Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/877 E. 2022/1122 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/877
KARAR NO: 2022/1122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1169
KARAR NO: 2019/77
DAVA TARİHİ: 27/11/2015
KARAR TARİHİ: 30/01/2019
ASIL DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA: Kar Kaybı (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında 29/12/2014 tarihli ve 36 ay süreli bir mutfak ve yemekhane işletilmesi sözleşmesinin akdedildiğini, iş bu sözleşmenin Kadıköy … Noterliğinin 05/05/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihbarnamesi ile davalı tarafından feshedildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkilinin davalıdan 23.000,00 TL alacaklı olduğunu, sözleşmenin haksız bir şekilde feshi sebebi ile müvekkili tarafından yapılan mutfak ve diğer yatırım bedelleri için ise 102.000,00 TL alacaklı olduğunu, alacağa ilişkin faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini ve faturalara itiraz edilmediğini beyanla; itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 29/12/2014 tarihli mutfak ve yemekhane işletilmesi sözleşmesi ile 01/05/2014 tarihli kantin hizmet sözleşmesi’nin akdedildiğini, iş bu sözleşmelerin, içerdikleri fesih maddesine uygun olarak müvekkili tarafından 30 gün önce davacıya bildirimde bulunmak suretiyle feshedildiğini, davacının sözleşme ile belirlenmiş edimlerini yerine getirmediğini, aynı zamanda davacının alacaklıları tarafından müvekkiline haciz ihbarnameleri gönderilmeye başlandığını, bu nedenlerle taraflar arasındaki sözleşmenin Kadıköy … Noterliği’nin 05/05/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshedildiğini, taraflar arasındaki çalışma şeklinin bir tür alt işverenlik olduğunu, çalıştırılan işçilerin yasal haklarının ödenmesinden müvekkili ile davacının birlikte sorumlu olduğunu, bu nedenle davacı adına gelen haciz ihbarnameleri üzerine davacıdan çalışanlarının ödemelerini yapmasının istendiğini ve bu ödemelerin yapılmasının ardından davacının müvekkilinden olan alacaklarının ödendiğini, taraflar arasında akdedilen 29/11/2014 tarihli sözleşme uyarınca davacının mutfak yatırım bedelini talep edemeyeceğini, yine iş bu sözleşme gereği sözleşmenin feshinden dolayı davacının hiçbir hak talebinde bulunamayacağını, davalı tarafından müvekkiline gönderilen faturanın itiraz edilerek davacıya iade ediliğini ayrıca davacının yatırım bedeline ilişkin taleplerinin fahiş olduğu beyanla; davanın reddi ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/12 ESAS SAYILI DOSYASI;
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sözleşmelerin haksız şekilde feshi nedeni ile kar kaybına uğradığına belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla iş bu belirsiz ancak davasının kabulü ile sözleşmenin haksız feshinden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL tutarındaki kar kaybının davalı yandan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun olarak müvekkili şirket tarafından 30 gün önceden bildirimde bulunmak suretiyle sözleşmenin feshedildiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle dava şartlarının yerine gelmemiş olması dolayısıyla usuli itirazlarının değerlendirilerek davanın reddini, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Huzurdaki asıl davada uyuşmazlığın; davacı yanın cari hesaba dayalı alacak isteminin yerinde olup olmadığı, davalı tarafça yapılan feshin haklı ve geçerli olup olmadığı, sözleşmenin feshi nedeni ile davacı yanın talep edebileceği yatırım bedelinin bulunup bulunmadığı, birleşen dava da ise feshedilen sözleşme nedeni ile davacının kar mahrumiyeti isteminin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan inceleme ve yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında 29/12/2014 tarihli, 36 ay süreli mutfak ve yemekhane işletilmesini konu alan hizmet sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme gereğince