Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1435 E. 2021/1022 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1435
KARAR NO: 2021/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/78
KARAR NO: 2020/408
DAVA TARİHİ: 11/01/2020
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sayısında kayıtlı, şirket merkezi … Mah. … sitesi … Sokak No:… Eyüp/İstanbul adresinde bulunan dava dışı … Ltd. Şti.’nin konkordato talebi ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/927 E. sırasında 08/10/2018 tarihinde dava açtığını ve şirkete 17/10/2018 tarihinden itibaren 3 ay geçici mühlet ve 07/01/2019 tarihinden itibaren de 1 yıl kesin mühlet verildiğini, mühletin devam ettiğini ve davanın derdest olduğunu, davacı …’ın bu şirketin yetkilisi olduğunu, davacı …’ın şirketin tek ortağı olduğunu, davacı …’ın ise şirketin eski ortağı olduğunu, davacıların dava dışı şirket yönünden müşterek kefalet durumlarının söz konusu olduğunu belirterek anılan işletmenin faaliyetini sürdürebilmesi için şirket sahibi ve yetkililerine tedbir imkanlarının tanınması halinde şirketin mali durumunu çok daha iyi hale getireceğini ve bu vesile ile şirketin kendi içerisinde de yeniden yapılanacağını, üretmeye ve istihdam sağlamaya devam edeceğini, aktif-pasif dengesinin düzeleceğini ve işletmenin mevcut borçlarını ödeyerek sağlıklı bir işletme olarak varlığını devam ettireceğini, iyileştirme süreci ve sonrasında istihdam sağlayarak SGK primi, KDV, Stopaj ve kurumlar vergisi ödeyerek ülkeye değer katmaya devam edeceğini, şirketin bu projeyi başarı ile tamamlamasının davacıların borçlarını ödemesine katkı sağlayacağını, neticeten konkordatoya tabi alacaklılara konkordatonun 2019 yılı sonu itibari ile tasdik olacağı kanaati ile teklif edilen ödemenin 1 yıl ödemesiz ve 60 ay vade ile ve ayrıca alacaklıların da muvafakati ile belli bir oranda tenzilat talep edileceğini ve mühlet içerisinde tahakkuk eden faiz ve takip masraflarında da tenzilat istenip tüm borçların tasfiye edilerek şirket ve dolayısı ile davacıların konkordatodan başarı ile çıkıp amaçlarına ulaşması olarak revize edileceğinin ve borçların tasfiyesini hedeflendiğini, tüm bu sebeplerden dolayı konkordato mühleti verilmesine ve İİK 287 vd. maddelerinde belirtilen tüm tedbirlerin alınmasına ve kesin mühlet sonrası İstanbul 1. ATM’nin 2018/927 esas sayılı dosyasındaki konkordatonun şirket ile birlikte davacılar lehine de onaylanmasına ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sayısında kayıtlı, Bayrampaşa Vergi Dairesi’nin … vergi numarasına kayıtlı, şirket merkezi … Mah. … sitesi … Sokak No:… Eyüp/İstanbul adresinde bulunan dava dışı … Ltd. Şti.’nin konkordato talebi ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/927 esas sırasında 08/10/2018 tarihinde dava açtığı, şirkete 17/10/2018 tarihinden itibaren 3 ay geçici mühlet ve 07/01/2019 tarihinden itibaren 1 yıl kesin mühlet verildiği, davanın derdest olduğu, davacı …’ın dava dışı şirketin yetkilisi olduğu, davacı …’ın şirketin tek ortağı olduğu, davacı …’ın ise şirketin eski ortağı olduğu sabittir. Davacılar, dava dışı şirketin borçlarına müşterek ve müteselsil kefil olduklarından dolayı özellikle bankalar tarafından şirkete yapılamayan takipler nedeni ile icra tehdidi altında olduklarını, icra tehdidi altında iken şirketin işlerini yürütmelerinin imkânsız olduğunu, kendilerine konkordato mühleti verilmesi halinde ise şahsi borçlarının ve şirketin borçlarının ödenmesi için tüm çalışmaları yapacaklarını öne sürmüşlerdir. Yukarıda özetlenen komiser heyeti raporundan davacıların şahsi borçlarının sınırlı olduğu, davacı …’ın şahsi borcunun 493.000,00-₺, davacı …’ın 32.200,00-₺, …’ın şahsi borcunun 64.000,00-₺ olduğu, … adına kayıtlı 6 adet gayrimenkul, … adına kayıtlı 1 adet gayrimenkul bulunduğu, dolayısı ile mal varlıklarının şahsi borçlarını karşılamaya yeterli olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda konkordato talep eden davacıların esasında konkordato teklifinin dava dışı şirketin borçlarına kefil olmalarından kaynaklandığı, yukarıda belirtildiği üzere kefâletleri dışındaki şahsî