerinde olduğu dikkate alınarak meydana gelen hasar tutarı olan 212.757,00 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 14.807,00 TL’nin davacıya ödenmek için teklif sunulduğunu, poliçe özel şartı gereği iddia olunan hasarın dolu nedeniyle oluştuğu tespit edilir ise teminat limitinin 10.000,00 TL ile sınırlı olacağını, dava konusu olayın davacının ihmali ve tedbirsizliği neticesinde meydana geldiğini, talep edilen hasar bedelinin ispatlanması gerektiğini ve talebin fahiş olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, dava konusu uygulanması gereken faizin yasal faiz olacağını savunarak; davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ‘… Davacı ile davalı arasında 30/05/2017-14/04/2018 tarihlerini kapsayan dönem için Ticari Risk Kombine Poliçesi bulunduğu, davacının sigorta primlerini eksiksiz olarak ödediği, 18/07/2017 tarihindeki aşırı yağışlar nedeniyle davacının sigortalı iş yerinde hasar oluştuğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Aldırılan tüm bilirkişi raporlarında belirtilen olay nedeniyle oluşan hasar miktarının 217.757,00 TL olduğu ve hasar türü bakımından olayın sigorta poliçesi teminatı kapsamında olduğu sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacıya ödenmesi gereken sigorta tazminatı miktarına yöneliktir. Her ne kadar 08/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda “Davacıya karşı bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davranıldığı” şeklinde bir tespit yapılmış ise de, davacının böyle bir hukuki sebebe dayalı olarak hak talebi bulunmadığı anlaşıldığından bu husus dikkate alınmamıştır. Asıl incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken husus poliçe özel şartları gereği muafiyet tenzilinin uygulama şekli ve buna göre davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarının belirlenmesidir. Mahkememizce somut olaya uygun olması açısından 11/11/2019 tarihli bilirkişi ayrık görüşüne itibar edilerek; Dava konusu seylap hasarına ilişkin poliçedeki özel şartlar gereğince; a-Bina, sabit tesisat ve dekorasyon, b-Emtia, c-Makine teçhizat demirbaş ve diğer tesisat gruplarının her biri için ayrı ayrı sigorta bedeli üzerinden %2 muafiyet indirimi uygulanacaktır, hükmünün yer aldığı, Dava konusu zararın tamamının emtiadan oluştuğu, taraflar arasındaki poliçede emtia bedelinin 3.000.000,00 TL olarak gösterildiği, bu bedelin %2’si olan 60.000,00 TL’nin hasardan tenzil edilmesinin gerektiği, hasar bedeli olan 217.757,00 TL’den 60.000,00 TL tutarındaki muafiyet tenzilinin çıkarılması sonucunda davacının talep edebileceği toplam hasar tazminatının 157.757,00 TL olacağı kanaati ile, davanın bu tespite göre kısmen kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; emtia bedeli üzerinden tenzili muafiyeti uygulanmasına yönelik 12.11.2010 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen hususlara katılmanın mümkün olmadığı, tenzili muafiyetin yapılabilmesi için öncelikle davacı şirketin davalı şirket tarafından yeterli derecede aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde bilgilendirilmesinin gerektiği, yeterince davacı şirketin aydınlatılmadığından muafiyetin uygulanamayacak durumda olması nazara alınarak davacının tüm talebinin karşılanması gerektiği aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirileceği konusunda sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik hükümleri uygulanacağı belirtilerek davanın kısmen kabulüne dair kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. 2-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; poliçede seylap hasarı sonucunda oluşacak teminatlar için özel şart bulunduğu, mahkemece oluştuğu iddia olunan hususların olağanüstü doğa olayından kaynaklanmış olması nedeniyle öncelikle resmi makamlar tarafından tazmin edilip edilmediği hakkında inceleme yapılmadığı, davacı tarafından oluştuğu iddia olunan hasarın Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve … Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun uyarınca öncelikle resmi makamlar tarafından tazmin edilmesi gerektiği, davacının resmi makamlara yaptığı başvuru sonucu aldığı bir ödeme var ise bunun da mahsubunun gerekeceği ancak bu hususun nazara alınmadığı, davacı tarafın iddiasının aksine sigorta