Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1568 E. 2021/1109 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1568
KARAR NO: 2021/1109
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/587 (DERDEST)
KARAR TARİHİ: 17/08/2021
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 2021 yılı ilkbahar/yaz/sonbahar sezonu için 16/11/2020 tarihinde, davalının alt kiracısı ve işletmecisi olduğu … ve … unvanlı turistik tesisler için “tek yetkili hotel kontenjan sözleşmesi” imzalandığını, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete “nama yazılı” toplam değeri 15.000.000,00 TL olan 37 adet çekin avans ve yapılacak konaklamaların garantisi olarak sözleşme gereği düzenlenip teslim edildiğini, davalının ilk önce 2021 Mayıs ve Haziran aylarında otelde rezervasyon yaptırmış olan müşterilerin rezervasyonlarını kabul ve teyit ettiği halde anılan tarihlerde tesislerini açmadığı için tesislere almadığını ve otellerin açılış tarihlerini ertelediğini, müvekkilinin bu müşterileri başka tesislere kaydırmak ve konaklama bedellerini bu tesislere kendi bütçesinden yeniden ödemek zorunda kaldığını, davalının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeni ile müvekkilimin müşterilerine ve rakiplerine karşı ticari itibarının olumsuz etkilendiğini, davalının otel açılışlarını önce 01/07/2021 tarihine kadar ertelediğini bildirmesine rağmen 30/06/2021 tarihinde bu kez 15/07/2021 tarihine kadar sözleşmeye konu tesisleri açamayacağını bildirdiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ve sözleşme hükümlerindeki yasağa rağmen şirketin ortaklık yapısını değiştirmekle akde açıkça muhalefet ederek, sözleşmeyi ihlal ettiğini, bu nedenle sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, nama yazılı çekler konusuz ve karşılıksız kalmasına ve fesih ihtarı gönderilmesine rağmen çeklerin iade edilmediğini, iade edilemeyen, konusuz ve hukuken karşılıksız kalan nama yazılı çekler hakkında Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/193 D.İş sayılı 08/07/2021 tarihli d.iş kararı ile 3.kişileri de kapsayacak şekilde ödeme yasağı ve icra takip yasağı istemli ihtiyati tedbir kararı verildiğini, dava konusu çekler nama yazılı olarak düzenlendiği için TTK’nun 647. maddesi delaletiyle bu nevi çeklerin devir ve cirosunun Türk Borçlar Kanununun (TBK) 183. madde delaletiyle sadece alacağın temliki hükümlerine tabi olduğunu, bu nedenle nama yazılı çek lehdarına karşı ileri sürebilen tüm defilerin, çeki her ne şekilde iktisap etmiş olursa olsun elinde bulunduran 3. kişi hamilleri karşı da hukuken ileri sürmesinin mümkün olduğunu (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/12-206 E. 2007/202 K. sayılı 11/04/2007 tarihli kararı) beyan ederek Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/193 D.İş sayılı 08/07/2021 tarihli d.iş sayılı kararı ile verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının dava sonuna kadar devamına, dava konusu 19 adet çek yönünden müvekkil şirketin borçsuzluğunun tespitine, çeklerin müvekkili şirkete iadesine ve çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemenin 14/07/2021 tarihli ara kararı ile “Bakırköy 5. ATM’nin 2021/193 D.İş 2021/193 Karar sayılı değişik iş dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının dava sonuna kadar devamına talebinin kabulüne, tedbirin aynı şartlar altında devamına” karar verilmiş, bu karara karşı dava dışı … Ltd. Şti. vekilinin itiraz etmesi üzerine itiraz duruşmalı olarak değerlendirilerek itirazın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin itirazın reddine dair 17/08/2021 tarihli gerekçeli kararında; “6102 Sayılı TTK’nun 654. maddesinde belirtildiği üzere nama yazılı senet belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evraktır. Nama yazılı senetler 6102 sayılı TTK’nun 647. Maddesi uyarınca mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla kıymetli evrakın devri için her hâlde senet üzerindeki zilyetliğin devri ve yazılı bir devir beyanı ile devredilebilir. Nama yazılı senetlerin devri 6098 Sayılı TBK’nun 183 ve devamı hükümlerine göre alacağın devri hükümlerine tabidir. Bu nedenle 6098 Sayılı TBK’nun 188. maddesi uyarınca borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebilir. Nama yazılı