Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1437 E. 2021/1045 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1437
KARAR NO: 2021/1045
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/474 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 27/07/2021
DAVACI: İSTANBUL ANADOLU 3. İCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA: Konkordato (İflastan Sonra Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 309))
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1277 Esas 2019/41 Karar sayılı 17.01.2019 tarihli kararında davacının 7101 sayılı kanunun 285 ve devamı maddeleri uyarınca açılan konkordato istemli davasında yapılan yargılama sonucunda, davacının kaynak yaratma konusundaki tek unsurunun sermaye artırımı olduğu, hem vade hem de tenzilat konkordatosunun talep edildiği, komiser heyet raporuna göre borca batık durumda olduğunun tespit edildiği, ayrıca davacının gerçekte baş etmekte zorlandığı tek borcun kira borcu ve tahliye korkusu olduğu, tek bir alacaklıyı bertaraf etme ve tahliye kararının uygulanmasını imkansız hale getirme gayesinin konkordato hükümleri ile bağdaşmayacağı ve yasa koyucunun amacının bu olmadığını da açık olduğu, geçici mühlet öncesi döneme ait fatura bedellerinin alacaklısına davacı şirket ödeme yapılması istenmesi ve komiser talimatına uyulmamasının iflas sebebi olduğu, sermayesinin tamamının yitirilmiş olması ve borca batık durumda olması durumunda anlaşılmasıyla davacının konkordato talebinin reddine, İİK’nun 292 maddesi uyarınca 17.01.2019 günü saat 14:27 itibariyle iflasına dair karar verilmiştir. Konkordato sonrasında hazırlanan rapor uyarınca İstanbul Anadolu … İcra ve iflas dairesinin … E sayılı dosyasında işlem gördüğü ve alacaklar tarafından kabul edilen konkordato talebine ilişkin İİK 302 ve 309 maddelerine göre düzenlenen konkordato talep istemine ilişkin raporun mahkemeye sunulduğu anlaşılmaktadır. Müflis şirket yetkilileri vekilince mahkemeye sunulan talep dilekçesinde, konkordato onaylanması talebinde bulunulduğu ve konkordato projesinin gerçekleşebilmesi için icra takiplerinin , tahliye işlemlerinin konkordato onaylanma süresince tedbiren durdurulması gerektiği, müflis şirketin halihazırda kirada bulunduğu adreslerde faaliyetlerinin devam ettiği ve bu adreslerden tahliye edilmesinin şirketin işleyişini olumsuz yönde etkileyeceği iş bu nedenle konkordato süresince tahliye dahil tüm icra işleminin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 12.07.2021 tarih tensip tutanağının 4 nolu maddesi ile müflis şirketin eski yetkililerinin kiralanan taşınmazın tahliyesini durdurulmasına dair tedbir talebinin reddine, gerekçesinin ayrıca ara kararı yazılmasına dair karar verilmiş, ayrıca 30.11.2018 tarihli tedbir kararında tedbir talep eden müflis şirketin geçmiş borçları sebebiyle elektrik, su, doğalgaz ve internet aboneliklerinin iptal edilmesinin ve bağlantılarının kesilmesinin tedbiren önlenmesine, mahkemenin 12.11.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile İİK 89 maddesi dahil olmak üzere ve muhafaza işlemlere dahil olan tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, yeni icra takibi yapılmasının tedbiren durdurulmasına, tahliye işlemi de icra takibi olmakla bu konuda yeniden karar oluşturulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. 