borçlarının mevcut mal varlıklarının altında olduğu görülmektedir. Kefil mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mâli kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı sh. 148). Somut olayda konkordato talep eden davacıların dava dışı borçlu şirketten bağımsız bir konkordato projelerinin bulunmadığı, projelerinin kendine özgü, gerçekçi konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, dava dışı borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği ve ilişkilendirildiğinden, yasanın aradığı şartları sağlamadığı, öte yandan salt alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesinin de konkordato müessesesinin amacına uygun düşmeyeceği anlaşılmakla İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi 2019/3868-2020/361 E.K. sayılı emsal ilâmı da nazara alınmak sureti ile konkordato talep eden davacıların konkordato talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilerek tüm bu sebeplerden dolayı aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar ayrı ayrı sunmuş oldukları istinaf dilekçelerinde özetle; Kredi borçlarından dolayı kefil olunan şirket alacaklılarının, şirket konkordatosu tasdik edilse dahi aynı borçtan kefillere takip başlatma olasılığı bulunduğundan, konkordato projenin onanmasında üstün hukuki yararları olduğunu, mahkemenin red kararı vermesindeki eksiklikler için süre vermeden, dosyada bulunan eksikleri gideren 18/08/2020 tarihli revize projeyi değerlendirmeden kesin mühlet taleplerini reddetmesinin hakimin aydınlatma yükümlülüğüne ve HMK’nun ilgili hükümlerine aykırı olduğunu, konkordatoda temel ilke, borçlunun malvarlığının korunması ve işletmesi ile yeniden sağlam bir yapıya kavuşması, borçlunun malvarlığını veya işletmenin bütünlüğünün korunması ve konkordatonun amacına ulaşmasının sağlanması olup bu durumun şahıslar için de geçerli olduğunu, işletmeleri yöneten gerçek kişiler olup işletmenin hukuki korumaya alınıp şirketi yöneten gerçek kişilerin hukuki koruma dışında bırakılmasının gerek maddi ve gerekse de hukuki düzen açısından açıklanabilir bulunmadığını, kesin mühlet kararı için konkordatonun başarıya ulaşacağının kesin ispatı değil, yaklaşık ispat yeterli olduğundan red kararının maddi ve hukuki dayanakları bulunmadığını, kararda komiser heyeti tarafından tanzim edilen raporların ve uzman görüşünün hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmadığını, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalini yüksek gören müspet bilimsel raporlar mevcutken özel ve teknik bilgiyi gerektiren bu konuda yerel mahkemenin tüm bilgi eksikliğine rağmen bütün müspet raporları yok sayarak raporlara ve revize projeye itibar edilmemesinin gerekçelerinin de somut ve nesnel verilerle ortaya konulmadığını, mahkemenin gerekçesi nazarı dikkate alındığında red gerekçesi olarak gösterdiği eksiklerin varlığı halinde geçici mühlet dahi verilmemesi gerektiğini, mahkemenin 2 ay ek süre daha verip sekiz ay sonra kesin mühlet vermemesinin çelişkili olduğunu, usul ekonomisi ilkesi gözetildiğinde ağır bir yargılama hatası olup Anayasadan doğan adil yargılanma hakkının ile hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini, konkordato ve mühlet talebinin tek koşulu borç ödeme güçlüğü olup Kanunun tanıdığı bir hakkı kullanarak konkordato talep etmeyi mahkemenin başka anlamlar yüklemesiyle hak ihlali yaptığını, aslında bireysel konkordato taleplerinin şirket konkordatosu ile birlikte görülmesi daha doğru olacakken önce asıl şirketle birlikte İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın gerçek kişiler yönünden tefrik edildiğini ve yetkisizlik kararı verildiğini, daha sonra İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde şirket hakkında yürütülen konkordato davası ile birleştirilmesine karar verildiğini ancak İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin süreçlerin farklı olduğu gerekçesiyle dosyayı tefrik ederek yeniden İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderdiğini, her iki mahkeme tarafından hak arama hürriyetlerinin ihlal edildiğini, konkordato talebine neden olan şirket icra takiplerine