davacının, davalıya ait fabrikada mutfak ve yemekhane işletilmesi, fabrikanın işletilmesi için gerekli gıda maddelerinin temini, alınan gıda maddelerinin depolanması, tespit edilen aylık yemek listelerine uygun olarak yemeklerin hazırlanması, pişirilmesi, dağıtımı, mutfak ve yemekhanenin usulüne uygun bakımı ve kullanımı, tesis malzemelerinin temizlik, bakım ve düzeninin eksiksiz yerine getirilmesi hizmetlerini üstlendiği, sözleşme 36 ay süreli düzenlenmekle birlikte davalı iş sahibi şirketin 05/05/2015 tarihli ihtarname ile tebliğden 30 gün sonrası itibari ile sözleşmeyi feshettiğini davacıya ihtar ettiği, bu haliyle sözleşmenin tebliğ tarihi olan 08/05/2015 tarihinden 30 gün sonrası olan 08/06/2015 tarihi itibari ile davalı tarafından feshedilmiş olduğu, anılı sözleşmenin 4. maddesi kapsamında davalı iş sahibinin tek taraflı olarak 30 gün öncesinden yazılı ihbar edilmek şartı ile herhangi bir neden belirtilmeksizin her zaman sözleşmeyi feshedilebileceğinin kararlaştırıldığı, fesih koşullarına ilişkin bu düzenlemenin “sözleşmeye bağlılık” (ahde vefa) ilkesi uyarınca basiretli tacir gibi hareket etmekle mükellef olan tarafları bağlayacağı, bu nedenle davalı tarafından yapılan feshin sözleşmeye uygun ve geçerli olduğu, taraf ticari defterlerinin ibraz edildiği, davalı şirketin incelemeye ibraz ettiği ticari defterlerinde davacı ile olan ticari ilişkisini 320 satıcılar hesabı altında 20201733 nolu müşteri kodunda takip ettiğinin saptandığı, anılı hesabın davacı lehine 23.000-TL alacak bakiyesi verdiği, buna göre davalının kendi ticari defterlerinde davacıya cari hesaptan dolayı 23.000-TL borçlu olarak görünmesi nedeni ile davacı yanın cari hesap alacak istemi olan 23.000-TL yönünden haklı bulunduğu, her ne kadar sözleşmenin 7.6 maddesi gereğince davalının yemekhanesinde ve mutfaklarında davacı tarafından yeni yatırımların yapılacağı, taşınır taşınmaz tüm ekipmanların sözleşme süresi sonunda davalıya bırakılacağı ve davacının bu uygulama için herhangi bir hak talep edemeyeceği belirtilmiş ise de bu düzenlemenin sözleşmenin kararlaştırıldığı gibi 36 ay (3 sene) süre ile yürürlükte kalacağına dair yapılmış bir taahhüt olduğu, ancak sözleşmenin tanzim tarihinden yaklaşık beş ay kadar sonra feshedildiği, bu durumun davalı nezdinde sebepsiz zenginleşme olgusunu yaratması nedeni ile denkleştirici adalet prensibi uyarınca kıstelyevm usulüne göre (amortismanlar düşülmek sureti ile) davacının yaptığı yatırım harcamalarının miktarının tespit edilmesinin gerektiği, bakiye süre için kıstelyevm usulü ile davacının talep edebileceği yatırım bedelinin bilirkişi heyeti marifeti ile saptandığı anlaşılmakla, neticeten bu kalem yönünden davacının 91.708-TL alacak isteminde haklı olduğu sonucuna varılmıştır. Birleşen davaya konu kar mahrumiyeti talebi yönünden yapılan değerlendirme neticesinde ise; müspet zararın sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zararlardan olup kar mahrumiyeti talebinin tipik bir müspet zarar kalemi olduğu, sözleşmenin feshi halinde ise ancak uğranılan menfi zararların, yani sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek iyiniyetle yapılmış giderler ve yine sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek kaçırılan daha elverişli fırsatlardan dolayı uğranılan menfi zararların istenebilmesinin mümkün olduğu, somut olayda sözleşmenin davalı tarafça önel vermek sureti ile geçerli olarak feshedildiği gibi ayrıca taraflar arasındaki sözleşmede, açıkça kar mahrumiyetinin istenebileceğine dair bir düzenlemenin de mevcut olmadığı anlaşılmakla; kar mahrumiyeti talebinin yerinde görülmediği, tüm bu nedenlerle asıl davanın kısmen kabulüne, 23.000-TL’lik cari hesap alacağı likit olmakla, 23.000-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 91.708-TL’lik alacak miktarı bilirkişi incelemesi ve yargılama kapsamında ortaya konulmakla likit olmadığından bu bedel üzerinden icra inkar tazminat