Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2021/1025 E. 2022/67 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1025
KARAR NO: 2022/67
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/938 Esas
KARAR NO: 2021/456
KARAR TARİHİ: 24/03/2021
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 27/01/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Kimya sanayi ve buna bağlı sanayi ürünleri ile ilgili olmak kaydı ile; Anorganik kimyasallar, kıymetli metallerin, radyoaktif elementlerin, nadir toprak metallerinin ve izotoplarının anorganik bileşikleri, Uçucu yağlar, sanayide kullanılan yağlar, madeni yağlar, suni albüminoid maddeler, her çeşit petrol ve petrol ürünleri ile bunların ham madde ve türevleri ürünlerin alımı, satımı, pazarlanması, imali, ithali, ihracını yapmak, amaç ve konusunun gerçekleşmesi için konusu ile ilgili her türlü ticari ve sınai iş ve teşebbüslere girişmek, orta kısa uzun vadeli istikrazlar akdetmek, ayni ve kefalet kredileri temin etmek gerektiğinde şirketin menkul ve gayrimenkul mallarını rehin ve ipotek etmek, bunları tescil ve fek eylemek, başkalarına ait menkul ve gayrimenkul üzerinde şirket lehine rehin ve ipotek kabul etmek, bunları tescil ve fek eylemek. amaç ve konusunun gerçekleşmesi için her nevi gayrimenkullerin alımı, satımı, ifraz ve taksimi, gayrimenkuller üzerinde intifa hakkı ve kat mülkiyeti mevzuatına göre taksim ve ifrazını yapmak, kat irtifakı kurmak, gayrimenkulleri satmak, satın almak, kiralamak, kiraya vermek, kefalet vermek ve 26.7.2001 tarihinde tescil edilen tadil mukavelesinde yazılı olan diğer işleri ile iştigal etmekte olduğunu, 2013 yılında 130 milyon TL ciro yapan şirketimiz 2014 yılında vergi dairesi uygulamalarının değişmesiyle teminat mektubu çözüm süreleri uzamaya başladığını, örnek olarak 2013 yılında 6 milyon TL tutarındaki teminat mektupları 2016 yılında 33 milyon TL’ye çıktığını, teminat çözüm işlemlerinin uzaması sonucunda 139 milyon TL ciro yapılan dönemde 9 milyon TL olan nakit banka kredileri 2016 yılında 30 milyon TL’ye ulaştığını, aynı anda 2016 cirosu da 60 milyon TL’ye düştüğünü, kısacası teminat mektubu prosedür ve uygulamalarının uzaması sonucu şirket ciddi anlamda küçülmüş ve mali olarak da zayıfladığını, dönem dönem uzun sürede çözülen teminat mektupları olmasına rağmen küçülen şirket tekrar teminat vererek hammadde çekmek zorunda olduğundan 2017 yılını 51 milyon TL ciroya karşılık 34 milyon TL nakit banka kredisi ve 19,5 milyon TL teminat mektubu riski ile kapattığını, ekonomik olarak ciddi darboğaza girdiğini, 2013 yılından 2017 yılına kadar geçen 4 yıllık sürede vergi dairesinin teminat mektubu çözüm sürelerinin çok uzun sürmesi sebebi ile bankalara ciddi tutarlarda faiz ödenmek zorunda kalındığını, 2018 yılı itibariyle dövizin yükselmesi ve banka faizlerinin çok daha fazla artması nedeni ile kısa vadede sürdürülemez bir yapıya büründüğünü, bu sebeple davalı şirketler için konkordatoya başvurmanın elzem olduğunu belirterek, İİK 285 vd maddeleri gereğince … yönünden, ortak …’nin Kadıköy’de bulunan taşınmazını satarak bedelini sermaye olarak yatıracağını, yetmezse Yalova ili Altınova ilçesindeki taşınmazları satacağını beyan etmiş ise de, yargılamanın devam ettiği 2 yıl 7 ay süre geçmiş olup, bu zaman zarfında gelen her komiser raporunda borca batık olduğu belirtilen şirket için bu zamana kadar ortak tarafından sermaye konmadığı, vaad edilen sermaye artışınındaki 1 yıl geriden mahkememizin kurduğu ara kararla zorlama şekilde tamamlandığı düşünüldüğünde, taşınmazların satılacağı beyanına itibar etmek mümkün olmamıştır. Ancak, karar duruşmasının olduğu gün davacı vekili, davacılardan … şirketinin kimi alacaklılarının alacağından feragat ettiğini, böylece borca batıklıktan çıktığını ileri sürmüş olması karşısında, duruşmada dinlenen komiserlerden sorulmuş, komiserler de davacı şirketin 31/12/2020 tarihi itibariyle davacı şirket -1.009.000,00 TL civarında borca batık olduğunu, ancak celse arasında sunulan feragatler dikkate alındığında, dün ibraz edilen … Ltd. Şti’nin 608.090,00 TL’lik alacağından, … A.Ş’nin 1.827.825,59 TL’lik alacağı, … A.