Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1036 E. 2022/311 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1036
KARAR NO: 2022/311
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/767 Esas
KARAR NO: 2021/38
KARAR TARİHİ: 05/02/2021
TALEP: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 16/03/2022
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirketir ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve kesin mühlet içinde yapılacak konkordato anlaşmalarının akdedilmesi halinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Konkordato talep eden şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olduğu, 05/09/1984 tarihinde kuruldu, ana sözleşmesinin 13/09/1984 tarihinde tescil edildiği, şirket merkezinin Kağıthane/İstanbul olduğu, şirket sermayesinin 1.650.000,00-₺ olup hissedarlarının …, …, …, …, … olduğu, şirketin ayakkabı satışı yaptığı, satışı yapılan ayakkabıların fason olarak üretildiği, hal-i hazırda 8’i bayii olmak üzere toplam 59 mağazasının bulunduğu, şirketin satışlarının önemli bir kısmının e-ticaret sitesinden gerçekleştirildiği sabittir. Mahkememizce yukarıda ayrıntılı ve kronolojik olarak açıklandığı üzere şirkete konkordato geçici mühleti ve kesin mühleti verilmiştir. Yukarıda yazılı olduğu üzere kesin mühlet bitiminde borçlu şirket tarafından sunulan nihaî revize projede “konkordatoya tâbi borçlarının; her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksidinin tasdik karar tarihini takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ve taksitlerdeki ödeme yüzdeleri sırasıyla %1, %1, %2, %2, %3, %3, %4, %4, %5, %6, %6, %7, %7, %9, %9, %10, %21 olacak şekilde ve her bir alacaklının alacak tutarının her bir taksitte 50.000,00-₺’den aşağı olmamak kaydı ile alacaklıların alacağının %100’ünün faizsiz bir biçimde ödenmesinin”nin teklif edildiği görülmüştür. İİK md. 305 hükmüne göre konkordatonun tasdiki için; a)Teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması, d)206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması, e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekmektedir. Konkordato komiser heyeti tarafından dosyaya sunulan yukarıda yazılı gerekçeli kök ve ek raporlar ile konkordato komiser heyetinin İİK 304 maddesi gereğince alınan sözlü beyanları ve alacaklıların beyan ve itirazları çerçevesinde mahkememizce tasdik şartları yönünden İİK 305 maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede; a) Teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olup olmadığının incelenmesi; iflas halinde âdi alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının yaklaşık %5 olduğu, borçlu şirketin ise sunduğu nihaî projede alacaklıların alacağının %100’ünü faizsiz bir biçimde her bir alacaklının alacak tutarının 3 taksiti mahkemenin tasdik kararını takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ve her bir taksit tutarının 50.000,00-₺’den aşağı olmamak şartı ile ödemeyi teklif ettiği, ülkemizde iflas tasfiyelerinin ortalama 5 yıl sürdüğü ve borçlu şirketin iflası halinde âdi alacaklının alacaklarına kavuşma oranının yaklaşık %5 olduğu dikkate alındığında konkordatonun iflasa nazaran alacaklıların lehine olduğunun komiser heyetince mütalaa edildiği, dosya kapsamına uyan mütalaa dikkate alındığında konkordatonun iflasa nazaran alacaklıların lehine olduğunun görüldüğü, bu suretle İİK 305/1-a maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığının incelenmesi; komiser heyeti gerekçeli raporundan şirketin mevcut kaynaklarının ve ödemelerinin gerçekleştirilmesinin planlandığı dönemde yaratabileceği kaynakların konkordato teklifi ile orantılı olduğu, mevcut duruma göre şirketin borçlarını planlanan dönemden daha kısa bir sürede veya faizi ile birlikte ödemesinin mümkün görülmediği anlaşılmakla projenin alacaklıların İİK md. 302 hükmünde yer alan nisaba kayıtlı alacaklı yönünden ve nisaba kayıtlı alacak tutarı yönünden yasada ön görülen çoğunluk tarafından kabul gördüğü de dikkate alınarak İİK 305/1-b maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. c)Konkordato projesinin 302. maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilip edilmediğinin incelenmesi; konkordatoya tâbi alacaklı sayısının 334 ve alacak tutarının 285.859.486,69-₺ olduğu, konkordato teklifinin en az 168 alacaklı tarafından kabul edilmesi ve bu alacaklıların nisaba mesnet teşkil edecek alacak toplamlarının 142.929.743,35-₺’den fazla olması yahut teklifin en az 84 alacaklı tarafından kabul edilmesi ve bu alacaklıların nisaba mesnet teşkil edecek alacak toplamlarının 190.572.991,13-₺’den fazla olması gerekmekte olup, oylamada teklifi 226 alacaklının kabul ettiği ve bu alacaklıların nisaba mesnet teşkil eden alacaklarının toplamının 206.022.010,21-₺ olduğu, teklifi kabul edenlerin sayısının tüm alacaklılar içerisindeki yüzdesinin %67,66 olup, teklifi kabul edenlerin alacak toplamlarının tüm borçların içerisindeki yüzdesinin ise %72,07 olduğu, İİK 302 maddesi uyarınca her iki alternatifli çoğunluğun da sağlandığı, bu durumda İİK 305/1-c maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. d)206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanıp bağlanmadığının incelenmesi; konkordato talep eden şirkete ait … marka no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “sizin hikayeniz, bizim hikayemiz”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” markalarının İİK 305/1-d bendi uyarınca TEMİNAT OLARAK KABULÜNE ve anılan markalar üzerinde komiser heyetinin dosyada mevcut 28/01/2021 tarihli raporunda yazılı 93 alacaklı yönünden ve toplam 7.614.037,50-₺ alacak tutarı bakımından rehin tesis edilmesine, bu hususta Ankara Türk Patent Ve Marka Kurumu Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına karar verilmiş olup, bu suretle İİK 305/1-d maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği kanısına varılmıştır. e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilip edilmediğinin incelenmesi; konkordato talep eden şirketin konkordato tasdik harcı ve yargılama giderini depo ettiği, bu suretle İİK 305/1-e maddesindeki tasdik şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Diğer yandan çekişmeye uğrayan alacaklar mahkeme ilâmına, kesinleşmiş takibe, kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belgeye veyahut kambiyo senedine dayanmadığından çekişmeli alacaklılar için İİK 308/b-2 maddesi gereğince depo kararı verilmeyerek tüm bu sebeplerden dolayı konkordato talep eden şirketin tasdik talebinin kabulü ile “İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı olan … A.Ş.’nin revize edilen projesinin tasdikine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Müdahil alacaklı … A.Ş. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; müvekkil şirkete ait alacakların kira ilişkisinden kaynaklandığını ve kanuni rehin hakkının bulunduğunu, dolayısıyla rehinli alacağın güvence altına alındığı kira ilişkisinden kaynakların rüçhanlı alacak haline dönüştüğünü, bu nedenle kira alacaklarının kanuni rehin hakkıyla korunması nedeniyle kira borçları için takip yapılmasında bir engel olmadığını, konkordato mühletinin sonuçlarına ilişkin İİK 289. Maddenin kapsamı dışında olduğunu, bu bağlamda mülk sahiplerine konkordato talep eden kiracılardan kira ilişkisinden kaynaklanan alacaklarını talep edememe veya temerrüde rağmen tahliye davası açmama gibi bir yükümlülük getirmediğini, diğer taraftan proje ile öngörülen vade uzun ve alacaklıların alacağının tamamını karşılama hedefinden uzak olduğunu, davacının müvekkil alacağını hiç bir şekilde bildirmediğini, dolayısıyla sadece eksik alacak bildirimi nedeniyle de konkordato talebinin reddi gerektiğini, konkordato talebinin, İİK 286, 287 ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun olmaması ve sunulan projenin başarıya uluşmasının mümkün gözükmemesi nedeniyle tasdik kararının kaldırılarak konkordato talebinin reddini talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Davacı şirketin müvekkil bankaya olan borçlarının ödenmesini teminen …’in maliki olduğu “İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parselde Kayıtlı, Niteliği Mesken Olan, … Kat, … Blok, … nolu bağımsız bölüm” üzerinde Beşiktaş tapu Sicil Müdürlüğünün 24.05.2017 tarih ve … yevmiye nolu resmi senedi ile müvekkil lehine 2. Derece, 10.000.000,00-TL bedelli ipotek tesis edildiğini, müvekkil bankanın alacağı rehinli alacak olmasına rağmen teminatın 3. Kişi ipoteği olmasından bahisle müvekkile adi alacaklılar arasında yer verildiğini,müvekkil … A.Ş. alacağının rehinli alacak olduğu nazara alınmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, kararın bu yönü ile kaldırılmasını ve rehinli alacaklı olduğunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Konkordato sürecinde yapılan değerlendirme ve verilen kararda kurum alacakları dikkate dikkate alınması gerekirken kurumumuz bakımından hiç bir açıklama yapılmadan konkordato projesinin kabulüne karar verildiğini, kurum alacakları konkordatodan etkilenmediğinden konkordato projesinin onaylanması halinde kurum alacaklarının 6183 sayılı Kanunun 206. Maddesindeki sıra gözetilerek ve tam olarak ödenmesi gerektiğini, konkordato sonuçları açısından imtiyazlı, bazı rehinli ve amme alacakları için konkordato bağlayıcı hüküm arz etmeyeceğini bu nedenle eksik inceleme sonucu verilen mahkeme kararının kaldırılarak davacının konkordato projesinin tasdiki talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası A.Ş. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında gerek taksit sayısı, gerek ödeme süresi gerekse ödemelerin miktarı bakımından konkordatoyla borçlu ile birlikte alacaklıların da menfaatinin korunması gerekeceği hususu göz ardı edildiğini, borçlunun kaynakları ve özellikle dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da anlaşılacağı üzere şirketin marka değeri, duran mal varlığı ve gelirleri dikkate alındığında her bir alacaklının alacağını hiç bir faiz öngörülmeden 8,5 yılda ödenmesi öngörülmüş olup bu durum kanunda aranan “teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına açıkça aykırılık teşkil ettiğini, ülkemizin mevcut koşularında enflasyon oranları da dikkate alındığında alacaklının 8,5 yılda 6 aylık periyotlar halinde 17 taksitle %1-%2 gibi yüzdelerle ödemeyi taahhüt eden projesinin tasdiki usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağına faizsiz kavuşmasını öngörmek alacaklıları büyük zarara uğratacak olup orantılılık ilkesine açıkca aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca itiraza uğrayan çekişmeli alacaklar için herhangi bir pay ayrılmadığını, her ne kadar mahkemeye bu konuda takdir yetkisi verilmiş olsa da mahkemenin takdir yetkisini hakkaniyet kurallarına ve menfaatler çatışmasına uygun kullanması gerektiğini, somut olayda borçlu şirketin duran malvarlığı ve gelirleri göz önüne alındığında çekişmeli kabul edilen alacağımız hakkında depo kararı veilmemesi hakkaniyete aykırı olduğu gibi gerekçesine yer verilmemesi de açıkça hukuki bilgilendirme hakkına aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki itiraza uğrayan alacak için açılacak davaların, alacaklılar lehine sonuçlanması halinde, bu alacaklıların alacağını ne şekilde tahsil edeceği hususu ciddi bir karışıklığa da sebep olacak ve alacaklılar alacaklarını tahsil edememe sıkıntısı ile karşılaşabileceğini belirterek tasdik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Müdahil alacaklı … şirketi vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; müvekkil şirketin borçlu şirketten olan 31/03/2019 tarihi itibariyle 211.204,39 TL tutarındaki alacağı İİK md. 299 hükmü gereği konkordato komiser heyetine 02/04/2019 tarihinde alacak bildiriminde bulunulduğunu, konkordato mühleti içinde doğan borçların teminata bağlanmasını öngören İİK 305/1-d maddesine kıyasen, muhatap için konkordato mühleti içerisinde doğmuş kira bedellerinin tamamı için muhatap tarafından müvekkil şirkete teminat verilmesi gerektiğini oysaki kendilerine tebliğ edilmeyen komiser heyeti raporunun “teminat gösterilmesi gereken borçların listesi” başlıklı kısmın bulunduğu bölümde teminat miktarının müvekkil şirket yönünden eksik tutarda ( 29.534,08 TL) gösterilmesi tamamen hatalı olup kararın anılan sebeple kaldırılması gerektiğini belirtmiştir. Müdahil alacaklı … Ltd. Şti vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; alacak kayıt süresi dolduktan sonra bir kısım alacakları ortaya çıktığını, ek alacağın kaydına dair 2 kez dilekçe gönderilmesi ve duruşmada da sözlü şekilde beyan edilmesine rağmen 150.087,00-tl alacağımızın konkordato komiserliği tarafından alacak kaydı tutanaklarına eklenmesi yönünde madde, karar ya da ara karar bulunmadığını bu nedenle mahkemece, 08.09.2020 tarihinde alacak kayıt süresi olduktan sonra ortaya çıkan 150.087,00-TL alacağımızın konkordato komiserliği tarafından alacak kaydı tutanaklarına eklenmesi talebimizin kabulü ya da reddi yönünde karar vermediğinden karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Müdahil alacaklı … A.Ş. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi Kararı’nda alacakların 6 ayda bir ödenmek üzere toplam 17 taksitle ödenmesine ve bu alacakların tamamına tüm bu süreç içerisinde faiz işletilmemesine karar verildiğini, bir diğer deyişle tasdik edilen Konkordato Projesi ile alacaklıların alacaklarını yaklaşık olarak 10 sene boyunca ve hiçbir faiz işletilmeden alabilecekleri öngörüldüğünü, alacakların neredeyse öngörülemeyecek derecede uzun vadelere bağlanması ve yine bu alacakların ülkemizin yaşamakta olduğu kronik yüksek enflasyon sarmalında değer kaybına uğratılması sebebiyle konkordato projesi ve haliyle ilk derece mahkemesi kararı, alacaklı haklarını açıkça ve orantısız bir şekilde ihlal ettiğini, Türkiye İstatistik Kurumunun son 5 yıl boyunca açıklamış olduğu yıllık tüketici enflasyon oranları dikkate alındığında neredeyse gelecek 10 yıl boyunca faiz işletilmeyen ve %1 gibi oranlar ile taksite bağlanan alacağın öngörülen vade sonunda enflasyona yenik düşeceği ve telafisi mümkün olmayan bir değer kaybına uğrayacağını, konkordatonun başarıya ulaşması, ülkemizin ve dünyanın yaşamakta olduğu pandemi koşullarında gerçekleşmesi zor bir kısım ihtimallere tabi kılındığını, bu ihtimallerin gerçekleşmemesi durumunda, alacaklıların alacaklarına ulaşması imkansız hale geleceğini ve konkordato kanuna aykırı şekilde salt alacaklılar aleyhine sonuç doğuracağını, ilk derece mahkemesi tarafından konkordatonun tasdikine karar verilen 05.02.2021tarihli duruşmadan yalnızca 3 gün önce 02.02.2021 tarihinde tesis edilen ara karar ile kararda belirlenen markalar üzerinde konkordato alacaklıları lehine rehin işlemi uygulanmasına karar verildiğini ve bu karar Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı’na bildirildiğini, yapılan bu bildirim üzerine, Türk Patent ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 05.02.2021 tarihinde verilen cevabi yazıda, talep edilen rehin işlemi için gerekli ücretin ödenmesi durumda talebin yerine getirileceği bildirildiğini, hal böyleyken, konkordato tasdiki kararından önce imtiyazlı alacakların teminata bağlanmadığını, İcra Ve İflas Kanununda öngörülen imtiyazlı alacakların yeterli teminata bağlanmış olması şartı sağlanmadan ilk derece mahkemesi tarafından konkordatonun tasdikine karar verildiğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararı açıkça yasaya ve usule aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Müdahil alacaklı … Ltd. Şti. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Konkordato projesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, söz konusu projeye göre her bir alacaklının 50.000-TL’den aşağı olmamak üzere ilk taksitte %1 oranında alacağı ödeneceği kararlaştırıldığını, böyle bir durumda toplamda 30.000-TL alacağı olan bir alacaklının ilk ödemede tüm alacağı ödenecek iken örneğin müvekkil şirket gibi 3.000.000-TL bir alacağı olan alacaklının sadece 50.000-TL alacağı ödeneceğini, bu durum alacaklılar arasında alacağın tahsili bakımından eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, İcra ve İflas Kanununun 195. maddesinde, iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği hükme bağlandığını, bu hükmün amacı, iflas tarihinde masanın aktif ve pasifinin eşit şekilde ve aynı zamanda belirlenerek müflisin tüm alacaklılarına eşit ödeme yapılması olup aksi bir durum alacaklılar arasında eşitliği ön planda tutan iflas hukukunun bu prensibini de zedeleceğini, aynı sırada bulunan alacaklılar arasında alacak oranına göre değil 50.000-TL’den az olmamak üzere ödeme yapılması alacaklılar arasında alacağın tahsili bakımından dengesizlik yaratacağını, yine alacaklıların eşit hakka sahip olduğunu belirten İİK.nun 207. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, bu hükümlerin konkordato işlemlerine de uygulanması gerektiğini, nitekim alacaklıların iflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyeceğini, ayrıca borçlu şirketin aynı unvana sahip, aralarında organik bağ bulunan firmadan bile tahsilatını gerçekleştiremeyen davacının konkordato projesine uyarak borcunu zamanında eksiksiz ödeyebilmesi mümkün görünmediğini, davacı’nın stoklarında bulunan ürünlerin değeri gerçeği yansıtmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Ltd Şti. vekilinin yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Konkordato projesinin başarıya ulaşma şansının bulunmaması nedeniyle İİK 292.maddesi uyarınca mahkemece, davacının kesin mühlet talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, mühlet öncesine göre borçlu şirketin 180 milyon civarında borcunun arttığını, şirketin neden aşırı borçlanmaya gittiği yönünde alacaklılar toplantısında da ayrıntılı bir izahat yapılmadığını, dava esnasında yaptırılan marka değerlendirme raporu ile stok değerlenmesine ilişkin alınan rapor hüküm vermeye elverişli olmayıp eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, konkordatonun tasdiki için kanunun aradığı şartlar oluşmadığı halde tasdik kararı verildiğini, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması gerektiği halde somut olayda bu şart gerçekleşmediğini ileri sürmüştür. Müdahil alacaklı … AŞ vekili yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Mahkeme kararına göre ödemeler; 6 ayda bir olmak üzere 17 taksitle %1-%2 gibi yüzdeler şeklinde olup bu ödeme planıyla gerçek anlamda bir ödeme öngörülmediğini, alacaklarını tahsil etme umuduyla 3 sene süren konkordato sürecini bekleyen alacaklılar şimdi de tatmin etmeyen ödemelere maruz kalacağını, keza ödeme planında faiz öngörülmemiş olması da alacaklılar yönünden ayrı bir mali facia olduğunu ve maalesef alacaklıların mağduriyetine yol açtığını, davacı şirketin mevcut durumu, konkordato projesi, bu proje kapsamında ödenmesi öngörülen tutarlar, taksit sayısı ve şirket aktifleri nazara alındığında, davacının borçlarını konkordato kapsamında öngörülen ayrıcalıklar olmadan ödeyebilecek durumda olduğunu, davacının dürüstlükten uzak hareket ettiği, borca batık olmadığı ve borçlarının tamamını mevcut malvarlığı ile ödeyebileceği sabit olduğundan, davacıyla organik bağı olduğu tespit edilen … Deri’nin davacıya borçlanmasının alacaklıları zarara uğratma amacı taşıdığı ve planlı olduğu, buna rağmen yargılama sürecinde gerekli titizlikte araştırma yapılmadığı, konkordato komiserlerinin asli görevi olan borçlu şirketin malvarlığında yer alan aktiflerin muhafazasını sağlama görevlerini yerine getirmedikleri, özen ve dikkat yükümlülüklerini ihmal ettikleri, davacının konkordato tasdik şartlarını taşımadığı açık olduğundan tasdik kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Ltd. Şti. vekili yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Davacı konkordato öncesi müvekkilim dahil olmak üzere üreticileri erken teslim için sıkıştırarak üreticilerin konkordato talebinden önce malları teslim etmelerini sağladığını ve hepsini yüksek miktarda alacaklı hale getirdiğini, teslim aldığı malların önemli bir kısmını ise hemen internet üzerinden pazarlama yapan bir şirkete devrettiğini ve aldığı bedeli alacaklılar aleyhine kullandığını, davacı konkordato isteyeceğini bile bile erken teslimi sağlayarak müvekkilim dahil tüm üretici alacaklıları zarara uğrattığından iyiniyetli olmadığını, davacının, dosyaya sunduğumuz uzman raporunda açıkça anlaşılacağı üzere 2016-2018 yılları arasında örtülü sermaye transferi yaparak şirketin içini boşalttığını, sermaye transferi için kullanılan şirket olan … davacı şirket ile aynı ortaklık ve yönetim yapısına sahip olduğunu, bu transfer edilen bedeller ile ilgili davacı hiçbir yasal gereği yerine getirmediği gibi mahkemeye sunulan raporlarda gerçeği gizlediğini, davacı sadece borca karşılık olarak isim değerini sunduğunu, oysa isim değeri şirketin varlığı ve faaliyeti ile ilgili olarak değerlendirilmekte olup bu bedel şirket aktifine eklenerek sermaye transferinin gölgelenmesine çalışıldığını, mahkeme bu gölgelemeyi şirket lehine değerlendirerek talebi kabul ettiğinden alacaklılar zarara uğratıldığını, borçlu şirketin stoklarının gerçeği yansıtmadığını, alınan raporun hatalı ve eksik olduğunu ileri sürmüştür. Müdahil alacaklı … Ltd. Şti vekili yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Proje ile öngörülen vade uzun ve alacaklıların alacağının tamamını karşılama hedefinden uzak olduğunu, yerel mahkeme kararı ile tasdik olunan proje, gerek taksit sayısı, gerek ödeme süresi gerekse ödemelerin miktarı bakımından “Konkordato” müessesesi ile korunmaya çalışılan hiçbir hakkı korumadığı gibi, hem taksit hem de tenzil niteliği taşıması sebebiyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, konkordato talebinin, İİK’nun 286., 287. ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun bulunmaması ve sunmuş olduğu konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün gözükmemesi nedeniyle konkordato talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil alacaklı … Bankası T.A.O vekili yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; müvekkil bankanın söz konusu firmadan olan çek sorumluluk bedelleri başta olmak üzere alacak tutarları dikkate alınmadığını, öte yandan Proje ile öngörülen vade uzun ve alacaklıların alacağının tamamını karşılama hedefinden uzak olduğunu, konkordato talebinin, İİK’nun 286., 287. ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun bulunmaması ve sunmuş olduğu konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün gözükmemesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Müdahil alacaklı … A.Ş vekili yasal süresi içinde sunmuş oldukları istinaf dilekçesinde; Yerel mahkeme kararı ile tasdik olunan proje, gerek taksit sayısı, gerek ödeme süresi gerekse ödemelerin miktarı bakımından “Konkordato” müessesesi ile korunmaya çalışılan hiçbir hakkı korumadığı gibi, hem taksit hem de tenzil niteliği taşıması sebebiyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, tasdik olunan konkordato projesi davacı …’e mevcut borçlarını faizsiz olarak 8.5 yıllık bir süre zarfında ödeme ayrıcalığını sunduğunu, hatta öyle ki … bugün itibariyle mevcut olan toplam borcunun %21’ine tekabul eden tutarı mevcut konkordato projesi kapsamında 8.5 yılın sonunda (Takriben 2030 yılında) alacaklılarına ödeyecek olup hal böyleyken eldeki dava dosyası ile tasdik olunan projenin …’in kaynakları ile orantılı olmadığını gösterdiğini, yine davacı şirketin konkordato müessesesi kapsamında aranan, alacaklılarına karşı dürüst olma yükümlüğüne de aykırı davrandığını, borçlu şirket, mevcut borçlarını faizsiz olarak 6 ay ödemesiz olarak 6 aylık periyotlar halinde 17 taksitle %1-%2 gibi yüzdelerle ödemeyi taahhüt etmiş olup mevcut enflasyon, ödeme tutarları ve yine taksit sayısı dikkate alındığında davacının taleplerinin tenzilat içerdiği bu sebeple de hem vade hem de tenzilat talebi içeren bu projenin usulen kabul edilmesinin mümkün olmadığını, hal böyleken davacı şirket hem borçlarını ötelemiş (vadelendirmiş) hem de vade farkı ödememek suretiyle, aradan geçen iki senenin bileşik enflasyon oranınında tenzilata gittiğini, bu aşamada davacı şirketin böylesi bir teklif ile gelmesi yalnızca borca batık halde olması ile mümkün olup oysa davacı şirketin borca batık olmadığı dosyada mübrez raporlar ile sabit olduğunu, ayrıca davacının keşide etmiş olduğu bonoları elinde bulunduran müvekkilin kambiyo senedine bağlı alacağını dahi art niyetli olarak , ödediğini beyaİİK’nın 299. maddesinde, alacaklıların, İİK 288 inci madde uyarınca yapılacak ilanla, ilan tarihinden itibaren on beş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunacağı, ayrıca ilanın bir sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderileceği, ilanda, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarda yazılacağı düzenlenmiştir. Yasada öngörülen ilanın iki amacı vardır. Birincisi borçlunun malvarlığı ile sorumlu olduğu pasifin kapsamının belirlenmesi, ikincisi ise komiserin konkordato teklifinin kabulü hakkındaki müzakerelere ve oylamaya katılacak alacaklılar çevresinin belirlenmesidir. O halde bilançoda alacakları kayıtlı olmayan alacaklıların, ilanda belirtilen süre içinde alacağının bildirmemenin yaptırımı, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaması ve konkordato projesi hakkında oy kullanamamasıdır. Ancak, on beş günlük süre içinde alacak bildirmemenin yaptırımı kesinlikle alacağın sükutu değildir. Süresi içinde alacak kaydı yaptırmayan alacaklı, konkordato tasdik edildiği takdirde konkordato şartları dairesinde alacağını talep edebilecektir. ( , Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 458- 463) Somut olayda kesin mühlet kararı İİK 288. madde kapsamında ilan edilmiştir. Alacaklı olanların varsa alacaklarının belgeleri ile İİK 299. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bildirilmeleri için ilan yapılarak alacak kayıtları yapılmış olup itiraz eden müdahil alacaklının, alacağı bilançoda kayıtlı olmadığı gibi ilan tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde alacak bildiriminde bulunmadığından alacaklının alacağının, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmamasında yahut çekişmeli alacak olarak gösterilmemesinde ve alacaklının, alacaklılar toplantısına davet edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.n eden, tarafımızca itiraz edilmesi ertesinde ise yasal hiçbir dayanak gösteremeyen davacı şirketin alacaklılarına karşı dürüst bir şekilde davranmasını beklemek mümkün olmadığını, bu nedenle de art niyetli olarak hareket eden davacı şirketin eldeki davasının reddedilmesi gerektiği belirtmiştir. Müdahil alacaklı … A.Ş vekilinin yasal istinaf süresi geçtikten sonra sunmuşu olduğu istinaf dilekçesinde; dosya muhtevasında bulunan proje, davacı şirketin mali durumu hesap dökümleri sunulan projenin başarıya ulaşamayacağını ortaya koyduğunu, konkordatonun tasdiki değerlendirmesinin koşullarından biri olan davacı ve alacaklıların menfaatlerinin dengede tutulması gerekliliği somut olayımızda mevcut olmadığını, şartları oluşmamış olan davacının konkordatonun tasdikine karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Müdahil alacaklı … Anonim Şirketi vekilince karar istinaf edilmiş ise de alacaklı vekili UYAP üzerinden sunduğu 01/12/2021 tarihli dilekçesi ile istinaftan talebinden feragat etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkin olup uyuşmazlık konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır. Kanun yolları başlıklı 308/a maddesi: “(Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir…” hükmünü içermektedir. Konkordatonun mahkemede incelenmesi başlıklı 304/1. maddesi: “(Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.) Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu sayede “alacaklılar itirazlarıyla ya konkordatonun tasdikine engel olmayı ya da konkordato şartlarının kendileri açısından düzeltilmesini isteyebileceklerdir. İİK m. 308/a hükmü alacaklıların itirazına önemli bir sonuç bağlamıştır. Madde gereğince konkordato hakkında verilen hükme karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurmak isteyen alacaklının daha önce konkordatoya itiraz etmiş olması gerekir.” (Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 522) Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli, 2021/1393 E. 2021/511 K. sayılı ilamı; “…Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308 a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde sadece duruşma öncesi itiraz edenlerin kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim Prof Dr. Selçuk Öztek, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel Yeni Konkordato hukuku kitabının 308/a maddesini açıkladıkları 569. sayfada ret oyu kullananların tasdik kararını istinaf edebileceklerini kabul etmişlerlerdir. Kanunun 302/7 maddesinde “toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur” ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun’nun 302/son maddesi gereğidir. Az yukarıda yazılı doktrin görüşünde de iltihak süresi içinde itiraz edenlerin istinaf yoluna başvurabileceği de belirlenmiştir…” şeklindedir. Dosya kapsamına göre; davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açılmış, mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine borçlu şirket hakkında 31/08/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve 3 kişilik bir komiser heyeti oluşturulmuş, 26/11/2018 tarihinden başlamak üzere 1 yıllık kesin mühlet verilmiş, verilen kesin mühletin 27/11/2019 tarihinden itibaren 6 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiş, 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi ve 30.04.2020 tarihli 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararı ile konkordato sürelerinin 23/03/2020 – 15.06.2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, kesin mühletin 21/08/2020 tarihine uzamış olması nedeniyle borçlu şirket 01/07/2020 tarihli nihai projesini sunduktan sonra 16/07/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı gerçekleştirilmiş, İİK 304 maddesi uyarınca mühlet hükümleri 21/08/2020 tarihinden itibaren 05/02/2021 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiş, Komiser Heyeti konkordatonun tasdiki hakkındaki nihai 2. raporu mahkemeye ibrazından ve konkordato tasdik harcı ve yargılama giderleri mahkeme veznesine depo edildikten sonra mahkemece İİK’nun 304.maddesi gereğince tasdik yargılamasına başlanmasına karar verilerek duruşma gününün İİK’nun 288.maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu Resmi Portalda ilanına, itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri ihtar edilmiş, mahkemece yapılan ilan sonrasında istinaf eden müdahil alacaklılardan …, …, …, … Bankası konkordatonun tasdikine yönelik itiraz dilekçesi sunmuş, tasdik duruşmasında …, …, … ve … şirket vekilleri konkordatonun reddine karar verilmesini, … vekili ise banka alacağının teminatlı alacak olduğunu, bu aşamaya kadar adi alacak olarak değerlendirildiğini, bu nedenle alacağın teminatlı alacak olarak dikkate alınmasını talep etmiş, 05/02/2021 tarihinde icra edilen tasdik yargılaması duruşmasında davacının konkordato projesinin tasdikine, konkordatoya tâbi borçlarının; her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksidinin tasdik karar tarihini takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ve taksitlerdeki ödeme yüzdeleri sırasıyla %1, %1, %2, %2, %3, %3, %4, %4, %5, %6, %6, %7, %7, %9, %9, %10, %21 olacak şekilde ve her bir alacaklının alacak tutarının her bir taksitte 50.000,00-₺’den aşağı olmamak kaydı ile alacaklıların alacağının %100’ünün faizsiz bir biçimde ödenmesine karar verilmiş, konkordato tasdik kararı Ticaret Sicili Gazetesi’nde 16/02/2021, Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında 01/03/2021 tarihinde yayınlanmıştır. Bu durumda alacaklılar, son ilan tarihi olan 01/03/2021 tarihinden itibaren 10 gün içerisinde istinaf yoluna başvurabileceklerdir. İstinaf başvurusu için son gün 11/03/2021 (Perşembe) tarihidir. Buna göre alacaklılardan … A.