Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/979 E. 2022/1380 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/979
KARAR NO: 2022/1380
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
ESAS NO: 2016/1363
KARAR NO: 2019/419
DAVA: Tazminat ( Yöneticinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/12/2016
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kocaeli ili, Gebze ilçesi, Dilovası, … Köyü, … bölgesinde arazi temin ettiğini, dava dışı … ile protokol imzalandığını, bu protokol ile …’ın arazi tapusunun alımı, planların yapılması, alanın nevinin değiştirilerek sanayiye dönüştürülmesi, anılan yerde orman alanından çıkarılmış çalılık arazinin kooperatife tahsisi yönünde taahhütte bulunduğunu, alımların kooperatif adına … üzerinden yapılmasına karar verildiğini, sözleşmeler gereğince adı geçen bölgede gerek müvekkili gerekse … adına … tarafından temin edilmiş arazilere ilişkin tapu, satış vaadi sözleşmeleri ve vekaletnamelerin incelenmesi neticesinde alınması hedeflenen ve bir kısmı da alınan arazinin …’a verilen arsa alım parasını karşılamadığı, tapu bilgileri ile satış vaadi sözleşmesi düzenleyen ve vekalet veren kişi bilgilerinin örtüşmediği, …’ın gerçekte malik olmayan kişilerden vekaletname getirerek müvekkilinden para tahsil ettiği hususlarının tespit edildiğini, bunun üzerine kendisinden vekaletname alınarak bu kişi adına olan tüm tapuların müvekkili tarafından mal edinildiğini, bu süreçte davalılardan …’in kooperatifi zarara uğratan …’dan 08/02/2011 tarihinde taşınmaz aldığını ve daha sonra bu araziyi tekrar bu kişiye iade ettiğini, davalının bu işlemleri müvekkili kooperatiften gizlediğini, kooperatif adına arazileri teminat altına alma imkanı var iken arsayı …’a iade etmesinin kooperatifte şok etkisi yarattığını, bu şekilde davalı …’in söz konusu arsa alımı ve iade sürecinde kooperatiften dava dışı … lehine menfaat sağlamak amacıyla arsa alımı yaptığının sabit olduğunu, söz konusu arsanın rayiç değeri kadar kooperatifin zararı doğduğundan bu zararın tamamının davalı …’den tahsilini istediklerini, ayrıca arsa alımı için vekaletnameleri kendisinde bulunan … ile çalışıldığını, bu aşamada …’e tapu masrafları için zaman zaman para gönderildiğini, bu paranın bir kısmının … tarafından davalıların banka hesabına aktarıldığını, yine başkaca kişiler üzerinden davalıların müvekkili kooperatiften para aldıklarını ve müvekkilini zarara uğrattıklarını, davalı …’in ortaklık payını devretme çabasına girdiğini ileri sürerek davanın kabulü ile davalı …’in hesabına gönderilen paralar yönünden her iki davalıdan 3.000,00 TL’nin müteselsilen ve müştereken tahsiline, yalnızca …’in hesabına gönderilen 3.000,00 TL ile taşınmaz satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararı olarak şimdilik 4.000,00 TL’nin …’den tahsiline, alacaklara, zararın oluşma tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinden … yönünden dava açılabilmesi için Kooperatif Genel Kurulu tarafından bu yönde karar alınması gerektiğini, genel kurul kararı olmadığından denetim kurulunun dava takip yetkisinin bulunmadığını, zarar iddialarına dayanak olarak 06/04/2006 ve 06/05/2006 tarihli protokollerden bahsedilmekte olup, taleplerin zaman aşımına uğradığını, gayrımenkul alımlarında kooperatifin zarara uğratıldığı iddiasına dair hiçbir kanıt ibraz edilmediğini, müvekkili …’in gayrımenkul alımlarında genel kurul kararları uyarınca hareket ettiğini ve genel kurul kararlarıyla ibra edildiğini, müvekkili …’in ise davacı kooperatifin yönetiminde hiçbir zaman yer almadığı gibi gayrımenkul alımına ilişkin işlemlerde de bulunmadığını, bu nedenle kooperatifi zarara uğratmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece” Davacı mahkememizde açtığı tazminat davasında, davalı …’in kooperatif eski yönetim kurulu başkanı diğer davalının da …’in oğlu olduğunu, her iki davalının bir takım hileli işler ile kooperatifi zarara uğrattıkları, kooperatifin çalıştığı