Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/989 E. 2022/1191 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/989
KARAR NO: 2022/1191
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1321
KARAR NO: 2018/1036
DAVA TARİHİ: 31/12/2014
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Kooperatifte her üç üye bir parsel maliki olacak üyelik hakkına sahip olduğunu, her bir üyelik hakkına bir parselin 1/3 hissesinin tekabül ettiğini, bir üyenin bir başka üyeden hakkını devralmadan bir parselde 1/3 hisseden fazla hak sahibi olamayacağı gibi, birden fazla parselde de hak sahibi olmasının mümkün olmadığını, ana sözleşme ve genel kurul kararları ile kooperatiflerdeki eşitlik ilkesinin bir üyenin devir alma haricinde bir parselde 1/3’ten fazla hisse sahibi olmasına imkan tanımadığını, davalı …’ın Kooperatifte bulunan üyelik hakkına karşılık İstanbul-Beylikdüzü-… … ada … parsel ve diğer davalı … ‘ın üyelik hakkına karşılık İstanbul-Beylikdüzü-… … ada … parselin tapuda tescilli olduğunu, davalıların diğer Kooperatif üyelerinden üyelik hakkını devralmadıklarını, tescile ilişkin Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan alınan cevabi yazıda tescilin davalılar adına sehven yapıldığının belirtildiğini beyan ederek; Beylikdüzü Belediyesi imar uygulaması neticesinde sehven Kooperatif üyesi davalılar adına tescil edilen İstanbul-Beylikdüzü-… ada, … Parsele ilişkin hisse tapularının iptali ile müvekkili adına tescilini, imar uygulamasını yapan Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan alınan tescilin sehven yapıldığına ilişkin cevabi yazı da gözetilerek, telafisi imkansız zararların önlenmesi açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, kooperatife ait taşınmazın sehven davalılara devredildiği iddiasıyla tapu iptal ve tescil talebine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık dava konusu taşınmazla ilgili belediye imar uygulaması neticesinde davalılar adına sehven tapu tescil işleme yapılıp yapılmadığı, kooperatif ana sözleşmesine aykırı bir durum olup olmadığı hususunda olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın tapu sicil kayıtları celbedilip incelendiğinde, davalı …’ın dava tarihinden sonra 24/03/2015 tarihinde dava konusu taşınmazdaki hissesini dava dışı …’a sattığı anlaşılmakla, davacı vekiline HMK 125.maddesindeki seçimli haklardan hangisini kullanacağının bildirmesi için süre verilmiş, davacı vekilince 16/06/2015 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkında açtıkları davadan hissesini satması nedeniyle aleyhine tazminat davası olarak devam etmeyeceklerini ve yine devralan kişiye karşı da davaya devam etmeyeceklerini, bu davalı hakkında açtıkları davadan feragat ettiklerini bildirmiştir. Dava konusu taşınmazın tapu sicil kayıtları celbedilip incelendiğinde, … Mah. … Ada, … parsel sayılı taşınmaz ile aynı ada, … parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucu … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parseller oluşturulduğu, … ada, .. parselin …’a, … ada … parselin 1/3 hissesinin …’a, 2/3 hissesinin davacı kooperatife tahsis edildiği, 661 ada, 75 parselde … ve …’ın 1250/6419 oranında hisseler bulunduğu, 662 ada, 62 parselde …’ın tam mâlik olduğu, … ada … parselde … (…)’ın 1/3 hissesinin bulunduğu ve bu hissesini 14/09/2012 tarihinde …’a sattığı anlaşılmıştır. Mahkememizce davalı …’ın hissesini …’a devrettiğinden bahisle davacıya …’a HMK 125 maddesi ile seçimli haklardan hangisini kullanacağıın bildirmesi için süre verilmiş, davacı vekilince HMK 125 maddesi uyarınca devralan … yönünden davaya devam ettiklerini bildirmiş olmakla, davalı …’a davaya dahil edilerek dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiştir. Mahkememizce 05/04/2018 tarihli celsede davalı …’ın dava konusu taşınmazı iktisapta davacı kooperatifle davalı … arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediğine ilişkin başka bir deyişle dava konusu taşınmazı iktisapta ktöü niyetli olduğuna ilişkin