Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/880 E. 2022/1233 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/880
KARAR NO: 2022/1233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1268 Esas
KARAR NO: 2018/1226
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 26/12/2013 tarihinde Proje Teklif Dökümanı imzalandığı, bu kapsamda davalının davacı şirket için CRM Proje Yönetimi ve İnsan Kaynakları İmplementasyonu hizmetleri vermeyi kabul ettiği, davacının davalı tarafça tanzim edilen 22/02/2014 tarih, … sayılı 19.541,69 TL bedelli faturayı … tarihinde, 02/09/2014 tarih, … sayılı 12.734,95 TL bedelli faturayı 11/09/2014 tarihinde ödendiği, davalının bahse konu projede geçen proje adımlarını, başlangıç bitiş tarihlerinde ifa etmesi gereken edimlerini yerine getirmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafça haklı olarak feshedildiği belirtilerek, sözleşme uyarınca davalıya ödenen bedelin tahsili talepli başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerin BK M66/1 gereğince zaman aşımına uğradığını, davacının geri işletme hakkını öğrendikten itibaren bir yıllık zaman aşımı süresi bulunduğunu, zaman aşımı nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davalının davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacaklı tarafından takibe koyulan faturaların, davalının verdiği hizmet karşılığı düzenlenen faturalar olduğunu, tarafların CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) ve HR (insan kaynakları yönetimi) platformunun davacı firmaya kurulumu ve özelleştirme hizmet sağlanması, ödemenin % 50 sinin projenin kurulumu, % 50’sinin ise canlıya geçişte ödeneceğinin kararlaştırıldığını, destek hizmet için ise aylık 700 USD olarak ödenmesi özelleştirme hizmeti için bir adam gün için 350 USD ödenmesi konusunda mutabık kalındığını bildirdiklerini, davacı tarafın 6 kez proje yöneticisi değiştirdiğini, her defasında sunum ve bilgilendirmeler için vakit kaybedildiğini, davacının kendi verilerinin 4 kez silip tekrar yüklettiği ve 3 kez tekrar yeni kurulum yapıldığı bu taleplerin projenin gecikmesine sebebiyet verdiği bildirildiğini, bu zorluklara rağmen 11/03/2015 tarihinde sistemin pilota açıldığı ve bununla ilgili mail olduğu bildirildiği, diğer taraftan davacı gönderildiği belirtilen noter ihtarnamesinden dava sırasında haberdar olunduğunu, bu ihtarnamenin davalıya tebliğ edilmediğini, davalı şirketin unvan ve adres değiştirdiğini, bu yüzden davacı ihtarnamesine bila tebliğ olunduğunu, bu nedenle ihtarı ve fesih yönündeki beyanları kabul etmediklerinin bildirmiş olup davanın reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “… sunulan deliller sözleşme, faturalar, bilirkişi raporları, icra dosyası, iddia ve savunmalar ile tüm dosyanın incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı takip alacaklısının davalı takip borçlusu hakkında ilamsız icra takibi başlattığı davalı takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve ferileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasında davacının işyerine 26/12/2013 tarihinde proje teklif dökümanı adlı sözleşme ile CRM (Müşteri ilişkileri yönetimi) proje yönetimi ve insan kaynakları İnplementasyonu hizmetlerine ilişkin sözleşme imzalandığı, sözleşme bedelinin 25.000,00 USD destek ve isteğe bağlı özelleştirme fiyatının bir aylık süre için 700,00 USD özelleştirme hizmeti bedelinin bir adam/gün bedelinin 350,00 USD, diğer ürün ve hizmetler bedelinin bir adet 995,00 USD / yıllık olarak belirlendiği, ödeme şeklinin proje başlangıcında % 30 canlı kullanıma geçişte % 70 olarak kararlaştırıldığı, davacının ilk % 30’luk