Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1028 E. 2021/891 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1028
KARAR NO: 2021/891
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/137 Esas
KARAR NO: 2021/469
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalının, müvekkili şirket nezdinde Hobim Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalının müvekkili şirkete yapmış olduğu ihbar neticesinde, yan cephesindeki davalı inşaat sahibi tarafından binanın yıktırılarak otoparka dönüştürülmesi sırasında çıplak kalan cephe duvarlarından giren suların, nem ve rutubet neticesinde sigortalı daire duvar kağıtları ile sağ yan cephe mutfak, banyo üst dolap sırları ve apartman ortak giriş holü duvar boyalarında izolasyon eksikliği nedeniyle hasara neden olduğunun tespit edildiğini, davacı şirket tarafından sigortalı dairede oluşan hasara istinaden, eksper tarafından hesap edilen 7.302,50 TL tutarındaki bedelin 17.05.2018 tarihinde ödendiği ve sigortalısı haklarının halefi olduğunu, davaya konu icra dosyasında sehven aynı ekspertiz raporunda yer verilen 1 no.lu hasar için ödenen bedelin de takibe konu edilerek davalı şirketten talep edilmiş olduğunu, hasarın oluşmasına sebebiyet veren davalı şirket aleyhine Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalı şirketin itirazı ile takibin durmuş olduğunu öne sürerek; davalı şirketin yaptığı haksız itirazının iptali ile takibin 7.302,50 TL üzerinden devamını ve %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıkımı belediyeden alınan izinle yapmış olduğunu ve yıkımın sigorta sözleşmesinden çok önceki bir tarihte yapıldığını, yıkım yapılan yer ile sigorta ettirenin ikamet ettiği yerin farklı konumda bulunduğunu, rizikonun gerçekleştiği yerin konumunun da müvekkili şirketin yıkımını yaptığı yerden daha yüksekte yer aldığını, zararın sigortalı hatasından kaynakladığını savunarak, haksız ve hukuksuz davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu içeriğine göre dava konusu işyerindeki zarardan davalının sorumlu olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, yıkım sonrası dava dışı sigortalı …’ya ait binanın sıva işlemlerinin Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince bina malikleri tarafından yapılması gerektiği, davalı tarafından yapılan yıkım üzerinden 1 yıl 3 ay geçmesine rağmen bu yönde herhangi bir işlemin yapılmaması sebebiyle dosyaya konu zarardan davalının sorumlu olmadığı, davacının iddiasını yöntemince ispat edememesi sebebiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. İtirazın iptali davalarında davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının icra takibi yapmakta haksız ve kötüniyetli olması şarttır. (Adem Albayrak/Cihat Arslan, Asliye Hukuk Davaları, Adalet Yayınevi, Ankara 2016 basım, sf; 1287 ) Eldeki dosya bakımından davalı tarafından davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının şartları oluşmayan kötü niyeti tazminat talebinin reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 07.05.2018 tarihinde yan cephedeki davalı inşaat sahibi tarafından binanın yıktırılarak otoparka dönüştürülmesi sırasında çıplak kalan cephe duvarından giren suların nem ve rutubet neticesinde sigortalı dairede duvar kağıtları, sağ cephe mutfak bir banyo üst dolap ve apartman ortak giriş kotundaki duvar boyalarından izolasyon eksikliği sonucunda hasar meydana getirdiği, ekspertiz raporlarının hukuken geçerli belge olmakla birlikte delil niteliğine haiz olduğu, dava dışı sigortalının uğramış olduğu hasardan davalı tarafın sorumluluğunun mevcut olduğu, nitekim binanın yıkımına bağlı olarak bina cephesinin sıvasız ve çıplak bir şekilde bırakıldığı belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 Sayılı TTK’nun 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 9.462,50 TL asıl alacak ve 307,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.770,48 TL alacağın tahsili istemiyle 26/09/2018 tarihinde başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emri davalıya 01/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı vekilince 04/10/2018 tarihinde itiraz dilekçesi sunulmuş ve dava yasal süre içerisinde açılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 12.09.2019 