Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/88 E. 2021/150 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/88
KARAR NO : 2021/150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2017
NUMARASI: 2014/386 Esas – 2017/817 Karar
DAVA KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili kooperatife 29/04/1997 tarih, … nolu ortaklık giriş formu ile ortak olduğunu, kooperatif tarafından tanzim edilen 176 ortaklık nosu ile çevre ve aidat borçları listesinde davalının toplam borcunun 133.078,60 TL olduğunu, davalıya borcun bildirildiğini, ödeme yapmaması üzerine davalı aleyhinde Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız ve dayanaksız şekilde takibe ve borca itiraz ettiğini, davalının inşaatların tamamlanmamış olduğu yönündeki itirazının hukuki niteliğinin bulunmadığını zira üyelerden alınacak aidat borçları ile kooperatifin inşaatı tamamlayabileceğini, aidat miktarlarının kooperatif genel kurullarınca tespit edildiğini, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2009/674 E. sayılı dosyasında davalının devreden üyeden talep ettiği daire bedelleri hakkındaki davanın derdest olup, Yargıtay aşamasında bulunduğunu, devreden üye ile davalı arasındaki davanın kooperatifi ilgilendirmediğini, davalının kooperatif aleyhindeki alacak davasının reddedildiğini, ortaklık ilişkisi devam ettiğinden üyelik nedeniyle davalının kooperatife olan aidat vs. borçlarını ödemesi gerektiğini talep edilen alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif ile müvekkili arasında 09/06/1997 tarihinde dava dışı … de imzaladığı devir sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmeye göre 09/06/1998 tarihinde kooperatif bünyesinde bulunan A blok 4. normal kattaki 22 nolu dairenin 1.760.000,00 TL karşılığında müvekkiline teslim edileceğini ancak aradan geçen uzun yıllara rağmen dairenin teslim edilmediğini, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2009/674 E. nolu dosyasında açılan davada müvekkili lehine karar verildiğini, temyiz aşamasında miktarın müvekkili lehine arttırılması gerekçesi ile kararın bozulduğunu, karar düzeltmeden sonra İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/1299 E. 2013/439 K. nolu dosyasında Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden karar verildiğini, dosyanın davalıların temyizi üzerine Yargıtay da bulunduğunu, davanın tüm aşamalarında davalı kooperatifin bu davaya konu alacaktan kesinlikle söz etmediğini, … fiili olarak kooperatifte söz sahibi olduklarını inşaatı da aslında onların yaptığını, anılan davanın müvekkili lehine Yargıtayca bozulmasından sonra davalı kooperatif tarafından Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine fahiş bedelli icra takibi başlattığını, olayların zamanlamasının önemli olduğunu, davacı kooperatifin müvekkilini ortağı olarak gördüğünü, daire hakkının halen bulunduğunu kabul ettiğini, bu hususun davacı kooperatife sorulmasını talep ettiklerini, alınacak cevaba göre beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, icra takibinde borcun sebeplerinin belirtilmediğini, Tüketici Mahkemesindeki dosyada ortaya çıktığı üzere müvekkilinin davacı kooperatife toplam 1.560.000.000 (Eski TL) TL ödeme yaptığını, müvekkiline başkaca ödeme yapması gerektiği konusunda hiçbir ihtar yada uyarı yapılmadığını, hiç bir Genel Kurul toplantısına davet edilmediğini, davacı tarafça kooperatif ana sözleşmesi, Genel Kurul Kararları, çağrıları, yapılan tebligatların sunulması gerektiğini, bu belgeler sunulduğunda beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, davacının ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunun 23.maddesindeki ortaklar arasındaki eşitlik ilkesinin dikkate alınması gerektiğini, davacı vekilinin yetkisinin usulüne uygun olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/386 E. 2017/817 K. sayılı 20/11/2017 tarihli kararı ile; “…Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, ortaklık belgesi, ihtarnameler, genel kurul toplantı tutanakları, kesinleşen İstanbul 3.Tüketici Mahkemesinin 2012/1299 esas sayılı dava dosyası içeriği, bilirkişi kök ve ek raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı kooperatif davalının üye olduğu dönem içerisinde aidat