ödemeyi 28/04/2014’te yaptığı, % 20 oranında ödemeyi 02/09/2014 tarihinde yaptığı anlaşılmış, davacı tarafından davalıya gönderilen Beykoz … Noterliği’nin … tarihli ihtarnamesinde özetle; “tarafımızca yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerden en önemlilerinden biri, proje teklif dökümanının konusunu oluşturan proje adımlarının belirtilen başlangıç ve bitiş tarihlerinde ifa edilmesidir. Fakat bu yükümlülükler proje teklif dökümanında belirtilen zamanda ifa edilmemiş olup, 6098 sayılı TBK kapsamında düzenlenen “temerrüt” hükümleri çerçevesinde temerrüde düştüğümüz işbu ihtarnamenin tarafımıza tebliğ tarihi itibariyle anlaşmamızı geriye etkili de olacak şekilde fesh ettiğimiz, müvekkil tarafından bu anlaşma için tarafımıza ödenmiş olan 32.276,64 TL’nin işbu ihtarın tebliğinden itibaren en gen 2-3 gün içerisinde müvekkilim … Bankası hesabına iadesine.” ihtarının olduğu görülmüş, taraflar arasındaki ihtilafın sözleşme gereğince davalının edimlerini süresi içerisinde yerine getirip getirmediği, davacının sözleşme kapsamında ödemiş olduğu bedelin iadesini işbu huzurdaki dava ile davalıdan isteyip isteyemeceği hususundan kaynaklandığı anlaşılmakla sözleşmenin 26/12/2013 tarihinde imzalandığı, ihtarnamenin 25/02/2016 tarihinde düzenlendiği, sözleşmede %30’luk ödemenin proje başlangıcında ödeneceğinin kararlaştırıldığı, (06/01/2014 tarihinde) dava dosyasında yer alan ödeme dekontuna göre davacı ilk % 30’luk ödemeyi 28/04/2014 tarihinde gecikmeli olarak yaptığı, dolayısıyla kendi edimini gecikmeli olarak ifa ettiği, davalı tarafından işe başlama onayının haklı olarak geç verildiği ve onay geç verildiği için sözleşme konusu işin yapımına davalı tarafından kusuru olmaksızın gecikmeli olarak başladığı bu nedenle sözleşmede belirtilen sürelerin geçersiz hale geldiği davalının üstlenmiş olduğu işi tamamlamakta temerrüde düşmesi için TBK madde 117. Hükmü uyarınca muaccel bir borçlunun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer hükmünü içermekle davacının davalıya böyle bir ihtarname göndermediği dosyada mevcut ihtarnamede yalnızca sözleşmenin tek taraflı olarak fesh edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Alınan bilirkişi raporunda davalının sözleşme ile üstlenmiş olduğu işlerin büyük bir kısmını tamamlandığı, her ne kadar bir kısmını tamamlayamamış ise de bunda bir kusurunun bulunmadığı, dolayasıyla davacının davalıya ödemiş olduğu iş bedeli tutarının iadesini talep etmekte haklı olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ödemelerinin gecikmesi sebebiyle işe geç başlanıldığı iddia edilmiş ise de, bunun dosya kapsamına uygun olmadığı, sözleşmede 3 iş günü içerisinde cevap verilmemesi halinde raporunun davacı tarafından kabul edileceği varsayılacağının belirlendiği, 19.02.2016 tarihine kadar taraflar arasındaki yazışmanın devam ettiği, sözleşmenin ifa tarihlerinin işlevsiz hale gelmesinin çok ciddi bir iddia olduğu, sözleşmede ifa tarihi kararlaştırıldığından ihtarsız temerrüt hükümlerinin geçerli olduğu, dosyadaki yazışmalarda birden çok defa borçlunun temerrüde düşürüldüğü, yazılımların davalı ofisinde yapılacağının sözleşmede de yer aldığı, yapılan incelemeler sonucunda davacının ihtiyaçlarına göre son halin verilmediği hata bildirimlerinin mevcut olduğunun açık olduğu, davalının “hiçbir aşamada ek maliyetlendirme yönündeki bir beyanının bulunmadığı ödeme yapılan kısmı da hak ettiği ancak davacının ihtiyacına göre son halin verilmediği ve hatalı bildirimlerin mevcut olduğunun görüldüğü” yönündeki beyanın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı, eser sözleşmesinin ani edimli bir sözleşme