Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/966 E. 2022/1110 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/966
KARAR NO: 2022/1110
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2018
ESAS NO: 2017/617 Esas
KARAR NO: 2018/1132
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/07/2017
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesini özetle; davalı ve davacı arasında akdedilen danışmanlık sözleşmesi uyarınca davacı tarafından ön ödeme olarak 38.000-TL ödeme yapmış olduğunu ancak davalının danışmanlık hizmeti sunmadığı gibi ödemeye ilişkin herhangi bir fatura da düzenlememiş olduğunu ve ödemenin davacıya iade de edilmediği beyan edildiğini, bu sebebe binaen sebepsiz zenginleşme saiki ile açılan icra dosyasına davalının itiraz ettiği belirttiğini, sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış ve davalı haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu sebeplerle davalının kötüniyetli olarak yapmış olduğu itirazların iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; taraflar arasında vaki mesajlaşmanın kredi çıkarılmasına yönelik olduğunu yapılan girişimlerin sonucunda davalı tarafından … adlı firmaya kredi çıkarıldığı ifade edildiğini bu şekilde davalı şirketin üzerine düşeni yaptığını, davacı taraf her ne kadar bir hizmet alamadığını söylemiş ve bunun üzerine bir sözleşme imzaladıklarını ve bu duruma istinaden taraflarınca banka üzerinden para gönderdiklerini, söz konusu durumun ispati için de tanık dinletebileceklerini, kendi yükümlülüklerini yerine getirme konusunda per istekli olmayan davacı taraf yetkilisinin kendi yazışmalarında da ikrar ettiği şekilde görevini yerine getiren müvekkili şirketin almış olduğu ödemeyi sebepsiz yere aldığını ve bu yolla da sebepsiz zenginleşme olgusunun ortaya çıktığını ileri sürdüğünü, bu nedenlerle kanıtlanmamış bir alacak bulunduğundan davacı tarafından ileri sürülen ihtiyati tedbir talebinin reddini, huzurda bulunan ve haksız açılan davanın usulden ve esastan reddini, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davacı tarafa bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Bilirkişi raporuna göre; Davalı… Anonim Şirketi muhasebe bilgi sisteminde kullanılan konuya ilişkin yasal defter kayıtlarına ilişkin bilgiler, izleyen dökümler şeklinde özet olarak verildiğini, davaya konu 38.000,00-TL’ nin 26.01.2017 tarihinde vaki Havale karşılığında davacı tarafından yapılacak hizmet satışına yönelik olarak peşin olarak tahsil edildiğini, buna mukabil defter kayıtlarından hizmetin görülmesi üzerine 340 Alınan Sipariş Avansları hesabının borçlu çalıştığı herhangi bir hizmetin ifa edildiği değerlendirilmesine ulaşılamadığını, böyle bir hizmet verilmiş olsa dahi avans hesabının kapatılması yanında nihai ödemeyi de içeren bir muhasebe kaydının yasal defterlere işlendiği müşahede edilemediğini, raporun VI. Bölümünde açıklandığı üzere… Anonim Şirketi yasal defter kayıtları esas alındığında alınan avans karşılığında bir hizmetin ifa edilmediğini belirtmiştir. Davaya konu uyuşmazlık davacının davalıya belli bir hizmetin yapılacağı karşılığında avans olarak gönderdiğini iddia ettiği paranın davacıya iadesi gerekip gerekmediği, bu konuda başlatıla icra takibinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından davalı ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davacı tarafından davalıya 38.000,00 TL havale yapıldığının davalı defter kayıtlarında yer alıyor olması, davacının dosyada mevcut banka dekontuyla davalı defterlerinin bu haliyle uyumlu olması, taraflar arasındaki danışmanlık hizmeti verilmesine dair sözleşmenin uyuşmazlık konusu olmayıp davalının savunmasında kendilerinin üzerilerine düşen edimleri ifa ettikleri savunmalarında bulunmuş olmalarına karşın dosya kapsamı itibariyle buna yönelik herhangi bir delil bulunmaması,( hizmetin ifa edildiği savunması bakımından ispat yükü için bkz; (Misal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4530, Karar No: 2016/10517 sayılı ilamı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/6294, Karar No: 2016/5311 sayılı ilamı.), her ne kadar davalı taraf son celsede tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de HMK md 140/5 uyarınca delillerin açıklanması için ön inceleme duruşmasında kesin süre verilmiş olup bu süre içinde tanık isimlerinin dosyaya bildirilmemesi, (Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu, yargısal kesin süreyle sadece tarafların değil, hakimin de bağlı olduğu, dolayısıyla hakimin bu tür bir ara kararından dönmesinin hukuken geçersiz bulunduğudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2012 gün ve 2012/9-1199 E., 2012/1215 K. sayılı ilamında da bu ilkeler benimsenmiştir.) bu nedenlerle de ön ödemenin davacıya iadesinin gerekiği davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği, işlemiş faiz bakımından ön ödeme yapılmasına neden olan sebep ortadan kalkmakla davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca paranın iadesi borcu altında olduğu, davalının sözleşme ilişkisi nedeniyle havaleden haberdar olmadığı ve iyiniyetli olması söz konusu olamayacağından 25.01.2017 havale tarihinin temerrüt tarihi olarak kabulü gerektiği (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı Esas No: 2017/15063, Karar No: 2017/18288, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/8489, Karar No: 2016/15358 sayılı ilamları) kanaatine varılarak davanın kabulü ile itirazın