Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1304 E. 2021/964 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1304
KARAR NO: 2021/964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/376
KARAR NO: 2017/1103
KARAR TARİHİ: 31/10/2017
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında danışmanlık sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme çerçevesinde müvekkil şirketin davalı şirkete hizmet verdiğini, verdiği bu hizmetin karşılığında 29.08.2014 tarihli 1.298.00 TL, 29.08.2014 tarihli 3.805.50 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiğini, ancak davalının fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %20 inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; takip konusu faturaların neyin karşılığı olarak kesildiği belli olmadığını, davacının, sözleşme uyarınca Sağlıklı Toplum Derneğini TV ve gazetelerde çıkaracağını taahhüt ettiği halde böyle bir ilan ve reklam yapılmadığını, o sıralarda 2014 Ağustos ayında fotoğraf çekimleri olduğunu, ancak fotoğraf çekiminin, piyasa şartlarının üç katı nispetinde fatura edildiğini, davacının, derneğin web sayfasını, sanki kendileri yapmış gibi web sayfasını kopyalayarak dosyaya koyduklarını, davacının herhangi bir hizmet yapmadığını ve borçlarının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. Bu hüküm, kaynak İsviçre Medeni Kanunu’ndaki şekli gibi, “bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf, o vakıayı ispat etmelidir” şeklinde anlaşılmalıdır. Somut olayda davacı, icra takibine konu alacağını davalıya sunduğu kurumsal iletişim ve halkla ilişkiler danışmanlığı hizmetine dayandırmış, davalı ise akdi ilişkiyi ve borcu inkâr etmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat yükü davacı taraftadır. Öte yandan ticari defterlerle ispat ise 6100 sayılı …nun 222. maddesinde düzenlenmiştir. Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan kanun hükmünün 5. Fıkrası uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 Tarihli. 2014/11-1159 E. 2016/967 K. sayılı kararında da vurgulanmış olup, …nun “Tarafların belgeyi ibraz etmesi” başlıklı 220. Maddesinin ticari defter ve belgelerin ibrazında da uygulanması görüşü benimsenmemiştir. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmemesinin aleyhine sonuç doğurması yukarıda bahsedilen içtihat uyarınca mümkün değildir. Taraflar arasında “Sağlıklı Toplum Derneği” arasında 01.08.2014 başlangıç tarihli 31.12.2014 bitim tarihli sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu; davacı şirket tarafından, davalıya sunulacak olan kurumsal iletişim ve halka ilişkiler danışmanlığını kapsamaktadır. Her ne kadar sözleşme dernek ile yapılmış ise de, takip konusu faturalar davalı şirket adına düzenlenmiştir. Davalı şirketin borca itiraz dilekçesi ile davaya cevap dilekçesinin içeriği dikkate alındığında sözleşmenin tarafı olduğunu zımnen kabul edilmiştir. Bu şekilde davalının davada taraf sıfatı bulunduğu tespit edildiğinden davanın esasına girilmiştir. Davacı alacağını, sözleşme kapsamında düzenlediği 29.08.2014 tarihli “2014 yılı Ağustos ayı danışmanlık bedeli” muhteviyatlı 3805,50 TL bedelli ve aynı tarihli “basında kullanılmak üzere foto çekimi” muhteviyatlı, 1298,00 TL bedelli iki adet hizmet faturasına dayandırmaktadır. Davacının, takip konusu faturalardaki danışmanlık bedeline hak kazanabilmesi için fatura konusu işlerin ifası için öncelikle davalıdan onay aldığını ve bu işleri fiilen ifa ettiğini ispatlaması gerekir. Davalı şirket cevap dilekçesinde fotoğraf çekimi hizmetinin verildiği kabul etmiştir. Her ne kadar fahiş bir şekilde faturalandırıldığını ileri sürmüş ise de, fotoğraf çekimi hizmetinin bedelini içeren faturaya süresinde itiraz etmemiştir. Bu durumda faturada belirtilen bedelin davalı açısından bağlayıcı olduğu kabul edilmiştir. Davalı, diğer faturanın konusunu oluşturan danışmanlık hizmetinin ise verildiğini kabul etmemiştir. Davacı danışmanlık hizmeti verildiğini usulünce ispatlayamamıştır. Bu nedenle davanın kısmen kabulüne ”dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davalı şirket temsilcisinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı taraftan hasta bakıcı, eğitim projesi kapsamında gazete ve dergilerde projenin halka bilgi vermesi ve yaygın hale gelmesi için destek istediklerini ancak davacının kendilerini oyaladıklarını anlayınca 30 günlük süre dolmadan iş akdini fesh ettikleri, davacının sürekli fatura keserek yapmadıkları işin faturasını tahsile çıkarma alışkanlığı edindiğini, iddia edildiği gibi basın gazete ve televizyonlarda tanıtım haberi yapılmış mı yapılmışsa kimin ne ölçüde yapıldığının açık bir şekilde belirlenmesi gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 2-Davacı vekilince sunulan 24.07. 