olduğu ve sözleşme gereği etkili olarak feshedildiğinden tamamlanmayan proje için ödenen tüm bedellerinin iadesinin gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı olarak davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhine … numaralı 22.04.2014 tarihli ve … numaralı 02.09.2014 tarihli hizmet faturalarından kaynaklı toplam 32.276,64 TL’nin davalıdan tahsiline yönelik takip başlatıldığı ve davalı tarafça süresi içerisinde itiraz dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 26.12.2013 tarihli Proje Teklif Dokümanı imzalanmış olup bu kapsamda davalı şirket tarafından davacı şirkete, CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) proje yönetimi ve insan kaynakları implementasyon hizmeti vermeyi taahhüt edilmiştir. Bahse konu sözleşmenin 1. maddesinde proje tanımı ve özeti belirlenmiş buna göre proje adımların temel olarak aşağıdaki şekildedir. – CRM Süreçleri – potansiyel müşteri, müşteri yönetimi ve fırsat – teklif yönetimi -Proje yönetim süreçleri – proje yönetimi, kontrat yönetimi, şikayet ve talep yönetimi -İnsan kaynakları süreçleri -HumanSoft uygulaması AS-IS modülleri -Canlı kullanım ve canlı geçiş sonrası bakım ve destek süreçlerinden oluşmaktadır. Sözleşmenin 5. maddesinde, proje planı ve kaynaklarının belirtildiği, 8. maddesinde fiyatlandırma kısmının yer aldığı ve her bir sürecin ayrı ayrı bedelle fiyatlandırıldığı, 4 sürecin (1. aşamada 30 gün, 13.500 USD, 2. aşama 40 gün, 18.000 USD, 3. aşama 1 lisans 30.000 USD, 4. aşama 20 gün, 9.000 USD olmak üzere toplam 70.5000 USD, %65 indirim 45.500 USD) toplam 25.000 USD bedele tekabül ettiği, poliçe başlangıcında ödemenin %30’u, canlı kullanıma geçiş kısmında %70’i olmak üzere destek hizmeti tamamlandıktan sonra %100’ünün ödenmiş olacağı belirlenmiştir. Uyuşmazlığa konu davada davacının, davalı tarafça tanzim edilen 22.02.2014 tarih … numaralı 19.541,69 TL bedelli, 02.09.2014 tarih … numaralı 12.734,95 TL bedelli faturaların ödendiği ancak yukarıda belirtilen proje teklif dokümanı uyarınca davalı tarafın projeyi başlangıç ve bitiş tarihlerinde ifa etmediği ve bu nedenle sistemin bir türlü çalışır duruma getirilemediğinden sözleşmenin davacı tarafça feshedildiği, davalıya ödendiği belirtilen 32.276,64 TL iadesi talep edildiği, iş bu bedelin iade edilmemesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın iptalinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça yapılan fatura ödemeleri incelendiğinde ise; 302679 numaralı 12.734,95 TL bedelli ve 302562 numaralı 19.541,69 TL bedelli faturaların ”CRM özelleştirme hizmetleri, CRM ve proje yönetimi, … insan kaynakları yazılımı, … yazılımı özelleştirmek hizmetleri” açıklamasıyla düzenlendiği ve davacı tarafça davalıya … Bankası aracılığıyla hesaptan EFT yapılarak ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflarca düzenlenen mail yazışmalarına ilişkin dosyaya sunulan bilgi ve belgelerde davacının yetkili çalışanları tarafından “sizden zaten çok uzun süren de geçen yıl bitmesi gereken bu projeyi kapatmak için ay sonuna kadar (01.06.2015) çok ama çok hızlı bir şekilde bu maddeleri temizlemenizi ve projeyi teslim etmenizi bekliyorum. Eğer bu tarihe dek teslimatı sorunsuz ve ayıpsız bir şekilde gerçekleştirilemez ise ödemiş olduğumuz tüm paraların bize iadesine istemek zorunda kalacağız ve projeyi maalesef bu aşamada iptal etmek zorunda kalacağız.” gönderilen maile yönelik davalı tarafça 19.02.2016 tarihli cevabi bildirimde ”gecikme için kusura bakma, giden gelen maillerin üzerinden geçerek süreci baştan sona analiz etmek istedim ve gördüm ki bu süreçte çok emek sarf etmişiz. Genel anlamda da istenilenleri yerine getirdiğimizi düşündüğümüz için geri ödeme yapmak istemiyoruz. Teklifimiz hala açıktır, devam edelim ve projeyi sonlandıralım. Bundan sonraki aksiyon sizin takdirinize kalmıştır.” 