Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1053 E. 2022/82 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1053
KARAR NO: 2022/82
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/784 Esas
KARAR NO: 2021/451
KARAR TARİHİ: 14/04/2021
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 19/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde, konkordato talep eden şirketin üretim ve satış faaliyetlerine devam ettiği ancak, ön projede yer alan 2019 yılına ait net satış tutarlarının çok gerisinde kaldığı, şirketin 31/10/2019 tarihi itibari ile 253.062,52 TL tutarında zarar raporladığı, üretim ve satış dışındaki nakit giriş imkanlarının bu zamana kadar sağlanmadığı, yine ön projede belirtilmesine rağmen on dört aylık sürenin geçmesi dikkate alınarak şirket ortaklarının maliki olduğu taşınmazlarının konkordato sürecinde satılıp borçlu şirketin borçların tasfiyesi için kullanılmadığı, taşınmazların devrine ilişkinde her hangi bir talep bulunmadıkları, alınan siparişlerin artırılarak kar paylaşım esasına dayalı olarak ortaklık yapısının kurulacağının belirtilmesine rağmen bu husus da bir gelişme olmadığı ayrıca maliyet ve giderlerde tasarruf yapılacağı belirtilmesine rağmen bu hususda da iyileşme olmadığı, yine siparişler bakımından ilk on aylık satışların hedeflenen cironun çok gerisinde kaldığı, hali hazırdaki mali durum itibariyle; 2017 yılında -1,56 Milyon TL, 31/08/2019 tarihli korkordato başlangıç gelir tablosunda -2.64 Milyon TL, 31/12/2018 de yıllık bazda -1,23 milyon Tl zarar raporlayan davacı şirketin bu döngüyü 2019 yılının ilk 10 ayında da kıramadığı anlaşılmakla olup dönemi zarar ile kapattığı, sonuç olarak şirket kendisin dar boğazdan çıkaracak ve konkordatoya karşı borçlarını ödeyecek üretim ve satış düzeyine ulaşamadığı dikkate alınarak, her ne kadar son komiser raporu sonrası sunulan taşınmaz ön satış protokolü sunulmuşsa da on dört aylık süreç boyunca bu konuda bir aksiyon alınmadığı ve satın alacak kişinin imzasının denetlemediği gibi gayri menkul satış vaadi sözleşmesinin noterce düzenleneceği dikkate alındığın da bu talep yerinde görülmemiş olup şirketin on dört aylık süredeki üretim ve satış performansı dikkate alınarak revize ön projede talebi de değerlendirildiğinde bu aşamada alınan raporlar ve geçen süreç içindeki şirketin faaliyetleri dikkate alındığında, konkordatonun başarıya ulaşmasını beklemek gerçekçi bulunmadığından konkordato talebinin reddine, rayiç değer bilançolarına göre şirketin borca batık olduğu geçici komiserler kurulu raporu ile sabit olmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 292/1-b maddesi gereğince şirketin iflasına “karar verilmiştir. Verilen kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizin 14/10/2020 tarih 2020/1555 Esas 2020/100 Karar sayılı ilamı ile ” Davacı, dayandığı projede ödeme kaynağını, 1 yılı ödemesiz 5 yıl yıl boyunca satışlardan elde edilecek gelire, ilk 2 yılda toplam 300.000,00 TL nakit sermaye artışına, ortakların şahsi gayrimenkullerin satışına, alınan siparişlerin arttırılarak, kar paylaşım esasına dayalı ortaklık yapısının kurulmasına, konkordato sürecinde kaynakların etkin verimli kullanarak birikim yapılmasına ve maliyet ve giderlerde tasarruf yapılmasına bağlamış olup revize projede ise hangi taşınmazın satışı yapılacağı açıkça gösterilerek, gayrimenkul değerleme uzmanın raporunda belirtilen rayiç bedel üzerinde satışı yapılarak 2020 yılı içerisinde şirketin tüm borcunun neredeyse tamamının kapatılacağı hedeflenmiştir. Ön projede hedeflenen satış-ciro, karlılık, sermaye artışı, tasarruf ve birikim sağlanamamış ise de; ön projede bahsedilen revize projede ise somutlaştırılan şirket ortağına ait taşınmazın satışı halinde elde edilecek gelirin şirketin borçlarını karşılayacak durumda olup olmadığı değerlendirilmemiştir. Nitekim davacı şirketin konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali şirket ortağına ait taşınmazın satışına bağlı olduğu görülmüştür. Kaldı ki mahkemece şirket ortağına ait taşınmazın satışından elde edilecek