Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/973
KARAR NO: 2023/112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2013/374
KARAR NO: 2018/1407
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 18/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket nezdinde yangın sigortası poliçesi kapsamında sigortalı bulunan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olan işyerindeki demirbaş ve emtiaların, 26/01/2013 tarihinde davalı …’ın … sahibi olduğu, diğer davalı şirket tarafından işletilmekte olan fabrika bölümünde meydana gelen ve sigortalısına ait fabrika alanına sirayet eden yangın sırasında hasara uğradığını, …’e ait fabrika sahasında gece saatlerinde başlayan yangının, sigortalı … Tekstile ait fabrika alanına siyaret ederek fabrika alanında bulunan makine tesisat, demirbaş ve emtiaların ağır şekilde hasara uğramasına neden olduğunu, fabrika binasının arkasında yaklaşık 50 metre mesafede bulunan … Tekstil firması kamera kayıtları incelendiğinde, yangın esnasında rüzgarın … Firması binasından … Tekstil binasına doğru güçlü şekilde estiği ve yangın başlangıcının … Tekstil firması arka taraf demir kapısı civarında gece 02.00 sıralarında başladığının görüldüğünü, fabrika içi elektrik panolardan çıkan besleme kablolarının dış izolasyon kısımları dış ısıdan etkilenerek tamamen yandığını, iç kısımdaki parlak bakır rengi iletkenlerin yangın ve ısı sonucunda renk değiştirdiğini, yangın sonucu kabloların yapışık durumda olması kabloların izolasyon erimesi sonucu direk kısa devreye maruz kaldıklarını gösterdiğini, müvekkilinin yangın sigortası poliçesi kapsamında ödenmiş bulunan toplam 1.486.547,36 TL tazminat tutarının 492.926,36 TL’lik kısmı için ödeme tarihi olan 21.03.2013 tarihinden itibaren, 975.761,00 TL’lik kısmı için ödeme tarihi olan 16.05.2013 tarihinden itibaren ve 17.860,00 TL lik kısım için de ödeme tarihi olan 26.09.2013 tarihinden itibaren işlemiş ve dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faizleri ile birlikte davalılardan müşterek ve meteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkiline ait binada meydana gelen yangının kiracıların fiili hakimiyeti esnasında gerçekleştiğini, müvekkilinin kiralananı gerek dava dışı …’a ve diğer davalıya boş olarak teslim ettiğini, kiracıların fiili iştigal konusu gereğince yangının meydana gelmesini ve yayılmasını engelleyecek tedbirleri almakla yükümlü olduğunu, müvekkili tarafından davacı … Sigorta A.Ş.’ne sigortalısı …’a ödeme yapılmaması gerektiği hususunda bildirimler yapıldığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu taleplerin mükerrer olarak talep edilmesi nedeniyle davanın dinlenmesinin mümkün olmadığını, yangının mücbir bir sebeple maydana geldiğini, olayda müvekkiline bir kusur izafesinin mümkün olmadığını, duvar kısmın üzerine yıldırım düşmesi neticesinde yangın olayının meydana geldiğinin tahmin edildiğini, Meteoroloji Genel Müdürlüğü yazısının da yangının yıldırım kaynaklı olduğunu teyit ettiğini, yangından hemen sonra alınan sigorta şirketi tarafından alınan raporda da müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur olmadığının belirtildiğini, davacının dayandığı tespit raporlarının delil vasfı olmadığını, diğer tespit raporlarının ise, olaydan çok sonra düzenlenmiş itibar edilmesi mümkün olmayan raporlar olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” ..Davalılardan …’in kullandığı, diğer davalı …’a ait iş yerinde yangın çıktığı, yangının yıldırım vb. harici bir sebepten kaynaklanmadığı, her ne kadar meteoroloji uzmanın yer almadığı kök raporda yangının yıldırım kaynaklı olduğu görüşü bildirilmiş ise de Meteoroloji Mühendisi Bilirkişi …’un düzenlemiş olduğu raporda belirtildiği üzere olay anında şimşek/yıldırım olgusunun bulunmadığının teknik olarak ve kesin biçimde saptanmış olduğu, davalı …’in kullandığı işyerinin tamamen yanmış olması sebebiyle, kesin yangın sebebinin belirlenemediği ancak davalı …’in faaliyet gösterdiği ve yanması kolay hammaddelerin bulunduğu yerde yangının çıkmasının engellenmesi ve çıkan yangının söndürülmesi konusunda yeterli altyapının oluşturulmadığının sabit olduğu, bu nedenle hem … malikinin hem kiracı sıfatıyla kullanıcı …’in meydana gelen zarardan sorumlu olduğu sonucuna ulaşıldığı, Bilirkişi raporunda yangın sebebiyle davacı sigortacının, sigortalısının makine, tesisat, emtia, demirbaş ve dekorasyon hasarı değerlendirilip tespit edilerek mahkememizce rapor ve ek rapor hüküm vermeye elverişli görülerek davanın belirlenen tutar üzerinden kabulü ” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 1.435.161,11-TL tazminatın (492.926,36-TL’sinin 21/03/2013, 942.234,75-TL’sinin 16/05/2013 tarihinden itibaren değişen oranda avans faiziyle birlikte) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Sigortalı işyerinde bir yangın hasarının meydana gelmiş olduğu, anılan hasar nedeni ile müvekkil sigortacı şirket tarafından sigortalısına hasarları için tazmin bedelleri ödendiği, ödenmiş bulunan hasar tazmin tutarlarının esasen kadri maruf olduğu ve söz konusu tutarlar bakımından müvekkil şirketin rücu hakkına sahip bulunduğu, davalıların hasardan müşterek ve müteselsil olarak sorumlu bulundukları hususları dosyada mübrez bilirkişi raporu ve yerel Mahkeme kararı ile esasen sübuta erdiğini, ancak, yargılama aşamasında kök rapora itirazlarımız ile ek rapora itirazlarımızda yer verilmiş olduğu üzere, mimari ve inşaat yönünden yapılan incelemelerde mübrez ekspertiz raporunda demirbaş hasarı olarak gösterilen; -Hol, Koridor, kullanılan alan badanası hasarı olarak 4.000 TL, -İdari ofis, çelik konstrüksiyon üzeri asma tavan, duvar alçı sıva ve boyası, aydınlatma pano ve tesisatı dekorasyonu, alçıpan , zemin kaplama ve doğramalara takdir edilen 15.000 TL ve, -Ana bina üretim holü içine, sigortalının yaptığı yaklaşık 40 m2 olan yedek parça onarım atölyesi (çelik malzeme üzeri alçıpan kaplı, pencereli boyalı) ve içindeki raf sistemleri, alet, edevatlar için takdir edilen 20.000 TL olmak üzere toplam 39,000 TL tutarındaki hasar kalemlerinin bina toplam bedelleri içinde hesap edilebileceği, demirbaş hasarı altında toplanamayacağı ve sözü edilen imalatlara ait bedellerin hasar toplamına dahil edilemeyeceği ifade edilmekte ise de; bahsi geçen hasar kalemleri ana taşınmaza ait hasarlar olmayıp, gerek ekspertiz raporunda gerekse kök raporda da ifade edildiği üzere kiracı konumundaki sigortalıya ait kıymetlerde meydana gelen, ticari faaliyetinin devamını sağlamak için sigortalı kiracı tarafından yapılan eklentilerde meydana gelen zarar kalemleri olduğunu, dolayısıyla demirbaş olarak kabul edilen ve ticari faaliyetin sürdürülmesi için gerekli üretim araçları ve yapılarda meydana gelen hasarların hasar toplamına dahil edilerek, söz konusu hasarlardan da davalıların sorumlu tutulması gerektiğini, Ayrıca; dava dilekçemizde taleplerimiz arasında yer verilmiş bulunan, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 02.09.2013 tarih, 2013/1692 sayılı kararı uyarınca dava dışı sigortalıya 26.09.2013 tarihinde ödenmiş bulunan 17.860,00 TL’nin inceleme konusu yapılmadığı anlaşıldığını, zira, dosyada mübrez Ekspertiz raporunda emtia hasarları için tespit edilen 461.111,11 TL’lik tutara KDV bedeli dahil olmayıp, karara dayanak teşkil eden mübrez bilirkişi raporlarında ise emtia hasarları için tespit edilen 461.111,11 TL’lik tutar KDV dahil tutar olarak hesap edildiğini, nitekim ekspertiz raporu ile hesap edilen emtia hasar tutarına (461.111,11 TL’ye) KDV tutarının da eklenmesi için dava dışı sigortalı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapılmış olup, Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen karar gereği dava dışı sigortalıya 17.225,00 TL KDV ödemesi yapıldığını, dava dışı sigortalıya ödenen iş bu tutar dava konusu taleplerimize dahil edildiğini, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun kararı gereği sigortalıya KDV tutarının ödenmesi gerektiği açık olup, gerçek zarar bedeline KDV’nin de dahil olduğu yargıtay kararlarında ifade edildiğini belirerek mahkeme kararının “fazla talebin reddine” ilişkin kısmının kaldırılarak, davanın tüm taleplerimiz bakımından kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Müvekkil, yangın çıkan taşınmazın maliki olup, yangının çıktığı taşınmazda, yangın esnasında birbirine bitişik olarak iki farklı kiracı Şirket bulunduğunu, bunlardan bir tanesi işbu davanın diğer davalısı … şirketi olduğu, yangının … Şirketinden çıktığı ve bitişiğinde yer alan … Tekstil’e sıçradığı belirlendiği, ancak yangının çıkış nedeni tespit edilemediği, Meydana gelen yangın nedeni ile taşınmaz maliki müvekkilinin de büyük ölçüde zarara uğradığını, bina tamamen yanarak kullanılamaz hale geldiğini, bu kapsamda müvekkil ve müvekkilin kiracıları olan … ile … Tekstil ve kiracıların sigorta şirketleri arasında karşılıklı sorumluluk davaları başlatıldığını, bu davaların tümü derdest olduğunu, mahkemenin yangının çıkış nedenini belirlemek için gerekli araştırma yapmadan karar verdiğini, müvekkilin … malikliğinden mesul tutulabilmesi için yangının; binanın imal veya bakımından kaynaklanan bir eksiklik nedeni ile çıkmış olması gerekmekte olup bunun içinse yangının çıkış nedeni tespit edilmesi gerektiğini, yangının çıkış nedeni belirlenememişse davacının davasını ispat edememesi nedeni ile davanın reddi gerektiğini, Yangın olayında şüphe üzerinde durulmadığını, Dava dışı … Tekstil’in sigorta başlangıç tarihinin 1.1.2013 olup yangın, sigortanın başlangıç tarihinden sadece 25 gün sonra meydana geldiğini, Yangında … Tekstil fabrikasında bulunan üçüncü kişi … İnş. Nak. Ltd. Şti.’ye ait makine ve emtiaların da yandığı belirtildiğini, gece 2 saatlerinde olan olay esnasında … Tekstil’de bekçi bulunmadığını, tesadüf o ki 25.01.2013 tarihinde fabrika bekçisi bir duruşması olması nedeni ile şehir dışına gittiğini, … Tekstil yetkilisi baba … müşteki ifade formunda olay esnasında oğlu ile fabrikada uyuduklarını ve cam kırılma seslerine uyandıklarını, bunun üzerine itfaiyeye haber verdiğini belirtmesine rağmen … Tekstil yetkilisi …’ın oğlu … ise aynı tarihte vermiş olduğu ifadesinde cam kırılma sesine uyandığını belirtmesi akabinde yangının başlangıç yerini tespit etmeye çalıştıklarını ve babası ile dışarı çıktıklarında itfaiyenin …’te çıkan yangına müdahale ettiklerini gördüklerini belirttiğini, görüleceği üzere baba itfaiyeyi aradıklarını ifade ederken oğlu dışarı çıktıklarında itfaiyenin orda olduğunu fark ettiğini belirtmiş olup tüm bu durumlar çelişkili olup yangın olayında şüphe uyandırdığını, keza itfaiye, binaya komşu olan… Tekstil bekçileri tarafından arandığını, davacı tarafından sunulan ekspertiz raporuna ek olan 7.5.2013 tarihli … Tekstil isimli şirket tarafından imzalanan muafiyet belgesinde, … Tekstil bünyesinde bulunan makine ve emtia grubu … Tekstil ile aynı çatı altında bulunan … Tesktil Ltd. şti.’ye ait olduğu, … Tekstil bünyesinde oluşan hasarlardan dolayı tüm sigorta beledellerini … Tekstil’e yapılmasını rica edildiğini, … Tekstil ile aynı çatı altında olduğunu belirten … Tekstil ile müvekkil arasında kiracılık ilişkisi bulunmadığını, müvekkilin izni ve rızası olmaksızın alt kira yapan dava dışı-… Tekstil kiracı olarak yükümlülüklerine riayet etmediğini, bu kapsamda selefi olan sigorta şirketinin üçüncü kişi olan … Tekstile yaptığı ödeme nedeni ile müvekkile rücu etmesi mümkün olmadığını, Davaya dayanak teşkil eden bilirkişi kök raporu ve ek bilirkişi raporu çelişkili olup dosyayı aydınlatmaya elverişli olmayıp mahkeme, yetersiz bilirkişi raporunu dayanak aldığını, 20.03.2018 tarihli bilirkişi kök raporunda yangının yıldırım düşmesi sonucu meydana geldiği ve paratoner olmaması nedeni ile davalıların sorumlu olduğu ifade edildiği, 18.07.2018 tarihli bilirkişi ek raporunda da çoğunluk, kök raporda yapılan değerlendirmesini tekrar etmiş olup, Kiracı …’in faaliyetlerinden doğan tedbirleri almaması nedeni ile %70 kusurlu olduğunu, müvekkilin ise kiraya vermede gerekli özeni göstermemesi sebebiyle %30 kusurlu olduğu belirtildiği, hukukçu bilirkişi yer almayan heyetin, “kiraya vermede gerekli özen” şeklinde yarattığı bu sorumluluğa, müvekkile atfedilen kusura ve yangının çıkış nedenine itirazlarımız mahkemece değerlendirilmediğini, Halbuki Bilirkişi Ek Raporu (Ayrık Görüş) yangının çıkış nedeninin yıldırım olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, ayrık görüş, Meteroloji Mühendisi tarafından meteorolojik veriler dikkate alınarak hazırlandığını, ne var ki bilirkişi heyeti –meteoroloji mühendisi ayrık görüşüne rağmen- kök raporunda değişikliğe gitmediğini, Olayda … malikinin sorumluluk şartları oluşmadığını, kiracıda meydana gelen zarara binanın yapımındaki hangi bozukluk neden olduğu, binanın bakımında eksiklik varsa hangi eksiklik yangın nedeni ile doğan zarar ile illiyet bağı içerisinde olduğu açıklanmadığını, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yazılan yazıya cevabi Meteoroloji Genel Müdürlüğü yazısında yangının yıldırım düşmesine bağlı olmadığı tespit edildiğini, bu kapsamda yerel mahkeme tarafından verilmiş gerekçeli kararda, yangının yıldırım düşmesine bağlı olmadığının bilimsel verilerle ispatlandığı yönündeki gerekçe hukuka uygun olduğunu, mahkemenin 7 numaralı celsesinde dinlenen tanıklar … ve …, olay anında yangına şahit olduklarını ve yangının kiracı-…’e ait kurutma kazanının yanar halde bırakılması nedeni ile çıktığı yönünde beyanda bulunduklarını, her iki tanık da müvekkile ait binaya komşu olan ve dava ile bir ilişki içerisinde bulunmayan… Tekstil çalışanları olup bu kapsamda yangına tek tanıklık eden, yangını itfaiyeye haber verdiğini belirten ve objektif olmaması için hiçbir neden ileri sürülmemiş bu tanıkların beyanına itibar edilmesi gerektiğini, yangının kurutma kazanının yanar halde bırakılması nedeni ile çıkması halinde müvekkile sorumluluk atfedilemeyeceği açık olduğunu, keza burada özen yükümlülüğünü ihlal eden ve kurutma kazanını yanar durumda bırakan davalı-kiracı münferiden sorumlu olduğunu, bu nedenle angın kurutma kazanının bakım eksikliğinden ya da imalinden değil, yanar halde bırakılmasından ileri geldiğini, bu kapsamda müvekkilin … maliki olarak sorumlu olamayacağını, yangının …’e ait elektrik dağıtım panosu içerisindeki pano içi ve çıkışı elektrik kabloları nedeni ile oluşan elektriksel ark nedeni ile çıktığı ihtimali durumunda da …’e ait olan ve … tarafından yaptırılan elektrik panosundan dolayı da müvekkile sorumluluk atfedilemeyeceğini, çünkü taşınmaz her iki kiracıya da boş olarak verildiğini, bu husus dosyada mübrez kira sözleşmeleri ile sabit olup Keza sanayi bölgesinde bulunan taşınmaz sadece bu kiracılara değil daha evvelinde … gibi işletmelere de boş olarak verildiğini, bu sayede kiracı şirketler, kendi işletmesini özgülediği faaliyet kapsamında gerekli tedbirleri almaya yarar tadilatı yaptırmakta ve faaliyetin tehlikeliliğine paralel olarak elektrik tesisatlarını kurduklarını, nitekim