Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1514 E. 2021/1161 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1514
KARAR NO: 2021/1161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/42
KARAR NO: 2021/423
DAVA TARİHİ: 17/01/2020
KARAR TARİHİ: 09/06/2021
DAVA: Kooperatif Ortaklığından İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı kooperatifin üyesi iken davalı yönetim kurulunun 03/10/2019 tarih ve 42 sayılı kararı ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, karara dayanak alınan Kooperatif Ana Sözleşmenin 10. Maddesinin 20/06/1993 tarihinde yapılmış gösterilen usulsüz genel kurul kararı ile eklendiğini, anılan genel kurul toplantısının davacı ve birçok ortağın yokluğunda ve yeterli çoğunluk sağlanmadan yapıldığını, dolayısıyla alınan kararların da yok hükmünde olduğunu, zira alınan sözleşme değişikliği kararının yine ana sözleşmenin 33. Maddesi uyarınca 2/3 çoğunlukla alınması gerektiğini, bu çoğunluğun sağlanmadan ana sözleşmenin değiştirildiğini, yapılan değişiklik ile kooperatife üye olmak için sitede konut sahibi olma şartının getirildiğini, oysa daha önce ordu mensuplarına konut edindirme amacıyla kurulan kooperatifin bu amacını gerçekleştirdikten sonra yapı işletme kooperatifine döndüğünü, ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı genel kurul ve ana sözleşme değişikliği yok hükmünde olduğundan ihraç kararının da dayanaksız olduğunu beyanla anılan yönetim kurulunun ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ana sözleşmenin 14 ve 10. Maddelerine uygun ortaklıktan çıkarma kararı verildiğini, davacının sahibi olduğu bağımsız bölümü başkasına sattığı için ortaklık hakkını kaybettiğini, alınan kararların yerinde olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının iptaline ilişkin olup, 6102 sayılı yasanın 124/1 ve 1521. Maddeleri uyarınca basit yargılamaya tabidir. Basit yargılamaya tabi davaların ikinci kez takipsiz bırakılması halinde HMK’nın 150 ve 320/4. Maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Davacı tarafın 17/03/2021 tarihinde ve 09/06/2021 tarihinde olmak üzere ikinci kez takipsiz bıraktığı davayı davalı taraf da takip etmeyeceğini bildirdiğinden, davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Pandemi koşullarında zor şartlar altında mesleğin icrası sırasında ofis arkadaşlarından Av. …’ün adliyede kaptığı corona virüsü nedeniyle fiziken iyileşmesine rağmen halen psikiyatri tedavisi gördüğünü, sokağa çıkmanın bile yasaklandığı, on binlerce kişinin aynı anda kapalı ortam olan adliyeye girmekten imtina edildiği günlerde mahkeme hakimlerinin e-duruşma yapmayı reddetmesi, avukatın mazeretini kabul etmemesinin sağlıklı bir düşünce olmadığını, davacı sıfatı nedeniyle davayı uzatma gibi bir düşüncelerinin olmadığını, mahkemelerce davanın uzatılmasını engellemek adına usulde tam olarak yer almasa da mazeretli taraflara davacı ya da davalının mazeretinin son kez kabulüne şeklinde bir karar verildiğini, somut dosyada mahkemenin ilk defa gönderilen mazereti kabul etmeyerek hem kendilerini zor durumda bıraktığını hem de müvekkilinin hak kaybına uğramasına neden olduğunu, Anayasa’nın 141/son ve HMK’nın 30.maddelerine göre “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilke çerçevesinde, davacının duruşmaya katılmama gerekçesi “geçerli bir özür” olarak kabul edilebilir ise yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, mazeret dilekçesinde dava dosyasının karar aşamasında olmamasının aynı gerekçe ile aynı davalıya karşı açtıkları ortaklıktan çıkarılma kararına itiraz davalarında farklı bilirkişi raporlarının çıkmış olması ve bazı dosyalarda bu çelişkilerin giderilmesi için dosyaların bilirkişi heyetlerine gönderilmiş olması hususları belirtilmiş olmasına rağmen, bu aşamadaki bir dosyaya ilk kez gönderilen mazeretin kabul edilmemesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesinde yer alan “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Bu davalarda basit muhakeme usulü uygulanır.” hükmü uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı HMK’nun 320/4 maddesinde “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yani basit yargılama usulüne tabi olan davalarda, dosya ilk kez takipsiz bırakılmasının ardından yenilenerek tekrar işleme alındığı takdirde, ikinci kez takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Somut dosya incelendiğinde; 16/12/2020 tarihli ön inceleme duruşmasında her iki taraf vekilinin mazeret dilekçesi sunmaları nedeniyle mazeretlerinin kabulüne karar verilerek duruşmanın 17/03/2021 tarihine bırakıldığı, 17/03/2021 tarihinde yapılan celsede tarafların hazır olmadığı ve mazeret bildirmedikleri bu nedenle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin 19/03/2021 tarihli dilekçesi ile dosyanın