borçlarını ödemediğini iddia ederek 1998-2008 dönemlerindeki 10.045,00 TL aidat ana para alacağı ile genel kurul kararları uyarınca belirlenen aylık % 12 faiz oranı üzerinden 123.033,60 TL faiz olmak üzere toplamda 133.078,60 TL alacağın tahsili için ana para ve faiz ayrımı yapmaksızın toplam alacağı asıl alacak olarak göstermek suretiyle 13/03/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatmıştır. Takip talebinde görüleceği üzere, 14/10/2011 tarihine kadar faiz hesabı yapılmıştır. Dosyada mevcut kooperatif ortaklık giriş formuna göre davalının 29/07/1997 tarihinde 88 m2 daire için ortaklık girişinin yapıldığı görülmüştür. 30/04/1997 tarih 53 nolu yönetim kurulu kararıyla davalı …’in aynı zamanda kooperatif inşaatını yapan kooperatif ortakları … ile yaptığı devir sözleşmesi ile kooperatife ortak olduğu anlaşılmıştır. Davalının ortaklık başlangıç tarihi 30/04/1997 ‘dir. Dosyaya celp edilen kooperatif genel kurul toplantı evraklarından anlaşıldığı üzere davalı, devir tarihinden sonraki kooperatif genel kurul toplantılarına çağrılmış, hazirun listelerinde de adına yer verilmiştir. Davalı taraf tüketici mahkemesindeki dava sonucunda kooperatif ortaklığının sona erdiğini savunmuş ise de, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi dosyasına … vekili tarafından ibraz olunan 08/12/2010 tarihli temyiz dilekçesinde açıkça kooperatif ortaklığına giriş belgelerinin 29/04/1997 olduğu, oysa daire devir sözleşmesinin daha ileri tarih olan 09/06/1997 tarihinde imzalandığını, müvekkili …’in ortaklık hakkından bağımsız olarak ve kooperatifin onayı ile daire devir sözleşmesini imzaladığını belirttiği, diğer yandan daire devir bedelinin devreden kişilerden iade alınmış olmasının kendiliğinden davalının kooperatif ortaklığının sona ermesi anlamına gelmeyeceği açıktır. Zira, 1163 Koop.K.’da kooperatif ortaklığının hangi hallerde ve ne şekilde sona ereceği açıkça düzenlenmiştir. Davalı kooperatiften istifa etmemiştir. Her ne kadar 23/11/2011 tarih ve 208 sayılı yönetim kurulu kararı ile davalının kooperatif ortaklığından ihraç edilmesine karar verilerek bu yönde Bakırköy … Noterliğinden gönderilen 06/12/2011 tarih … yevmiye nolu ihtar mevcut ise de, bu ihtarname davalıya tebliğ edilememiştir. Bir an için davalının ihraç edildiği ve bu ihracın kesinleştiği düşünülse dahi, davacı kooperatif icra takibinde 1998-2008 dönemindeki aidat alacakları ile 14/10/2011 tarihine kadar işlemiş faiz talep etmiştir. Dolayısıyla kooperatif üyeliğinin devam ettiği dönemi kapsayan aidat alacakları ve faizleri istenmiş olduğundan ve ihraç kararı kesinleşene kadar üyelik hak ve yükümlülükleri devam edeceğinden sonrasındaki ihraç kararının huzurdaki davaya etkisinin olmadığı anlaşılmıştır.Bilirkişi kurulunun ek raporunda Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatları uyarınca TBK’nun 120.maddesindeki faiz kısıtlamasına göre yapılan hesaplamalar mahkememizce benimsenmiştir. Bu hesaplamaya göre kooperatif genel kurul kararları ile belirlenen 1998 yılı için 1.800,00 TL, 2000 yılı için 2.450,00 TL, 2003 yılı için 1.200,00 TL, 2007 yılı için 1.200,00 TL, 2008 yılı için 1.200,00 TL olmak üzere toplam 7.850,00 TL aidat asıl alacağı, TBK’nun 88 ve 120.maddelerindeki faiz sınırlamaları dikkate alınarak yasal faizin 2 katı oranında yıllık % 18 faiz oranı üzerinden 14/10/2011 tarihine kadar 12.821,68 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamının 20.671,68 TL olduğu, davalının aidat borçlarını ödediğine dair ödeme belgesi ibraz etmediği, neticeten davacı kooperatifin 20.671,68 TL toplam alacak talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabulüne, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin 7.850,00-TL asıl alacak, 12.821,68-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.671,68-TL alacak üzerinden devamına, bu miktarın içerisindeki asıl alacak 7.850,00-TL’ye takip tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz uygulanmasına, hükmolunan asıl alacak miktarı genel kurul kararlarıyla belirlendiğinden likit kabul edilmekle asıl alacağın takdiren %20’si tutarı davacı yararına icra inkar tazminatına, fazla istemin reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı yanın kötüniyet