mahkemenin 7. celsesinde dinlenen tanık … da bu durumu “…biz fabrikayı … ve …’a bıraktığımızda elektrik tesisatı trafoya kadardı, trafodan fabrikaya tesisatı … ve … kurdurdu.” şeklinde ifade ettiğini, Dava konu olaydaki çelişkilerin giderilmediğini, Çorlu Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturmada yangının doğal afet nedeni ile başladığı gerekçesi ile davalı … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, ancak yangının yıldırımdan kaynaklanmadığını tespit eden İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, müvekkil ile birlikte davalı …’i de sorumlu kabul ettiğini, davacı … Sigorta Şirketi, yangının elektriksel olduğu gerekçesi ile …’a ödeme yaparak huzurda görülen rücuu davasını açtığını, aynı sigorta şirketi, yangın nedeninin doğal afet olduğu gerekçesi ile davalı kiracı …’e de ödeme yaptığını, yerel mahkeme ise yangının çıkış nedeni kesin olarak saptayamamış ancak müvekkile de sorumluluk atfetdiğini, gelinen noktada müvekkilin tamamı ile yanan binası nedeni ile doğan zararına ilaveten ( 2013 tarihinde yapılan incelemede müvekkilin zararı 3.000.000,-Türk Lirasının üzerinde tespit edilmiştir) birbiri ardına açılan sorumluluk davaları ile karşı karşıya kaldığını, Kağıt, karton ve tekstil geri dönüşümü ile uğraşan ve yanıcı özelliği bulunan bu ürünleri her daim fabrikasında depolayan davalı Şirket ile dava dışı … Tekstil önemli ölçüde tehlike arz eden işletmeler olduğunu, gerçekten bu şirketlerin kullandığı ürünler hem yangın çıkartmaya yatkın hem de olası bir yangında zararı artırmaya oldukça müsait olup önemli ölçüde tehlike arz etmeleri nedeni ile özel bir kusursuz sorumluluk hali olan tehlike sorumluluğu hükümlerince sorumlu olduğunu, Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilin bir an için sorumlu olduğu düşünülürse dahi tazminattan indirim nedenlerinin nazara alınmaması hukuka aykırı olduğunu, müteaddit defa ileri sürdüğümüz üzere davalı kiracı …’in kullanımında olan taşınmazda çıkan yangının meydana gelmesinde ve zararın artmasında hem davalının hem de mağdurun kusuru etkili olduğunu, karton, tekstil ve kağıt işi ile uğraşan her iki Şirketin de depolarında istiflenmiş ürünler yangının çıkmasında ve artmasında en etkili husus olup gerekçeli kararda davalı …’in yangının çıkmasının engellenmesi ve söndürülmesinde gerekli altyapıyı haiz olmaması nedeni sorumlu olduğu belirtildiğini, ancak bu altyapıya … Tekstil’in sahip olup olmadığı araştırılmadığını, halbuki olayda … Tekstil’de de yangının çıkması veya çıkan yangının etkilerinin artmasının engellenmesi için gerekli hiçbir altyapı bulunmadığı anlaşıldığını, henüz …’a sirayet etmemiş yangını fark eden yetkililer yangının binaya sıçramasına engel olamadığı gibi binanın küle dönmesini de engelleyemediği görüldüğünü, bu durum açıkça mağdurun zararın artmaması için gerekli önlemleri almadığını gösterdiğini, belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep emiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dava haksız fiilden kaynaklanan rücuen tazminat davası olduğundan görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, HMK 6. Maddesi uyarınca müvekkilinin muamele merkezi olan Tuzla adresinin bağılı olduğu İstanbul Anadolu mahkemeleri yetkili olduğunu, mahkemece görev ve yetki itirazının dikkate alınmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının sigortalılarından biri olduğu belirtilen … Tekstil firmasının, gerçekte müvekkile bitişik işyerinde kiracılık sıfatının olmadığı dava dilekçesi kapsamından anlaşıldığı, bu şirketin zararları yönünden illiyet bağı da olmadığı halde müvekkile husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı belirtilmesine rağmen bu yön ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilemediğini, Davacı … Sigorta A.Ş’nin münfesih olduğu ve … Sigorta A.Ş. Tarafından devir alındığı bildirildiği, … Sigorta A.Ş., bir yandan da müvekkilin sigortacısı olduğu, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/4 D.İş sayılı dosyasında yangının mücbir sebepten kaynaklandığı ile ilgili tespiti yaptırdığını, bu çerceveden müvekkilin zararını da poliçe kapsamında ödediğini, müvekkilin halefi olarak arsa sahibi aleyhine Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1576 E. sayılı dosyasından rücuan tazminat davası ikame etmiş olup, bu dava halen derdest olduğunu, davacı ile davalı sıfatların birleşmesi nedeniyle iş bu davanın görülmesi mümkün olmadığını, Birleşme kararı verilmesi gerektiğine yönelik talepleri yönünden, davacımın halefi … Tekstil tarafından, Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/212 E. sayılı dosyasından sigorta larafından karşılanmayan zararların tazmini talepli olarak dava ikame edildiğini, Mahkemece birleşme talebimizin veya daha önce ikame edilen Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/212 E. sayılı dosyası ile birleşme veya neticesinin beklenmesi talebi kabul görmediğini, ancak aynı olayla ilgili olarak alınan raporlar arasında çelişki nedeniyle davaların birleşmesi ve birlikte görülmesinde hukuk ekonomisi yönünden de hukuki yarar söz konusu olduğunu, örneğin Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/212 E. sayılı dosyasından nedeni açıklanmadan müvekkil şirkete %25 oranında kusur izafe ederken, işbu dosyadan tanzim cdilen rapor ile %70 oranında kusur izafesi konusu olduğunu, bu nedenle her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantıya rağmen birleşme kararı verilmeden davanın görülmesi usul ve kanuna aykırı olduğunu, Yangının mücbir bir sebipten meydana geldiği toplanan delillerle açıkken mahkemece aksi yönde verilen karar usul ve kanuna aykırı olduğunu, takipsizlik kararı ile neticelenen ve kesinleşen Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/1679 soruşturma dosyası ve bu dosyadan dinlenen tarafsız tanık beyanı ile de yangının mücbir sebepten kaynaklandığı yönünden güçlü deliller ortada iken bu delillere itibar edilmeden tek bir meteoroloji bilirkişisinin raporuna dayalı olarak karar verildiğini, mahkemece, yangının neden çıktığı, yangına kimin neden olduğu üzerinde durulmadan kusur değerlendirilmesi yapılması olaya, sunulan delillere ve dosya kapsamına uygun olmadığını, müvekkile ait işyeri, yangın olayının meydana geldiği tarih itibariyle mevcut mevzuat kapsamına uygun yangın söndürme tesisatını tesis ettiğini, bu amaçla yangın havuzları, yangın tüpü, yangın dolabı, duman dedektörleri. siren v.s. gibi her türlü tertibat tesis edildiğini, bunlarla ilgili bir kısım belgeler, fatura örnekler ve sayılar dosyasına ve yine delil olarak dayanılan sigortacının halefi tarafından ikame edilen Çorlu 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/212 E. sayılı dosyasında sunulduğunu, mahkemece bu delillerin hicbiri üzerinde durulmadığı gibi, bu beyanlar üzerinde de durulmadığını, bu nedenle yangının çıkış tarihi itibariyle yangın söndürme tertibatının mevcudiyeti hususunda ek rapor istenmesine ve bu hususunun itfaiye teşkilatından bile sorularak aydınlatılacak bir husus olmasına eksik inceleme ile karar verildiğini, keza, soruşlurma dosvasında iki farklı jandarma tahkikat evrakında yangının … ve … fabrikasında çıktığı ifade edilmekte olup, itfaiye raporunda iki şirket arasındaki ortak duvarın orta kismında duvar boyundaki mamul ve yarı mamul ürünler çatı kısmı alev almış yanar durumda olduğunun not edildiği ortada olup bitişik duvarda izalosyon olmadığı ve … bu nedenle de kullanma elverişli olmadığını, Davacının halefi bulunduğu