Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/934 E. 2022/1149 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/934
KARAR NO: 2022/1149
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/701
KARAR NO: 2018/868
DAVA TARİHİ: 26/10/2015
KARAR TARİHİ: 25/09/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde işyeri sigortalı …’a ait … Mah. … Cad. No: … Ümraniye/İstanbul adresinde bulunan işyerinde 10/02/2015 tarihinde yangın meydana geldiğini, 13/02/2015 tarihli yangın raporundan anlaşılacağı üzere şebeke elektrik kablosunun bağlantı yerinde meydana gelen ark neticesinde kablo izolasyonu eriyerek yanmasıyla yangının başladığını ve sigortalı işyerinde hasar ve zarar oluştuğunu, ekspertiz raporunda meydana gelen zararın davalı kusurundan kaynaklandığının tespit edildiğini, işyerinde meydana gelen hasara ilişkin olarak sigortalı poliçesi teminatı kapsamında 15.234,00 TL’nin müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, davalı tarafa gönderilen ihtar yazılarına rağmen davalı tarafça bu bedeli müvekkili şirkete ödemediğini beyan ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 15,234,00 TL tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren hesap edilecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete yapılan ihbar üzerine müvekkili şirket personeli tarafından olay yerine gidildiğinde binanın içerisindeki kabloların yandığının tespit edildiğini, bunun üzerine binanın elektrik aldığı direkten elektriğin kesilerek akımın sonlandırıldığını, müvekkili şirketin yetki ve görev sahası dışındaki kabloların yanmasıyla oluşan hasar dolayısıyla her hangi bir tazmin yükümlülüğünün bulunmadığını, yapılan iş kapsamında, binaların, meskenlerin ve ticarethanelerin içerisindeki elektrik tesisatları, bu tesisatların kontrolleri, tadilatları ve bunun gibi işlemler bakımından müvekkilinin davalı şirketin her hangi bir yetkisi bulunmadığı gibi mevzuat kapsamındaki sınırlar dolayısıyla böyle bir müdahalesi bulunmadığını, müvekkiline izafe edilecek her hangi bir kusur olmadığını beyanla davanın reddine, aksi kabul ile yangının müvekkili şirkete ait kablolardan kaynaklandığının kabulü halinde yangının meydana gelmesinde davacının sigortalısı ve/veya aynı binada 3. kişiler tarafından sebep olunup olunmadığının (kış dönemlerinde sözleşmeye aykırı olarak aşırı güç tüketen elektrik aletlerinin kullanımı ve sair sebeplerle) tespitine, gereği halinde karşılıklı kusur hükümleri doğrultusunda tazminat bedelinin tenkisine, karşılıklı kusur hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi halinde, fahiş hasar bedelinin indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Tüm dosya kapsamında ve alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre; dava dışı …-… firmasına ait Ümraniye İstanbul adresinde bulunan işyerinde 10/02/2015 tarihinde yangın meydana geldiği, İtfaiye Müdürlüğü tarafından düzenlenen 13/02/2015 tarihli yangın raporunda yangının çıkış sebebinin binanın dışından sıva üzerinden çekilen şebeke elektrik kablosunun bağlantı yerlerinde meydana gelen ark neticesinde kablo izalasyonunun eriyerek yanması olduğunun belirtildiği, dava dışı …’a ait işyerinin davacı sigorta şirketi tarafından 15/12/2014-15 tarihleri arasında … numaralı işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olduğu, söz konusu poliçede makine ve tesisatlar için 120.000,00 TL, emtialar için 15.000,00 TL ve demirbaşların için de 30.000,00 TL ile teminat altına alındığı, davacı tarafından gönderilen eksper tarafından hazırlanan 09/03/2015 tarihli ekpsertiz raporunda yapının bağımsız bölümlerine elektrik dağıtımı için … Sokaktan girişli yapının dış cephesinde bulunan kofraya sokaktaki direkten inip yer altından sigortalının kiler olarak kullandığı bölüme giren yer altı kablosunun kısa devre olarak yangına sebep olduğu, zarar gören emtia bedelinin 15.000,00 TL olduğu ve enflasyon karşılığı ile 15.234,00 TL olarak hesaplandığı, ekspertiz raporunda tespit edilen bu hususların yargılama sırasında alınan denetime elverişli bilirkişi raporunda yapılan tespit ile uygun olduğu, söz konusu tutarın davacı tarafından davadışı sigortalısının banka hesabına 16/03/2015 tarihinde ödendiği, bilirkişi raporunda ayrıca gerek itfaiye ekipleri tarafından olay yerinde yapılan tespitler gerekse bağımsız eksper tarafından düzenlenen rapordaki tespitler kapsamında dava konusu yangın olayında davalının denetim, kontrol ve bakım sorumluluğunda olan enerji hattının binanın ana kofrasına kadar olan bölümde meydana gelmesi sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca davalının sorumlu olduğu bu kapsamda davalının kontrol ve denetim görevini zamanında ve etkin biçimde