kişilerden haksız olarak para ve taşınmaz mal aldıklarının tespit edildiğini, davalıların bu şekilde kooperatifi zarara uğrattıklarını belirterek davalı … hesabına gönderilen paralar yönünden 3.000,00 TL:nin her iki davalıdan müşterek ve müteselsilen, …’in banka hesabına gönderilen 3.000,00 TL.ile tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararı 4.000,00 TL.nin yalnızca davalı …’den tahsiline, oluşan zararlara, zararın oluştuğu tarihten itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini taleple dava açmıştır. Dava davacı kooperatif eski yönetim kurulu başkanının kooperatife verdiği zarar iddiasıyla açılmış tazminat davası olup, Kooperatifler Kanunu 98. Maddesi gereğince uygulanması gereken 6102 sayılı Yasanın 479/3-c maddesi uyarınca kooperatif genel kurulunda sorumluluk davası açılmasına dair alınmış bir karar bulunması zorunlu olduğundan davacı vekiline bu kararı sunma ve ayrıca denetçilerin dava açma zorunluluğunu düzenleyen eski TTK 341/2 maddesi hükmü 6102 sayılı yasada yer almayıp mahkememizde açılan davanın tarihi itibariyle 6102 sayılı yasanın hükümlerine tabi olduğundan denetçilerin dava takip yetkisi bulunmadığı göz önünde bulundurularak kooperatif adına dava açma yetkisini içeren kooperatif yönetim kurulundan alınmış vekaletname ibraz etmek üzere süre verilmiş, davacı vekili 23/06/2017 tarihli dilekçesi ekinde davacı kooperatifin 22/06/2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağını dosyaya sunmuştur. Genel Kurul Toplantı tutanağının 4 no.lu gündem maddesiyle eski yönetim kurulu başkanı … aleyhine sorumluluk ve tazminat davası açılması ve bu davanın takibi için yönetim kuruluna yetki verildiği görülmüştür. Davacı vekili bu yetki uyarınca düzenlenmiş vekaletnamesini de dosyaya sunmuştur. Davacı kooperatife ait sicil dosyası mahkememiz dosyası içine alınmış, davaya konu edilen Kocaeli ili, Gebze İlçesi, … köyü, … mevkii, … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı getirtilmiştir. Tapu kaydının incelenmesinden taşınmazın … hissesinin dava dışı … adına kayıtlı iken 08/02/2011 tarihinde 280.000,00 TL.bedelle davalı …’e satışının yapıldığı, onun tarafından da 28/05/2012 tarihinde davacının iddia ettiği şekilde …’a değil dava dışı …’ya devredildiği görülmüştür. Davacının delil olarak dayandığı İstanbul Anadolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/150 esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiş, bu dosyada davacı kooperatif tarafından … aleyhine kooperatifin zarara uğratıldığı iddiasıyla tazminat davası açıldığı, yargılamanın sürdüğü görülmüştür. Dosyaya sunulan 06/05/2006 tarihli protokolün davacı kooperatif ile dava dışı … arasında düzenlendiği, buna göre …’ın vekil sıfatıyla Kocaeli ili, Gebze ilçesi, … Köyü, … mevkiinde yaklaşık 350.000 m2.arazinin kooperatif adına alımı, taşınmazların 1/25000- 1/5000 ve 1/1000.lik planlar içine alınması, nev’i değişikliği, orman alanından çıkarılan hazine arazilerinin tahsis işlemlerinin takibi işlerini üstlendiği, davacı kooperatifin aldığı yönetim kurulu kararıyla … ile aralarındaki tüm sözleşmelerin feshi ve 19/04/2011 tarihli protokol hükümlerinin uygulanmasına karar verdiği anlaşılmıştır. Davacı kooperatif ile dava dışı … arasında imzalanan 19/04/2011 tarihli protokolün ise … tarafından teminat veren sıfatıyla imzalandığı, …’ın kooperatife Kocaeli ili, Gebze İlçesi, Dilovası, … köyünde arazi temin etmekte olup, daha önceden kooperatifle aralarındaki sözleşme uyarınca alınması hedeflenen ve bir kısmı da alınan arazinin …’a verilen arsa alım parasını karşılamadığı, tapu bilgileriyle satış vaadi sözleşmesini düzenleyen ve vekalet veren kişilerin örtüşmediği anlaşıldığından …’ın bu iş için kullanılmak üzere kendisine verilen arsa avanslarının teminatı olarak tapuda kendi adına kayıtlı olan Kocaeli ili ve ilçelerinde mevcut tüm gayrımenkulleri kooperatif adına devretmeyi kabul ettiği, söz konusu gayrımenkullerin …’a devrinin yapılmasının