tarih ve 2018/1286 Esas 2019/967 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair karar verilmiş, iş bu karara yönelik davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde sunulan istinaf dilekçesinde belirtilen ve aynı zamanda dairemizce kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen nazara alınmak suretiyle yapılan inceleme sonucunda 27.01.2021 tarih ve 2020/1281 Esas 2021/75 karar sayılı ilamı ile; ”…(Dosyaya davacı ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen poliçe ibraz edilmediği anlaşılmakla) ekspertiz raporunda; 26.04.2018/2019 dönemlerinin kapsar şekilde düzenlenen … no lu Kobim Paket Sigorta Poliçede kullanım amacı konut olarak belirtilen riziko konusu 27 kapı numaralı dava dışı …’ya ait binanın sigortalandığı anlaşılmaktadır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine poliçeye istinaden ödenen zararın rücu talepli 9.462,50 TL asıl alacak, 307 ,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.770,98 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece inşaat mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişilerden alınan müşterek raporda özetle; sigortalı iş yerinde oluşan hasar ile davalıya ait parsel üzerinde bina yıkım sonucu, bina yıkımı ile sigortalı bina dış duvarından bağımsız bölüme sızan su arasında illiyet bağı bulunduğunun kanıtlanamadığı ” tespit ve değerlendirilmesi yapıldığı, dava dışı sigortalının davacı şirkete yapılan başvurusunda sigortalı olan yerin ofis olarak belirtilmiş ise de; ekspertiz raporunda davaya konu edinilen yerin konut olarak belirtildiği ve ayrıca hasarlanan yerin ticari işletme sıfatına haiz olduğuna dair dosyada herhangi bir yazılı bilgi, belgeye rastlanılmamıştır. TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. Somut olayda; öncelikle davaya konu uyuşmazlıkta davacı ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen sigorta poliçesi aslı veya onaylı bir sureti dosya arasına alındıktan sonra , rizikoya konu dairenin ekspertiz raporunda belirtildiği üzere konut sıfatına haiz olması halinde; davacının dava dışı sigortalısının tacir olmadığı, davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, HMK’nun 114/1-c maddesine göre, davaya bakma görevi genel görevli olan asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde işin esasının incelenerek hüküm tesisi doğru görülmemiş olup davaya konu uyuşmazlığın genel mahkemelerde (Asliye Hukuk Mahkemeleri) görülmesi gerekmektedir. Sonuç olarak; Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile HMK 353/1-a3 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemiz kararına uygun bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine” dair karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda dairemizin 27.01.2021 tarih ve 2020/1281 Esas 2021/75 Karar sayılı kaldırma kararı nazara alınmak suretiyle sigorta poliçe örneğinin mahkemeye gönderilmesi için davacı sigorta şirketine kesin süre verilmiş ve dosya arasına alınan … no lu süper kobim paket poliçesinde hasarın meydana geldiği yer ile ilgili olarak faaliyet konusunun büro olarak belirtilmesi nedeniyle dava konusu binanın konut vasfında olmayıp işyeri vasfında olduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde görev ve yetkinin asliye ticaret mahkemelerine ait olduğu belirtilerek yargılamaya devam edilmiş, bilirkişi raporu içeriğine göre de dava konusu iş yerindeki zarardan davalının sorumlu olduğuna ilişkin herhangi bir somut delil bulunmadığı, nitekim dava dışı sigortalıya ait binanın sıva işlemlerinin kat mülkiyeti kanununun gereğince bina malikleri tarafından yapılması gerektiği ve davalı tarafından yapılan yıkım üzerinden yaklaşık 1 yıl 3 ay geçirmesi göz önünde bulundurularak davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosyada mübrez ekspertiz raporun incelenmesinden riziko konusu binanın kullanım amacı konut olarak belirtilmiş ise de; dairemizin kaldırma kararından sonra eksikliğin ikmaline yönelik davacı sigorta şirketince bir örneği sunan süper kobi paket poliçesinin incelenmesinde 26.04.2018-26.04.2019 dönemlerini kapsar şekilde düzenlenen sigorta poliçesinde rizikolu yerin faaliyet konusunun büro olarak belirtildiği ve bu haliyle yargılamayı yapan asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu hasarın hangi nedenden kaynaklandığı, oluşan zarardan davalının kusur ve sorumluluğunun yada kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve zararın miktarı noktalarında toplanmaktadır. Kadıköy Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen cevabi yazıda 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında kanun kapsamında riskli yapı ilan edilen yerin müracaat üzerine ( Kadıköy ilçesi … mahallesi … pafta … adet ada … parsel no … kapı sayılı yer) 04.02.2014 tarih ve … sayı ile yıkım ruhsatı düzenlendiği, 05.08.2016 tarihinde mahallinde yapılan kontrolde binanın yıkımının henüz gerçekleşmediği, metruk halde olduğunun tespit edildiği, 28.11.2016 tarihinde ilgililerin müdürlüğe ibraz ettikleri dilekçede parselde yer alan metruk binanın yıkımından kalan molozların kaldırılması için izin istendiğinin anlaşıldığı belirtilmiştir. 15.05.2018 tarih ve 2018/ 335 sayılı ekspertiz raporuna göre; 07.05.2018 tarihinde yapılan ihbar üzerine mülkiyeti dava dışı sigortalıya ait taşınmaz da yan cephedeki binanın yıkılarak otoparka dönüştürülmesi sonucunda çıplak kalan cephe duvarından giren suların nem ve rutubetten, duvar kağıtlarının komple sağ cephe mutfak, banyo üst dolap sırtları ve apartman ortak giriş holündeki boyalarda izolasyon eksikliği nedeniyle zarar verildiği belirtilerek zarar miktarı olarak eksilme payının tenzili ile toplam 7.302,50 TL tespit edilmiştir. Sigorta hesap uzmanı ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetince düzenlenen raporda özetle; davacı sigorta şirketi sigortalısının işyerindeki hasarın ekspertiz raporuna göre 07.05.2018 tarihinde meydana geldiği, hasarın sigortalıya ait binanın 1. Kat işyerinde komşu parsel üzerindeki bina yıkımından kaynaklandığı yönündeki görüşe katılmanın mümkün olmadığı, ibraz edilen fotoğrafların incelenmesinde sigortalı binanın 3. Kat tavan seviyesine kadar komşu parsel üzerinde yıkılan bina izinin bulunduğu ve sigortalı binanın cephesinin ise sıvasız çıplak bir şekilde bırakıldığı, sigortalının bulunduğu binanın davalı tarafından yıkımı yapılan bina sonrası yapılması ve bitişik nizam tarzında bulunması sebebiyle davalı bina sınırına isabet eden bölümde sıva yapılamadığı, davalı binanın yıkımı sonrası açığa çıkarak yan duvarların sıvasız bulunduğu, bunun da sigortalı binanın kat mülkiyeti yasasına göre binanın ortak alanlarından sayılıp tamir ve onarımının bina maliklerinin sorumluluğunda bulunduğu, belediye yazısına göre binanın yıkımı ile hasarın oluşması arasında yaklaşık 1 yıl 3,5 aylık bir zaman diliminde geçmiş olduğu, nazara alındığında sigortalı işyerinde oluşan hasar ile davalı şirketine ait parsel üzerindeki bina yıkım sonucu oluştuğunun kanıtlanamadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davaya konu somut olayda dava dışı sigortanın işyerinde ekspertiz raporuna göre hasarın 07.05.2018 tarihinde meydana geldiği, davalının Kadıköy Belediye Başkanlığına 28.11.2016 tarihinde yaptıkları başvuruda parselde yer alan metruk binanın yıkımından kalan molozların kaldırılması için izin talebinde bulunulduğu, sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın davalı tarafından yıkımı yapılan ve hasara neden olduğu iddia olunan binadan sonra bitişik nizam tarzında yapılması ve davalı bina sınırına isabet eden bölümde bina yıkımı sonrasında açığa çıkan yan duvarların sıvasız olduğunun görülmesi, bina yıkım molozlarının taşınması talebi ile sigortalı işyerinde oluşan hasarın arasında takribi 1 yıl 3,5 aylık bir zaman dilimi geçmiş olması göz önünde bulundurulduğunda; sigortalı işyerinde oluşan hasarın davalı şirkete ait parsel üzerindeki binanın yıkımı nedeniyle oluştuğu yani aralarında illiyet bağı bulunduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. İş bu nedenle; HMK m. 359/3 uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna , yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına ve davalının kusurundan kaynaklı zarar meydana geldiği yönündeki iddianın ispatlanamadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 121,30 TL’nın başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,80 TL.’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/09/2021