Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1031 E. 2021/1136 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1031
KARAR NO: 2021/1136
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/720 Esas
KARAR NO: 2021/139
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … Ltd Şti’nin müflis … A.Ş’den iflasın açıldığı tarih olan 05.12.2019 tarih itibariyle 01.01.2018 tarihi cari hesaptan doğan 343.486,35TL nedeniyle toplam alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin alacağının iflas dosyasına alacak kaydının yapılması talebi ile Bakırköy …İcra Müdürlüğü … iflas dosyasına başvuruda bulunulmuş olduğunu, İflas İdaresi 28.08.2020 tarihli kararı ile müflis şirket yetkililerinin beyan vermediği, alacağı kanıtlar nitelikte hiçbir belge ibraz edilmediği, alacağın varlığının yargı denetimini gerektirdiği gerekçesi ile tamamını reddetmiş olduğunu, icra Müdürlüğü kararının kendilerine 23.09.2020 tarihinde E- tebliğ olarak tebliğ edilmiş olduğunu, İİK 223/3 fıkrası gereği dava açma süresinin tebliğ ile başladığını, yasal süresinde davayı açtıklarını, alacaklarının reddi kararı ve gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, cari hesap ekstresinden müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu, Müflis şirketten müvekkilinin alacaklı olduğunun konkordato talepli davanın görüldüğü Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/861E- 2019/1258 K sayılı dosyaya sunulan konkordato ön projesinin başlıklı eklerinde müvekkili şirketin müflis şirketten alacaklı olduğunun açıkça görülmekte olduğunu, cari hesap ekstresinde bulunan çeklerin konkordato ön projesinde bulunan çeklerden olduğunu, konkordato sürecinde icra takibi açılmaması yönünde tedbir kararı nedeni ile icra takibine konu edilememiş olduğunu beyanla; davanın kabulü ile toplam 343.976,67 TL alacağın tamamının İİK 196.Md gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte iflas masasına kaydına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı İflas İdare Memurlarına usulünce tebligat yapılmış ancak cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Bakırköy İflas Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazı ve eklerine göre, davacının tebliğ için gerekli masrafı yatırdığı ve sıra cetveli ilanına ilişkin e-tebligatın 23/09/2020 tarihinde davacı tarafından açıldığı, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edilmiş sayılması gerektiği (Gaziantep BAM 12. Hukuk Dairesi 2020/1123 E.-2020/1357 K.), işbu davanın ise yasal 15 günlük süresinden sonra 09/10/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle” reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020-12/547 Esas 2020/924 Karar 24/11/2020 tarihli kararı ile elektronik tebligat konusundaki uyuşmazlık karara bağlanmış olup, bu karara göre dava süresinde açıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, Bakırköy … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 14.10.2020 tarihli cevabı yazıda, sıra cetveli kararı 22/09/2020 tarihinde … Gazetesinde yayınlandığı, davacının tebliğ için gerekli masrafı evvelce yatırmış olduğundan ret kararı elektronik posta yolu ile 23/09/2020 tarihinde alacaklı vekiline tebliğ edildiği bildirilmiş olup e-tebliğ mazbatası sureti sunulmuştur.. İflas Müdürlüğünün cevabı yazısında anlaşıldığı üzere alacaklı tarafça, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderleri avansı yatırıldığından sıra cetveline itiraz davası açma süresi, tebligat tarihinden itibaren başlar. Mahkemece, Gaziantep BAM 12. Hukuk Dairesi 2020/1123 E.-2020/1357 K. Sayılı ilamı dayanak yapılarak, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edilmiş sayılması gerektiği buna göre tebligatın 23/09/2020 tarihinde alıcı tarafından açıldığı, iş bu davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın uygulama alanını, adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 52. maddesi gereğince tebligat işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacağı, 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 1. fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Somut olayda, iflas masasının ret kararı davacı vekiline elektronik tebligat yolu ile tebliğ edildiği görülmüştür. Mahkemece her ne kadar, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edildiği kabul edilerek davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı tespiti yapılmış ise de bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020-12/547 Esas 2020/924 Karar 24/11/2020 tarihli ilamında “
Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde; “Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat, Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi, UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistem, Zaman damgası: 5070 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde tanımlanan zaman damgası” olarak tanımlanmıştır. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nda ise “Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı ifade eder.” şeklinde belirtilmiştir. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/ğ. maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında “Baro levhasına yazılı avukatlar” gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tabi olanlar için yapılacak başvuru, 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT’nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim edeceği, UETS’nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde muhatabın elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” Bunun sonucu olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi ihtimali söz konusu olmayacaktır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye benzer bir düzenleme de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 107/A maddesinin 2. fıkrasında yer almakta olup, “..Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır…” şeklindedir. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/144 esas sayılı kararında; itiraz konusu kuralın muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü yüklediği, bu yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde hukuki yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybı olmayacağı, muhatabın elektronik posta adresini her gün ya da beş günden daha az aralıklarla kontrol etmesi hâlinde ise tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için süre yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı gibi bu sürenin birkaç gün daha uzamasının söz konusu olacağı belirtilerek düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir. ” şeklinde ayrıntılı izah edilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklı vekiline yapılan elektronik tebligatın incelenmesinde; ” 23.09.2020 Muhatap hesabına teslim edilmek üzere UETS tarafından teslim alındı,23.09.2020 Tebligat alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına) başarılı bir şekilde konuldu, 23.09.2020 Tebligat, alıcısı tarafından açıldı,28.09.2020 Tebligat alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı” şeklinde açıklamaların yer aldığı görülmektedir. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtildiği üzere UETS elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek 23.09.2020 tarihinde muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırmış olup, elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı buna göre masa ret kararının tebliğ edilmiş sayıldığı 28/09/2020 tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 09/10/2020 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmakla işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek mahkemece davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, dosyanın usulünce delillerin toplanarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/720 E. 2021/139 K. sayılı 09/02/2021 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacı tarafının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2021