Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/941 E. 2022/905 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/941
KARAR NO: 2022/905
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1136
KARAR NO: 2018/902
DAVA TARİHİ: 28/11/2016
KARAR TARİHİ: 18/09/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının ticari ilişki içinde olduğunu, müvekkilinin tüm edimleri eksiksiz bir şekilde ifa ettiğini davalının üzerine düşen edinimi ita etmekten imtina ettiğini, bu durumda İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile borçluya icra takibi başlatıldığını, borçlunun 18.08.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile borcuna itiraz ettiğini, haklı takiplerinin durduğunu bu nedenle bu davayı açtıklarını, borçlunun itiraz dilekçesinde hiçbir belge ve hukuki gerekçe göstermediğini, davalı ile faturalardan kaynaklı borç ilişkisi olduğunu, bu faturaların davalı tarafın ticari defterlerine işlendiğini, Beyoğlu …Noterliğinin 09.08.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesine borçlu tarafından karşılıksız bırakıldığını, arz edilen tüm sebeplerden dolayı haksız, mesnetsiz, ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamına ve itiraz eden borçlunun kötü niyetli olması sebebiyle %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı talebi olduğunu, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı alacaklı olunduğu iddiası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, her iki tarafın da defterler ve kayıtları incelenmiştir. Davacı tarafın kayıtlarında ticari ilişkiye dair fatura kayıtlarının bulunduğu, davalı tarafın kayıtlarında ise dava konusu faturalara ilişkin kayıtların bulunmadığı ve her iki tarafın da ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu tespit edilmiştir. Her iki tarafın defterlerinin usulüne uygun olduğu ve davalının defterleri davacının defterlerini doğrulamadığına göre davacı tarafın taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında yapılan incelemede davacı tarafın düzenlemiş olduğu faturaların vize hizmet bedeline ilişkin olduğu, taraflar arasındaki e-mail yazışmaları ve vize başvuru evrakları değerlendirildiğinde davacı tarafın vize hizmetini davalı tarafa sunduğu, davalı tarafın hizmet almadığına ilişkin bir delil ve beyan sunmadığı ve bu suretle davacının davasının sübut bulduğu…” gerekeçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş, alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasında vekile tebligat çıkartılması gerekirken, mahkemece asile tebligat yapılarak davaya devam edilmesinin bozma sebebi olduğunu, müvekkil şirkete davacının verdiği bir vize hizmeti bulunmadığını, vize hizmeti verilmesi hususunda taraflar yazışma yolu ile anlaşmış olsalar da esasen daha sonra vizelerin alınmasından müvekkil şirketin vazgeçtiğini ve davacının vize aldığını iddia ettiği kişilerin yurt dışına dahi çıkmadıklarını ayrıca vizenin alındığına dair davacı tarafından herhangi bir bilgi ve evrakın müvekkiline gönderilmediğini, tek başına faturanın kesilmesi alacağın doğması için yeterli olmayıp faturaya dayanak hizmetin de verilmiş olması ve hatta eğer alınmış bir vize varsa buna ilişkin evrakın da müvekkili şirkete davacı tarafça ulaştırılması gerektiğini, mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 6.749,60 TL fatura alacağı, 13,59 TL işlemiş faiz, 495,60 TL fatura alacağı, 1,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.259,79 TL alacağın tahsili istemiyle 16/08/2016 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 18/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalının aynı tarihte itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir. Beyoğlu … Noterliği’nin 09/08/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin davacı tarafından davalıya keşide edildiği ve 20/06/2016 tarihli … no.lu 6.749,69 TL bedelli fatura ile 22/06/2016 tarihli … no.lu 495,60 TL bedelli faturalardan kaynaklanan toplam 7.245,29 TL borcun ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 3 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiş, davalı şirkete 10/08/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebeplerinden ilki, yargılama aşamasında vekile tebligat çıkartılması gerekirken asile çıkartıldığı yönündedir. Dosyanın