Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1155 E. 2021/1302 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1155
KARAR NO: 2021/1302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/199
KARAR NO: 2021/57
DAVA TARİHİ: 06/05/2019
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
DAVA: İtirazın İptali (İşveren Mali Mesuliyet Poliçesinden Kaynaklanan)
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi ile müvekkili şirket arasında 20/05/2014 tarih … poliçe numarası ile işveren mali mesuliyet sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçe süresi içerisinde işyerinde 23/12/2014 tarihinde iş kazası meydana geldiğini ve kazanın sigorta acentesine derhal bildirildiğini, kazaya uğrayan işçi …’nun Bursa 9. İş Mahkemesinin 2015/406 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu maddi-manevi tazminat davasının 28/12/2017 tarihinde karara bağlandığını ve ilamın işçi vekili tarafından Bursa … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile icraya konulduğunu, müvekkilinin davalı sigorta şirketi ile söz konusu takibe dair ödemelerin yapılması için irtibata geçmesi üzerine dosya kapak hesabında toplam tutar 119.573,37 TL olmasına rağmen icra dosyasına davalı yan tarafından 21/02/2018 tarihinde 109.483,26 TL ödeme yapıldığını, eksik bakiyenin ödenmesi yönündeki görüşmelerden müspet bir sonuç alınamayınca müvekkili firmanın 22/02/2018 tarihinde 5.553,86 TL ve 26/02/2018 tarihinde 4.536,25 TL ödeyerek icra dosyasını kapattığını ve ödenen bu bedeller nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, dava açılmadan önce icra dosyası yeniden incelendiğinde icra müdürlüğü tarafından 27/02/2018 tarihinde reddiyat yapılarak, müvekkili firma tarafından dosyaya yatırılan tutardan 1.688,55 TL’nin müvekkil firma hesabına yatırlıdığı fark edildiğinden iş bu davanın bu bedel düşülerek açıldığını beyan ederek, itirazının iptaline ve takibin 8.401,55 TL üzerinden devamına karar verilmesini ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :Mahkemece; “Davacı/Davacılar tarafından davalı/davalılar aleyhine açılan iş bu davanın, işlemden kaldırıldığı (başvuruya bırakıldığı) tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği” gerekçesiyle, “Davanın H.M.K.’nun 150. maddesi uyarınca 08/01/2021 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; dava devam etmekte iken ülkemizde ve tüm dünyada koronavirüs hastalığı ortaya çıktığını ve bu nedenle Hâkimler Ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği’nin resmi internet sitesinde 13/03/2020 tarihinde yayımlanan “Corona Virüsü Hakkında Alınacak Tedbirler” konulu bila tarihli yazısına ilişkin duruşmaların ertelenmesine karar verildiğini ve ertelemeye ilişkin tutanağın kendilerine tebliğ edildiğini, dosyanın 08/10/2020 tarihinde yapılacak olan duruşmasına mazeret sunmaları akabinde ise dosyanın takip edilmediği gerekçesiyle işlemden kaldırıldığını, 08/10/20120 tarihli duruşmada mazeretin belgesiz olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiğini, davacı şirket merkezinin Bursa’da olduğunu ve kendilerinin de Bursa ilinde ikamet ettiklerini, Ekim 2020’de tüm ülkede koronavirüs vakaları hızla arttığından tüm medya kuruluşlarında gerekli olmadıkça evden çıkılmaması seyahat edilmemesi uyarıları yapıldığını, 08/10/2020 tarihinde yapılacak olan duruşmadan bir gün önce dosyayı incelediklerinde bilirkişiye tevdii edildiğini ancak raporun ibraz edilmediğini görmeleri nedeniyle duruşmanın bilirkişi raporunun beklenmesine şeklinde erteleneceğini düşündükleri ve koronavirüs nedeniyle Bursa’dan İstanbul’a seyahat ederek risk almanın