Ş 16/03/2021 tarihinde yasal yasal süre dolduktan sonra istinaf başvurusunda bulunduğundan istinaf başvurusunun HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca, diğer alacaklılardan …, … Bankası, …, …, … firmaların konkordatonun tasdikine ilişkin itirazları bulunmadığı gibi toplantıya katılıp red oyu kullanmadıklarından ve SGK alacağı, kamu alacağı olup konkordato nisabına dahil edilen adi alacaklardan olmadığından sebeple istinaf hakkı bulunmadığından HMK’nın 352/(1)-c,ç maddeleri uyarınca istinaf taleplerinin reddine, … şirketi vekili 01/12/2021 tarihli dilekçesi ile istinaftan talebinden feragat etmesi ve vekilin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunması nedeniyle istinaf talebinin HMK 349/2. maddesi gereğince feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkemece atanan Konkordato Komiseri Heyetinin 30/07/2020 tarihli nihai kök raporunda özetle “…a) Borçlu şirketin 31/03/2020 tarihi itibariyle kaydi özkaynaklarının 10.646.726,80 TL, rayiç özkaynaklarının ise 38.186.060,75 TL olarak hesaplandığı, diğer bir anlatımla, şirketin hem kaydi hem rayiç değerlere göre borca batık durumda olmadığı, b) Projede yer verilen ödeme kaynakları ile şirket borçları karşılaştırıldığında, öngörülen kaynakların yaratılması durumunda projede belirtilen vadelerde tüm borçların ödenebileceğinin anlaşıldığı, fakat projede yer verilen kaynakların yaratılmasının, ödemelerin gerçekleştirilmesinin planlandığı 8,5 yıllık dönemde ülkemizdeki ekonomik konjonktürün pozitif yönde seyretmesine veyahut en kötüsü stabil kalmasına bağlı olduğu, projede öngörülen kaynakların yaratılamaması halinde, şirketin kaynak ihtiyacının doğacağı, böyle bir durumda, yeni ortak alınması veya nakdi sermaye artışı suretiyle şirkete kaynak sağlanmasının elzem olduğu, fakat mevcut durum itibariyle, sunulan 01/07/2020 tarihli nihai projenin alacaklıların büyük çoğunluğu (aşağıda e bendinden anlaşılabileceği gibi) tarafından kabul gördüğü de dikkate alınarak, ilgili nihai projenin hayata geçirilebileceğinin kabul edilmesi gerektiği, c) İflas halinde adi alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının yaklaşık %5 olduğu, borçlu şirketin ise sunduğu nihai projede, alacaklıların alacağının %100’ünü faizsiz bir biçimde, her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksiti mahkemenin tasdik kararını takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte (taksitlerdeki ödeme yüzdeleri sırasıyla 1, 1, 2, 2, 3, 3, 4, 4, 5, 6, 6, 7, 7, 9, 9, 10, 21) ve her bir taksit tutarı 50.000,00 TL’den aşağı olmamak şartıyla ödemeyi teklif ettiği, ülkemizde iflas tasfiyelerinin ortalama 5 yıl sürdüğü ve borçlu şirketin iflası halinde adi alacaklıların alacaklarına kavuşma oranının yaklaşık %5 olduğu dikkate alındığında, konkordatonun iflasa nazaran alacaklıların lehine olduğunun açıkça görüldüğü, d) Şirketin mevcut kaynaklarının ve ödemelerin gerçekleştirilmesinin planlandığı 8,5 yıllık dönemde yaratabileceği kaynakların konkordato teklifi ile orantılı olduğu, diğer bir anlatımla, şirketin borçlarını daha kısa bir vadede veya faiziyle birlikte ödemesinin mümkün gözükmediği, e) Borçlu şirketin konkordatoya tabi alacaklı sayısının 334, bu alacaklıların alacaklarının toplamının ise 285.859.486,69 TL olduğu, borçlu şirketin konkordato teklifinin toplam alacak tutarı 206.022.010,21 TL olan 226 alacaklı tarafından kabul edildiği, bu veriye göre borçlu şirketin İİK m.302’de öngörülen “kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini” şeklindeki her iki alternatifli çoğunluğu da sağladığı, f) Konkordatonun tasdik edilebilmesi için, mühlet içerisinde komiser heyetimizin açık veya örtülü izniyle doğan 60.513.983,84 TL tutarındaki ticari borç ve ayrılan işçilerin kıdem tazminatlarından kaynaklı olarak tahakkuk eden ve İİK m.206’nın 1. sırası kapsamına dahil olan 680.651,17 TL tutarındaki işçi borcu için (yani toplam 61.194.635,01 TL) teminat gösterilmesi gerektiği, g) Borçlu şirket vekilinin 29/07/2020 tarihinde Sayın Mahkemenize sunduğu dilekçede, teminat gösterilmesi gereken alacaklar yönünden müvekkili şirkete ait … no’lu ”…”, … no’lu ”…”, … no’lu ”…” ve … no’lu “…” markalarının teminat olarak göstermek istediklerini beyan ettiği, heyetimizce geçici mühlet aşamasında İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’tan alınan raporda, borçlu şirkete ait “…” markasının değerinin 234.453.820,00 TL olarak tespit edildiği, yani bu rapora göre, borçlu şirkete ait “…” markasının, alacakları için teminat olarak gösterilmesi gereken alacaklılar yönünden teminat vasfı taşıyacak mahiyette olduğu, İİK m.297/II hükmüne göre borçlu, mühlet kararından itibaren mahkemenin izni dışında rehin tesis edemeyeceği, bu nedenle, rehin tesisi Sayın Mahkemenizin onayına tabi olduğundan ve alacaklılar toplantısı çok kısa bir süre önce yapıldığından, işbu raporun hazırlanmasından önce rehin tesis edilmesinin ve dolayısıyla teminat şartının yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, fakat Sayın Mahkemenizce İİK m.297/II hükmü uyarınca izin verilmesinin (ki heyetimizin bu izin konusundaki görüşü olumludur) ardından, her bir alacaklı yönünden marka rehni sözleşmesi akdedilmek suretiyle teminat şartının yerine getirilebilmesinin mümkün olabileceği, h) Konkordatonun tasdik edilebilmesi için, Harçlar Kanununa ekli 1 sayılı tarifeye göre 648.901,03 TL tutarında harç yatırılması gerektiği, i) Teminat koşulunun sağlanması ve tasdik harcının yatırılması durumunda konkordatonun tasdikine karar verilebileceği…” şeklinde görüş bildirilmiş, Konkordato komiser heyeti tarafından kök rapora ek olarak sunulan 14/12/2020 tarihli raporda “..a) Konkordato talep eden şirketin, Sayın Mahkemenizin 21/08/2020 tarihli 2 no’lu ara kararı uyarınca, 648.901,03 TL tutarındaki konkordato tasdik harcını ve 1.000,00 TL tutarındaki gider avansını yatırdığı, bu durumda, konkordatonun tasdikine karar verilebilmesi için yalnızca teminat gösterme işleminin tamamlanması kaldığı, b) Komiser Heyetimize, tespiti mümkün olan en güncel duruma göre teminat gösterilmesi gereken borçların listesinin hazırlandığı, söz konusu listeye rapor içerisinde yer verildiği, c) Konkordato talep eden şirkete ait … başvuru numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…” markalarının teminat vasfını haiz olduğu, d) Sayın Mahkemenizce teminat şartının yerine getirilebilmesi amacıyla, konkordato talep eden şirkete ait … başvuru numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…”, … başvuru ve tescil numaralı ”…” markaları üzerinde, rapor içerisindeki tabloda gösterilen alacaklılar ve alacak tutarları yönünden rehin konulmasına karar verilebileceği, e) Sayın Mahkemenizce alacağı için teminat gösterilmesi gereken alacaklılar yönünden karar tesis edilmesi ve bu kararın sicile işlenmesi amacıyla Türk Marka ve Patent Kurumuna müzekkere gönderilmesi halinde, konkordatonun tasdiki için tüm şartların gerçekleşmiş olacağı…” şeklinde görüş bildirilmiştir. Somut olayda komiser heyetinin yukarıda yazılı olan 14/12/2020 tarihli gerekçeli ek raporunda, mühletten sonra komiser heyetinin açık veya örtülü izni ile alacağı doğan 56 alacaklı ve İİK’nun 206. maddesinin 1. sırası kapsamında kalan 52 alacaklı olduğu ve teminat gösterilmesi gereken toplam alacak miktarının 11.306.385,32-₺ olduğu anlaşılmakla, Komiser Heyeti gerekçeli raporunda ve ek raporunda konkordato talep eden şirkete ait … başvuru numaralı “…”, … başvuru ve tescil numaralı “…”, … başvuru ve tescil numaralı “…”, … başvuru ve tescil numaralı “…” markalarının teminat vasfını haiz olduğu ve belirtilen … markaları üzerinde teminat gösterilmesi gereken alacaklılar ve alacak tutarları yönünden rehin konulmasına karar verilebileceği belirtilerek geçici mühlet aşamasında İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. …’tan alınan raporda borçlu şirkete ait … markasının değerinin 234.453.820,00-₺ olarak tespit edildiği ve bu itibarla teminat vasfını taşıdığı belirtilmiş ise de; Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 16/11/2018 tanzim tarihli raporda baz alınan satış tutarlarının devam eden süreçte değişmesi, şirketin mağaza ve bayii sayısındaki düşüşler, satış hedeflerindeki değişiklikler de nazara alınmak sureti ile marka değerinin hesaplanması yönünden 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, Bilirkişi …, … ve …’dan oluşan 22/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında “…Marka değer tespiti istenen şirketin, … ibareli markasına yönelik olarak yapılan incelemede; incelenen dosyanın sağladığı mevcut bilgilere, belgelere, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarına, yaptığımız internet araştırmasına, yukarıda özetlenen yasal çerçeve ve markanın değerinin tespitine, kıymet takdirine ilişkin yöntemlere ve uygulamalara göre aşağıda değerlendirmeler yapılmış ve takdiri olarak şu sonuca varılmıştır. Cirodan haraketle oluşacak değerin belirlenmesi yöntemine göre yapılan hesaplamaya göre, incelenen şirketin, gelecekte %15 büyümesinin beklenmesi, marka değerinin % 5 olduğunun varsayıldığı durumda, … markasının marka değerinin 155.256.663,06 TL.’ sı olarak hesap edildiği, ancak, marka değerlemesi için kullanılan hesaplama yöntemlerinde, çok sayıda subjektif değişkenlerin olduğu, gelecekteki büyüme oranı, iskonto oranı, marka hakkı bedeli oranındaki tahminlerin, birçok faktöre göre değişkenlik gösterebileceği ve bu durumun yukarı ve aşağı yönde büyük farklara neden olabileceği, Davacı şirketin tespiti istenen … markasının güncel piyasa değerinin 155.256.663,06 