Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/930 E. 2022/1134 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/930
KARAR NO: 2022/1134
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/948 Esas
KARAR NO: 2019/190
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 04.11.1992 tarihinden beri kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatifin arsasının sit alanı içinde bulunduğunun anlaşılması üzerine 1997 yılında turizm geliştirme kooperatifine dönüştürüldüğünü, kooperatifin 25 yılda sadece 4 adet daire yapıldığını, ancak bu dairelerinde tüm ortakların ekonomik olarak paylaşmasının mümkün olmadığını, kooperatifin birçok üyesinin kooperatife borcu bulunduğunu, kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı …nin 8.400,00 TL, Yönetim Kurulu Üyesi …’ın 5.426,00 TL. ve …’nin 30.486,26 TL. ve diğer birçok yakın akrabasının yüklü miktarda borcu bulunduğunu, kooperatifin 2014 yılında 228.169,96 TL ve 2015 yılında 291.984,05 TL. tutarında borca batık olduğunu, kooperatif yönetim kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2016/3 sayılı kararı ile davacının borcunu ödemediği gerekçesi ile 10.06.2017 tarihli Genel Kurulunda oy çokluğu ile üyelikten ihraç edildiğini, davacı hakkında 28.06.2016 tarihli genel kurulda gündemde olmamasına karşılık yasal düzenlemelere aykırı olarak gündeme alınması ve yapılan oylamada kabul ve redde eşit oy çıktığını, genel kurul iptali hakkında Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1102 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını davanın halen devam etmekte ve derdest olmasına karşın 10.06.2017 tarihli Genel Kurul gündeminde olmamasına karşın yönetim kurulu başkanının talebi ile tekrar oylanması ve karar alınması yasal düzenlemelere uygun olmadığı gibi Kooperatifin ne şekilde keyfi yönetildiğinin ve hukuk tanımazlığının somut bir örneğini olduğunu, 30.05.2015 tarihli Genel Kurulun 8″inci madde olarak alınan “üyelerin 30.05.2015 tarihi itibarı ile görünen geçmiş yıllara ait birikmiş borçlarının Temmuz 2015’ten itibaren 2 yıl içinde faiz işletilmeden tahsil edilmesine” yönelik karar, Kooperatifler Kanunu’nun düzenlediği ortaklar arasında hak ve vecibelerin eşitliği ilkesine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğunu, bu kararın kooperatifin kuruluşundan bu yana yükümlülüklerini aksatan ve halen aksatmakta olan üyeler sırf yönetim kurulu üyelerine yakınlıkları nedeniyle hiçbir yaptırımla karşılaşmaksızın üyeliklerine devam ederlerken, yıllarca üyeliğin yükümlülüklerini yerine getirerek kooperatifin yükünü üstlenmiş davacı gibi üyeler yönetimin hukuka aykırı iş ve işlemlerine karşı olmaları nedeniyle üyelikten çıkarılmakla karşı karşıya kaldıklarını belirterek davalı kooperatifin 10.06.2017 tarihli genel kurulunun davacı hakkında aldığı ortaklıktan çıkarılma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı hakkında yönetim kurulu kararına karşı 10.06.2017 tarihinde yapılan genel kurulda itiraz ettiğini, itirazın oy çokluğu ile rededildiğini davacının bu kararın iptalini istediğini, genel kurul kararlarına karşı dava açma süresinin 30 gün olduğu halde davanın 28.08.2017 tarihinde açıldığından zaman aşımına uğradığını, davacının anılan genel kurula bizzat katıldığını, karara karşı şerh yazdığını, bu nedenle kararı öğrendiği 10.06.2017 olup, tebligat yapılmasına gerek bulunmadığını, davacının aidat ve parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden dolayı üyelikten çıkarıldığını, davacının borç miktarı ve niteliği konusunda kooperatife hiçbir itirazda bulunmadığı savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…Davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen ihtarnamelerde gösterilen borcun hangi aylara ait ve kaçar liralık borçların toplamı olduğu yazılmadığı, gönderilen her iki ihtarname de borcun tereddüte yer vermeyecek şekilde hangi aylara ilişkin olduğu varsa asıl borç ve faiz miktarlarının açıkça belirtilmesi gerekli olup, her iki ihtarnamede geçerli ihtarname olmadığı, bu nedenle ihtarnamelere dayalı olarak verilmiş bulunan 06.10.2017 tarihli genel kurul ihraç kararının geçerli olmadığı, davacı yönünden iptal koşullarının oluştuğu…” gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının davalı kooperatifin ortaklığından çıkartılmasına ilişkin 10.06.2017 tarihli ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Dava