Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/952 E. 2022/1249 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/952
KARAR NO: 2022/1249
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/307 Esas
KARAR NO: 2019/234
KARAR TARİHİ: 04/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkil şirketin, merkezi Kanada’da bulunan, “…” isimli televizyon kanalının ülke çapında yayın hakkına sahip olduğunu, müvekkil şirket henüz kurulmadan müvekkilin yayın hakkını devraldığı Kanadalı şirket ile … A.Ş. Arasında “…” kanalın televizyonda yayınlanmasına ilişkin 30/01/2013 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 01.04.2016 tarihinde sona ereceğini, 15/03/2016 tarihli yenileme sözleşmesi ile bu kez davalı … A.Ş. İle yabancı kanal arasında imzalanan bir sözleşme ile … logolu kanalın yayın hakkı 3 yıl süre ile uzatıldığını, bu sözleşmeye göre … A.Ş.’nin sözleşmeden kaynaklanan haklarını davalı … A.Ş.’ye devrettiğini, bu durumda … logolu kanalı yayınlama hakkının davalı yana geçtiğini, müvekkil şirketin, … A.Ş. ile sözleşme yapan Kanadalı …/… şirketinden Türkiye’deki yayın haklarını devralmakla gerek 30.01.2013 tarihli, gerekse 15.03.2016 tarihli sözleşmelerin tarafı olduğunu, davalı tarafından gönderilen 20.12.2017 tarihli fesih ihtarnamesinde de her iki sözleşmenin zikredilmiş olması da müvekkil şirketin sözleşmelerin tarafı olduğunu gösterdiğini, 15.03.2016 tarihli sözleşmenin 3. maddesinde, “31.03.2017 tarihinde taraflar söz konusu tarihteki cari kurdan fazla olmamak ve/ veya işbu sözleşmede belirlenenden az olmamak kaydıyla kalan sözleşme süresi için bir sonraki yılın kurunu revize edeceklerdir” ifadesi yer aldığını, sözleşmeye göre cari hesabın sonlandırılmasında faturanın tanziminde temel alınması gereken dolar kuru 3.63 TL olduğunu, ihtilaf konusu fatura alacağının ise Ocak ayını takiben 22 günlük kesilen Şubat ayı faturası olduğunu, bu faturanın 22 günlük olmasının sebebinin, davalı yanın … logolu kanalın yayımını 22 Şubat’ta durduracağını Beşiktaş … Noterliği’nin 20.12.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirmesi olduğunu, hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının haksız yere takibe itiraz etmesi nedeniyle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına davalı aleyhine alacak rakamının %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki sözleşmenin feshinin ardından davacı şirketin 5 yıldır süregelen ticari teamül gereği dolar kurunu sabitleme uygulamasından kendiliğinden dönerek Haziran 2017’de sabitlenen kur olan 2.7190 üzerinden değil Mart 2016 dolar kurunu baz alarak fatura tahakkuku yaptığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin başladığı zaman ilk ödeme tarihi olan Mayıs 2013 tarihinde güncel kur baz alınarak fatura tahakkuku yapılıyorken doların öngörülemeyen artışı sebebiyle taraflar arasında dolar kurunun sabitlenmesi için anlaşmaya varıldığını, bu doğrultuda Şubat 2014 tarihinden sonra dolar kuru her iki tarafın yaptığı görüşmeler neticesinde 2 yıl boyunca 2.00 olarak sabitlenmiş olup bu teamülün taraflar arasında 5 yıl boyunca süregeldiğini, 2 yılın sonunda dolar kuru yine artış gösterdiğinden dolar kuru tarafların ortak mutabakatı sonucunda Mart 2016’da 1 yıl boyunca 2.1752 baz alınarak sabitlendiğini, en son gelinen noktada yine 1. yılın sonunda bu sefer de dolar kuru Haziran 2017’de tarafların mutabakatı ile 2,7190 olarak belirlendiğini, faturaya baz alınması gereken tutarın en fazla 2,7190 baz alınarak 74.999,99 TL+KDV olması gerekirken, davacı tarafından Mart 2016’daki dolar kuru olan 3,6362 olarak kendi kendine belirlenip 115.715,52 TL fatura tahakkuku yapılmış olması hukuka aykırı olduğundan mezkur faturanın davacıya iade edildiğini, ancak davacının faturayı düzeltmek ya da dolar kurunun sabitlenmesi için müvekkil şirket ile mutabakat yapmak yerine 