Ş’ye komiser onayı ile ödenen 19.054,50 TL’lik tutar düşüldüğünde ve 17/03/2021 tarihli …’ın yazısı nazara alındığında bugün itibariyle davacı … şirketinin borca batıklıktan çıktığını” beyan etmişlerdir. Komiserlerin zapta geçirilen bu beyanlarıyla davacı … AŞ’nin borca batıklıktan çıktığı mahkememizce de kabul edilmiş ve iflas kararı verilmesine yer olmadığı görülmüştür. Davacı … Ltd Şti yönünden ise, konkordato talebinin tasdik edilmesi için bir arada -kümülatif olarak- bulunması gereken tasdik şartlarının mevcut olması gerekir. Bunlardan ön önemlisi davacı şirketin alacaklılarına, alacakları belli bir ödeme takvimi içinde ödeyebileceğini somut olarak inandırıcı olarak ortaya koyan kaynakları göstermesidir. Eldeki davada davacı şirket, faaliyetine devam ederek elde edeceği kardan borçlarını ödeyeceğini, piyasadaki alacaklarını tahsil edeceğini, idarede bulunan teminatlarını iade alacağını ve sermaye artışı ile kaynak yaratacağını vaad etmiştir. Sermaye artışı taahhüdü bakımından 2012 ve 2019 yıllarında yapılacağı taahhüt edilen artışlar mahkememizin ara karar kurarak kesin süre vermesi ile ancak 2020 yılında ödenmiştir. 2020 yılında vaad edilen sermaye artışında 500.000 TL de hali hazırda yatırılmadığı halde, 19/03/2021 tarihinde genel kurulu kararı alınarak 1 milyon sermaye artışı yapılmasına karar verildiği, bunun da 24 ay içinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Davacı şirketin sermaye artışı ile borç ödeme finansmanı sağlayamayacağı, yapsa bile yetersiz kalacağı çok açıktır. Konkordatoya tabi borçları 11 milyon civarındadır. Ayrıca mühlet içinde doğan 5,5 milyon borç vardır.7 milyona yakın da kamu borcu vardır. Davacının en önemli kaynağı, faaliyetinin devamı ile elde edeceği kardır. Ancak davanın açılışında 4 yılda 7,5 milyon kar hedefleyen davacı, bu hedeflerini sağlayamamıştır. Bu kez revize projede 2021,2022,2023,2024 yılları için 4 yılda 17 milyon civarında (ortalama her yıl 3,4 milyon ) kar elde etmeyi planlamaktadır. Oysa davacının 2019 yılında 2,2 milyon, 2020 yılında 2,5 milyon kar sağladığı nazara alındığında hedeflenen karları sağlaması da gerçekçi değildir. Nitekim aynı hususa hem komiser heyeti hem de bilirkişiler vurgu yapmıştır. Davacının 23 milyon civarında olan toplam kaynak ihtiyacı olup, bunun nasıl elde edileceği ortaya konamamıştır. İdareden iade almayı beklediği teminatlardan da bahsetmiştir ancak iade alması mümkün olmamıştır. Bilirkişiler davacı şirketin 4 yılda en fazla 10 milyon kar elde edebileceğini belirtmiş olup, davacının sağladığı kaynak borçlar için yetersiz kalacaktır. Mahkemenin tasdik kararı verebilmesi için, projenin ciddi ve inandırıcı olması en temel koşul olup davacı şirketin konkordato projesinin inandırıcı ve gerçekçi bir yönü kalmadığı anlaşılmaktadır. 1 yıl kesin mühlet, İİK.nun 289/5 maddesi uyarınca 6 ay ek süre, 86 gün salgın sebebiyle ek süre, İİK.nun 304/2 maddesi uyarınca 6 ay ek süre kullanmış; bu süre zarfında dava tarihi itibariyle mevcut olan özellikle uzun dönem (banka) borçları iyi ölçüde azaltmayı başarmıştır. Ancak, bu kadar uzun bir süre mühlet içinde icra takiplerinden korunmasına rağmen, tasdik kararı sonrasında 36 ay taksitte kalan borçlarını ödeyebileceğine dair somut, gerçekçi, umut veren, inandırıcı kaynaklar ortaya koyamamıştır. Covid-19 salgınının ülkemiz ve dünya genelinde ekonomiyi olumsuz etkilediği mahkememizin de kabulündedir. Nitekim davacılara harç için verilen kesin süreler salgın sebebiyle iki kez uzatılmış, kesin mühlet 86 gün uzatılmış, kanunun imkan sağladığı tüm süreler kullandırılmış, kaynak ihtiyacı için zaman kazandırılmıştır. Ne var ki salgının, davacı borçlular kadar, alacağına kavuşmayı bekleyen alacaklıları da aynı ölçüde etkilediği yadsınamaz. Orantılılık ölçütü bakımından bilirkişiler, mevcut haliyle bile başarıya ulaşması zayıf olduğundan, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğunu mütalaa etmişse de, mahkememizce buna itibar etmek mümkün görülmemiştir. Borçlunun ödeme teklifi aktifi ile orantılı ve uyumlu olmalıdır. Bu aktif belirlenirken konkordatoya tabi olmayıp tamamen ödenmesi gereken rehinli, imtiyazlı ve kamusal nitelikli alacakların bütünüyle ödenmesi gereken borçların tüm aktiften indirilmesi gerekir. Davacı şirketin özvarlığının rayiç değerlere göre +47 milyon civarında olduğu nazara alındığında, ek faiz ilavesi de olmadan borcun 36 ay vade ile ödeneceği şeklindeki ödeme planı esasen hem vade hem tenzilat sonucunu doğurmakta olup, orantılı da sayılmamıştır. Alacaklılar 2018 yılından beri alacağına kavuşmayı beklerken, alacağının tümünü hiç bir gecikme olmazsa ancak 2024 yılı sonunda tahsil edecektir. Aradan geçen sürede paranın satın alma gücünde meydana gelebilecek değişikler nazara alındığında ilave faiz vaadi içermeyen proje, borca batık olmayan, toplam borcunun iki katı aktifi olan şirket için orantılı da sayılmaz. Bunun dışında, İİK.nun 302. maddeye göre gerekli alacaklı sayısı ve alacak miktarı nisabı sağlanmıştır. Teminat koşulu, tasdik harçları gibi diğer koşullar, gecikme ve sürekli ara kararla süre vermek şeklinde de olsa yerine getirilmiştir. Ancak, projenin ciddiyetini kaybettiği eldeki