Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1384 E. 2021/1243 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1384
KARAR NO: 2021/1243
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/693 Esas
KARAR NO: 2021/188
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … no’lu işyeri sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan …’ya ait … Cad. … Sok No: … Eyüp / İSTANBUL adresinde bulunan işyerinde 26/08/2012 tarihinde sigortalı binanın yan tarafından bulunan davalıya ait işyerinin su tesisatının patlaması nedeniyle hasar meydana geldiğini, hasarın müvekkili şirkete ihbarı üzerine gerekli tahkikat başlatıldığını ve sigortacılık kanunu 22. maddesi uyarınca hasar ve kusur durumunun tespit için bağımsız ve uzman eksper tayin edildiğini, sigortalı işyerindeki toplam hasar bedelinin 11.830,00-TL olduğunun tespit ve rapor edildiğini, müvekkili şirket sigortalısının hasarının tamamının 01/10/2012 tarihinde ödediği ve kusurlu davalının TTK. 1301 maddesi hükmü ve devamı maddeleri gereğince sorumlu olduğu 11.830,00-TL’yi ödeme tarihinden itibaren işlemiş faizi ile birlikte İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden talep edildiğini, davalının takibe itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptaline ile takibin devamını, davalıların haksız itirazları nedeniyle %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaletinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; husumet yönünden itirazlarının bulunduğunu, davaya konu işyerinin sahibinin … olduğunu, husumetin bu şahsa yöneltilmesi gerektiğini, zarara sebep olan su tesisatının apartman geneline ait olduğunu, zarara sebep olan durumun müvekkilinin iradesi dışında meydana geldiğini, zararın sebebi ile ilgili müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin herhangi bir veri delil bulunmadığını, davacının zararının ve zarara uğrayan ürünlerin gerçekten varlığına ilişkin uzman bilirkişice hazırlanan herhangi bir raporun bulunmadığını, likit olmayan bir alacak için inkar tazminatı istenmesinin yerinde olmadığını, bu sebeplerle haksız/hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Davaya konu olayda Asliye Hukuk Mahkemesince bilirkişilerle birlikte ilgili taşınmaz mahallinde keşif yapılmış, fen bilirkişisi tarafından rapora ekli krokide taşınmaz işaretlenmiştir. Bilirkişilerce taşınmazda davacı … şirketine sigortalı işyeri ve tesisat sorunun gerçekleştiği bağımsız bölüm tespit edilmiştir. Buna göre kat mülkiyetine tabi bir taşınmazda davacıya sigortalı işyerinin … ada … numaralı parselde yer alan 6 nolu bağımsız bölüm, hasara sebebiyet verdiği iddia edilen taşınmazın aynı parseldeki 7 numaralı bağımsız bölüm olduğu anlaşılmıştır. Dosya arasındaki ilgili tapu müdürlüğünden celpedilen tapu kayıtları uyarınca hasarın meydana geldiği 6 nolu bağımsız bölümün depolu dükkan vasfında malikinin … olduğu, aynı ada parseldeki 7 nolu bağımsız bölümün ise yine depolu dükkan vasfında olduğu, malikinin ise … olduğu anlaşılmıştır. Davacı … şirketi halefiyet gereği yapmış olduğu icra takibini ise taşınmazda 7 nolu bağımsız bölümün sahibine karşı yapmamış, kat maliki olmayan …’e karşı yapılmıştır. Hasarın meydana gelmesinde tesisat sorunun gerçekleştiği 7 nolu bağımsız bölümün … isimli kişi adına kayıtlı olduğu, davanın …’ya açılabileceği, kat maliki olmayan davalıya karşı icra takibinin ve akabinde işbu davanın açılamayacağı anlaşılmış olup, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine” dair hüküm tesis edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın hasara sebebiyet veren işyerinde kiracı sıfatı ile oturduğu, bizzat davalının su tesisatında gece patlama olduğunda eski tesisatı iptal ederek yeni tesisatı kendisinin yaptırdığı yönünde beyanının bulunduğu, davalının