Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/929 E. 2022/1296 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/929
KARAR NO: 2022/1296
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1252 Esas
KARAR NO: 2018/1116
KARAR TARİHİ: 21/11/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sigorta şirketine sigortalı olan, müvekkili şirketin Urfa Siverek’te bulunan şubesindeki tekstil atölyesinde 15.04/02015 tarihinde yangın çıktığını ve hasar meydana geldiğini, bunun üzerine davalı sigorta şirketi tarafından eksper atandığını ve eksper raporunda, poliçe hükümlerine istinaden yapılan hesapta müvekkilinin 181.733,89 TL tazminat hakedişine karar verildiğini ancak, davalı tarafça cevap verilmediği gibi şifahi olarak ödemeyi de reddettiklerini, ayrıca eksper raporunda eksik hesaplama yapıldığını, davacının 10.030,00 TL KDV dahil eksik hesaplanmış tazminatı olduğunu, müvekkilinin 7 aydan fazla süredir işe başlayamadığını, bu yönden şimdilik 1.000,00 TL iş durması tazminatı taleplerinin bulunduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 192.763,49 TL hasar tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili sunmuş olduğu 18/10/2017 tarihli dava değerinin artırımı talepli dilekçesi ile, bilirkişi raporunda iş durması sebebiyle zararının toplam 15.728,53 TL bedel hesaplandığını, dava dilekçesinde ise iş durma klozu sebebiyle şimdilik kaydıyla)1.000,00TL talep edildiğini, netice olarak dava değerini 14.728,53 TL artırarak bilirkişi raporu çerçevesinde toplam 173.013,84 TL alacağa hükmedilmesini talep etmiş, eksik peşin harcı tamamlamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; itfaiye raporu, bilirkişi raporu ve ekspertiz raporu tespit ve teknik verilerine göre davaya konu yangın hadisesinin kasten çıkarıldığının açık olduğunu, dava konusu taleplerin TTK 1429 ve Yangın Sigortası Genel Şartları’nın B.7 maddesi düzenlemeleri gereği dava dayanağı yangın sigortası poliçesinden karşılanamayacağını, bu nedenle müvekkilinin oluşan hasardan sorumlu olmadığını, dava konusu taleplerin poliçe teminatı altında kaldığı kabul edilse dahi davacının taleplerinin zarar miktarı yönüyle de kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacı tarafça talep edilen iş durması tazminatının sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında kaldığını, davacının üçüncü şahıslara ait mallara ilişkin zarar kendisine talep edemeyeceğini, ayrıca üçüncü şahıslara ait malların hasarı ilgililerine ödendiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş, ıslah ile artılan bedel yönünden süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Dava konusu yangının sigortalı tarafından kasten çıkarıldığı yönündeki iddianın somut ve kesin delillerle kanıtlanamadığı, ayrıca itfaiye raporunda dava konusu yangın olayında şüpheli bir durumun bulunmadığının tespit edildiği ve açılan soruşturma dosyasından takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Dolayısıyla, sigorta poliçesi kapsamında kalan dava konusu hasardan davalı sigorta şirket sorumlu olduğu, bu kapsamda benimsenen bilirkişi kurulu raporunda; davacı işyerinde 15/04/2015 tarihinde meydana gelen yangın neticesinde davacının talep edebileceği gerçek zarar miktarının 173.013,84 TL olarak hesaplandığı; davacı ticari defterlerinden hareketle yanan mal ve demirbaş miktar ve tutarına ulaşılmadığı, bu nedenle benimsenen bilirkişi kurulu raporunu aşan davacı isteminin yerinde olmadığı ” gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 173.013,84-TL’nin dava tarihinden itibaren değişebilir oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Islaha konu talepler zamanaşımına uğramış olup, zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini, dosya kapsamında mübrez delillerimizde yangının meydana geliş şekline ilişkin detaylı açıklamalar içeren bilirkişi raporları ve hasar araştırma raporları bulunmasına rağmen bu raporlardaki tespit hiçbir gerekçe göstermeksizin değerlendirmeye alınmadığını, bu tespitlere göre dava konusu yangının doğal yolla başlayan bir yangın olmadığı, açık bir şekilde görüldüğünü, bunun yanı sıra yangının bilinmez 3. Bir kişi tarafından çıkarılamayacağına ilişkin de deliller sunulmuş olmasına karşılık