25.01.2016 tarihli bildirimde ise ”… ben drop ihtimalini düşünmek istemiyorum, çünkü son 1,5 ay içerisinde her iki tarafta çok emek sarf ettik. Hedefimiz ay sonuna kadar dokümantasyon dışında sistemin çalışır halde olmasını sağlayacağız. Dokümantasyon kolay bir iş değil, her şeyin oturması gerekiyor eğer sizin için de uygunsa onu projenin live olması sonrası başlatırız” şeklindedir. Davalı şirket temsilcisi tarafından gönderilen 08.02.2016 tarihli mailde ”… tarafından alınan hata CRM’nin kendisi hata veriyor ve nedense … ve …. çalışan mimari burada anlamsız bir hata alıyor. Baştan inceliyoruz. CRM as-is bug olduğunu düşünmüyorum. Çünkü elimizde çalışan versiyonlar var. O yüzden başta sorunları kendi tarafımızda kurgu yapıyoruz” şeklindedir. Beykoz … Noterliği vasıtasıyla davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamede uyuşmazlığa konu sözleşme ile ilgili olarak proje adımlarının belirlenen başlangıç ve bitiş tarihlerinde ifa edilmesi gerekirken bu hususun yerine getirilmediği, daha önce ihtar çekilmesine rağmen hiçbir yanıt alınmadığı ve bu nedenle işbu ihtarnamenin tebliğ tarihi itibariyle anlaşmanın gereği etkili olacak şekilde feshedildiği ve anlaşma nedeniyle ödenmiş olan 32.276,64 TL’nin tebliğden itibaren en geç 2 iş günü içerisinde davacı hesabına aynen iadesini talep edildiği belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde ise, davacının proje başlangıcında %50 ödemeyi yapmış olması gerekmesine rağmen sadece 19.541’lik kısmı ödediği ve yaklaşık 7 ay sonra da 12.734 TL’lik kısmı ödediği, projenin başlangıç faturasının vaktinde ödenmediği, davacı tarafın hizmet konusu olmayan birçok talepte bulunduğu, proje süresince gecikmeyle ilgili herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı tarafın sık sık proje yöneticisi değişikliğine gittiği ve her proje yönetici değiştiğinde ekstra talepler nedeniyle davalı şirketin zor durumda kaldığı iddia edilmiştir. Bilişim uzmanı Doç. Dr. …, mali müşavir … ve Borçlar Hukuku, Akdi Sorumluluk v.b. Uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen raporda özetle; (taraf vekilleri, davacı şirket yetkilisi ve bilirkişilerden Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 09.01.2018 tarihli tutanakta davacı şirketin merkezine gelindiği, davacı şirket yetkilisinin test sunucularından programlarda canlıya geçilemediği yönündeki beyanda bulunduğu ve 26.12.2013 tarihli proje teklif dokümanında geçen dava konusu yazılımların davacı sunucularında mevcut olmadığı, bu sebeple üzerinde teknik bir inceleme yapılamadığı belirtilmiştir) 26.12.2013 tarihli sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, davacının sözleşme konusu iş yerinin bedeline istinaden ödemesi gereken toplam tutarın 19.541,69 TL+ 12.734,95 TL olmak üzere toplam 32.276,54 TL olduğu, bu kısmı davacının ödediği, dava dosyasında yer alan mail yazışmalarında sözleşme konusu işlerin yapılmasına davalı tarafça başlanıldığı ancak işlerin tamamlanamadığı, eser sözleşmelerinde işin tamamlandığını ve teslim edildiğini ispat etme yükümlülüğünün davalıya (yüklenici) ait olduğu davalının sözleşme konusu işleri tamamlayıp teslim ettiğini ispat edilemediği düşünüldüğü, ancak davalının borçlarını ifada temerrüde düşmesi halinde sözleşmenin fesih edilebilmesi için davalıya ihtar çekilerek söz konusu işinin tamamlanması amacıyla (TBK md. 123) mehil verilmesinin gerektiği, bu mehilin verildiğine ilişkin dosyada