Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1651 E. 2022/645 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1651
KARAR NO: 2022/645
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/105 Esas
KARAR NO: 2021/436
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
DAVA: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı firmanın çalışanı iken haksız ve hukuka aykırı şekilde iş akdinin feshedildiğini, bunun üzerine İstanbul 18. İş Mahkemesi’nin 2013/215 Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açıldığını, yargılama sonunda İstanbul 18. İş Mahkemesi’nin 20/03/2014 tarih 2013/215-2014/162 E.K. sayılı kararı ile müvekkili lehine karar verildiğini, anılan kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2014/19263-34061 E.K. sayılı onama ilâmı ile kesinleştiğini, müvekkilinin yasal süresi içerisinde iş başvurusu yaptığını ancak işe kabul edilmediğini, müvekkili lehine hükmedilen bedellerin davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden iflas yolu ile takip başlatıldığını, davalı tarafın haksız itirazları neticesinde takibin durdurulduğunu belirterek davalı borçlunun itirazının kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davanın İş Kanunu’nun 32. maddesi gereğince 5 yıllık süre içerisinde açılmadığını, öncelikle müvekkili şirketin borçlu olup olmadığının incelenmesi ve bu hususta bir karar verilmesi gerektiğini, davalının müvekkili şirketten alacağının olmadığını, bu yönüyle davanın reddi gerektiğini, iflas davasının şartlarının oluşmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olarak iflas yoluna başvurduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… 2004 sayılı İİK’nun 155 vd. maddesi gereğince iflas yolu ile takipte borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi üzerine açılan, borca itirazın kaldırılması ve iflas talepli davada mahkemenin öncelikle tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek davacının alacaklı davalının ise borçlu olup olmadığını maddi hukuk kurallarına göre tespit etmesi gerekir. Bu kapsamda mahkememizce takip tarihi itibari ile davacının alacak talebinde haklı olup olmadığının, haklı ise takip tarihi itibari ile talep edebileceği alacak miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, mahkememizce benimsenen 08/03/2021 tarihli bilirkişi raporundan davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile 30.668,01-₺ işe başlatmama tazminatı, 18.000,00-₺ boşta geçen 4 aylık ücret alacağı, 845,76-₺ ihbar tazminatı fark alacağı, 22.616,01-₺ işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 72.129,78-₺ alacak talebinde haklı olduğu kanısına varılmakla 03/06/2021 tarihli oturumda alınan 1 nolu ara karar ile “Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazının kaldırılmasına, takibin 49.513,00-₺ asıl alacak, 22.616,01-₺ işlemiş faiz üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak sureti ile takibin devamına” karar verilmiştir. Anılan ara karar uyarınca icra müdürlüğüne depo kararına esas kapak hesabı yaptırılmış ve kapak hesabında yazılı toplam tutarın ödenmesi hususunda davalı tarafa depo emri çıkartılmış olup, usulünce tebliğ edilmiştir. Davalı tarafın süresinde depo kararını yerine getirdiği, ödemede bulunması nedeni ile iflas davasının konusuz kaldığı anlaşılmakla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1- Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle icra dosyasına gönderilecek depo bedeli ile ilgili olarak istinaf incelemesi sonuna kadar icranın geri bırakılmasına dair karar verilmesi gerektiği ve depo kararının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. 2- Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusunun maddi talep içerdiği ve bu nedenle davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, dosyaya depo edilen paranın davacıya iade edilmesine ilişkin hüküm kurulmadığı ve bu yönüyle de mahkemece verilen kararların kaldırılması gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen iflas yolu ile takibe karşı yapılan itirazın kaldırılması ile borçluların iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir. 2004 sayılı İİK’nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nun 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Ancak iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır. Davalının kayıtlı adresi “Fatih/İstanbul” olup iflas yoluyla takip yetkili icra dairesinde başlatılmış, dava yetkili ve görevli mahkemede açılmıştır. İstanbul 18. İş mahkemesinin 2013/215 esas sayılı dosyasında 20.03.2014 tarihli kararında davacı tarafından davalıya yönelik işe iade istemde açılan davada; davalı işverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, davacının kararın kesinleşmesinden itibaren 10 iş günü içerisinde işe başlamak üzere işyerine başvurması sonucu işverence işe başlatılmaması halinde davacının kıdemi ve fesih sebebi göz önünde bulundurarak takdiren 4 aylık brüt ücret tutarındaki tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının işe iadesi için 10 günlük yasal süre içerisinde işyerine başvurulması halinde hak kazanacak olan ve kararın kesinleşeceği tarihe kadar gerçekleşen en çok 4 aylık ücreti ve diğer haklarının davadan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğini tespitine, davacının süresi içerisinde işe başlatılması durumunda varsa bu alacaktan peşin ödenen kıdem ve ihbar tazminatının mahsubuna dair karar verilmiş olup iş bu karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2014/19263 esas 2014/34061 karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacı tarafça yasal süresi içerisinde işe başlamak üzere başvuru yaptığı ancak davalı tarafça, davacının işe kabul edilmediği ve ilamda lehine hükmedilen alacak kalemlerinin de ödenmediği belirtilerek İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden iflas yoluyla takip talebinde bulunulmuş ve borçlu tarafından ödeme emrine itiraz edilmiştir. 