bu kapsamda bir değerlendirme yapılmadığını, cevap dilekçesinin deliller bölümünde maddi vakalarla ilgili ekspertiz görevlisi …, araştırma görevlisi … ve …’in tanık olarak bilgisine müracaat edilmesini talep ettiklerini, özellikle uyuşmazlık konusunun “yangının nasıl ve ne şekilde meydana geldiği” noktasında toplandığı göz önünde bulundurulduğunda, tanık dinlenmesinin maddi vakıanın aydınlatılmasına büyük etkisi olacağını, buna karşın tahkikat aşamasında, tanıklarımızın dinlenmediğini ve bu konuda bir ara karar da kurulmadığını, hal böyle iken delillerimiz toplanmadan tahkikatın bitirilmesinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali oluşturacağı ve bu şekilde kurulan mahkeme kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, İşyeri Paket Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre davacıya ait konfeksiyon atölyesinin 17/12/2014-2015 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi nezdinde İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, hasara konu yangın riskinin de teminat altına alındığı, sigorta konusu emtea için 200.000,00 TL, makina-tesisat için 500.000,00 TL demirbaş-elektronik cihaz için 100.000,00 TL, dekorasyon için 25.000,00 TL, 3. Şahıs malı teminatı için 300.000,00 olmak üzere toplam 1.125.000,00 TL teminat bedeli belirlendiği, ayrıca poliçe ile teminat altına alınan ve Yangın Sigorta Genel Şartları kapsamında meydana gelebilecek riskler için gerçekleşecek hasarlar sonucunda ödenecek tazminatın 50.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde %10″u sigortalıya iş durması tazminatı olarak ödeneceği kararlaştırıldığı, 15/04/2015 günü sigortalı işyerinde meydana gelen yangın sonucunda oluşan hasarın tazmini amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda; yangına müdahale eden itfaiye ekibince düzenlenen 16/04/2015 tarihli yangın raporunda, yangının çıkış sebebi “bilinmeyen” olarak nitelendirildiği, sigorta eksperi tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda ” … Davacı şirket yetkilisi …’ın 07.04.2015 tarihli yazılı ifadesinde, ” İtfaiye raporu, bilirkişi raporu, ekspertiz raporu tespit ve teknik verilerine göre; “mesai saatleri dışında makinelerin elektrik düğmelerinin kapalı ve alarm sisteminin kurulu olduğu bir sırada betonarme yapılı iki katlı binanın hem alt katında hem de üst katında eş zamanlı olarak ve farklı noktalarında yangın başlaması, yangın yükü az olduğu halde duvarda ters V şeklinde ısıl deformasyonun oluşması ve bu durumun burada uçucu nitelikte bir maddenin yandığına işaret etmesi, üst katın zemininde birbirinden bağımsız bölgelerde kumaş yığınlarının yanması, ancak bu kumaş yığınlarını tutuşturacak bir ısı kaynağının olmaması, yine aynı şekilde giriş katında birbirinden ayrı noktalarda bulunan kumaş kümelerinde birbirinden bağımsız şekilde yangınların başlaması, masanın orta bölümünde bulunan malzemeleri tutuşturacak bir maddi unsur olmadığı halde bu malzemelerin bağımsız bir şekilde yanması, yine aynı yerde masanın sağ tarafındaki pencere önünde diğerlerinden bağımsız ayrı başka bir yanmış emtia yığını olması, yangın hattının sürekli olmadığı halde her iki katta birbirinden bağımsız ve ayrı bir çok noktada yangın başlaması” halleri, somut olaydaki alevli yangın hadisesinin doğal yolla başlayan ve gelişen olağan bir yangın hadisesi olmadığı ve bu yangının şüpheli olduğu ve de kasten çıkartıldığını tereddütsüz kıldığı, Ayrıca yukarıdaki teknik tespitlerin yanı sıra “yangının kasten çıkarıldığına ve makinelerin (yangından değil) ters bağlantı yapılmak suretiyle hasara uğratıldığına” dair yapılan ihbar üzerine makine kartlarının incelenmesi neticesinde “makine kartlarının yangından değil voltajdan kaynaklı hasarlandığının” tespit edilmesi, yine yangın esnasında bekçi …’ın elinde bulunan anahtarların işyeri kapısını açmaması, kamera sistemi olduğu halde bu sistemlerin devreye girmemesi, gibi olağan dışı haller de, somut olaydaki yangının “şüpheli yangın” niteliğinde olduğunu tereddütsüz kıldığı, mevcut verilere göre dava konusu yangını, işyerinden bağımsız üçüncü kişiler tarafından meydana getirilmediği de, somut olayda açık olduğunu, zira ifade beyanlarıyla sabit olduğu üzere; olay günü en son iş yerini