12.11.2018 tarihli ara kararda müflis şirketi hakkında 18.10.2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmesine, 7101 sayılı kanunla değişik 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından bu kanunun 294,295,296 ve 297. maddelerinin uygulanmasına, bu çerçevede mühlet içinde davacı şirket aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, İİK 89 dahil olmak üzere de muhafaza işlemleri dahil olan tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurmasına, yine icra takibi yapılmasının tedbiren durdurulmasına dair karar verilmiştir. Müflis şirket yetkilileri vekilince tekrar mahkemeye sunulan talep dilekçesinde konkordato süresince tahliye dahil tüm icra işlemlerin durdurması yönünde karar verilmesini talep edilmiş ve mahkemece 12.07.2021 tarihli ara kararda ”…Gelinen aşama itibariyle bir kısım alacaklıların kabul oyu vermesi ile nitelikli çoğunluğun sağlandığı iddiası ile iflas içi konkordato isteminde bulunmuştur. İflas içi konkordato hükümlerine göre yasal şartların mevcut olup olmayacağı incelenerek talep karara bağlanacaktır. Bilindiği üzere, iflas içi konkordato talebinde mühlet verilmesi, dolayısıyla mühlete ilişkin tedbirlerin verilmesi, komiser görevlendirilmesi söz konusu değildir. Müflisin malvarlığının korunması için muhafaza tedbirleri alınabilirse de, bunun şartlarının ve gerekli olduğunun ispatlanması bir yana, somut olayda mülkiyet ayni hakkının kullanılmasını önleyecek, maddi hukuka etki edecek biçimde tedbir istenmekte olup, talep edenlerin yetkisizliği, talebin müflisin malvarlığına ilişkin olmaması sebepleriyle reddine karar vermek gerekmiştir. Adi konkordatoya ilişkin hükümler elverdiği ölçüde iflas içi konkordato hakkında da uygulanacağından, tedbir istemleri yönünden verilen kararların bu aşamada kesin, esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olduğu anlaşılmış, aşağıdaki şekilde tedbir isteminin reddine ” karar verilmiştir. Müflis şirket yetkilileri vekilince mahkemeye sunulan 13.07.2021 tarihli talepte kiralanan taşınmazın tahliyesinin durdurulmasına yönelik karar ihdas edilmesi talep edilmiştir. Mahkemenin 27.07.2021 tarihli ara kararında ”…Her ne kadar müflis şirketin eski yetkililerinin vekilleri aracılığı ile kiralanan taşınmazın tahliyesinin tedbiren durdurulması talep edilmiş ise de; aynı talep ile ilgili 12/07/2021 tarihinde mahkememizce karar verilerek talebin reddedildiği, bu karardan sonraki tarihte tedbir kararının değiştirilmesini gerektirecek herhangi bir koşulun gerçekleşmediği anlaşıldığından mahkememizin 12/07/2021 tarihli ara kararındaki gerekçeler de göz önüne alınarak tedbir talebinin reddine ” karar verilmiştir. 27.07.2021 tarihli ara karara yönelik müflis şirket vekilince sunulan istinaf dilekçesinde özetle; konkordato projesinin başarıya ulaşması için bu tedbir kararı verilmesi gerektiği aksi halde de teknik aletlerin şirket merkezinin ve işletme faaliyetinin bulunduğu yerden tahliye süreci, faaliyete geçecek süre, faaliyetin yapılmasına uygun yerin kiralanabilmesi süreci, teknik yayın altyapısının yeniden kurulup yayına alınabilmesi süreçleri düşünüldüğünde müflis şirket ve konkordato projesi’nin başarıya ulaşması yönünden telafisi güç sonuçların doğabileceği, aksi halde projesinin ve dolayısıyla alacakların zarara uğrayacağı belirtilerek tahliyenin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep edilmiştir. Mahkemece 17.09.2021 tarihli ara kararda ”…Dosya ve talep incelendiğinde, 12/07/2021 tarihli ara kararda açıklandığı üzere, iflas içi konkordato davasında tedbir geçici mühlet tedbirleri gibi icra takiplerini durduracak mahiyette bir tedbir yoktur. Sadece İİK’nun 309/3 maddesine göre müflisin mallarının paraya çevrilmesi -o da en çok 6 süreyle- durdurulabilir. Bunun dışında yasa koyucu tedbire ilişkin bir düzenleme yapmamıştır. Usul yönünden imkan elverdiği ölçüde (iflas dışı) adi konkordatoya ilişkin hükümler uygulanır. İİK’nun 287/1,288/1 maddesine göre konkordato yargılamasında tedbirlere ilişkin verilen mahkeme kararları kesindir. Dolayısıyla mahkememizin verdiği tedbirin reddi kararı da kesindir. Aksi düşüncede olunsa dahi, ara kararın 01/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, vekilin