firma/firmaların da hiç bir yangın söndürme tertibatı bulunmadığı ortada iken mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmadan ve bu hususa bir gerekçe getirmeden karar verilmesi de hatalı olduğunu, dava konusu yerde diğer davalı …’ın kiracısı müvekkil şirket ile … Tekstil şirketi olup diğer sigortalı … Tekstil şirketinin arsa sahibi ile resmi bir sözleşmesi olmadığını, böyle olmakla birlikte bu firmanın makineleri çok kısa bir süre önce buraya getirdiği yangın sonrası anlaşıldığını, davacı sigorta firmasının da asıl sigortalısının … Tekstil olduğu, … Tekstilin kiracı da olmadığı bir yerde bu malları muhafaza ettiği ve çalışmayan işyerinin 2013 yılı başında yaptırdığı sigortadan sırf para almak adına bile olsa bu yangını önleme çabası içerisinde olmayacağı ve hatta yangına kendilerinin neden olabileceği ihtimali gerçeği karşısında yeterli inceleme yapılmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İşyeri Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olan işyerindeki demirbaş ve emtiaların davacı sigorta şirketi nezdinde, 01.01.2013-2014 döneminde Yangın Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, makine-tesisat için 1.100.000,00 TL, emtea için 500.000,00 TL demirbaş için 150.000,00 TL teminat bedeli belirlendiği, 1.110.000,00 TL tutarındaki makine ve tesisatın, mülkiyeti aynı çatı altında faaliyet gösteren … Tekstil şirketine ait olup, … Tekstil firmasının kullanıcı ve sigorta ettiren sıfatına haiz olduğu belirtildiği, 27.01.2013 günü davalı … firmasına ait fabrikada çıkan yangının sigortalı iş yerine sirayet ettiği iddiası ile yangının sonucunda uğranılan hasar nedeniyle davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına, 21/03/2013 tarihinde 492.926,36-TL, 16/05/2013 tarihinde 942.234,75-TL olmak üzere toplam1.435.161,11-TL ödeme yapıldığı, ödenen hasar bedelinin, yangına sebebiyet verdiği iddiası ile işleten kiracı … firması ile … maliki ve aynı zamanda kiraya veren davalı …’tan rücun tahsili amacıyla iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Rücu ve halefiyet, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 03/07/1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmıştır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açacak ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. Somut olayda; davacı sigorta şirketi, makine ve tesisat hasarı yönünden mülkiyeti … Tekstil firmasına ait olduğu belirtilerek … Tekstil firmasına yararına sigorta yaptırıldığından makine ve tesisat hasarları yönünden sigortalısının … Tekstil firması, diğer zararlar yönünden … firması olduğu, farklı alacak kalemleri yönünden … firması ve … firmasının halefi olarak, sigortalı iş yerine bitişik fabrikayı işleten … Tekstil’e ait fabrika alanından, elektriksel bir ark sonucu başlayan yangının sigortalı iş yerine sirayet ettiği iddiası ile iş bu davaya açmıştır. Görüldüğü üzere, davalı … maliki yönünden davalının tacir olmadığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi, kiracı işleten yönünden haksız fiil hükümleri kapsamında her iki taraf tacir olup, ticari işletmesi ile ilgili olduğundan ticaret mahkemesi olduğu, yargılamanın genel mahkemeye göre özel mahkeme niteliğinde olan ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davalı vekilinin, görev itirazının reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”. Aynı Yasa’nın 7. maddesinde “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” hükmü, 16. maddesinde de “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü düzenlenmiştir. HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir. Somut olayda; davalılardan …’ın yerleşim yeri yetki çevresinde olan İstanbul Mahkemelerinde dava açılmıştır. Buna göre HMK 7/1 maddesi uyarınca birden fazla borçlu varsa bunlardan birinin yerleşim yerinde dava açıldığı, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin bulunmadığı ( kaldı ki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/04/2015 tarih 2015/206 Esas 2015/5590 Karar sayılı ilamındaki, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin yetkisine ilişkin HMK 7/1 maddesinde düzenlenen yetki kuralının kesin yetki olmadığı yönündeki görüşü dikkate alınarak) ve davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı davalı tarafça ispatlanamadığından, davalı vekilinin, mahkemenin yetkisine yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Husumet itirazı yönünden; yukarıda ifade edildiği gibi, davacı sigorta şirketi, makine ve tesisat hasarı yönünden mülkiyeti … Tekstil firmasına ait olduğu belirtilerek … Tekstil firmasına yararına sigorta yaptırıldığından makine ve tesisat hasarları yönünden sigortalısının … Tekstil firmasının halefi olarak iş bu davaya açtığı, her ne kadar makine ve tesisat hasarın da diğer sigortalı … firmasına yapılmış ise de; … Tekstil isimli şirket tarafından imzalanan muafiyet belgesinde, … Tekstil bünyesinde bulunan makine ve emtia grubunda oluşan hasarlardan dolayı tüm sigorta beledellerini … Tekstil’e yapılması talep edilmesi nedeniyle davalının bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davalı diğer bir istinaf nedeni davacı ve davalı sıfatların birleştiğini iddia etmiş ise de; alacaklı ve borçlu sıfatların birleşmesi, bir kimsenin aynı borcun hem alacaklısı hem de borçlusu olması halinde söz konusu olacaktır. Şu halde, ‘taraf birleşmesi’ durumundan söz edilebilmesi için, taraflardan birisinin aynı malvarlığına konu borcun hem alacaklısı ve hem de borçlusu durumuna gelmesi gerekecektir. Somut olayda; sigortalısı dava dışı … ve … firmasının malvarlığında oluşan zararı karşılayan davacı sigortacı şirketin, zarar görenin halefi sıfatı ile, zarar sorumlusu konumunda bulunan davalı şirket ile, malik konumundaki diğer davalıya karşı rücu etttiği, davalı şirket tarafından dile getirilen ve Çorlu Mahkemelerinde yürütülmekte olduğu söylenen dava dosyasında ise, yangın olayı sırasında ‘…’in malvarlığında oluştuğu anlaşılan hasarları karşılayan … Sigorta A.Ş.’nin, halefiyet esasından hareket ile ayrı bir rücu davası açtığı, görüleceği üzere, her iki dava açık şekilde, ayrı ayrı malvarlığı değerleri üzerindeki zararların giderimi sonrası oluşan halefiyete dayalı rücu taleplerini konu edindiğinden alacaklı borçlu sıfatının birleşmesinden söz edilemeyecektir. Somut olayda; yangına müdahale eden Çorlu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü’nce düzenlenen 27/01/2013 tarihli yangın raporunda, yangının çıkış sebebi olarak; … ile … şirketinin bitişik nizam … içerisinde ayrı çatı altında faaliyet gösterdiği iş yerlerinin ortak kullanılan ara bölme duvarının çatı ve duvar kısmın üzerine yıldırım düşmesi neticesinde yangın olayının meydana geldiği tahmin edilmiştir 29/03/2013 tarihli Ekspertiz raporunda, Elektrik Mühendisi ve Yangın Uzmanı bilirkişisinin Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/12 D.İş sayılı tespit dosyasına sundukları raporuna göre; meydana gelen yangının elektriksel kaynaklı olduğu tespitine yer verilmekle hasar icmali olarak; makine-tesisat hasarı: 968.500,00 TL, emtia hasarı : 461.111,11 TL, demirbaş-dekorasyon hasarı : 46.150,00 TL olmak üzere toplam 1.475.761,11 TL hesaplanmıştır. Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/4 D. İş. nolu tespit dosyası kapsamında elektrik mühendisi Hakkı Tezcan ve endüstriyel yangın ve patlayıcı maddeler uzmanı bilirkişisi …’dan alınan 12.02.2013 tarihli müşterek raporda; ” … firmasına girildiğinde giriş kapısından ilerledikten sonra yangında en hasarlı yerin üretim alanının ortalarına yakın … ile … firmasını ayıran yutong duvarın tam dip tarafında olduğu, bu kısımda kağıt/karbon bobinlerin, bu tür yanıcı ürünlerin tutuşturabilecek herhangi bir makine ve ekipman bulunmadığı, elektriklerin ana kumanda şalterlerinden kapatılarak neden olabilecek herhangi bir makine ve ekipman bulunmadığı, elektriklerin ana kumanda şalterlerinden kapatılarak gece saat 24.00 de binanın terk edildiği, üretim ortamında herhangi bir güç yüksek akım çekebilecek elektrik arkı ve kontağı oluşturabilecek makinenin yangının çıkış saatte çalıştırılmadığı tespit edildiği, … fabrikası üretim ortamında kullanılan, kağıt/ karton, kalsit ve nişasta gibi hammadde ürünlerin yanma ve patlama dereceleri incelendiğinde üretim alanında zamana bağlı olarak belirli yerlere ince şerit tabaka şeklinde nüfuz eden nişasta, kağıt ve diğer tozların patlama olayına sebebiyet verdiği değerlendirilerek bu patlamayı da tetikleyecek açık ateş kaynağı, elektrik kontağı olamayacağına göre, şimşek çakması veya fabrika yakınına yıldırım atması gibi bir sebepten kaynaklı patlama ve patlamaya bağlı yangın olayının meydana geldiği kanaati oluştuğu, Söz konusu yangın olayı tamamen doğal afet kapsamında değerlendirildiği, havanın gök gürültülü, yağışlı alması ile birlikte yoğun şimşek çakması ve binada paratöner de bulunmaması nedeniyle yıldırım düşmesi veya yoğun şimşek çakması nedeniyle ortam tetiklendiği, zira, şimşek oraj ile meydana gelir ve çok büyük ölçüde statik elektrik üretir, yıldırım veya şimşek çakmasının fabrika ortamında bulunan nişasta ve benzeri toz bulutunu tetiklemesine (ateşlemesi) bağlı olarak bir patlama ve patlamaya bağlı alevli yangın olayı gerçekleştiği, fabrikada gece bekçisi olmadığından yangın başlangıcına ani müdahale yapılamadığı, yangın ilk olarak komşu şirketin gece bekçisi tarafından fark edilerek itfaiye arandığı, olayın oluş biçimi irdelendiğinde; … firmasında her hangi bir kundaklama, sabotaj, şüpheli yangın gibi iz ve emarelere rastlanılmadığı” tespit ve görüşüne yer verilmiştir. Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/19 D. İş. nolu tespit dosya kapsamında, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/4 D. İş. nolu tespit dosyasındaki aynı bilirkişilerden alınan 12.02.2013 tarihli müşterek raporda ilk rapor mahiyetinde rapor düzenlenmiştir. Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/12 D. İş. nolu tespit dosyası kapsamında elektrik mühendisi … ve endüstriyel yangın uzmanı bilirkişisi …’den alınan 12.02.2013 tarihli müşterek raporda;” Olay yeri …’de yapılan tüm teknik ve elektriksel incelemeler sonucunda ; … adlı işletmenin 8. ve 9. kolon aralığında işletmeye ait makine ekipman ve cihazlarının çalıştırılması amaçlı kullanılan tali elektrik dağıtım panosunun ve bağlantı kablolarının olduğu mahalin yangın başlangıç bölgesi olduğu, yangının, …’e ait elektrik dağıtım panosu içerisindeki pano içi şalt malzemeleri bağlantıları, kablo-şalt bağlantılarının ve pano çıkışı elektrik kablolarının kısa devre yapması, elektrik sistemlerinin kısa devreye maruz kalması sonucunda bölgesinde oluşan elektriksel ark’dan kaynaklı olduğu, yangın olayının fabrikanın bu bölgesinden başladığı ve yangının gelişerek dağıtım panosu etrafındaki kolay tutuşabilen yanıcı maddeleri tutuşturması ile fabrikanın bütününe yayıldığı ve meydana gelen yangın olayının elektriksel kaynaklı olduğu” kanaatine varılmıştır. Davacının halefi sigortalı … Tekstil tarafından, sigorta tarafından karşılanmayan zararların tazmini amacıyla Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/212 Esasına kayıtlı açılan davada alınan 27/03/2015 tarihli raporda, söz konusu yangının, doğal afet kapsamından kaynaklandığı kanaatine varılmıştır. Davaya konu yangın nedeniyle Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan 2013/1679 Soruşturma dosyasında, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/4 D. İş. nolu tespit dosyası kapsamında alınan raporda belirtilen hususlar, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından yangın olayının oluşumunda takibi gerektirir suç unsuru bulunmadığı anlaşılması sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Jandarma Olay Yeri Ekibi’nin hazırlamış olduğu 26/01/2013 tarihli raporda, havanın gece oluşu ve yağmur yağış ile birlikte şiddetli rüzgar olduğu belirtilmiştir. Soruşturma dosyasında bilgisi alınan, dosyanın tarafları ile bağı bulunmayan dava dışı… Tekstil firmasında güvenlik görevlisi olarak çalışan ve olay günü yangını Çorlu İtfaiye ekiplerine haber veren …’in kollukta vermiş olduğu 04/02/2013 tarihli beyanında; ” O gece hava yağmurlu ve fırtınalı olduğunu, yıldırım çarpma sesi duyulduğunu, … Tekstil firmasının çatısında alevli dumanlar gördüğünü, fabrikada yangın çıktığını fark etmesi üzerine Çorlu İtfaiye ekiplerine haber verdiğini, yoğun yağmurdan dolayı fabrikanın etrafının su bastığını” beyan etmiştir. Mahkemece dinlenen tanklardan Tanık …; “….’in faliyet gösterdiği fabrikanın yan tarafında bulunan… Tekstil firmasında vardiya amiri olarak görev yaptığını, olay günü …’in kazanlarının bulunduğu yerde alevli şekilde bir yangın başladığını, rüzgarın etkisiyle binaya yayıldığını, sözünü ettiği kazanın …’in fabrikasında kömürle çalışan ve kağıtların kurutulmasında kullanılan bir kazan olduğunu, …’te akşam 06.00 sıralarında kazanın yakıldığını ve çalışanların tamamının fabrikadan ayrıldığını, sabaha kadar bu kazanda kağıtların kurutulduğunu, çalıştığı yerde bulunan … isimli arkadaşıyla bu olaya tanık olduklarını, …’ün …’in söndürme ile ilgili aletlerinin bulunduğu yere gidip bir şeyler yapmak istediğini ancak bunun için kurulan tesisatın çalışmadığını, itfaiyeye haber verdiklerini, ayrıca …’in yetkilileri ile … firmasının yetkililerine haber verdiklerini, …’dan da o gün kimsenin olmadığını, olay tarihinde elektrik kesintisi olmadığını, kendi çalıştığı yerde, Dilmenler’de ve … Duvar Kağıdı Fabrikası’nda paratoner olduğunu, …’te paratoner olmadığını…” Tanık …; “… olay günü… Textilde çalıştığından yangını gördüğünü, gece 23.00 sularında …’in buhar kazanının yanmakta olduğunu, kendi çalıştığı yere gitmek için …’in bahçesinden geçmek gerektiğini, geçerken buhar kazanı içinde kor şekilde ateş bulunduğunu gördüğünü, saat 24.30 sularında buhar kazanının olduğu yerde çatıdan alev çıkmaya başladığını, rüzgar şiddetini artırınca … Tekstile doğru yangının büyüdüğünü, itfaiyeye haber verdiklerini, yangına müdahale etmeye calıştıklarını ama başarılı olamadıklarını, kendilerinin … ile ilgili bir bakım görevlerinin olmadığını, olay günü ince ince yağmur yağdığını, şimşek ve yıldırımın olmadığını, elektriklerin kesik olmadığını, … ve …’te gece görevli personel olmadığını, …’te ve …’ta paratoner bulunmadığını, yan taraftaki … ve… Tekstilde paratoner olduğunu, yangına müdahale etmek için jenerötör odasının kapısını kırıp girdiklerini, içeride yangına müdahale için vanayı açtıklarını ama su gelmediğini, daha önce … Tekstil’de o gün görevli kimse olmadığını söylemiş ise de o tarihte … Tekstil’de bir oda içinde 3 kişinin yatmakta olduğunu, bunlardan birinin patron, birinin patronun oğlu, diğerinin de çalışan bir kimse olduğunu, yangının çıktığını onlara haber verdiklerini, uyandırdıklarını….” Tanık …; “….’in faaliyet gösterdiği yerin mülkiyetinin kardeşine ait olduğunu, … kullanmadan önce kendilerinin kullandıklarını, ayakkabı imalatı yaptıklarını, daha sonra burayı tamamen boşalttıklarını, her hangi bir malzeme