Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/130 E. 2021/654 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/130
KARAR NO: 2021/654
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/576 Esas
KARAR NO: 2020/137
KARAR TARİHİ: 21/02/2020
TALEP: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Konkordato talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … A.Ş.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı bulunduğunu, müvekkilleri …, …, …’ın anılan şirketin ortakları olduğunu, şirketin iştigal konusunun ana sözleşmesinde ayrıntılı olarak yazılı olup özellikle spor giyim işi ile iştigal ettiğini, müvekkili … Ltd. Şti.’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı bulunduğunu, müvekkili …’ın anılan şirketin tek ortağı olduğunu, şirketin iştigal konusunun ana sözleşmesinde ayrıntılı olarak yazılı olup özellikle giyim ve kozmetik işi ile iştigal ettiğini, kurların ve faiz oranlarının yükselmesinin kredi maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisi, ekonomik durgunluk, maliyet artışı vs. nedenler ile müvekkili şirketlerde finansal sıkıntılar doğduğunu, müvekkili şirketlerin borçlarını ödeme güçlüğüne düştüğünü, müvekkili şirketlerin borca batık durumda olmadıklarını, izah olunan sebeplerden dolayı müvekkili şirketlerin 2004 sayılı İİK hükümlerine göre konkordatoya tabi olan alacakları ile vade ve tenzilat içeren karma konkordato yapılması ve böylece müvekkili şirketlerin içine düştüğü, nakit darlığı ve borca batıklık halinin aşılması konusunda 20/09/2019 tarihli yönetim kurulu kararları çerçevesinde konkordato talebinde bulunmaya karar verildiğini, müvekkili şirketlerin konkordato projelerinin konkordatoya tâbi alacaklarının %100’ünün konkordatonun tahsis tarihinden başlayarak 5 yıl içerisinde 3’er aylık taksitler ile garameten ödenmesi ve alacaklılarının alacaklarının %100’ünün %5 faizi ile birlikte esasına dayandığını, müvekkili …, …, …’ın konkordato talep eden şirketlerin ortakları olduklarını ve şirketlerin bankalara olan borçlarının tamamına kefil olduklarını, kefil olunan banka kredi borçları toplamının 171.866.804,63-₺ olduğunu, müvekkillerinin kefaletten doğan muaccel borçlarını ödemeye yetecek nakte sahip olmadıklarını, mal varlıklarının en önemli kısmını oluşturan ve konkordato talep eden şirket hisselerinin nakte tahlil edilerek borç ödemesine tahsis edilmesine ise içinde bulunulan ekonomik koşullar sebebi ile fiilen imkansız olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin borçlarını ödeyebilmek için alacaklıları ile anlaşmasını mümkün kılacak vade teklifi içeren bir konkordato talebinde bulunmaya karar verdiklerini, müvekkili şirketlerin hisse senetlerinin tekrar belirtilen piyasa/borsa değerine ulaşabilmesi için şirketlerin içinde bulunduğu krizi konkordato ile aşmasının zorunlu olduğunu, şirketlerin konkordato sayesinde ödeme dengesini sağlıklı nakit akışına ve kârlılığa kavuştuğunda müvekkili gerçek kişilerin sahip oldukları hisse senetlerini nakte dönüştürerek kendilerine düşen kefalet borcunu ödemelerinin mümkün hale gelebileceğini, müvekkilleri gerçek kişilerin bu açıdan konkordato teklifinin, konkordatonun mahkemece tasdiki tarihinden başlamak üzere ödemesiz 3 yıllık sürenin sonunda altı (6) ay içinde 6 eşit taksitte ödeme teklifini içeren vade konkordatosu olduğunu belirterek tüm bu sebeplerden dolayı müvekkilleri lehine İİK 287 maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, İİK 287/2 maddesi gereği geçici komiser tayini kararı verilmesini, müvekkili şirketin İİK 297/2 maddesinin doğrultusunda malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, müvekkillerinin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesine karar verilmesini, müvekkilleri lehine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… konkordato talep eden gerçek kişilerin konkordato ön projelerinde kefâletten doğan borçlarının fer’i niteliği gereği kefil oldukları şirketlerin konkordatosu ve İİK 308/h çerçevesinde rehinli alacaklılar ile müzakere ve yeniden yapılandırma anlaşmaları çerçevesinde şirketler tarafından ödeme yapıldıkça azalacağı, borçluluklarının kefil oldukları şirketin ödemelerine bağlı olduğu, şirketlerin konkordatosu