uygun olmadığı hissiyatıyla mazeret gönderdiklerini, koronavirüs tedbirleri çerçevesinde hem kendilerini hem de toplum sağlığını düşünerek aldıkları bir kararın müvekkilinin hak kaybına uğramasına neden olmasının hakkaniyete aykırı olacağını, bir avukatın mesleki tek faaliyetinin duruşmalara girmek olmaması nedeniyle UYAP’tan sorgulama yapılarak başka duruşmalarının olmadığı gerekçesiyle mazeretin reddedilmesinin de uygun olmadığını, henüz bilirkişi raporunun dönmediği bir aşamada sunulan mazeretin yargılamayı uzatma niyeti içinde olduklarını ya da davayı takip etme iradesinde olmadıklarını göstermeyeceğini, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin duruşma tutanağı tebliğ edilmediğinden ve büroda görevli katibin UYAP üzerinden sadece duruşma listesine bakması nedeniyle duruşmadan gerekçeli kararın tebliğ edilmesi ile haberdar olduklarını ve 3 aylık süre içinde de yenileme yapılamadığını, 6100 sayılı HMK’da yer alan “Hakim yargılamanın makul süre içerisinde ve düzenli şekilde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür” ve “geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez” düzenlemeleri ile Anayasa ve HMK da yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” temel ilkesi birlikte değerlendirildiğinde mazeretin kabul edilerek dosyanın bilirkişiden dönüşünün beklenmesi ve duruşmanın ertelenmesi daha yerinde bir karar olacakken, zaten alacaklı konumda olan müvekkilini hak kaybına uğratacak şekilde bir karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, işveren mali mesuliyet sigortası nedeniyle rücu istemine ilişkindir. Somut dosya incelendiğinde; 25/02/2020 tarihli ilk celseye davacı vekilinin mazeret bildirerek katılmadığı, davalı vekilinin duruşmaya katıldığı, mahkemece ön inceleme duruşması yapılarak, mazeret dilekçesinin kabul edildiği ve eksikliklerin ikmali halinde dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi yönünde ara karar oluşturularak duruşmanın 07/05/2020 tarihine ertelendiği ancak bu tarihte duruşma yapılmadığı ve tebligat üzerine “Corona virüs (Covid-19) önlemleri kapsamında alınan tedbirler gereği duruşmaların (herhangi bir şekilde duruşma açılmaksızın, son celsede verilen ara kararlar aynen geçerli olmak ve duruşma gününe sonuç bağlandığı hallerde yeni tayin edilen duruşma günü esas alınmak kaydıyla) ertelenmesine karar verilmiş olup belirlenen günde geçerli bir özrünüz olmadan mahkemede hazır bulunmadığınız takdirde, duruşmaya yokluğunuzda devam edileceği ve yokluğunuzda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceğiniz ihtar olunur.” şerhi eklenerek duruşmanın 08/10/2020 tarihinde saat 10:00’da yapılacağının dair taraflara tebligat çıkartıldığı, bu arada 21/09/2020 tarihinde dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, 08/10/2020 tarihinde yapılan duruşmaya her iki tarafın da mazeret dilekçesi sunduğu, duruşma zaptında;”Davacı vekilinin belgesiz mazeret dilekçesi sunduğu, UYAP üzerinden yapılan incelemede mahkememiz dosyasından başka dava ve duruşmasının olmadığı görüldü.Davalı vekilinin mesleki mazeret dilekçesi sunduğu, mazeret dilekçesinde davacı tarafın duruşmaya katılmaması halinde davayı takip etmeyeceklerinin bildirildiği görüldü. Davacı vekiline 25/02/2020 tarihli duruşma tutanağı ve tahkikat duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği görüldü. Dosyanın sigorta uzmanı bilirkişiye ara karar oluşturulmadan 21/09/2020 tarihinde teslim edildiği, duruşma günü itibariyle 30 günlük rapor ibraz süresinin dolmadığı görüldü.” hususları yazılarak, “1-Davacı vekilinin belgesiz mazeret talebinin reddine, 2-Taraflarca