Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/931 E. 2021/46 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/931
KARAR NO: 2021/46
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/154 Esas
KARAR NO: 2019/51 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Rekabet Kurumu Başkanlığının 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararında, davalı bankanın da aralarında bulunduğu, bir kısım bankaların 2007 ile 2011 yılları arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri konusunda anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı K’nın 4 md. ihlal ettiklerinin tespit edildiğini, müvekkilinin 04.09.2007 – 22.04.2008 tarihleri arasında davalı bankadan 4 adet 105.300,00-EURO sözleşme bedeli üzerinden 36 ay vadeli ticari araç kredisi kullanmış olduğu ve eş zamanlı olarak 2 adet ticari araç üzerinde rehin tesis edildiğini, bankaların kendi aralarında 21.08.2007-22.09.2011 döneminde kurdukları uyum ve eylem birliği içinde hareket ettikleri için müvekkili daha düşük faiz oranıyla kredi kullanma imkanı varken daha yüksek faiz ile kredi kullandığı için zarara maruz kaldığı, davalı banka RKHK 4 md. ihlal ettiği için 14.875.404,00-TL para cezasına çarptırıldığı, Bankaların 2007-2011 döneminde aynı faizi uyguladıkları ve indirime gitmedikleri, davalı bankadan kullandığı krediye yüksek faiz uygulanmak suretiyle zarara uğratıldığı, müvekkilin uğramış olduğu zararın tespiti gerektiği, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hak.K’nun 57. ve 58 m. göre davalı bankanın müvekkilin zararını tazmin etmesi gerektiğini, ayrıca bahse konu kredilerin kullandırımı sırasında tahsil edilen masraf ve komisyonlarında iade edilmesi gerektiği, müvekkilinin uygulanan yüksek faiz nedeniyle zararının tespiti ve zararın doğduğu tarihten itibaren şimdilik 500,00 -USD en yüksek vadeli mevduat ticari faizi ve müvekkiline verilen zararın 3 katı tutarında tazminatın ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından Rekabet Kumlunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı Kararının gerekçe gösterildiği, davacının tazminat isteminin zaman aşımına uğradığı, Ankara 2. İdare Mahkemesi kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, müvekkili bankanın sadece kredi kartı gecikme bildirim ücreti ile nakit avans çekim ücretine ilişkin olduğu, dolayısıyla kurul kararının 75, 87 ve 282 paragraflarına göre kredi kartı hizmetlerine ilişkin olduğu, müvekkili bankaya uygulanan ceza diğer 8 bankaya göre daha az miktarda olduğunu, müvekkili bankanın faizlerin belirlenmesinde 12 banka arasında yer almadığını, davacının davasında talep ettiği zararının varlığını ispat edemediğini belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Davalı bankanın davacıya kullandırdığı ticari taşıt kredisinin Rekabet Kurulu Kararı dahilinde değerlendirilmesi durumunda, davalı bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari nitelikli taşıt kredisine uyguladığı akdi faizin denetlenebilmesi için, Rekabet Kurulu Kararında adı geçen 12 banka dışında kalan diğer bankalar arasından seçilebilecek 12 bankanın 13.03.2008 ve 02.09.2008 tarihinde ticari taşıt kredisine fiilen uyguladıkları akdi faiz oranlarının karşılaştırılarak davalı bankanın fazla ve fahiş uygulamasının bulunup bulunmadığı belirlenememiştir. Davacının çok açık olmamakla birlikte davasını Rekabet Kurulu Kararının 40. Sayfasındaki “J.2.5 belge 6” adlı bölümde zikredilen tespitlere dayandırmış olduğu anlaşılmaktadır. Rekabet Kumlu Kararının 40, 41, 42 ve 44 sayfalarındaki (13), (14), (15) ve (16) no.lu tablolarda davalı bankanın adı bile geçmemektedir. Davacıya kullandırılan ticari taşıt kredisi ile Rekabet Kurulu kararının dönemsel olarak karşılaştırma olanağı bulunmamaktadır. Bu bakımdan davalı bankanın rekabeti engellediği gerekçesiyle maddi cezaya maruz kalmış olması demek, davacıya kullandırılan krediye yüksek faiz uygulandığı anlamına gelmez. Raket Kurulu Karannın, bankaların 21.08.2007-24.10.2011 tarih aralığını kapsayan dönemde herhangi bir tarihte ya da dönemde lokal olarak herhangi bir kredi işlemine, hizmete ya da vadeli mevduata uygulanan faize dayandırılmış olduğu nazara alındığında, incelemeye tabi tutulan 12 bankanın inceleme döneminin bütününde kullandırdıkları kredilere yüksek faiz uyguladıkları gibi bir sonuca varmak hukuki değildir. Diğer yandan yeni TTK’nun 8 m. hükmü uyarınca