anılan tesisatın bakım ve onarımdan sorumlu olduğu, bilirkişi raporunda ki tespit ile davalı vekilinin beyanı arasındaki çelişki istinaden kira sözleşmesinin celp edilmeden eksik inceleme ile karar verildiği, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda kusur ve hasar bedeni ilişkin itirazına rağmen mahkemece hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verildiği, bilirkişi raporunda belirlenen hasar miktarı da kabul edilmesi mümkün bulunmadığı, mahkemece işyeri malikinin davaya dahil edilmesi yönündeki talebin kabul edilmemesinin hatalı olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 11.830 TL asıl alacak ve 1.328,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.158,92 TL alacağın tahsili istemiyle 15/07/2013 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri davalıya 19/07/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince 22/07/2013 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve dava yasal süre içerisinde açılmıştır. Davacı … şirketi tarafından, dava dışı sigortalı … ile … cad. … cad. No:… Eyüp/İstanbul riziko adresi yönünden 16.04.2012/2013 tarihlerini kapsayan, İşyeri Sigorta Poliçesi düzenlenmiş, dava konusu hasar 26.08.2012 tarihinde meydana gelmiştir. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.Davaya konu hasarla ilgili olarak düzenlenen ekspertiz raporunda özetle; sigortalının 26.08.2012 tarihinde iş yerinin yan tarafında bulunan davalıya ait iş yerinin su tesisatının patladığını ve bu iş yerinden sızan suların sigortalı iş yerinin bodrum katındaki deposuna sirayet ettiğini, depoda bulunan baharat ve aktariye emtiaların ıslandığı, yapılan incelemede sigortalı işyerinde ıslanarak hasarlanan emtiaların çürümeye ve küflenmeye başladığı ve imha edilmesi gerektiği, emtiaların giriş faturalarının mevsime göre değişik bedeller de içerdiğinden dolayı fatura bedellerinin göstermelik bedeller olarak fatura edildiği, maliyet bedelinin olay tarihinde toptan KDV siz satış bedelleri üzerinden hesaplama yapıldığı ve piyasada ortalama kar marjını %60 olduğu, bu haliyle hesaplanan emtiaların toplam bedelinin KDV hariç 11.830 TL olduğu, söz konusu hasarla iş yerinin yan cephesindeki davalıya ait iş yerinden sızan sulara neden olduğunun anlaşıldığı ve rücu hakkının davalıya karşı kullanılabileceği konusunda kanaat hasıl olduğu belirtilmiştir.Davalı vekili bakımından cevap dilekçesinde öncelikle husumet itirazının bulunulduğu ve davaya konu iş yerinin sahibinin … olduğu husumetinde dükkanın sahibi olan bu şahsa karşı yönetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Öncelikle uyuşmazlığın davanın açıldığı İstanbul 20 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/23 sayılı dosyasında görüldüğü ve işbu dosyada alınan bilirkişi raporunda özetle; dosya iletilen onaylı projeye göre 7 nolu bağımsız bölüm dükkanın zemin katında temiz su tesisatındaki patlak ve benzeri nedenlerle bitişiğindeki 6 nolu sigortalı dükkanın bodrum katındaki deposuna su akması nedeniyle depoda bulunan baharat, aktariye ürünlerin zarar gördüğü ve kullanılmaz hale geldiği, davalı kullanımdaki dükkanı temiz su tesisatında sorun oluştuğu ancak hangi gerekçeyle gerçekleştiği hususunda bilgi sahibi olunmayan ve 2012 yılında gerçekleşmiş olması sebebiyle net bir şekilde günümüz koşullarında artık tespiti mümkün olmayan bu durum ve koşullar karşısında dosya içerisindeki mevcut belgelerden yararlanarak değerlendirme yapılabileceği, sonuç olarak sigortalı dükkanının zarar gördüğü gerekçesiyle ibraz ettiği faturalardan sadece 6.60 TL nin kabul edilebileceği, bunun %10’un olay öncesi satılmış dahi olabileceğinin varsayımı yani kabulü ile bu miktar düşülmesi sonucu bulunan 5.940 TL ‘nin maddi zarar olarak kabul edilmesi gerekeceği, yaklaşık 25-28 yıl önce yapıldığı