Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/94 E. 2020/314 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/94
KARAR NO : 2020/314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/10/2017
NUMARASI : 2016/225 Esas – 2017/897 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket merkezinin Avusturya’da olduğunu, … Mah. … No:… K:… D:… Esenyurt-İstanbul adresinde irtibat bürosu bulunduğunu, müvekkili şirketin lojistik faaliyetlerinde bulunan bir şirket olup, akaryakıt tedariki, gümrükleme, otoban hizmetleri, uluslar arası tır karneleri hazırlama, düzenleme faaliyeti ile yurtdışına çıkan araçların maddi ihtiyaçlarını gidermek için komisyon karşılığı ödünç para verme işi ve KDV iade hizmetlerinde bulunarak, bu hizmetler karşılığında komisyon ücreti aldığını, davalının ise uluslar arası nakliyat ve taşımacılık işlerinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkinin gerek davalı firma araçlarına ait tır karnesi işlemlerinin müvekkili şirket tarafından yerine getirilmesi ve gerekse de davalıya ait araçların yurtdışında seferdeyken nakit ihtiyacı duyduğunda bu nakdin temininin müvekkili şirket tarafından yerine getirilmesi olduğunu, davalı tarafa ait araçların yurtdışındayken araç giderleri için nakit ihtiyacı doğduğunda davalı şirket tarafından mail yoluyla talep edilen ödünç paraların davalı şirket şoförlerine imza karşılığı teslim edildiğini, davalı tarafa ödünç olarak verilen bu paraların kendilerine fatura edildiğini, işbu fatura tutarları ödenmediğinden Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, davalı borçlu tarafa 23/10/2015 tarihinde yapılan itiraz ile icra takibinin durduğunu, davalı şirketin muhtelif zamanlarda yapılan ihtarlara rağmen icra takibine konu faturaların bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı yanca yapılan itirazın, resmi evrak, defter ve belgelerde görüleceği üzere haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili firmanın TTK anlamında davalıdan alacaklı olduğunu gösterir resmi defter ve belgelerin ekte Türkçe tercümeli olarak aslı sunulmuş olan Avusturya Eyalet Mahkemesinin vermiş olduğu yetkiyle Muhasebe Vergi Danışmanlığı Şirketinin düzenlemiş olduğu cari hesap ekstresi aslı (OP-Liste/Güncel Müşteri Cari Hesapları Listesi ve Hesap Dökümü) ve Avusturya Eyalet Mahkemesinin vermiş olduğu yetkiyle Muhasebe Vergi Danışmanlığı Şirketinin düzenlemiş olduğu dönem Sonu Hesabı olduğunu, davalı borçlu tarafından yapılmış olan faiz yönünden itirazların da haksız ve kötü niyetli olduğunu, icra takibine konu alacağın yabancı para alacağı olup talep edilen faiz oranının da belirlenirken kanunen uygulanan yıllık % 6 yabancı para faizi olduğunu, davacı şirket merkezinin Avusturya olması nedeni ile Avusturya ve Türkiye 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine taraf olunması nedeniyle yabancılık teminatından muaf olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli yapılan itirazın iptali ile birlikte takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından, müvekkili şirket aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, icra takibinin dayanağı olarak cari hesap alacağının belirtildiğini, müvekkili şirket ile davacı yan arasında icra takibine ve davaya konu edilen fatura ve fatura niteliğindeki belgeler nedeni ile müvekkilinin davacı yana borçlu olmasını gerektiren herhangi bir ticari iş ve işlem olmadığını, davalı müvekkilinin, takip konusu yapılan cari hesaptan dolayı davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkiline ulaşmayan ve/veya karşılığında mal/hizmet satışı gerçekleşmemiş olan faturaların bedellerinin ödenmesinin mümkün olmadığını, tek başına fatura düzenlenmiş olmasının da fatura içeriğindeki mal ve hizmet alışverişinin gerçekleştirildiği göstermeyeceğini, davacı yanın bu hususu ispatlaması gerektiğini, kaldı ki, müvekkili şirket yetkililerince davacı şirketten hizmet alımı ve nakit temini hususuna ilişkin olarak, müvekkili şirketin temsile yetkili kişileri tarafından, gerek davacı şirkete ve gerekse müvekkili şirketin kendi çalışanlarına, mail veya herhangi bir yolla gönderilen herhangi bir talimat bulunmadığını, yetkililerce talimat verilmeden, çalışanlar tarafından yapılmış bir hizmet alışverişi var ise, gerçekleştirilen bu işlemlerden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği müvekkili şirket çalışanları ile yapıldığı iddia edilen mail yazışmaları var ise dahi şirket yetkililerinin bunlardan haberi olmadığını, bu nedenlerle icra takibine konu edilen cari hesap alacağına müvekkili şirket adına yasal süresi içinde itiraz edildiği ve icra takibinin durduğunu, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlarında, müvekkili şirketin