talebinin reddine, kar mahrumiyeti talepli birleşen davanın ise reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Sözleşmenin müvekkili tarafından 4.maddede yer alan süre şatına uyularak feshedildiğini, davacının yüz yüze ve mail yoluyla uyarılmış olmasına rağmen edimlerini layığı ile yerine getirmediğini, fabrikanın genel kurallarına uygun olmayan davranışlarda bulunduğunu, yemeklerde hijyen kurallarına uyulmadığını ve bu konularda sık sık işçilerden şikayetler alındığını ayrıca davacının alacaklıları tarafından müvekkili şirkete haciz ihbarnameleri gönderildiğini, sözleşmenin ifasında kusurlu davranması, davacı tarafından olumsuzlukların giderilmemesi ve içinde bulunduğu ekonomik durumlar nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, Mahkemece her ne kadar kıstalyevm usulü yatırım bedeline hükmedilmiş ise de sözleşme serbestisi ve ahde vefa ilkesi gereğince basiretli tacir olması gereken davacının yatırım bedeli talep edemeyeceğini, sözleşmenin 4.maddesinde davacının fesihten dolayı hiçbir hak talebinde bulunamayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin 7.6 maddesinde ise yapılan yatırımların müvekkiline bırakılacağının kararlaştırdığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için yatırım bedeline hak kazandığı düşünülse dahi talep edilen bedelin ne şekilde hesaplandığı belirli olmadığı gibi miktarın fahiş olduğunu, faturada yatırım masraflarına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini, yatırım bedelinin tespit ve ispat edilmesinin zaruri olduğunu, dosyaya sadece yapılan yatırımlara ilişkin olduğu iddia edilen üçüncü kişi firmalar tarafından düzenlenen birtakım faturalar sunulmuş ise de bu faturaların yatırımlara ilişkin olduğunun ispatlanması gerektiğini, yatırımın mahallinde tespiti mümkün olmadığından yatırımların ispatlanamadığını, mahkemece bu hususlar nazara alınmadan hatalı karar verildiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının cari hesap alacağı bulunmadığını, taraflar arasında sözleşme ile alt işverenlik ilişkisi kurulduğu için sözleşme kapsamında çalışan işçilerin alacakları nedeniyle müvekkilinin de sorumlu olduğunu, müvekkiline haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacıdan çalışanlarının ödemelerini yapması ve ibra belgelerini alması talep edilmiş ise de bu yönde bir belge sunulmadığını açıklanan nedenlerle kararı yalnızca asıl dava yönünden istinaf ettiklerini beyan ederek, kararın kaldırılmasını ve asıl davanın reddi ile müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Asıl dava; sözleşmenin süresinden önce feshedilmiş olması nedeniyle yapılan yatırımların bedeli ile cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise feshedilen sözleşme nedeniyle kar mahrumiyeti istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı davalı vekili tarafından asıl dava yönünden istinaf talebinde bulunulduğu için inceleme asıl dava ile sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 102.000,00 TL asıl alacak ve 23.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 125.000,00 TL alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle takip başlatıldığı, 102.000,00 TL asıl alacağın 31/05/2015 tarihli yatırım bedeli açıklamalı faturaya, 23.000,00 TL asıl alacağın cari hesap alacağına ilişkin olduğu, ödeme emrinin tebliği üzerine davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, davanın İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında 29/12/2014 tarihli Mutfak ve Yemekhane İşletilmesi Sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmede davacı “…”, davalı ise “Standard” olarak anılmaktadır. Sözleşmenin konusu, davalının Düzce adresinde kurulu olan fabrikalarında/işyerlerinde mutfak ve yemekhanenin işletilmesine ilişkindir. Mutfak ve Yemekhane İşletilmesi Sözleşmesi’nin süre ve fesih başlıklı 4. maddesi; “İşbu sözleşme 01/01/2015 tarihinde yürürlüğe girecek ve 31/12/2017 (36 ay) tarihine kadar