nakit akışı da dikkate alınarak davacı şirket hakkında kesin mühlet kararı verilmiştir. Ayrıca 25/09/2019 tarihli konkordato komiser heyet toplantısında davacı şirket temsilcileri, şirket ortaklarından …’a ait Küçükçekmece’de bulunan %30 iskontolu acil satış değeri 16.000.000,00 TL olan gayrimenkulün en kısa sürede satılması için çalışmaların hızlandırılacağı, müşteri bulunması halinde fiyatta gerekli iskontaları da yapılarak paraya çevrileceği ve bu durumda alacaklılar toplantısını dahi beklemeden konkordatoda sürecinden çıkmayı hedeflediklerini belirtmiştir. Davacı şirketin ön ve revize projesinin başarıya ulaşma ihtimali şirket ortağına ait taşınmazın satışına bağlanmış olduğu gözetilerek, kesin mühlet kararı verilmesine rağmen, kesin mühlet kararının sona ermesine yaklaşık 3 ay süre varken davacıya satış için gerekli hazırlığı yapmasına izin vermeden, ayrıca alacaklıların projeyi oylamasına imkan bırakmadan mahkemece alacaklıların iradesi yerine geçerek dosyaya sunulan taşınmaz satışına ilişkin ön protokol noterde düzenlenmediği gerekçesiyle davacı şirket hakkında verilen kesin mühlet kararı kaldırılarak davacının konkordato talebinin reddine ve İİK 292 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Mahkemece, atamış olduğu konkordato komiserleri yönünden, İİK ‘nın 290. Maddesindeki görevleri doğrultusunda; konkordatoya başvuran borçlunun mali durumunun iyileştirilmesi ve alacaklılarında bundan fayda sağlamaları için birlikte hareket ederek zamanında gerekli ve yeterli uyarı bilgilendirme ve yönlendirmeleri yapıp yapmadığının denetlenmesi gerekirken bu denetlemeninde usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır. Oysa konkordato sürecinin başarıya ulaşması için gerekli olan kararların alınmasına katkı sunacak şekilde komiser heyetinini aktif bir çaba ve çalışma içerisinde bulunmaları gerektiği, bunun aynı zamanda bir yükümlülük olduğu, konkordato komiserlerinin bilirkişi kurulundan farklı olduğu hususu da dikkate alınmaksızın komiserlerin sadece tespitlerde bulunduğu ve bu nedenle de komiserlerin, sürece yeterlice ve olması gerektiği gibi müdahale etmedikleri anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından ise komiserlerin bu yönden denetlenmesi, gerekli uyarıların yapılması ve komiser heyetininde borçluya konkordato sürecinin başarısı için gerekli aksiyonları almasına dönük çalışma yürütmeleri gerekmesine aksine hareketin ise komiserlerin hukuki ve cezai sorumluluklarına yol açacak olmasına dönük gerekli denetleme uyarma ve talimatların yerine getirilmemiş olduğu ” gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İstinaf sonrası dairemiz kararına uygun yapılan yargılama neticesinde mahkemece; ” İİK 302.maddeye göre revize konkordato projesinin alacaklılar tarafından gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını” gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini” aşacak şekilde olumlu oy verilmemiş olması sebebiyle kabul edilmediği dikkate alınarak İİK m. 302, son fıkra hükmü uyarınca konkordato projesinin kabul edilmediği, komiser konkordato talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve rayiç değer bilançolarına göre şirketin borca batık olduğu geçici komiserler kurulu raporu ile sabit olmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 292/1-b maddesi gereğince; konkordato talep eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı davacı şirket …A.Ş.’nin konkordato talebinin reddi ile borca batık olması sebebiyle iflasına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkilin konkordato sürecine tamamen iyi niyetle ve iş yaparak borçlarını ödeme gayesi ile girdiğini, müvekkil şirket, konkordato ön projesinde de açıklamış olduğu üzere şirket ortaklarından …’a ait olup mahkeme bilirkişisince önceki iflas kararına yakın zamanda yaptırılan kıymet takdirinde 18.000.000 TL değer biçilen taşınmazın satışı ile ilgili olarak birçok önemli görüşmeler yapmış olup nihai olarak taşınmazın çok yakın zamanda satışı ihtimali de doğmuş, hatta taşınmaz alıcıları ile yapılan protokol