karşı korunurken konkordato süreci boyunca şirketi yönetecek ve konkordato projesini başarıya ulaştıracak olan ortak ve yöneticilerin icra takiplerinin baskısı altında tutulmasının şirketi en iyi şekilde yönetme yerine icra ve hacizlerle uğraşmak zorunda bırakılmasının konkordato hukukunun amacına uygun düşmeyeceğini, Mahkemece İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesinin kararı emsal alınmış ise de bu kararın üst mahkeme denetimine kapalı olması nedeniyle içtihat niteliği kazanmadığını, ayrıca bu emsal karara katılmamakla birlikte şirketten bağımsız bir revize projenin de sunulmuş olduğunu, şirket borçlarına kefil olan kişilerin şirketin dışında bir ticari faaliyetleri olmadığından revize proje de beyan edildiği ve mahkeme ve dairenin gerekçesi doğrultusunda adi ortaklık şeklinde şirketin dışında bir ticari faaliyet gösterme gereği hasıl olduğunu, mahkemenin kendi gerekçesi ile dosyaya sunulan revize projenin yanılgılı değerlendirildiğini, mahkemenin kendisiyle ve Daire gerekçesiyle çeliştiğini, İİK 294 Madde gerekçesinde “Takip yasağının en temel gerekçesi borçlunun bu süreçte konkordato müzakerelerine hazırlık yapabilmesine olanak sağlanması ve alacaklıların baskısından kurtularak iyileşme olanağının kendisine verilmesidir.” şeklinde ifade edildiğinden mahkemenin gerekçesinde yer alan “…sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşılmakla” ifadesinin İİK 294.maddesi gerekçesiyle uyuşmadığını, davacı üç gerçek kişinin şirket borçlarına müteselsil kefaletlerinden dolayı zora düştükleri ve bu nedenle konkordato ilan etmek zorunda kaldıkları açıkça ortadayken kararın hukuka aykırı olduğunu, dava dışı şirketin konkordato projesinin tasdiki halinde bile mahkeme tarafından yapılandırılan borçlara alacaklıların müteselsiz kefaletinden dolayı kefillere takipler açabileceği gerçeği dahi davanın kabul edilerek tasdik edilmesi için yeterli hukuki yararın mevcut olduğunun göstergesi olup kararın bu nedenle de kaldırılması gerektiğini beyan ederek, davacı gerçek kişilerin şirket borcuna kefaletlerinden dolayı tüm taşınmazları ipotekli ve hacizli banka hesapları blokeli maaşlarında hacizler mevcut olduğundan, konkordato talebinin reddi ve ihtiyati tedbirlerin kaldırmasıyla gerçek kişiler zor durumda kaldığından, adli yardım talepleri kabul edilerek red kararının kaldırılmasını 1 yıl kesin mühlet verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordato yapılış biçimine göre tenzilat konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato olarak üçe ayrılmaktadır. İmtiyazsız alacaklıların, kanunda öngörülen usule göre borçludan olan alacaklarının belli bir yüzdesinden feragat etmeleri tenzilat konkordatosu, alacaklıların alacaklarından feragat etmeksizin, borçların vadesinin yeniden düzenlenmesi suretiyle daha sonraki bir tarihe ertelenmesi veya ödemenin taksitlere bağlanması vade konkordatosu, hem borçtan indirim yapılması hem de vadeye bağlanması ise karma konkordatodur. 2004 sayılı İİK’nın 285/3 fıkrası uyarınca konkordato talebinde iflasa tabi olan borçlu için İİK 154. maddesinin birinci veya ikinci fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Somut olayda konkordato talep eden borçlu gerçek şahıslar yönünden yetkili mahkeme yerleşim yeri Eyüpsultan/İstanbul adresindeki asliye ticaret mahkemesi olup, dava görevli ve yetkili mahkemede açılmıştır. Davacılar tarafından ayrı ayrı sunulan ön projede; davacı …’ın, … Limited Şirketinin tek ortağı, … ile …’ın ise …’ın oğulları ve şirketin doğal ortakları olduğu, … Limited Şirketinin her türlü süt ve süt mamulleri üretimi, zeytin üretimi ve toptan alım satım işi ile iştigal ettiği, şirketin işlerinin davacılar tarafından yürütüldüğü, … Limited Şirketinin konkordato yargılamasının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 E. sayılı dosyası üzerinden devam ettiği, davacıların ise şirket ortak ve yöneticileri olmaları nedeniyle müşterek kefaletleri bulunduğu, kredilerden kaynaklanan borçların olduğu ve şirketi konkordato sürecine götüren nedenlerin davacılar yönünden de geçerli olduğu, sıkıntıların şirket ile birlikte