şirketi tarafından bilgilendirme yükümlülüğüne aykırı davranılmadığı, davacının TTK 1448 maddesindeki koruma önlemlerini alma yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve mahkemece eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava ,18.07.2017 tarihinde meydana gelen yağış sebebiyle oluştuğu iddia olunan hasar bedelinin ticari risk kombine poliçesi kapsamında davalıdan tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 14.04.2017-14.04.2018 dönemlerini kapsayan … nolu poliçede riziko adresinin … mahallesi … sokak No: … Beykoz/İstanbul olarak belirtildiği ve seylap hasarlarında -bina, sabit tesisat ve dekorasyon -Emtia, -Makina, teçhizat, demirbaş ve diğer tesisat gruplarının her biri için ayrı ayrı sigorta bedeli üzerinden %2 tenzili muafiyet uygulanacağı, toplam muafiyet bedelinin azami 50.000 EUR karşılığı TL ile sınırlı olacağı belirtilmiştir. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü … Bölge Müdürlüğü’nün 11.09.2017 tarihli davacı şirkete yazdığı yazıda; İstanbul geneli için hazırlanan 18.07.2017 tarihine ait olağanüstü olay raporunun gönderildiği ve buna göre 18. 07.2017 Salı günü sabah 06.00’da başlayan şiddetli sağanak ve gök gürültülü yağışı İstanbul genelinde saat 12:00 ‘a kadar etkili olduğu, yağışının özellikle il genelinde sabah 07.30-10.00 saatleri arasında farklı bölgelerde şiddetini arttırdığı ve yağışının başta Silivri, Üsküdar, Beykoz, Sarıyer, Ataköy olmak üzere Ataşehir, Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler gibi semtlerde olmak üzere bütün ilçelerde etkili olduğu belirtilmiştir. Ekspertiz raporunda; taraflar arasında poliçenin düzenlenmesinden sonra 95. günde meydana gelen hasar nedeniyle yapılan incelemede paletler üzerinde bulunan lens solüsyonlarından alt 2. sıradakilerin ıslandığı, yalnızca alt ikinci sıra için tutanak yapıldığı, ancak daha sonra paletler üzerindeki sağlam mallarının ayrıştırılması yapılırken alt 3. Sıradaki ürünün de ıslak ve hasarlı olduğu, ürünlerin tamamının paletin üzerinde bulunduğu ancak sularının 45 cm kadar yükselmesi nedeniyle su seviyesinin palet seviyesini aştığı ve paletlerin üzerindeki ürünlerinin zarar gördüğü, ürünlerin 3 ve 8. sırada yer alan ürünlerin tamamının yurt içinden alındığı, 3. ve 8. sıradaki ürünlerin ithal olduğu ve gümrük beyannamelerinin temin edildiği, ithal ürünü için fatura bedellerine ilaveten gümrük masrafları da ilave edildiğinde talep birim fiyatlarının uygun olduğu, hasara konu kıymetlerin çoğunluğunun sağlık ürünleri olduğundan sovtaj imkanının bulunmadığı, söz konusu hasara ilişkin poliçede sigorta bedelinin %2’si olmak üzere maksimum 50.000 Euro muafiyet verildiği ve %2’si hasar tarihli kur ile dikkate alınan 50.000 Euro karşılığı 202.950 TL üzerinde olduğundan muafiyet hesabında 202.950 TL’nin dikkate alındığı, hasarın yakın nedeni sel ve su baskını olarak belirlenmiş olup gerçekleşen riziko için poliçede teminat altında bulunduğu ve hasar talebinin 217.750 TL, ödenebilir tazminat tutarının 14.807 TL olduğu, eksik sigortanın olmadığı tespitinde bulunmuştur. Sigorta hasar uzmanı (…), optisyen (…) ve makine mühendisi (…) Tarafından düzenlenen heyet raporunda özetle; dosya içerisinde yapılan incelemede sigortacılıkta bilgilendirme yönetmeliğine uygun bilgilendirme yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgilendirme formu ya da belgesine rastlanılmadığı, ayrıca poliçe üzerinde sigortalının imzasında bulunmadığı bu durum karşısında poliçenin hiçbir özelliği konusunda bilgilendirilmemiş ve aydınlatılmamış olduğu sabit olan davacı sigortalının tazminat talebinin reddi için uygulanan muafiyetinin uygulanamayacağı ve davacı sigortalının talebinin tümüyle karşılanması gerektiği belirtilmiştir. Islah: Davacı vekili tarafından bilirkişi heyeti raporundan sonra sunulan ıslah dilekçesinde dava konusu değerin ıslah edilerek bilirkişi raporunda belirtilen 217.750 TL’ye artırıldığı belirtilmiş ve ıslah harcının yatırıldığına dair sayman mutemeti alındısının dosyaya ibraz edilmiştir. Sigorta hukuku uzmanı (…), sigorta uzmanı (…) ve makine mühendisi (Prof. Dr. …) tarafından düzenlenen heyet raporunda özetle; (sigorta hukuku uzmanı …’nun ayrık rapor sunduğu görülmekle) Poliçe özel şartları kısmında makine