Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/125 E. 2021/453 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/125
KARAR NO : 2021/453
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/26 Esas
KARAR NO : 2020/328
KARAR TARİHİ: 22/09/2020
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket Yavuz Sultam Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre otoyolunun işletme hakkı sahibi olduğunu, müvekkil şirkette bulunan köprü ve otoyollarda geçişlerde ücretlendirmekte olan ücret ödemeksizin yapılan geçişlerde ceza uygulaması yapıldığını, davalı … plakalı araçları ile 02/02/2018-31/08/2018 tarihleri arasında ücret ödemeksizin ihlali geçişler gerçekleştiğini, geçiş ücretleri ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalı borcu olmadığı gerekçesiyle icra takibine itiraz ettiğini, davanın kabulü ile İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının icra takibine vaki itirazının iptaline ,icra takibinin geçiş ücreti ve gecikme cezası olmak üzere toplam 18.997,75 TL asıl alacak ile bu alacağı takip tarihinden önce işlemiş faiz ( 777,87 TL) ve KDV (140, 02 TL) yönünden takip talebinde gösterilen şartlarla devamına davalı borçlu tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz edildiğinden icra takibine konu alacağın %20 sinden aşağı olmakla icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına, peşin olarak ödenen yargılama giderleri ve harçlarla tespit edilecek avukatlık vekalet ücretinin davalı borçludan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin yerleşim yeri Kayseri ili yetkili Kayseri Genel İcra Müdürlüğü olduğunu, derdest icra takibine ilişkin itirazın iptali davasının reddi gerektiğini , davaya konu icra takibi derdest olduğu davacı icra takibinde konu etmiş olduğu alacak kalemlerini İstanbul … İcra Müd. … İstanbul …. İcra Müd. … , Kayseri …. İcra Müd. … esas numaralı dosyalar ile takibe koyduğunu, iş bu haksız ilamsız takiplerinin hesabına karşı borca itiraz yapıldığı işbu davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, ihlal olduğu iddia edilen tarihte köprü ve otoyol geçişlerinin tamamının gerçeği yansıtmadığını, yapılan geçişler için müvekkili firma araçlarında tanımlı olan tüm banka kartlarında yeterli bakiye mevcut olduğunu, davacı şirket ile bankalar arasında kesinti yapılmadığını, bankalara yazılacak müzekkere ile anlaşılacağını, ihlallerin hiçbirinin müvekkiline tebliğ yapılmadığını, işletme hakkı verilen veya devredilen köprü ve otoyollarda ihlali geçiş nedeniyle kesilen cezaların ilgilisine tebliğinin genel hükümlere göre yapılması gerektiğini, davanın usul ve esas yönünden reddine kara verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”…Davalı vekili müvekkilinin yerleşim yerinin Kayseri olduğunu dolayısı ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, süresinde yetkisizlik itirazında bulunarak dava dosyasının Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkememizce yapılan duruşmada davalı vekilinin yetki itirazı değerlendirilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; mahkemenin 6100 sayılı HMK’nun 6. maddesi doğrultusunda belirlenmesi gerektiğinden, buna göre yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olup davalının dava tarihindeki yerleşim yeri adresinin Kayseri olduğu, mahkememizin yetkisizliğine ve iş bu davada Kayseri Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğuna” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu İcra Dosyasında borçlunun geçerli bir yetki itirazı bulunmadığı, Davaya konu icra dosyası İstanbul Adliyesi İcra Müdürlükleri nezdinde olması nedeniyle Yetki itirazının geçersiz olmasıyla, İstanbul icra daireleri yetkili hale geldiği, geçerli bir yetki itirazında yetkili icra müdürlüğü açıkça belirtilmesi gerektiği, borçlu tarafından, yalnızca borca itiraz edildiğinin kabulü gerekeceği, İcra Dairesine usulüne uygun yetki itirazında bulunulmazsa, sonradan yetki itirazının mahkemede öne sürülmesinin hukuken kabulü mümkün olmadığı, takip borçlusu icra dairesinin yetkisine süresi içinde ve geçerli bir itirazda bulunmaz ise, o icra dairesi, takipte yetkili hale geleceği dolayısıyla, icra dairesinin aynı yargı çevresindeki mahkeme de yetkili hale geleceği, davacı şirketin yerleşim yeri Sarıyer / İstanbul olup ;”HMK’nun 6. maddesine göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2017/19-902, K. 2018/973, T. 25.4.2018 sayılı kararı) ilamı da nazara alınmak suretiyle mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine, ihlalli geçişe dayalı, 18.997,75TL Asıl Alacak (Geçiş Ücreti) 777,87 TL faiz,140,02 TL KDV olmak üzere toplam 19.915,64 TL alacağın tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlu şirket vekili, yasal süre içerisinde, borca itiraz ettiği, davacının ise, İİK 67. madde gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, mahkemece verilen yetkisizlik kararına ilişkindir. Davalı süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde Yetki itirazında bulunulmuş ve açıkça Kayseri icra daireleri yetkili olarak gösterildiği belirtilerek Kayseri mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili kabul edilmesi talep edilmiştir. Öncelikle yetki itirazının ileri sürülmesi usulünün incelenmesi gerekmektedir.Borçlunun hem mahkemenin yetkisine hem de icra dairesinin yetkisine itirazda bulunması durumunda ise; mahkemece İİK nun 50. Maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 19.HD 28.01.2005 T., 2004/7454 E 2005/375 K sayılı ilamı da bu yöndedir. İtirazın iptali davasını gören mahkemenin öncelikle takip hukuku kuralları gereğince uygun şekilde yapılmış geçerli bir takibin bulunması gerekeceğinden, kendi yetkisine itiraz edilsin veya edilmesin öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi gerekmektedir.. Zira, icra müdürlüğünün yetkisiz olduğu belirtilerek itiraza edilmiş bir icra takibi , bu itiraz karar