davada diğer şartların gerçekleşmesi yeterli olmadığından konkordatonun tasdiki talebi reddedilmiştir. Davacı …Ltd Şti’nin özvarlığının + 47 milyon civarında olması , borca batık durumda olmaması, alacaklıların zararına kötü niyetli iş ve eylemlerinin bildirilmemiş olması göz önüne alınarak iflas kararı verilmemiştir. Sonuç olarak, her iki şirket için de mühlet süresi içinde uzun dönem borçlar önemli ölçüde azalmış ise de, gelinen aşama itibariyle projenin gerçekçi ve uygulanabilir niteliğinin kalmadığı, süre verilmesine rağmen vaad edilen kaynağın sağlanamadığı, bu haliyle projenin İİK’nun 305/son maddesine göre mahkemenin müdahalesi ile tasdik edilemeyeceği, şirketlerin salgın koşulları gözetilerek ciddi değişikliklerle yeni bir projeye ihtiyaç duyduğu görülmüş; komiserlerin yazılı ve sözlü mütalaalarına da itibar edilerek konkordato taleplerinin reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Konkordato tasdik şartlarının İİK’nun 305 maddesinde düzenlendiği ve davacı şirketler yönünden bu maddede sayılan şartların tamamının sağlandığı, alacaklar toplantısında alacakların büyük çoğunluğu ile alacak miktarının çoğunluğu tarafından kabul edilen bir projenin diğer tüm tasdik şartlarının da sağlanmış olduğu düşünülürse inandırıcı olup olmadığının tartışılması ve hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, konkordato projeleri konusunda yerel mahkeme tarafından inandırıcılığın kaybedildiği yönündeki yorum ve ret gerekçesinin gerçek durumu ile bağdaşmadığı, kar oranını bilirkişi raporunda hatalı hesaplandığı, ön projede davacı şirketten toplam borcunun 55.354.061,19 TL iken tasdik yargılamasının yapıldığı tarihte gerekçeli karar içinde belirtildiği üzere özellikle banka borçları gibi uzun vadeli borçların %67’sinin ödenerek 18.664.803,29 TL borç kaldığı, aynı zamanda nakit akış tablosunun da 23 milyon civarında olduğu belirtilmiş ise de bu tutarın esasında 27.468.716,03 TL olduğu, bilirkişi raporları ve komiser heyeti raporunun birbiriyle çeliştiği, tasdik yargılanmasından önceki 19.02.20211 tarihli 10 no lu celseye kadar hiçbir şekilde aleyhine görüş bildirmeyen bilirkişi ve komiser heyetinin kesin mühletin bitimine bir hafta kala ön projenin güncelliğini yitirdiğinden bahisle kanaat oluşturacak şekilde rapor temin ettiği ve bu sürece kadar projenin uygulanabilir raporlar verilmesi nedeniyle revize proje hazırlığına gidilmediği ve komiser heyetinin davacı şirketlere yönelik bu yönde bir telkinin de bulunmadığı , alacakların kanunda aranan nisabın üzerinde olacak şekilde projeyi kabul etmiş olmaları, şirketlerin iflası halinde alacakların eline geçecek tutarların projenin uygulanması halinde ellerine geçecek tutardan düşük olması, kaynakların borçlarla orantılı olması ve tüm masraf ve harçların da tamamlanmış olması nazara alındığında tüm tasdik koşullarının yerine getirildiği sabit olduğu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir. Konkordato, tacir yahut gerçek veya tüzel kişi bir borçlunun, borçlarını ödeme şekliyle ilgili yaptığı teklifin, kanunda öngörülen çoğunlukla alacaklılar tarafından kabul edilmesi ve yetkili mahkeme tarafından tasdik edilmesi sonucunda, borçlunun tüm adi borçlarını ödeyebileceği koşullar göz önüne alınarak, kararlaştırılan sürede ve/veya miktarda ödemesini mümkün kılan bir hukuki müessesedir. 2004 sayılı İİK’nın 285/3 fıkrası uyarınca konkordato talebinde iflasa tabi olan borçlu için İİK 154. maddesinin birinci veya ikinci fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesi, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi yetkilidir. Somut olayda konkordato talep eden borçlu şirketler iflasa tabi olduğu için yetkili mahkeme İİK’nın 285/3 fıkrasının göndermesi ile İİK 154.maddesi gereğince muamele merkezinin bulunduğu yer (Tuzla/İstanbul ) asliye ticaret mahkemesi olup, dava görevli ve yetkili mahkemece açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74 maddesi, 114/1.f bendi ve 6098 sayılı TBK’nun 504/3 bendi uyarınca müvekkili adına dava açıp konkordato teklifinde bulunan vekilin, vekaletnamesinde özel olarak yetkilendirilmiş olması zorunludur. Sunulan vekaletname ile borçlu şirketler vekilinin yasal düzenlemelere uygun olarak konkordato yönünden özel olarak yetkilendirildiği anlaşılmıştır. Davacılardan … şirketi yönünden yapılan incelemede; Davacı şirketin kimya sanayi ve buna bağlı sanayi ürünleri ile ilgili olmak kaydıyla anorganik kimyasallar, kıymetli metaryellerin, madeni yağlar… her çeşit petrol ve petrol ürünleri ile bunların ham madde ve türevleri ürünlerin alımı, satımı, tasarlanması, ithali ve ihracını yapmak ve iştigal ettiği, toplam sermayesinin 