davacı yana takip konusu cari hesap alacağından kaynaklanan herhangi bir borcunun görünmediğini, imza karşılığında müvekkili şirket sürücülerine teslim edildiği iddia edilen avansların teslim edildiğinin ve sunulan belgelerdeki imzaların sürücülere ait olduğunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, itirazları kapsamında alacağın varlığı ve miktarı ancak yargılama ile belirlenebileceğinden müvekkili şirkette haksız ve kötü niyetli olmadığından davacı yanın icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek davacı yanın davasının, tüm talepleri bakımından reddine, müvekkili hakkında başlatılan haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/225 E. 2017/897 K. sayılı ve 25/10/2017 tarihli kararı ile; “Tüm dosya kapsamı itibariyle sunulan belge ve evraklar itibariyle davacının almış olduğu hizmetler için düzenlenen faturaların ödenmediği anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, alacak faturaya dayalı olması ve likit bulunması sebebiyle haksız kötü niyetle itiraz yapmak suretiyle takibin durmasına sebebiyet verdiğinden %20 icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesi gerektiği” belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasında ispat yükünün davacıda yani alacaklıda olduğunu, dava konusu faturaların tek taraflı olarak düzenlenebilen belgelerden olması sebebiyle, fatura içeriğindeki mal veya hizmetin alındığının ispat edilmesi gerektiğini ancak ilk derece mahkemesince bu husus dikkate alınmadan faturanın varlığının bir ticari ilişki oluşturduğu kabulü ile hüküm kurulduğunu, aynı şekilde davacı yanın tek taraflı olarak düzenlediği faturalara dayalı olarak Avusturya Eyalet Mahkemesi’nin vermiş olduğu yetki ile Muhasebe Vergi Danışmanlığı Şirketi tarafından düzenlenen dönem sonu hesap listesinin, yurtdışı firması olmasından dolayı TTK kapsamında ibraz edilecek ticari defterlerinin bulunmadığı gerekçeleriyle davacı yanın tek taraflı sunduğu belgelerin hükme esas alındığını, sunulan kayıtların ispata yeterli olmadığını, müvekkili şirkete ulaşmayan ve/veya karşılığında mal ve hizmet satışı gerçekleşmemiş olan faturaların bedellerinin müvekkili şirketçe ödenmesinin mümkün olmadığını, Avusturya Eyalet Mahkemesinin vermiş olduğu yetkiyle Muhasebe Vergi Danışmanlığı Şirketinin düzenlemiş olduğu cari hesap ekstresi aslı ve dönem sonu hesabı olduğu iddia edilen belgelere ilişkin apostil şerhinin olup olmadığı incelenmeden hükme esas alındığını, Türkiye’nin 08/05/1962 tarihinde imzaladığı Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi gereğince sunulan belgelerde apostil şerhi bulunması gerekirken apostil şerhi alınmadığı ortada olan kayıtların ilk derece mahkemesince hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda e-posta çıktılarının delil kabiliyetini haiz olup olmadığının mahkemenin takdirine bırakıldığını, e-posta çıktılarının tek başına delil kabiliyeti olmamasına rağmen doğruluğu araştırılmadan hüküm kurulduğunu, davacı şirketten hizmet alımı ve nakit temini hususuna ilişkin olarak, müvekkili şirket yetkilileri tarafından mail veya herhangi bir yolla gönderdiği talimat bulunmadığını, yerel mahkemece cevap dilekçesinde ve yargılama aşamalarında ileri sürülen hususlarda yeterli araştırma yapılmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini belirterek Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/225 E. 2017/897 K. sayılı ve 25/10/2017 tarihli kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı şirkete ait araçların tır karnesi işlemlerinin davacı şirket tarafından yerine getirildiği, davalı şirket araçları yurtdışındayken araç giderleri için nakit ihtiyacı doğduğunda, davalı şirket tarafından mail yoluyla talep edilen ödünç paraların davalı şirket şoförlerine imza karşılığı teslim edildiği, davalı tarafa ödünç olarak verilen paraların fatura edildiği ancak fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmediği iddiası ile Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafından, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 05/10/2015 tarihinde davalı hakkında 6.188,43 EURO cari hesap-fatura alacağının takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 6 (yabancı para) değişen oranlarda faizi ile tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin cari hesap alacağı olarak belirtildiği, ödeme emri davalı tarafa 20/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça 7 günlük süre içerisinde 23/10/2015 tarihinde borca ve ferilerine itiraz edilmiş olup, davanın İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 07/03/2016 tarihinde açıldığı tespit edilmiştir. Somut olayda ihtilaf, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, davacı tarafından