yeniden işleme konulmasını talep etmesi üzerine 09/06/2021 tarihine duruşma günü verildiği, davacı vekilinin 09/06/2021 tarihli mazeret dilekçesinde “Mahkemenizin belirtilen sayılı dosyasının 09/06/2021 günü saat 15:05’a planlı duruşmasına, Mahkemeniz dosyanın bulunduğu safha, bilirkişi raporuna itiraz eder başka mahkemlerde konusu aynı olan davalarımızın bulunması ve bu dosyaların ek raporda olması nedeniyle gerekse sosyal çevremin sağlığı sebebiyle ağırlaşan COVİT-19 salgınının yarattığı sağlık riskleri sebebiyle kamu otoritelerince fiziksel temasın asgariye indirilmesi yönündeki uyarı ve tedbirlerini de gözeterek, katılamayacağım. Bu sebeple, yargılamanın bulunduğu aşama da gözetilerek, Mazeretimin kabulü ile duruşma günün ileri bir tarihe bırakılmasına, duruşma gününü UYAP’tan öğrenmeme karar verilmesini bilvekale talep ederim” şeklinde beyanda bulunduğu, bu celseye davalı vekilinin katılarak “mahkeme dosyayı düşürecekse davayı biz de takip etmiyoruz, açılmamış sayılmasına karar verilsin” beyanı üzerine, mahkemece “Davacı tarafın dayanaksız mazeret talebi ve daha önce de dosyayı takip etmemiş olması nazara alınarak mazeret talebinin reddine” karar verilerek “İkinci kez takipsiz bırakılan davanın HMK 150/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına” şeklinde hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 27/02/2013 tarihli 2012/23147 E. 2013/3435 K. sayılı ilamında; “…Somut olayda, davacı vekiline idari para cezasının iptali için dava açmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin idare mahkemesinde dava açarak esas numarasını mahkemeye bildirdiği, (5.) duruşmaya mazereti nedeniyle katılmadığı ve mahkemece mazeretin kabul edilerek duruşmanın 10/02/2012 tarihine ertelendiği, davacı tarafın duruşmaya katılmaması üzerine 10/02/2012 tarihinde ilk kez dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin süresinde davayı yenilemesi üzerine yeni duruşma gününün kendisine yöntemince tebliğ edildiği, davacı vekilinin 13/04/2012 tarihli mazeret dilekçesinde süreli işlerinin takibi amacıyla şehir dışında bulunacağını belirterek mazeretli sayılmasını ve yeni duruşma günü belirlenerek kendisine tebliğini talep ettiği, mahkemece “davacı vekilinin mazeretinin gerekçelendirilmediği ve belgelendirilmediği, davacı vekilinin önceki oturumlarda üst üste mazeret bildirdiği” gerekçesiyle mazeret dilekçesinin reddine ve HMK’nın 320/4.maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle davacı vekilinin mazeret dilekçesinde duruşmaya katılmama gerekçesi yer aldığı gibi mazeret dilekçesinde yeni duruşma gününün tebliği için masrafın da gönderildiği ifade edilmiştir. Dava ödeme emrinin iptaline ilişkin olup davacı tarafın davanın sürüncemede kalmasında kural olarak menfaati bulunmamaktadır. Mahkemece davacı vekilinin üst üste mazeret dilekçesi verdiği belirtilmekte ise de davacı vekilinin önceki aşamalarda sunduğu (1) mazeret dilekçesi bulunmakta olup (5.) duruşmada bu mazeret mahkemece kabul de edilmiştir. Davacı vekilinin kötüniyetli bir biçimde davanın sürüncemede kalması için çaba gösterdiği kanıtlanmadıkça daha önce kabul edilen mazeret sonraki mazeretin reddi için başlıbaşına gerekçe olamaz. Bunların yanında mahkemece idare mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucu da beklenmektedir. Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında davacı vekilinin 13/04/2012 tarihli mazeret dilekçesinin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin geçerli bir özrü bulunmasına karşın yetersiz gerekçe ile mazeret dilekçesinin reddi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin mazeret dilekçesi ekinde başka duruşmalara ilişkin dayanak sunulmamış ise de bu hususun UYAP sisteminden araştırılmasının mümkün olduğu, diğer mazeret gerekçesinin ise Covid 19 salgını olarak bildirildiği, dünya genelinde devam eden salgın nedeniyle ülkemizde de 2021 yılı Haziran ayında kademeli normalleşme dönemine girilmiş ise de hafta içi gece ve hafta sonları ise tam gün olmak üzere sokağa çıkma kısıtlaması, şehirler arası seyahat kısıtlaması, esnek çalışma şeklinde Covid tedbirlerinin devam ettiği, vaka ve ölüm sayılarının yüksek seyrettiği, her ne kadar adliyelerde duruşmalar devam ediyor ise de riskin mevcut olduğu, bu nedenlerle davacı vekilinin mazeretinin dayanaksız olduğundan bahsedilemeyeceği, dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkin olup davacı vekilinin mazeret sunarak davayı uzatma amacı olduğundan söz edilemeyeceği, emsal ilamda da belirtildiği gibi sunulan mazeret dilekçesinin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esasına ilişkin yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/42E. 2021/423 K. sayılı 09/06/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/11/2021