bağlanmadıkça hukuken geçerli bir takip niteliğini taşımaz Yetkinin kesin olmadığı durumlarda ise, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Ayrıca birden fazla yetkili mahkemenin bulunması durumunda yetkili gördüğü mahkemeyi açıkça belirtmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 06.02.2019 T., 2017/4844;772 sayılı ilamında da yetkinin kesin olmadığı durumlarda yetki itirazında bulunan tarafın yetkili gördüğü açıkça belirtilmesi gerekeceği belirtilmiştir.6100 sayılı HMK ‘nun 19/2 ve 19/4 maddelerinde yetkinin kesin olmadığı durumlarda yetki itirazının ileri sürülebilmesi şartlarını düzenlemektedir. Yargıtay 20. HD. 2019/5391 Esas 2019/7167 Karar 05/12/2019 tarihli kararında ifade edildiği üzere “…Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak İstanbul İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır.” 2004 sayılı İİK’nun 50. maddesinde yetki düzenlenmiştir. Düzenlemede, para ve teminat borcu için takip hususunda usul kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunacağı belirtilmiştir. Takip ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 6. maddesinde genel yetkili mahkeme düzenlenmiş ve genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89. maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu, alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Davaya konu alacak da taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden doğmaktadır. HMK 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı, taraflarca inkar edilmeyen akdi ilişkiden kaynaklanan verilen hizmetin parasal karşılığı olup dava bu niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkindir. Diğer bir ifade ile davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu hizmet karşılığında davacının borcu para borcudur. TBK 89/1 maddesi uyarınca borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25/04/2018 tarih 2017-19-902 Esas 2018/973 Karar sayılı ilamında bu husus ” HMK’daki yetki kuralları ilâmsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’nun 6. maddesine göre ilâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı fatura konusu edilen malların teslim edildiği hâlde bedelinin ödenmediğini belirterek iddia ettiği alacağı için takip başlatmıştır. Davalıya ilâmsız icra takibine dayanak Örnek: 7 Ödeme Emri gönderilmiştir. İlâmsız icra takibi yalnız para alacakları için geçerli olacağından, davanın dayanağı icra takibinin de para alacağına ilişkin olduğuna kuşku bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki akdi ilişki inkâr edilmemiş olup, dosya kapsamına göre sözleşmenin ifa edileceği yer de açıkça belirlenmediğinden davacı, yerleşim yeri olan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Bu nedenle mahkemece, Özel Daire bozma kararında belirtildiği gibi işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir.Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde her alacağın sonuçta bir para ödemesine dayanabileceği, Borçlar Kanunu’nun 73/1. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz (ödünç) akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulünün gerektiği, bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini hâlinde; para borçlarıyla ilgi tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğuracağı, HMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralların da ihlal edilmiş olacağı, alacak talebinin konusunun teslim edilmiş mal olduğundan direnme kararının yerinde olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.Davacı vekili müvekkil şirketin yerleşim merkezinin İstanbul/Sarıyer olduğunu iddia etmiş ise de dairemizde incelenen emsal dosyalara ibraz edilen Ticaret Sicil Gazetesi suretinde görüldüğü üzere, takip tarihi itibariyle davacı şirketin merkezin Çankaya/Ankara’da olduğu, takipten sonra 25/01/2019 tarihli Genel Kurul Kararına istinaden şirketin merkezi Sarıyer/İstanbul’a nakledildiği anlaşılmıştır.Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; işletmesi davacıya ait otoyol ve köprülerin kullanılmasından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasında yetkili mahkeme; HMK’nun 6 maddesi uyarınca davalının yerleşim yerinin bulunduğu kayseri asliye ticaret mahkemesi, TBK’nun 89. maddesi uyarınca davacının yerleşim yerinin bulunduğu Ankara asliye ticaret mahkemesi ile taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu gözetilerek HMK 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin bulunduğu icra dairesidir. Taraflar arasında sözleşme (hizmet); davacının işlettiği, 3. Köprü ve bağlantılı otoyoldan geçilmesine ilişkindir. O halde sözleşmenin ifa yeri davacının hizmet aldığı köprü ve otoyol gişelerin bulunduğu yargı çevresidir. İhlalli geçişlere ilişkin kayıtlar incelendiğinde akdin ifa yeri hizmetin verildiği yer İstanbul yargı alanı içerisinde olduğundan, davalının yetkiye itirazı yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle, mahkemenin işin esasına girerek bir karar vermesi gerekirken mahkemenin yetkisizliğine kararı verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı nalaşılmakla; davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.a.3 bendi uyarınca sair itirazlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜ ile, HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/09/2020 tarih, 2020/26 esas 2020/328 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3- Davacı tarafça başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca yatırmış olduğu 148,60 TL istinaf başvuru harcının HAZİNEYE irat kaydına, 4-Davacı vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf peşin harcının ilk derece mahkemesi tarafından talep halinde kendisine iadesine,5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,7-HMK’nun 353/1.a.3. ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28/04/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/04/2021