ise 12/08/2021 tarihinde istinaf başvuru dilekçesi sunup, 12/08/2021 tarihinde harcını yatırdığı görülmüş olup on günlük istinaf süresi de geçtiği görülmektedir. Bu itibarla, 12/07/2021 tarihli ara kararının kesin, esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere verildiği, karara karşı ancak esas hükümle istinaf yoluna gidilebileceği, ayrıca istinafın yasal on günlük süre geçirildikten sonra 12/08/2021 tarihinde yapıldığı belirlendiğinden, istinaf talebinin reddine” ve Davacı vekilinin istinaf talebinin …nun 346. Maddesi uyarınca reddine dair karar verilmiştir. Müflis şirket vekilince sunulan istinaf dilekçesinde ; belirtilen kararın kesin olduğundan bahisle reddine yönelik verilen kararın yok hükmünde olduğu, hukuki bir sonuç doğurmayacağı, şirketin 01.11.2018 tarihinde konkordato başvurusu yaptığı ve İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1277 E. sayılı dosyasında konkordatodan feragat edildiği akabinde mahkemece 17.01.2019 tarihinde iflasına karar verildiği, bu şirketin merkezinin ve işletme faaliyetinin bulunduğu taşınmaz için kira sözleşmesi yapıldığı, işbu kira sözleşmesinin sürekli borç doğuran bir sözleşme olduğu bu sözleşmeden kaynaklanan alacakların da diğer adi alacaklar gibi olduğu, sürekli borç ilişkisini doğrudan kira sözleşmesinden kaynaklı gerek ödenmemiş kira alacakları nedeniyle yapılacak tarihe ilişkin takiplerin durmasının gerektiği kararın hiçbir yerinde itiraz hakkı olduğu ve bu sürenin 10 gün olduğuna dair bir açıklamanın bulunmadığı nitekim yerel mahkemenin verdiği kararın mahiyeti itibariyle kesin olmayıp esas hükümle istinaf edilebilen nihai karar statüsünde olmadığı, aksine istinaf edilebilen bir karar mahiyetinde olup yasal süreye tabi olduğu ve süresinde istinaf edildiği belirtilerek istinafın süresinde yapıldığının tespiti, kiralanan yerin tahliyesi bakımından yapılacak takiplerin durdurulmasına ilişkin ret kararının kaldırılması talep edilmiştir. Mahkemece verilen 27.07.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesi: Müflis şirket vekilince taşınmazın tahliyesinin durdurulması yönelik tedbir talebinin mahkemece 12.07.2021 ve 27.07.2021 tarihli ara kararları ile reddine dair karar verildiği ara karar evrakının (27.07.2021 tarihli) e -tebliğ yoluyla 01.08.2021 tarihinde Av. …’a tebliğ edildiği, 12.08.2021 ve 18.08.2021 tarihli sayman mutemet alıntısında müflis şirket vekilince istinaf karar harcı ve istinaf kanun yoluna başvurma harcının yatırıldığına dair makbuzun düzenlendiği ve ara kararın ( tebligatın üzerinde Ara Karar Evrakı:27/07/2021 yazılmakla) e- tebligat yoluyla tebliğe gönderildiği , 08/01/2021 tarihinde ” Tebligat, alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı. ” açıklaması ile tebliğ edilmiş olduğu, vekilin ise 12/08/2021 tarihinde istinaf başvuru dilekçesi sunup, 12/08/2021 tarihinde harcını yatırdığı anlaşılmaktadır. Müflis şirket vekilince istinafın süresinde yapılmadığından bahisle reddine dair verilen ara karara yönelik istinaf dilekçesinin 27.09.2021 tarihinde sunulduğu ve bu tarihe ilişkin istinaf yargılama giderlerinin ve harçlarının ikmal edildiğine dair sayman mutemedi alıntısının UYAP sisteminde yer almaktadır. HMK’nın 343/3 fıkrasında ”İstinaf yoluna başvurma tarihi konusunda 118. maddesi hükmü uygulanır.” hükmü, HMK’nın 118/1 maddesinde ise ”dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. ” hükmü yer almaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri ile Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin (Resmi Gazete Tarihi: 06.08.2015 Sayı:29437) “Kanun yoluna başvuru işlemleri” başlıklı 46/(4) maddesinde “Kanun yolu başvurusu, kanun yolu dilekçesinin kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır.” şeklindedir. Yine 03/04/2012 tarih ve 28253 