Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1277 E. 2022/678 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1277
KARAR NO: 2022/678
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/272
KARAR NO: 2021/682
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
DAVA: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili …, Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas, …, Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas, … Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas, … Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas, … Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas ve … Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile davalı … A.Ş. Aleyhine ilamsız icra takibi yapıldığını, borçlunun borca itiraz etmesi üzerine takiplerin durduğunu, bunun üzerine davacı alacaklılarca iş mahkemelerinde itirazın iptali davası açıldığını, iş bu mahkemelerde verilen ilamlarda takip borçlusu davalı şirketin takiplere yapılan itirazların iptaline karar verildiğini, davacıların işbu mahkemelerden aldıkları ilamları, takip dosyalarına ibraz ederek, icra müdürlüğünce ilama uygun icra emirleri düzenlendiğini, İcra Müdürlüğü tarafından düzenlenen ilama dayalı icra emirlerinin borçlu şirket vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde borcun ödenmediğini, iflası istenen … A.Ş.’nin, İstanbul Beyazıt Vergi Dairesinin … numaralı mükellefi olup şirketin İstanbul Ticaret Sicili Memurluğunda … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunduğunu, şirketin sicilde kayıtlı merkezinin Esenler İstanbul olduğunu, bu nedenle ilama dayalı icra emrine rağmen alacağın ödenmemesi nedeniyle davalı … A.Ş.’nin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirkete dava dilekçesinin TK. 35 maddesi uyarınca tebliğ edildiği ve davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” İİK 43 maddesinde takip yolunun bir kez değiştirilebileceği belirtilmekle beraber takiple ilgili ödeme emrindeki miktara ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, somut olayda davacı, ilamsız icra yoluyla başlattığı takiplerin akabinde takip yolunu değiştirerek borçluya icra emri göndermiş olmakla birlikte düzenlenen icra emirlerine ilk ödeme emirlerinden farklı olarak vekalet ücreti, yargılama gideri, dava harcı, işlemiş faiz gibi yeni alacak kalemleri ve takip dayanakları eklediği ancak takip yolunun değiştirilmesi halinde davacının önceki ödeme emrinde bulunmayan yeni alacak kalemlerini ve yeni takip dayanaklarını sonraki ödeme emrine ekletmesi mümkün olmadığı nitekim Yargıtay 23.HD.2014/9204 E. 2014/7233 K. Sayılı ilamında da bu husus vurgulanmış olduğu ” gerekçesiyle koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davacı alacaklılar İİK. nun 43/2.maddesi uyarınca takip yolunu değiştirerek genel haciz yolu ile başlattığı takibi iflas yoluna çevirmediğini, İİK 67. Maddesine göre alacaklıların, açtığı itirazın iptali davası sonunda itiraza uğrayan takibin dayanağı alacağı ilama bağlanmış olduğundan, takibin ilamlı icra takibi olarak devamını sağladığını, bu nedenle icra emrinde verilen süre içinde borcun ödenmemesi halinde İİK 177/4 maddesi gereğince borçlunun iflası istenebileceğinden mahkeme kararının kaldırılmasını, yargılamaya devam olunmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 177/4. Maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Mahkemece, dayanak yapılan Yargıtay ilamında da ifade edildiği gibi, takip yolunun değiştirilmesi halinde davacının önceki ödeme emrinde bulunmayan yeni alacak kalemlerini ve yeni takip dayanaklarını sonraki ödeme emrine ekletmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı alacaklıların açtığı itirazın iptali davası sonunda aldığı ilamları, icra dairesine ibraz ederek genel haciz yolu ile başlatılan takiplerin, ilamlı takibe dönüştürülmesi ile İİK 43. Maddesinde düzenlenen alacaklının isteği üzerine takip yolunun değiştirilmesi birbirinden farlı olup İİK 43. Maddesine göre “iflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir. Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Oysaki davacı alacaklılar İİK. nun 43/2.maddesi uyarınca takip yolunu değiştirerek genel haciz yolu ile başlattığı takibi iflas yoluna çevirmemiş İİK 67. Maddesine göre alacaklıların, açtığı itirazın iptali davası sonunda itiraza uğrayan takibin dayanağı alacağı ilama bağlanmış olduğundan, takiplerin ilamlı icra takibi olarak devamını sağlamışlardır. Nitekim Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 22/04/2015 tarih 2014/7871 E. 2015/9063 Karar sayılı ilamında ” …İtirazın kaldırılması ya da itirazın iptali ilamında yer verilen vekalet ücreti, yargılama gideri ve tazminat alacakları için ayrı bir ilamlı takip başlatılmasının mümkün olacağı kabul edilmiş ise de; sonradan oluşan görüş ve kanaatle tarafları aynı olan ve aynı alacaktan kaynaklanan ilamlar için itiraza konu takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkün iken makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın takip başlatılması yukarıda yasa ile düzenleme altına alınan usul ekonomisine aykırılık teşkil etmesi sebebi ile ayrı takip yapılmaması gerektiği ” benimsendiği ve bu yöndeki uygulamanın süreklilik kazandığı belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler, yukarıda yapılan açıklamalar ve emsal yargıtay kararları doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklılar İİK. nun 43/2.maddesi uyarınca takip yolunu değiştirerek genel haciz yolu ile başlattığı takibi iflas yoluna çevirmedikleri gibi, davanın İİK 156 vd. uyarınca, iflas yolu ile başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan, itirazın kaldırılması ve iflas davası olmadığı, İİK 177/4. Maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemine ilişkin olup alacaklının itirazın iptali ilamında lehine hükmedilen alacak kalemleri yönünden ayrı bir takip başlatılmadan itiraza konu takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak ilamlı takip ile alacağın tahsili mümkün olduğundan alacaklıların da İİK 177/4 maddesine göre borçlunun iflasını isteyebilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nun 177.maddesinde, “Doğrudan Doğruya İflas Halleri” üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas, Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 117/1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen 4 bent ise sırasıyla;1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Sermaye şirketleri (anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket) ticaret şirketi olduğundan, (YTK m124) ve tacir sayıldıklarından (YTK m16) iflasa tabidir. Bu nedenle bu sermaye şirketlerinden alacaklı olan kişi genel iflas yolu, kambiyo senetlerine mahsusu iflas yolu veya doğrudan iflas yolu ile şirket aleyhine iflas davası açabilmektedir. İflasa tabi borçlu, kendisine tebliğ edilen icra emrine rağmen borcunu ödemez ise, İİK 177/4 maddesi uyarınca alacaklı doğruca ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebilmektedir. İİK 37 ve İİK 177/4 hükümlerine dayanılarak açılan iflas davalarında depo emri tebliğine de gerek bulunmamaktadır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 08.10.1998,5729/5865) Alacaklının doğrudan doğruya iflas davası açabilmesi için aynı zamanda mahkemece verilen ve alacağı belirleyen ilamın kesinleşmesine gerek bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, işin esasına geçilerek karar verilmesi gerekirken hukuki yanılgı ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/272 E. 2021/682 K. Sayılı ve 07/07/2021 karar tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nrn 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacılarca yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacılarca yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/06/2022