başarılı olduğunda ve borçlar ödendiğinde kefâlet borçlarının da sona ereceği, borçlu şirketlerin konkordato sayesinde ödeme dengesinin sağlıklı nakit akışı ve karlılığa kavuşması halinde sahip oldukları hisse senetlerini nakde dönüştürerek kefalet borçlarını ödemelerinin mümkün hale gelebileceği açıklanmış olup, görüldüğü üzere konkordato talep eden gerçek kişilerin borçlu şirketlerden bağımsız bir konkordato projelerinin bulunmadığı, projelerinin kendine özgü, gerçekçi konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, borçlu şirketlerin ön projesi üzerine temellendirildiği ve ilişkilendirildiğinden, yasanın aradığı şartları sağlamadığı, öte yandan salt alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesinin de konkordato müessesesinin amacına uygun düşmeyeceği anlaşılmakla İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi 2019/3868-2020/361 E.K. Sayılı emsal ilâmı da nazara alınmak sureti ile konkordato talep eden gerçek kişilerin konkordato talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin tespitinin aksi olarak komiser heyet raporlarında projenin başarıya ulaşacağının belirtildiği, davacı şirketlerin borca batık durumda olmadığına dair tespitin yapıldığı, tasarruf tedbirleri alınarak karlılığın arttığı ve cironun yükseldiği 2019 Şubat dönemimden projenin inandırıcılığının zayıf olarak kabul edilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı, döviz kurlarındaki artış ve fiyatlardaki artış nedeniyle yatırım maliyetleri planlanan rakamı aştığı, yüksek faizlerle kredi kullanan ve buna bağlı olarak karlılığı azalan şirketin nakit akışının bozulduğu, muaccel borçları ödeyemez duruma düştüğü, bu haliyle şirket sermeyesi Ekim 2018 tarihi itibariyle yetersiz hale geldiği, davacıların kredi borçlarına kefil olduğu şirketler borçlarını ödeme konusunda sıkıntıya girdiğinden tedbir alınmaz ise iflas tehlikesiyle karşı karşıya kalınacağından konkordato talebinde bulunulduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nun 285. ve devamındaki maddeler uyarınca konkordato istemine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … seçim numarasında kayıtlı … A.Ş., … sicil numarasına kayıtlı … Limited şirketi ile diğer davacılar …, … ve … yönünden davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekilince 28.2012.2020 tarihli başvuru dilekçesi ve ekinde yer alan 30.12.2020 tarihli sayman mutemedi alındısının incelenmesinde davacılardan … A.Ş., yönünden istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf karar harcının (maktu) yatırıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344. maddesinde “İstinaf dilekçesi verilirken, istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderler ödenir. Bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususu başvurana yazılı olarak bildirilir. Verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verir. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde, 346. maddenin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Davaya konu somut olayda; tüm davacılar yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmakla, davacılardan … A.Ş. dışındaki davacılar yönünden istinaf yasa yoluna başvurulur iken yatırılması gerekli harçların yatırıldığı dair dekonttun dosyaya ibraz edilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, istinaf kanun yoluna başvuran davacılara 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi uyarınca eksik yatırılan istinaf karar harcını ve istinaf kanun yoluna başvurma harcı yatırması/yatırıldığına dair belgeyi sunması için yazılı bildirim yapılarak bir haftalık kesin süre verilmesi ve kesin süre içerisinde yatırılmadığı/sunulmadığı takdirde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacakları hususunun ihtar edilmesi, harç ikmal edildiği takdirde dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi gerektiğinden, eksikliğin ikmali için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; 1-Yukarıda belirtilen eksikliğin giderilmesi için HMK’nun 352.maddesi gereğince dosyanın Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE 2-Geri çevirme sebebine göre sunulan istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile kesin olarak karar verildi.23/06/2021