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin “Kanun yoluna başvuru işlemleri” başlıklı 48. maddesinin 4. bendinde; “Kanun yolu başvurusu, kanun yolu dilekçesinin kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır.” düzenlemesi bulunmakta olup ayrıca; yönetmeliğin 48/9 maddesinde “Taraf vekillerince UYAP üzerinden güvenli elektronik imza ile kanun yolu başvuru dilekçesi gönderilebilir. Bu işler için ayrıca elle atılmış imzalı belge istenmez. Avukatların UYAP Avukat Bilgi Sistemi üzerinden kanun yolu başvuru dilekçesi gönderebilmeleri için elektronik imza sahibi olmaları gerekir. Kanun yolu harçları avukat tarafından elektronik ortamda mahkeme veznesi hesabına aktarılır. Ayrıca bu işlemlerin Barokart veya kredi kartı gibi ödeme araçlarıyla yapılması sağlanabilir. Kanun yolu başvurusu, dilekçenin sisteme kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır. İşlem sonucunda başvuru sahibinin elektronik ortamda erişebileceği bir alındı belgesi oluşturulur.” yönetmeliğin 48/10 maddesinde ise “Elektronik ortamda kanun yolu başvurusu saat 00:00’a kadar yapılabilir. ” düzenlemesi ile sistem üzerinden elektronik ortamda yapılacak kanun yolu başvuruları belirlenmiştir. HMK’nun Adli Tatil Süresi” başlıklı 102. maddesi: (1) Adli tatil, her yıl yirmi temmuzda başlar, otuz bir ağustosta sona erer. Yeni adli yıl bir eylülde başlar. “Adli Tatilde Görülecek Dava ve İşler” başlıklı 103. maddesi: (1) Adli tatilde, ancak aşağıdaki dava ve işler görülür: e)İflas ve konkordato ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılmasına ilişkin işler ve davalar. “Adli Tatilin Sürelere Etkisi” başlıklı 104. maddesi: (1) Adli tatile tabi olan dava ve işlerde, bu Kanunun tayin ettiği sürelerin bitmesi tatil zamanına rastlarsa, bu süreler ayrıca bir karara gerek olmaksızın adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılır. Adli tatilde görülen davalara ilişkin temyiz süreleri adli tatilde de işler ve bu süreler hakkında HMK 104. madde hükmü uygulanmaz. Adli tatilde bakılamayacak olan davalara ilişkin temyiz süreleri de adli tatilde işlemeye başlar ve adli tatil günleri de süreye dahildir. Fakat temyiz süresinin bitmesi adli tatile rastlarsa, temyiz süresi (1 Eylül’den itibaren) bir hafta daha uzatılmış sayılır. Yukarıda belirtilen kanun ve mevzuat hükümleri nazara alındığında; talepte bulunan vekilince 12.08.2021 tarihi itibariyle de istinaf süresinin geçmiş olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 352. maddesi gereğince, istinaf başvurusunun süresinde yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır. İş bu nedenle; mahkemece verilen 17.09.2021 tarihli arar kararın yönelik tedbir talebinde bulunan vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Mahkemece verilen 12.07.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesi: Mahkemece 17.09.2021 tarihli ara kararlara yönelik istinaf taleplerinin değerlendirilmesinde; ” 12/07/2021 tarihli ara kararının kesin , esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere verildiği, karara karşı ancak esas hükümle istinaf yoluna gidilebileceği, ayrıca istinafın yasal on günlük süre geçirildikten sonra 12/08/2021 tarihinde yapıldığı belirlendiğinden , istinaf talebinin reddine ” dair karar vermiştir. Mahkemece istinaf taleplerinin reddine ilişkin ara kararı yönelik sunulan istinaf dilekçelerinin incelenmesi amacıyla ara kararlar, ara karara yönelik sunulan beyan dilekçeleri, mahkemece verilen 17.09.2021 tarihli ara karar ve mahkemenin 2018/1277 Esas 2019/41 Karar sayılı ilamının ve eklerinin bulunduğu dosya örneğinin incelenmesinde 12.07.2021 tarihli ara kararının tebliğine dair tebligat parçasına rastlanılmamıştır. Her ne kadar ara karar evrakının 01.