usulüne uygun olarak takip edilmeyen iş bu dava dosyasının 6100 sayılı HMK’nın 150 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına” karar verildiği ve 3 aylık yasal süre içerisinde dosyanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 27/02/2013 tarihli 2012/23147 E. 2013/3435 K. sayılı ilamında; “…Somut olayda, davacı vekiline idari para cezasının iptali için dava açmak üzere süre verildiği, davacı vekilinin idare mahkemesinde dava açarak esas numarasını mahkemeye bildirdiği, (5.) duruşmaya mazereti nedeniyle katılmadığı ve mahkemece mazeretin kabul edilerek duruşmanın 10/02/2012 tarihine ertelendiği, davacı tarafın duruşmaya katılmaması üzerine 10/02/2012 tarihinde ilk kez dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin süresinde davayı yenilemesi üzerine yeni duruşma gününün kendisine yöntemince tebliğ edildiği, davacı vekilinin 13/04/2012 tarihli mazeret dilekçesinde süreli işlerinin takibi amacıyla şehir dışında bulunacağını belirterek mazeretli sayılmasını ve yeni duruşma günü belirlenerek kendisine tebliğini talep ettiği, mahkemece “davacı vekilinin mazeretinin gerekçelendirilmediği ve belgelendirilmediği, davacı vekilinin önceki oturumlarda üst üste mazeret bildirdiği” gerekçesiyle mazeret dilekçesinin reddine ve HMK’nın 320/4.maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Öncelikle davacı vekilinin mazeret dilekçesinde duruşmaya katılmama gerekçesi yer aldığı gibi mazeret dilekçesinde yeni duruşma gününün tebliği için masrafın da gönderildiği ifade edilmiştir. Dava ödeme emrinin iptaline ilişkin olup davacı tarafın davanın sürüncemede kalmasında kural olarak menfaati bulunmamaktadır. Mahkemece davacı vekilinin üst üste mazeret dilekçesi verdiği belirtilmekte ise de davacı vekilinin önceki aşamalarda sunduğu (1) mazeret dilekçesi bulunmakta olup (5.) duruşmada bu mazeret mahkemece kabul de edilmiştir. Davacı vekilinin kötüniyetli bir biçimde davanın sürüncemede kalması için çaba gösterdiği kanıtlanmadıkça daha önce kabul edilen mazeret sonraki mazeretin reddi için başlıbaşına gerekçe olamaz. Bunların yanında mahkemece idare mahkemesinde görülmekte olan davanın sonucu da beklenmektedir.Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında davacı vekilinin 13/04/2012 tarihli mazeret dilekçesinin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin geçerli bir özrü bulunmasına karşın yetersiz gerekçe ile mazeret dilekçesinin reddi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…”Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili mesleki mazeretini belgelendirmemiş ise de dosya kapsamında henüz 2.duruşmanın yapıldığı, önceki celsenin Covid 19 tedbirleri kapsamında ertelendiği, mazeret sunulan celsede dosyanın bilirkişi incelemesinde olduğu ve dosya aslı ve raporun henüz dönmediği, tarafların duruşmaya katılması halinde de mahkemece dosyanın bilirkişi incelemesinden dönmesinin bekleneceği, bu nedenle sunulan mazeretin davanın uzamasına yönelik olmadığı, davacı icra dosyası kapsamında ödediği bedelin tahsilini talep ettiğinden davacı vekilinin mazeret sunarak davayı uzatma amacı olduğundan da söz edilemeyeceği, emsal ilamda da belirtildiği gibi sunulan mazeret dilekçesinin “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması” biçiminde açıklanan temel ilkeye aykırı ve kötüniyetli bir davranış olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1.a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın esasına ilişkin yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/199 E. 2021/57 K. sayılı 21/01/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/12/2021