tarihi itibari ile davalının üyeliği son bulduğunu, ana sözleşmede gösterilmiş usule göre yapılmış 2 ihtardan sonra yönetim kurulunun 06-05-2016 tarihli ve 2016/3 sayılı kararı ile üyelikten çıkarıldığını, bu karar 10-05-2016 tarihinde kendisine noter aracılığı ile tebliğ edildiğini, davacı ana sözleşme ve kooperatifler kanunu gereği 3 ay içinde genel kurula veya mahkemeye başvurma hakkına sahip olup tebligattan itibaren 3 aylık süre içinde genel kurula kararın kaldırılması için İstanbul … noterliği … yevmiye no ve 14-06-2016 tarihli dilekçesinde “açıklanan nedenlerle kooperatif yönetim kurulunun ortaklıktan çıkarma karanının iyi niyet çerçevesinde yargı yoluna gidilmeden kaldırılması yönünde karar verilmesini teminen sayın heyetinizin takdirine rica ederim” diyerekten genel kurula başvurduğunu, genel kurulda yapılan oylama sonucu davacının talebi kabul görmediğini ve üyelikten çıkarma işlemi kesinleştiğini, davacı bunun üzerine İstanbul Anadolu 4.Ticaret Mahkemesinin 2016/1102 E. sayılı dosyası ile dava açmış olup bu dava devam ederken davayı takipsiz bırakarak ve yenilemeyerek davadan vazgeçtiğini, kısacası davacının üyeliği son bulduğunu, ortaklık sıfatı sona eren kişinin genel kurul iptali için dava açmada hukuki yararından bahsedilemeyeceğini,10-06-2017 Tarihli genel kurul tutanağında davacı ile ilgili karar yazılmış olması bu durumu değiştirmeyeceğini, genel kurul mükerrer işlem yapmış olmakla bu durumun hukuki sonucu bulunmadığını, mahkemenin esasa ilişkin gerekçesinin hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davacının, kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin 10/06/2017 tarihli olağan genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ortaklıktan çıkarılma esasları ve itirazı düzenleyen 16.maddesinde; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içerisinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içerisinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içerisinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içerisinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir…” hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 27.maddesi; “Ortakların yüklendikleri paylar için ödeyebilecekleri para tutarını anasözleşme belirtir. Kooperatif, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymayan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmeyenlerin ortaklığı kendiliğinden düşer. Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez.” düzenlemesine yer vermiştir. Davalı kooperatif anasözleşmenin 14. maddesinin parasal yükümlülükler ile ilgili ihraç prosedürüne ilişkin 2. fıkrasında ise, ihraç kararı verilmeden önce parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktiren ortakların noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde ikinci kez ihtar edileceği, ikinci ihtarı takip eden bir ay içerisinde yükümlülükleri yerine getirmeyenlerin ihraç edileceği düzenlenmiştir. Özetlemek gerekirse 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14/2. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, ilk ihtarnamenin ödemesi 30 gün geciktirilmiş borcu içerip içermediği, böyle bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği, ihtarnamelerde ödenmesi gereken borç miktarlarının da birbirini tutup tutmadığı tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda bir eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 30/12/2015 tarih 2015/5149 E. 2015/8619 K. Sayılı ilamı) Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davalı kooperatifçe gecikme faizi ve noter masrafı ile birlikte ( 29.024,00 TL + 150,00 TL) toplam 29.174,00 TL borcun ödenmesi için davacıya, Üsküdar … Noterliğince gönderilen 1. İhtira rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle 150,00 TL … Noter masrafı da dahil edilerek toplam 29.324,00 TL borcun ödenmesi için gönderilen 2. İhtarnamede verilen 30 günlük süre içerisinde borcun ödenmediğinden bahisle davalı kooperatif yönetim kurulunun 06/05/2016 tarih 2016/3 sayılı kararı gereği davacının kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiği, kararın Üsküdar … Noterliğin’ce tebliğe çıkartıldığı, her ne kadar tebliğ mazbatası dosyaya ibraz edilmemiş ise de davacının İstanbul … Noterliği’nin 14/06/2016 tarihli ihtarnamesi ile davalı kooperatif yönetim kurulunun 06/05/2016 tarih 2016/3 sayılı ihraç kararının