anlaşılan ve tesisatın zamanla yorgunluğu, yıpranması sonucu ortaya çıkmış olabileceği kanaatine varılan hasardan malik sıfatıyla davalı kiracının değil, söz konusu dükkanın tapu kaydına göre maliki olan … varislerinin sorumlu olabileceği belirtilmiştir. Davaya konu taşınmazın dosya arasına alınan tapu kaydının incelenmesinde; 7 nolu bağımsız bölümün tam hissi ile dava dışı … adına kayıt ve tescil edildiği tespit edilmiştir. İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucunda 06.04.2017 tarih ve 2014/23 esas 2017/146 karar sayılı ilamı ile davaya konu hasarlandırıcı olayın meydana gelmesinde davalının husumet ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiş ve davanın husumet nedeniyle reddine dair karar verilmiştir. Anılan iş bu kararın davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce 28.11.2019 tarih ve 2017/2437 esas 2019/2152 karar sayılı ilamı ile somut olayda davacı … şirketine sigortalının iş yerinde hasar oluştuğu, davalının da işyeri işlettiği ve bu durumda uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ilgili olduğu ve davaya bakmakla görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebeplerle incelenmeksizin kabulüne, İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/23 Esas 2017/146 Karar ve 06.04.2017 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın 6100 sayılı HMK ‘nın 114/1-c bendinde düzenlenen mahkemenin görevli olmasıyla ilgili de başvuru yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/ 2 fıkrası gereğince usulden reddine dair kesin olmak üzere karar verilmiştir. Dosyanın tevzi edildiği İstanbul 10.Asliye Ticaret mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 2019/693 Esas sayılı dava dosyasında, davacı … şirketinin halefiyet gereği yapmış olduğu icra takibini davaya konu 7 nolu bağımsız bölümünün sahibine karşı yapmadığı, kat maliki olmayan davalıya karşı yapıldığı, hasarın meydana gelmesinde hasarın gerçekleştiği 7 nolu bağımsız bölümün dava dışı … isimli kişi adına kayıtlı olduğu ve davanın bu kişiye karşı açılabileceği belirtilerek davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığından husumet nedeniyle reddine dair karar verilmiş ve işbu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Ekspertiz raporu ve bilirkişi raporu karşılaştırıldığında; her iki raporda çelişki bulunmaktadır. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/745 E. 2020/7620 K., 2020/3528 E. 2020/6614 K. sayılı ilamlarında da ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğu takdirde bu çelişkinin giderilerek hüküm tesis edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu haliyle, çelişki giderilmeden hüküm kurulması isabetli değildir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece öncelikle 7 no lu bağımsız bölüme ilişkin düzenlenen kira sözleşmesi öncelikle dosya arasına alınmalı, bilirkişi raporunda belirtilen ve davalının keşif esnasında su tesisatı sorununun yeni tesisat çekilerek kendilerince yenilendiği ve sorunu ortadan kaldırır yönündeki beyanı uyarınca HMK 31 maddesi uyarınca nazara alınmak suretiyle su tesisatının davaya konu hasardan önce de davalı tarafça yenilenip yenilenmediği konusunda davalı taraftan açıklayıcı beyanda bulunulmasının istenilmesine, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için ek rapor ya da yeni bir heyetten rapor alınarak, davalıya husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği konusunda karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde, karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2019/693 Esas, 2021/188 Karar ve 11/03/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye Gelir Kaydına, 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya İadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/12/2021