aşılacağı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 E. sayılı dosyasında şirket hakkında devam eden dava ile mevcut davanın sebebinin aynı borçlar ve ilişkilerden kaynaklandığı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 E. sayılı dosyasında şirket hakkında sunulan konkordato ön projesinin gerek teknik, gerek mali, gerekse hukuki açıdan inandırıcı ve samimi olup tüm verilerin somut bilgi ve belgelere dayandığı, kaynakların gösterildiği, bu proje ile şirketin yeniden geçmiş dönemdeki süt işleme ve üretim kapasitesine ulaşarak karlılığını maksimum düzeye çıkaracağından nakit akış dengesinin sağlanması halinde kardan feragat etmesi de gerekmeyecek olup maksimum kar ile borçlarını projede belirtilen vadelerin çok daha öncesinde ödemesinin mümkün hale geleceği, işletmenin faaliyetlerinin sürdürülmesi için şirket sahibi ve yetkililerine tedbir imkanlarının tanınması halinde şirket mali durumunun çok daha iyi hale geleceği, şirketin yeniden yapılanacağı, mevcut borçlarını ödeyerek üretmeye ve istihdama devam edeceğin ve şirketin bu projeyi başarıyla tamamlaması ile davacıların borçlarını ödemesine katkı sağlayacağı böylece konkordatoya tabi alacaklılara konkordatonun tasdikinin kesinleşmesinden sonra 12 ay ödemesiz 60 ay içerisinde, eşit taksitler halinde ve alacaklılar arasında eşitlik ilkesine uygun bir şekilde tüm borçlarını ödeneceği belirtilmiştir. Davacılar tarafından ilgili kayıt ve belgeler sunularak geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki talebiyle başvurulması üzerine, mahkemece 07/02/2020 tarihinde 3 aylık geçici mühlet verilmesine karar verilmiştir. 01/06/2020 tarihli ara karar ile 7226 Sayılı Yasa’nın Geçici 1.maddesi ve 30/04/2020 tarih 31114 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2480 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince 22/03/2020-15/06/2020 tarihleri arasında duran ve işlemeyen konkordato mühletinin 16/06/2020 tarihinden itibaren durduğu süre kadar uzatılmasına ve bu sürenin bitim tarihi olan 02/08/2020 tarihinden itibaren 2 aylık ek geçici mühlet verilmesine karar verilmiştir. Konkordato komiser heyeti tarafından sunulan 09/03/2020 tarihli ön raporda; davacı …’ın toplam şahsi borcunun 493.800,00 TL alacaklarının 578.077,00 TL, davacı …’ın şahsi borcunun 32.200,00 TL, davacı …’ın şahsi borcunun 64.000.00 TL olduğu, davacı …’ın adına kayıtlı 6 adet taşınmazından 5 adedinin, davacı …’ın ise tek taşınmazının … Limited Şirketinin bankalardan kullanmış olduğu krediler nedeniyle ipotekli olduğu, davacı … adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığı, davacıların borçlarına kefil oldukları … Limited Şirketinin finansal verilerine göre borca batık olmadığı, şirketin sunmuş olduğu ön projenin finansal verileri ile uyumlu olduğu, İİK 286.maddede yer alan belgelerin şirket yetkilileri tarafından sunulduğu, şirketin konkordato projesinin belirtilen hedefler doğrultusunda başarı ihtimalinin yüksek olduğu, konkordato sürecinin tamamlanmasından sonra şirketin borçlarını ödeyebilecek durumda olması nedeniyle davacıların şirket borçlarına karşı kefaletlerinin de ortadan kalkacağı belirtilmiştir. Davacılar tarafından ayrı ayrı sunulan 18/08/2020 tarihli revize projede; Davacıların konkordato talebi, … Limited Şirketinin özellikle banka borçlarına davacıların müşterek ve müteselsil kefil olmasından kaynaklandığı için bu kefillik nedeniyle davacıların maruz kaldığı takiplerden dolayı şahsi borçlarının da gecikmeye girdiği ancak davacıların birlikte şahsi borçlarını ödemek için Borçlar Kanunu’nun 620. maddesine göre Adi Ortaklık Sözleşmesi yapacakları, adi ortaklıklar tüzel kişiliğinin bulunmamasından dolayı gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmadığı için bu şekilde elde edilecek gelirden şirket ile ilişkisi olmayan şahsi borçların ödeneceği, adi ortaklığın merkezinin …’a ait olan … Mah … Sok No:… Nilüfer/Bursa adresi olacağı, şirket konkordatosunun tasdik edilmesi halinde bile alacaklıların müteselsil kefile icra takibi yapılmasında yasal bir engel bulunmadığından adi ortaklık oluşumu ile şahısların işine devam