Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1039 E. 2021/1328 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1039
KARAR NO: 2021/1328
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1400 Esas
KARAR NO: 2019/351
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket … Ltd. Şti., yurtiçi ve yurtdışı hizmet veren şirket olduğunu, davalı tarafın talepleri üzerine verilen hizmet neticesinde davacı şirketin, davalı borçludan fatura karşılığı 25.975,47 TL tutarında alacağı bulunduğunu, davacı şirket, davalı/borçluya ait işlemlerini gerçekleştirdiğini, bu ilişki sonucu karşı tarafın ödemesi gereken hizmet bedeli borcu doğduğunu ve davalı/borçlu, söz konusu sözleşmeden kaynaklanan hizmet bedelini ödemediğini, davalı tarafa karşı yasal takibe girişildiğini, davalı hakkında, İstanbul … İcra Müdürlüğü… E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını davalı/borçlunun, takibe, borca ve diğer ferilerine itiraz etmesi üzerine işbu takip durdurulduğunu, takibe konu alacak … nolu 08.07.2014 tarihli 8.114,04 EUR bedelli fatura olduğunu, Her ne kadar takip 20.697,93 EUR ile başlatılmış olsa da işbu davada sadece 8.114,04 EUR bedelli fatura konusu olduğunu, davacı şirket tarafından davalı, kural ve koşullarını bilerek hizmet talep ettiğini, buna rağmen sunulan hizmetin bedelini ödememesi kötü niyetli olduğunu, davalının faize itirazı da kötü niyetli olduğunu zira davalı/borçlunun borcuna takip öncesi herhangi bir şekilde faiz işletilmemiş olup, takip sonrası uygulanan faiz ise yasal faiz olduğunu, davacı şirketin alacağı, davalı/borçluya verilen hizmeti likit olduğundan davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacı şirketin vermiş olduğu hizmetinin karşılığı olarak düzenlenen 30.04.2015 tarihli cari hesap ekstresi uyarınca, takip konusu alacağın varlığı ve miktarı itibariyle taraflar arasında kesin ve belirli olduğunu, bu sebeple alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazların reddedilerek, davalı/borçlu aleyhine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere İİK 67. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusunun gemiye verildiği iddia edilen hizmetten doğan alacak iddiasına dayandığını, bu davanın öncelikle görev itirazı doğrultusunda reddi ile görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı, davanın sırf bu nedenle dahi reddi gerektiğini, dava konusu icra takibine konu edilen faturaları tanzim eden şirketler ile davacı/takip alacaklısı şirket birbirinden farklı olup, bu husus 09/09/2015 tarihli takibe itiraz dilekçesinde ifade ettiğini, davacı, davalının itirazı sonrası bu faturalardan yalnızca kendisi tarafından düzenlenmiş olan 08/07/2014 tarihli, … nolu faturayı itirazın iptali davasına konu yaptığını, davacı şirket aqua star isimli gemiye 16/05/2014 ila 28/05/2014 tarihleri arasında hizmet verdiğini iddia etmesine karşın takip ve dava konusu faturayı hizmetten yaklaşık 2 ay sonra (08/07/2014 tarihlinde) düzenlendiğini, VUK m 231/5 gereğince faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten azami 7 gün içinde düzenlenmesi gerektiğini ve bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturanın hiç düzenlenmemiş sayılacağını ifade ettiğini, bu sebeple kanuna aykırı davrandığını yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine ve dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, davanın deniz ticaretine ilişkin yapılmış bir hizmet sözleşmesinden doğduğu ve bu sebeple İstanbul 17. ATM’nin görev sahasına girmekte olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğramış olduğunun tespiti ile zamanaşımı itirazının doğrultusunda reddine, davanın tümden ve esastan reddini, icra takibinin ve davanın açıkça hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğu gözetilerek icra ve iflas kanunu m 67 çerçevesinde davacı tarafın en az takip konusu tutarın %20 ‘si oranında tazminat ödemeye mahkum edilmesini, tüm yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin de davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece dava, faturaya dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Mahkememizce öncelikli olarak dava şartlarının incelenmesi gerektiği anlaşılarak ön inceleme duruşmasında dava şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine geçilmiş, davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile HMK 114/1 de sayılı dava şartlarının yanı sıra davanın niteliği gereği İİK 67 de sayılı itirazın iptali davasının dinlenilme şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine geçilmiş ve icra dosyasının tetkik ve incelenmesi ile davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 04/05/2015 tarihinde icra takibine girişilmiş olduğu 02/09/2015 tarihinde borçlunun İTO kayıtlarının dosya arasına alınarak ödeme emrinin davalı borçluya tebliğe çıkartıldığı ve davalı borçlunun 07/09/2015 tarihinde takipte itirazlarını sunduğu, icra