de önceki iflas kararından önce dosyaya sunulduğunu, müvekkilin tüm borçlarını konkordato projesinde belirtildiği gibi kısa süre içinde ödeyebileceğinin mümkün olduğu da açıkça anlaşıldığı halde mahkemece daha önce iflas kararı verildiğinden bu satış süreci de maalesef iptal olduğunu, daha sonra da pandemi süreci nedeni ile gayrımenkule müşteri bulunamadığını, istinaf kararı sonrası da mahkemece bu husus teyit edilmiş, yeniden güncel bilirkişi kıymet takdiri yaptırıldığını ancak buna rağmen yine iflas kararı verildiğini, konkordato da nihai amaç alacaklıların menfaatini korumak olduğundan işbu şirket ortağının şahsına ait satışın gerçek değerine yakın bir değerde yapılarak firma hesabına ciddi oranda nakit paranın girmesi, iflas durumuna göre alacaklıların çok daha menfaatine olacak ve daha kısa sürede alacaklarını tahsil etme imkanına kavuşabilecekleri, aksi durumda iflas kararının hiç kimsenin menfaatine olmadığı gibi alacaklılar için daha büyük zararlar doğmasına sebep olacağı açık olduğu halde müvekkil şirkete ek süre verilip beklenmediğini, ayrıca geçmişinde çok büyük cirolar elde etmiş, çalışmaya devam eden üretim yapan koklü bir işletme olan müvekkil şirketin iflası ile kimseye, alacaklılara da bir faydası olmayacağını, müvekkil şirket konkordato müracaatından bu yana zorluklarla da olsa, önceki iflas sonrası alacaklıların oybirliği ile iflas müdürlüğünce alınan faaliyetin devamı kararı ile ticari faaliyetini kesintiye uğratmadan devam ettirdiğini, üretim ve satış yapmaya devam ettiğini, ülkemize döviz kazandırdığını, çalışma kabiliyetini asla kaybetmediğini, personel, demirbaş, tesis, makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, komiser heyetinin ve bilirkişilerin aksi yönde hiçbir tespiti olmadığını, müvekkil şirket yetkilisinin bu süreç içerisinde özellikle yurt dışında iyi niyetle yapmış olduğu samimi çalışmalar neticesi, firmanın ayakta kaldığını, çalıştığını gören eski ve yeni müşteriler, yeni verecekleri siparişlerle müvekkil firmanın iş kapasitesini ve gelirlerini arttırabileceği, müvekkil şirketin iç piyasadaki daralmadan ve krizden çıkış yolu bulabileceği açıkça ön görülebilmekte ve yeni yeni güven duymaya başlamışken yine haksız ve hukuka aykırı iflas kararı verildiğini, şirketimiz ortaklarının şahsi gayrımenkullerini sattıklarında şirketimiz borçlarının yaklaşık % 95 inin ödenebileceği gerçeği karşısında komiser heyetinin halen olumsuz yaklaşımını anlamak mümkün olmadığını, bu nedenle iflas kararının kaldırılması halinde en azından müvekkile pandemi koşulları gözetilerek ek süre verilmesi ve bu süresini değerlendirmesi için fırsat verilmesi, hem ülke ekonomisi, hem alacaklılar hem de müvekkil lehine olacağını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir. Konkordato Komiseri Heyetinin 07/04/2021 tarihli raporunda ” Borçlu şirketin kesin mühlet içerisinde faaliyetine İstanbul merkez adresi ile Bursa imalat adresinde aktif olarak devam ettiği, Covid19 salgının firma faaliyetleri üzerindeki etkisine rağmen satış ve tedariklerinde kayda değer bir aksamanın görülmediği, çalışma kabiliyetini kaybetmediği; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu ifade edilmiş ve ilave olarak şirketlerin şube durumları, sermaye artışı ve gelir arttırıcı faaliyetler, proje revizyonu, alacaklılar toplantısı vb hususlar hakkında bilgi alındığı, tevdi edilen görev kapsamında “Çekişmeli Alacaklar Değerlendirme Raporunun” Mahkemeye sunulduğu, şirket varlıkları ile borçların ifasında kaynak olarak gösterilen şirket ortağına ait taşınmazın rayiç değer tespiti için bilirkişilerin görevlendirildiği, bilirkişiler tarafından hazırlanan raporların dosyaya sunulduğu, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamelerine göre; borçlu şirket bünyesinde 2020 yılında ortalama 20 kişiden fazla çalışan istihdam edildiği, bu kapsamda çalışan sayısının Ocak 2021 döneminde 23 olduğu, 01.01.2020-31.12.2020 dönemi mali verileri incelendiğinde; borçlu şirketin net satış hasılatının 4,31 milyon-TL ve dönemin zararının 835 bin TL olarak