TL.’ sı (yüz elli beş milyon iki yüz elli altı bin altı yüz altmış üç TL altı KR) olarak dikkate alınması…” yönünde görüş bildirilmiştir. Diğer yandan konkordato talep eden şirketin güncel borca batıklık bilançosunun düzenlenmesi için öncelikle tüm mal varlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, bu nedenle şirketin stoklarının rayiç değerlerinin belirlenmesi konusunda deri mühendisi bilirkişisi, şirketin maddi duran varlıklarında yer alan taşıt, makina, teçhizat ve demirbaşlarının değerlerinin belirlenmesi konusunda makine mühendisi bilirkişisi, şirketin maddi duran varlıklara ilişkin inşaat mühendisi bilirkişisinin atanmasına karar verilmiş olup, bilirkişi … tarafından düzenlenen 08/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle “23.12.2020 tarihinde … Anonim Şirketi’ne (… Mah. … Cad. … İş Merkezi … Blok No:… Kat … Kağıthane – İSTANBUL) ait, stok rayiç değerlerinin tespit edilmesine yönelik görev tarafıma tevdi edilmiştir. Bu tarih itibariyle çalışmalara başlanmış olup, 31.12.2020 tarihinde itibari ile sonuçlandırılmıştır. Şirketin 41 mağaza ve 8 bayii(konsiye ticari mallar) mağazası olduğu tespit edilmiş ve ayrıca çeşitli online satış kanallarından satış yaptığı tespit edilmiştir. Söz konusu şirket ürünleri fason olarak yaptırmaktadır. Mamul halde ürün tedarik etmektedir. Şirketin mağazalarının yetkililerinden ellerindeki mevcut stok durumu kayıtları istenmiş ve mağaza ve depolarının resimlerinin çekilmesi istenmiştir. Mağazalar ve depolar fiziksel veya online olarak kontrol edilmiştir. Mevcut stok kontrolü video konferans yöntemiyle bağlanarak, örnekleme yapılmıştır. Şirketin merkezindeki depolarda fiziksel kontrol yapılmıştır. Kayıtların doğruluğu tespit edilmiştir. Şirketin elinde sadece ticari ürünlerin olduğu tespit edilmiştir. Şirket kayıtları incelenerek 31.12.2020 itibariyle güncel mevcut ürünler tek tek incelenmiş ve rayiç değer tespiti yapılmıştır. Ürünler ile ilgili rayiç değerler…tablodaki gibidir…genel toplam…179.003.055-₺” şeklinde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 18/01/2021 tarihli raporun sonuç kısmında “…Tarafıma tevdi edilen dosya ve ekleri ile davacı şirket tarafından dosyaya sunulan belgelerin incelenmesinden davacı şirketin Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Balıkesir, Batman, Bolu, Çorum, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir Kastay, İsparta, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Kütahya, Manisa, Mersin, Sivas ve Tokat ilerinde olmak üzere 23 ilde 82 mağazada şimdiye kadar yapılmış olan inşaat kalemleri ayrıntılı olarak incelenmiştir. İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık açısından iş kalemleri aşağıdaki gibi tespit edilmiştir. Alçı Uygulama İşleri, Bakım, onarım, tamirat, Profil sistemleri, Uygulama İşleri, Asma tavan + pano v.s., Boya badana, Şap betonu, Alçıpan dekorasyon, Yer Döşeme, Ayna Kompozit, Cila, İnşaat Yapı Onarım, Parke, Tabela uygulamaları, Dekoratif duvar kaplama, Çeşitli profil uygulama, Lamine parke, Vitrin, Yer lake tablası, Zemin bordür döşeme, Kompozit alüminyum doğrama, Süpürgelik, Vinil yer kaplama, Doğrama cam, Pimapen pencere ve cam kapama, Zemin kaplama uygulaması Alçı dekorasyon uygulaması, Alüminyum profil uygulama, Alüminyum süpürgelik profili, Asma kat zemin profili, Lamine, cam, otomatik kepenk, aynalı kompozit cephe işleri, Su kanal yapımı, duvar pano alçıpan, Fayans, Bazali camlı koltuk, Seramik yer uygulaması, Alt aparat gergi, Doğrama panjur sistemi Tezgah dolap sistemi, Mozaik seramik, Lamine parke tutkal döşeme, Dolap boyama – tadilat, Cam beyaz dekorasyon, Dış cephe yazı imalat ve montajı, Mozaik kübik döşeme, Alçı asma tavan dekorasyon, Lamına montaj + panjur sistemi Tesfiye yapılması, Şap zeminaltı, Parke cila, Vitrin camları alüminyum doğrama + kapı Yukarıdaki listede verilen imalat kalemleri, davacı borçlunun kullandığı çeşitli mağazalarda mağazaların ince inşaat işleri, dekorasyon ve cephe imalatları olduğu belirlenmiştir. Bu imalatların yerinden sökülüp başka yerde kullanılması mümkün değildir. Profil ve alüminyum kökenli imalatların da ancak hurda değeri olabilir. Bu imalatın sökümü de bir maliyettir. Bu imalatın söküm maliyeti hemen hemen hurda değerine karşı gelmektedir. Yapılan inceleme ve tespitlere göre tarafıma verilen listede yer alan yukarıdaki imalatların davacının mal varlığında bir artmaya neden olamayacağı…” yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen bila tarihli raporun sonuç kısmında “…Firma Merkez Adresi: … A.Ş. nin merkezi, … Mah. … Cad. … Merkezi … Blok No:… Kağıthane-İstanbul olup firmaya ait çeşitli şehirlerde değişik sayılarda olmak üzere toplam 40 adet Mağazası bulunmaktadır. Firmanın KOD 253 bazında Makine ve Tesisatı bulunmayıp, KOD 254 Taşıtlar ve KOD 255 Demirbaşları bulunup yapılan incelemede bunların Toplam Rayiç Değerleri 7.750.974,65-₺ (Yedi Milyon YediYüzElli Bin DokuzYüzYetmişDört TL AltmışBin Krş) olabileceği kanaatine ulaşılmıştır. demirbaşa kayıtlı çeşitli mağazalardaki emtialar: genel rayiç toplam (tl): 4.940.974,65-₺…” şeklinde görüş bildirilmiştir. Şirketin yukarıda açıklandığı üzere aktif ve pasiflerinin tespiti için düzenlenen bilirkişi raporlarının dosyaya ibrazından sonra konkordato talep eden şirketin güncel, gerçek mal varlığı bilançosunun çıkartılarak borca batık olup olmadığının tespiti ve marka değerinin teminat gösterilmesi gereken alacak tutarı için teminat vasfını taşıyıp taşımadığı hususunda komiser heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Komiser heyetinin 28/01/2021 tarihli 2. ek raporunda “…a) Sayın Mahkemenizce 18/12/2020 tarihli celsede tesis edilen ara karar ile görevlendirilen teknik bilirkişilerin tespitleri doğrultusunda hazırlanan 30/11/2020 tarihli rayiç bilançoya göre konkordato talep eden şirketin rayiç özvarlığının (+) 7.408.690,57 TL olduğu, diğer bir anlatımla, konkordato talep eden şirketin borca batık durumda olmadığı, b) Komiser Heyetimizce, tespiti mümkün olan en güncel duruma göre teminat gösterilmesi gereken borçların listesinin hazırlandığı, hazırlanan listeye göre, konkordato talep eden şirketin 93 alacaklıya olan 7.614.037,50 TL tutarındaki borcu için teminat göstermesi gerektiği, teminat gösterilmesi gereken borçların listesine rapor içerisinde tablo halinde yer verildiği, c) Bilirkişiler Sn. …, Sn. …, Sn. … ve Sn. … tarafından hazırlanan 15/01/2021 tarihli raporda borçlu şirkete ait “…” markasının güncel piyasa değerinin 155.256.603,06 TL olarak tespit edildiği, bu tespite göre, borçlu şirkete ait markanın 7.614.037,50 TL tutarındaki borç yönünden teminat vasfı taşıdığı, d) Borçlu şirket vekili tarafından 21/12/2020 ve 22/12/2020 tarihinde Sayın Mahkemenize sunulan dilekçelerde, borçlu şirkete ait tüm markaların teminat olarak kabul edilmesinin istendiği, borçlu şirkete ait “…” esas unsurlu markalarının dışında, “…” esas unsurlu markalar ile birlikte kullanılan “…” ibareli markalar da bulunduğu, her ne kadar Sayın Bilirkişilerce “…” ibareli markaların rayiç değerleri tespit edilmemişse de, bu markalar üzerinde de rehin tesis edilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığı, bilakis bu markalar üzerinde de rehin tesis edilmesinin alacaklıların menfaatine olduğu, e) Sayın Mahkemenizce teminat şartının yerine getirilebilmesi amacıyla, borçlu şirkete ait … marka no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” markaları üzerinde, rapor içerisindeki tabloda gösterilen alacaklılar lehine, yine aynı tabloda gösterilen alacak tutarları bakımından rehin tesisine yönelik karar verilebileceği, f) Sayın Mahkemenizce alacağı için teminat gösterilmesi gereken alacaklılar yönünden karar tesis edilmesi ve bu kararın sicile işlenmesi amacıyla Türk Marka ve Patent Kurumuna müzekkere gönderilmesi halinde, konkordatonun tasdiki için tüm şartların gerçekleşmiş olacağı, g) Sayın Mahkemenizce 18/12/2020 tarihli celsede tesis edilen 3 no’lu ara karara uygun olarak … A.Ş. vekilinin 07/09/2020 tarihli dilekçesindeki beyan ve itirazların rapor içerisinde ayrıntılı olarak değerlendirildiği, h) Sayın Mahkemenizce 18/12/2020 tarihli celsede tesis edilen 4 no’lu ara karara uygun olarak konkordato talep şirkete ait bağımsız denetim raporlarının ve tam tasdik raporlarının heyetimizce incelendiği, incelenen raporlarda şirketin mali tablolarının gerçeğe uygunluğunun belirtildiği…” şeklinde görüş bildirilmiştir. İstinaf incelemesine geçilen müdahil alacaklılar … Bankası, … Ltd. Şti, … A.Ş, … Bankası A.Ş., … A.Ş., … Ltd. Şti., … Ltd Şti. ve … Ltd. Şti. vekilleri istinaf nedenleri olarak kısaca; borçlu şirketin konkordato talebinin İİK 286, 287 ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun olmaması, mühlet öncesine göre şirketin borcunun artmaya devam etmesi nedenleri projenin başarıya uluşmasının mümkün gözükmemesi, marka değeri ile stoklar için alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmaması, ek alacak için verilmiş bir karar bulunmaması, üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacağının rehinli alacak olarak gösterilmemesi, konkordatonun tasdiki için kanunun aradığı şartlar oluşmaması, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olmaması, itiraza uğrayan çekişmeli alacaklar için herhangi bir pay ayrılmaması, borçlu şirketin, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket etmesi nedeni ile iyi niyetli olmaması, organik bağı bulunan … Deri şirketine sermaye transferi yapılması, konkordato projesinin eşitlik ilkesine aykırı olması, her alacaklıya eşit ödeme yapılmaması ve teklif edilen projenin gerek taksit sayısı ve gerek ödeme süresi çok uzun zamana yayılması ve faizsiz ödeme yapılması nedeniyle alacaklıları büyük bir zarara uğratacak olması gösterilmiştir. Borçlu şirketin 01/07/2020 tarihli nihai projesinde yer verdiği ödeme teklifinde; her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksiti, mahkemenin tasdik kararı tarihini izleyen 6. aydan itibaren 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ( tabloda belirtilen oranlarda) ve her bîr alacaklının alacak tutarı, her bir taksitte asgari 50.000,00 TL ödeme yapılmak suretiyle ödeneceği belirtilmiş olup mahkemece ödeme teklifine uygun olarak konkordato nihai projesinin tasdikine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, borçlu şirketin ayakkabı satışı yaptığı, satışı yapılan ayakkabıların