geçerli olacaktır. İşbu sözleşme 30 (otuz) gün öncesinden yazılı ihbar edilmek şartı ile STANDARD tarafından tek taraflı olarak herhangi bir neden belirtilmeksizin her zaman feshedilebilir. Fesihten dolayı … hiçbir hak talebinde bulunamayacağını kabul ve taahhüt eder.” Yemeklerin pişirilmesinde uygulanacak esaslar başlıklık 7.maddesinin 7.6.bendinde; “Yemekhaneler ve mutfaklarda yapılması gereken tüm yeni yatırımlar ve iyileştirmeler … tarafından … verilen bütçe dahilinde yapılacak olup Standard önceden belirtmek şartıyla istediği bir tarihte bunun yapılmasını isteyebilecektir. Yemek hizmetinin verilmesi sırasında mutfaklarda ve yemekhanelerde kullanılan taşınır ve taşınmaz tüm ekipmanlar … tarafından …’e verilen bütçe dahilinde sözleşme süresi bitiminde STANDARD’a bırakılacaktır. Bu uygulama için … herhangi bir hak talep etmeyecektir.” düzenlemelerine yer verilmiştir. Davalı vekili tarafından Kadıköy … Noterliği’nden keşide edilen 05/05/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamede; Kantin Hizmet Sözleşmesi’nin 7.2. maddesi ile Mutfak Ve Yemekhane İşletilmesi Sözleşmesi’nin 4. maddesinde 30 gün önceden muhataba bildirimde bulunmak kaydıyla, müvekkili tarafından anılan sözleşmenin dilediği zaman feshedebileceğinin düzenlendiği ifade edilerek, bu maddeler gereğince bahse konu sözleşmeleri feshettikleri ve fesih bildiriminin tebliğinden itibaren işlemeye başlayacak 30 günlük süre sonunda sözleşmelerin sona ereceği bildirilmiş, davacı tarafa 08/05/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından Kadıköy … Noterliği’nden keşide edilen 20/05/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamede; davalı tarafça sözleşmenin feshedildiği bildirilmiş ise de müvekkili şirketin feshe konu sözleşmenin 36 ay süreli devam edeceğine ilişkinü hükme olan inancına bağlı olarak yatırım yaptığı ve ilk etapta muhatabın sözleşme konusu hizmeti alabilmesi amacıyla muhatap şirketin uhdesindeki mutfağa malzeme, demirbaş ve diğer hususlara ilişkin olarak 96.528,78 TL masraf yaptığı, yapılan masrafların temelini oluşturan yatırımları alıp götürme imkanı olmadığından bu bedelin ödenmesi gerektiği, sözleşmedeki fesih hükmünün TMK 2 ve 3.maddelerine aykırı olduğu ve davalı taraça sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten 4 ay sonra, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin ortaya konan fesih iradesinin ticari teamül ve ahde vefa ilkesine aykırılık teşkil ettiği ifade edilerek, 96.528,78 TL masrafın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir. Davacı tarafından, davalı adına icra takibine konu edilen 31/05/2015 tarih ve … no.lu “yatırım bedeli” açıklaması ile 86.440,66 TL + 15.559,32 KDV = 102.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 07/07/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinde; 31/05/2015 tarih ve … no.lu 102.000,00 TL bedelli faturanın 29/06/2015 tarihinde taraflarına tebliğ edildiği ifade edilerek, faturanın kabul edilmediği beyanı ile iade edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından yatırımlara ilişkin olduğu beyan edilen, 3.kişiler tarafından davacı şirket adına düzenlenen, mal/hizmet alımına yönelik bir kısım faturalar dosya kapsamına ibraz edilmiştir.Hukukçu … ve mali müşavir …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 22/08/2016 tarihli raporda özetle; her iki taraf defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının kendi defterlerine göre davalıdan 137.058,61 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ibraz ettiği ticari defterlerde ise cari hesaptan dolayı 23.000,00 TL borçlu olduğu, davacının 102.000,00 TL yatırım bedeli faturasının davalı defterlerinde kaydına rastlanmadığı, taraflar arasında imzalanan mutfak ve yemekhane işletilmesi sözleşmesinin davalı tarafından sözleşmenin 4. maddesi uyarınca feshinin sözleşme hükmüne uygun ve geçerli bir fesih olduğu, davacının ikinci talebini oluşturan