gerçekleştiği, ancak gerçekleşen bu tutarın borçlu şirketin ön projesinde 2020 yılı için öngördüğü net satış hasılatı ve karlılık hedefinin çok gerisinde kaldığı, keza 01.01.2021-31.12.2021 dönemi mali verileri incelendiğinde; borçlu şirketin net satış hasılatının 280 bin-TL ve dönemin karının ise 45 bin TL olarak gerçekleştiği, ancak gerçekleşen bu tutarın borçlu şirketin revize ön projesinde 2021 yılı için öngördüğü net satış hasılatı ve karlılığın hedefinin çok gerisinde kaldığı, borçlu şirket 31.01.2021 tarihi itibariyle kaydi olarak borca batık olmadığı, ancak rayiç değerler açısından borca batık durumda olduğu, şirketin mali kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde mali mevzuata uygun olmayan kayıtları –kira tahakkuklarının gider yazılmayıp bilançoda gösterilmesi gibi- bu gibi kayıtların mali kayıtlar bilanço denkliğini etkileyen hususlar olduğu, be nedenle kaydi özkaynak yeterlilik durumu değerlendirilirken bu hususun göz önünde bulundurulması gerektiği, şirket merkezinde yapılan toplantılarda, mali kayıtların gerçeğe uygun ve mali mevzuata uygun yapılması konusunda şirket yetkililerinin yazılı olarak uyarıldığı, şirket tarafından Revize Ön projenin 26 Şubat 2021 tarihinde dosyaya sunulduğu, projeye göre; Şirketin konkordatoya tabi toplam borcunun 10.616.748,78 TL olduğu, daha önceki projede şirketin konkordatoya tabi borçlarının ödenmesinin kaynak olarak gösterilen şirket ortağı …’a ait taşınmazın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin istinaf kararı gerekçesinde, projenin başarısının söz konusu taşınmazın satışına bağlı olduğu dikkate alınarak taşınmazın satışı için gerekli hazırlıkların yapılması konusunda Şirkete olanak tanınması gerektiği belirtilmesine rağmen, yeni projede söz konusu taşınmazın yeni projede kaynak olarak gösterilmediği, Kesin Mühlet Süreci içerisinde yapılması gereken alacaklılar toplantısına ilişkin yapılan hazırlık çalışmalarının sonucunda 25 Mart 2021 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, revize proje incelendiğinde alacaklılara yapılan ödeme teklifinde ağırlıklı olarak faaliyet karına ve stok satış gelirlerine bağlı bir yapı oluşturulduğu ancak şirketin öngördüğü kârlılık hedeflerinin geçmiş yıllar ile mukayese edildiğinde ulaşılabilir hedefler olmadığı, stok satışlarındaki öngörüye ulaşılmasının mümkün olabileceği, revize projede yer alan borç toplamları ile ödeme kaynakları karşılaştırıldığında görüleceği üzere, borçlunun öngördüğü kaynakları yaratması halinde, talep ettiği 4 yıllık vadede tüm borçlarını ödeyebilecek durumda olduğu, revize konkordato projesinin alacaklılar toplantısında ve iltihak süresinde gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını” gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini” aşacak şekilde olumlu oy verilmemiş olması sebebiyle kabul edilmediği” hususları bildirilmiştir. Tasdik koşullarının değerlendirilmesine ilişkin 07/04/2021 tarihli nihai raporda ” şirketin mali tablolarındaki rakamsal veriler dikkate alındığında iflas tasfiyesi neticesinde alacaklıların eline geçecek tutarın %36,84 oranıyla (garamenin) adi konkordatoda teklif edilen %50 oranındaki anapara ödemesinden daha az olacağı, şirket kaynaklarının alacaklılara yapılacak ödeme ile orantılı olması ilkesi (İİK m. 305, f. 1, (b) bendi) dikkate alındığında, şirketin revize konkordato projesindeki nakit akış tablosunda 2021-2024 yılları arasında nakit girişleri (ön görülen kaynaklar) toplamının 12.037.332 TL, nakit çıkışları toplamının 11.694.716.-TL ve 2024 yılı dönem sonu nakit tutarının 342.616.