kilitleyerek ayrılan kişi, iş yeri yetkilisi …’ın kendisi olup resmi mercilerin yangına müdahale ettikleri sırada, sigortalı iş yerinin kapısı ve camları kapalı olup, kırılmak suretiyle içeri girilebildiği, dolayısıyla somut olayda işyerinin kapı ve pencereleri üzerinde zorlama iz ve emaresi söz konusu olmadığı, o halde, yangının kasten çıkarıldığı teknik veriler ışığında sabit olduğu, iş yeri kapılarının kilitli ve zorlanmaya konu olmadığı, yangın günü iş yerini kilitleyerek son ayrılanının …ın olduğu ve yangın esnasında bekçinin anahtarlarının kapı kilidini açmadığı dikkate alındığında, dava konusu yangın hadisesinin işyeri yetkililerinden bağımsız üçüncü kişiler olamayacağı” tespitine yer verilmiştir. Sigorta eksperince, meydana gelen yangının normal seyrinde oluşup gelişen bir yangın olmadığı kanaatine varıldığından bu husun hem sigortalıya hem de sigorta şirketine bildirilmiş ve konusunda uzman bilirkişilerden yerinde inceleme yapılması talep edilmesi üzerine Akdeniz Üniv. görevli yüksek kimya mühendisi Yrd. Doç. Dr. … ve Sivil Savunma İtfaiyecilik bölümünden Doç. Dr. …’nın inceleme yaptığı, 19/06/2013 tarihli raporda, ” Olay yeri işletmede yapılan tüm teknik ve elektriksel incelemeler sonucu: alt ve üst katta bir birinden bağımsız çok sayıda yangın çıkış noktası olduğu belirlendiğinden, yangın bölgelerinde yangını başlatıcı enerji kaynağı olmadığı tespit edildiğinden, özellikle üst kattaki klimanın çevresinde yüksek yangın yükü olmamasına rağmen aşırı miktarda ısının açığa çıktığının sıva dökülmelerinden anlaşıldığından, aynı bölge duvardaki (klimanın sağında) ısıl deformasyonların hızlandırıcı kullanıldığını kanıtladığından, klimanın (zemininde) de normal olmayan bir yanma durumu olduğu belirlendiğinden, sigortalı işyerinde 15.04.2015 tarihinde meydana gelen yangının şüpheli yangın durumu olduğu” kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan kök ve ek raporda ” Söz konusu olayda; yangın ile ilgili olarak yangın çıkış sebebinin belirlenebilmesi için, olay yeri incelenerek yangın orijininin tespit edilmesi durumunda, ortamda yangın hızlandırıcı kimyasalların bulunduğu şüphesi var ise bunların laboratuvar ortamında tespit edilmesi açısından yangın tanımlayıcı numunelerin ilgili bilirkişiler tarafından usulüne uygun bir şekilde alınması ve korunması, ayrıca meydana gelen yangının, elektrikten kaynaklanan bir yangın olayı olduğu düşünülüyorsa, yangın çıkmasına neden olduğundan şüphelenilen elektrikli ekipmanlardan, elektrik tesisatından, elektrik panosu giriş ve çıkışlarından, kablolardan tanımlayıcı numuneler alınarak, ilgili laboratuvarlarda gerekli incelemelerin ve analizlerinin yapılması gerektiği, dava konusu yangın olayında yukarıda tanımlandığı şekilde özenli bir inceleme yapılmamış olmasından dolayı söz konusu yangının çıkış sebebinin mevcut koşullar altında kesin ve tam olarak belirlenmesinin bilimsel olarak mümkün olmadığı, yangına ilk müdahaleyi yapan itfaiye tarafından söz konusu yangın olayı ile ilgili tanzim edilen itfaiye raporu incelendiğinde de dava konusu yangın olayında şüpheli bir durumun olmadığı, aksini gösteren somut bir bulgu tespit edilmediği anlaşıldığı, davaya konu yangınla ilgili takipsizlik kararı verildiği gözetildiğinde davalı vekilinin, dava konusu yangının davacı sigortalı ve/veya /sigorta ettiren tarafından menfaat sağlamak amacıyla kasten çıkartıldığına ilişkin iddialarının soyut bir iddia olarak kaldığı, bu iddiayı ispatlayacak yasal somut ve kesin delillerin dava dosyasında mevcut bulunmadığı ve dolayısıyla bu iddianın sonut ve kesin deliller ile ispatlanamadığı, dosya kapsamında bulunan bilgilerden, dava konusu yangın olayının meydana geldiği fiziksel mekanda güncel yangın mevzuatına uygun şekilde yangınlara karşı gerekli önleyici/koruyucu tedbirlerin tam olarak alınmadığı, aktif ve pasif yangın güvenlik tedbirlerinin yetersiz olduğu, özellikle yargının meydana geldiği ve zarara maruz kalınan yerde gerekli yangın önleyici tedbirlerin tam olarak alınmadığı ve oluşan hasarda davacı tarafın tedbirde ihmal kusuru bulunduğu” görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.Somut olayda; yangının çıkış nedeni tespit edilememiş olup hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda, yangının hemen sonrasında olay yerinden yangına sebebiyet veren yada hızlandıran numunelerin alınmamış olması ve yangın raporunda, şüpheli bir somut bulgu tespit edilememiş olması nedeniyle yangının kasten çıkartıldığına ilişkin iddialarının soyut bir iddia olarak kaldığı tespiti yapılmış ise de ekspertiz raporunda ve Akdeniz Üniv. Görevli uzman bilirkişilerce düzenlenen raporda; iki katlı binanın hem alt hem de üst katında birbirinden bağımsız farklı yangın çıkış noktaları belirlendiği, yangın bölgelerinde yangın başlatıcı enerji kaynağı olmadığı, yangın yükü az olduğu halde duvarda ters V şeklinde ısıl deformasyonun oluşması ve bu durumun burada uçucu nitelikte bir maddenin yandığına işaret ettiği yönündeki tespiti ile 3. bir kişinin müdahalesine ilişkin somut veri bulunmadığı, kamera kayıtların arızalı olması, araştırma görevlisi tarafından yapılan tespitlerde bir takım makinelerin yangın nedeniyle değil, yangın öncesi yada sonrası kartların işlemez hale getirildiği yönündeki bilgiler ışığında meydana gelen yangının şüpheli olduğu, kasten çıkartıldığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ekspertiz ve uzman bilirkişilerin raporundaki tespitlerin değerlendirilmediği ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediği görülmüştür. Öte yandan davacı vekili, delil listesinde, riziko mahallinde gerekli incelemeleri yapan ekspertiz görevlisi … ile araştırma görevlileri … ve …’in tanık olarak dinlenmesini talep etmesine rağmen davalı tanıkları dinlenmeksizin savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmiştir. O halde mahkemece, davalı tanıkları usul hükümlerine uygun biçimde çağrılarak dinlendikten sonra raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve meydana gelen yangında sigorta ettirenin kastının bulunup bulunmadığının sağlıklı şekilde belirlenmesi açısından yeni bir uzman bilirkişi heyetinden, mevcut bilirkişi raporlarını, ekspertiz raporunu irdeleyen, çelişkileri gideren, tarafların itirazlarını değerlendiren, ayrıntılı, denetime açık bir rapor alındıktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur.Kabule göre de, iş durma klozu sebebiyle talep edilen 1.000,00 TL alacak miktarından artırım dilekçesi ile artırılan 14.728,53 TL kısım yönünden davalı vekili süresi içinde zamanaşımı definde bulunmuş ise de mahkemece bu konuda değerlendirme yapılmaması hatalı olmuştur. Davacı vekili her ne kadar, açılan davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş ise de Yargıtay’ın yerleşik hale gelen emsal kararlarında dava dilekçesininde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının açıkça yazılı olması veya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanıldığının belirtilmesi gerekir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 18/02/2021 tarih 2019/4774 E. 2021/4322 K. Sayılı ilamında bu husus “alacağın belirsiz olduğunun dava dilekçesinde açıklanması bu noktada önemsizdir. Zira alacak belirsiz ise alacaklının kısmi dava veya belirsiz alacak davası açma hakkı vardır. Dava dilekçesinde “belirsiz alacak davası” açıldığı yazılı değilse veya Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine dayanılmamışsa, dava konusu miktarların 50-100-1000 TL gibi gösterilmesi halinde davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilmelidir. Sonradan alacaklı tarafın davayı belirsiz alacak davası olarak nitelemesi sonuca etkili değildir.” şeklinde ifade edilmiş olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 21/01/2021 tarih 2019/2997 E. 2021 331 K. Sayılı kararında aynı görüştedir. Bu genel açıklamalar ışığında bakıldığında davacı vekili dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı açıkça yazılı olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine de dayanmadığı, davanın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere kısmı dava olarak açıldığı anlaşılmıştır. Kısmı davada ancak talep edilen kısım itibarıyla zamanaşımının kesileceği gözetilerek ıslah ile artırılan kısım yönünden süresi içerisinde yapılan zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/1252 Esas, 2018/1116 Karar sayılı ve 21/11/2018 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022