kendisine 10/05/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, kararının kaldırılmasını aksi halde yargı yoluna başvuracağını beyan ettiği anlaşılmıştır. Davalı Kooperatifin 28/06/2016 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 6. maddesi ile daha önce çıkarılan kişilerin tekrar ortaklığa alınması görüşüldüğü, davacı için yapılan oylamada 15 evet, 15 red oyu alınması neticesinde bu kişi hakkında herhangi bir sonuç alınamadığı, davacının söz alarak oyaların eşit olmadığını, oy çokluğu ile üyelikten ihraç kararının iptal edildiğini, gerekirse yasal yollara başvuracağını beyan ettiği, 10/06/2017 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 8. Maddesi ile yönetim kurulu başkanı …’nin, 06/05/2016 tarihli yönetim kurulu kararı gereğince geçen yıl genel kurulda borcunu ödemediği için ortaklıktan çıkarılması oylamaya sunulan …’un bu yılki genel kurulda da ortaklıktan çıkarılması için oylamaya sunulmasını istediği, genel kurulda söz alan bakanlık temsilcisinin, üyelikten çıkarılma kararına itiraz eden kişilerin oylamaya sunulması gerektiğini beyan ettiği yapılan oylamada 10 ret oyuna karşı 16 kabul oyu ile oy çokluğu ile davacının ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği görülmüştür. Yukarıda açıklandığı üzere Kooperatifler Kanunu’nun 16. Maddesi uyarınca ihraç kararı yönetim kurulunca verilmiş ise ortağın üç ay içerisinde genel kurula yada ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ihraç kararına itiraz edilebileceği, itiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası açılacağı düzenlenmiştir. Davacının, kooperatif yönetim kurulunun 06/05/2016 tarih 2016/3 sayılı ihraç kararına karşı, yasal üç aylık süre içerisinde İstanbul … Noterliği’nin 14/06/2016 tarihli ihtarnamesi itiraz etmiş ise de Kooperatifin 28/06/2016 tarihli Olağan Genel Kurulu’nda, yönetim kurulunca davacı hakkında alınan ihraç kararına karşı itirazın değil, daha önce ortaklıktan çıkarılan kişilerin tekrar ortaklığa alınması görüşüldüğü, dolayısıyla davacının itirazı hakkında usulüne uygun karar alınmadığı, nitekim 10/06/2017 tarihli Olağan Genel Kurulu’nun 8. Maddesi ile bakanlık temsilcisinin, üyelikten çıkarılma kararına itiraz eden kişilerin oylamaya sunulması gerektiği beyanı ile davacının bu sefer itirazın değerlendirilmesi mahiyetinde ortaklıktan çıkarılması oylandığı, oy çokluğu ile ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere davacının ihraç kararına yönelik itirazı 10/06/2017 tarihinde görüşüldüğü, davanın 28/08/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53 .maddesinde, kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine bir ay içinde iptal davası açılabileceği düzenlenmiştir. Bir aylık süre hak düşürücü süredir.Bu nedenle mahkemece doğrudan dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda, kooperatif yönetim kurulunun 06/05/2016 tarih 2016/3 sayılı ihraç kararının itirazı üzerine genel kurulca alınan 10/06/2017 tarihli genel kurul kararına karşı 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın HMK 114/2 maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına geçilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/b-2 madde uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/948 Esas, 2019/190 Karar ve 20/02/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, yeniden hüküm kurularak; 2-Hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın HMK 114/2 maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğundan REDDİNE, a-Alınması gerekli olan 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 49,30 TL nin davacıdan tahsiline, b-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, c-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, ç-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, d-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde kalan gider avansının davacıya İADESİNE, İstinaf Giderleri Yönünden; 3-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 121,30 TL başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli olan 80,70 TL maktu karar harcının davalı tarafça yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davalı tarafından sarfedilen 165,70 TL istinaf harcı ile istinaf yargılama aşamasında tebligat posta masrafından oluşan 35,00 TL masraf olmak üzere toplam 200,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12/10/2022