tazminatı isteminin de reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davalı vekiline 14/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili 28/12/2017 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafa verilen süre ve kesin sürelere rağmen bilirkişi ücreti yatırılmadığından, mahkemece yeniden kesin süre verilerek usul hukuku hükümlerine aykırı davrandığını, bilirkişi incelemesinin geçersiz sayılarak mevcut delil durumuna göre karar verilmesi gerektiğini, yine 14/01/2014 tarihli celsede yetkilendirme ile ilgili davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine ve süresinde işlem yapılmadığını ancak dosyaya devam edildiğini, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/1299 E. 2013/439 K. sayılı dosyası ile tarafların birbirlerine karşı yükümlülükleri olmadığının hükme bağlandığını ve bu dosyada davacı kooperatifin alacaklı olduğundan bahsetmediğini, davalının sözleşmeyi imzaladığı ilk günden itibaren hiçbir genel kurul toplantısına çağrılmadığını, alınan kararlar ve ödenmesi gereken aidat miktarı yönünden bir bildirim yapılmadığını, davalı peşin ödemeli ortak olduğu için aidat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/1299 E. sayılı dosyasında verilen karar ile davalının, kooperatiften değil 3. kişilerden bedel talep edebileceği hüküm altına alındığından, davacı ve davalı arasında alacak verecek ilişkisi olamayacağının açık olduğunu, müvekkilinin halen ortak olarak görülüp görülmediğine ilişkin soruya davacı tarafça halen ortak olarak gördükleri yönünde yanıt verildiğini ancak mahkemenin davacının beyanını görmezden gelerek, Bakırköy …. Noterliğinden gönderilen 06/12/2011 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin müvekkili davalıya tebliğ edilmemesine rağmen davalının bu dosyadaki ortak değilim şeklindeki beyanı sonucunda bu durumu bilerek kabul ettiği yönünde hukuka aykırı yorumda bulunulduğunu, ortaklığın sona erdiğini kabul eden mahkemenin bu kabul ile davalının borçsuz olduğuna da karar vermesi gerekirken aksi yönde karar verildiğini ve borçlu olmasının gerekçelendirilmediğini, davalının ihraç edilen üye olduğunun kabul edilmesi halinde ise davalının aidatlar dahil tüm ödediklerini istemeye hakkı olacağını, mahkeme kararının kendi içinde çelişkili olduğunu, 1163 sayılı yasa gereğince tüm ortakların eşit hak ve vecibelere sahip olması gerektiğinden diğer ortaklara da eşitlik ilkesine uygun olarak borç tahakkuk ettirildiğinin davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalıya verilmiş bir daire olmaksızın aidat talep edilmesinin dayanağının bulunmadığını, istenilen asıl alacak ve faizin belgelendirilmediğini, sadece tek taraflı hesap çizelgesi sunulduğunu, genel kurul tutanaklarında aidatlarını ödemeyen diğer üyeler yönünden faiz talep edilmediğini, bilirkişi raporunda günümüze kadar faiz hesaplanmış olmasına rağmen kararda takip tarihine kadar faiz hesaplanmış gibi hüküm kurulduğunu, davacının alacaklı olduğu kabul edilse dahi alacakları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan aidat alacaklarının zamanaşımına uğradığını, mahkemece kabul edilen kısım yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine rağmen reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğini, davacı tarafça kooperatif defterlerinin ibraz edilmediğini ve incelenmediğini, davalının kooperatif ortağı olmadığı yönünde tespit davası açmak için süre talep edilmesine rağmen mahkemece şifahen gerek olmadığı belirtilerek hüküm kurulduğunu, davalı müvekkilinin kooperatif ortağı olmadığına ilişkin davayı karar tarihinden sonra açtıklarını belirterek Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/386 E. 2017/817 K. sayılı 20/11/2017 tarihli kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava; kooperatif üyeliğinden kaynaklanan aidat borçlarının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalı aleyhine 133.078,60 TL alacağın tahsili için 13/03/2013 tarihinde ilamsız icra takibi başlatılmış, borç sebebi kooperatif yönetim kurulunun 30/04/1997 tarih ve 53 sayılı kararı ile 176 sayılı kooperatif üyeliğinden kaynaklanan 14/10/2011 tarihine kadar genel kurullarda taahhüt edilen ödenmeyen bedeller (aidat borcu vs) ve faiz olarak belirtilmiş, ödeme emrinin davalıya 25/03/2013 tarihinde tebliği sonucu davalının 28/03/2013 tarihinde borca itiraz etmesi üzerine, dava İİK 67. maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmıştır.İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi dosyası incelenmiş olup, davacı … tarafından, davalılar … ve … (kooperatif kurucu üyesi ve müteaahhit) ve … (mimar) ile imzaladığı daire devir sözleşmesi kapsamında satın aldığı dairenin kendisine sözleşme gereğince halen teslim edilmemesi nedeniyle dairenin bedelinin ödenmesi, kira kaybının ve her türlü zararının tazmin edilmesi talepli 21/03/2005 tarihinde açtığı dava ve aynı şahıslara aynı dava konusuna ilişkin 07/06/2007 tarihinde birleştirme talepli açtığı ikinci davada yapılan yargılama neticesinde İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2009/674 E. 2010/544 K. sayılı kararı ile; MK. 706, BK. 213 Tapu Kanunu 26 Md.lerinde, taşınmazların satışlarının resmi şekilde yapılması emredici hükmü gereğince, taraflar arasında tapulu taşınmaza ilişkin yapılan harici sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerde haksız iktisap kuralları uyarınca, herkes sözleşmenin feshini ve sözleşme gereğince verdiğini geri isteme hakkına sahip olduğundan dairenin sözleşmede kararlaştırılan bedeli 1.760,00 TL (YTL), davacı tarafından ödenen bedel 1.560,00 TL (YTL) olup ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı ortalama değerin 21.925,48 TL olduğu, ödenen kısma isabet eden daire değerinin ise 48.750,00 TL olduğu, taraflar arasındaki sözleşme geçersiz ve tazminat istemine konu olan bağımsız bölümün İmar Mevzuatına aykırı olması nedeni ile davacının talebinde haklı olduğu, davalıların bu alım-satım nedeni ile haksız zenginleştiği miktarın tarafların mali ve içtima-i durumları, paranın alım gücü ve ekonomik gelişmeler ve gayrimenkul değerlerindeki artışlar gözetilerek 30.000,00 TL olabileceği takdir edilmekle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile davacının taşınmaz için ödediği bu bedelin 10.000,00 TL’sinin 21/03/2005, 20.000,00 TL’sinin de 07/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ile … alınıp davacıya verilmesine, her ne kadar davacı vekili sözleşmeye dayanarak kira bedeli istemiş ise de davacı daire bedelini istemekle davalı ile arasındaki sözleşme ilişkisinin bittiğini kabul etmiş olup, artık fesih edilen sözleşmeye dayanarak ayrıca kira talebinde bulunamayacağından bu talebin reddine, davacı ile davalı … arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davacının ödemelerini … yaptığı, bu nedenle bu davalının haksız zenginleşmesinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle kooperatif hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi sonucu Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14/11/2011 tarih, 2010/15009 E. 2011/16554 K. sayılı ilamı ile “…Davalı gerçek kişiler aynı zamanda yüklenici sıfatına haiz olup, taraflar arasındaki yapılan kooperatif hissesinin devrine ilişkin yazılı sözleşme de davalı Kooperatif tarafından onaylanmak suretiyle geçerli olarak tanzim edilmiştir. Hal böyle olunca, davacı sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği tarih olan dava tarihindeki taşınmazın rayiç bedelini isteyebilir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin 2012/1299 E. 2013/439 K. sayılı kararı ile; Yargıtıyca taraflar arasındaki sözleşme geçerli olduğu kabul edildiği için davacının kendisine teslim edilmeyen taşınmaz mal nedeni ile davalının edimini yerine getirmemesinden kaynaklanan zararını ve taşınmazın rayiç değerini davalılardan isteme hakkı mevcut olduğundan, davacının ödediği kısma isabet eden daire değeri olan 48.750,00 TL yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’sinin 21/03/2005, 38.750,00 TL’sinin de 07/06/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ile …den alınıp davacıya verilmesine, fesih edilen sözleşmeye dayanarak ayrıca kira talebinde bulunamayacağından kira bedeli talebinin reddine, davacı ile davalı … Kooperatifi yönünden davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07/05/2014 tarih, 2013/32346 E. 2014/14710 K. sayılı ilamı ile onanmış ve karar düzeltme talebinin Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26/02/2015 