10.000.00000 TL olduğu, 2013 yılında 130 milyon TL ciro yapan şirketin 2014 yılında vergi dairesi uygulamanın değişmesi ile teminat mektubu çözüm sürelerini uzamaya başlaması , bu prosedür ve uygulamaların uzaması sonucunda şirketin ciddi anlamda küçüldüğü, mali olarak zayıfladığı, şirketin borçlarını herhangi bir indirim talebi olmaksızın vadelendirerek ödeyecek ekonomik güce sahip olduğu, şirketin 30.06.2018 tarihi itibariyle öz varlığının pozitif (+) 34.388.312,18 TL seviyesinde olduğu ve bu haliyle borca batık durumda olmadığını, sermaye arttığının planlandığı 03.08.2018 tarihli yönetim kurulu kararı çerçevesinde konkordato talebinde bulunmaya karar verildiği ve alacakların konkordatonun tasdik tarihinden başlayarak 3 yıl içinde aylık taksitler halinde ödenmesi esasına dayandığı belirtilen ön proje mahkemeye sunulmuştur. Davacılardan … şirketi yönünden yapılan incelemede; Davacı şirketin iştigal konusunun her türlü petrol, petrol türevleri, benzin motorin … ithalatını ihracatı, alımı, satımını yapmakla iştigal ettiği, toplam sermayesinin 100.000,00 TL olduğu, 2013 yılında 130 milyon TL ciro yapan şirketin 2014 yılında vergi dairesi uygulamanın değişmesi ile teminat mektubu çözüm sürelerinin uzamaya başladığı dönemde uzun sürede çözülen teminat mektupları olmasına rağmen küçülen şirketin tekrar teminat vererek hammadde çekmek zorunda kaldığı, bu nedenle ekonomik olarak ciddi bir dar boğaza girdiği, şirketin borçlarını herhangi bir indirim talebi olmaksızın vadelendirerek ödeyecek güce sahip olduğu, şirketin 30.06.2018 döneminde borcu batık olmamakla birlikte likidite sıkıntısı içerisinde bulunduğu, bu sıkıntıyı aşmak amacıyla ortaklarca 1.000.0000 ile sermaye artışının yapılacağı, net kar ile elde edilmesi planlanan toplam 5.987.435,21 TL kaynak ile şirketin içinde bulunduğu kriz ortamından kurtulmasının kuvvetle muhtemel olduğu, şirketin iflas halinde varlıklarının satışının gerçekleşeceği varsayımı ile alacakların eline geçecek alacakların yaklaşık %65’inin hesaplandığı oysaki konkordato projesindeki teklife göre alacaklıların alacaklarının tamamının ödenmesini planlandığı, 03.08.2018 tarihli yönetim kurulu kararı çerçevesinde konkordato talebinde bulunmaya karar verildiği ve alacakların konkordato tasdik tarihinden başlayarak 3 yıl içinde aylık taksitler halinde ödenmesinin planlandığı belirtilmiştir. 09.08.2018 tarihli tensip tutanağı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı davacı … LİMİTED ŞİRKETİ ile … sicil noda kayıtlı davacı … ANONİM ŞİRKETİ hakkında 09/08/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine, 07/11/2018 tarihli 1. celsede geçici mühletin İİK’nun 7101 sayılı yasayla değişik 287/4 maddesi uyarınca 2 ay süreyle uzatılmasına, 04/01/2019 tarihinde de 1 yıl kesin mühlet verilmesine dair karar verilmiştir. Davacı şirketler, 08/02/2021 tarihinde revize proje sunmuş, tasdikten itibaren 36 ay vadede 11 milyon civarındaki borcu ödemeyi vaad etmişlerdir. Geçici komiser 24.09.2018 tarihli ön raporunda: … A.Ş.’nin 30.06.2018 tarihi itibariyle sunduğu kaydi değerlere göre düzenlenmiş bilançodaki özkaynak tutarının (-)1.396.134,53 TL olduğu ve bu haliyle şirketin özkaynağını yitirmiş durumda olduğu, şirketin 30.06.2018 tarihi itibarı ile rayiç değerlere göre özkaynak tutarının (+)943.777,27 TL olarak belirtildiği, Davacı şirket … A.Ş. yönünden 30.06.2018 tarihi itibariyle sunduğu kaydi değerlere göre düzenlenmiş özkaynak tutarının (+) 28.033.39,34 olduğu ve bu haliyle şirketin öz sermayesini yitirmemiş durumda olduğu şirketin 30.06.2018 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özkaynak tutarının (+)34.388.312,18 TL olduğunu beyan edildiği, şirket yetkililerinden alınan bilgiye göre şirketlerin faaliyetinin devam ettiği belirtilmiştir. Geçici komiser heyeti 2. raporunda: … A.Ş. Yönünden: makine mühendisi SPK Lisanlı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda demirbaşlar, taşıtlar, ticari bazı mallar, stoklar, tesis makine ve cihazların toplam tutarının 4.780.040 70 TL olduğu, buna göre şirketin rayiç değerler üzerinden 30.06.2018 tarihi itibariyle varlığının 10.634.053,42 TL net aktif mevcudu, 13.630.235,45 TL pasif mevcudu bulunduğu ve bu haliyle (-) 2.996.182,03 TL borca batık durumunda olduğunun tespit edildiği, şirketin içinde bulunduğu kriz nedeniyle sermaye artışının bir an önce yapması gerektiği, şirketin güçlü stok yapısına sahip olduğu belirtilmiştir … şirketi yönünden; teknik bilirkişilerce düzenlenen raporlarda tesis, makine ve cihaz, demirbaşlar, taşıtlar, duran varlıklar, gayrimenkuller ve ticari mallar nazara alındığında toplam 24.468.538,13 TL hesaplandığı, şirketin 30.06.2018 tarihli ara bilançoya göre 78.523.668,07 TL net aktif mevcudu, 43.833.990,04 TL pasif mevcudu olmak üzere+34.689.678,03 TL pozitif seviyede bulunduğu ve borca batık durumda olmadığı, şirketin toplam borcunun 43.833,990,04 TL olduğu, borçların ödenebilmesi için sermaye artışının bir an önce yapılması gerektiği ve net hedeflenen kazancın belirlenebilmesi için de Ekim ve Kasım sonuçlarının izlenmesinin yerinde olduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Geçici komiser heyeti 3. Raporunda: … A.