Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/893 E. 2022/1205 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/893
KARAR NO: 2022/1205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1327 Esas
KARAR NO: 2018/963
KARAR TARİHİ: 03/10/2018
DAVA: Alacak Davası
KARAR TARİHİ: 26/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında temizlik hizmetleri, tahliye ve bahçıvanlık işleri sözleşme yapıldığı, bu sözleşme gereğince 65.600 TL teminat mektubunun davalıya verildiği, davacının bünyesinde çalıştırdığı işçilerle alt işveren olarak davalı şirketleri temizlik ve diğer hizmetleri verdiği, bu hizmetler ifa edildikçe bedellerinin de o ay içerisinde fatura kesilerek ücret talep edildiği, taraflar arasında yapılan destek sözleşmeleri gereğince davacı şirket bünyesinde 3 farklı vasıf grubunda işçinin temin edildiği ve çalışanların 15.06.2012 tarihinden sonra davacı şirket kontrolündeki taşeron bir firma bünyesine geçirildiği, davalı tarafça 29.06.2012 tarihinde teminat mektubunun nakte çevirdiği, davacının … A.Ş. cari hesabında biriken 93.794, 08 TL fatura alacakların ödenmediği ve teminat mektupları bedeli de dahil edildiğinde toplam 93.794,08 TL alacağının bulunduğu, ayrıca davalının 2012 yılın 4-5-6. Aylar için 40.500 TL SGK ödemesi tespit edildiğinden bu miktarın düşürülmesi sonucunda 53.294,08 TL alacak talebinde bulunduğu, davacının 6 adet proforma fatura alacağının daha mevcut olduğu, davacı tarafça Bursa … noterliği vasıtasıyla ihtarname gönderildiği, davalı tarafa çekilen cevabı ihtarnamede işçilere karşı sözleşmeden ve kanundan doğan ödemelerin yapılmadığının belirtildiği, davacı bünyesindeki 3 farklı işçi grubunun farkı tarih aralıklar ile çalıştığı ancak işçilerin 15.06.2012 tarihinde başka bir şirkete aktarıldığı davacı adına çalışan işçilere ödenecek kıdem tazminatlarını mahsuben 47.448, 66 TL’nin mahsup edildiğinin bildirildiği ayrıca davacının 65.600 TL teminat mektubunun gerekçe belirtilmeksizin haksız olarak nakde çevrildiği belirtilerek; -53.294,08 TL faturalardan doğan alacağı ihtarın tebliğinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline, -haksız olarak paraya çevrildiği iddia olunan 65.600 TL teminat mektupları bedelinin avans faiziyle birlikte iadesi (harca esas değer 1.000 TL), -proforma faturalarda belirtilen hizmet bedeli alacağının tespit edilmesi (55.916,57 TL) talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 04.05.2011 tarihli temizlik hizmet sözleşmesinin yürürlükte olduğu, davacının ekonomik darboğaza düştüğü, üst işveren olarak işçilerin alacakları ve SGK primlerini işlerin aksamaması için ödediği, davalının yazılı talepleri olduğu, sözleşme hükümleri doğrultusunda gönderilen ihtarnamelere rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediği, teminat mektubunun irat kaydedilmesi sözleşmenin 5.3 maddesi gereğince haklı bir husus olduğu, hali hazırda cari hesap bakiyesinden dolayı 2.167,05 TL alacaklı oldukları, SGK ve Vergi ödemelerinin tamamen kapatıldığına dair evrak getirmedikleri sürece sözleşmenin 5. maddesine göre kati teminat tutarı olan 47.650,00 TL’nin uhdesinde tutmaya hakkının olduğunu, sözleşmenin 13. maddesine göre ticari defterleri delil olarak kabul edildiğini beyan ederek bahsi geçen sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve incelenen defter ve kayıtlar sonucunda; Davacı her ne kadar 53.294,08 TL faturalardan kaynaklanan alacağının ihtar tebliğinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, bankanın taahhüt etmediği risklerden dolayı haksız olarak paraya çevrildiği iddia olunan (harca esas değer 1.000,00 TL) 65.600,00 TL teminat mektupları bedelinin ihtar tebliğinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline ve ihtar ekinde gönderildiği iddia