ticari nitelikli kredilerin bahse konu Rekabet Kurulu Kararına konu edilmesinin bir çelişki olacağı düşünülerek, dava konusu kredinin ticari nitelikli kredi olması nedeniyle, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 4 m. kapsamında değerlendirilemez. Ayrıca davalı bankanın kredinin kullandırımı sırasında tahsil ettiği ücret ve komisyon yönünden; Davalı banka ile davacı arasında Ticari ” Genel Kredi Sözleşmesi” akdedilmiştir. Anılan “sözleşme” kapsamında davacıya dosya içeriğine göre taksitli ticari taşıt kredisi” kullandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bahse konu sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte, davacı kredi sözleşmesi içeriğini okuduğunu, anladığım müzakere edildiğini basiretli bir tacir olarak kabul ve taahhüt etmiş olduğu söylenebilir. Dava konusu “ticari krediden tahsis komisyonu tahsilinin“ sözleşme koşullarına ve ücret tarifesine uygun olarak tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve ücretin, başta sözleşme, TTK 18, 19 ve 20 m, BK, Bankacılık Kanunu, T.C. Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu kanaatine varılmış olmakla dolayısıyla bu yönden de, davalı bankanın tahsil ettiği ücretin/komisyonun iade koşullarının oluşmamış olduğu ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak Rekabet Kurulu kararı, davalı banka ve karara konu diğer bankaların, rekabet kurallarına aykırı olarak bir kartel oluşturup piyasada rekabeti ortadan kaldırdıklarına ilişkin olduğunu zira, Rekabet Kurulu zaten “belirlenen faizin” 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki kanunun 4. Maddesini ihlal ettiğine karar verdiğini, Rekabet Kurulu kararında davalı bankanın verdiği hizmetler değerlendirildiğini, verilen hizmetin gerçek ya da tüzel kişiye verilmiş olması, kredinin ticari olup olmaması bakımından, ne kurul kararında, ne de karara mesnet teşkil eden 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun ilgili maddelerinin ihlali hususunda bir ayırım gözetilmediğini zira, bu davanın konusu davalı bankanın faiz belirleme sınırlarını aşıp aşmadığı değil bu faizleri belirlerken rekabet kurallarına aykırı olarak bir kartel oluşturup piyasada rekabeti ortadan kaldırdıklarına ilişkin olduğunu, Rekabet Kurulu zaten “belirlenen faizin” 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. Maddesini ihlal ettiğine karar verdiğini, Rekabet Kurulu kararına konu bankalar, uzlaşma sonucunda, “suni şekilde” kredi oranları belirlemiş, kartel uyguladığını, yani davalının da dahil olduğu 12 banka tarafından, yasanın izin verdiğinden fazla faiz uygulandığı değil, “kartel olarak faiz belirlediği ve piyasada rekabeti ortadan kaldırdıkları” tespit edildiğini ve bu nedenle ceza verildiğini, bu itibarla yapılması gereken, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 57 ve 58. Maddeleri uyarınca zarar olup olmadığı ve varsa tutarının belirlenmesi ile sınırlı tutulmalıyken, rekabet hukukunun dışına çıkılarak, bankacılık hukuku kapsamında bir hukuki değerlendirme ile davanın reddi hem yasaya, hem de rekabet kurulu kararına açıkça aykırı olduğunu iddia ederek, kararın ortadan kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ile davalı banka arasında 3 adet genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı şirket, davalı bankadan 4 adet ticari taşıt kredisi kullandığı, kullanılan kredilerin ticari nitelikte kredi olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında işbu davanın dayandığı Rekabet Kurulu kararında bankaların anlaşmalı olarak yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerin tüketici kredileri olduğu, somut uyuşmazlık konusu ticari kredilerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla mahkemece anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin benzer uyuşmazlıklarda verdiği 02.12.2019 tarih ve 2019/1213 E.- 2019/7738 K. ve 08.01.2020 tarih ve 2019/1496 E.- 2020/163 K. sayılı kararlarının da bu yönde olduğu ( Rekabet Kurulu kararında bankaların anlaşmalı olarak yüksek faiz belirledikleri tespit edilen kredilerin tüketici kredileri olduğu, ticari kredilerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği ) bu nedenle mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak mahkemece verilen kararın dosya içerisinde mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL nin istinaf eden davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/01/2021