Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/936 E. 2022/1258 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/936
KARAR NO: 2022/1258
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
ESAS NO: 2018/141 Esas
KARAR NO: 2019/198
DAVA TARİHİ: 13/02/2018
DAVA: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın 28/11/2007 tarihi itibari ile 22 üye kayıt numaralı ile kooperatife üye olduğunu ve üyeliğinin halen devam ettiğini, müvekkilinin genel kurul toplantılarında alınan kararlar gereği üyelerinden aidat topladığını, davalı …’ın 28/06/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına kadar aidat paralarını ödeme sürelerine uymaksızın yerine getirdiğini, davalının 28/06/2015 ve 26/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantılarında alınan kararlar gereği olan aidat borçlarını ise hiç yerine getirmediğini, bu nedenle davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine, itirazın iptali davası açtıklarını beyan ederek davalının itirazının iptaline ve davalı aleyhine takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini beyan ve talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin üye olduğu davacı kooperatiften tapusunu aldığını, diğer üyelerinde tapusunu aldığını, davacının aradan çekilme işlemlerinin başlaması gerekirken daha yeni maliyetler çıkardığını ve üyeleri mağdur ettiğini, kooperatif hisselerinin ferdileştiğini, kat mülkiyetine geçildiğini, kooperatifin ek bütçe yapıp üyelerini borçlandırma yetkisinin olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilerek, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Bilirkişilerce davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu hazırlanan raporda davacının 29/01/2016 tarihi itibari ile davalı … aidat cari hesap bakiyesinin 30.000,00TL borç bakiyesi verdiği, gecikme faizi hesap bakiyesinin 8.033,81TL borç bakiyesi verdiği tespit edilmiştir. Alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve tarafların bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmadığı görülmekle ve alınan bilirkişi raporunun hüküm vermeye yeterli görülmekle ve icra inkar tazminatı yönünden alacak likit olduğundan ve icra inkar tazminatı için aranan şartlar bir arada olduğundan itirazın iptali ile takibin 30.000,00TL asıl alacak 8.048,81TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.048,81TL üzerinden devamına, asıl alacak tamamen ödeninceye kadar asıl alacağa aylık %1 faiz uygulanmasına, alacağın %20 olan 6.000,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; görev itirazında bulunarak, üyelerin tapularını aldıklarını, kooperatifin aradan çekilme işlemlerinin başlaması, kesin maliyet hesaplamaları yapılarak her üyenin ne kadar borcunun olduğunun tespiti gerekirken halen daha yeni maliyetler çıkarıldığını, Kooperatif hisseleri artık ferdileştirildiğini, kat mülkiyetine geçildiğini, kooperatifin ek bütçe yapıp üyelerini borçlandırma yetkisinin bulunmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, ayrıca genel kurul kararlarına karşı dava açıldığını, -İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/647 E.-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/769 E. -İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/265 E.-Gaziosmanpaşa 4. Asliye Ceza Mahkemesi 2018/533 E. dava dosyalarının bekletici mesele yapılmamasının hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif aidat borçlarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99/1.maddesinde, bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı hükmü yer almaktadır.Dava, kooperatif aidat ücretinden kaynaklandığı için görevli mahkeme 1163 sayılı yasanın 99.maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesidir. Davalının göreve ilişkin istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında, davacı tarafından 2016 yılı cari hesap alacağı dayanak gösterilerek 30.000,00TL asıl alacak, 8.048,81TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 38.048,81 TL alacağın tahsili istemiyle 28/11/2016 tarihinde icra takibi başlatıldığı ve davalı tarafça süresinde itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili, 01/10/2018 tarihli beyan dilekçesinde; ” Davalıdan talep ettiğimiz 30.000,00 TL asıl alacak, müvekkil kooperatifin 2014 ve 2015 yıllarına ait olağan genel kurul toplantılarında alınan ve tüm ortaklardan toplanmasına karar verilen aidatlardan ibarettir.Davalıdan icra takibi ile talep edilen işlemiş gecikme faizi de, -dava dilekçemizin 4 ncü maddesinde belirtildiği üzere- müvekkil kooperatifin 29.05.2011 tarihli genel kurulda alınan ve sonraki genel kurullarda aksi yönde bir karar alınmadığı için geçerliliği devam eden karar gereği aylık % 1 olarak hesaplanan gecikme faizidir.Davalı …, müvekkil kooperatifin 28.06.