Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1515 E. 2021/1351 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1515
KARAR NO: 2021/1351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/632 Esas
KARAR NO: 2021/335
KARAR TARİHİ: 26/05/2021
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, tacir sıfatıyla, 21.08.2007 ve 22.09.2011 tarihleri arasında davalı bankalardan; T. … Bankası A.Ş.’den 6.000.000 TL ana para bedelli, 5.000.000 TL ana para bedelli, 500.000 TL ana para bedelli, 500.000 TL ana para bedelli, 472.060 TL ana para bedelli, 390.000 TL ana para bedelli, 380.000 TL ana para bedelli, 350.000 TL ana para bedelli, 267.338,42 TL ana para bedelli, 285.450 TL ana para bedelli, 271.947 TL ana para bedelli ve 115.000 TL ana para bedelli, …’den 70.750 TL ana para bedelli, 45.000 TL ana para bedelli, 2.388.509 TL ana para bedelli, 2.199.893 TL ana para bedelli ve …’den 485.000 TL ana para bedelli, krediler kullandığını, Rekabet Kurulu’nın 08.03.2013 tarih ve 13-13/198 – 100 sayılı kararı uyarınca , davalının da içerisinde bulunduğu 12 banka hakkında “Türkiye’de faaliyet gösteren 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle .. sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un (4054 sayılı Kanun) 4. maddesini ihlal ettiği” ne karar verilmiş ve ilgili bankalara idari para cezaları verildiğini, yargısal süreç sonucunda, davalıların da içinde bulunduğu 12 bankanın 21.08.2007 ve 22.09.2011 tarihleri arasında kartel (uyumlu eylem/uzlaşma) oluşturduğu tespit edildiği, Bu tarihler arasında kredi kartları ve kredilere uygulanan faiz oranlarının suni olarak arttırıldığı, mevduat faizlerine ise suni olarak indirimler uygulanarak banka müşterilerine daha az faiz verildiği tespit edildiğini, müvekkilinin de bu tarih aralığında kredi kullanmış olduğundan davalılara fazladan faiz ödemesi yaptığını, Rekabet Kurulu’nun kesinleşen kararı ve tespiti uyarınca, 2007- 2011 yılları arasında 0,05 ile 0,20 baz puan arasında faiz oranlarının şaibeli olduğu ve suni olarak arttırıldığı ve bu yolla müşterilerin zararına sebep olunduğu belirlendiğini belirterek, davacıdan haksız olarak alınan fazla faiz ödemelerinin, şimdilik 1000 TL’lik kısmının, davacının zarara uğradığı faiz kesintilerinin her birinin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 58. maddesi uyarınca, tespit edilecek zararın 3 katı tutarında tazminatın davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ticari kredilerin, rekabet kurulu kararı soruşturması kapsamı dışında olduğunu, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının iddia ettiği gibi Rekabet Kurulu kararına bağlı bir zararı söz konusu olmadığını, davacının taleplerinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili bankaya karşı husumet yöneltilmeyeceğini, rekabet kurulu kararının iptali için açılan davanın karar düzeltme aşamasında olduğu ve bekletici mesele yapılmasını gerektiğini, davacının bankadan kullandığı ticari nitelikli kredinin iş bu davanın konusu olamayacağını, tazminat taleplerinin zamaaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; erken açılan davanın reddine karar verilmesini, Danıştay’da devam eden karar düzeltme sürecinin bekletici mesele yapılmasını, rekabet kurulu raporunda kredi ve kredi kartların ilişkin müvekkili banka aleyhine tespit yapılamadığından iş bu davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, davacının ilgili tarihlerde müvekkili bankada mevduatı bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece ”kullanılan kredilerde fazla faiz ödendiği iddiasına dayalı olarak alacak ve tazminat istemli davadır. Mahkememizce tüm deliller, bilgi ve belgeler dosyaya celp edilmiş ve Danıştay kararının beklenilmesine karar verilmiştir. Mahkememizin 16/12/2020 tarihli celsesinde davacı ve davalı … vekillerinin mazeret dilekçesi sunduğu, mahkememizce mazeretlerin kabul edilmediği nedenle, taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150. Maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, taraflarca yasal süresinde yenileme talebinde bulunulmamış olduğu görüldüğünden bu durumda anılan madde uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden davanın HMK. 