ihtarnameye rastlanılmadığı, iş bu nedenle davacının sözleşmeyi haksız feshettiği ve ödemiş olduğu bedellerin iadesini talep edemeyeceği belirtilmiştir. Davacı tarafça bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde projenin tamamlandığı iddiasının davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, sözleşmenin 5. maddesinde sözleşme konusu iş etaplarının tamamlanması gereken tarihlerin belirtildiği bu nedenle de temerrüde düşürmek için ayrıca bir süreye ve ihtara gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Uyuşmazlığa konu sözleşmenin 5. maddesinde – CRM ve proje yönetimi kısmının 70 gün, Human Soft insan kaynakları yönetiminin toplam sayısının 20 gün olarak belirtildiği ve proje adımları kısmında işlemlerin ayrıştırılarak (örneğin analiz ve tasarım çalışmaları aşamasının başlangıç tarihi 13.01.2014 ve bitiş tarihi 05.02.2014) tarihlerin ve ayrılan gün sayısının belirlendiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyetince sunulan ek raporda özetle; Ocak 2014 tarihinde taraflar arasında bir toplantı yapıldığı, davalı tarafça tanzim edilen 302562 numaralı faturanın 28.04.2014 tarihinde ödendiği ve bu ödeme tarihi olan Nisan 2014 dönemini işe başlama dönemi olarak kabulünün gerektiği, davalı bilgisayarında taraflar arasındaki projeye konu olduğu bildirilen yazılımın terminal üzerinden görülüp üzerinde çalıştırıldığı, söz konusu yazılımın işlevsel olarak çok fazla modülden oluştuğu, inceleme tarihinde test aşamasında çalışır durumda olduğu görülmekle birlikte, veri tabanı verilerinin buradaki kayıtlar da olmadığı, davacı tarafında girilen verilerin davacının özel müşteri ve kayıtlarını içerdiği için davalı tarafça alınmayacağı, incelemede ayrı ayrı rastgele modüller seçilerek çalıştırıldığı ve ekran görüntülerini alındığı, bu haliyle davalının davacıya verdiği programın çalışır durumda olduğu anlaşılmakla birlikte, 26.12.2013 tarihli sözleşmede (potansiyel müşteri ekranı başlığı altında) programın davacı ihtiyaçlarına göre belirleneceği ve yazılımın incelenmesinde ise sözleşmede var sayılana uygun olduğu ancak davacının isteğine göre düzenlenebileceği tanımına son haliyle uyup uymadığını, uyumuyorsa nelerin uymadığı konusunda taraflardan bilgi almanın mümkün olmadığı, davalının yoğun emek sarf ettiği bu haliyle ödeme yapılan kısmı hak ettiği ancak davacının ihtiyaçlarına göre son halini verilemediği ve hata bildirimlerin mevcut olduğu, davacının bu sebeple kalan ödemeyi haklı olarak yapmadığı, davacının adresine gidildiğinde ilk incelemede programın silinmiş olduğu, bu haliyle davalının davacıya yaptığı yazılımın silindiği ve sunucuda mevcut olmadığından iadesi mümkün bulunmadığı, projenin 26.04.2014 tarihinde canlıya geçmesinin gerektiği, sözleşme hükmüne göre iş bedelinin %30’unu işbaşında yani 06.01.2014 tarihinde ödenmesi gerektiği ancak ödeme dekontlarına göre %30’luk ödemenin 28.04.2014 tarihinde gecikmeli olarak yapıldığı, bu haliyle sözleşme konusunda işin yapımına davalı tarafından haklı olarak gecikmeli olarak başlanıldığı, işin yapımına gecikmeli olarak başlanıldığı için etaplarının bitimi için öngörülmüş olan sürelerin (belirli vade) onu işlevsiz hale geldiği bu nedenle TBK 117 maddesi hükmüne göre davacının davalıyı temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürmesi gerektiği, dolayısıyla davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının bulunmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen proje teklif dokümanının incelenmesinde sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu açıktır. Tam iki tarafa borç yüklen sözleşmelerde her iki tarafta birbirlerine