Ş. Yönünden:şirketin 31.10 2018 tarihi itibari ile 305.912,65 TL dönem karı elde ettiği ve rayiç değer üzerinden yapılan incelemede borca batık durumda bulunduğu, … şirketi yönünden; 31.10.2018 tarihi itibariyle 926.099,76 TL dönem karı elde ettiği, rayiç değeri üzerinden yapılan incelemede borca batık durumda olmadığı, şirketin üretim faaliyetlerini devam etmesi ve halihazır durum itibariyle mal varlığının borçları karşılayacak düzeyde olmadığı, sermaye artışı ve faaliyet karına ulaşmasının muhtemel olması ile borçlarını karşılar duruma gelebileceği belirtilmiştir. 04.01.2019 tarihli celsede mahkemece konkordato ön projesi kontrol edildiğinde … yönünden sermaye artırımı taahhüdünün bulunduğu ancak bunun 250.00 TL’sini en geç 31.12.2018 tarihine kadar ödeneceğini taahhüt ödemiş olmasına rağmen sermaye artışının yapılmadığının tespit edildiği ve davalı şirket yetkilisinin beyanında ekonomik sebepler yüzünden sermaye artırımı yerine getirilmesi mümkün bulunmadığı ancak ilerleyen süreçlerde tamamlanacağı yönünde beyanda bulunmuştur. Komiser heyetince düzenlenen 4 ve 5. raporlarda; şirketlerin mevcut makine teçhizat ve demirbaşları ile çalışma düzenini koruduğu ve şirketlerin faaliyetine devam ettiği , … A.Ş. yönünden şirketin 31.10.2019 tarihi itibari ile 140.922,19 TL, … petrol ürünleri şirketi yönünden ; 1.397. 768085 TL dönem karı elde ettiği tespit edilmiştir. Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda demirbaş, taşıt, maddi duran varlıklar, ticari mallar, gayrimenkullerin toplam rayiç değerleri nazara alındığında …AŞ. Yönünden 25.4.726,36 TL, diğer davacı şirket yönünden tesis makine, demirbaş, taşıt, ticari mal varlıkları alındığında toplam 3.246.516,41 TL bedel hesaplandığı belirtilmiştir. Konkordato Komiser heyetince düzenlenen 11.12.2020 tarihli raporda … şirketi yönünden; şirketin borca batık durumda olmadığı, 01.01.2020-30.09.2020 döneminde 1.183.804,97 TL dönem net karı gerçekleştirdiği, konkordato projesinde belirtilen 71.230.000 TL net satış hedefine ulaşmak mümkün olmadığı ancak yine de bu sonucun şirket kaynak ihtiyacı bulunmaması sebebiyle konkordato projesini inandırıcılığı konusunda olumsuz bir etkiye sahip olmadığı, raporun düzenlendiği tarihe kadar geçen süre içerisinde projede öngörülen ilk 1.000.000 TL sermaye artımının gerçekleştirildiği ve ödendiği sonrası için hedeflenen 1.000.000 TL sermaye artırımı için için herhangi bir yönetim kurulu kararı sunulmadığı ve sermaye artırımı yapılmadığı ancak bunun konkordato projesi inandırıcılığı konusunda olumsuz bir etkiye sahip olmadığı, … Anonim şirketi yönünden, şirketin borca batık durumda olduğu ve 01.01.2020-30.09.2020 döneminde 85.370,55 TL dönem net zararının gerçekleştirdiği, projesinde hedeflenen net satışlara ulaşımın mümkün olmadığı, projenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre içerisinde ilk 1.000.000 TL sermaye artırımı gerçekleştirildiği ve ödendiği, sonrası için hedeflenen 1.000.000 TL sermaye artırımı için herhangi bir yönetim kararı kararı sunulmadığı ve sermaye artırımı yapılmadığı ve böylece projenin ciddi ve inandırıcılığını kaybettiği, konkordato tasdiki şartların oluşmadığı belirtilmiştir. Mahkemece 02.12.2020 tarihli ara kararı ile davacılardan … A.Ş. Şirketi yönünden, bakiye 102.845,51 TL işçilik alacağı için, 680.240,30 TL müddet içinde doğan borçları için teminat şartını yerine getirmek üzere ve diğer davacı şirket yönünden bakiye 179.8 25,76 TL işçilik alacağı için, 5.787.303,69 TL mühlet içine doğan borçlar için teminat şartını yerine getirmek üzere 14.12.2020 tarih ve saat 17:00’a kadar kesin süre verilmesine dair ara karar ihdas edildiği, davacı vekilinin her iki şirket yönünden bakiye işçilik alacakları için işçilerin feragat ettikleri ve ve kimya şirketinin de müddet içinde doğan alacakları sebebiyle göstermesi gereken 5.787.303,69 TL teminat şartının alacaklarının feragat ettiğine dair yazılı beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece projenin inandırıcı ve ciddi olduğunu ortaya koyan somut bilimsel mali veriler izlenerek rapor düzenlenmesi için dosyanın icra iflas hukuku uzmanı