senetlerde diğer kıymetli evrak gibi tedavül yeteneğine sahiptir, ancak diğer kıymetli evraka göre borçluyu güvence altına almak için devir şartları diğer kıymetli evraka göre ağır düzenlenmiş ve nama yazılı senetlerin devri için zilyetliğin devri ve yazılı devir beyanı aranmaktadır. Bu nedenledir ki nama yazılı senetlerin devri alacağın devri hükümlerine tabidir ve borçlu tarafından devredene karşı ileri sürülebilecek savunmalar devralana karşı ileri sürülebilir. Somut uyuşmazlıkta da dava konusu çekler ile itiraza konu çek nama yazılı olarak davalı namına düzenlenmiş ve tüm zorunlu şekil şartlarına haizdir ve geçerlidir. Davacı ve senet namına düzenlenen davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve bu sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle sözleşmenin ifası amacıyla verilen davaya konu çeklerin ödenmesi halinde davacının ciddi zarara uğrama halinin söz konusu olacağı ve nama yazılı senet olması sebebiyle davacı davalıya karşı ileri sürebileceği tüm savunmaları senedi devralana karşı da ileri sürebileceğinden Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/193 D.İş sayılı kararı ile verilen ve Mahkememizin 14/07/2021 tarihli ara kararı ile devamına karar verilen ihtiyati tedbir kararında herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ve itiraz eden 3. kişi vekilinin itirazları yerinde görülmediğinden itirazın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İstinaf yoluna başvuran dava dışı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun 757/1.,763, 764, ve 792.maddelerinde, kıymetli evrak niteliğinde olan çek hakkında hangi hallerde ödemeden men kararı verilebileceğinin “sınırlı sayı” ilkesi gereği sayıldığını, bu haller dışında ödemeden men kararı verilemeyeceğini, somut olayda sınırlı olarak sayılan hallerden birinin bulunmadığını, çekin nama yazılı olmasının kıymetli evrak vasfını etkilemeyeceğini ve çek hamilinin kambiyo hukukundaki haklarını kullanmasını engellemediğini, sadece çekin “mücerretlik” ilkesini azalttığını, çekin nama yazılı olmasının keşidecinin, lehtara (1.ciranta) karşı sahip olduğu def’ileri 3.kişilere karşı da ileri sürebilmesi iddiasını ortaya koyduğunu, bu itibarla davacının müvekkiline de menfi tespit davası açabileceğini, çeklerin dava konusu olmadığını, dava konusunun davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödediği paranın istirdatı olduğunu, dava konusu olmayan hususlarda tedbir kararı verilemeyeceğini ayrıca somut olayda yaklaşık ispat koşulunun da sağlanamadığını, davalının hizmet veremediğine, otellerinin kapalı olduğuna dair dosyada hiçbir delil bulunmadığı gibi davalının faaliyette olup olmadığına dair ticari defterlerin dahi incelenmediğini, davanın menfi tespit davası olduğu gözetilerek teminat miktarının % 115 olarak alınması gerekirken % 15 alınması nedeniyle de kararın hukuka aykırı olduğunu beyan ederek itirazın kabulüne … Bankası A.Ş.’nin 250.000 TL bedelli 16/07/2021 düzenlenme tarihli 0468578 seri no’lu çek yönünden ödemeden men kararının devamına ilişkin 17/08/2021 tarihli ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddiası ile menfi tespit istemine ilişkindir. Dava konusu nama yazılı çekler yönünden Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/07/2021 tarihli 2021/193 D.İş sayılı kararı ile 3. kişileri de bağlayacak şekilde ödenmemesi ve icra takibine konu edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Mahkemenin 14/07/2021 tarihli ara kararında ise “Bakırköy 5. ATM’nin 2021/193 D.İş 2021/193 Karar sayılı değişik iş dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararının dava sonuna kadar devamına talebinin kabulüne, tedbirin aynı şartlar altında devamına” karar verilmiş, bu karara karşı dava dışı … Ltd. Şti. vekilinin itiraz etmesi üzerine itiraz duruşmalı olarak değerlendirilmiş ve yukarıda yazılı olduğu şekilde 17/08/2021 tarihli gerekçeli karar oluşturulmuştur. 