115.715,52 TL üzerinden Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyadan icra takibi yaptığından ve taraflar arasında dolar kuru üzerinde bir mutabakata varılmadığından ödeme emrine itiraz edilmek zorunda kalındığını, davacı ile müvekkili şirket arasında yeni bir kur sabitlenmesi için herhangi bir görüşme yapılmadığını, oysaki Haziran 2017’de kur tutarının taraflar arasında belirlenmiş olduğundan davacının dürüstlük kurallarına aykırı davranmakta olduğunu, taraflar arasında hangi dolar kurunun baz alınarak fatura düzenleneceği belirlenmediğinden icra inkar tazminatı talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Taraflar arasında 15.03.2016 tarihinde akdedilen yenileme sözleşmesinin 3. Maddesinde, verilecek hizmet karşılığında 36 ay süreyle 36.778 USD (31.03.2017 tarihine kadar Sabit Kur 1 USD:2.1752 TL) üzerinden hesaplanarak toplam 80.000 TL+KDV fatura düzenlenmesi koşuluyla ödemenin yapılacağına, ilk yılın bitimini takiben 31.03.2017 tarihinde taraflar söz konusu tarihteki cari kurdan fazla olmamak ve/veya bu sözleşmede belirlenenden az olmamak kaydıyla kalan sözleşme süresi için bir sonraki yılın kurunu revize edeceklerine dair hükmüne rağmen taraflar bir sonraki yılın kurunun revize edilmesine ilişkin yazılı anlaşma yapmadıklarını ancak 2017 yılının sonunda kadar sabit kurun 1USD=2,7190TL olarak fiilen ödemlerde uygulandığı dolayısıyla taraflar arasında kurun 2,7190TL olduğuna ilişkin teamülün oluştuğu nazara alınarak davacının davalıdan icra takibi tarihi itibariyle 86.532,80 TL alacaklı olduğu ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 86.532,80 TL asıl alacak, yıllık %9.75 ve değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte devamına, 17.306,56 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; müvekkil şirket davalı tarafa sattığı TV kanalı hizmetini yurtdışından satın aldığını, dolayısıyla, yurt dışına her ay dolar üzerinden ödeme yaptığını, taraflar arasında kurun hangi TL bedeli üzerinden revize edileceğine yönelik bir sözleşme olmadığını ancak müvekkil şirketin, yurtdışı ödemelerini gerçekleştireceğinden ve tarafların anlaşamaması durumunda ne yapılacağı bilinmediğinden, ileride cari hesaba mahsuben düzeltme yapılacağını gözeterek, bir önceki yılın sabit kurundan hesaplama yaptığını, oysaki müvekkilin yurt dışına yapacağı ödemeler gözetilerek kurun güncel değeri üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Mahkemece, müvekkil şirketin borcu likit olmamasına rağmen icra inkar tazminatına hükmedildiğini, oysa davacı ile yeni bir kur üzerinden anlaşmaya varılmadığından ve hangi kur üzerinden anlaşmaya varılacağı müvekkil şirket tarafından bilinemeyeceğinden fatura tutarının ne kadar olduğu belli olmadığını, başka bir deyişle dava konusu fatura tutarları yargılamayı gerektirdiğinden tüm borca itiraz edildiğini, bu sebeple mahkeme kararının icra inkar tazminatının bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 1 adet faturaya istinaden 115.715,52 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Takibe dayanak yapılan faturanın, Şubat 2018 dönemine ait 22 günlük lisans bedeli olarak kararlaştırılan 26.969 USD alacağının 31/03/2017 tarihli Merkez Bankası cari kur bedeli olan 3,6362 TL üzerinden hesaplanan KDV dahil dahil 115.715,52 TL olarak düzenlendiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre; Davacı şirketin yayın hakkına sahip … logolu kanalın, davalı şirkete ait … platformunda yayınlanması için davacının yayın haklarını devraldığı Kanadalı şirket ile davalının yayın haklarını devraldığı … İşletmeciliği A.