tarihli ilamı ile reddedilmesi neticesinde karar kesinleşmiştir. Davalı ile … ve … arasında 09/06/1997 tarihinde imzalanan Daire Devir Sözleşmesinin; S.S. Halkalı Bizimkent Konut Yapı Kooperatifi tarafından inşa ettirilmekte olan Küçükçekmece … Mevki, … DPIIa pafta, … ada, … parsellerde … adına kayıtlı A1 blok 4. normal kattaki 22 nolu dairenin …’e devrine ilişkin olup, devri yapılan dairenin fiyatının 1.760.000.000 TL (eski Türk Lirası) olduğu ve ekli ödeme planına göre senetlerle ödeme yapılacağının kararlaştırıldığı, teslim tarihinin çevre düzeni, iskan ve kat mülkiyeti işlemleri hariç bir yıl olarak belirlendiği, sözleşmenin 2/e maddesine göre konut kredisi, çevre düzenlemesi, tapu elektrik, su doğalgaz, telefon, vergi gibi harcamaların daire fiyatının dışında olduğu, dairenin anahtar teslimi yapımından ve devralana tesliminden hem kooperatif yönetiminin hem de devredenlerin sorumlu olduğunu, 5. maddesinde sözleşmenin imzalanmasından itibaren devredilen daire ile ilgili kooperatif haklarının devrana geçtiği belirtilmiştir. Sunulan 02/05/1997-10/03/1999 ödeme tarihli 26 adet senedin toplam değeri 1.560.000.000 TL (eski Türk Lirası) olup, senetler üzerinde davacı kooperatifin kaşesi/imzası ile “tahsil edildi” ibresi yer almaktadır ve kooperatif üye defterinin davalıya ait ortak sayfasında üye aidat tahsilatı kısmında davalının imzaladığı senetlerdeki tarih ve miktarlara istinaden yapmış olduğu ödemeler yazılarak davalının toplam 1.560.000.000 TL (eski Türk Lirası) ödeme yaptığı kaydedilmiştir. İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 2012/1299 E. 2013/439 K. sayılı kararında ise …’in ödemeleri … yaptığının tespiti ile ödenen bedelin bu şahıslardan alınmasına, “davalı …Kooperatifi yönünden dava incelendiğinde; bu davalı ile davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, davacının ödemelerin … yaptığı, bu nedenle bu davalının haksız zenginleşmesinden söz edilemeyeceği” gerekçesiyle kooperatif hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı kooperatifçe, davalı adına 29/04/1997 tarihli ortaklık belgesi düzenlenmiş, belge üzerinde “ortak no” kısmı boş bırakılmış ayrıca bila tarihli ortaklık giriş formu ile taahhütname davacı ve davalı tarafından imzalanmış, bu belgelerde davalıya tahsis edilecek konut A tipi 88 m2 olarak belirtilmiş, kooperatif yönetim kurulunun 30/04/1997 tarih ve 53 no’lu kararı ile 176 no’lu üye …’nın üyeliğini … devrettiğine karar verilmiştir. Bakırköy …. Noterliğinin 14/10/2011 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesinin davacı kooperatif tarafından, davalıya keşide edildiği, kooperatif yönetim kurulunun 03/08/2011 tarih ve 204 sayılı kararı ile kooperatif ana sözleşmesinin 14.maddesi uyarınca genel kurul tarihlerine göre, kooperatife olan 05/06/1998-2.125,00 TL, 30/04/2000-3.900,00 TL, 29/06/2003-2.220,00 TL, 30/05/2007-1.800,00 TL olmak üzere toplam 10.045,00 TL anapara, aylık %12 faiz oranına göre 05/06/1998-2011 arası 36.720,00 TL, 30/04/2000-2011 arası 56.160,00 TL, 29/06/2003-2011 arası 22.377,60 TL, 30/05/2007-2011 arası 7.776,00 TL olmak üzere 123.033,60 TL faiz ve toplam 133.078,60 TL (10.045,00 TL anapara ve 123.033,60 TL faiz) borcun ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi aksi halde ana sözleşmenin üyelikten ihraca ilişkin hükümleri gereğince ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin bila tebliğ iade edildiği, Bakırköy …. Noterliğinin 25/10/2011 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesinin, davacı kooperatif tarafından, davalıya keşide edildiği, Bakırköy …. Noterliğinin 14/10/2011 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesinin tebliğine rağmen ödeme yapılmadığı belirtilerek, 133.078,60 TL borcun ihtarnamenin tebellüğ tarihinden itibaren nakden ve defaten ödenmesinin aksi halde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin tebliğine dair bir kayıt bulunmadığı, Bakırköy …. Noterliğinin 06/12/2011 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamesinin, davacı kooperatif tarafından, davalıya keşide edildiği, Bakırköy …. Noterliğinin 14/10/2011 tarih … yevmiye no’lu ve Bakırköy …. Noterliğinin 25/10/2011 tarih … yevmiye no’lu