edebileceği ve adi ortaklık ile şahsi borçlarını ödeyecekleri, müteselsil kefil olunan şirket borçlarını ödediğinde şahısların kefalet yükünden kurtulmuş olacakları, adi ortaklık kurulacak olması ile artık kişisel konkordato dosyasının şirket dosyasıyla ilişkisi kalmadığı, kurulacak adi ortaklık aracılığı ile davacıların şirkettten bağımsız hareket ederek borçlarını ödeyecekleri, davacıların kuracakları adi ortaklık ile geçmiş dönemlerdeki ticari itibarlarına ulaşacak ve karlılığını maksimuma çıkartacakları, maksimum kar ile borçlarını projede belirtilen vadelerin çok daha öncesinde de ödemesinin mümkün hale geleceği, sonuç olarak konkordatoya tabi alacaklılara konkordatonun tasdikinin kesinleşmesinden sonra 12 ay ödemesiz 60 ay içerisinde, eşit taksitler halinde ve alacaklılar arasında eşitlik ilkesine uygun bir şekilde tüm borçlarını ödeyeceği belirtilmiştir. Konkordato komiser heyeti tarafından sunulan 16/09/2020 tarihli raporda; davacıların şahsi borçlarının ön raporda da belirtildiği gibi sınırlı olduğu ancak davacıların … Limited Şirketinin borçlarına kefil olmaları sebebiyle mali sıkıntıya girdiği, … Limited Şirketinin konkordato talebinin halen İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest olup (2018/927 E.) konkordatonun tasdiki duruşması için 30/10/2020 tarihine gün verildiğini, davacılar …, …, … mahkemeye sunmuş oldukları ön projede … Limited Şirketinin konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabulü ve mahkemece onaylanmasına bağlı bir proje sunduklarını, asıl borçlu konumundaki … Limited Şirketi konkordatonun tasdiki kararı alabilirse ve proje uygulanıp borçlar ödenirse müşterek müteselsil kefil konumundaki davacıların bu borç yükünden kurtulmuş olacağı, … Limited Şirketinin konkordato sürecinde alacaklılar toplantısının 14/08/2020 tarihinde yapıldığı ve toplantı sonrası iltihak süresi içinde İİK m.302’de öngörülen çoğunlukla konkordato projesinin kabul edildiği, davacıların konkordato ön projesi de asıl borçlu … Limited Şirketinin konkordatosuna bağlı olduğundan borçluların teklif ettiği konkordatonun başarıya ulaşabileceğinin düşünüldüğü ancak iş bu konkordato projesi asıl borçlu konumundaki … Limited Şirketinin konkordatosuna bağlı olduğu için sürecin birlikte takibinin zorunlu olduğu, Mahkemece kesin mühlet verilmesinin uygun bulunması halinde … Limited Şirketinin konkordatosunun uygulama sürecinin de yakından takibi gerekeceği, davacılar …, …, … için kesin mühlet verilmesi, hem gerçek kişiler hem de … Limited Şirketinin borçlarının ödenmesi konusunda yarar sağlayacağı, ödemelerin konkordato projesi kapsamında yapılacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece 02/10/2020 tarihinde yapılan duruşmada kesin mühlet taleplerinin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 286/1.a maddesinde “borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi, alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir. Projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığının değerlendirilebilmesi yönünden, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalıdır. Borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ile konkordato amacına ulaşacaktır. İİK 287.maddesinde, borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Kanunun kesin mühlet kararı verebilmesi için “konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması” ifadesinden maksat, borçlunun mali durumunun konkordato talep anından daha iyi bir durumda olması, dolayısıyla teklif edilen konkordatonun tasdik edilebileceği hususunda mahkemece kanaat oluşmasıdır (Konkordato ve İflas – Mahmut Coşkun, 2. Baskı, sayfa 87). Borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku – Av. Sümer Altay, 1.Cilt, sayfa 112). İsv. İİK’da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak “borçlunun iyileşmesi” kavramına yer verilmiştir. İyileşmeden söz edilebilmesi açısından bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp, yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır (Yeni Konkordato Hukuku, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, 2. Baskı, sayfa 187).