Ş. Arasında 30.01.2013 tarihli sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 15/03/2016 tarihinde yenilendiği, bu kapsamda davacı tarafından her ay düzenli olarak davalı şirkete fatura tahakkuk edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı şirket tarafından 20 Aralık 2017 tarihli ihtarname ile, 60 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiği, 2018 Şubat döneminin 22 günlük lisans bedelinin tahsili amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup mali müşavir bilirkişinden alınan raporda özetle; ibraz edilen 2014 yılından 2018 yılına kadar olan ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede aylık lisans bedeli olan 36.778 USD’nin döviz kurunun sabitlenerek esas alındığının anlaşıldığı, tarafların ticari defterlerinin bu çerçevede birbiriyle uyumlu olduğu, 2014-2015-2016/Şubat 26 aylık dönemde (36.778 USD x2,00= 73.556,00 TL + KDV) kurun 2,00 TL olarak, Mart/2016-Mayıs/2017 15 aylık dönemde (36.778 USD x 2,1752) 80.000,00 TL + KDV) kurun 2,1752 TL olarak sabitlendiği, davacı tarafından kesilen bu faturaların tarafların sözleşmede ve yenileme sözleşmelerinde belirlemiş olduğu sabit kur tutarları ile uyumlu olduğu, 01.06.2017 tarihinden itibaren taraflar arasında bir yenileme sözleşmesi veya yazılı bir fiyat revizesi bulunmamakla birlikte 01.06.2017 tarihinden itibaren davacı tarafından düzenlenen faturalarda (36.778 USD x2,7190= 100.000,00 TL + KDV) kurun 2,7190 TL olarak sabitlendiğinin anlaşıldığı, bu durumun 2017 yılı sonuna kadar ihtilafsız şekilde devam ettiği tespiti yapılmıştır. Somut olayda, hizmetin ifasına ilişkin bir ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın 22 günlük yabancı para birimi üzerinden belirlenen lisans bedelinin, hangi kur üzerinden hesaplanması gerektiğine ilişkindir. Taraflar arasındaki 15/03/2016 tarihinde yenilen sözleşmenin 3. Maddesinde, 31/03/2017 tarihe kadar faturanın sabit kur ( 1 USD =2.1752 TL) üzerinden düzenleneceği, ilk yılın bitimini takiben 31.03.2017 tarihinde taraflar söz konusu tarihteki cari kurdan fazla olmamak ve/veya bu sözleşmede belirlenenden az olmamak kaydıyla kalan sözleşme süresi için bir sonraki yılın kurunu revize edecekleri kararlaştırılmış ise de birinci yılın sonunda 31/03/2017 tarihinde sonra kurun revize edilmesine ilişkin bir sözleşmenin yapılmadığı görülmüştür. Emsal Yargıtay kararlarında ifade edildiği gibi, yabancı para birimi üzerinden kararlaştırılan alacağın, hangi kur üzerinden hesaplanacağı sözleşme ilişkisi kurulurken ya da daha sonradan tarafların ortak iradeleri ile kararlaştırılabileceği gibi sözleşme ilişkisinin devamı sırasında ticari teamül biçiminde de ortaya çıkabilir (HGK., 02.10.2013 gün ve 2013/19-199 E., 2013/1418 K.). Somut olayda, ilk yıl için sabit kur belirlenmiş, sonraki yıl için ise sözleşmede belirlenen miktardan az olmamak üzere tarafların revize edeceği kararlaştırılmıştır. O halde kurun revize edilmesine ilişkin sözleşme imzalanmadığına göre taraflar arasındaki ticari teamüle bakmak gerekmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifade edildiği, 01.06.2017 tarihinden itibaren davacı tarafından düzenlenen faturalarda, kurun 2,7190 TL üzerinden hesaplandığı, bu durum taraflar arasında ticari teamül oluşturduğundan takibe dayanak yapılan fatura alacağının, 2,7190 TL sabit kur üzerinden hesaplanmasında bir isabetsiz görülmememiştir. İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece kabul edilen fatura alacağı, taraflarca ticari teamül oluşturan sabit kur üzerinden belirlenen bedel olup alacak likit/belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı ve davalı vekilinin istinaf başvuruların ayrı ayrı esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ile davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı ile davalı tarafından yatırılan 121,30’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının ayrı ayrı Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.433,36 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 1.352,60 TL harcın istemi halinde davalıya iadesine, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.02/11/2022