bırakmadıklarını, elektrik tesisatının kullanılır halde olduğunu, yangının olduğu kardeşine haber verilince birlikte oraya gittiklerini, yangının neden ve nasıl çıktığını bilmediğini, fabrikayı … ve …’a bıraktıklarında elekrik tesisatının trafoya kadar olduğunu, trafodan fabrikaya tesisatın … ve … tarafından kurulduğunu…” Talimat yoluyla dinlenen Tanık … ; ” …yangının olduğu gece ben iş yerinde değildim, yangının gece yarısı yandığı bilgisi bana geldi, iş yerine geldiğimde ambulans ve jandarmanın da fabrikaya geldiğini gördüm, gittiğimde iki fabrika da yanıyordu, fabrikanın içerisi yangın esnasında görünüyordu, fabrikanın içerisinde bulunan kolonu taşıyan kirişin ortasında kırıldığını ve yere düştüğünü gördüm, iş yerine ait yangın tertibatımız bulunuyordu, 40 tonluk bir su tankımız vardı, onlar halihazırda çalışır vaziyetteydi, yangının neden çıktığına dair herhangi bir bilgim ve görgüm yoktur,, yangından birgün sonra fabrikaya gittiğimde kömür kazanı bölümü ve kompresör dairesinin hiçbir şekilde etkilenmediğini gördüm, “Tanık …; ” …yangının meydana geldiği gün fabrikadaydım, o gün şiddetli yağış vardı, yıldırım düşüyordu ayrıca şiddetli bir rüzgarda vardı, fabrika karton fabrikasıydı, fabrikanın sarım bölümünde çalışmaktaydım, yangının olduğu gün Cuma günüydü, hafta sonu çalışmayacağımız için saat 21:00’a makineleri kapattık ve iş yeri temizliğini yaptık. Saat 24:00’a kadar temizliği bitirdik, işimiz bitince bütün elektrik aksamlarını kapadık, evlerimize dağıldık, gece 02:00 sularında fabrikada yangın çıktığını telefon ile haber aldım, fabrikanın hemen yanında … isimli bir fabrika daha vardı, yangın bölgesine gittiğimde iki fabrikayı birleştiren kirişin yere düşmüş olduğunu gördüm, daha çok alevlerin o noktada olduğunu gördüm, alevler iki binayı sarmış vaziyetteydi, ben o gün kurutma olarak kullanılan sobayı temizlemiştik ve temizlik bittikten sonra ben anahtarla sobayı kilitledim, fabrikada başka yangına sebebiyet verecek malzeme yoktu, yangın bittikten sonra iki tane yanmayan bölüm kalmıştı, bunlardan birisi kurutma odası diğeri ise kopresör odasıdır, bu bölümde olan sobalara bir zarar gelmemiştir, sobanın içinde kömürlerde vardı, bu kömürlerde sapasağlam duruyordu” Tanık …” …yangın esnasında iki bina arasındaki kirişin kırılmış olduğunu gördüm, olay yerine ilk gelen kişilerden aldığım bilgi de bana yangının çıkış yerinin kirişin kırıldığı yer olduğu söylendi, bunlar çevredeki fabrika işçilerinin konuşmalarıydı, dışarıdaki kurutma kazanı yangın esnasında çalışmıyordu, kurutma kazanı gündüz çalıştığı için akşam çalıştırılmadı, ben gitmeden kazan söndürülmüştü, binanın bulunduğu yerin imarda tarla olarak geçtiği söyleniyordu, kurutma kazanının etrafının tamamen kapalı olduğunu biliyorum, dışarıdan geçen birinin o kazanı görmesinin imkanı yoktu, o kazanı görebilmek için bir insanın içeriye girerek kazanı görmesi gerekiyordu, kazanın içinde ateş olduğunu anlayabilmesi için de, odanın içine girip özellikle bakması gerekmektedir, yangından sonra fabrikada yanmayan iki yer kalmıştı, bunlardan biri kömür kazanı bölümü diğeri de kompresör dairesiydi, kömür kazanı dairesinin bulunduğu kapı kapalıydı, biz içeri kapıyı kırarak girdik, içerideki kömür torbalarında herhangi bir değişiklik yoktu, yani yangının orada çıktığına dair hiçbir belirti yoktu, olaydan 1 yıl kadar önce Çorlu İtfaiye Müdürlüğü’nden gelen şefin talimatı ile fabrikanın yangın tesisatı yapılmıştı, yangın tesisatının çalışıp çalışmadığını, fabrika etrafını yıkayarak kontrol ediyorduk, olayla ilgili bilgim ve görgüm bu kadardır.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece, mimar, elektrik mühendisi, makine mühendisi, tekstil mühendisi, kimya mühendisi ve sigorta uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 20/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda “… Çorlu’da davalı … Firmasının kiracı olarak faaliyet gösterdiği işyerinde masura üretiminin yapıldığı, üretimde kağıt, karton, kalsit ve nişasta hammaddelerinin kullanıldığı, bitişik nizamda araları hazır duvarla bölünmüş kısımda … Tekstil’e ait işyerinin bulunduğu, bu şirketin de tekstil atıkları, yarı mamul sentetik maddelerin geri dönüşümü alanında faaliyet gösterdiği, sözü edilen yerde 26/01/2013 tarihinde yangın çıktığı, Çorlu İtfaiye Müdürlüğü’nün düzenlediği yangın raporunda, yangının saat 02:21′ de bildirildiği, olay yerine 02:48’de ulaşıldığı, … ile … Tekstil’in işyerlerinin ortak kullanılan ara bölme duvarının yaklaşık orta noktasındaki duvar yakınlarındaki ürünlerin çatı kısmının alev almış yanar durumda olduğu, … Şirketinin faaliyet gösterdiği yerin tamamen yanarak kullanılmaz hale geldiği, havanın yağışlı olduğu, kısa süreli fırtına ile birlikte yıldırım oluşmasına uygun olduğu, … fabrikasının 5-6 saat öncesinde makinelerin çalışmaması, elektrik üretiminin az oluşu nedeniyle, aşırı akımdan söz edilemeyeceği, yangının doğal afet kapsamında olduğu, yangın sebebinin şimşek çakması ve yıldırım olduğu, bu nedenle yangının doğal afet kapsamında değerlendirebileceği, binada paratoner olmaması nedeniyle şimşek çakması sonucunda statik elektriğin … Firmasının bulunduğu yerde, ham maddelerin yanmasına neden olduğu, yangının aşırı rüzgar sebebiyle bitişikteki … Tekstil’e sıçradığı, Binaların Yangından Korunmasına İlişkin Yönetmeliğin 64. maddesine göre, binada paratoner olması gerektiği, bu nedenle davalıların kusurlu oldukları, meydana gelen yangın sebebiyle … Tekstil’de makine ve tesisatta 968.500,00.-TL, emtiada 461.111,11.-TL, Demirbaş ve Dekorasyonda 5.550,00.-TL olmak üzere toplam 1.435.161,11.-TL hasar meydana geldiği belirtilmiş, iş yerini kullanan …’in olayda %70, bina sahibi davalı …’ın ise %30 oranında kusurlu olduğu…” belirtilmiştir. İtirazlar üzerine ve bu kez heyete Meteoroloji Mühendisi Bilirkişinin de katılımıyla ek rapor alınmış, Meteoroloji uzmanının ayrık rapor sunduğu 18/07/2018 tarihli ek raporda; kök rapordaki tespit ve değerlendirmelerini değiştirecek yeni belge veya bulgunun mevcut olmadığı, davalı … firmasının kiralamış olduğu binayı kendi faaliyetlerinden kaynaklanabilecek riskleri önleyen tedbirler almadıkları ve yangının bu nedenle çıkmış olduğu kanaati ile %70 oranında kusurlu olduğu, bina sahibi …’ın ise TBK 69. Maddesi gereği bina teslimiyetinde, sahipliğini yaptığı binanın kiralanmasında gerekli özeni göstermemesi nedeniyle %30 oranında kusurlu ve sorumlu olduğu yönündeki kök rapor görüşünü tekrar etmiştir. Meteoroloji Mühendisi Bilirkişi …’un düzenlemiş olduğu ayrık raporda, “…MGM’nin Türkiye’de pek çok noktada gözlem İstasyonu bulunduğu, dakikalık periyotlarda dahi gözlem sonuçlarının alınabildiği, uydu ve radar gibi uzaktan algılama temelli gelişmiş cihazlarda dünyanın herhangi bir alanındaki şimşek ve yıldırım yoğunluğunun tespit edilebildiğini, dosyada bulunan tutanaklarda yangın sebebinin yıldırım düşmesi olarak gösterilmesine rağmen bu tutanakların tahmine dayandığını, oysa teknik verilere (Meterolojik rasat kayıtları, Meteorolojik harita, diagram, uydu ve radar görüntüleri, sayısal hava tahmin ürün analizi…) göre dava konusu yangının meydana geldiği yerde 00:00 ile 03:00 saatleri arasında havanın sağanak yağışlı olduğu, fırtına bulunduğu, bu olgulara göre söz konusu saat aralığında gök gürültülü sağanak yağış ve yıldırım düşmesi hadisesinin oluşma imkanının bulunmadığı, uzaktan algılama temelli haritalarda da belirtilen yerde ve belirtilen zaman aralığında şimşek ve yıldırım olayının mevcut