teçhizat demirbaş ve diğer tesisat gruplarının her biri için ayrı ayrı sigorta bedeli üzerinden %2 tenzili muafiyet uygulanacağı ve toplam muafiyetin azamı azami 50.000 Euro karşılığı ile sınırlı olacağı yönünde özel şart bulunduğu bu nedenle gerçekleşen zarardan muafiyet tenzil edilerek kalan tutarın sigortalıya ödenmesi gerektiği, hasar tarihi kur nazara alındığında 50.000 Euro x 4.0590=202.950 TL bulundu, eksper tespiti ve heyetçe tespit edilen zararın 217.750 TL olup bu miktardan 202.950 TL’nin tenzili ile 14.850 TL zarar bedelinin tespit edildiği ve 14.850 TL’nin poliçe teminatları dahilinde sigortalıya ödenebileceğine kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Sigorta hukuku uzmanı …’nun sunduğu ayrık raporda özetle; zararın tamamının emtia hasarından kaynaklandığı, poliçede emtia bedelinin 3.000.000 TL olarak kayıtlandığı ve bu bedelin muafiyete konu %2’sinin 60.000 TL olduğu bu nedenle uygulanacak muafiyetin 60.000 TL olduğu ve çoğunluğu 50.000 Euro muafiyet uygulaması yönündeki görüşe katılmadığı, teknik bilirkişilerce tespit eden hasarın 217.750 TL olduğu ve bu miktardan 60.000 TL’nin tenzili muafiyet bedelinin çıkarılması ile kalan 157.757 TL’lik hasar teminat kapsamında olduğu, bu nedenle taleple bağlı kalınarak 05.10.2017 günden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalının ödenmesi gereken tazminat bedelinin 157.757 TL olduğu görüş ve tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda raporlar arasındaki farklılığın hukuki nitelendirme sonucuna yöneli olması nedeniyle hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olması nazara alınarak yeniden rapor alınmadığı ve 11.11.2019 tarihli sigorta uzmanı …’nun sunduğu rapora itibar edilerek karar verildiği, iş bu karara yönelik taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yoluna başvuru olduğu anlaşılmaktadır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11/1 maddesinde “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.” 6102 Sayılı TTK’nun aydınlatma yükümlülüğü başlıklı 1423. maddesinde; “(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (3)Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemesini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.” hükümleri yer almaktadır. Davaya konu somut olayda, zararın emtia hasarından kaynaklandığı, taraflar arasında düzenlenen … nolu poliçede poliçede emtia bedelinin 3.000.000,00 TL olarak gösterildiği, 6102 sayılı TTK nun 1432/2 maddesi uyarınca sigorta ettirenin sözleşmenin yapılmasından itibaren 14 gün içerisinde itiraz hakkı bulunduğu, uyuşmazlığa konu hasarın ise poliçe başlangıç tarihinden itibaren 95. günde meydana geldiği ve poliçede yer alan hükümlere herhangi bir itiraz ileri sürüldüğüne dair somut bir bilginin yer almadığı anlaşılmaktadır. Poliçenin yürürlükte olduğu dönem içerisinde meydana gelen hasar nedeniyle davalı tarafından ödenmesi gereken maddi tazminat tutarı ise; 217.757,00 TL (teknik bilirkişi tarafından tespit edilen hasar miktarı) – 60.000 ,00 TL ( poliçede emtia bedeli 3.000.000,00 TL olup %2 oranı muafiyet bedeli olarak belirlendiğinden ) = 157.757,00 TL’dir. Yine davalı vekilince her ne kadar husumetin ilgili belediye ve …ye yöneltilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; yukarıda belirtilen poliçede, davacının sigorta primlerini ödediği, yağan aşırı yağış nedeniyle sigortalı iş yerinde hasar oluştuğu ve uyuşmazlığa konu poliçede seylap hasarlarında emtia bedelinin sigorta bedeli üzerinden %2 oranında muafiyet uygulanarak teminat altına alındığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf sebebinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan 148,60 TL’nin istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı ve davalıdan alınması gereken 80,70’er TL’nin istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA, Davalı tarafından ise karar harcı olarak yatırılan 2.695,00 TL’ den 80,70 TL maktu ret harcının mahsubu ile Hazineye gelir kaydedilmesine, bakiye 2.614,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davacı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin, davalı yönünden ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.06/04/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.