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yargıtay içtihatlarında taraflara usulüne uygun tebligat yapılmadan açılmamış sayılmasına dair karar verilemeyeceğinin belirtildiği, ilk derece mahkemesinin 20.12.2017 tarihli kararında Danıştay kararının bekletici mesele yapılmasına dair karar verildiği, Rekabet Kurulu kararının ise Danıştay’dan henüz dönmediği , 16.12.2020 tarihli duruşmaya davacı vekilinin katılması durumunda da yine dosyanın dönüşü bekleneceğini, 16.12.2020 tarihli duruşma zaptının da tebliğ edilmediği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 16.12.2020 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden de kaldırılmasına, 26.05.2021 tarihli mahkeme ilamı ile HMK 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmaktadır. Davaya konu uyuşmazlık mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına dair kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava dosyası ve duruşma tutanakları incelenmesinden, 20.12.2017 tarihli celsede Ankara 2. İdare mahkemesi 2014/313 E. sayılı rekabet kurulu kararı iptaline yönelik davanın Danıştaydan dönüşünün bekletici mesele yapılmasına karar verildiği, 04.12.2019 tarihli celsede ” davacı vekilinin mazeretinin son kez kabulü ile duruşma günü uyan sisteminden öğrenilmesini, Danıştay kararının beklenmesinden vazgeçilmesine ”, 16.09.2020 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretini kabulü ile duruşma gününün Uyap sisteminden öğretilmesine ve davalılardan … Bankası vekilinin katılımıyla görülen 16.12.2020 tarihli celsede ” 1-Davacı vekilinin mazeretinin , mazereti bildirmiş olduğu dosyaların mahkeme dosyasında herhangi bir önceliğinin bulunmaması ve tevsik edilmemesi nedeniyle reddine, 2-Davalı … vekilinin mazeretinin de mazereti bildirmiş olduğu dosyaların mahkeme dosyasına herhangi bir önceliğinin bulunmaması ve tevsik edilmemesinin nedeniyle reddine ” dair ara kararlar ihdas edildiği ve huzurda bulunan davalı … vekilinin davayı takip etmediği yönündeki imzalı beyanı neticesinde taraflarca takip edilmeyen davanın HMK 150 maddesi uyarınca taraflardan biri tarafından yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına, 26.05.2021 tarihli ilamda da HMK 150/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili mesleki mazeretini belgelendirmemiş ise de; dosya kapsamında 5. Celsenin yapıldığı 04.12.2019 tarihinde kadar Danıştay kararının bekletici mesele yapılmasına dair ara karar ihdas olunduğu ve iş bu celsede 2 nolu ara kararı ile Danıştay kararının bekletici mesele yapılmasından vazgeçildiği, 17.03.2020 tarihli 6. celsede Covid 19 kapsamında alınan kararlar üzerinde HMK 32/1 maddesi kapsamında duruşmanın ertelenmesine, 16.09.2020 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününün UYAP sisteminden önlenmesine dair karar verildiği ve bu haliyle sunulan mazeretlerin davanın uzamasına yönelik olmadığı, davacının Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada davacı vekilinin mazeret sunarak davayı uzatma amacı olduğundan da söz edilemeyeceği, mazeret dilekçesinin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, taraf vekillerin iş bu dava dosyası dışında takip ettikleri dava dosyaları yönünden öncelik bulunup bulunmaması yönünde inceleme yapılmasının usul ekonomisine uygun düşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esasına ilişkin yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1- İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/632 Esas. 2021/335 Karar ve 26/05/2021 tarihli ilamının HMK’ nun 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.22/12/2021