olunan proforma faturalarda hizmet bedeli olarak belirlenen 55.916,57 TL alacağın tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; davalının 53.294,08 TL değil sonuç olarak ödemelere ve hukuken değer verilen kayıtlara göre 26.688,37 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır. Davacının dava konusu ettiği 65.600,00 TL teminat mektubunun tahsilinin her iki tarafın kayıtlarında da yer aldığı ancak davacının 2011-2012 yılı ticari defter kapanış tasdiklerinin bulunmadığı gibi sahibi lehine delil olmayacağı hususuna, teminat mektubunun niteliğinin alacağa teminen olması hususuna, mükerrer ödemeye mahal vermemesi gerektiği hususuna ve tüm kayıtlar sonucu hesaplanan ödemelere de dikkat edilerek değerlendirilen davacının 26.688,37 TL alacaklı olduğunun kabul edildiği değerlendirilerek bu yönden davacının alacaklı olmadığına kanaat getirilmiştir.Davacının dava konusu ettiği 55.916,67 TL proforma faturanın alacağın konusu oluşturabilmesi için davalı müşteriye ne kadar borçlandığını gösteren bir belge mahiyetini taşımadığı, delil olarak ispat vasıtası olmadığı, sadece ön teklif fatura değerinin bulunduğu, alacak belgeleyen bir belge olmadığı gibi davacı eda davası açılabilecekken davacı tarafından alacak tespitinin istenildiği iş bu saptanan ve hukuksal durum karşısında davacının davasının bu konu yönünden kabulünün mümkün bulunmadığına kanaat getirilmiştir. Aşağıda hükümde belirlenen miktar açısından davacının alacaklı olduğu teknik değerlendirmeden anlaşılmış ve bu miktar kadar alacaklı olduğuna ve davacının davasını bu miktar kadar ispatladığına kanaat getirilmiştir. Reddedilen miktar kadar davacı yukarıda izah olunduğu üzere davasını ispat edememiştir. Bu durumların aksine dair veya aşağıda hükümde belirlenen borcun ödendiğine dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Alacağın varlığı, miktarı ve faiz taraflar arasındaki sözleşme gereğince ve kayıtlar gereğince değerlendirilmiştir. Davalıya ihtarın 06.11.2013 de tebliğ edildiği temerrütünün bu tarihte oluştuğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye dikkat edilerek TTK kapsamında bulunan aralarındaki ticari işin değerlendirilmesi sonucu; davalının sözleşme nedeni ile davacı tarafa aşağıda hükümde belirlenen miktar kadar borçlu olduğu, aksine ilişkin bilge ve belge bulunmadığına kanunen kanaat getirilmiştir. Sonuç olarak davacı alacağının aşağıda hükümde yazılan miktar kadar olduğu hesaplanmıştır. Davacı ve davalı tarafın özel ve teknik olarak incelenen kayıtları gereğince aşağıda belirlendiği şekilde davacının davalı taraftan mevzuat ve sözleşme gereğince alacağının bulunduğu, davalı tarafın yukarıda açıklamalar ışığında hesaplanan miktar kadar sorumlu olduğu, aşağıdaki miktar kadar davacının davasını ispatladığı, davacının fazlaya ilişkin talebinin ispatlanamaması nedeni ile yerinde olmadığı değerlendirilerek davalı tarafın hükümde belirlenen miktar kadar haksız olduğu ve sorumlu olduğuna, davacının talebi dikkate alındığında davanın kısmen kabulü”ne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1- Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlık ilişkin itirazlarının incelenmeden karar tesisi yoluna gidildiği, davacının ticari defterlerinin usule uygun tutulmadığı ve davacı lehine delil olarakkullanılamayacağı cari hesap ekstresinden hareketle davacının lehine alacak hesaplamasının hukuka aykırılık teşkil ettiği, davalı aleyhine hükmedilen 26.688,37 TL’lik alacağın kesinleşmiş bir alacak olmadığı gibi faturaya bağlanmış bir alacak da olmadığı emsal teşkil eden Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1486 sayılı dosyasında davanın reddine dair karar verildiği belirtilerek verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir. 2- Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına karşı sunulan itiraz dilekçelerinde davalı kayıtlarında yer alan 47.184,07 TL kıdem ve ihbar tazminatına ait ödemelerden davacının sorumlu tutulup tutulmayacağından aydınlatılması gerektiğini belirtilmesine rağmen iş bu taleple ilgili olarak herhangi bir inceleme yapılmadğı, davalının muhasebeleştirme yoluyla ödediği ve içeriği aydınlatılmadığı belirtilen tazminat ödemelerinin davacı alacağından düşülmesinin yasal olmadığı, davalının iş akdi içerisinde gerçek anlamda iş akdi – feshi olmadan kendi tasarrufu ile işçilere tazminat ödediği ,ödenen tazminatlardan davacının hukuki sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek davanın tümden kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Taraflar arasında temizlik, tahmil, tahliye ve bahçıvanlık işleri sözleşmesi düzenlendiği ve buna göre müteahhit (davacı) tarafından, davalının tariflerine ve işin ifası süresince ayrıca verilecek bilgi ve belgelere uygun olarak 46 kişiyle işin yapılmasının sözleşmenin konusunda oluşturduğu, sözleşmenin 9. maddesinde çalışanlar ile oluşacak kaza ve zararların belirtildiği ve buna göre davacının işi ifası ile ilgili olarak kendi personelini çalıştıracağı ,çalıştırdığı personelin tüm hukuki ve cezai sorumluluğunun kendisine ait olduğu, davalının bu kapsamda bir ödeme yapmak zorunda kalması durumunda ödediği meblağı ödeme tarihinden başlayarak ticari reeskont faizi ve ayrıca %50 fazlasıyla davacıdan tahsil edeceği, çalışanların yol, yemek, üniforma ve gerekli donanım giderlerinin davacıya ait olduğunu, süresince işyerinde çalışanların ve 3. şahısların can ve mallarının kaza ya da zarara uğramaması için davacının her türlü tedbiri alacağı ve işin yapılması sırasında meydana gelebilecek her türlü kaza ve zararın tazminat, cezai ve mali sorumluluğunun davacıya ait olduğu, davacının bedeni zararlardan şahıs başına azami 125.000 USD, bedeni kazalarda kaza başına azami 250.000 USD, maddi zararlar da kaza başına azami 125.000 USD olmak üzere lehtarı da bağlı olacak şekilde işveren mali mesuliyet ve 3. şahıs mali mesuliyet sigortasını yaptırmak zorunda olduğu ve yaptırmadığı takdirde davalının, davacı adına yaptıracağı veya masrafını ilk hakedişinden keseceği, davacının işbu sözleşmeyle ilgili olarak 65.600 TL tutarında kati teminatı nakit ya da süresiz ve kesin banka teminat mektubu olarak sözleşme imzası anında davalıya teslim edeceği, sözleşmenin sonuna kadar bu teminatın davalı tarafça bloke edileceği, teminatı iadesinde işbu sözleşme konusu ve eklerinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirmiş olmasının yanında eksik ve kusur belirtilmeyen kati kabulün yapılmış olması ve davalı şirketin insan kaynakları müdürlüğünün onayının şartının aranacağı, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini mücbir sebep dışında her ne sebeple olursa olsun yerine getirmediği yapılan yazılı uyarıya rağmen sözleşmeye aykırılığın giderilmemesi halinde davalının cezai şart ve tazminat olarak kati teminatı irat olarak kaydedeceği bu hallerde davacının teminatın borçlarına mahsup edilmesini istemeyeceği, sözleşmeyi feshedilmiş olsun veya olmasın davacının her halükarda davalı ise karşılanmamış tüm zararlarını ayrıca karşılayacağı belirlenmiştir. Bursa … Noterliği vasıtasıyla davacı tarafça davalı ve dava dışı … A.Ş. Otocam fabrikası ve … San. A.