Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/143 E. 2021/262 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/143
KARAR NO : 2021/262
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1201
KARAR NO : 2017/986
KARAR TARİHİ: 16/11/2017
DAVA: İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 10/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin … Cad N:… Şişli İstanbul adresinde tiyatro faaliyetleri ile iştigal etmekte iken faaliyetlerin icra edildiği adresteki mülk sahibi …Meslek Lisesi yönetimin aldığı karar ile kira ilişkisinin sonlandırıldığını, kira ilişkisinin sonlandırılması sürecinde davacı şirketin hissedarlarında değişiklik meydana geldiğini ve yapılması düşünülen yatırım faaliyetlerinden vazgeçilmesi sonrasında şirketin gayri faal duruma geldiğini, herhangi bir gelir getirici ticari faaliyeti olmayan şirketin eski bir çalışanı olan … tarafından açılan işçilik alacaklarının ödenmesi konulu davayı kaybetmesi ve sonrasında da mahkeme kararının kesinleşmesi ile birlikte yaklaşık 240.000 TL’nin davacıya ödemeye mahkum edildiğini, şirketin malvarlığı olmadığı gibi gelir getirici bir ticari faaliyeti olmaması nedeni ile söz konusu borcu ödeme durumu olmadığını, bu borcunda şirketin pasiflerine eklenmesi sonucunda şirketin mal varlığının şirket borçlarını ödemeye yetmeyecek duruma geldiğini ve şirketin borca batık olduğunu belirterek davacı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Müdahale Talep Eden … vekili dilekçesinde özetle; müdahale talep edenin davalıdan işçilik alacağından kaynaklanan alacağı için İstanbul 4.İş Mahkemesinde dava açtığını, iş bu davada yapılan yargılama sonunda mahkemenin 2009/459 Esas 2011/3128 Karar Sayılı ilamıyla müvekkilinin lehine hüküm kurulduğunu, alacağın tahsili için ilamlı takip yoluyla davacı hakkında icra takibine girişildiğini ve takip borçlusunun … … Limited Şirketi hakkındaki ilamın 26.04.2011 tarihinde verildiğini, şirketin devri öncesindeki kısa isimleri … şirketlerinin … Holding ile işbirliği halinde olan ve holdingin bünyesinde bulunan şirket olduğunu, bu hususta İstanbul 1.İcra Ceza Mahkemesinin 2012/108 Esas Sayılı dosyasında devam eden dava bulunduğunu, bu davanın Bekletici Mesele Yapılmasını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” İflas talep eden şirketin, iflas ilanlarının 02.04.2014 tarihli Posta gazetesinde ve 02.04.2014 tarih, 8541 sayılı TTSG’nin 295. sayfasında ilan edilmiş olup, mahkememizce deliller toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda; İflas isteyen şirketin tamamı ödenmiş esas sermayesi olan 5.000,00 TL’sının toplam öz varlık (- 3.857,89 TL) içindeki mevcudiyetini % 77,16’sını yitirdiği, bu anlamda T.T.K. m.324’de aranılan (2/3 s %66.67) oranının korunamaması sebebi ile şirketin borca batık olduğu, şirketin İstanbul 9. İş Mahkemesinin 2010/1155 E. 2012/211 K., 2010/1156 E. 2012/463 E. Sayılı kararları ve İstanbul 4. İş Mahkemesinin 2009/459 E. 2011/318 K. Sayılı kararına dayanarak, ticari defterlerinde personel lehine personellere borçlar hesabına 317.891,71 TL alacak kaydının mevcut olduğu, şirketin, mahkemelerce verilen kararlara dayanarak defterlerine kaydetmiş olduğu 317.891,71 TL haricinde 3. Kişilere borcu veya alacağı bulunmadığı, Şişli Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 15.07.2014 tarihli yazısından, davacı şirketin prim borcu bulunmadığı, Mecidiyeköy Vergi Dairesinin 07.04.2014 tarihli yazısından, davacı şirketin vergi borcu bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Yapılan yargılamada davacı şirketin dava dosyasında kurumlar beyannamesi ve detay mizan incelenmesinde söz konusu mali tablolara göre şirket öz sermayesinin -3.857,89 TL şirketin borca batık olduğu anlaşılmış olup, dava tarihinden inceleme tarihine kadar erhangi bir düzelmenin olmadığı, şirketin kapatılması nedeniyle mali evrakın olmadığı, bu nedenle de davacı şirketin borca batık olduğu hususunun tespit edildiği, İİK’nun 178 maddesindeki şartların dosyamızda oluştuğu, davacının iflasına karar vermek gerektiği, Dava dilekçesi, mahkeme kararları ile icra takip dosyaları, vergi ve SGK kayıtları ile gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle anlaşılmış olmakla;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Oyuncuları Tiyatro Ltd. Şti.’nin İFLASINA ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Fer i Müdahil vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; fer i müdahil …’nin davacı şirketten kesinleşmiş İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2009/459 E sayılı dosyası dayanak alınmak suretiyle İstanbul 24. İcra Müdürlüğünün 2011/13342 E sayılı dosyasında alacağı bulunduğu, iş bu alacağının işçilik alacağı olduğu, İTM den gelen yazı cevaplarından