ihtarnamelerine rağmen borç ödenmediğinden yönetim kurulunun 23/11/2011 tarih ve 208 sayılı kararı ile kooperatif üyeliğinden çıkartıldığının ihtar edildiği, ihtarnamenin tebliğine dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır. Kooperatif yönetim kurulunun 06/12/2011 tarih ve 209 sayılı kararı ile aralarında davalının da bulunduğu 13 üyenin kendilerine yapılan ihtar ve ikaza rağmen tanınan süre zarfında ortaklık şartlarını yerine getirmedikleri gerekçesiyle Kooperatif Kanununun 27.maddesi ile ana sözleşmenin 14.maddesi gereğince ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmiştir. … kooperatife hitaben yazdığı 11/03/2013 tarihli dilekçesinde; 176 no’lu üyeliğini …’e devrettiğini, devir sözleşmesi gereği ödemelerin kooperatife yapılmış olmasına rağmen hakkında dava açılarak 101.161,02 TL’nin icra yoluyla tahsil edildiğini, … kooperatif üyesi olduğu için bu konudaki muhatabında kooperatif olduğu belirterek mağduriyetinin giderilmesini talep etmiştir. Bu başvuruya karşı kooperatif yönetim kurulu 12/03/2013 tarih ve 230 no’lu kararında; …’in kooperatif üyesi olması ve ödemelerini kooperatife yapması nedeniyle, hukuk yolu ile … tahsil ettiği 101.161,02 TL’nin haksız işlem olduğu belirtilerek, …’e dava açılmasına ve yapılacak tahsilatın …ya iadesine karar verilmiştir. Davaya konu icra takibi ise 13/03/2013 tarihinde başlatılmıştır.Taraflar arasında, davacının kooperatife üye olup olmadığı, üyeliğinin hangi tarihler arasında devam ettiği, üye olduğu süreç içerisinde kooperatife aidat ödeyip ödemediği, aidat borcu varsa borcun miktarı yönünden ihtilaf bulunmaktadır. 29/03/1994 tarih ve 3499 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde davacı kooperatifin kuruluş ilanında ana sözleşmenin bir kısım maddelerinin özet halinde ilan edildiği, ortaklığın devri, ortakların hak ve yükümlülüklerini içeren maddelerin ilanda yer almadığı belirlenmekle, dosya kapsamına alınan kooperatife ait sicil dosyasında, kooperatif ana sözleşmesi de bulunmadığından incelenememiştir. Davalı …, … üyeliğini devretmesi sonucu kooperatif yönetim kurulunun 30/04/1997 tarih ve 53 no’lu kararı ile ortak olmuştur. Kooperatif üyeliği istifa, ihraç, devir ve ölüm hallerinde sona ermektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 1993/3491-5528 E.K sayılı 16/09/1993 tarihli ilamında; ortağın çıkma bildirimi yapmaksızın yatırdığı paranın iadesi ile üye olmadığının tespiti talebini, çıkma iradesinin açıklanması şeklinde yorumlamış, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 1977/5265-5401 E.K sayılı 08/12/1977 tarihli ve 1993/5683-200 E.K sayılı 19/01/1993 tarihli ilamlarında ise; kooperatiften çıkmanın, çıkma kararı ile olabileceği gibi buna yönelik eylem ve işlemlerin yapılmasıyla da gerçekleşebileceği, bu bağlamda ortağın yatırdığı aidatları geri almasının kooperatiften çıkma anlamına geleceği kabul edilmiştir. Davalı …, İstanbul 3. Tüketici Mahkemesine 21/03/2005 tarihinde açtığı davada, daire devir sözleşmesi kapsamında satın aldığı dairenin kendisine sözleşme gereğince halen teslim edilmemesi nedeniyle dairenin bedelinin ödenmesi talebini aynı zamanda davalı kooperatife de yöneltmiş olduğundan, bu talebin çıkma iradesi mahiyetinde olduğunun kabulü gerekmekte ve İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi dosyası kapsamında dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden cevap dilekçesinin verildiği 09/08/2005 tarihinde, davalının kooperatif üyeliğinden çıktığının kabulü gerekmektedir. Davalının 30/04/1997 tarihinden 09/08/2005 tarihine kadar kooperatif üyesi olduğu sabit olup, taşınmaz tahsis edilmediğinden ve açmış olduğu dava neticesinde ödediği bedelin iadesine karar verildiğinden, bu durumda belirtilen tarihler arasında inşaat finansmanı ve alt yapı giderlerinden değil sadece kooperatifin genel gider kalemlerinden sorumludur. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan kök raporda özetle; davalının 30/04/1997 tarihinde 53 nolu yönetim kurulu kararıyla ve devir suretiyle kooperatif ortağı olduğu, davalının istifa niteliğindeki beyanları ile İstanbul 3. Tüketici Mahkemesinden verilen ve kesinleşen karara göre davalının kooperatife ortak olmasını sağlayan daire devir sözleşmesi ilişkisinin bittiği, sözleşmenin feshedildiği, dolayısıyla davalının ortaklığının sona erdiği, mahkemece davalının kooperatif ortaklığının devam ettiği görüşü benimsenecek olur ise, hesap yapılmasının istenilmesi halinde takip tarihi itibariyle davalının borcu bulunup bulunmadığının ve miktarının hesaplanabilmesi için davacı kooperatifin asıl alacak miktarının hangi genel kurul kararıyla tahakkuk ettirdiğini, faizin hangi genel kurul kararıyla ne şekilde hesapladığını açıkça belirtmesi ve aynı aidat miktarları ve faizin diğer kooperatif ortaklarına da tahakkuk ettirilip ettirilmediğini, tahsil edilip edilmediğini, banka, muhasebe kayıt ve defterleri ile belgelemesi gerektiği belirtilmiştir. Alınan ek raporda; davacı tarafından dayanak belgelerin sunulmadığı, sadece çizelge sunulduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğünden celbedilen genel kurul kararlarının incelendiği, davalı kooperatifin 20/05/1998 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 6 no’lu karar ile …1998 yılında ödenmek üzere ödeme planlarına göre tahsili için yönetim kuruluna yetki verilmesi… (1 no’lu ödeme planı yıllık 1.800,00 TL) olduğu, 01/03/2000 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5 no’lu karar ile …bu önergeye göre 2000 yılı içerisinde ortak ödemelerinin 88 metrekarelik konutlar için toplam (aylara göre belirlenen toplam rakam) 2.450,00 TL olarak belirlendiği, 14/05/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 6 no’lu karar ile …88 metrekare dairelerden Haziran 2003 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile 100,00 TL aylık aidat alınmasına karar verildiği, 30/05/2007 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 10 no’lu karar ile …1 Haziran 2007 tarihinden başlamak üzere 1 yıl süre ile 88 metrekare A tipi dairelerden aylık 100,00 TL aidat alınmasına karar verildiği, 25/06/2008 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 8 no’lu karar ile geçmiş üyelik taahhütlerinin ve aidatların tahsili için karar verilmesinin görüşüldüğü, üyelik aidatlarının önceden alınan kararlar doğrultusunda devam edilmesine oybirliği ile karar verildiği, ayrıca 30/05/1997 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 5 no’lu karar ile taahhütlerini zamanında yerine getirmeyen ortaklardan aylık %12 vade farkı alınmasına oybirliği ile karar verildiği, bu durumda davacının aidat istenen 1998 yılından takibin yapıldığı 14/10/2011 tarihine kadar 7.850,00 TL anapara, 102.599,63 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 110.449,63 TL borcu olduğu ancak TBK 120 maddesindeki faiz kısıtlaması dikkate alındığında 7.850,00 TL anapara, 12.821,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.671,68 TL borcu olduğu, davacı kooperatifin davalıya Bakırköy …. Noterliğinden gönderdiği 06/12/2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarda 23/11/2011 tarih 208 sayılı yönetim kurulu kararıyla kooperatif ortaklığından ihraç edildiğini ihtar ettiği, her ne kadar işbu ihtar davalıya tebliğ edilmemiş ise de, davacı kooperatifin işbu ihtarı göndermesi ve davalının da ortak olmadığı yönündeki beyanları dikkate alındığında, davalının ihraç edildiğini bildiği ve kabul ettiği, böylece ortaklığın sona erdiği yönünde taraf iradelerinin birleştiği yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Bilirkişi raporunda davacı kooperatifin 20/05/1998 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında 6 no’lu karar ile 1998 yılında ödenmek üzere ödeme planlarına göre yıllık 1.800,00 TL (eski 1.800.000.000 TL) borcu olduğu belirtilmiş ise de, bu toplantıda alınmasına karar verilen bedelin konut kredisi ödeme planı olup, aynı özellikteki daire için 12 ay – 18 ay – 24 ay olarak üç farklı ödeme planı öngörüldüğü, yine 01/03/2000 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 5 no’lu karar ile 14/05/2003 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 6 no’lu kararında inşaat finansmanına ilişkin olduğu, kooperatifin genel giderleri yönünden aidat tahsiline dair bir karar olmadığı, ayrıca davalının 1.760.000.000 TL (eski Türk Lirası) bedelli daire devir sözleşmesine istinaden 02/05/1997-10/03/1999 ödeme tarihli 26 adet senet ile yaptığı toplam 1.560.000.000 TL (eski Türk Lirası) ödemenin, kooperatif üye defterinin davalıya ait ortak sayfasında üye aidat tahsilatı kısmında senetlerdeki gibi tarih ve miktarlar belirtilerek davalının toplam 1.560.000.000 TL (eski Türk Lirası) ödeme yaptığının kaydedildiği, yine davacı kooperatifin 23/12/2009 tarihli 2008 hesap yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında 6 no’lu maddede kooperatif üyelerinin aidatlarla ilgili bilgi talep etmesi üzerine yönetim kurulu üyesi … 1999 yılından bu güne kadar herhangi bir aidat alınmadığını beyan ettiği de tespit edilmiştir. 