İstinaf yoluna başvuran davacıların, istinaf başvurularının süresinde olup olmadığına ilişkin inceleme; 15/03/2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 21 maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa eklenen “Kanun Yolları” başlıklı 293. maddesinde; “Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz. Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflâs kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse, borçlu veya varsa konkordato talep eden alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesinin kararı kesindir. Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mühlet kararı verildiği hâllerde dosya, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilir. Mahkemenin veya bölge adliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflâsına da karar verdiği hâllerde 164 üncü madde hükmü uygulanır.” düzenlemesi ile kesin mühlet talebinin reddi halinde kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilecekleri düzenlenmiştir. Mahkemenin kesin mühlet talebinin reddine ilişkin gerekçeli kararı davacı …’a 22/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, istinaf dilekçesi ise 25/01/2021 tarihinde sunulmuştur. Bu durumda 10 günlük istinaf süresi geçtikten sonra istinaf yoluna başvurulduğu için istem süresinde değildir. Karar, davacı …’a ve davacı …’a ise 30/01/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, bu davacılar süresi içerisinde 25/01/2021 tarihinde istinaf dilekçesi sunmuşlardır. İstinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme; Davacılar, konkordato tasdik davası İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 E. sayılı dosyasında devam eden … Limited Şirketinin bankalardan kullandığı krediler nedeniyle müşterek borçlu müteselsil kefil olup, davacılardan … ise bu şirketin tek ortağıdır. Borçlu gerçek kişilerin sunduğu ön proje incelendiğinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının konkordato davası İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 E. sayılı dosyasında devam eden … Limited Şirketinin başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı anlaşılmış olup bu nedenle gerçek kişiler tarafından sunulan projenin, kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri veya hedefi içermeyen, tamamen borçlu Şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş olduğu sabittir. Sunulan revize projede ise adi ortaklık kurularak, şirket projesine bağlı olmaksızın borçların ödeneceği ifade edilmesine rağmen somut herhangi bir veri sunulmamıştır. Adi ortaklık ilişkisi kurularak ne şekilde işlem yapılacağı, faaliyetin mahiyeti, ne kadar masraf yapılacağı ve kar elde edileceği, elde edilecek net gelir ile her bir davacı yönünden borçların tasfiyesinde ne şekilde sağlanacağına dair bir veri sunulmamış, somut açıklama yapılmamıştır. Davacıların, sundukları revize projenin kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, uygulanabilir bir proje bulunmadığı açık olup mahkemece kesin mühlet talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, karar hukuka uygundur. Dava tarihi 11/01/2020 olmasına rağmen gerekçeli kararda 08/10/2018 yazılı olması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğundan bu hususa değilmekle yetinilmiş ve Dairemiz kararında dava tarihi düzeltilmiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı …’ın istinaf başvurusu süresinde olmadığından istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nun 352/1.c maddesi uyarınca usulden reddine, davacılar … ve davacı …’ın istinaf istemlerinin ise 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1 maddesi uyarında ayrı ayrı esastan reddine, adli yardım taleplerinin kabul edilmiş olması nedeniyle istinaf başvurusu sırasında alınmayan istinaf başvurma ve karar harçlarının HMK 339/1 maddesi gereğince davacılardan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı … ve …’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı …’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 352/1.c bendi uyarınca USULDEN REDDİNE, 3-Davacıların adli yardım taleplerinin kabul edildiğinden istinaf başvurusu sırasında yatırılmayan 162,10 TL istinaf başvurma harcının davacılar …, … ve …’dan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Davacı …’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca usulden reddine karar verildiğinden istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, 5-Davacıların … ve …’ın adli yardım taleplerinin kabul edilmiş olması nedeniyle istinaf başvurusu sırasında yatırılmayan 59,30 TL istinaf karar harcının davacılar … ve …’dan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin, davacılar üzerinde bırakılmasına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacılara ilk derece mahkemesince iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK’nun 293.maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2021