delillerini sunmak üzere süre vermiş, davacı vekilince davalı … adına yapılan yolsuz tescil olması nedeniyle Davalı … adına tapılan tescilin de iptal edilmesi gerektiğini beyanla ve taşınmazın kooperatiften gelen bir taşınmaz olması nedeniyle ancak kooperatif üyeliği ile taşınmaz edinilebileceğini davalı …’ın bilmesi gerektiğini beyanla davanın kabulünü talep etmiştir. Dava konusu taşınmazla ilgili tapu kaydı ve davacı kooperatife ait sicil kaydı celp ve tetkik olunmuştur. Davacı vekili 16.06.2015 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkında açtığı davasından feragat ettiğini beyan etmiştir. Davacı vekilinin feragat beyanı karşısında 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince davanın … yönünden feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacının dava dilekçesindeki iddiası doğrultusunda Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’nın 10/07/2013 tarihli kooperatife yönelik yazı cevabında; imar uygulaması neticesinde dava konusu taşınmaza imar uygulaması ile sehven ipotek işlemi hisselendirildiği bildirilmişse de, davalı …’ın tapuya güven ilkesi kapsamında …’dan hisse devraldığı, buna göre davacı kooperatifle, kooperatif üyesi … arasındaki ilişkiyi ve belediyece yapılan imar uygulamasındaki hatayı bilebilecek durumda olduğuna yönelik davacı tarafça ispata yarar delil sunulmadığı, buna göre davanın yöneltildiği, … yönünden davanın ispatlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemeye sunulan bilgi ve belgeler kapsamında tescil işleminin sehven yapıldığı açık olmasına rağmen ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi ve yine mahkeme tarafından satışın gerçek satış olmadığı, satışın dava açıldıktan çok sonra yapılmış olduğu, satış işlemi sırasında alıcının askerde olduğu, dava konusu gayrimenkulü satın alma gücü bulunmadığı, satış bedelinin gerçek değerin çok altında gösterilmiş olduğu ve satıcı ile alıcının akraba olmaları sebebi ile satışın muvazaalı olduğu, davalının kötü niyetli olduğu ve huzurdaki davadan haberdar olduğu iddialarının göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı’ndan alınan ve dava dosyasında sunulu tescilin sehven yapıldığına ilişkin cevabi yazıya ve diğer delillere rağmen defalarca talep edilen tedbir kararının verilmeyerek dava açıldıktan çok sonra dava konusu gayrimenkulün satılması sebebi ile müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, devamında ise gayrimenkul hakkında huzurdaki davayı bilerek satın alan diğer davalı …’ın iyiniyetli olduğunun kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, Beylikdüzü Belediyesi imar uygulaması neticesinde kooperatif üyesi olan davalılar … ve … adına sehven tescil edildiği iddia edilen … ada … parsel sayılı taşınmazdaki davalılara ait hisselerin tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tescili istemine ilişkin açılmıştır. Dava ilk olarak Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde 26/08/2013 tarihinde açılmış, mahkemenin dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde tensiben verdiği 2013/809 E. 2013/785 K. sayılı 02/09/2013 tarihli görevsizlik kararında; davanın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklandığı ve ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle kararın kesinleşmesi ve talep halinde dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, kararın yasa yoluna başvurulmaksızın 17/12/2014 tarihinde kesinleşmesinin ardından dosya 31/12/2014 tarihinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıda yazılı esasına kaydedilmiştir. Tapu müdürlüğünden gelen cevabi yazıda … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz ile … ada … parsel sayılı taşınmazların imar uygulaması sonucu kapatılarak … ada … parsel, … ada … parsel ve … ada … parsellerin oluşturulduğu bildirilmiş, oluşan yeni tapu kayıtları incelendiğinde; -… ada, … parselde davalı …’ın tam hisse ile malik olduğu, -… ada … parselde davacı kooperatifin 2/3, davalı …’ın (…) 1/3 hissesinin bulunduğu ancak