kararlaştırıldığı, bu devirlerin tapuda satış gibi gösterilse dahi taraflar arasında parasal bir alışveriş olmayacağı, bu satışların gerçek satış olmayıp teminat amacıyla yapılan satış olduğu, … tarafından da bu tapuların kooperatifin yapacağı ilk genel kurulda alınacak olan tapu alım yetkisine binaen kooperatife devredileceği, …’ın kooperatif tarafından kendisine verilen avans karşılığında protokolün 4.maddesinde yer alan gayrımenkullerin en kısa zamanda kooperatif adına alımını gerçekleştireceği, bu alımlar gerçekleştiğinde kooperatife devredilen …’a ait gayrımenkullerin tekrar kendisine iade edileceği, verilen süre içinde … tarafından taahhüt edilen alımların gerçekleşmemesi halinde araziye çevrilemeyen tüm avansın ödeme günündeki güncellenmiş halinin 1 ay içinde kooperatife iade edileceği, aksi halde kooperatife devri yapılan gayrımenkullerin satılarak bu tutarın tahsil edileceği şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır. Davacı taraf iş bu protokol hükmüne rağmen davalılardan …’in … ile birlikte hareket ederek davaya konu edilen taşınmazı …’dan satın alıp sonra aynı kişiye iade etmek suretiyle kooperatifi zarara uğrattığını iddia ederek …’den tazminat talep etmektedir. Oluşan zararın gayrımenkulün rayiç değeri kadar olduğunu ileri sürdüğünden taşınmaz başında talimat mahkemesi kanalıyla keşif yapılmak suretiyle bilirkişi raporu alınmış, taşınmazın devir tarihleri ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değerleri tespit ettirilmiştir. Bilirkişi raporuyla devri yapılan taşınmaz hissesinin dava tarihi itibariyle belirlenen değeri üzerinden eksik peşin harcın yatırılması için 18/04/2018 günlü duruşmada davacı vekiline HMK 150 ve HK.30 maddeleri hatırlatılarak kesin süre verilmiş, ancak davacı tarafça eksik peşin harcın tamamlanmadığı görüldüğünden davacının taşınmaz satışı nedeniyle oluşan zarara yönelik talebi bakımından dava HMK 150 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış, 3 aylık süre içinde harç yatırılmak suretiyle yenileme yapılmadığı anlaşıldığından tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararına yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacının her iki davalıya yönelik bir diğer zarar talebi ise aslında kooperatife ait olan paraların her iki davalının hesabına gönderildiği iddiasına dayalıdır. Davalılardan …’in yönetim kurulu başkanı olduğu 23/05/2009 tarihinden itibaren kooperatife ait paraları üzerine alarak kooperatife zarar verdiği, …’dan sonra vekaletnamelerde adı olduğu için çalışılmaya devam edilen … isimli şahsın da kendisine arsa alımı ve tapu masrafları için zaman zaman gönderilen paraları davalıların hesabına aktardığı davacı tarafça ileri sürülmektedir. Davacının bildirdiği banka kayıtları getirtilerek kooperatif ticari defter ve dayanak kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 25/02/2019 tarihli raporda bilirkişi tarafından dosyaya sunulan dekontlara göre …’ün çeşitli tarihlerde davalılardan …’in banka hesaplarına toplamda 151.000 TL.para gönderdiği tespit edilmiş, bu para alışverişinin kooperatif zararı olup olmadığı hususunun mahkemenin takdirinde olduğu ifade edilmiştir. Davacı taraf bu para aktarımının kooperatif zararına olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise aralarındaki kişisel ilişki nedeniyle … tarafından paranın gönderildiğini savunmuştur. Dosya kapsamında toplanan delillerden …’e yapılan ödemelerin doğrudan …’e kooperatif zararına aktarıldığına dair bir sonuca ulaşılamadığından davacının …’e yönelik talebin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Bilirkişi tarafından … yönünden de aynı yönde inceleme yapılmış, … tarafından … hesabına gönderilen herhangi bir ödeme olmadığı belirlenmiştir. Bu itibarla davacının iddialarını ispat edemediğinin kabulüyle Davacının tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararına yönelik davasının açılmamış sayılmasına, Davacının davalılar hakkındaki diğer taleplerinin