Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1427 E. 2021/1316 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1427
KARAR NO: 2021/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/483
KARAR NO: 2021/185
KARAR TARİHİ: 17/03/2021
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı şirketin 12/07/2012 tarihinde … Tic. Ltd. Şti. unvanlı şirketi tüm hak alacak ve borçları ile birlikte devraldığı, davalı … şirketinin … Sigorta olan ünvanının daha sonra … Sigorta olduğu ve daha sonra da … Sigorta A.Ş. ünvanını aldığı halen bu ünvanla faaliyetini sürdürdüğü, taraflar arasında muhtelif sigorta poliçelerine bağlı olarak kurulan sigorta ilişkisinin konusunun … adı da verilen beton pompası olduğu ve araç üzerindeki “…” nın kamyon üzerinde karayollarında hareket halindeyken bir kazaya karışması halinde karayolları zorunlu trafik ve kasko sigortası ile sigortalanmış olduğu halde şantiyelerde veya ilgili alanda sabit bir halde ve kamyon vasfı bulunmaksızın beton pompalarken meydana gelebilecek hasarlar için … Sigortası ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde 3. kişilere verebileceği hasarlara karşılık 3. şahıs mali mesuliyet sigortası ile maddi ve manevi risklere karşı davalı şirketçe sigorta edildiği; söz konusu sigorta poliçeleri kapsamında olmak üzere “Konyaaltı … Mah. … sok. … ada ve … parsel” sayılı taşınmazdaki inşaat yapımı sırasında … Ltd. Şti. tarafından yapılmakta olan inşaatın işçisi …’ ın 24/01/2009 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiği; olayın derhal sigorta şirketine bildirildiği ve … nolu … Sigorta Poliçesi kapsamında bulunan “3. şahıs mali mesuliyet” teminatından … sayılı hasar dosyasının açıldığı ve varılan sulh kapsamında söz konusu dosya zımnında davacı şirket tarafından 525.000,00 TL ödenmesinin kararlaştırıldığı ve 11/09/2019 tarihli söz konusu protokol gereğince davacı şirket tarafından 12/01/2018 tarihinde 100.000,00 TL, 16/05/2018 tarihinde 100.000,00 TL ve 18/09/2019 tarihinde 325.000,00 TL olmak üzere toplam 525.000,00 TL ödenmek zorunda kalındığı (sulh protokolü içeriği de bu şekilde olup tarihlerde maddi hata söz konusu değildir, protokol öncesi yapılan ödemeler tarihleri ile protokolde belirtilmiştir) ve söz konusu ödemenin davalı … şirketinden talep edildiği halde çoğu zaman cevap vermeye dahi gerek görülmeksizin taleplerin karşılıksız bırakıldığı ve sonuçta ödeme yapılmadığı; davalı … şirketine de ihbar edilen ve müteveffanın mirasçıları tarafından açılıp Antalya 3. İş Mahkemesi’nin 2009/495 Esas iken bozma sonrası 2018/273 Esası alan davada maddi ve manevi tüm hakların davalılar tarafından karşılanması nedeniyle 20/09/2019 tarihli feragat dilekçesi ile davadan feragat edilmesi sonucu davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olduğu, söz konusu dosya üzerinden temin edilen raporda …ŞTİ’nin %40 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği; SGK tarafından açılan ve Antalya 5. İş Mahkemesi’ nin 2012/281 Esas sayılı dosyası üzerinden 11/12/2019 tarihinde verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 2019/884 Karar sayılı kararın tebliğ aşamasında olduğu, bu dosya üzerinden temin edilen raporda ise …ŞTİ’nin %50 kusurlu olduğunun belirtildiği; söz konusu … Esas sayılı dosya üzerinden sonuçlanan dava ile ilgili olarak Antalya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra işlemlerinin söz konusu olduğu ve davalı … şirketinin başvuruya olumlu cevap vermesini beklemek yerine davacı şirketin itibarını kendince korumaktan başka bir çaresinin kalmaması üzerine sonuçta belirtilen farklı kusur raporlarına da bağlı olarak şekillenen yargılama süreçlerinin devamında cebri icra tehdidi altında davacının payına düşen 525.000,00 TL’ yi ödemek durumunda kaldığı, davalı … tarafından ödenmesi gereken söz konusu bedelin ödenmediği ve bu davanın açılması durumunda kalındığı ve poliçeler kapsamında davalının sorumlu olduğu; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zaman aşımı süresinin sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı, sigortacı bakımından kesilen zaman aşımının tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş olacağı ve söz konusu davalar nedeniyle davalar süresince zaman aşımının kesilmiş olduğu , kaldı ki hem davadan önce sigorta şirketi nezdinde dosyanın açılmış olması ve hemde davanın sigorta şirketine de ihbar edilmiş olması nedeniyle zamanaşımının söz konusu olmadığı ileri sürülerek ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle sigorta poliçesi kapsamında davalı … tarafından ödenmesi gerektiği halde ödenmemesi nedeniyle davacı tarafça ödenmek zorunda kalınan 525.000,00 TL’nin ödeme gününden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı … şirketinden tazminine ve ayrıca davacı şirketin ödemek zorunda kaldığı başkaca ödemelerin ve uğradığı/uğrayacağı zararlar ile bu zararlar nedeniyle talep edilmesi imkanı bulunan diğer alacakların tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu uyuşmazlıkla ilgili kazanın 24/01/2009 tarihinde meydana gelmiş olması ve TTK. Madde 1420 düzenlemesi nedeni ile davanın zaman aşımına uğradığını savunarak zaman aşımı itirazında bulunulmuş olup, esas yönden de kazanın riziko adresinde meydana gelmediği ve olayın teminat kapsamında olmadığı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Taraflar