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, istinafın yasal 10 günlük süre geçirildikten sonra 12.08.2021 tarihinde yapıldığı belirtilmiş ise de , ”bu zarfta ara kadar evrakı -27.07.2021 vardır. ” şeklinde şerh düşüren tebligat mazbatası nazara alındığında; mahkemece yapılan tebligatın mahkemenin 27.07.2021 tarihli ara kararına yönelik olduğu ve ayrıca 12.07.2021 tarihli ara kararının tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının gerek fiziki incelemede ve gerekse UYAP sisteminde rastlanılmadığı anlaşıldığında, talepte bulunan vekilince 12.08.2021 tarihli istinaf dilekçesinin süresinde olduğuna karar vermek gerekmiştir. Bu haliyle yapılan incelemede; Mahkemece 2018/1272 Esas 2019/1941 Karar sayılı ilamında, davacı şirketin gerçekte baş etmekte zorlandığı tek borcun kira borcu ve tahliye korkusu olduğu, tek bir alacaklıyı bertaraf etmeyi, tahliye kararın uygulanmasını imkansız hale getirme gayesinin konkordato hükümleri ile bağdaşmayacağı, yasa koyucu amacının bu olmadığı ,ayrıca davacı şirket 05.10.2018 tarihli geçici mühlet öncesi döneme ait fatura bedelini alacaklısına ödemek istediği ve komiserlerce ödemenin faaliyetinin devamı için zorunlu olduğuna dair şirket kaşeli ve imzalı belge talep ettiği, davacı şirketin bu belgeyi sunmadan ve komiser onayı olmadan geçmiş dönem borcunu ödediğinin görüldüğü, komiser talimatıyla uyulmamasında İİK’nun 292/1-c maddesi uyarınca tek başına iflas sebebi olduğu, şirketin borca batık olduğu ve sermayesinin tamamını yitirmiş durumdaki davacı şirketin İİK’nun 292/1-c ,d maddeleri uyarınca iflasına dair karar verildiği, işbu kararın davacı vekili 04.02.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davacı vekilince 24.01.2019 tarihli istinaf talebinden 28.02.2019 tarihli dilekçeyle feragat etmekle hükmün 28.02.2019 tarihinde kesinleştiği, müflis şirket adına iflas müdürü tarafından mahkemeye sunulan dilekçede müflis şirket tarafından teklif edilen konkordato hakkında müzakerenin 15.06.2021 tarihinde yapıldığı ve inceleme sonucunda şirketin konkordato talebinin yasal alacak çoğunluğu ve yasal alacaklı çoğunluğu sağlanarak kabul edildiği, şartları oluşan konkordatonun tasdikine karar verilmesi talep edildiği anlaşılmaktadır. İlk 182 maddesi uyarınca iflas içi konkordato iflas etmiş bir kişinin iflastan kurtulmak için başvurduğu bir yoldur ve iflasın kaldırılmasını sağlamaktadır. Bu konkordato İİK’nun 309 maddesinde düzenlenmiş olup burada iflas için konkordatonun özellikleri belirtilmiştir. Ayrıca bunun dışında kalan hususlar da iflas dışı konkordatoyu düzenleyen 302 ile 307. Maddeler ve 308/a ile 307 maddelerini yollama yapılmaktadır. İİK’nun 309 maddesi uyarınca de iflas içi konkordatoda yani iflastan sonra oluşan konkordatoda komisere ait görevliler iflas idaresi tarafından yapılmaktadır. İflasın açılmasıyla dolacak takipler müflisin masaya giren mal varlığı ilişkin takiplerdir. İflasın açılması ile borçlunun müflisin haczi kabil bütün mallarının bir masa teşkil etmesi ( İİK’nun 184. Maddesi) ve masaya dahil olan malları üzerinde tasarrufta bulma yetkisinin sınırlandırılması hakkındaki iflas hukuku ilkeleri, iflasın tüm iflas alacaklarının tatminine yönelik kollektif bir tasfiye şekilde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu ilkeler manzumesi, iflasın açılmasından itibaren müflis aleyhine yapılan masa varlığına ilişkin takiplerin ve bu bağlamdaki münferit cebri icra işlemlerinin durmasını ve müflise karşı masa varlığına ilişkin yeni takip yapılmamasını gerektirmektedir. Nitekim İİK’nun 193. Maddesinde belirtilen düşünce ve prensiplerin ışığında iflasın açılması ile borçlu aleyhine haciz yoluyla ile yapılan takiplerle teminat göstermesine ilişkin takiplerin duracağı, iflas kararının kesinleşmesi ile de bu takiplerin düşeceği öngörülmüş