fason olarak üretildiği, hal-i hazırda 8’i bayii olmak üzere toplam 59 mağazasının bulunduğu, şirketin satışlarının önemli bir kısmının e-ticaret sitesinden gerçekleştirildiği, 31/03/2020 tarihi itibariyle şirketin konkordato kapsamındaki borçları yaklaşık 285 milyon TL, mühlet sonrasına ait borçlar yaklaşık 131 milyon TL, personel, SGK ve vergi borçları da dahil konkordatoya tabi olan olmayan toplam borcu yaklaşık 456 milyon TL olduğu, borçlunun nihai projede yer verdiği ödeme kaynakları, 2029 yıl sonuna kadar faaliyet gelirinden elde edilecek net kar (318.700.486,91 TL) ile dönem başı nakit mevcudundan ( 33.839.916,09 TL) oluştuğu, şirketin 2019 yılı 236.191.531,82 TL net satışlarına karşılık satış, dağıtım ve pazarlama ve genel yönetim giderleri ile finansman gideri düştüğünde şirketin 2019 yılı sonu itibariyle vergi öncesi karı 24.274.671,12 TL olduğu, şirketin 2020 yılında giderlerde ciddi kısıntıya gittiği ve buna bağlı olarak kârını artırdığı görüldüğü, 2020 yılının ilk 3 aylık döneminde şirketin net satışları 54.819.372,36 TL olarak gerçekleştiği bu satışlar karşılığında 2.274,070,41 TL net kar açıkladığı görülmüştür. Şirketin öngördüğü satış hedefleri geçmiş yıllar ile mukayese edildiğinde, hedeflerin ulaşılabilir olduğu, yine faaliyet kârlılıkları da geçmiş yıllar ve güncel durum ile uyumlu olup şirketin karsız ve verimsiz mağazalarını kapatarak ciddi bir tasarrufa yöneldiği, bunun yanında e-ticaret kapsamındaki satışlara odaklandığı ve bu e-ticaret satışlarının giderek artan bir trend izlediği gözönüne alındığında şirketin karlılığı artamaya başladığı, anlaşılmıştır. Konkordatonun amacı borçluyu olduğu kadar alacaklıları da iflasa nazaran daha kısa sürede ve yüksek oranda tatmin etmektir. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi; alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir. Konkordato mühleti borçlunun oylamaya hazırlık yapacağı, alacaklılarla görüşeceği ve onları olumlu oy kullanmaya ikna edeceği bir süreçtir. Bu bakımdan alacaklıların yaklaşımının borçlunun ve konkordatonun akıbetinde büyük bir rolü vardır. Bu sebeple konkordatoda kilit noktası alacaklıların projeyi oylamasıdır. Alacaklıların onayına sunulacak proje ön proje değil, (komiserin ve alacaklıların da katılımıyla ve gerekirse mahkemenin müdahalesiyle revize edilmiş; İİK m.305/son) nihai projedir. Mahkemece ön veya nihai projenin, alacaklıların oylamasına dahi sunulamayacak kadar olumsuz bulunması ihtimali dışında, borçlunun ve alacaklıların konkordatonun imkanlarından yararlandırılmaması düzenlemenin amacı ile bağdaşmamaktadır. ( İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 17/07/2019 tarih 2019/1542 E. 2019/1505 K. ) Bu itibarla mahkemece, projede hedeflenen karın gerçekleşmesi halinde projenin başarıya ulaşma ihtimali bulunduğundan borçlu şirkete kesin mühlet verilerek nihai projenin alacaklıların oylamasına sunulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacağın rehinli alacak olarak karar verilmesi gerektiği itirazı yönünden; Üçüncü kişi rehniyle güvence altına alacakların konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin uygulamada ve doktrinde farklı görüşler bulunsa da hakim görüş, alacağı üçüncü kişi rehniyle güvence altına alınan alacaklının, konkordato projesinin kabulüne ilişkin olarak nisaba dahil edileceği yönündedir. Bu görüşünün temel gerekçesi, alacağı üçüncü kişi tarafından sağlanan rehinle güvence altına alınan alacaklının, konkordato nisabına dahil edilmemesi halinde, halefiyet gereği daha sonra alacaklının yerine geçerek borçluya rücu edebilecek üçüncü kişinin zarara uğrayacağı düşüncesidir. Bu düşünceye göre alacaklı nisaba dahil edilmeyerek teminattan mahrum bırakıldığında, üçüncü kişi de buna bağlı olarak rücu hakkının güvencesinden mahrum kalacağı yönündedir ( Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Murat Atalı ve Doç. Dr. Ersin Erdoğan tarafından yazılan ve 16.10.2020 tarihinde blog.lexpera.com.tr’de yayımlanan “Üçüncü Kişi Rehniyle Güvence Altına Alınmış Olan Alacakların Borçlunun Konkordato Nisabında Dikkate Alınıp Alınmayacağı Meselesi başlıklı makale ) Öğretideki hakim görüş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 16/02/2021 tarih 2021/1389 Esas 2021/275 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde ” İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir. 17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir. Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir. Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez. İİK 45. maddesi uyarınca alacaklı önce rehne müracaat etmelidir. Maddede rehnin 3. kişi tarafından verilmiş olması durumu ayrık tutulmamıştır. Bu nedenle alacaklının 3. Kişi tarafından verilen rehne öncelikle müracaat etmesi, konkordato talep eden borçlunun malını koruma altında tutacak olup bu husus konkordato kurumunun amacına uygun olacaktır.
Bu gerekçeler ışığında alacağı 3. kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi borçlu ve rehin veren 3.kişinin kanunun 303. maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekecektir.” şeklinde benimsenmiştir. Dairemizce de gerek öğretideki hakim görüş gerekse Yargıtay kararı uyarınca uyarınca üçüncü kişinin malvarlığına dahil malların rehniyle temin edilen alacakların adi alacak sayılarak bu çerçevede konkordato projesinin kabulüne ilişkin nisapta dikkate alınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu sebeple yapılan alacaklılar toplantısında üçüncü kişi rehniyle teminat altına alınan alacaklıların alacağı, adi alacak olarak tespit edilerek alacaklılar toplantısına katılmaya hak kazananlar listesinde yer almasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ek alacak talebine ilişkin verilmiş bir karar bulunmadığı itirazı yönünden; İİK’nın 299. maddesinde, alacaklıların, İİK 288 inci madde uyarınca yapılacak ilanla, ilan tarihinden itibaren on beş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunacağı, ayrıca ilanın bir sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderileceği, ilanda, alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarda yazılacağı düzenlenmiştir. Yasada öngörülen ilanın iki amacı vardır. Birincisi borçlunun malvarlığı ile sorumlu olduğu pasifin kapsamının belirlenmesi, ikincisi ise komiserin konkordato teklifinin kabulü hakkındaki müzakerelere ve oylamaya katılacak alacaklılar çevresinin belirlenmesidir. O halde bilançoda alacakları kayıtlı olmayan alacaklıların, ilanda belirtilen süre içinde alacağının bildirmemenin yaptırımı, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaması ve konkordato projesi hakkında oy kullanamamasıdır. Ancak, on beş günlük süre içinde alacak bildirmemenin yaptırımı kesinlikle alacağın sükutu değildir. Süresi içinde alacak kaydı yaptırmayan alacaklı, konkordato tasdik edildiği takdirde konkordato şartları dairesinde alacağını talep edebilecektir. ( , Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 458- 463) Somut olayda kesin mühlet kararı İİK 288. madde kapsamında ilan edilmiştir. Alacaklı olanların varsa alacaklarının belgeleri ile İİK 299. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde bildirilmeleri için ilan yapılarak alacak kayıtları yapılmış olup itiraz eden müdahil alacaklının, ek alacağı bilançoda kayıtlı olmadığı gibi ilan tarihinden itibaren 15 günlük süre içinde bu alacak için bildiriminde bulunmadığından alacaklının ek alacağının, konkordato nisabının hesaplanmasında dikkate alınmamasında yahut çekişmeli alacak olarak gösterilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. Maddesi “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması d)206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. İİK 305. Maddenin ilk fıkrasının (a) bendinde konkordatoda teklif edilen tutar, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması düzenlenmiştir. Burada hedeflenen amaç, konkordatonun, alacaklıları iflastan daha kötü bir noktaya taşımamasıdır. Borçlu şirketin iflası halinde âdi alacaklının alacaklarına kavuşma oranının yaklaşık % 5 olduğu, sunulan nihai projede ise alacaklıların alacağının %100’ünü faizsiz bir biçimde mahkemenin tasdik kararını takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ve her bir taksit tutarının 50.000,00-₺’den aşağı olmamak şartı ile ödemeyi teklif ettiği, buna göre konkordatonun iflasa nazaran alacaklıların lehinedir. (b) bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması şartı yönünden, mahkemenin bu değerlendirmeyi yaparken, tasdik yargılamasında borçlunun karar aşamasına yakın bir dönemdeki mal varlığı değerlerini hesaba katmalıdır. Teklif edilen oranın borçlunun mal varlığı ile orantılı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak bu inceleme kapsamında bilirkişi tarafından ilk olarak borçlunun konkordatoya tabi aktifleri ile pasifinin belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, şirketin stokları, maddi ve maddi olmayan duran varlıkları ile marka rayiç değerleri alanında uzman bilirkişilerce usulüne uygun tespit ettirilmiş olup şirketin mevcut kaynakları ile borçlarını ödemeyi planladığı dönemde elde edilecek kaynakların konkordato teklifi ile orantılı olduğu, borçların, hedeflenen 8,5 yıllık dönemden daha kısa sürede faizsiz ödeme imkanı bulunmadığı anlaşılmıştır. Konkordato projesinin kabulü için İİK 302. maddesinde öngörülen ‘kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini” şeklindeki her iki alternatifli çoğunluğu da sağladığı dolayısıyla borçlunun dosyaya sunduğu nihai projenin, yasanın aradığı çoğunlukta alacaklılar tarafından kabul edilmiştir. İtiraza uğrayan çekişmeli alacaklar için herhangi bir pay ayrılmaması itirazı yönünden; “Çekişmeli alacaklar hakkında dava” başlıklı Madde 308/b- (Ek: 28.02.2018-7101/37 md.) maddesinde: “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.” hükmü yer verilmiş olup bu hususta hakime takdir yetkisi verildiği, ayrıca İİK 308/b bendi gereğince alacağın esasına ilişkin olarak açılacak davada, mahkemece, karar kesinleşinceye kadar, çekişmeli alacaklara isabet eden payın bankaya yatırılmasına resen karar verilebileceği nazara alındığında, mahkemece, çekişmeli alacaklar için depo kararı verilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Borçlu şirketin, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket etmesi nedeni ile iyi niyetli olmaması, organik bağı bulunan … Deri şirketine sermaye transferi yapılması itirazı yönünden; borçlu şirketin kaydi bilançosunda toplam 209.887.140,47 TL ticari alacağı bulunduğu, bu tutarın 182.106.022,02 TL’ lik kısmı, borçlu şirketin ilişkili şirketi olan … şirketinden kaynaklandığı, tahsil kabiliyeti bulunmadığı değerlendirilerek bu alacaklar rayiç bilançodan çıkartıldığı görülmüştür. Bu husus bir kısım alacaklılarca şikayet konusu yapılmış olup, Komiser Heyetince yapılan değerlendirilmede ” borçlu şirket ile … şirketi arasında organik bağ bulunduğu, borçlu şirketin … A.