reddine, Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden(tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararına yönelik talep yönünden)karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, Diğer talepler yönünden davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ”Mahkeme tapu iptali ve tescil davalarında olduğu gibi yalnızca arsa değerini tespit ettirerek harç tamamlanması yönünde arakararı vermiştir. Oysa tapunun değerinden sonra, davacı kooperatif kayıtları ve banka kayıtları ile birlikte bilirkişi incelemesi yapılmalı ve davalıların yaptığı işlem nedeniyle kooperatifin zararı olup olmadığı tespit edilmeli ve bir zarar var ise miktarı hesaplanarak tarafımızdan harcın tamamlanması gerekirdi. Burada tapu iptali ve tescili talebimiz bulunmadığı için başlangıçta arsa değeri yönünden harç tamamlatılması hukuken zaruri değildir. Bilirkişi tarafından düzenlenen 25.02.2019 tarihli raporda dava dışı … tarafından davalı …’e yapılan ödemeler tespit edilmiştir. Ancak davacı kooperatif tarafından müvekkil kooperatifin iş yaptığı …’e yapılan ödeme tarihlerine göre, …’ün o tarihte yönetim kurulu başkanı olan davalı …’in oğlu diğer davalı …’e yapılan ödeme tarihleri ile irtibatı tespite yönelik inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Rapor bu yönü ile eksiktir. Burada kooperatif tarafından …’e yapılan ödeme, … tarafından davalı …’e aktarılmak suretiyle, kooperatifin parası haksız olarak …’e aktarılmış ve bu şekilde kooperatif zarara uğratılmıştır. Mahkeme kararında iki kez davalı vekili yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de bizce doğru değildir. Tüm bu nedenlerle anılan kararın kaldırılmasını talep etmekteyiz.”
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, kooperatif yönetiminde görev alan davalı …’in ve yönetimde yer almayan oğlu …’in kooperatife verdikleri zararların tazminine ilişkindir.Kooperatifler Kanunundan kaynaklanan sorumluluk davası; ortaklar ve kooperatif alacaklıları, kooperatife temsile veya yönetime yetkili olan kimseler tarafından açılabilir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17/02/2015 tarihli, 2014/5662 E. 2015/909 K. sayılı kararında; “…Dava, kooperatif eski yöneticilerinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nu 62. madde hükmü ve 98. madde yollamasıyla 6102 sayılı TTK’nın 553. (6762 sayılı TTK’nın 336/5.) madde hükmü uyarınca sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 555/1. maddesi gereği işbu davanın davacı kooperatif adına temsilcileri ya da vekili tarafından açılması gerekir.Somut olayda dava, yine davacı kooperatif adına kooperatif denetçileri tarafından açılmış olup, 555/1. madde hükmündeki pay sahibi sıfatıyla açılmış değildir. 6762 sayılı TTK’nın 341. madde hükmü, 6102 sayılı TTK’nda yer almadığından, mahkemece, davaya davacı kooperatif temsilcilerinin huzuruyla ya da onların vekilleri marifetiyle devam edilmesi gerekir. Davacı kooperatif anasözleşmesinin 91/m bendinde, yöneticiler hakkında genel kurul kararına dayalı olarak hukuk davası açmak denetçilerin görevleri arasında sayılmış ise de, temyiz dilekçesinde bu maddenin dayanağı olarak gösterilen 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 69. maddesi, anılan 341. madde hükmünü içermemektedir. Anılan 69. madde hükmüne rağmen, 98. madde yollamasıyla 341. madde hükmünün, 6762 sayılı TTK döneminde açılan davalar için bu tür davaların usûl yönünden dayanağı olduğu Dairemizin yerleşik uygulamasında kabul edilmektedir.Bu durumda mahkemece, davanın gelindiği aşamada kooperatifi temsil ile yetkili olan yöneticiler belirlenip, bunlar tarafından davayı açan vekile ya da başka bir vekile yönetici sıfatıyla verdikleri vekaletnamenin ibrazına veya asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması için davacı tarafa 6100 sayılı HMK’nın 52, 53, 54, ve 77/1. maddeleri gözetilerek uygun bir kesin süre verilmesi, verilen süre içerisinde vekaletnameler sunulmaz ya da dava yöneticiler tarafından asıl olarak davayı takip edecekleri bildirilmez ve asıl olarak dava takip edilmez ise, davanın HMK’nın 54/son ve 77/1. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir…” şeklindedir. Eldeki dosya yönünden de davanın kooperatif adına denetim kurulu üyeleri tarafından açıldığı, vekaletnamenin kooperatif denetim kurulu üyeleri tarafından kooperatif adına verildiği, davanın denetçiler tarafından pay sahibi sıfatıyla açılmadığı anlaşılmakla, mahkemece emsal kararda belirtildiği şekilde eksiklik giderilmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı … ile protokol imzalandığını, bu protokol ile …’ın arazi tapusunun alımı, planların yapılması, alanın nevinin değiştirilerek sanayiye dönüştürülmesi, anılan yerde orman alanından çıkarılmış çalılık arazinin kooperatife tahsisi yönünde taahhütte bulunduğunu, ancak söz konusu kişinin kooperatifi zarara uğratan hileli işlemler yaptığını, bunun fark edilmesi üzerine kendisinden vekaletname alınarak adına olan tüm tapuların teminat olarak kooperatif adına mal edinildiğini, bu süreçte davalı …’in bu kişiden taşınmaz satın aldığının ve daha sonra bu taşınmazı tekrar iade ettiğinin tespit edildiğini, davalının kooperatif aleyhine, … lehine işlem yaparak arsanın rayiç değeri kadar kooperatifi zarara uğrattığı iddiası ile tazminat talep etmektedir. Mahkemece, bilirkişi incelemesi ile devri yapılan taşınmaz hissesinin dava tarihi itibariyle değeri belirlenmiş, belirlenen değer üzerinden eksik peşin harcın yatırılması için 18/04/2018 günlü duruşmada davacı vekiline HMK 150 ve Harçlar Kanunu 30 maddeleri hatırlatılarak kesin süre verilmiş, ancak davacı tarafça eksik peşin harcın tamamlanmadığı görüldüğünden davacının taşınmaz satışı nedeniyle oluşan zarara yönelik talebi bakımından dava HMK 150 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış, 3 aylık süre içinde harç yatırılmak suretiyle yenileme yapılmadığı anlaşıldığından tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararına yönelik davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacı tarafça, dava konusu edilen taşınmazın dava dışı … tarafından davalı …’e devri yapılmasa idi, teminat niteliğinde kooperatife devri yapılabilecek taşınmazlardan olduğu beyan edilerek, oluşan zararın gayrımenkulün rayiç değeri kadar olduğu ileri sürüldüğünden; mahkemece eksik peşin harcın, belirlenen değer üzerinden hesaplanmasında ve yatırılması için kesin süre verilmesinde, yatırılmadığından bahisle bu talep yönünden davanın açılamamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının her iki davalıya yönelik bir diğer zarar talebi ise davalı …’ın yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde kooperatif tarafından dava dışı …, … ve diğerlerine gönderilen paraların, bu kişilerce her iki davalının hesabına aktarıldığı iddiasına dayalıdır.Mahkemece, davacı kooperatifin ticari defterleri ve davalıların banka hesapları üzerinde inceleme yapılarak alınan bilirkişi raporuna göre; arsa danışmanı … ile davacı kooperatif arasında cari hesap ilişkisi olduğu, …’ün çeşitli tarihlerde davalılardan …’in banka hesaplarına toplamda 151.000 TL para gönderdiği tespit edilmiş, … hesabına gönderilen herhangi bir ödeme olmadığı belirlenmiştir. Davacı kooperatif tarafından dava dışı arsa danışmanı …’e yapılan ödemelerin, doğrudan davalı …’e kooperatif zararına aktarıldığına dair iddianın davacı tarafından kanıtlanamadığı anlaşılmakla; bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmuştur. Davacı tarafça, davalılardan … yönünden; tapu satışı nedeniyle oluşan kooperatif zararı ve hesabına gönderilen paranın tahsili; diğer davalı …’in hesabına gönderilen paranın her iki davalıdan tahsili talep edildiğinden, mahkemece bir talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer talep yönünden davanın reddine karar verilmesi sebebi ile iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1.b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/12/2022