1163 sayılı Kooperatif Kanunun 23. maddesinde “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler” hükmü yer aldığından, bu durumda davacı kooperatifin diğer üyelerden aidat tahsil edilip edilmediğine ilişkin aidat kayıtlarını sunması, davalı gibi aidat ödemelerini yapmayan üyeler yönünden nasıl tasarrufta bulunulduğunun belgelendirilmesi, üyelerden tahsil edilen ve inşaat finansmanına ilişkin olmayıp, kooperatifin genel giderleri yönünden tahsil edilen aidatlara ilişkin kayıtları ibraz etmesi gerekmesine rağmen dosyaya bu belgeler, kooperatif defter ve kayıtlar sunulmamış, davacı vekili 02/05/2016 tarihli dilekçesi ile mahkemeye ve bilirkişilere sunulacak herhangi bir ilave belge olmadığını, tüm belgelerin dosyaya ibraz edildiğini beyan etmiştir.İspat; davaya konu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur. Davaya konu hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001,6. b., 2.c., s. 1966 ). TMK’nın 6. maddesi gereğince “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”, HMK’nın 190. maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”. Somut olayda, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacı davasını ispat edememiştir. İlk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi yerinde değildir. Davalı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş olmakla, İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Yasal düzenleme gereğince alacaklının aleyhine tazminatına hükmedilmesi için takibinde haksız olmasının yanında kötü niyetli olması da gerekmektedir. Davacının takibinde kötü niyetli olduğunu gösteren bir delil dosyada bulunmadığından kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince davanın kısmen kabulü yönündeki kararın kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine, kötüniyet tazminatı isteminin reddine, ilk derece mahkemesince dava kısmen kabul kısmen reddedilmiş olup, reddedilen 112.406,92 TL yönünden davacı tarafın istinaf talebi olmadığından, redde ilişkin kısım kesinleşmiş olmakla, istinaf istemine konu miktar ilk derece mahkemesince kabul edilen 20.671,68 TL olup 6100 sayılı HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince miktar itibariyle temyize tabi olmadığından kesin olarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince KABULÜ ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/386 E. 2017/817 K. sayılı 20/11/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,2-Davanın REDDİNE,a-Davalının kötüniyet tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından REDDİNE,b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 1.607,35 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.548,05 TL harcın davacıya iadesine,c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, davacı üzerinde bırakılmasına,ç-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,d-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 16.592,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine,3-İstinaf yargılama giderleri yönünden,a-Davalı tarafça yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının, davalı tarafça yatırılan 354,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 294,70 TL harcın davalıya iadesine,c-Davalı tarafın yapmış olduğu 145,00 TL harç (istinaf başvuru ve karar harcı toplamı) ve 37,90 TL posta masrafı olmak üzere toplam 182,90 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,ç-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,d-HMK’nın 333. Maddesi gereğince, davalı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde davalı tarafa iadesine,e-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/02/2021