2018 tarihinde katılma yolu ile istinafa başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin hatalı ve teknik incelemeden uzak bilirkişi raporlarını dayanak yaparak hukuka aykırı karar verdiği, bilirkişi raporlarında mail yazışmalarının dikkate alınmadığı, bilirkişilerin davanın çözümünde yetersiz kalacağının mahkemeye ifade edildiği ancak teknik açıdan yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek alacağın 1.298 TL kısmı ile ilgili kararın onanmasına reddedilen kısım yönünden ise yapılacak istinaf incelemesi sonucunda davacı lehine hüküm tesis edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili talepli davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 31.10.2017 tarih ve 2015/376 Esas 2017/1103 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş, iş bu karara yönelik taraflarca yasal süre içerisinde sunulan istinaf dilekçesinde belirtilen ve aynı zamanda dairemizce kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen nazara alınmak suretiyle yapılan inceleme sonucunda 09.06.2021 tarih ve 2020/347 Esas 2021/605 karar sayılı ilamı ile; ”… 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 344. maddesinde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Davacı vekiline gerekçeli kararın 27.03.2018 tarihinde, davalı tarafa 12.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 27.04.2018 tarihinde istinaf yasa yoluna başvurduğuna dair yazılı dilekçeyi ön büro vasıtasıyla mahkemeye sunduğu, davacı vekilince ise istinaf dilekçesinin 24.07.2018 tarihli olduğu, iş bu istinaf dilekçesinin incelenmesinde dava tarafça sunulan istinaf dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediği ve tesadüfen haberdar olunması üzerine katılma yoluyla istinaf dilekçesi sunulduğu belirtilmiş ve dairemizce dosyada ve UYAP sisteminde yapılan incelemede davalı tarafça sunulan istinaf dilekçesinin davacı tarafa tebliğine dair tebligat bulunmadığı görülmekle; davacının istinaf yasa yoluna süresinde başvurulduğu kabul edilmiştir. Davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurmuş ise de istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve maktu istinaf kararı harcının yatırıldığına dair sayman mutemedi alındısının bulunmadığı anlaşılmakla öncelikle bu eksikliğin ikmali gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, istinaf kanun yoluna başvuran davacıya 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi uyarınca istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırması için yazılı bildirim yapılarak bir haftalık kesin süre verilmesi ve kesin süre içerisinde yatırılmadığı takdirde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacakları hususunun ihtar edilmesi, harç ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerektiğinden, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine” dair verilen karar uyarınca davacı vekiline HMK 344 maddesi uyarınca çıkartılan ihtaratlı tebligatta 162,10 TL istinaf başvuru harcı, 59,30 TL istinaf karar harcını yatırması için tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre verilmiş olup, iş bu kesin süre içerisinde eksik harcın ikmal edilmediği anlaşılmakla, mahkemece 13.07.2021 tarihli ek karar ile ”HMK ‘nun 344/1 maddesi gereğince davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf talebinin reddine ‘ karar verilmiştir. Mahkemece iş bu ek karar davacı vekiline 18.07.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup iş bu ek karar yönelik herhangi bir itiraz dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ”-Davanın Kısmen Kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında İtirazın Kısmen İptali ile takibin 1.298,00 TL asıl alacak bakımından Devamına, -Asıl alacak 1298,00 TL’nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak Davacıya ödenmesine, -Asıl alacak 1298,00 TL ye takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz Uygulanmasına, -Fazlaya ilişkin talebin Reddine ”dair verilen karara yönelik davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’n 341/2. maddesinde “miktar veya değeri üç bin Türk Lirası’nı geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. Aynı yasanın parasal sınırların artırılması ‘üst başlığı ile ek madde 1’de,’ (1) 200., 201., 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı basından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk Lirası’nı asmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) 200. ve 201. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341., 362. ve 369. maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükümleri yer almaktadır. HMK 341. maddesinde 2017 yılı için kesinlik sınırı olarak 3.110 TL belirtilmiştir. Bu haliyle mahkemece verilen kararın davalı yönünden kesin olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle davalı taraf yönünden kesin nitelikte olması, nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 341/2 , 352/1.b, ve 355 maddeleri uyarınca usulden red kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/376 Esas, 2017/1103 Karar ve 31/10/2017 tarihli kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafça yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf yargılaması için yapılan giderlerin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ve 352/1.b maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/10/2021