bulunmaktadır. Bu takiplerin düşmesiyle birlikte takiplere taalluk eden icra hukuku karakterine haiz işlemlerce davalar düşer (Sümer Altay, Türk İflas hukuku, Cilt 1, Sahife 780-781) Kanun, iflasın açılması ile duracak olan takipleri ayrı ayrı saymıştır (İİK 193) fakat bu sayma tahdidi değildir. İflasın açılması ile duracak takipler müflisin masaya giren mal varlığı ile ilgili takiplerdir. Buna göre iflasın açılması ile duracak olan takipler şunlardır: 1-İlamlı( md .32) ve ilamsız (md 58 ve devamı) haciz yoluyla takipler 2-Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip ( madde 167 ve devamı) 3 -Genel iflas ( madde 155 ve devamı) ve kambiyo senetlerine mahsus iflas (madde 167,171) yoluyla takip 4- Teminat göstermesi ilişkin takipler 5- Amme Alacaklarının Tahsili için 6183 sayılı kanuna göre tahsil dairelerince yapılan takiplerdir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, Cilt 3, Sahife 285 ve devamı) Tüm dosya kapsamı uyarınca; … A.Ş. Yönünden 17.01.2019 tarihinde İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen iflas kararının 28.02.2019 tarihinde kesinleştiği, mahkemece verilen iflas kararının gerekçesinde davacının gerçekte baş etmekte zorlandığı tek borcun kira borcu ve tahliye korkusu olduğu, bu haliyle tek bir alacaklıyı bertaraf etme ve tahliye kararının uygulanmasını imkansız hale getirme gayesi içerisinde konkordato talebinde bulunulduğunun belirtildiği, İstanbul Anadolu … İflas müdürlüğünün … sayılı iflas dosyasında müflis şirketin konkordato taleple 05.03.2020 tarihli dilekçe uyarınca konkordato talepli dilekçe sunulduğu, müzakerenin 15.06.2021 tarihinde yapıldığı ve yasal alacak çoğunluğu, yasal alacaklı çoğunluğu sağlanarak konkordato talebinin kabul edildiği, şartları oluştuğu belirtilen iflas içi konkordatonun tasdikine karar verilmesi amacıyla mahkemeye başvuru yapıldığı, mahkemece müflis şirketin eski yetkililerin kiralanan taşınmazın tahliyesinin durdurulmasına dair talebinin reddine dair 12.07.2021 ve 27.07.2021 tarihli ara kararları ihdas ettiği, İİK 193. maddesinde iflasının takiplere olan etkisinin açıklandığı ve buna göre iflasın açılmasıyla birlikte borçlu hakkında haciz yoluyla yapılan takiplerin durduğu, kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceğinin kanunun amir hükmünden anlaşıldığı ve iflasın açılması ile duracak takiplerin müflisin masaya giren mal varlığıyla ilgili takipler olduğu, davaya konu somut olayda ise; İİK 193 maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmakla ;bu bilgiler ışığında tedbir kararının reddine dair verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin gerekçe hatalı ise de ; dosya kapsamı ve mevcut delil durumu ve yukarıdaki bilgiler ışığında talebin reddine karar verilmesi gerektiğinden kararın sonuç itibariyle doğru olduğu, ancak gerekçenin düzeltilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 bendi gereğince gerekçenin düzeltilmesi cihetine gidilerek yeniden hüküm tesis edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun gerekçenin düzeltilmesi suretiyle KABULÜ ile,İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2021/474 Esas ve 12/07/202 tarihli ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3- Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE 4-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan, başvuru harcının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının (maktu) talep halinde davacıya iadesine, (Harç iadesi işleminin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine) 5-) İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-) İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-) İstinaf kararının ilk derece mahkemesince taraflara tebliğ edilmesine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2021