Ş.’den olan alacaklarının mal alım satımına ilişkin olduğu görüldüğü, borçlu şirketin alacağının doğumuna neden olan bu ilişkiler konkordato öncesi döneme ait olduğu, bu nedenle, ticari defterlerde gözüken bu mal alım satımlarının fiiliyatta gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti bu aşamada mümkün olmadığı, borçlu şirket ile … arasındaki bu borç-alacak ilişkisinin alacaklıları zarara uğratma amacıyla gerçekleştirildiği, bu davranışın IlK m.331 hükmünde düzenlenen alacaklıları zarara sokmak kastıyla mevcudu eksiltme suçunu oluşturduğu öne sürüldüğü, atıf yapılan yasa maddesinin son fıkrasında, bu suçlar bakımından alacaklının şikayeti üzerine takip olunur hükmü yer aldığı, bu hüküm uyarınca Komiser Heyetimizin İİK m.331 kapsamında şikayet hakkı bulunmadığı, fakat alacaklı sıfatına haiz şirketlerin İİK m.331 kapsamında şikayet hakkının bulunduğu ” yönünde tespitte bulunmuştur. Her ne kadar borçlu şirketin, organik bağı bulunan şirkete sermaye transferi yapıldığı iddia olunmuş ise de, dosya kapsamı itibariyle bu husus ispatlanamadığı gibi alacaklıların şikayeti üzerine başlatılmış bir soruşturma bulunmadığı, şirketlerin, organik bağı bulunan ilişkili şirketler ile ticari ilişkide bulunmasınında anormal bir durum olmadığı, alacaklılar toplantısı öncesinde, ilişkili şirketten olan alacağın tahsil kabiliyetinin bulunmadığı tüm alacaklılar tarafından bilindiği, dosya kapsamı itibariyle ispat edilemeyen ” borçlu şirketin, alacaklıları zarara uğratmak kastı ile hareket ettiği, organik bağ bulunan şirkete sermaye transferi yapıldığı” iddiasının takdiri tamamen alacaklılar toplantısına geçtiği, alacaklılar toplantısında böyle bir ihtimalin bulunduğu kanaati ağırlık kazanmış olsaydı konkordato teklifi reddetme imkanı varken konkordatonu kabul edildiği anlaşılmakla bir kısım alacakların bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Ödemenin faizsiz şekilde, 8,5 yıl sürmesi ve her bir taksitte asgari 50.000,00 TL ödemede bulunulması, alacaklıları telafisi mümkün olmayacak zarara uğrattığı ve alacaklılar arasında eşitsizliğe yol açtığı itirazı yönünden; konkordatoya tâbi borçlarının, nihai projede belirtildiği gibi her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksidinin tasdik karar tarihini takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte (8,5 yılda) ve taksitlerdeki ödeme yüzdeleri sırasıyla %1, %1, %2, %2, %3, %3, %4, %4, %5, %6, %6, %7, %7, %9, %9, %10, %21 olacak şekilde ve her bir alacaklının alacak tutarının her bir taksitte 50.000,00-₺’den aşağı olmamak kaydı ile alacaklıların alacağının %100’ünün faizsiz bir biçimde ödenmesine karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 285. maddesinde, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel iflastan kurtulabilmek için konkordato talep edebileceğine yer verilmiştir. Borçlu şirketlerin, vade konkordatosu talep etmiş olmaları yanında yine borca batık olmayan şirketin tenzilat ( faizsiz ödeme de bir nevi tenzilat sayıldığı) talebinde bulunmasında da yasal bir engel mevcut değildir. Komiser heyeti raporunda belirtildiği gibi şirketin borçlarını daha kısa bir vadede veya faiziyle birlikte ödemesinin mümkün gözükmediği, şirketin muhtemel iflası halinde ülkemizde iflas tasfiyelerinin yaklaşık 5 yıl sürdüğü, borçlu şirket büyüklüğünde bir şirketin tasfiyesi daha da uzayabileceği ve şirketin iflası halinde adi alacaklıların alacaklarına kavuşma oranı yaklaşık % 5 olduğu, konkordatonun tasdiki halinde ise borçlu şirketin nihai projesinde öngördüğü şekilde 8,5 yıllık vadede alacaklarının % 100’ünü tahsil edebilecekleri görülmüştür. Bu itibarla komiser heyetince ödeme vadesi olarak daha kısa bir süre teklif edilmesinin ve ödemelerin faizsiz yapılması mümkün gözükmediği, geçmiş yıllar ve konkordato sürecindeki şirketin mali tabloları analiz edilerek tespit edilmiş olmakla, konkordatoyu kabul eden alacaklıların sayısı ve alacak miktarı da ( alacaklı sayısı bakımından %67,66 alacak miktarı yönünden ise %72,07 ), göz önüne alındığında, iflas haline nazara alacaklılar yönünden daha avantajlı sonuç doğuracağı, gerekçesiyle bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Ancak, iflas ve konkordato gibi tasfiye biçimlerinde aynı nitelikteki alacaklar arasında eşit işlem yapılmasına dair genel bir ilke üzerinde öğreti ve yargı uygulaması hemfikirdir. Konkordato süreci, alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordato da alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumlarda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkeler gözetilmelidir. İİK’nın 305. maddesinde hükme bağlanan konkordato koşullarının kümülatif olarak bir arada bulunması halinde mahkeme konkordatoyu tasdik edecektir. Mahkemenin bu aşamada geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır ve tasdik yargılamasında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır. (Öztek S./Budak A.C./ Yücel M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539.) Somut olayda; ortaya konulan ödeme planında, ödemenin, faizsiz şekilde, ilk taksiti, mahkemenin tasdik kararı tarihini izleyen 6. aydan itibaren 6 ayda bir ödemeler halinde 8,5 yıl sürmesi ve her bir taksitte asgari 50.000,00 TL ödeme bulunulması amaçlandığı gözetildiğinde, alacak miktarları 50.000 ila 100.000 arasında bulunan tüm alacaklılar, alacaklarının tamamına ilk yada ikinci taksitte kavuşmuş olacakken diğer alacaklıların tüm alacaklarını tahsil etmeleri çok daha uzun vadeye yayıldığı görülmüştür. Nitekim bu husus Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin, 02/03/2021 tarih 2021/1209 Esas 2021/569 Karar sayılı ilamında ” …Konkordatoda, alacaklılar arasında mutlak eşitliğin sağlanması şart olmayıp, dengeli ve adil bir ödeme planı ortaya konulması, alacaklıların da buna göre tatmin edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Somut olayda, ortaya konulan ödeme planıyla alacağı 35.000,00 TL’nin altında olan küçük alacaklı grubu iki taksitte olmak üzere en geç ikinci taksit tarihi olan 31.05.2021 tarihi itibariyle alacaklarının tamamına kavuşmuş olacak iken diğer alacaklıların tüm alacaklarını tahsil etmeleri daha uzun vadeye yayılmaktadır. Alacağı 35.000,00 TL ile 100.000,00 TL arasında olanların son taksit tarihi 31.05.2022, alacağı 100.000,00 TL üzerinde olanların son taksit tarihi ise 30.03.2023 tarihidir. Diğer yandan, davacı şirketin bu vade tarihlerine kadar aynı ödeme gücüne sahip olup olamayacağını ya da bu tarihlere kadar konkordatonun feshedilip edilmeyeceğini önceden öngörmek mümkün değildir. Böyle bir ihtimalde, küçük alacaklı grubu alacağının tamamını ya da büyük bir bölümünü tahsil etmiş olacak iken diğer alacaklılar daha az oranlarda tahsil imkanına kavuşmuş olacaklardır. Sonuç olarak, bu ödeme planının alacaklıların adil ve dengeli bir şekilde tatmin edilmesi ilkesine uygun olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece, İİK’nın 304. ve 305/2. maddesi hükümleri uyarınca, konkordato projesi re’sen ele alınarak, projeye olumlu oy kullanacak alacaklı grubunun menfaatleri dikkate alınarak özel bir ödeme planı geliştirildiği, bu durumun özellikle bankalar olmak üzere büyük alacaklılar aleyhine olduğu, alacaklılar arasında adil ve dengeli dağıtım ilkesine aykırı davranıldığı hususları gözetilerek, projede bu yönde düzeltme yapılmasının sağlanması, aksi takdirde İİK’nın 308. maddesi hükmü uyarınca, konkordatonun tasdiki talebinin reddiyle, doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde, davacı borçlu şirketin iflasına karar verilmesi gerektiği” ifade edilmiştir. Öte yandan İİK 305. Maddenin ilk fıkrasının (d) bendinde düzenlenen ” 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ” şartı yönünden Komiser Heyetince, tespiti mümkün en güncel duruma göre teminat gösterilmesi gereken borçların listesi hazırlandığı, hazırlanan listeye göre, borçlu şirketin 93 alacaklıya 7.614.037,50 TL borcu için teminat göstermesi gerektiği, borçlu şirkete ait “…” markasının güncel piyasa değerinin 155.256.603,06 TL tespit edildiği, bu tespite göre, borçlu şirkete ait markanın, 7.614.037,50 TL tutarındaki borç yönünden teminat vasfı taşıdığı, belirtilen alacak tutarı bakımından borçlu şirkete ait markalar üzerinde rehin tesis edilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumuna müzekkere yazılmış ise de, Türk Patent ve Marka Kurumunca dosyanın karara çıktığı 05/02/2021 tarihinde, talep edilen rehin işlemi için gerekli ücretin ödenmesi halinde talebin yerine getirileceği şeklinde cevap verilmiş olduğu, sonrasında ücretin yatıp yatmadığı markalar üzerine rehin tesis edilip edilmediği belli olmadığı görülmüştür. Bu itibarla imtiyazlı alacaklılar için borçlu şirkete ait markalar üzerinde rehin tesis edilmek suretiyle teminat şartının yerine getirilip getirilmediği tespit edilmeden konkordatonun tasdikine karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde, mahkemece yapılacak iş, İİK’nın 304 ve 305/2 maddesi hükümleri uyarınca, konkordato projesi resen ele alınarak, alacaklılar arasında adil ve dengeli bir ödeme planı içerir şekilde projede düzeltme yapılmasının sağlanması, akabinde revize projenin alacaklıların onayına sunulduktan sonra konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikin uygun olup olmadığına dair gerekçeli rapor mahkemeye sunulduktan sonra İİK 304 madde uyarınca konkordato talebinin değerlendirilmesi aksi takdirde İİK’nın 308. maddesi hükmü uyarınca, konkordatonun tasdiki talebinin reddiyle, doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin mevcut olması halinde, davacı borçlu şirketin iflasına karar verilmesi gerekmektedir. Sonuç olarak; alacaklı … A.