Ş. çekilen ihtarnamede cari hesapta biriken alacakların bu ihtarın tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi, haksız olarak paraya çevrildiği belirtilen teminat mektuplarının, proforma fatura bedelinin ödenmesi konusunda karşılıklı hesap mutabakatına varılmasıyla bu faturaların kesileceğinin bildirimi ve fatura bedelinin ödenmesi talep edilmiştir. Beşiktaş … Noterliği vasıtasıyla çekilen cevabi ihtarnamede; dava dışı işçilerin sözleşmeden ve mevzuattan doğmuş ve doğacak mali risklerini karşılamak amacıyla teminat mektuplarının bozdurulduğu, bir kısım hakkedişlerin ödenmediği, hala sözleşmeden ve yasadan doğmuş ve doğacak karşılanamayan mali risklerin mevcut olduğunu ve taleplerinin yasaya ve sözleşmeye aykırı olduğu belirtilmiştir. Yenişehir noterliği tarafından davacıya gönderilen personelinin kıdem tazminatı hakkında ihbarnamede: 01.09.2008 tarihinden itibaren 14.06.2012 tarihine kadar geçen sürede davalı şirkette çalışılan davacı personelinin kıdem tazminatları yükümlülüğünün sözleşme gereğince davacıya ait olduğu, 01.03.2010 tarihinden itibaren ise çalışan personelinin kıdem tazminatı yükümlülüğünün sözleşme gereği davalı şirkete geçtiği ve 01.09.2008-28.02.2010 tarihleri arasındaki döneme ilişkin kıdem tazminatının ödenmesi konusunda irtibata geçirmesine rağmen cevap verilmediği, bu döneme ilişkin olup işten ayrılan 4 kişiye toplam 4. 456, 07 TL tutarında kıdem tazminatı ve ayrıca çalışmaya devam eden 30 kişiye ait toplam 42.992,59 TL kıdem tazminatı ödeneceği belirtilerek, ödenecek meblağ davalı şirketten olan davacı alacağından mahsup edileceği belirtilmiş olup, davacı tarafça çekilen cevabı ihtarnamede ise Yenişehir noterliğince çekilen ihtarnamede bahsi geçen iddiaların hiçbirinin kabul edilmediği bildirilmiştir. Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenerek mali müşavir bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda özetle; davalı şirketin tutmuş olduğu ticari defterlerin yasal süresi içerisinde tasdiklerinin yapıldığı ve lehine delil olarak kullanılabileceği, davalının 04.09.2012 tarihine göre 2.167,07 TL alacaklı göründüğü, dava konusu içerisinde yer alan 65.600 TL tutarındaki paraya çevrilen teminat mektubunun 29.06.2012 tarihinde davacı şirkete ait cari hesabı alacak geçirildiği, proforma faturalarından dolayı alacak istenmesinin mümkün olmayacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Talimat mahkemesi aracılığıyla düzenlenen rapora yönelik itirazın değerlendirmesi için mahkemece mali müşavir … dan rapor tanzim edilmiş olup özetle; davacının 2011 ve 2012 yıllarına ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davacının yaptığı temizlik ve diğer işler karşılığında davalı tarafa faturalar tanzim edildiği, 29.06.2012 tarihinde 65.600 TL tutarındaki teminat mektubunun davalı tarafça nakite çevrilerek cari hesaba alacağı kaydedildiği, 31.05.2012 tarihi itibari ile cari hesap da biriken 93.794, 08 TL tutarındaki faturalar alacakların davalı tarafından ödenmediği, nakte dönüşen 65.600 TL ile davacı tarafın ticari defterlerindeki davalıdan olan alacağının 159.394,08 TL olduğu, sözleşmenin 9. maddesi uyarınca proforma faturalardan dolayı ve tarafların karşılaştırmalı ekstresine göre yapılan hesaplamaya göre davacının alacağının 97.848, 60 TL olacağı görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Yukarıda belirtilen bilirkişi raporlarına karşı sunulan itirazın değerlendirmesi için mahkemece mali müşavir … ile Yrd Doç. Dr …’ndan rapor alınmış ve düzenlenen bilirkişi heyeti raporunda özetle: davacı tarafın ticaret defterlerini kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşme gereğince hizmetlerin ifa edildikçe faturanın düzenlendiği, davacının cari hesap dökümünde 93.794,08 TL tutarındaki alacağı oluşturan bakiyenin olduğu, davalı tarafça tahsis edilen teminat mektubunun davacı kayıtlarında borç olarak kaydedildiği, davacının defterlerinde 120.06 hesap numaralı müşteri hesap numarasının 159.394,08 TL borç bakiyesini verdiği, davalının cari hesap dökümünde davacının alacağını oluşturan toplam 93.794,08 TL faturanın kayıtlarında yer aldığı, davalının tahsil ettiği teminat