olmadığı, tüm bu meteorolojik verilere göre belirtilen yer ve saatlerde yıldırım hadisesinin meydana gelmemiş olduğu.. ” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Davaya konu yangın olayı nedeniyle fabrika sahibi … tarafından … firması ile … Tekstil ve … Tekstil firması aleyhine açılan Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/381 esas sayılı dava ile davalı … Firmasının sigortacısı … Sigorta şirketince … aleyhine açılan Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1576 esas sayılı dosyası ile birleşen davada alınan bilirkişi raporu ile işbu davada alınan bilirkişi raporu arasında çelişki oluştuğundan çelişkinin giderilmesi ve kusur durumların tespiti amacıyla Bilirkişi Heyetin’den alınan 27/01/2020 tarihli raporda, “…Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 01/03/2013 tarihli yazısı uyarınca yangın günü ve saatinde yıldırım hadisesinin meydana gelmediği ve yangının yıldırım düşmesi sebebiyle çıktığının söylenemeyeceği; yangının sigortalı davalı … şirketinin fabrikasındaki elektrik kablolarından kaynaklandığını gösteren kanıtların da olmadığı, dolayısıyla yangın çıkış sebebinin dosyadaki bilgi ve belge durumuna göre kesin, net ve tartışmasız olarak tespit edilemediği dosyada mevcut bilirkişi raporlarındaki yangının çıkış nedeniyle ilgili ileri sürülen tahmini görüş ve kanaatlerine heyetin katılmadığı, yangın çıkış nedeni tespit edilemese de yangının genişleyip söndürülememesi ve zararın oluşumu ile artmasında mal sahibi, kiracı ve sigorta şirketinin kusurları olduğu söylenebileceği, mal sahibi fabrika binasında, 2007/12937 sayılı Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik md. 95’deki dış hidranat sistemini teşkil etmemesi, md.97 uyarınca itfaiye su verme bağlantısını oluşturmaması sebebiyle % 10 kusurlu olduğu, kiracılar … ve … şirketlerinin, aynı yönetmeliğin 96. maddesi uyarınca otomatik yağmurlama sistemini kurmamaları sebebiyle %30 kusurlu olduğu, sigorta şirketinin de aynı yönetmeliğin 6. Maddesi uyarınca davalı … şirketinin kiracı olarak faaliyette bulunduğu fabrika binasının yönetmeliğe uygun olup olmadığı ve mal sahibi ile kiracıların yönetmelik hükümlerine göre yangınla ilgili yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini kontrol etmemesi nedeni ile %30 oranında kusurlu olduğu” görüşüne varıldığı bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre, tespit dosyalarından alınan bilirkişi raporları, itfaiye yangın raporu, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün olay tarihindeki hava durumu ilgili yazı cevabı, soruşturma dosyası, mahkemece alınan bilirkişi raporu ile aynı yangından kaynaklı açılan Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/212 E. Ve Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1576 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporları ve tanık beyanlarından, yangının çıkış nedeni tam olarak tespit edilememiştir. Alınan raporların bir kısmında, yangının, doğal afet kapsamında yıldırım yada şimşek çakmasından kaynaklanabileceği, tespit dosyasında alınan bir rapordan, …’e ait elektrik dağıtım panosu içerisindeki pano içi ve çıkışı elektrik kabloları nedeni ile oluşan elektriksel ark nedeni ile çıkmış olabileceği, bir kısım tanık beyanlarına göre de yangının …’e ait kurutma kazanından çıkma ihtimali üzerinde durulmuş ise de mahkemece, alınan bilirkişi kök raporundaki yangının yıldırım kaynaklı olduğu görüşü benimsenmemiş, Meteoroloji Mühendisi Bilirkişi …’un düzenlemiş olduğu raporda belirtildiği üzere olay anında şimşek/yıldırım olgusunun bulunmadığının teknik olarak ve kesin biçimde saptanmış olduğu, davalı …’in kullandığı işyerinin tamamen yanmış olması sebebiyle, kesin yangın sebebinin belirlenemediği ancak davalı …’in faaliyet gösterdiği ve yanması kolay hammaddelerin bulunduğu yerde yangının çıkmasının engellenmesi ve çıkan yangının söndürülmesi konusunda yeterli altyapının oluşturulmadığının sabit olduğu, bu nedenle hem … malikinin hem kiracı sıfatıyla kullanıcı …’in meydana gelen zarardan sorumlu olduğu sonucuna varılmış ise de öncelikle dinlenen tanık beyanları ve kazan dairesinin yangın sonrasını gösterir fotoğraflar da dahil olmak üzere tüm olay yeri fotoğrafları dikkate alınarak raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi suretiyle yangının çıkış nedeni tam olarak tespit edildikten sonra sonucuna göre davalıların sorumlulukları değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak yangının çıkış nedeni tam olarak tespit edilememesi durumunda, yangının davalı … firmasından başlayarak davacının sigortalısı … firmasına sirayet etmesi sonucunda hasarın gerçekleştiği sabit olmakla, davacının sigortalısı … Tekstil’in ve davalı …’in işlettiği fabrikanın önemli ölçüde tehlike arz eden işletmenin faaliyetleri kapsamında görülerek TBK 71. Maddesinin tatbiki gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun Tehlike Sorumluluğu ve Denkleştirme Başlıklı 71. Maddesi ” Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur. Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır. Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır. Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler. ” şeklinde düzenlenmiştir.Kabule göre de; davalı …’in faaliyet gösterdiği ve yanması kolay hammaddelerin bulunduğu yerde yangının çıkmasının engellenmesi ve çıkan yangının söndürülmesi konusunda yeterli altyapının oluşturulmadığı gerekçesiyle hem … malikinin hem kiracı sıfatıyla kullanıcı …’in meydana gelen zarardan sorumlu olduğu sonucuna varılmış ise de gerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekse mahkeme gerekçesinde yangının çıkmasının engellenmesi ve çıkan yangının söndürülmesi konusunda tarafların hangi tedbirleri almadığı açıklanmamış, Binaların Yangından Koruması Hakkındaki Yönetmelik kapsamında söz konusu yangını söndürmek veya büyümesini, yayılıp genişlemesini önleyecek hangi sistemlerin bulunması gerektiği belirtilmemiş olup olup raporun bu hali ile denetimden uzak, hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Öte yandan; TBK’nın 52. Maddesinde, zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir. Dava dışı sigortalı … firmasının işlettiği fabrikanın da kolay alevlenici ve parlayıcı madde üretilen ve bulundurulan bir mahal olması nedeniyle dava dışı sigortalı … firmasının da söz konusu yangını söndürmek veya büyümesini, yayılıp genişlemesini önleyecek tedbirleri alıp almadığının sonucuna göre TBK 52. Maddesinde düzenlenen müterafik kusurun tatbikinin değerlendirilmemesi de hatalı olmuştur. Davalı … malikinin sorumluluğu yönünden; Yeni Türk Borçlar Kanunu’nda … malikinin sorumluluğu 69. maddede düzenlenmiştir. TBK 69. maddesinde “Bir binanın veya diğer … eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” denilmektedir. Görüldüğü üzere kanun hükmü, bina ve … eserleri nedeniyle sorumluluğu, bunların yapım bozukluğu veya bakım eksikliğine dayandırmaktadır. Burada yasa koyucu, her geçen gün artan yapılaşma nedeniyle, başkaların zarar görmesini engellemeyi amaçlamıştır. Bu sebeple, bu yapılar nedeniyle zarar tehlikesinin önlenmesi amacıyla yasa koyucu kusursuz sorumluluk ilkesini kabul etmiştir. “TBK’muz bu sorumluluğu “özen” ilkesine dayanan kusursuz sorumluluk halleri arasında saymıştır. Bina ve diğer … eseri sahibinin sorumluluğu bir kusursuz sorumluluk olduğundan, zarar gören kişinin, sorumlunun kusurunu kanıtlaması gerekmediği gibi, sorumlu kişi de kusursuzluğunu kanıtlayarak sorumluluktan kurtulamayacaktır. ” (Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuk Genel Hükümler, 23. Bası, Ankara 2019, S. 452-453) ” Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir (Tandoğan Halûk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981, s. 3-10; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Cilt I, Beşinci Bası, İstanbul 1985, s. 671). Yani zararın yapımdaki bozukluktan veya bakımdaki eksiklikten dolayı meydana gelmiş olması gerekmektedir. İlliyet bağının varlığı ve kesilmesi, Hukuk Genel Kurulu’nun 24/02/2016 tarih 2014/11-289 Esas 2016/163 Karar sayılı ilamında “… Kanunda, bu illiyet bağının varlığı konusunda bir karine kabul edilmemiştir. Yapım bozukluğunu veya bakım eksikliğini ispat etmesi gereken zarar görenin, bir de illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. Ancak doktrindeki baskın görüşe göre, hakim, zarar görenin bu konudaki ispat külfetini değerlendirirken fazla katı olmamalıdır (Ataay Aytekin, Borçlar Hukuku Genel Teorisi, İstanbul 1995, s.348; Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.203; İmre Zahit, Doktrinde ve Türk Hukukunda Kusursuz Mesuliyet Halleri, İstanbul 1949, s.182; Tunçomağ Kenan, Borçlar Hukuku, İstanbul 1972, s.357; Baş Ece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Bina ve … Eserlerinden Doğan Sorumluluk, XII Levha Yayınları, s.110; Tandoğan Haluk, Türk Mes’uliyet Hukuku, 1961, s:193). Bazen illiyet bağının ispatı çok zor olabilir. Bu tür durumlarda, zarar verici olgunun, bina veya … eserinin yapılışındaki bozukluğa veya bakım eksikliğine bağlanması, hayatın olağan akışına uygun ise, hakim illiyet bağının varlığına karar verebilir (Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.205). Burada sözü edilen illiyet bağı uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. (Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2009, s.611, s.617) Başka deyişle, hayatın olağan akışı ve hayat tecrübesi bakımından öngörülemez zararlar uygun illiyet bağı kapsamında sorumluluğu doğurmayacaktır. Bazı hallerde zararın ortaya çıkış biçimi, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin varlığını gösteren fiili bir karine oluşturur. Yapının yapımı ile ilgili mevzuata ve teknik kurallara uyulmadığı, alışılmış tedbirlerin alınmadığı ve resmi makamlarca yapılan denetimler sonucunda, bina ve … eserinin teknik niteliklerinin uygun görülmediği ispatlanırsa, bunlar eksikliğin ve illiyet bağının varlığına birer belirti sayılır. Keza, daha önce aynı zararların ortaya çıkması, zarar verici olaydan sonra yeni güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması da birer belirti oluşturabilir (Koç Nevzat, Bina ve … Eseri Maliklerinin Hukuki Sorumluluğu (BK.m.58), Ankara 1990, s. 45 v.d.). İlliyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru veya üçüncü kişinin kusuru nedeniyle kesilebilir. Mülga BK’nun 58. maddesi kapsamında sorumluluğun doğabilmesi için illiyet bağının kesilmemiş olması gerekir. Doktrindeki kabul edilen görüşe göre illiyet bağının kesilmesi olasılığı dar yorumlanmalıdır. Her üç neden açısından da, illiyet bağının kesildiği iddiası, sorumlu kişiler tarafından açıkça ispatlanmadıkça kabul edilmemelidir. Bu bakımdan sorumluluktan kurtulmak oldukça zorlaştırılmıştır (Erten Ali, Türk Borçlar Hukukuna Göre Bina ve İnşa Eseri Sahiplerinin Sorumluluğu, BK.58, Ankara 2000, s.230; Baş Ece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Açısından Bina ve … Eserlerinden Doğan Sorumluluk, XII Levha Yayınları, s.113; Deschenaux Henri, Tercier Pierre, Sorumluluk Hukuku, Çeviren Salim Özdemir, Ankara 1983, s.37). ” şeklinde ifade edilmiştir. Kısaca, bina veya diğer … eseri sahibinin kusursuz sorumluluğunda dikkat ve özen ilkesine dayanan diğer kusursuz sorumluluk hallerinden farklı olarak kurtuluş kanıtı getirme olanağı yoktur. Ancak illiyet bağını kesen sebeplerin varlığını kanıtlayarak kişi sorumluluktan kurtulabilir. Ancak ” Bina veya diğer yapı eserinin tehlikelilik derecesi artıkça, bakım yükümlülüğü ve özelikle güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğe de artar” ( Kılıçoğlu, A., s. 460, ) “Bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir yapım eksikliği sayılır.” (Prof. Dr. Feyzi Necmettin Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1976, cilt I sayfa:663 ). Bu itibarla, davalı yapı malikinin sorumluluğu, öncelikle yangının çıkış nedeni tespit edilerek binanın yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirlenerek, yangının çıkış nedeni tespit edilememesi durumunda da bina malikinin, yangını söndürülmesi veya büyümesi yada yayılıp genişlemesini önleyecek ek güvenlik ve koruma tertibatlarını alıp almadığı, belirlenerek, alınmaması halinde bunun bir yapım eksikliği kabul edilerek sonuca gidilmesi gerekmektedir. Ancak; davacı sigorta şirketi, makine ve tesisat hasarı yönünden mülkiyeti … Tekstil firmasına ait olduğu belirtilerek … Tekstil firmasına yararına sigorta yaptırıldığından makine ve tesisat hasarları yönünden sigortalısının … Tekstil firmasının halefi olarak iş bu davaya açtığına göre, dava dışı … firması ile aynı çatı altında faaliyet gösteren … firması ile davalı yapı maliki ile aralarında kira sözleşmesi bulunup bulunmadığı, dava dışı … firmasının, hangi konumda ve hangi hak ile yapı malikine ait fabrikada faaliyette bulunduğu tespit edilerek aralarındaki hukuki ilişkiye göre makine ve tesisat hasarları yönünden davalı yapı malikinin sorumluluğu doğup doğmadığı belirlenmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. O halde mahkemece, dinlenen tanık beyanları ve kazan dairesinin yangın sonrasını gösterir fotoğraflar da dahil olmak üzere olay yeri fotoğrafları , Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün olay tarihindeki hava durumu ilgili yazı cevabı, soruşturma dosyası birlikte değerlendirilerek, gerek tespit dosyalarından, gerek aynı yangından kaynaklı açılan Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/212 E. Ve Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1576 esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporları ile işbu dosyada alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmesi ve yangının çıkış nedeni ile tarafların söz konusu yangının söndürülmesini veya büyümesini, yayılıp genişlemesini önleyecek tedbirleri alıp almadığının belirlenmesi ve TBK 71. Maddesinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ile TBK 52. Maddesinde düzenlenen müterafik kusurun değerlendirilmesi bakımından, bir yangın uzmanı, bir iş güvenliği uzmanı, inşaat mühendisi, bir elektrik mühendisi bir meteoroloji uzmanından oluşacak uzman bilirkişi heyetinden, mevcut bilirkişi raporlarını, ekspertiz raporunu irdeleyen, çelişkileri gideren, tarafların itirazlarını değerlendiren, ayrıntılı, denetime açık bir rapor alındıktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin, zarar miktarına ilişkin istinaf nedenleri şimdilik incelenmeksizin, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı tarafın istinaf talebinin varılan sonuç itibariyle bu aşamada incelemeye yer olmadığına,2-İstinaf eden davalıların istinaf başvurularının KABULÜ ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/374 E. 2018/1407 K. Sayılı 27/12/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalılarca ayrı ayrı yatırılan, başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalılara iadesine,5-Davacı tarafından yapılan istinaf başvuru ve karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/01/2023