-TL olmak suretiyle kaynakların yapılacak ödeme ile orantılı olduğu, revize konkordato projesinin alacaklılar tarafından gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını” gerek “Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini” aşacak şekilde olumlu oy verilmemiş olması sebebiyle kabul edilmediği, mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlarının olmadığı, İİK m. 206’nın birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar bakımından ilgili alacaklıların açıkça feragat ettiklerini gösteren belgelerin komiser heyetine sunulmadığı, konkordato projesi tasdik olmadığından buna ilişkin belgelerin dosyaya sunulmasına ihtiyaç olmadığı konkordatonun tasdik edilmemiş olması sebebiyle iflas harcının hesaplanmadığı, İİK m. 302, son fıkra hükmü uyarınca ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, konkordato projesinin kabul edilmediği, komiser heyeti tarafından hazırlanan 31.01.2021 tarihli rayiç değer bilançosu esas teşkil etmek üzere 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ ncı Maddesinin (borca batıklık durumu) Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” hükümleri de dikkate alınmak suretiyle hazırlanan rayiç değer bilançosuna göre göre Şirketin (-) 301.880,98 TL tutarında borca batık olduğu sonucuna varıldığı ” bildirilmiştir. 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. Maddesi “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması d)206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” Somut olayda; davacı tarafından sunulan ön projede davacı şirketin toplam 14.284.460,77 TL borcu olduğu belirtilerek konkordatonun tasdiki ile birlikte 1 yılı geri ödemesiz sonraki dört yılda eşit paylı indirim talep edilmeksizin ödeneceği, 24/12/2019 tarihli revize projede ise ortakların şahsi gayrimenkulü 2020 yılı içinde 16.000.000,00 TL bedelle satılarak elde edilen hasılat ve 2020 yılı hedeflenen 234.000,00 TL dönem karı ile şirket borçlarının tümümün 2020 yılında ödeneceği taahhüt edilmiş olup mahkemece konkordatonunu başarıya ulaşma ihtimali bulunmadığından verilen red kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizce, borçlu şirketin ön ve revize projesinin başarıya uluşma ihtimalinin şirket ortağına ait taşınmazın satışına bağlandığı, gözetilerek, davacı şirkete satış için gerekli hazırlığı yapmasına izin verilmeden konkordato talebinin reddi uygun bulunmamış ise de borçlu şirket istinaf sonrası sunmuş olduğu revize projede, şirket ortağına ait söz konusu taşınmazı konkordato projesinde kaynak olarak göstermediği, şirketin 4 yıllık faaliyet karından, stokların satışından elde edilecek kaynak ile borçlarını, 48 ay vadeli, 1 yıl ödemesiz ve % 50 iskontolu ödemeyi teklif ettiği, konkordato projesinin oylandığı toplantıda ve iltihak müddeti içinde, konkordatoya tabi 8.028.293,66 alacak tutarından ve 62 alacaklıdan sadece 70.482,95 TL (%0,88) alacak tutarına tekabül eden 5 alacaklının kabul oyu verdiği, projenin kabulü için İK 302/3-a bendinde belirtilen çoğunluğun sağlanamadığı ve İİK 305/1-c bendi uyarınca tasdik şartları oluşmadığından konkordatonun tasdiki talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. İİK 305. maddede belirtilen tasdik şartları gerçeklememesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi gerekir. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlıklı 308. maddesi ” Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine verir ve bu karar 288. madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde mahkeme, borçlunun iflasına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Doğrudan doğruya iflas sebepleri ise İİK 177 ila 179. maddelerde ( İİK m. 179 atfıyla TTK 377 m.) düzenlenmiştir. İİK 179. maddesine göre, ” Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Komiser Heyetince, rayiç değer bilançosuna esas alınmak üzere şirketin mali tablolarında ve kayıtlarındaki varlıkların rayiç değerleri bilirkişiler marifetiyle tespit ettirilmiş, bilirkişilerce hazırlanan 18/01/2021 tarihli raporlar dikkate alınarak borçlu şirketin 31/01/2021 tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK’nın 376/3 maddesinde belirtilen değerleme yöntemlerine göre öz kaynağının (-) 301.880,98 TL borca batık durumda olduğu tespiti yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle; İİK 305/1-c bendi uyarınca konkordato tasdik şartları gerçekleşmemesi nedeniyle davacı şirketin konkordato talebinin reddine ve borca batık durumda olduğundan iflasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/01/2022