Prof.Dr. … ve mali müşavir …’ne tevdiine dair 25.12.2020 tarihinde ara kadar ihdas edildiği anlaşılmakla; Bilirkişi heyetince düzenlenen kök raporda; borçlu şirketlerin konkordato talep tarihi olan 07.08.2018 tarihinde dosyaya sundukları projede herhangi bir revizyona gitmedikleri, alacaklar toplantısında alacaklarının karşısına 07.08.2018 tarihinde dosyayı sunulan ön projeyle çıktıkları ve sunulan ön projelerle incelendiğinde; borçların, faaliyet karından ve sermaye artırımı kararı sonrasında şirket ortaklarınca şirkete yapılacak sermaye artırımı ödemelerinden sağlanacak kaynaklarla gerçekleştirileceğinin belirtildiği, borçlu şirketlerin teklifinin konkordato tasdik kararından itibaren 3 yıllık süreçte aylık eşit taksitler halinde ödenmesinin şeklinde olduğu, fakat şirketler açısından ön projeler incelendiğinde proforma nakit akış tablolarının ve gelir tablolarının konkordatoya tabi borçları 2021 yılında tamamlanacakmış gibi hazırlandığı ve dolayısıyla projenin güncelliğini yitirdiği, borçlu şirketlerin 2022, 2023 ve 2024 yıllarındaki net kar hedeflerinin bilinmediği dolayısıyla da bu hususun da değerlendirilemediği, borçlu şirketler vekilinin davacılardan … A.Ş. ‘nin durumunun iyi olduğunu ve diğer davacı şirkete yapacağı katkılarla konkordatonun başarıya oluşabileceğini ileri sürdüğü ancak sunulan projede diğer davacı şirket olan … A.Ş. ‘ye kaynak artırımı yapılacağına dair hiçbir bilginin bulunmadığı, İİK 302 maddesine göre yapılan alacaklar toplantısında konkordato projesinin kabul edildiği ancak bunun konkordatonun tasdiki için yeterli olmadığını, … A.Ş.’nin iflası halinde adi alacaklarını alacaklarını kavuşma oranının %27, … A.Ş.”nin iflası halinde adi alacakların alacaklarının muhtemel kavuşma oranının %179 olduğu, Dew petrol şirketinin 1.588.500,68 TL kaynak açığı, diğer borçlu şirketin ise 52.561.984,70 TL kaynak fazlasının mevcut olduğu, komiser heyetinin borçlu şirketlerin kaynaklarını tespit ederken izlediği yöntemin hatalı olduğu, zira komiser heyetinin davacı şirketin aktifindeki tüm varlıkları satarak veya paraya çevrilerek borç ödeme kaynağı oluşturabileceği gibi bir hesaplama yaptığı ancak borçlu şirketlerin ön projedeki faaliyetlerini devam ettirerek konkordatonun başarı ulaşabileceklerini belirtip borç ödeme kaynağı olarak yalnızca satışı veya paraya çevrilmesi halinde faaliyetin etkilenmeyeceği varlıkların dikkate alınabileceği borçlu şirketlerin projesinin güncelliği yitirdiğinden ödeme kaynakları bilinmediği ve dolayısıyla konkordato teklifinin ödeme kaynaklarıyla orantılı olup olmadığında değerlendirilemediği, her iki şirket yönünden de İİK’nun 302 maddesinde öngörülen çoğunluğun sağlandığı belirtilmiştir. Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda; komiser heyetince düzenlenen 08.03.2021 tarihli raporda bu şirketlerin konkordatoyu başarıya ulaşmak mümkün olmadığını mütalaa edildiği, konkordatonun iflasa nazaran alacakların lehine olup olmadığının borçlu şirketlerin alacakları anapara alacaklarının yanında faiz ödeyebilmelerini veyahut borçlarını teklif edilenden daha kısa bir sürede ödenmesi mümkün olup olmadığının incelenmesi gerektiği ve borçlu şirketlerin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalinin zayıf olduğu, borçlu şirketlerin alacakları alacaklarını faizini veyahut teklif edilenden daha kısa bir sürede ödeyebileceğini bahsedilmesi mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Konkordato Komiser heyetince düzenlenen 08.03.2021 tarihli raporda; … A.Ş. yönünden: davacı şirketin 31.12.2020 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre (-) 1.868.037,45 TL öz kaynağının bulunduğu ve bu haliyle borca batık durumda olduğu, 01.01.2020-31.12.2020 döneminde 216.353,07 TL dönem net zararının gerçekleştiği , hedeflenen sermaye artışı ve sermaye ödemesinin yapılmadığı, net satışlar, faaliyet karı ve dönem net kar nazara alındığında faaliyet kararlarının hedeflendiği düzeyde gerçekleşmediğini, borçlunun faaliyet karından ve sermaye artırımı kararı sonrasında şirket ortaklarınca şirkete yapılacak sermaye artırımı ödemelerinden sağlanacak kaynaklarla ödenmesinin hedeflendiği dikkate alındığında dosya sonunda projenin ciddi ve inandırıcılığını kaybetmiş olduğu, revize projesini değerlendirmesinde ise davacı şirket revize projesinde şirket borçlarının ödenebilmesi için 31.03.2022 tarihine kadar 2.000.000 TL sermaye artışı yapmayı, dağıtılan sermayenin anılan tarihe kadar nakden gerçekleştirmeyi hedeflediği, revize projesini tasdiki sonucunda ödenecek toplam borç tutarının 6.914.710,15 TL olup 36 ay vadeyle ödeneceği … A.