yapmamış olması sebebiyle davacının sigortalısına ödediği bedeli TTK 1472. maddesi uyarınca davalıya rücu edebileceği, dava dilekçesinde faiz türü belirtilmemiş olması sebebiyle yasal faize hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile 15.234,00 TL nin 16/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle bilirkte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; 02 Ocak 2014 tarih 28870 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliği’nin 4/1-i maddesinde müvekkilinin sorumluluğundaki dağıtım tesisinin; “İletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç, elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhiz edilen ya da devralınan sayaçları…” şeklinde tanımlanarak sınırlarının belirlendiğini, aynı yönetmeliğin “Dağıtım Şirketinin Yükümlülüğü” başlıklı 21. Maddesi 1. fıkrası uyarınca müvekkili şirket sorumluluğunun elektriğin, dağıtım sistemine girişinden, tüketim noktasına kadar iletilmesi aşaması ile sınırlı olduğunu, Elektrik İç Tesisler Yönetmeliği’nin 1. Maddesine göre iç tesisin müvekkili sorumluluğunda bulunmadığını, dava konusu yangın olayı ise sigortalının bulunduğu binanın iç tesisatında başladığı için müvekkiline kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, bilirkişi heyeti ve mahkemece mevzuat hükümlerinin dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin yasa ile belirlenen sorumluluk sahası dışında meydana gelen yangın bakımından sorumlu olduğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava; sigortacının, dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin, hasardan sorumlu olduğunu iddia ettiği davalıdan 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi tarafından, dava dışı sigortalı …’a ait işyeri için 15/12/2014-2015 tarihlerini kapsayan İşyeri Sigorta Poliçe düzenlenmiş, dava konusu hasar 10/02/2015 tarihinde meydana gelmiş ve davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 16/03/2015 tarihinde 15.234,00 TL ödeme yapılmıştır. Poliçede emtia hasarı 15.000,00 TL olarak teminat altına alınmış, yıllık enflasyondan koruma oranı % 10 olarak belirtilmiştir. TTK’nın 1472.maddesinde yer alan halefiyet hükmü gereğince dosya kapsamında yer alan sigorta sözleşmesi ve ödeme belgesi dikkate alındığında, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. İstanbul İtfaiye Daire Başkanlığı Anadolu Yakası İtfaiye Müdürlüğü tarafından düzenlenen 13/02/2015 tarihli yangın raporunda özetle; 10/02/2015 günü saat 21:40’da … Mah. … Cad. … Sok. No:… sayılı adresten yangın ihbarı alındığı, olay yerine varıldığında betonarme zemin kat üzeri 2 katlı çatısı teras olan imalathanenin kiracı olarak … (…) olarak kullanıldığı, iki katlı binanın giriş katı işyeri diğer katların ikametgah olarak kullanıldığı, iki katlı binanın giriş katında bulunan kapalı işyeri dahilinden yoğun duman çıktığı, işyeri dahili islenmiş ve işyeri camları kırılmış, dahilde bulunan muhtelif eşyalar, gıda malzemelerinin kısmen yanmış halde olduğu, binanın giriş katında bulunan yemek üretim tesisi olarak kullanılan işyeri dahiline binanın dışından sıva üstünden çekilen şebeke elektrik kablosunun bağlantı yerlerinde meydana gelen ark neticesi, kablo izolasyonunun eriyerek yanmasıyla yangın başlangıcının meydana geldiği, yanar vaziyetteki kablo izolasyonunun depo dahilinde bulunan muhtelif eşyaları ve gıda malzemelerinin üzerine düşmesi sonucu geliştiği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Hasar dosyası kapsamında bulunan 09/03/2015 tarihli ekspertiz raporunda özetle; 11/02/2015 tarihinde riziko adresine gidildiği, sigortalı yetkilisi … ve … ile görüşülerek yangın olayı ile ilgili bilgi alındığı, sigortalının 10/02/2015 tarihinde saat 20:30 gibi işyerini kapattığı, bitişik işyerinde bulunan fırıncının vermiş olduğu bilgiye göre 22:00 sıralarında bazı sesler (çıtırtılar) duyduğu, müdahale için elektriği kesmeye çalıştığı, sorunun ana giriş hattında olması nedeniyle kesemediği, yangın başlangıcının kiler olarak kullanılan pvc doğramalar ile ayrılmış kısımda başladığı, itfaiye müdahalesi ile yayılmadan söndürüldüğü, kilerde bulunan malzemeler, pvc doğramalar, elektrik ve su tesisatı, buzdolabı, boya ve badananın zarar gördüğü, olay yerinde yapılan incelemede yapının bağımsız bölümlerine elektrik dağıtımı için … Sokaktan girişli yapının dış cephesinde bulunan kofraya, sokaktaki direkten inip, yer altından sigortalının kiler olarak kullandığı hacme giren yer altı kablosunun, kısa devre olarak yangına sebep olduğu, kablonun yanması sonucu yapı dahilindeki konut ile fırın olarak 24 saat faaliyette olan işyerinin ihtiyaçları için … tarafından acilen havai hat çekildiğinin gözlendiği, olayın itfaiye