da anlaşılacağı üzere şirketin hisselerinin devredildiği, bu hisse devrinin muvazaalı olduğu, rayiç değerlere göre şirketin borca batık olup olmadığının araştırılması gerektiği, tapu, menkul, mal varlığı araştırılmadığı gibi davacının isminin bir marka olduğu göz önünde bulundurularak marka bedelinin de araştırılması gerektiği, mahkemenin gerekçeli kararında yasa yolu sürenin 14 gün olarak belirtilmesi karşısında istinaf dilekçesi de iş bu belirtilen süre içerisinde sunulmakla herhangi bir hak kaybı yaşanmaması amacıyla istinaf dilekçesinin süresininde verildiğinin kabulü gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, 2004 sayılı İİK’nun 178/1 ve 179. maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376/3. maddesi gereğince davacı şirketin borca batık olduğundan bahisle iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir. İflas talebinin İİK’nun 178/2 yollaması ile 166. maddesinde öngörülen usulle ilan edilmesi gerekir. İİK’nun 166/2.maddesi uyarınca yapılacak ilanın tirajı elli binin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflası istenen kişinin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicil Gazetesinde yapılması gerekir. Tırajı elli binin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınladığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebinin, hakkındaki takipleri erteletmek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebini reddini isteyebilirler.
Yargıtay 19 HD. 2008/11673 Esas, 2009/2282 Karar sayılı kararında, mahkemece iflasa karar verilmesi halinde süresinde müdahale veya itirazda bulunan alacaklılar hükmü temyiz edebileceği belirtilmiştir.Somut olayda, tırajı elli binin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan … Gazetesi ile 02/04/2014 ve Ticaret Sicil Gazetesinde 02/04/2014 tarihinde usulüne uygun ilan yapılmıştır. İstinaf yasa yoluna başvuran fer i müdahilin ilandan itibaren on beş gün içinde (17/04/2014) müdahale ve itiraz ettikleri ve usulüne uygun biçimde müdahil sıfatını kazandıkları anlaşılmıştır.Mahkemesince iflas isteyen davacıların iflas talebi İİK’nun 178/2. Maddesinde yapılan atıfla aynı yasanın 166.maddesi uyarınca usulen ilanlar yaptırılmış, davacı tarafın iflas avansını yatırmış olduğu dosya kapsamında sunulan delillerden anlaşılmıştır Davacı şirketlerin ticari sicil kayıtları getirtilmiş, sicil adreslerine göre İİK’nun 154. maddesi uyarınca davanın yetkili mahkemede açıldığı belirlenmiştir. Yargılama aşamasında müdahale talep dilekçesi ve sunulan deliller değerlendirilerek mahkemesince müdahale talep eden tarafların müdahilliğine karar verilmiştir. Dava yukarıda açıklandığı üzere borca batık durumda bulunduğu iddia edilen şirketin resen borca batık durumda olduğu belirtilerek iflasın ihbarı niteliğinde bulunan iflas davası istemine ilişkindir. Konuyu düzenleyen 2004 sayılı İİK’nun 178-179 ve 6102 sayılı TTK’nun 376.maddelerinde sermaye şirketlerinin herhangi bir icra veya iflas takibine maruz kalmadan temsilcileri tarafından borca batık durumda oldukları mahkemeye yapılacak bir başvuru ile iflasını isteyebilecekleri düzenlenmiştir.İİK’nun 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır, borca batıklıkta ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK’nun 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflasını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemede bilirkişi incelemesi yaparak iflas talebinin yerinde olup olmadığını belirler. Borca batıklığın tespiti için TTK’nun 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nun 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nun 324. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerini belirlemek ve İİK’nun 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1607-1904 E. K. sayılı ilamı)İstanbul 4.İş Mahkemesinin 2009/459 E 2011/318 K sayılı ilamının incelenmesinde fer i müdahil tarafından davacı aleyhine işçilik alacağının tazminine ( ödenmeyen ücret, kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, maddi- manevi tazminat) yönelik açılan davanın yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verildiği ve iş bu ilamın infaz edilmesi amacıyla toplam 274.481,45 TL İstanbul ….İcra Müdürlüğü nün …E sayılı takip dosyası tahtında davacı aleyhine takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. İstanbul 1.