davalı …’ın 1/3 hissesini Beylikdüzü Tapu Müdürlüğü’nün 14/09/2012 tarih ve … yevmiye no.lu satış işlemi ile 41.500,00 TL bedelle …’a sattığı, -… ada … parselde ise davalı … ve davalı …’ın ayrı ayrı … oranında, davacı kooperatifin ise … oranında hisselerinin bulunduğu, davalı …’ın … hissesini Beylikdüzü Tapu Müdürlüğü’nün 24/03/2015 tarih ve … yevmiye no.lu satış işlemi ile 10.000,00 TL bedelle …’a sattığı anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında, … tarafından hissesinin …’a satış suretiyle devredilmesi nedeniyle davacı vekili davacı … yönünden davadan feragat ettiğini, HMK 125 uyarınca … yönünden davaya devam etmeyeceğini bildirmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hakime ait bir görevdir. Hukuksal nitelendirmenin yapılabilmesi için bir yandan dava dilekçesinde öne sürülen maddi olgular tespit edilmeli, bir yandan da davacının talebi ve davayı açmaktaki amacı doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu noktada 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına da kısaca değinmek gerekmektedir. Maddeye göre, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hakimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesinin önünde engel yoktur. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hakimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade eder. İlkenin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hakimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukuki sonuç oluşturur. Bu itibarla hakimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir. Taleple bağlı olma, yargılama sonucunda davacının talep ettiği haktan daha azına sahip olduğunun belirlenmesi durumunda uygulanmaz (HMK m. 26). Talepten azına karar verme “çoğun içinde az da vardır” esasına dayanmaktadır. Bu kural ise davacının talep sonucu ile aynı nitelikte olan daha azına karar vermeyi ifade etmektedir. Nitekim dava açıldığında davacının talebi maddi hukukta karşılığa sahip olduğu oranda mahkemeden hukuki koruma sağlanmasıdır (Hukuk Genel Kurulunun 30/05/2018 tarihli ve 2017/23-2539 E. 2018/1149 K. sayılı kararı). Mahkemece 04/08/2015 tarihli celsede “Davalı … … ‘ın hissesini …’a devretmiş olması nedeniyle HMK m. 125 uyarınca seçimlik haklardan hangisini kullanacağını bildirmesi için davacı vekiline duruşma gününe kadar süre verilmesine,”, 22/10/2015 tarihli celsede “Geçen celse ara kararı uyarınca davalı … ‘ın hissesesini …’a devretmiş olması nedeniyle HMK 125 uyarınca seçimlik haklardan hangisi kullanacağını bildirmesi için davacı vekiline davetiyeyi tebellüğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre verildiğini aksi takdirde HMK m. 125 ‘de yazılı seçimlik haklarını kullanmaktan vazgeçmiş sayılacağına karar verileceği ihtarının davetiyeye yazılmasına,” karar verilmiş ve davacı vekili tarafından 12/01/2016 tarihli dilekçe ile HMK 125.maddesi gereğince davaya devralan … yönünden devam edecekleri bildirilmiş ise de yukarıda da ifade edildiği gibi …’a satış suretiyle devredilen hisse … ada .. parselde kayıtlı olup dava konusu ise … ada … parseldir. Yani dosya kapsamında yer alan tapu kayıtlarına göre davacının talebine konu … ada … parselin … hissesi halen davalı … (…) adına kayıtlıdır. … ada … parsel ise dava konusu olmayıp ayrıca bu parselde davalı …’ın hissesini dava tarihinden önce …’a sattığı da anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece … yönünden davaya devam edilmesi gerekirken, dava konusu olmayan ve dava tarihinden önce satılan parsele ilişkin HMK 125.maddesinin işletilmesi, dava konusu olmayan taşınmaza yönelik inceleme yapılarak karar verilmesi taleple bağlılık ilkesine aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece dava konusu olan … Mah. … ada … parsel sayılı taşınmaz yönünden karar verilmesi gerekmesine rağmen, dava konusu olmayan … ada … parsele ilişkin karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1321 E. 2018/1036 K. sayılı 22/11/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022