karşı asli bir edimi yüklenmektedir. Taraflardan her birinin edimi, diğer taraf ediminin bu sebeple karşılığını oluşturur ve bu anlamıyla edimler arasında karşılıklılık ilişkisi bulunmaktadır. TBK m. 90-98 ifa zamanını düzenlemiştir. Bu maddelerin incelenmesinde 90-94 maddeleri sürelerinin belirlenmesine, borcunu muacceliyetine, 95. madde sürenin uzatılması, 96. madde erken ifaya, 97-98 maddeleri ise iki tarafa borç yüklen sözleşmelerde karşılaşılan sorunların çözümüne ayrılmıştır. İfa zamanı, her şeyden önce alacaklı olan borçludan edimin ifasına isteyebileceği, gerektiğinde bu amaçla dava açabileceği, borçlununda edimini ifa zorunda olduğu zamanı ifade eder. Taraflar sözleşmeyi yaptıkları sırada edimin ifa edilebileceği zamanı belirleyebilirler. Edim, sözleşmeden doğan bir edim olabileceği gibi, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme den doğan bir edim de olabilir. Taraflar, bir vade veya süre tayin etmişlerse, borç ancak vadenin gelmesi, sürenin dolmasıyla muaccel olur. (Prof. Dr Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hukuku, s:1077) -İfa zamanını uzatma sözleşmesi: TBK, ifa zamanını uzatma sözleşmesinin düzenlemiş değildir. Ancak, taraflar daha önce sözleşme yaparken tayin ettikleri ifa zamanını (muacceliyet anını) sonradan anlaşarak uzatabilecekleri gibi, muaccel olan borcun ifa zamanını yeni bir sözleşme ile uzatma hakkına sahiptir. Nitekim, TBK m. 95 sürenin uzatabileceğini açık olarak hükme bağlamıştır. İfa zamanının uzatılmasına, uzatma, erteleme veya süre verme denilir ve bu alacaklının tek taraflı bir irade beyanı ile değil taraflarca yapılan uzatma sözleşmesiyle gerçekleştirilir. Uzatma sözleşmesiyle alacaklı, sonradan borçluya borçlanmış olduğu edimin ifasını erteleme, uzatma yetkisi vermektedir. Alacaklı, uzatma süresi içinde ifayı ertelediği, dolayısıyla alacağı talep edemeyeceği için burada bir hakkın ileri sürülmesinden geçici olarak feragat söz konusudur. Uzatma ,akdi bir nitelik taşıdığından, alacaklı bundan tek taraflı olarak dönemez. Uzatma sözleşmesi asıl sözleşme şekle bağlı değilse, hiçbir şekilde tabi değildir. Uzatma, muacceliyet zamanını ertelediği için borcu içeriğinin değiştirilmesi sonucu doğurur. Uzatma sözleşmesinin geçerliliği tarafların fiil ehliyetine sahip bulunmaları ve irade beyanlarına karşılıklı ve birbirine uygun olmasına bağlıdır. Vade veya sürenin uzatılması açık olarak kararlaştırılabileceği gibi örtülü olarak kararlaştırılabilir. Örneğin, bir teminat veya ifa amacıyla düzenlenen poliçenin kabulü halinde örtülü uzatma söz konusudur (Prof.Dr Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hukuku, s:1079-1080) TBK 95 maddesinde süre uzatılmış ise yeni süre aksi kararlaştırılmış olmadıkça önceki sürenin sona ermesini izleyen 1. günden itibaren başlayacağı belirtilmiştir. Uzatma sözleşmelerinde borcun muacceliyet zamanı ertelenmiş olmakla, borçlunun temerrüdü gerçekleşmez. Uzatma hukuki niteliği itibariyle özellikle alacak hakkının ileri sürme, borçtan faiz talep etme hakkını engelleyen maddi bir olaydır. Bu nedenle uzatma, taraflarca ileri sürülmesi bile hakim tarafından re’sen göz önünde bulundurulur. Uzatma sözleşmesi ile alacaklı borçluya yeni bir süre verildiği, muacceliyet ve ifa zamanını uzattığı için bununla aynı zamanda borçlunun sahip olduğu ifa edilebilirlik süre ve hakkının uzatılıp uzatılmadığı sorunu ortaya çıkabilir. Kanımızca, kesin ve genel bir kural koymaktan kaçınılmalı; sorun sözleşme hükümleri ve her olayın özellikleri göz önünde tutularak yorum yoluyla çözümlenmelidir (Bkz. Bucher sh:405, Weber -BK OR Art. 75 N 107) Davaya konu somut olayda