Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1299 E. 2021/968 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1299
KARAR NO: 2021/968
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/250 (DERDEST)
DAVA TARİHİ: 08/04/2021
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin iş güvenliği hizmeti ve işyeri hekim hizmetleri veren bir firma olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunmakta olup bu ticari ilişkiye istinaden kesilen faturaların ödenmemesi üzerine davalı şirket ve yetkilileri ile bir çok kez görüşüldüğünü ve iyi niyetli çabalara rağmen fatura bedelleri ödenmediğini, müvekkili şirketin iş güvenliği ve iş yeri hekimliği hizmeti verdiğini ayrıca dönemlere göre gereklilik hallerinde sağlık taramaları, hekimlik ve aşılar yaptığını, bu ilişki kapsamında verilen hizmetlere ilişkin 28/02/2017 tarihli 570,24 TL bedelli, 28/02/2017 tarihli 550,00 TL bedelli, 31/03/2017 tarihli 1.595,44 TL bedelli, 28/04/2017 tarihli 880,16 TL bedelli, 31/05/2017 tarihli 550,00 TL bedelli, 30/06/2017 tarihli 660,00 TL bedelli, 31/07/2017 tarihli 550,00 TL bedelli, 29/08/2017 tarihli 550,00 TL bedelli, 30/09/2017 tarihli 550,00 TL bedelli, 27/10/2017 tarihli 2.560,96 TL bedelli, 27/11/2017 tarihli 1.375,00 TL bedelli, 28/12/2017 tarihli 1.375,00 TL bedelli, 31/01/2018 tarihli 1.105,00 TL, 27/02/2018 tarihli 1.105,00 TL bedelli faturaların düzenlendiği, davalı tarafından 31/05/2017 tarihinde 1.500,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme miktarı borçtan düşüldüğünde 12.476,80 TL bakiye kaldığını, davalı tarafın arabuluculuk görüşmelerine katılmaması İİK 257 şartlarından biri olan mal kaçırma ihtimalini akıllara getirdiğini, davalının tamamen kötü niyetli şekilde borca itiraz ettiği aşikar olup bu kapsamda müvekkilinin daha büyük hak kayıpları yaşamaması adına yargılama boyunca davalının tüm nakdi ve gayrinakdi mal varlıkları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemenin ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 16/04/2021 tarihli kararı ile; “…İİK 257 ve devamı maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati hacze karar verilmelidir. Bu itibarla Mahkemece asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati haciz kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden istemde İİK 257 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden ihtayiti haciz isteminin bu aşamada reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen faturaların tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalının haksız ve kötü niyetli olarak, tamamen mal kaçırma gayesi ile itiraz ederek zaman kazandığını, işbu davanın görülüp karara çıkma sürecinde borçlunun mal varlığını alacaklısını zarara uğratma maksadı ile elinden çıkartması halinde müvekkili firmanın telafisi mümkün olmayan zarara uğrayacağını, her ne kadar mahkemece ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle talep reddedilmiş ise de davalı şirketin arabuluculuk görüşmelerine dahi katılmadığını, ihtiyati haciz şartlarından birisinin borçlunun adresinin belli olmaması, diğerinin ise mal kaçırma gayesi ile hareket etmesi olup davalı borçlunun kendisine tebligat yapılmasına rağmen görüşmelere katılmaması nedeniyle ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu, mahkemece talebin reddedilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu beyan ederek, kararın kaldırılmasını ve öncelikle teminatsız aksi halde teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki hizmet ilişkisi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinaf incelemesine konu talep ise borçlunun mal kaçırma ihtimali olduğu iddia ile ihtiyati haciz kararı verilmesi yönündedir. İİK 257. maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Geçici hukuki koruma yargılamasını, asıl yargılamadan ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirket tarafından, davalı şirkete iş güvenliği ve işyeri hekimliği hizmetleri verildiği, bu kapsamda verilen hizmete ilişkin düzenlenen faturalara karşılık davalı tarafından 1.500,00 TL ödeme yapıldığı, bakiye 12.476,80 TL’nin ödenmediği iddia edilmiş ve dilekçe ekinde sadece davacı şirket defterlerinde yer alan davalı şirkete ait hesap kayıtları sunulmuş, faturalar ve faturaların tebliğ edildiğine dair kayıtlar ibraz edilmemiştir. Taraflar arasında hizmet ilişkisi olduğundan, davacının varsa alacağının ve miktarının, taraflarca sunulacak kayıtların incelenmesi neticesinde tespiti mümkün olup, sunulan hesap kaydı ve tek başına alacağın yaklaşık ispatına yeterli değildir. Davalının mal kaçırma ihtimali olduğu ve muayyen bir yerleşim yer olmadığı iddiası ise mevcut dosya kapsamı itibariyle ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından somut verilerle ispatlanamamıştır. İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, İİK 257. maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları bu aşamada oluşmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının ve 59,30 TL istinaf karar harcının Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/10/2021