raporunda açıklandığı şekilde meydana geldiği kanaatine varıldığı, yapılan hesaplamaya göre emtia hasarının 20.970,83 TL olduğu ancak poliçede emtia hasarı yönünden teminat 15.000,00 TL olup %10 enflasyon artışı ile enflasyonlu sigorta bedelinin 15.234,25 TL hesaplandığı ifade edilmiştir. Yargılama aşamasında bilirkişi heyetinden alınan 13/06/2017 tarihli raporda özetle; dava dışı sigortalı …’a ait işyerinde meydana gelen yangın olayında sigortalı işyeri kapalı olup, yüksek güç çekebilecek elektrikle çalışan kaynak işlemi veya yüksek güç/amper çekebilecek yüksek voltajlı bir ekipman bulunmadığı, soğutucu buzdolapları mevcut olup bunun dışında başkaca devrede olan herhangi bir elektrikli cihaz bulunmadığı, gerek itfaiye ekipleri tarafından sıcağı sıcağına olay yerinde yapılan tespitler, gerekse bağımsız eksper tarafından olayın hemen akabinde yapılan tespitler ve eksper tarafından olay yerinde çekilen fotoğraflar birlikle değerlendirildiğinde, dava konusu yangın olayının … elektrik dağıtım firmasınım denetiminde, kontrolünde ve bakımında olan enerji hattının binanın ana kofrasına kadar olan bölümde meydana geldiği, davalı … vekilince her ne kadar dava konusu yangının müvekkilinin sorumlulukları alanında olmadığını iddia edilmiş ise de dosya kapsamındaki belgelere göre davalı yanın elektrik enerji direğinden son kullanıcının binasının ana kofrasına kadar olan bölümündeki enerji hattından kaynaklı arızadan sorumlu olacağının Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliği’nde belirtildiği, yönetmeliğin dağıtım şirketinin yükümlülüğü başlıklı 21.maddesinin “(1) Dağıtım şirketi; lisansı kapsamındaki dağıtım bölgesinde elektriğin dağıtım sistemine girişinden tüketim noktalarına iletilmesine kadar olan tüm aşamalarda, enerji akışının gerçek zamanlı olarak izlenmesi, sisteme ilişkin ihbarların alınması ve sonuçlandırılması ve koruyucu bakım onarım hizmetlerinin planlanması ile uygulanması konularında gerekli iletişim alt yapısını kurmakla yükümlüdür.” şeklinde olduğu, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 9.maddesinde dağıtım faaliyetinin “Dağıtım faaliyeti, lisansı kapsamında, dağıtım şirketi tarafından lisansında belirlenen bölgede yürütülür. Dağıtım şirketi, lisansında belirlenen bölgede sayaçların okunması, bakımı ve işletilmesi hizmetlerinin yerine getirilmesinden sorumludur.” olarak belirtildiği, dağıtım şirketlerinin abonelerinden her fatura için “Dağıtım Bedeli” adı altında ücret almakta olup dağıtım tesislerinin bakım ve işletme sorumluluklarının bulunduğu, dava konusu yangın olayının … tarafından tesis edilen hattın elektrik direği ile binanın ana kofrası arasındaki mesafedeki enerji hattından oluşan herhangi bir arıza kaynaklı meydana geldiği, kısa devre ark yapan enerji kablosundan çıkan kıvılcımların dava dışı sigortalının işyeri dahilinde yanıcı maddelere sirayetiyle birlikte alevli yangına dönüşerek işyerinde hasara ve zarara yol açtığı, elektrik enerji hattından kaynaklanan yangın nedeniyle oluşan zararın tazmini talebinde abonelere elektrik götüren söz konusu hattın …’ın yetki ve sorumluluk alanı içinde kaldığı, hattın güvenliğinin sürekli denetiminin davalı …’ın sorumluluğunda bulunduğu, sigorta şirketi tarafından ödenen bedelin piyasa rayiçlerine uygun olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 69. maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı …’ın) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Söz konusu olayda … tarafından tesis edilen hat, davalının sorumluluğunda olan ve maddede açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahildir, davalı ise bu elektrik hattının muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları). İtfaiye raporu ve bilirkişi heyet raporunda ifade edildiği üzere; dava konusu yangın olayının … elektrik dağıtım firmasınım denetiminde, kontrolünde ve bakımında olan enerji hattının, binanın ana kofrasına kadar olan bölümde, şebeke elektrik kablosunun bağlantı yerlerinde oluşan ark neticesinde meydana geldiği, davalı yanın elektrik enerji direğinden son kullanıcının binasının ana kofrasına kadar olan bölümündeki enerji hattından kaynaklı arızadan sorumlu olduğu, sigortalının yada 3.kişilerin müterafik kusuruna ilişkin bir tespitin bulunmadığı da dikkate alındığında mahkeme kararı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup, resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 260,08 TL’den mahsubu ile bakiye 179,38 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere, istinaf karar harcı yönünden oy çokluğu, esasa yönelik ve sair incelemeler yönünden oybirliği ile karar verildi.19/10/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.