iptaline, karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; hizmetin verildiğine dair, davacı tarafın da inkar etmediği, yazışmalara itibar edilememesinin hatalı olduğunu, çelişkili bilirkişi raporuna itibar edildiğini ve cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmış olmalarına rağmen yerel mahkemece yemin hususu hatırlatılmadığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Davacı taraf, davalı ile danışmanlık hizmeti hususunda anlaştıklarını, ön ödeme olarak davalıya 38.000,00TL ödediklerini, davalının hizmet sunmadığı gibi ödemeye ilişkin fatura da düzenlemediğini, paranın iade edilmediğini, sebepsiz zenginleşmeye dayanarak başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu beyan ederek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf ise hizmetin ifa edildiğini, kendi girişimleri sayesinde davacı lehine kredi çıkarıldığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı tarafından davalıya 38.000,00 TL havale yapıldığı ancak hizmetin ifa edildiğinin davalı tarafça kanıtlanamadığı gerekçesi ile ön ödemenin davacıya iadesi gerektiğinden davanın kabulüne, icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda taraf defterlerinin incelenmesi neticesinde davalının ticari defterlerinde davacının gönderdiği 26/01/2017 tarihli havalenin alınan sipariş avansları hesabında kayıtlı olduğu, davalı defter kayıtları esas alındığında alınan avans karşılığında bir hizmetin ifa edildiği değerlendirilmesine ulaşılamadığı, böyle bir hizmet verilmiş olsa dahi avans hesabının kapatılması yanında nihai ödemeyi de içeren bir muhasebe kaydının yasal defterlere işlendiğinin müşahede edilemediği mütalaa olunmuştur. Davacının davalıya 38.000,00TL havale gönderdiği, bunun avans ödemesi olduğu, davalının bu tutarda fatura düzenlemediği dosya kapsamı ile sabittir. Uyuşmazlık davalının danışmanlık hizmetini ifa edip etmediği hususundadır. Mahkemenin de isabetli olarak tespit ettiği gibi ispat yükü davalıdadır. Davalı taraf, yemin deliline de dayanmıştır. Hakimi bağlayıcı nitelikteki (kesin) delillerden olan yemin delili, bir kimsenin esas davasının halline etkili olan bir olayın ispatı için diğerine teklif ettiği bir doğrulatma beyanıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, sadece bir tarafın diğerine yemin teklifini kabul etmiş, hakimin kendiliğinden yemin teklifine izin vermemiştir. Çünkü, yemin karşı tarafın vicdanına bırakılan bir durum olup bu riski sadece taraf isterse alması düşünülmüştür. Yemini, kendisine ispat yükü düşen taraf teklif edebilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın, yemin teklif etmesinin hiç bir hukuki sonucu yoktur. Yemin her vakıa hakkında teklif edilemez. Vakıanın davanın çözümü bakımından önem arzetmesi ve taraflar arasında çekişmeli olması gerekmektedir (m. 225). Ayrıca, vakıanın yemin teklif edilen tarafın kendisinden kaynaklanması gerekir. Bir kişiden bilgi sahibi olmadığı konuda yemin etmesi istenemez. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır (m. 225). Yemini, ispat yükü üzerine düşen taraf, diğer tarafa teklif eder. Tarafın dilekçelerin değişimi aşamasında yemin deliline açıkça dayandığı hallerde, hakim delilleri değerlendirirken bir sıra gözetmeli önce diğer delilleri incelemeli ve bu delillerle iddia ispat edilmişse yemin delilini hiç gündeme getirmemelidir. İspat yükünü taşıyan tarafın gösterdiği ve dava dosyasına sunduğu diğer deliller değerlendirmeden karşı tarafa yemin teklif edilmesi hukuki sonuç doğurmaz. Yargıtay’da yemin deliline son çare olarak başvurulması gerektiğini ve diğer deliller incelenmeden yemin teklif edilmesinin sonuca etki etmeyeceğini belirtmektedir. Bununla birlikte, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasını gösterdiği delillerle ispat edemediği hallerde hakimin tarafa davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde yemin teklifi hakkı bulunduğunu hatırlatması mümkündür (m. 31).” (Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt 2, 15. Bası,İstanbul, Mart 2017, Sayfa 1875, 1876, 1877, 1878,1880) Davalı taraf, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayandığından davalıya yemin teklif hakkı hatırlatılarak HMK’nın 225 ve devamı maddeleri gereğince işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus yerine getirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir Ayrıca davacı taraf, dava dilekçesinde ve delil listesinde sözleşmenin sunulacağını belirtmiş ise de; dosya kapsamında sözleşme mevcut değildir. Davalı taraf da cevap dilekçesine ekli whatsapp yazışmalarını sunmuştur. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşmenin dosyaya sunulması ve whatsapp yazışmasında bahsi geçen … ve … hakkında beyan da bulunulması için süre verilerek tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca açıklanan nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olduğundan kabulüne, 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1 inci fıkrasının (a-6) bendi kapsamında uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delil olan yemin deliline davalı tarafın başvurup başvurmayacağı hususunun hatırlatılması, davalı tarafın yemin deliline başvurması halinde yasal prosedürün tamamlanarak, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi için; ilk derece mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/617 E. 2018/1132 K. Sayılı 26/11/2018 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/10/2022