6100 sayılı HMK 389/1 maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir…”; HMK 390/3 maddesinde “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”; HMK 391/1 maddesinde “Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemelerine yer verilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/2 maddesinde icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına ibraz edilen sözleşme, çek suretleri ve sair kayıtlar incelenmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05/02/2013 tarihli 2012/14337 E. 2013/2144 K sayılı ilamında; “…Mahkemece, ihtiyati tedbir kararına itiraza konu çekin lehtar tarafından ihtiyati tedbire itiraz eden faktoring şirketine ciro edildiği, çekin nama yazılı bir çek olmasından dolayı ancak alacağın temliki yoluyla devredilebileceğini, faktoring şirketlerinin mal veya hizmet satışından kaynaklanan faturaya dayalı olmayan alacakları satın alamayacakları, bu nedenle mevcut davada verilecek kararın faktoring şirketini de etkileyecek olduğu, itiraz edenin 3.kişi sayılamayacağı gerekçeleriyle, ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine karar verilmiş, kararı ihtiyati tedbire itiraz eden vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına” karar verilmiştir. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, poliçe ve çek, kanunen emre yazılı senetlerdendir, bu senetler düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, kayıtsız-şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kanunen emre yazılı senet niteliğinde sayıldığından, nama yazılı senet şeklinde düzenlenebilmeleri için senet metinlerine düzenleyen tarafından tedavüle çıkarılmalarından önce menfi emre kaydı konulmalıdır. Bu kayıt TTK’nun 681/2 fıkrasına göre “emre yazılı değildir” şeklinde olabilir. Yalnız bu fıkrada sözü edilen “emre yazılı değildir” kaydı örnek niteliğinde gösterildiğinden kanunen emre yazılı senetler üzerine düzenleyen tarafından konulan “ciro ile devredilemez” yada “nama yazılıdır” gibi kayıtlar da menfi emre niteliğinde kayıt olarak kabul edilmelidir (Prof. Dr. Ali Bozer / Prof. Dr. Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku, 7. Bası, sayfa 28,29). 6102 sayılı TTK’nun 788. maddesinde “Açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ancak alacağın temlikiyle devredilebilir. Bu devir, alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur…” hükmü yer almaktadır. Nama yazılı çekler, alacağın devri hükmünde sayılan yazılı bir devir bayanı ve zilyetliğinin devri yoluyla devredilebilir. Devrin gerek şekli, gerek hukuki sonuçları hakkında TBK’nun 183 vd maddelerinde düzenlenen alacağın temlikine ilişkin hükümler uygulanır. Dolayısıyla ilke olarak devredenin, çek bedelinin karşılıksız çıkması halinde hamile karşı bir garanti sorumluluğu bulunmadığı gibi keşideci de devredene karşı haiz olduğu tüm kişisel defilerini, devralana karşı herhangi bir sınırlama ile karşılaşmaksızın ileri sürebilecektir. Keşidecesi davacı şirket olan, … Bankası Beylikdüzü Ticari Şubesine ait … çek no’lu 16/07/2021 keşide tarihli 250.000,00 TL bedelli çekin “… AŞ namına” yazılı olduğu, lehtar tarafından istinaf talep eden dava dışı … Ltd. Şti.’ne ciro edildiği anlaşılmıştır. Çekin nama yazılı olarak düzenlendiği açıktır. Bu durumda nama yazılı çekin devri halinde, keşidecinin şahsi defilerini 3.kişilere karşı da ileri sürmesi mümkün olduğundan mahkemenin 3.kişileri de kapsayacak şekilde tedbir kararı vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca talep ihtiyati tedbir istemine yönelik olup, çeklerin dava konusu olduğu, delil mahiyetinde dosya kapsamına ibraz edilen kayıtlar uyarınca yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu belirlenmekle ödemeden men kararı verilmesi de usul ve yasaya uygundur. Dava, icra takibinden önce açılan menfi tespit davası olduğu için mahkemece takdir olunan teminat miktarı yeterlidir. İstinaf edenin dilekçesinde ileri sürdüğü gibi % 115 oranında teminat alınması gerektiğine dair yasal bir düzenleme ise bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan ve HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmediğinden, istinaf yoluna başvuran dava dışı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstinaf yoluna başvuran … Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yoluna başvuran … Ltd. Şti tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının ve 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin … Ltd. Şti üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın … Ltd. Şti’ne ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/11/2021