Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1647 E. 2021/1143 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1647
KARAR NO: 2021/1143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/123 ESAS,
ARA KARAR TARİHİ: 15/09/2021
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şirketine ait … altyapı sisteminin Türkiye pazarında tanıtım ve satış haklarını alarak Türkiye’deki yayın kuruluşlarında kullanımını sağladığını, bu ürün ve şirketin Türkiye iş ortağı olan müvekkilinin davalı … (…) ile … altyapı sisteminin kullanılması adına “… Altyapı ve Reklam Pazarlama İş Birliği Sözleşmesini” imzaladıklarını, müvekkilinin sözleşmenin 4. Maddesinde sayılı tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, ekte sunulan sözleşme gereği davalı …’nın müvekkilinin hakkı olan her CPM için 1,00 EUR ve … A.Ş. Kanallarındaki projeler için reklamın yayında olduğu her güne karşılık günlük operasyon bedeli olan 500 TL ödeme yapması gerektiğini, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmasına rağmen davalı …’nın müvekkilini oyaladığını ve ödeme yapmaya hiçbir zaman yanaşmadığını, arabuluculukta anlaşma sağlanamadığını, sonuç olarak ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle; öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanatte ise makul bir teminat tutarı üzerinden davalının Türk Patent ve Marka Kurumundaki 2018/100941 başvuru numaralı markasının üzerinde ihtiyaten haciz konulmasını, 6100 sayılı Yasa’nın 107. Maddesi uyarınca yapılacak yargılama ve toplanacak delillerle belirlenmesinden sonra fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte CPM alacağı için şimdilik 1.000 Euro ‘nin … A.Ş. Deki işlemler için şimdilik 500 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini, e-tespit için sarf edilen 764,83 TL’nin ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davanın kabulünü, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı yan üzerinde bırakılmasını dava ve talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 02.03.2021 tarihli ara karar ile ”Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacının alacağının varlığının ve miktarının tam olarak belli olmaması ve bunun yapılacak yargılama ve alınacak bilirkişi raporu ile belirlenebilecek olması ayrıca davalının marka hakkının yargılama konusu olmaması dikkate alınarak davacının tedbir talebinin reddine” dair karar verilmiş iş bu ara karar yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması nedeniyle dairemizce yapılan incelemede, 16.07.2021 tarih 2012/642 E 2021/799 K sayılı ilam ile; ”….İhtiyati haciz, İİK’nin 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. İİK’nın 258/1 fıkrasına göre de, alacaklının, alacağı ve icabında haciz talepleri hakkında, mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, kesin bir ispat aranmamakta, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenektir. (Yargıtay 19.HD. 23.01.2014 t. 2023/18723-2014/1804) HMK’nın 297. maddesinde de, hükmün kapsamında nelerin olacağı belirtildikten sonra, tarafların, iddia ve savunmalarının özetleri, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların hükümde yer alması gerektiği, ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde ihtiyati haciz talepli olarak davanın açıldığı belirtilerek, öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanatte ise makul bir teminat tutarı üzerinden davalının Türk Patent ve Marka Kurumundaki 2018/100941 başvuru numaralı markasının üzerinde ihtiyaten haciz konulması talep edilmiştir. Mahkemece her ne kadar 02.03.2021 tarihli ara karar ile tedbir talebinin reddine karar verildiği belirtilmiş ise de; davacının talebinin ihtiyati haciz talebi olmakla mahkemece bu konuda talebin usulüne uygun olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebi nazara alınmak suretiyle ; ilk derece mahkemesince İİK 258 vd. maddelerine uygun olarak ihtiyati haciz talebinin değerlendirilerek gerekçeli karar yazıldıktan ve usulüne uygun taraflara tebliğ edildikten sonra oluşacak sonuç dairesinde verilecek kararın istinaf edilmesi halinde incelemesi için dosyanın dairemize gönderilmesine ilişkin geri çevirme kararı verilmesine dair karar verilmiştir. Mahkemece ,dairemizce verilen geri çevirme kararından sonra 15.09.2021 tarihli ara kararında, davacının talebinin değerlendirilmesinde davalının marka hakkının yargılama konusu olmaması, davacının dava dilekçesinde toplanmasını talep ettiği deliller dosyaya kazandırılmadan ve davacı alacağı bulunup bulunmadığının bilirkişi incelemesi yapılmadan bu aşamada belirlenmesi mümkün olmadığından önceki gerekçedeki yazım yanlışlığı düzeltilmek suretiyle davacının ihtiyati haciz isteminin reddine dair karar verildiği belirtilmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde özetle; alacağın belirsiz olmasının davacının alacaklı olmadığı anlamına gelmeyeceği, taraflar arasında yapılan işin mahiyeti ve hacminin ortada olduğu ve hiçbir araşma yapılmaksızın mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kararın kaldırılması talep edilmiştir. İİK 257 maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258 maddesinde ise “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçici hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olayda ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından, Taraflar arasında düzenlenen … altyapı ve reklam pazarlama işbirliği sözleşmesi uyarınca davacının sözleşmeden kaynaklı tüm yükümlülüklerinin tam bir gereği gibi ifa ettiği, davalının ise davacıyı sürekli oyalayarak ödemeyi yapmadığı iddiasıyla açılan tazminat davasında, davalının Türk Patent ve Marka Kurumundaki … başvuru numaralı markasının üzerine ihtiyati haciz kurulmasını talep edilmiş ise de ; tarafların sözleşmeden doğan edimlerini gereği gibi ifa edip etmeyeceği, düzenlenen faturalar nedeniyle ödeme yapılıp yapılmayacağını ,davalının iddia ettiği gibi herhangi bir hizmet verilip verilmediğini tespiti toplanacak deliller ve bilirkişi incelemesi ile açıklığa kavuşacaktır. Aynı zamanda davacının mal kaçırma iddiasının somut delillerle de ispatlanamamıştır . İş bu nedenle, bu aşamada alacağın varlığı ve muaccel olduğu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, yargılamayı gerektirmektedir. İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının ve 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2021