Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/167 E. 2021/408 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/167
KARAR NO : 2021/408
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2020
NUMARASI: 2014/454 2020/290
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacı şirketin uluslararası alanda faaliyet gösteren tekstil firması olduğunu, uluslararası ticaret gereği bir takım belgelere ihtiyaç duyduğunu ve davacı şirketin bu belgelerin temini için .. Danışmanlık müşteri temsilcisi ile irtibata geçtiğini ve taraflar arasında 07.06.2011 tarihinde danışmanlık hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre … şirketinin davacı şirkete danışmanlık ve belgeleme hizmeti vermesi ve davacı şirketin ise bu hizmet karşılığında ödemede bulunmasının kararlaştırıldığını, bu kapsamda 18.750,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkil şirkete verilen BSCI belgesinin usulsüz olduğunu, gerekli incelemelerin, denetimlerin yapılmamış olduğunun anlaşıldığını, söz konusu sözleşmenin feshi ve sözleşme bedelinin müvekkili şirkete iade edilmesi talepleriyle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/543 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2012/46629 Soruşturma numarası ile … Tic. Ltd. Şti. ve … hakkında dolandırıcılık suçunu işlediklerinden dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul… İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile borçlu … adına kayıtlı hesap numarasına davacı şirket tarafından 10.05.2011 ve 27.07.2011 tarihli dekontlarla ödenen 18.740,00-TL miktar için ilamsız icra takibi başlatıldığını ve 08.08.2012 tarihinde borçlu … adına velayeten babası …’ ın borca itiraz ettiğini, … şirketinin ve ödemeyi alan şahsın dolandırıcılık kastiyle hareket ederek davacı şirketi ve bu suretle piyasayı dolandırmaya çalıştığını beyanla davalı yanın takip dosyasına vaki itirazının iptalini ve takibin devamını, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı …’a velayeten …’ın beyan dilekçesinde; davaya ilişkin tebligat yapılmadığını, açılan davadan e-devletten haberdar olduklarını, … isimli firmanın şahıs firması olduğunu, halen … adına kayıtlı olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını, davacı yana danışmanlık hizmeti verildiğini, ödeme tarihleri arasındaki 6 aylık farktan da bu hususun anlaşılabileceğini, hizmetlere karşılık fatura tanzim edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin danışmanlık hizmetine yönelik olduğunu, BSCI belgesi verilmesine yönelik bir kararlaştırma bulunmadığını, BSCI belgesi’nin dava dışı .. tarafından imzalandığını ceza dosyasında kabul ettiğini, …’ın sürece ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddini masraf ve ücretlerin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, takip tarihi itibariyle velayet altında bulunan sınırlı ehliyetsiz … hakkında usulünce düzenlenmiş ve gönderilmiş bir ödeme emri bulunmadığını, … takip tarihi itibariyle dava ve takip ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle usulüne uygun olarak başlatılmış bir icra takibi bulunmaksızın açılan itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Davalı şahıs henüz reşit bulunmayan çocuğu adına şirket kurduğunu, işlemler yaptırdığını, fatura düzenlettiğini, para tahsilatlarında bulunduğunu ancak söz konusu icra takibi veya dava olunca bu kerre davalı devreye girerek henüz reşit olmayan çocuğunun işlem yapmaya yetkili ve ehil bulunmadığından bahisle itirazda bulunduğunu, henüz reşit olmayan küçük, dosyaya beyan ile söz konusu şirketin kendisine ait olduğunu, ödemeleri kendisinin aldığını babasının bu işlem ile bir ilgisinin olmadığını ifade ettiğini, mahkemece verilen kararda ise reşit olmayan biri için takip başlatılamayacağını ancak velayeti belirtilmek sureti ile icra takibi hazırlanabileceğini, ödeme emri gönderilebileceğini, dosyada ise bu yönde bir tanımlama yapılmadan doğrudan reşit olmayan aleyhine takip başlatılıp ödeme emri tebliğ edildiğini dolayısı ile usulüne uygun gönderilen bir ödeme emri bulunmadığını, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın red edildiğini ifade ettiğini, kabul anlamına gelmemesi kaydı ile bir an için mahkeme gerekçesine göre “dava şartı eksikliği” bulunduğunu kabul etsek dahi sayın mahkemenin öncelikle “bu eksikliğin giderilmesi için tarafımıza süre vermesi“ bu süre içerisinde dava şartı yerine getirilmemiş ise bu kez red kararı vermesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin, hizmetin gereği gibi yerine getirilmediği iddiasıyla iadesi amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı … San. ve Tic. Ltd. Şti, tarafından borçlu … hakkında 10.06.2011 ve 27.07.2011 tarihli dekontlarla ödenen paranın iadesi sebebiyle toplam 18.750,00 TL alacağın tahsili amacıyla 27/07/2012 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emri borçlu … 07.08.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 08.08.2012 tarihli dilekçe ile borçlu … velayeten babası …’ın borca itirazı üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nin 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.Medeni usul hukukundaki dava ehliyetinde olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da takip ehliyetine sahip olmaları gerekir. Takip ehliyeti, bir kimsenin bizzat veya iradesi ile tayin ettiği temsilci( avukat) vasıtasıyla , alacaklı olarak icra takibi ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya icra takibinin borçlusu olarak haklarını koruyacak işlemlerde ( mesela, ödeme emrine itiraz edebilmesi) ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, takip ehliyetine de sahiptir. Takip ehliyeti, fiil ehliyetinin ( ve davadaki dava ehliyetinin) icra-iflas hukukunda büründüğü şekildir. (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.137, Kasım 2004-İstanbul)Takip ehliyeti yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebilir. İcra müdürü ve icra mahkemesi bu işlemlerin geçersizliğini kendiliğinden (re’sen) gözetmelidir.Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 2014/11143 Esas, 2014/14387 Karar sayı ve 14.05.2017 tarih; 2014/12730 Esas, 2014/18468 Karar sayı ve 24.06.2014 tarih v.b kararlarında kabul edildiği üzere:”Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Dava ve takip ehliyeti, kişinin bizzat veya temsilcisi aracılığıyla bir davada veya takipte usul veya takip işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek veya tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Ayırdetme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar bazı istisnai (kişiye sıkı surette bağlı haklarını kullanmada; TMK.nun 453, 462/7, 359, 455.maddelerindeki) hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler. Bu durumlar dışında ayırdetme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların dava ve takip ehliyetleri yoktur. Bu nedenle taraf ehliyeti olmayanlar tarafından başlatılmış veya taraf ehliyeti olmayanlara karşı başlamış veya devam edilmiş icra takipleri ve takip işlemleri geçersizdir. Anılan kişilerin, istisnai haller dışındaki dava ve takiplerde kanuni temsilcileri tarafından temsil olunmaları zorunludur.”Somut olayda; hakkında takip yapılan … 14/06/1996 doğumlu olup takip tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu ve fiil ehliyetinin (takip ehliyetinin) bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu husus yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen gözetilmelidir. Bu nedenle … yönünden ortada geçerli bir takip bulunmaması nedeniyle itirazın iptali davasının mahkemece reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına,3- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.15/04/2021