takibinin borçlunun vaki itirazı nedeni ile durmasına karar verildiği ve takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı-alacaklının takip dosyasında ekli vekaletname gereğince vekili bulunan Av. …’a 11/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tarihten itibaren itirazın iptali davasının açılması için İİK 67 de belirlenen 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamış olduğu buna karşın davanın 14/11/2016 tarihinde ikame edilmiş olduğu anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK 67 1 gereğince ”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir” düzenlemesine rağmen davacı tarafından itirazın iptali davasının bir sene içerisinde açılmadığı anlaşılmakla dava da İİK 67/1 de zikredilen dava şartının ihlal edilerek ikame edilmesi nedeni ile HMK 115/2 gereğince reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketinin yargılama sürecinde ıslah yoluna başvurarak davanın genel alacak davası olarak görülmesi talebinde bulunulduğu, ancak ıslah başvurusunun hiçbir şekilde dikkate alınmadığı ve doğrudan itirazın iptal davasına ilişkin zaman aşımı süresinin esas alınarak karar verildiği, davacı şirketin ıslah yoluyla davasını dönüştürdüğü genel alacak davasında zaman aşımı süresinin 10 yıl olup bu nedenle davanın usulden reddine dair verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine 3 adet faturadan kaynaklı toplam 20.697,93 EUR alacağın tahsili için 04.05.2015 tarihinde takip başlattığı, davalı vekilinin 07/09/2015 ödeme emrine itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı şirket vekiline 11/09/2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sürecinde sonucunda davanın HMK 114 delaletiyle İİK’nın 67 /1 maddesi uyarınca itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle usulden reddine dair verilmiş olup iş bu karara yönelik davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Türk Ticaret Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki 5136 Sayılı Kanun ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine “iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca bu Kanunun 4.kitabında yeralan deniz ticaretine ilişkin ihtilaflara bakmak ve asliye derecesinde olmak üzere Denizcilik İhtisas Mahkemeleri kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenir” içerikli fıkra hükmü eklenmiştir. Bu düzenleme uyarınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 20.07.2004 gün ve 370 sayılı kararı ile İstanbul’da Denizcilik İhtisas Mahkemesi kurularak faaliyete geçirilmiş ve yargı alanı İstanbul İli mülk sınırları olarak belirlenmiştir. Davaya konu uyuşmazlık davacı tarafın , davalıya fatura içeriğinde belirtildiği üzere gemi bakım hizmetinden kaynaklı hizmet verip vermediği konusu olup, mahkemenin iş bu uyuşmazlıkta görevli olup olmadığı öncelikle incelenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesi gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca yargılamanın her aşamasında öne sürülebileceği gibi mahkemece de res’en dikkate alınmak zorundadır. Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere “Denizcilik İhtisas Mahkemelerinin davaya bakabilmesi için davanın deniz ticaretinden kaynaklanması gerekli ve zorunludur. (Yargıtay Yüksek 15. H.D. 26/04/2017 gün, 2017/384- 1787 E.K; Yargıtay Yüksek 15. H.D. 05/10/2015 gün, 2015/3948 – 4790 E.K) TTK 1352. Maddede geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dahil teçhizat ve bu amaçla verilen hizmetlerin deniz alacağı olarak belirtildiği anlaşılmaktadır. Takibe konu faturalar incelendiğinde itirazın iptali davasına konu edilen faturaların gemi bakımı nedeniyle verilen hizmetten dolayı düzenlendiği ve bu haliyle davaya bakma görevi, 6102 sayılı TTK’nın 5/2. maddesi uyarınca ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı ile İstanbul ili mülki hudutları içerisinde Deniz İhtisas Mahkemesi olarak belirlenen İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Görev konusu istinaf sebebi yapılmamış ise de, görev kamu düzenine ilişkin dava şartı olduğundan HMK 355’1 maddesi uyarınca dairemizce res’en inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile, HMK’nın 355 ve 353/1-a.3 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın, kayıtların kapatılarak görevli Deniz İhtisas Mahkemesi olarak belirlenen İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmek üzere mahkemesine iadesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacının istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/1400 Esas, 2019/351 Karar ve 26/03/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-HMK’nın 114/1-c maddesindeki görev dava şartı yokluğundan HMK’nın 115/2.maddesi,6102 sayılı TTK’nın 5/2 ,TTK 1352.maddeleri uyarınca görevsizlik (davanın usulden reddi) kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi kararı verilmek üzere mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 29/12/2021