Ş. yönünden; 31.12.2020 tarihi itibariyle özkaynaklarının kaydi değerlere göre (+) 3.796.917 TL, rayiç değerlere göre ise (+) 47.306.265,11 TL olduğu bu haliyle borca batık durumda olmadığı, 01.01.2020-31.12.2020 döneminde 2.679.071,11 TL faaliyet karı gerçekleştirdiği, hedeflenen net satışlar ve faaliyet kararlarının gerçekleşmediği, ön projenin 01.07.2018-31.12.2021 dönemini kapsadığı, ön projede herhangi bir revizyona gidilmediği, borcun tasdik kararının itibaren 3 yıllık süreçte aylık eşit taksitler halinde ödeneceğinin belirtildiği, borçların faaliyet karında ve sermaye artırımı kararı sonrasında şirket ortaklarınca şirkete yapılacak sermaye arttırımı ödemelerinden sağlanacak kaynaklarla ödenmesinin hedeflendiği hususu dikkate alındığında, sunulan projesinin ciddi ve inandırıcılığını kaybettiği, konkordato revize projesinin değerlendirilmesinde ödenecek toplam borç tutarının 11.850.835,54 TL olup 36 ay vadeyle ödeneceği belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ”… her iki şirket için de mühlet süresi içinde uzun dönem borçlar önemli ölçüde azalmış ise de, gelinen aşama itibariyle projenin gerçekçi ve uygulanabilir niteliğinin kalmadığı, süre verilmesine rağmen vaad edilen kaynağın sağlanamadığı, bu haliyle projenin İİK.nun 305/son maddesine göre mahkemenin müdahalesi ile tasdik edilemeyeceği, şirketlerin salgın koşulları gözetilerek ciddi değişikliklerle yeni bir projeye ihtiyaç duyduğu görülmüş; komiserlerin yazılı ve sözlü mütalaalarına da itibar edilerek konkordato taleplerinin reddine ” dair karar verilmiş ve davacılar vekilince yasal süre içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar tarafından ilgili kayıt ve belgeler sunularak geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki talebiyle başvurulması üzerine, öncelikle geçici mühlet, süreç içerisinde kesin mühlet verilerek nihayetinde davacı şirketler yönünden konkordatonun alacaklılar yönünden kabulüne karar verilmiştir. Alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 302. maddesinde, konkordatonun tasdiki şartları ise aynı kanunun 305. maddesinde düzenlenmiştir. İİK 302/son maddesinde konkordato komiserinin alacaklılar toplantısını izleyen 7 günlük katılma süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içinde gerekçeli raporuyla birlikte oluşturduğu konkordato işlemlerini kapsayan dosyaları, mühlet bitmeden önce ticaret mahkemesine sunacağını öngörmektedir. Prosedürün bunu izleyen kesiti, konkordatonun son aşamasını oluşturmakta ve ticaret mahkemesinin konkordatonun tasdik edilip edilmeyeceği bakımından yapacağı yargılama ile bunun sonucunda vereceği karara ilişkin bulunmaktadır. Konkordatonun tasdikine ilişkin yargılama, maddi hukuk yargılaması olmayıp, kendine özgü bir tasdik işlemi niteliğindedir. Tasdik yargılaması sonucunda oluşturulacak karar, daha çok konkordato prosedürünün yasal koşullara uygun yürütülüp yürütülmediğinin ve konkordatonun unsurlarının kanunun öngördüğü anlamda oluşup oluşmadığının saptanmasına ilişkin belirleyici nitelik taşıyan, tasdik faaliyetinin yürütüldüğü bir yargı işlevi özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle tasdik yargılaması, özellikle komiserlik tarafından yapılan işlemlerin yasanın öngördüğü doğrultuda gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin denetlenmesini de içerir (Altay,Sümer / Eskiocak,Ali, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 5.Bası, İstanbul 2019, s.334). İİK’nın 305. maddesinde hükme bağlanan konkordato koşullarının kümülatif olarak bir arada bulunması halinde mahkeme konkordatoyu tasdik edecektir. Mahkemenin bu aşamada geniş bir takdir yetkisi bulunmaktadır ve tasdik yargılamasında re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme, tasdik yargılamasında konkordato projesini kontrol edecek, konkordato sürecinde yapılması gereken işlemlerin zamanında ve kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetleyecektir. Şekli inceleme kapsamında yapacağı en önemli tespit, komiserin süresi içinde dosyayı kendisine teslim edip etmediğidir. İçerik olarak dikkatle araştırması gereken husus ise borçlunun alacaklılar arasında dengeyi koruyup korumadığıdır. (Öztek S./Budak A.C./Yücel M.T./Kale S./Yeşilova B., Yeni Konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019, s. 539.) 2004 sayılı İİK’nun alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli çoğunluk başlıklı 302. Maddesi: “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir. Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur. Konkordato projesi; a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır. Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206. maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz. Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar. Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır. Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” Konkordatonunu tasdiki başlıklı 305. maddesi “302. madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır. a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması. b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder). c)Konkordato projesinin 302. maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması d)206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302. maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır). e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması. Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır. Davacılardan … şirketinin toplamda 24 alacaklısı, 6.914.710,15 TL borcu mevcut olup, 13 alacaklı kabul etmiş, kabul eden alacaklıların alacak tutarının 3.512.555,54 TL tutarında olduğu, gerekli nisabın sağlandığı, … A.Ş.’nin toplamda 60 alacaklısı olduğu, 11.850.835,54 TL mühlet öncesi doğan borcunun olduğu, toplamda 33 alacaklının kabul ettiği, kabul eden alacaklıların alacak tutarı toplamının 6.685.437,21 TL olduğu ve bu haliyle gerekli nisabın sağlandığı anlaşılmaktadır. Davacılardan … şirketinin bir kısım alacaklılarının alacağından feragat ettiğini, böylece borca batıklıktan çıktığını ileri sürülmesi nazara alınarak duruşmada dinlenen komiserler heyetinin beyanı alınmış ve komiserler de davacı şirketin 31/12/2020 tarihi itibariyle davacı şirket (-) 1.009.000,00 TL civarında borca batık olduğunu, ancak celse arasında sunulan feragatler dikkate alındığında, ibraz edilen … Ltd. Şti’nin 608.090,00 TL’lik alacağından, … A.Ş’nin 1.827.825,59 TL’lik alacağı, … A.Ş’ye komiser onayı ile ödenen 19.054,50 TL’lik tutar düşüldüğünde ve 17/03/2021 tarihli …bank’ın yazısı nazara alındığında bugün itibariyle davacı … şirketinin borca batıklıktan çıktığı yönündeki tespiti uyarınca, mahkemenin davacı …AŞ’nin borca batıklıktan çıktığı ve iflas kararı verilmesine yer olmadığı yönündeki kararının da dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür. Davaya konu somut olayda, bilirkişi heyetince düzenlenen kök ve ek raporlar , komiser heyetince düzenlenen raporlar, alacaklılar toplantı tutanağı ve proje nazara alındığında, sunulan proje nazara alınarak alacaklar toplantısında borçlarının 2021 yılında tamamlanacakmış gibi hazırlanmasının ve konkordato teklifinin proforma nakit akış tablolarının ve gelir tablolarının konkordatoya tabi borçları 2021 yılında tamamlanacakmış gibi planlanması karşısında projenin güncelliğini yitirdiği yönündeki raporlarının dosya kapsamını uygun olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim borçlu şirketlerin tasdik kararından itibaren 3 yıllık süreç içerisinde hedeflenen net karları da bilinmediğinden bu hedeflerin gerçekleştirilebilir olup olmadığının değerlendirilmesine imkan bulunmamaktadır. Her ne kadar İİK’nun 302 maddesine göre yapılan alacaklar toplantısında konkordato projesi kabul edilmiş ise de, konkordato tasdikine ilişkin İİK 305 maddesi hükmünde düzenlenen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde yapılan incelemede tek başına projenin alacaklar toplantısında kabul edilmiş olmasının tasdik için yeterli olmayacağı açıktır. Şirketlerin iflası halinde adi alacaklarının muhtemel karşılanacağı miktar yönünden ise, davacılardan … şirketinin iflası halinde dahi adi alacakların konkordato tasdiki sonucuna göre alacakların daha fazla tahsil edebilecekleri anlaşılmaktadır. Komiser heyetinin davacı şirketlerin aktifindeki tüm mal varlığını satarak ya da paraya çevrilerek bir ödeme kaynağı haline getirebilecekleri yönünde yapılan hesaplamanın da bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Zira şirketlerin projelerindeki hedeflenen karı elde edebilmeleri için faaliyetine devam etmesi gerektiğinden borç ödeme kaynağı olarak sadece satış veya paraya çevrilmesi halinde faaliyetlerinin etkilenmeyeceği varlıklarının nazara alınması gerekmektedir. Sonradan sunulan 2.000.000.TL lik sermaye artışını öngören revize projenin de borç miktarı dikkate alındığında projenin uygulanabilirliğinin bulunmadığına ilişkin bilirkişi ve mahkeme tespit de yerindedir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli raporlara, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacılardan ayrı ayrı alınan 162,10 TL’nin başvuru harcının HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davacılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacılardan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacılara ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/01/2022