İcra Ceza Mahkemesinin 2012/108E 2015/293 K sayılı dosyasında feri müdahil tarafından dava dışı …’e yönelik alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltmek, Tic. İşletme yöneticilerinin kasten alacaklıyı zarar uğratması, ticareti usule aykırı terk etmek suçu nedeniyle yapılan yargılama sonucunda beraat kararı verilmiş ancak dosyanın Yargıtay temyiz incelemesinde olduğu için kesinleşmediği belirtilmiştir. Anılan iş bu dava dosyasında, işçilik alacağının tazmini amacıyla icra takibine geçildiği, ticaret sicilinden gelen yazı cevabında şirketin hisselerinin devredildiği bilgisinin verildiği, hisselerin muvazaalı olarak … e devredildiği, borçlu şirketin adresinde bulunmadığı, borçlu şirketin mallarının ve alacaklarının usulen tespiti yapıldığında davacının alacağının karşılanacağının anlaşılacağı iddia edilmiştir.Bilir kişi heyetince düzenlenen raporda özetle; şirketin 2013 yılına ait mali bilgileri( detaylı mizanı, vergi beyannamesi, tahakkuk fişi) mahkeme kararları incelenmekle; şirketin aktif toplamının 30.237,71 TL, borçlar toplamının 34.095,06 TL olduğu, şirketin prim ve vergi borcu bulunmadığı, şirketin ibraz edilen mali tablolardan 2012 yılından beri faaliyette bulunmadığı, şirket kayıtlarındaki demirbaşların rayiç değerlerine göre düzenlenmiş mali tablolar ibraz edilmemiş ise de detay mizandan şirketin değer kaydedici demirbaşları bulunmadığı, davacı şirketin dava dosyasına Kurumlar Beyannamesi ve detay mizan sunduğu görülmekle mali tablolara göre şirket özvarlığının (-)3.857,89 TL olduğu, iflas davasını ikame ettiği 25.02.2014 ve inceleme tarihi 23.06.2016 mali tabloları nazara alındığında kayda değer herhangi bir değişikliğin bulunmadığı, çalışanların açmış olduğu davaların aleyhe sonuçlanması nedeniyle defterlere 317.891,71 TL borç kaydı yapıldığı yönünde tespitte bulunulmuştur.İstinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı yönündeki değerlendirme; Anayasa Mahkemesi’nin 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 Başvuru sayılı kararında; ”Mahkemeye erişim hakkı adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biridir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hale getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir. Bununla birlikte dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniyle kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiğinin kabulü gerekir (B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27).Anayasa Mahkemesi, mahkemelerce kanun yolu sürelerinin yanlış yazılması nedeniyle tarafların yanıltılması halinde hak ihlalinin oluştuğuna karar vermekle birlikte tazminata ilişkin talepleri “Yargıtay tarafından hak ihlalinin bu aşamada giderilmesi mümkün bulunduğu” gerekçesiyle reddedilmektedir. Somut olayda, mahkemece iflas davası hakkında verilen hükmün istinaf yoluna başvuran feri müdahil vekiline kararın e tebligat yoluyla tebliğe çıkarıldığı, 22.12.2020 tarihinde tebligatın, alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği beliren süre sonunda okundu sayıldığı, gerekçeli kararda istinaf süresinin 2 hafta olarak belirlendiği , istinaf yoluna başvurma dilekçesinin İİK’nun 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra, fakat 2 hafta içerisinde 05.01.2021 tarihinde verildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece gerekçeli kararda istinaf süresinin 2 hafta olarak belirlendiği, bu sürenin genel hükümler çerçevesinde belirlenen ve Kanunda yazılı olan bir süre olup, tarafın yanılmasına sebep olabilecek mahiyette bulunması sebebiyle mahkemenin, tarafı Kanun yolu süresi bakımından yanıltmış olması karşısında davacılar vekilinin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulünde zorunluluk vardır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2020/963 E 2021/122K ve 2020/2122E 2020/4005K sayılı ilamları) Yukarıdaki bilgiler birlikte değerlendirildiğinde fer i müdahil vekilince sunulan istinaf dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekmiştir.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporu nazara alınmak suretiyle davacı şirketin iflasına karar verilmiş ise de ; öncelikle davacının iflas sonucunu doğuracak tüm mali durum ile mal varlığının hiçbir şüpheye mahal bırakılmaksızın araştırılması gerekmektedir. Nitekim bilirkişi heyet raporunda davacı şirketin borca batıklığı belirlenmiş ise de kayıtlı tüm menkul/gayrimenkul mallar araştırılmadığı gibi istinaf dilekçesine konu olan marka bedelinin de araştırılması yapılmamıştır. . Bu yönüyle davacı şirketin mali durumunu belirtir raporunun hükme esas alınabilmesi mümkün görünmemektedir. Öncelikle bu eksikliğin giderilerek davacı şirketin dosya kapsamına yansımayan malvarlığının bulunması durumunda rayiç değerlerinin uzman bilirkişi heyetince belirlenmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1.a.6 bendi gereğince kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Fer i müdahil vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/1201Esas, 2017/986 Karar ve 16/11/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Harçlar Kanunu gereğince feri müdahil tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/03/2021