yapılan incelemesinde dava dilekçesi ve eklerinin davalı şirket adresine 13/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Tebligatın usulsüz olduğuna yönelik bir itiraz bulunmamakla birlikte tebliğ tarihinden sonra davalı vekili tarafından dosyaya sunulan bir vekaletname ise bulunmamaktadır. Davalı vekili istinaf dilekçesi ekinde vekaletnamesini dosyaya ibraz etmiştir. Takip dosyasında borca itiraz eden vekil aynı ise de, dava itirazın iptali istemine ilişkin olduğu için açılan bu davada takibe itiraz eden vekile değil asile tebligat yapılması gerekmektedir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2013 tarihli 2012/17546 E. 2013/4895 K. sayılı ilamı ile; “…Mahkemece toplanan deliller doğrultusunda, icra takibine maruz kalan bir borçlu, borca itiraz için bir avukat tutmuş ise, itiraz ile duran icra takibine devam için alacaklının açtığı itirazın iptali davası bakımından borçlunun tayin ettiği avukatın itirazın iptali davası için de yetkili olup olmadığı belli olamayacağı için itirazın iptali dava dilekçesinin vekile değil asile tebliği gerektiği, icra takip dosyasındaki ödeme emrinin tebliğ edildiği adresini bu tebliği çıkartan resmi mercine değişiklik olması halinde bildirmediği anlaşılan davalı-borçlu … Ltd. Şti’ne T.K.’nun 35 madde hükmüne göre dava dilekçesinin ve müteakip diğer tebliğlerin buna göre yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı, dolayısıyla davacının yargılamanın iadesine ilişkin talebinin yasada belirtilen iade sebeplerinden herhangi birine dayanmadığı, gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, hülüm hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına…” karar verilmiştir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 23/01/2018 tarihli 2017/23538 E. 2018/1023 K. sayılı ilamı ile; “….Vekilin umumî vekâletname ile yetkilendirilmiş olması, müvekkilin talimatı olmadan tüm davaları takip etme yetki ve zorunluluğunu ona yüklemez. Örneğin, hakkında icra takibi yapılan borçlu, vekili aracılığıyla takibe itiraz etmiş olsa dahi, alacaklının açtığı “itirazın iptali davası” bakımından, borçlunun takibe itiraz aşamasında tayin ettiği vekilin, bu davada da yetkili bulunup bulunmadığı davanın açılması sırasında belirli olmadığından, dava dilekçesinin vekil yerine asile tebliği gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmış olmaz. Bu itibarla bir davada vekilin temsil yetkisinin olup olmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02.11.2004 tarih ve 2004/2041-5550 sayılı kararı)…” denilerek asile tebligat yapılması gerektiğine işaret edilmiştir. Emsal ilamlarda da ifade edildiği gibi itirazın iptali davası açılması halinde dava dilekçesinin asile tebliğ edilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin bu yöndeki itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan 20/07/2017 tarihli raporda özetle; her iki tarafa ait ticari defterlerinin yasal süre içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından kesilen 26/05/2016 tarih ve … no.lu 4.130,00 TL bedelli faturanın her iki tarafa ait kayıtlarda mevcut olduğu, davalının bu fatura karşılığını ödediği, takibe konu edilen 2 adet faturanın ise davalı defterlerinde yer almadığı, taraflar arasında dava konusu faturalara konu vizelerin alınması yönünde yazışmalar mevcut olduğu, davacı tarafından davalı şirketin 6 adet personeline ilişkin vize hizmeti verildiği, vize başvurusu için toplam 960,00 USD ödemenin davacı şirket tarafından yapıldığı, davacının davalıdan 7.245,20 TL alacağı olduğunu yönünde görüş bildirilmiştir. Taraflar arasında vize alınması hususunda yazışmalar olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davalı vekili tarafından istinaf dilekçesinde de bu husus kabul edilmekle birlikte, davacı tarafından hizmetin verildiğine dair başvuru belgeleri, konsolosluk randevu kayıtları, vize başvurusu için ödeme belgeleri gibi kayıtlar da ibraz edildiğinden, adlarına vize alınan kişilerin yurt dışına çıkmamış olmalarının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacının hizmet bedeline hak kazandığı kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 123,70 TL’den mahsubu ile bakiye 43,00 TL’nin davalı tarafa ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/09/2022