arasındaki ihtilaflı ve ihtilafsız noktalar, yukarıda özetlenen davaların ve icra takibinin tarafları ve rolleri; eldeki davanın davacısının davacı ve takip alacaklısı konumunda olduğu bir dava ve takip bulunmaması, olayın 24/01/2009 tarihinde meydana gelmiş olması, eldeki bu davanın 04/06/2020 tarihinde açılmış olması ve tüm dosya kapsamına nazaran zaman aşımına ilişkin sürenin başlangıcına 24/01/2009 tarihinin esas alınması gerektiği, davacının açtığı bir dava ve takip söz konusu olmadığından diğer davaların ve takibin zaman aşımını kesen sebepler arasında yer almadığı ve buna göre de varılan sonuca etkili olmamakla birlikte olay tarihinin, 6102 sayılı Kanunun yürürlüğünden önceki bir tarih olması nedeniyle 6762 sayılı Kanunun uygulama kapsamında kaldığı, bununla beraber her iki kanun yönünden de ön görülen 2, 6 ve 10 yıla ilişkin süreler geçtikten sonra eldeki bu davanın açılmış olduğu ve zaman aşımı itirazının yerinde olduğu sonucuna Heyet çoğunluğunca varılmış ise de Üye Hakim … Heyet çoğunluğunun bu görüşüne iştirak etmemiştir. Sonuç olarak söz konusu yasal düzenlemelere, olayın 24/01/2009 tarihinde meydana gelmiş olmasına, diğer davalarla ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalara, taraflar arasındaki sigorta sözleşmesine dayanan ilişkiye, ceza zaman aşımına ilişkin düzenlemelerin olayımızda uygulanmasının söz konusu olmamasına ve tüm dosya kapsamına nazaran, Heyet çoğunluğu olarak ileri sürülen zaman aşımı itirazının yerinde olduğu sonucuna varıldığından bu doğrultuda Üye Hakim …’nın karşı oyu ve oy çokluğu ” davanın zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davaya konu poliçe ile üçüncü kişiler bakımından meydana gelebilecek maddi ve manevi riskler de sigorta ile teminat altına alındığını, bu poliçe ile üçüncü kişilere verilmesi olası zararlarda sigorta edildiğini bu nedenle zamanaşımı süresinin kazanın meydana geldiği tarih değil üçüncü kişi mirasçılara yapılan son ödeme tarihin esas alınması gerektiğini, son ödemenin yapıldığı 12/09/2019 tarihli sulh protokolüne göre dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 24/01/2009 tarihinde meydana gelen …’ın ölümü ile sonuçlanan iş kazası nedeni ile davacı tarafından … mirasçılarına maddi ve manevi zarar karşılığı olarak ödenen tazminatın üçüncü şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında rücuen tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre taraflar taraflar arasında 06/01/2009-31/12/2009 dönemini kapsayan … Sigorta Poliçesi düzenlendiği, riziko adresinde mesleki faaliyeti sırasında meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda davacı iş verene karşı ikame edilecek davalar sonucunda ödenecek tazminat miktarları da poliçe miktarı ile sınırlı olmak üzere teminat kapsamına alındığı, 24/01/2009 tarihinde meydana gelen dava dışı işçi …’ın ölümü ile sonuçlanan iş kazası neticesinde dava dışı işçinin mirasçıları tarafından açılmış maddi ve manevi tazminat davaları sonucunda taraflarca varılan sulh gereğince yapılan ödemenin mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında rücuen tazmini amacıyla iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davaya konu poliçenin vade tarihi 6102 sayılı TTK.’nun yürürlük tarihinden önce olup 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1. maddesi uyarınca Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tabi olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 1268. maddesi “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” şeklinde düzenlenmiştir. Davaya konu dayanak yapılan poliçe ile 3. kişilere verilecek zararlar da teminat altına alındığı anlaşılmaktadır. Söz konusu poliçedeki üçüncü şahıs mali mesuliyet sigortası, üçüncü kişiler bakımından meydana gelebilecek maddi ve manevi riskleri teminat altına alan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sorumluluk sigortası bu haliyle sigorta ettirenin üçüncü kişilere verebileceği zararlardan ötürü bu zararların giderilmesi için sigorta ettirenin malvarlığındaki azalmayı önleyen, sigorta ettirenin eyleminden zarar gören üçüncü kişilerin zararlarının giderilmesini amaçlayan sigortadır. Davanın mahiyeti gereği, davacının, poliçe kapsamında üçüncü kişilere verilen zarar nedeniyle rücuen tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle zarar miktarının belirlenmesi ve zarar gören üçüncü kişiye ödeme yapılması gerekmektedir. Bu nedenle davacı sigortalı yönünden zararın oluştuğu tarih, olayın gerçekleştiği tarih değil, zararın doğduğu tarihtir. O halde zamanaşımının başlangıcı, henüz belirlenmemiş ve davacı tarafından ödenmesi mümkün olmayan bir tarih olan kaza tarihi olarak kabul edilmesi hukuken mümkün değildir. Eğer zarar gören 3. kişi tarafından zararın tazmini için doğrudan sigorta şirketine başvurulması söz konusu olsaydı o zaman rizikonun gerçekleştiği tarih önem arzederdi. Bu nedenle zamanaşımı süresinin, davacının 3. kişi mirasçılarına yaptığı son ödeme tarihi ile başladığı gözetilerek son ödemenin yapıldığı 12/09/2019 tarihli sulh protokolüne göre dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından işin esasına geçilerek karar verilmesi gerekirken hukuki yanılgı ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2020/483 Esas, 2021/185 Karar ve 17/03/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021