08.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda rapor tanzim edilmiş olup işe başlatmama tazminatı, borçlu geçen 4 aylık ücret alacağı, ihbar tazminatı fark alacağı ve işlemiş faiz alacağı olmak üzere davalının ödemesi gereken miktarın 72.129,78 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasında 08.07.2021 tarihli kapak hesabı düzenlenmiş olup, buna göre bakiye borç miktarı 111.306,94 TL olarak belirtilmiş, mahkemece 29.06.2021 tarihli depo kararında toplam 111. 306,94 TL’nin depo kararın tebliğine müteakip 7 gün içerisinde alacaklıya yada mahkeme veznesine ya da icra dosyasına depo edilmesi gerektiği aksi takdirde İİK’nun 158 maddesi uyarınca 08.07.2021 tarihli celsede şirketin iflasına karar verileceği belirtilmiş, davalı tarafça mahkeme veznesine depo bedeli 111.306,34 TL tutarın 05.07.2021 tarihinde yatırıldığına dair tahsilat makbuzu dosya arasına alınmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dava niteliğinde ve dosya kapsamına göre davalı vekilinin depo kararından rücu edilmesi talebinin ve depo bedelinin tehir’i icra kararı alınana kadar mahkeme veznesinde tutulması talebinin reddine dair karar verildiği ara kararda belirtilerek iflas davası konusu kalmadığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ve iş bu karara yönelik taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Vekalet ücreti yönünden inceleme: mahkemece yapılan yargılama sonunda avukatlık asgari asgari ücret tarifesi uyarınca davacı vekili lehine takdir olunan 4.080 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı ödenmesine dair karar verilmiş olup işbu karar aleyhine davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurularak vekalet ücretinin nispi hesaplanması gerektiği iddia edilmiş ise de; İflas davalarında vekalet ücretinin nispi olarak değil maktu olarak hesaplandığı nazara alındığında mahkemece davacı lehine tarife uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Depo emrine konu bedelin davacıya ödenip ödenmeyeceği yönünden yapılan inceleme: Yukarıda belirtilmiş olduğu üzere davalı borçlu tarafından depo kararında belirtilen miktar mahkeme veznesine yatırılmış olup mahkemece konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir. Borçlunun 7 günlük depo süresi içerisinde depo kararında belirtilen meblağı mahkeme veznesine yatırdıktan sonra, mahkemece verilen kararın istinaf edebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu mahkeme veznesine yatırdığı paranın istinaf incelemesi sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi hususunda bölge adliye mahkemesinden icranın geri bırakılması kararı talep edebilir. iş bu nedenle borçlunun mahkeme veznesine depo edilen paranın alacaklıya ödenmesinin önlenebileceği hal tehiri icra kararı alınmasıdır. Borçlu tarafından mahkemece verilen kararın tehiri icra isteyerek istinaf yasa yoluna başvurulmaz ya da temyiz edilmez ise icra dosyasına gönderilen para alacaklıya ödenir. İş bu nedenle davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf talebinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Borçlunun mahkeme veznesine depo ettiği paranın alacaklıya ne zaman ödeneceği konusunda İİK da bir düzenleme bulunmamakta olup bu konuda doktrinde farklı görüşler yer almaktadır. Nitekim bir görüşe göre (Çağa, Uyar/Depo, Eriş) borçlu depo kararını yerinde görürse kanun yoluna gitmez ve ödemede bulunarak borçlu borcundan kurtulur . Depo kararının yerinde olmadığı kanısında ise parayı depo edip temyiz eder. Bu takdirde emredilen paranın mahkeme veznesine depo edilmesi ifa niteliğinde olmaz. Borçlu borcundan kurtulmaz ve yasa yoluna gitmekle paranın alacaklıya ödenmesini önler .Bu bakımdan alacaklı depo edilen parayı mahkeme veya icradan alamayacağımdan temerrüt faizi işlemeye devam edecektir. Bir görüşe göre ise (Kuru, C.III 2689; Kuru/El,s.956, Kuru/İflas s. 73) borçlunun borcunu mahkeme veznesine depo etmesi ödeme niteliğindedir borçlu mahkeme veznesine depo etmiş olduğu parayı teminat göstermek suretiyle Yargıtaydan icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Bu bakımdan mahkemenin, mahkeme veznesine yatırılan parayı iflas davasının kesinleşmesini beklemeden icra veznesine göndermesi gerekir. Mahkeme iflas davasını ödeme nedeniyle reddi halinde borçlunun depo ettiği paranın temyiz sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi için icranın geri bırakılmasını isteyebilir. Bu halde icra dairesinden mühlet alabilmesi için kendisinden ayrıca teminat istenmemesi gerekir. Zira mahkeme veznesi oradan da icra dairesine gönderilen ve depo edilen bir para mevcuttur. Uyap sisteminde yapılan incelemede dairemizce 16.11.2021 tarihli İcrayı Geri Bırakma Kararı verildiği anlaşılmaktadır. İş bu nedenle davacı tarafından yapılan istinaf talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan ve davalıdan alınan 162,10 TL başvuru harcının Hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 97,70 TL’nin mahsubi ile bakiye 17,00 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-İstinaf yargılama giderlerinin davacı ve davalının üzerinde bırakılmasına, 6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacı ve davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nun 361/1. fıkrası ve 2004 sayılı İİK’nun 164. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/05/2022