davalıya hizmet/ödünç para verilip verilmediği ve davacının alacaklı olup olmadığı, varsa alacağının miktarı noktalarında toplanmaktadır. Ödeme belgelerinde plakaları belirtilen araçların davalı şirkete ait olmadığı, ödeme yapılan araç şoförlerinin davalı şirket çalışanları olmadığı yönünde bir itiraz/ihtilaf ise bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı şirket vekilinin, müvekkili şirketin yurtdışı firması olması nedeniyle TTK kapsamında ibraz edilecek ticari defterlerinin bulunmadığı belirterek dava konusu uyuşmazlık kapsamında incelemenin dava dosyasına sunulu belgeler üzerinde yapılmasını talep ettiği, davalı şirketin inceleme gün ve saatinde hazır bulunmadığı ve dava konusu uyuşmazlık kapsamında ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, dava dosyasına sunulu belgelerin incelenmesi neticesinde 19 adet fatura niteliğindeki belgelerde yer alan avans niteliğindeki ödemelerin davalı şirket tarafından gönderilen e-posta talimatları gereği ödendiği, işbu e-posta içeriklerinde yer alan avans ödeme miktarları ile fatura belgelerinde yer alan miktarların uyumlu olduğu, takip ve dava konusu bedele esas 19 adet fatura belgesi toplamı 6.237,00 Euro, davalı tarafa ödenen bedel 5.840,00 Euro olup fark bedel olan 6.237,00 Euro – 5.840,00 Euro = 397,00 Euro’nun davacı şirketin komisyon geliri olduğu, e-postaların davacı şirket lehine delil kabiliyetlerinin Mahkemenin takdirinde bulunduğu, davacı şirketin davasının kabulü halinde davalı şirketten 6.188,43 Euro talep edebileceği belirtilmiştir. Davacı tarafından dava konusu ödeme belgeleri ve cari hesap ekstresi sunulmuş ise de, belgeler Almanca düzenlenmiş ve Türkçe tercümeleri dosya kapsamına sunulmamıştır. Ayrıca belgelerde apostil şerhi bulunmamaktadır. Davacı vekilince bu eksikliklerin ikmali gerekmektedir.Yine dosya kapsamında yer alan e-postalarda yazılı metin tam olarak okunamamakta olup, sunulan e-posta çıktıları eksiktir. E-postalarda ödemelerin araç sürücüsüne yapılması yönünde talimat verilmiş ise de, araç plaka bilgisinin olup olmadığı da belli değildir. Zira 23/04/2014 tarih ve 10:36’da gönderilen “…an araç sürücüsüne 250 Euro avans verilmesini ve komisyonun firmadan kesilmesini rica ederiz …fisin ordadır arkadaşları bilgilendirmenizi rica ederim. N7147” şeklindeki e-posta (dosyaya sunulan tam metin bu şekilde) ve düzenlenen ödeme belgesinden araç plakasının … olduğu anlaşılmakta ise de diğer e-postalarda plaka bilgisinin olmadığı, bir kısmında ise plakaların e-posta çıktısı üzerine el ile yazıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle gönderilen e-postaların tam ve okunaklı şekilde çıktıları dosya kapsamına sunulmalıdır.Davacı tarafın, davalı şirket araçlarının yurt dışında iken nakit ihtiyaçları olduğunda, davalı şirket tarafından e-posta ile bildirildiği ve davacı şirket tarafından ise belli bir komisyon karşılığında nakit temin edilerek davalı araç şoförlerine verildiği iddiasına karşılık, davalı tarafça ticari ilişki inkar edilmekte, davacı şirkete e-posta yada başka bir yolla ödeme yapılması için herhangi bir talimat verilmediği savunulmaktadır. Bu durumda ödeme belgelerinin dayanağı olarak gösterilen e-postaların davalı şirket tarafından gönderilip gönderilmediği, bilgisayar mühendisi bir bilirkişi tarafından yapılacak inceleme ile tespit edilmelidir. Ayrıca davacı şirket cari hesap ekstresine göre, taraflar arasında dava konusu olan ödeme belgeleri ile sınırlı olmayan, önceye dayalı ilişki olduğu ve davalı şirket tarafından bir kısım ödemeler yapıldığı anlaşılmakla, davalı şirkete ait 2014 yılı BA kayıtlarının dosya kapsamına alınarak incelenmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, ödeme belgelerinin ve cari hesap ekstresinin tercümeleri ile belgelerin apostil şerhli olarak dosya kapsamına alınması, e-postaların davalı şirket tarafından gönderilip gönderilmediğinin yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi, davalı şirkete ait BA kayıtlarının getirtilerek incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Buna göre anılan eksikliklerin giderilmesi için davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 bendi uyarınca kararın kaldırılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/225 E. 2017/897 K. 25/10/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken ve davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının Hazineye irad kaydına,5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcının, davalı tarafça yatırılan 363,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 308,60 TL harcın talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı tarafa iadesine, 6-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/12/2020