mektubunun davacının 326’daki hesabına alacak olarak kaydettiği, davanın cari hesabından davacı taraftan çeşitli tarihlerde kıdem tazminatı ve maaş ödemeleri yaptığı, davalının tüm dosyayı sunduğu cari hesap dökümü birleştirilmiş şekilde incelendiğinde davacıya 26.688,37 TL borçlu olduğu, davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda 326 hesaba 26.688,37 TL 4 adet hak ediş bedeli olarak kayıt açıldığı dikkate alınmadan davalının alacağının 2.167,07 TL olarak tespitinin yanlış olduğu, teminat mektubu tahsilinin her iki tarafın kayıtlarında yer aldığı davalının cari hesabımda davacının alacağını işlendiği borcuna mahsuplaştırıldığı, davacının dava konusu ettiği 55.916,67 TL proforma fatura alacağının ise ne kadar borçlanıldığını gösteren bir belge mahiyetini taşımadığı belirtilmiştir. Mahkemesi yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 26.688,37 TL’nin 07.11.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair karar verilmiş olup bu karara yönelik taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraf vekillerinin sunmuş olduğu istinaf sebeplerinin incelenmesi: -Ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulması gerekmektedir. Kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulan, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve içeriği birbirinin doğrulayan defterdeki kayıtlar aksi kesin delillerle ispat edilmedikçe sahibi lehine delil olur. HMK m.222/2-3) Ticari defterler hiç tutulmamış ya da kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun tutulmamış ise sahibi lehine delil olma özelliğini yitirirler (HMK m. 222/2-4) Davaya konu somut olayda, davacı tarafın ticaret defterlerinin incelenmesi sonucunda mali müşavir bilirkişilerce 2011 yılına ait yevmiye defterlerinin TTK madde 70/6-son uyarınca bulunması gereken kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, yine 2012 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı ve bu haliyle davacı şirkete ait 2012 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı tespit edilmiştir.Davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvuru dilekçesinde ticari defterindeki kayıtların defterlerin usulüne uygun tutulmaması sebebiyle ancak aleyhine delil sayılabileceği belirtilmiştir. Yukarıdaki bilgiler nazara alındığında bilirkişi raporundaki tespitler uyarınca davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı anlaşıldığından sahibi lehine delil olma niteliğine haiz olmadığı açıktır. -47.184,07 TL kıdem ve ihbar tazminatına ait ödemelerden davacının sorumsuzluk tutulamayacağı; Davacı vekilince 07.02.2018 tarihli bilirkişi heyet raporuna karşı sunulan 04.03.2017 tarihli beyan-itiraz dilekçesinde kıdem ve ihbar tazminatına ait ödemelerden davacının sorumlu tutulup tutulamayacağının aydınlatılması gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporuna sunulan itirazların değerlendirilmesi amacıyla, öncelikle belirtilen eksiklikler uyarınca dava dışı işçilere ödendiği belirtilen kıdem ve ihbar tazminatı ilişkin tüm bilgi ve belgeler dosya arasında alınmalı ayrıca iş hukuku alanında uzman bilirkişi tarafından davalı kayıtlarında yer alan kıdem ve ihbar tazminatına ait ödemelerden davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı ve tarafların sorumluluk miktarı belirlenmelidir. Ayrıca taraf şirketlerin sorumlu oldukları dönem belirlenerek, taraflar arasında düzenlenen sözleşme, yasanın amir hükümleri uyarınca ve bilirkişi raporuna karşı sunulan itirazların değerlendirilmesi amacıyla bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/1327 Esas, 2018/963 Karar sayılı ve 03/10/2018 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacı ve davalıya İADESİNE, 5-Davacı ve davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022