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı öncesindeki toplantılar gereği olan aidat borçlarının asıllarını müvekkil kooperatife ödemiş, ancak geç ödemelerinden kaynaklanan 31.12.2014 tarihi itibariyle 4.703,81 TL lik faiz borcunu ödememiştir. Davalı …, dava dilekçemizde de belirtildiği üzere, müvekkil kooperatifin 28.06.2015 ve 26.06.2016 tarihlerinde yapılan olağan genel kurul toplantılarında alınan kararlar gereği ödemesi gereken aidat borçlarını ifa etmemiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; ”a-) S.S. Yeşil Doğa Villaları Konut Yapı Kooperatifi 2015 yılı 26/06/2016 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 9.maddesi ile 01/07/2016 tarihinden başlamak üzere müteakip genel kurula kadar sıralı olarak her ay için 500 TL aidat alınması kararlaştırılmış olup, 26/06/2016 tarihli Hazirun Cetvelinde 31 kişinin listelenmiş olduğu, 22 kişinin imzasının bulunduğu, davalının imzasının bulunmadığı görülmüştür. b-) S.S. Yeşil Doğa Villaları Konut Yapı Kooperatifi 2014 yılı 28/06/2015 tarihli olağan genel kurul toplantı tutanağının 8.maddesi ile; üyelerden Temmuz 2015 ile Haziran 2016 arasında aylık 1.000,00TL aidat toplanması ve ayrıca üyelerden Temmuz 2015 ayında 4.000,00TL, Ağustos 2015 ayında 4.000,00TL, Eylül 2015 ayında 4.000,00TL, Ekim 2015 ayında 4.000,00TL ara ödeme toplanması 4 üyenin red oyuna karşılık 22 üyenin kabul oyu ile kararlaştırılmış olup, 28/06/2015 tarihli Hazirun Cetvelinde 26 kişinin imzasının olduğu, davalının imzasının olmadığı görülmüştür. c-) S.S. Yeşil Doğa Villaları Konut Yapı Kooperatifi 2010 yılı 29/05/2011 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 9.maddesi ile ortak ödentilerini geciktiren üyelerden aylık %1 gecikme zammı alınması oybirliği ile kararlaştırılmış olduğu görülmüş,Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu davalının 2014 yılının aidat borçlarını 31/12/2014 tarihinde ödediği, 01/05/2015 tarihi itibari ile borç bakiyesinin 0 olduğu, temmuz 2015 den ekim 2016 ya kadar aidat borcunun 30.000,00TL, gecikme faizinin 14.035,81TL borç bakiyesi verdiği, 6.002,00TL ödemenin tenzili ile 8.033,81 TL gecikme faiz borcu olduğu tespit edilmiştir. ” şeklinde mütalaa verilmiştir.Dosya kapsamına göre; davalının, davacı kooperatife 22 ortak numarası ile üye olduğu, kooperatif üyesi olan davalının, üyeliğinin devam ettiği sürece kooperatif genel kurul kararları ile belirlenen aidat ve diğer ödeme yükümlülükleri devam ettiği anlaşılmakla; davacının icra takibine dayanak tutulan genel kurul kararları çerçevesinde üyelerden aidat talep edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davaya konu aidat alacağı ve işlemiş faizin dayanağı olan genel kurul kararlarında faiz oranı aylık %1 olarak kararlaştırılmıştır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2015 tarihi 2015/1723 Esas 2015/3740 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi dava konusu aidat ve işlemiş faizleri, kooperatif genel kurulunca, ödeme günü belirlenerek, (belirlenmemişse ayın sonu ödeme günü olup) aidatın süresinde ödenmesine, süresinde ödenmemesi halinde ise temerrüt faizi uygulanmasına ilişkin alınan kararın kesinleşmesi halinde, bu kararın tüm ortakları bağlayacağı, bu durumda, genel kurulun belirlediği tarih, 818 sayılı TBK’nın 101/2. (6098 sayılı TBK’nın 117. ) maddesi hükmü karşısında, kesin vade olup, üyenin bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek kalmadan, borcun ifasının istenebileceği belirtilmiştir. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği veya iptal edilmediği sürece tüm üyeleri bağlayacağı kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda genel kurullarda belirlenen aidat miktarı ve faiz oranı üzerinden hesaplama yapılmıştır. Kooperatif genel kurullarında kararlaştırılan faiz oranının TBK’nın 120. maddesinde düzenlenen temerrüt faizi olup, kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması gerektiği, bu yasal düzenlemelere göre kooperatif genel kurulunca belirlenen aidatların ödenmesinde gecikme durumunda alınacak temerrüt faizi yasal temerrüt faiz oranından daha fazla miktarda kararlaştırılabileceği düzenlenmiş olmakla birlikte TBK’nın 120. maddesinde ise “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” hükmüne yer verilmiş ise de talep edilen aylık %1 faiz oranının TBK 120/2 maddesinde belirtilen sınırı aşmadığı, madde hükmü ile uyumlu olduğu, bu kapsamda yapılan hesaplama neticesinde hükme esas alınan hesap uzmanı bilirkişisinin raporu denetime açık, kapsamlı hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu görülmüştür. Davalı, yargılama aşamasında genel kurul kararlarına karşı açılan davaları bildirmiş, bu davaların bekletici mesele yapılmamasını istinaf itirazı olarak belirtmiştir. Genel kurul kararları, iptal edilene kadar hüküm ifade edeceğinden, iptal edilmeyen genel kurul kararları gereğince aidat alınmasında ve gecikme faizi uygulanmasında usul ve yasaya aykırı bir durum söz konusu değildir.İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Takip ve dava konusu aidat alacağı ve temerrüt faizi genel kurul kararlarına dayanmakta olup, genel kurul kararları kesinleşmesi halinde katılmasalar dahi tüm üyeler için bağlayıcı olacağından ve bu kararların ortaklara ayrıca tebliği gerekmediğinden, alacağın miktarı davalı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, belirlenebilir yani likit nitelikte olduğu kuşkusuz olup, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmuştur.Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 650,00 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 569,30 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 02/11/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir.Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.