Ş.’nin istinaf başvurusu süresinde olmadığından istinaf isteminin reddine, Alacaklılar …, … Bankası, …, …, … firmaların İİK 304. maddesi uyarınca itiraz dilekçesi sunmadığından ve İİK 302. maddesi uyarınca alacaklılar toplantısına katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde red oyu verdiğini bildiren alacaklılar içinde olmadığından istinaf taleplerinin reddine, SGK alacağı, kamu alacağı olup konkordato nisabına dahil edilen adi alacaklardan olmadığından kararı istinaf etmesinde hukuki yararı yoktur. Bu nedenle de SGK’nın istinaf talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, … şirketi vekili 01/12/2021 tarihli dilekçesi ile istinaftan talebinden feragat etmesi ve vekilin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunması nedeniyle istinaf talebinin feragat nedeniyle reddine, İstinaf yoluna başvuran diğer alacaklıların istinaf başvurularının kabulü ile kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Alacaklı … A.Ş.’nin istinaf başvurusu süresinde olmadığından istinaf isteminin REDDİNE, 2-Alacaklılar …, … Bankası, …, …, … firmaların İİK 304. maddesi uyarınca itiraz dilekçesi sunmadığından ve İİK 302. maddesi uyarınca alacaklılar toplantısına katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde red oyu verdiğini bildiren alacaklılar içinde olmadığından istinaf taleplerinin REDDİNE, 3-SGK’nın istinaf talebinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, 4- … şirketi vekili istinaf talebinin feragat nedeniyle REDDİNE, 5-İstinaf yoluna başvuran diğer alacaklıların istinaf başvurularının KABULÜNE, 6-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2018/767 Esas, 2021/38 Karar ve 05/02/2021 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 7-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 8-İstinaf yoluna başvuranlarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine, 9-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 10- İstinaf yoluna başvuranların yapmış oldukları istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 11-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 12-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.16/03/2022
MUHALEFET ŞERHİ Talep, İİK’nun 285. ve devamındaki maddeler uyarınca konkordato istemine ilişkindir. İİK’nın 305. maddesinde hükme bağlanan konkordato koşullarının kümülatif olarak bir arada bulunması halinde mahkeme konkordatoyu tasdik edecektir. Mahkemenin bu aşamada geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır ve tasdik yargılamasında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır (Öztek S./Budak A.C./Yücel M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539). Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. Konkordato süreci alacaklılar arasında eşitlik ilkesine dayalı olarak yürütülür. Konkordatoda alacaklılar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın benzer durumda bulunan bütün alacaklıları kapsayan adil ve dengeli bir ödeme planının ortaya konulması ve alacaklıların tatmin edilmesinde de aynı ilkelerin gözetilmesi gerekir. Konkordato prosedürü içinde alacaklılar arasındaki eşitliğin sağlanması, borçlunun konkordato mühletinde (geçici ve/veya kesin mühlet) kural olarak konkordatoya tabi alacakları ödememesi ile mümkündür. Konkordato projesi, alacaklıların Kanun’da yazılı oranda kabulü ve mahkemece tasdiki halinde bunu kabul etmemiş olan alacaklılar için de mecburiyet kazanacak olup konkordato mühleti içerisinde eşitliğin mutlaka gözetilmesi gerekecektir ki bu da ancak konkordatoya tabi alacakların kural olarak ödenmemesi yolu ile mümkün olabilecektir. Mühlet içinde alacakların ödenmemesi gereği, konkordatonun amacı ve doğası ile yakından ilgilidir. Nitekim İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin 17.07.2019 tarih ve 2019/1542 E 2019/1505 K sayılı ilamında da ”..Konkordatonun amacı borçluyu olduğu kadar alacaklıları da iflasa nazaran daha kısa sürede ve yüksek oranda tatmin etmektir. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi; alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir. Konkordato mühleti borçlunun oylamaya hazırlık yapacağı, alacaklılarla görüşeceği ve onları olumlu oy kullanmaya ikna edeceği bir süreçtir. Bu bakımdan alacaklıların yaklaşımının borçlunun ve konkordatonun akıbetinde büyük bir rolü vardır. Buna göre, geçici komiserin olumlu yöndeki raporunun aksine, borca istemde bulunan şirketin borca batık olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekçesinde isabet bulunmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, konkordato komiseri sadece bir denetim ve takdir makamı olmayıp, borçluya nezaret görevi ile donatılmıştır (İİK m.290/II-b, m.297/I). …’in de belirttiği gibi komiser “…prosedür içerisinde borçlu ile alacaklıları arasında bir anlaşma zemini yaratılmasında ve dolayısıyla konkordatonun meydana gelmesinde etkin rol oynayabilecek, tarafların dışındaki üçüncü bir kişi” konumundadır (Tanrıver, S.: Konkordato Komiseri, Ankara 1993, s.28). Adı geçene geçici mühlet verilmiş ve bu aşamada komiserce bir kısım değerlendirmeler yapılmıştır. Konkordatoda kilit noktası alacaklıların projeyi oylamasıdır. Alacaklıların onayına sunulacak proje ön proje değil, (komiserin ve alacaklıların da katılımıyla ve gerekirse mahkemenin müdahalesiyle revize edilmiş; İİK m.305/son) nihai projedir. Mahkemece ön veya nihai projenin, alacaklıların oylamasına dahi sunulamayacak kadar olumsuz bulunması ihtimali dışında, borçlunun ve alacaklıların konkordatonun imkanlarından yararlandırılmaması düzenlemenin amacı ile bağdaşmamaktadır. ” belirtilmiştir. Dairemiz kararında da belirtildiği üzere davacı şirket hakkında 31/08/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet , 26/11/2018 tarihinden başlamak üzere 1 yıllık kesin mühlet kararı ile verilen kesin mühletin 27/11/2019 tarihinden itibaren 6 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir. 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi uyarınca konkordato sürelerinin 23/03/2020 – 15.06.2020 tarihleri arası (bu tarihler dahil) durdurulmuş olması nedeniyle, kesin mühletin 21/08/2020 tarihine uzamış olması nedeniyle borçlu şirket 01/07/2020 tarihli nihai projesini sunduktan sonra 16/07/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı gerçekleştirilmiş, İİK 304 maddesi uyarınca mühlet hükümleri 21/08/2020 tarihinden itibaren 05/02/2021 tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiş ve bu dönem içerisinde davacı şirketin mal varlığının muhafazası için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilerek ilgili kurumlara müzekkereler yazılmıştır. Mahkemenin 05.02.2021 tarihli ilamında ‘Konkordato talep eden şirketin tasdik talebinin kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı olan … A.Ş.’nin revize edilen projesinin tasdikine, konkordatoya tâbi borçlarının; her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksidinin tasdik karar tarihini takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ve taksitlerdeki ödeme yüzdeleri sırasıyla %1, %1, %2, %2, %3, %3, %4, %4, %5, %6, %6, %7, %7, %9, %9, %10, %21 olacak şekilde ve her bir alacaklının alacak tutarının her bir taksitte 50.000,00-₺’den aşağı olmamak kaydı ile alacaklıların alacağının %100’ünün faizsiz bir biçimde ÖDENMESİNE,” dair 05.02.2021 tarihinde karar verilmiştir. Tasdik kararı verilen revize projeye göre her bir alacaklının alacak tutarının ilk taksidinin tasdik karar tarihini takip eden 6. aydan başlamak üzere 6 ayda bir ödemeler halinde 17 taksitte ödeneceği ve tasdik kararının 05.02.2021 tarihinde verilmesi göz önünde bulundurulduğunda taksitlerin ödenmeye başladığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle bazı alacaklıların alacaklı sıfatının tartışılacağı ve bazı alacaklılar yönünden ise alacak miktarlarının değişeceği muhakkaktır. Konkordatoda, alacaklılar arasında mutlak eşitliğin sağlanması şart olmayıp, dengeli ve adil bir ödeme planı ortaya konulması, alacaklıların da buna göre tatmin edilmesinin sağlanması amaçlanması gerekmektedir. Davaya konu somut olayda da ödeme planı bu ilke çerçevesinde değerlendirilmelidir. Aynı zamanda tasdik kararı uyarınca belirlenen ödemelerin yapılmaya başlandığı gibi, mahkemece verilen müddet süreleri, bu dönemlere ilişkin verilen tedbir kararı ile İİK 302 maddesinde belirtilen çoğunlukla projenin (oylamada teklifi 226 alacaklının kabul ettiği ve bu alacaklıların nisaba mesnet teşkil eden alacaklarının toplamının 206.022.010,21-₺ olduğu, teklifi kabul edenlerin sayısının tüm alacaklılar içerisindeki yüzdesinin %67,66 olup, teklifi kabul edenlerin alacak toplamlarının tüm borçların içerisindeki yüzdesinin ise %72,07 olduğu, İİK 302 maddesi uyarınca her iki alternatifli çoğunluğun da sağlandığı ) kabul edildiği de nazara alınmalıdır. Aynı zamanda, İİK ‘nun 305. Maddesinin ilk fıkrasının (d ) bendinde ” 206’ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ” yer almaktadır. … markasının güncel piyasa değerinin 155.256.603,06 TL tespit edilerek iş bu markanın, 7.614.037,50 TL tutarındaki borç yönünden teminat vasfı taşıdığı ve alacak tutarı bakımından borçlu şirkete ait markalar üzerinde rehin tesis edilmesi için Türk Patent ve Marka Kurumuna müzekkere yazılmıştır. Gerekçeli kararda ise ”…İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı olan … A.Ş.’ye ait … marka no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…”, … tescil no’lu “…” markalarının İİK 305/1-d bendi uyarınca TEMİNAT OLARAK KABULÜNE ve anılan markalar üzerinde komiser heyetinin dosyada mevcut 28/01/2021 tarihli raporunda yazılı 93 alacaklı yönünden ve toplam 7.614.037,50-₺ alacak tutarı bakımından REHİN TESİS EDİLMESİNE, bu hususta Ankara Türk Patent Ve Marka Kurumu Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına ” dair karar verildiği belirtilmiş olup her ne kadar 05.02.2021 tarihli yazı cevabında gerekli ücretin ödenmediği belirtilmiş ise de ; rehin tesis edilip edilemediği tam olarak anlaşılamadığından öncelikle bu hususun açıklığa kavuşturulmadan mahkemece verilen kararın kaldırılması usul ekonomisi ile bağdaşmayacaktır. Nitekim konkordatonun amacı ve ruhuna uygun olarak aksi halde dahi eksikliğin yasa yolu aşamasında da dahi giderilme imkanı bulunduğunun kabulü usul ekonomisine uygun düşeceğinden bu kaldırma sebebine katılmak mümkün olmamıştır.
Yukarıda yazılı sebepler nazara alındığında, davacı şirket tarafından konkordatonun tasdiki talepli açılan iş bu davada, sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilememiştir.