Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/967 E. 2021/932 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/967
KARAR NO: 2021/932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/598
DAVA TARİHİ: 03/07/2018
ARA KARAR TARİHİ: 21/01/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Avrupa’da gurbetçilere yönelik yayın yapan bir televizyon kuruluşu olduğunu, davalının inşaat ve pazarlamasını gerçekleştirdiği konutların reklamını yapmak üzere müvekkili şirket ile iletişime geçtiğini, tarafların reklamların yayınlanması hususunda anlaştıklarını, prodüksiyonu davalı borçlu tarafından gerçekleştirilen reklam filmlerinin müvekkilinin televizyon kanalında yayınlandığını, reklam yayın bedelini olan 54.228,60 Euro tutarındaki faturanın davalıya gönderildiğini, davalının söz konusu faturalardan doğan borcunu ödememesi sebebiyle müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine toplam 54.228,60 Euro alacağa 05/03/2018 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile haciz yolu üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının alacağa itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu , davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, alacak miktarının %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve davalı borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemenin 17/07/2018 tarihli ara kararı ile; “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve belirli bir para borcunun muaccel hale gelmiş olması gerekir. Somut olayda alacağın varlığı, tutarı yapılacak yargılama sonunda belirlenecek olduğundan talebin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, müvekkilinin borçlu olduğunu, ancak taraflar arasında ilişkinin kurulduğu 30/04/2017 tarihindeki kur baz alındığında davacı ile davalı arasındaki borç miktarı 211,491.54 TL tutarında iken takip tarihi olan 05/03/2018 tarihinde 249.451.56 TL’ye, cevap dilekçesinin verildiği tarih olan 07/09/2018 tarihindeki kura göre ise 407,256.78 TL’ye ulaştığını, alacak miktarının ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik çalkantı nedeniyle %100’e yakın miktarda arttığını, bu durumun sözleşmenin ifasında güçlük yaratacak nitelikte olduğunu belirterek TBK m.138 ve TMK m.2 kapsamında değerlendirilip, bozulan dengenin uyarlama yapılarak yeniden düzeltilmesine ve belirlenen borca istinaden uygun bir ödeme planı çıkartılmasına, davalı tarafın iyi niyetli olduğuna karar verilmesini, bu sebeple karşı tarafın talep ettiği tazminat isteminin reddini talep etmiştir.Cevap dilekçesinin verilmesi üzerine, davacı vekili sunduğu dilekçe ile, cevap dilekçesindeki ikrar dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemenin 22/10/2018 tarihli kararı ile; “54.228,60 Euro alacakla ilgili 30/04/2017 tarihli kur üzerinden hesaplanan 210.797,41 TL alacak miktarı ihtiyati haciz kararına esas alınmak üzere davalının uyarlama talep ettiği kısım yargılamaya muhtaç olmakla, (taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğu 30/04/2017 tarihindeki kur üzerinden) alacağın %15’ine tekabül eden %15 – 31.619,61 TL teminat karşılığında İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (Tahsilde tekerrür olmamak üzere) ihtiyaten haczine” karar verilmiştir.İhtiyati haciz kararına karşı davalı vekili 26/12/2018 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen ihtiyati haciz ara kararının davacı tarafından 31/10/2018 tarihinde tatbik edildiğini ancak yokluklarında verilen bu ihtiyati haciz kararının tamamen kanuna aykırı olduğunu, söz konusu karar genel olarak verilmiş olup müvekkili şirketin tüm mal varlığı yönünden icraya koyulduğunu, bu karar ile ticari hayatta aktif bir şekilde varlık gösteren davalı şirketin tüm ödemeleri, taahhütleri, çek vadelerinin durduğu, telafisi imkansız maddi ve manevi zararlar ortaya çıktığını belirterek, 22/10/2018 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili 15/01/2019 tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle; Davalının 18/09/2018 tarihinde dosyaya sundukları cevap dilekçesinde takip konusu borcun varlığını kayıtsız şartsız kabul ettiğini, mahkemenin 22/10/2018 tarihinde verdiği ihtiyati haciz kararının süresi içerisinde tebliğ alınarak infaz edildiğini, infaz sonrasında davalı borçlu tarafından makul süre içerisinde ihtiyati haciz kararının öğrenildiğini, tutarın 01/11/2018 tarihinde icra müdürlüğüne depo edildiğini, ihtiyati haciz tutarının ödenmesiyle beraber 01/11/2018 açılış tarihli İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1213 E-2018/1115 K sayılı ilamıyla İİK 266. Maddesi uyarınca hacizlerin kaldırılması kararı verildiği, davalının ihtiyati haciz kararını öğrenme tarihinin 01/11/2018 tarihi olarak kabul edildiğinde dahi 7 günlük itiraz süresinden uzun süre geçtikten sonra 27/12/2018 tarihinde itiraz ederek 265. maddede düzenlenen süreyi geçirdiğini beyan ederek süre aşımına uğrayan itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece itiraz duruşmalı olarak değerlendirilmiş, itirazın reddine karar verilmiş ve 21/01/2019 tarihli gerekçeli ara karar oluşturulmuştur. Kararda; “mahkememizce verilen 22/10/2018 tarihli ihtiyati haciz kararından davalının 01/11/2018 tarihinde haberdar olduğu ve bu tarihte İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1213 E sayılı dosyasından borcu depo ettirerek hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, nitekim aynı tarihte İcra Müdürlüğü vasıtasıyla Mahkememize de ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, İİK. 265. madde gereği ihtiyati haciz kararına itiraz süresi 7 gün olmakla, davalı tarafından ara karara itirazın 26/12/2018 tarihli olduğu ve 7 günlük yasal sürede yapılmadığı anlaşılmakla, yasal sürede yapılmayan itirazın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yoklukta verilen ihtiyati haciz kararının kanuna aykırı olduğunu, müvekkili şirketin tüm mal varlığı yönünden icraya koyulduğunu, mahkemece İİK md 260 maddesine uymadan genel bir ihtiyati haciz kararı verildiğini, müvekkili şirket yönünden telafisi imkansız maddi ve manevi zararlar ortaya çıktığını, geçici hukuki koruma niteliğinde bulunan ihtiyati haciz kararında haciz olunacak şeylerin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiğini, Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 15/09/2015 tarihli 2015/13677 E- 2015/16643 K sayılı kararının da aynı yönde olduğunu, ayrıca yokluklarında verilen kararın taraflarına tebliğ edilmediğini, Anayasal bir hak olan hukuki dinlenilme ve adil yargılanma hakkına mahkemelerin riayet etmesinin bir zorunluluk olduğunu belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali, istinaf incelemesine konu talep ise, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İİK’nun “İhtiyati haciz kararına itiraz ve temyiz” başlıklı 265.maddesinde;”(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.(Ek ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.) Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. (Ek fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.; Değişik:2/3/2005-5311/17 md.) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının icrasını durdurmaz.” hükmü yer almaktadır. Dosya incelendiğinde; borçlunun ihtiyati haciz kararından en geç 01/11/2018 tarihinde haberdar olduğu tespit edilmiş ise de, İİK’nun 265.maddesinde açıkça 7 günlük itiraz süresinin borçlunun huzuruyla yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının tebliği tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Yani itiraz süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Dosya kapsamında haczin borçlu huzurunda yapıldığı yada haciz tutanağının tebliğ edildiğine dair bir kayıt yoktur. Bu nedenle mahkemenin, itirazın süre yönünden reddi kararı hatalıdır (emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/05/2016 tarih 2016/4689 E. 2016/5195 K. Sayılı ilamı). Davalı vekilinin istinaf isteminin bu yönden kabulü gerekmektedir. İİK 257 maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258 maddesinde ise “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Davalı/borçlu tarafından yapılan itirazın süresinde olduğu tespit edildikten sonra, itirazın esasına yönelik istinaf nedenleri incelendiğinde; taraflar arasında ticari ilişki olduğu sabit olup borçlu olunan miktar iseihtilafsızdır. Yani 54.228,60 Euro borçlu olduğu davalının da kabulündedir. Ayrıca davalı vekili taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu 30/04/2017 tarihindeki kur baz alındığında davacı ile davalı arasındaki borç miktarının 211,491.54 TL tutarında olduğunu daha sonra kurda meydana gelen artış nedeniyle borç miktarının öngörülemez şekilde arttığını belirterek uyarlama talep etmiş ve mahkemenin 22/10/2018 tarihli ihtiyati haciz kararında “54.228,60 Euro alacakla ilgili 30/04/2017 tarihli kur üzerinden hesaplanan 210.797,41 TL alacak” üzerinden ve borca yeter miktarın ihtiyati haczine karar verilmiş olup, ihtiyati haciz şartları oluştuğundan verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı gibi davalının talep ve kabulüne uygundur. Açıklanan nedenlerle, davalının ihtiyati hacze itirazı süresinde olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca kaldırılarak, dosyada eksiklik olmaması nedeniyle ihtiyati hacze itirazın esastan reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İhtiyati hacze itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜ ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/598 E. sayılı 21/01/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN KARAR VERİLMESİNE, 2-Davalı vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazının ESASTAN REDDİNE, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Davalı tarafça yatırılan 73,10 TL istinaf karar harcından, alınması gereken 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 13,80 TL’nin davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin, davalı üzerinde bırakılmasına, ç-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/10/2021