ise, davacının bilgisayarlarında dava konusu yazılımların silinmiş olması sebebiyle canlıya geçip geçmediği konusunda teknik inceleme yapılamadığı, davalı bilgisayarında taraflar arasındaki projeye konu olduğu bildirilen yazılımın terminal üzerinden görülüp çalıştırıldığı ve söz konusu yazılımın işlevsel olarak çok modülden oluştuğu, test aşamasında çalışır durumda olduğu ancak veritabanı verilerinin buradaki kayıtlar da olmadığı, programın davacının ihtiyaçlarına göre belirlenebileceğinin sözleşmede belirlendiği ancak davacının isteğine göre hizmetin son halinin uyup uymadığı konusunda taraflardan bilgi alınamadığı anlaşılmakla ve davalı bilgisayarlarında incelenen yazılımın çalışır durumda olduğu yönündeki tespit ve hata bildirimleri de nazara alındığında davalının bu haliyle ödeme yapılan kısmı hak ettiği yönündeki tespitin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 5. maddesinde proje planı ve kaynaklarının belirlendiği, ilk proje adımı olarak belirlenen kickoff işleminin başlangıç tarihi 06.01.2014, proje teklif dökümanın projenin canlı kullanıma geçişinin 26.04.2014 olarak belirlendiği, sözleşmenin 9.maddesi uyarınca proje başlangıcında sözleşme bedelinin %30’u, canlı kullanıma geçiş kısmında bedelin %70’inin ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin iş bu maddeleri nazara alındığında bedelinin %30’unun işin başında yani 06.11.2014 tarihinde ödenmesi gerekir iken davacı tarafından ilk %30’luk kısma tekabül eden ödeme 28.04.2014 tarihinde yapılmış olup, iş etaplarının bitimi için öngürülmüş sürelerin belirli vade olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, davalı tarafça işe başlama onayının geç verilmesi sebebiyle gecikmeli olarak başlanıldığı, bu haliyle sözleşmede belirli vade şeklinde belirlenen iş etaplarının bitim süresinin zımmi olarak uzatıldığı anlaşılmaktadır. İş bu nedenle; davacı tarafça TBK madde 117 uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile davalının temerrüte düşürülmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında davacı tarafça Beykoz … Noterliği aracılığıyla sözleşmenin geriye etkili olacak şekilde feshedildiği belirtilmiş ise de ”muaccel bir borcum borçlusu, alacaklının ihtarnamesiyle temerrüde düşer” hükümleri gereğince davalının temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Açıklamalar uyarınca; mahkemece davanın reddine dair karar verilmesinin dosya kapsamı uygun olduğu ancak mahkeme gerekçesinin, yukarıda yer alan bilgiler nazara alındığında yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜNE, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2016/1268 Esas, 2018/1226 Karar sayılı ve 13/12/2018 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
A) Davanın REDDİNE, 2-İlk Derece Mahkemesi yönünden ; a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça yatırılan 389,83 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 309,13 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE, b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,c-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,Ç -Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,d-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ye göre tayin ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 3-İstinaf İncelemesi Yönünden;a-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,b-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,c-Davacı tarafça sarf edilen 235,43 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilemesine, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine, d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/11/2022