sözleşmenin erken feshi nedeniyle boşa giden yatırım harcamaları incelendiğinde sözleşmenin 7.6.maddesinde davacının davalının işyerinde mutfak ve yemekhanesinin işletebilir ve kullanabilir hale gelmesi için buraları yeniden yapılandıralacağı, tadilat ve tamiratlara girişeceği ve sözleşme süresi sonunda ise yapılan yatırım nedeniyle davacı tarafından bir bedel istenmeyeceği, tanınır taşınmaz tüm ekipmanların süre sonunda bedelsiz davalıya kalacağı öngörülmüş ise de davacı tarafın bu fedakarlığa sözleşmenin 3 sene devam edeceği varsayımı ile katlandığı, sözleşme sadece 5 ay devam ettikten sonra davalı tarafından sözleşmede davalıya tanınan tek taraflı feshi ihbar yetkisi kullanılarak sona erdirildiği, feshin geçerli olduğu ancak davacının yaptığı yatırımın sözleşmenin geri kalan kısmı bakımından boşa çıktığı, diğer deyişle davalının sebepsiz olarak zenginleştiği, bu durumda davacının yaptığı yatırımların sözleşmenin boşa çıkan süresine isabet eden kısmının değerini kıstelyevm usulüne göre davalıdan talep edebileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Makine mühendisi …, makine mühenhisi … ve inşaat mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 11/04/2017 tarihli raporda özetle; Davacı vekilinin 22/08/2016 tarihli bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itiraz dilekçesinde; “…müvekkil firma yaklaşık 1,5 yıla yakın bir süredir davalıya ait işyerindeki faaliyetini bırakmış olup geçen süre zarfında davalı taraf yeni bir yemek firması ile anlaşmış ve tarafımızdan kurulumu yapılan mutfak ve tüm demirbaşlar bu yeni firmanın kullanımına verilmiştir.Yeni mutfak firmasının tarafımızdan yapılan yatırım ve demirbaşları nasıl kullandığı demirbaşların hali hazırda ne durumda olduğu tarafımızca bilinmediği gibi, değiştirilmiş olması da muhtemeldir…” denildiği, davalı vekilinin ise yine bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde “…Davacı tarafından yapılan yatırımın keşif yoluyla tespiti, mevcut durumda mümkün görülmemektedir…” denildiği, bilirkişi kurulu da aynı görüşte olduğu için incelemenin dosya içindeki belgeler üzerinden yapıldığı ifade edilerek, devamında ise sözleşme sürecindeki tarihlerde sözleşme konusu yatırımların yapıldığı Düzce ilindeki firmalara ait 19 adet bedeli 38.168,93 TL olan faturaların yer, tarih ve içerik bakımından sözleşme kapsamında davacı tarafından yapılan harcamalara ait olduğu kanaatinin oluştuğu, Düzce ili dışından kesilen 9 adet bedeli 50.663,90 TL olan faturaların ise tarih ve içerik açısından bir yemekhane imalat, tadilat ve servisiyle ilgili malzeme ve hizmetleri kapsadığından söz konusu sözleşme gereği yapılan yatırımlar olarak düşünüldüğü, bu durumda davacı tarafından sözleşme kapsamında yapılan yatırım harcamalarının toplam tutarının 88.802,68 TL ve KDV ile birlikte 104.787,16 TL olduğu ancak davacı tarafından davalıya KDV dahil 102.000,00 TL fatura düzenlendiği yönünde görüş bildirilmiştir. Düzce Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak, 2.heyet raporunu düzenleyen bilirkişiler …,… ve … görevlendirilmek suretiyle keşfen inceleme yaptırılarak rapor alınması istenilmiş, Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/38 Talimat sayılı dosyasında, bilirkişilere ve taraf vekillerine keşif gününü bildirir davetiye tebliğ edilmiş, keşif günü bilirkişilerden sadece … ile davalı vekilinin hazır olduğu, diğer bilirkişiler ve davacı vekilinin hazır olmadığı tutanağa bağlanmış, bilirkişi … talimat mahkemesine yazmış olduğu dilekçesinde incelemenin heyet olarak yapılması gerektiği için inceleme yapılamadığı, daha önce taraf vekillerinin davaya konu mutfağın başka işletmecilerce çalıştırılması nedeniyle yerinde tespit yapılamayacağını bildirdiklerinin bilirkişi heyet raporunda ifade edildiği, bu konudaki görüşünün aynı olup yerinde tespit ile bir sonuca ulaşılamayacağını beyan etmiştir. Mahkemece hukukçu … , mali müşavir …, makine mühendisi …, makine mühenhisi … ve inşaat mühendisi …’dan alınan 27/09/2019 tarihli ek raporda ise; Teknik yönden yapılan incelemede de, dosya mevcuduna sunulan belgelere göre, kök raporda da belirtildiği üzere davacının sunduğu faturaların muhteviyatının içerik açısından bir yemek imalat ve servisiyle ilgili ekipman, malzeme, makine ve hizmetleri kapsadığı, davacı tarafından sözleşme gereği davalı yemekhanesinde yapılan yatırımlar olduğu kanaatinin hasıl olduğu ve bu yatırımın, kalan süreye tekabül eden 31 aylık kısmın kıstelyevm usülü ile hesaplanacak tutarının amortisman oranı da dikkate alınaral davalıdan tahsil edilmesi gerektiği, yatırımların kullanım süresinin 10 yıl ve amortisman oranının da % 10 olduğu dikkate alınarak hesaplama yapıldığında; Davacının sunduğu faturalar toplamının (KDV dahil) 139,436,58 TL olup KDV’siz tutarının 118.166,59 TL olduğu, Davacı tarafından bu tutarın sözleşme süresi olan 36 aya bölünüp, 5 ayı düşülerek geri kalan 31 ay için hesaplama yaptığı düşünüldüğü,118.166,59 / 36 ay x 31 = 101.754,56 TL olup davacının da KDV dahil 102.000,00 TL talep ettiği, Ancak sözleşme 5 ay geçerli kalmış olup, amortisman da yıllık hesaplandığından, davacının yatırım harcamalarından 1 (bir) yıllık amortisman payı düşülmek suretiyle hesaplama yapılması gerektiği, 118.166,59 x % 10 Amortisman (11.816,66 TL) = 106.350,00 TL olup 106.500,00 / 36 ay x 31 ay = 91,708,00 TL hesaplandığı, yani davacının yatırım harcamaları olarak bu bedeli talep edebileceği ifade edilmiştir. Mahkemece bu hesaplama uyarınca yatırım bedelinin 91,708,00 TL kabul edilmiş ise de, bilirkişi heyetinin 11/04/2017 tarihli raporunda davacı tarafça yatırımlara ilişkin sunulan faturaların (Düzce ilindeki firmalara ait 19 adet bedeli 38.168,93 TL ve Düzce ili dışından kesilen 9 adet bedeli 50.663,90 TL) toplam 88.802,68 TL ve KDV ile birlikte 104.787,16 TL olarak hesap edilmesine karşılık, ek raporda ise çelişkili olarak 118.166,59 TL ve KDV dahil 139,436,58 TL olduğu ifade edilmiştir. Aynı bilirkişiler tarafından düzenlenmesine rağmen raporlarda ve hesaplamada çelişki olduğu gibi dosyada yer alan fatura toplamının ise bilirkişilerce her iki raporda belirtilen miktarlarla uyumlu olmadığı da Diareimzce tespit edilmiştir. Ayrıca raporda “Davacı tarafından bu tutarın sözleşme süresi olan 36 aya bölünüp, 5 ayı düşülerek geri kalan 31 ay için hesaplama yaptığı düşünüldüğü” ifade edilmiş ise de davacı tarafından yatırım bedelinin kıstalyevm usulüne göre kalan süreye ilişkin olarak hesaplandığına dair herhangi bir beyanı bulunmamaktadır. Bu nedenlerle raporun hükme elverişli olmadığı kanaatine varılmıştır.Tarafların uyumlu beyanlarında, davacı tarafça yapılan yatırımların mevcut hali ile korunmadığı ifade edildiğinden, davacı tarafça sunulan deliller kapsamında hesaplama yapılması gerekmektedir. Ayrıca sonuç itibariyle rapor hatalı ise de davacının bu yatırımları 3 yıl boyunca vereceği hizmete karşılık süre sonunda davalıya bırakılacağı açık olup, aynı hükmün sözleşmenin 5 ay süre ile ayakta kalması halinde uygulanamayacağı zira davalı tarafın sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceği tespiti ise yerindedir. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bir heyetten, davacı tarafça verilen hizmete ilişkin olduğu ifade edilen fotoğraflar ve fatura ayrıntıları incelenerek, sözleşme konusu hizmete yönelik olup olmadıkları, miktarları ve toplamı her bir fatura yönünden doğru şekilde ayrı ayrı tespit edilip, kıstalyevm usulü ve amortisman uygulanarak hesaplama yapılması için denetime elverişli bilirkişi raporu alınması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, yatırım bedelinin tespiti yönünden mahkemece yeni bir heyetten rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca asıl dava yönünden kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1169 E. 2019/77 K. Sayılı 30/01/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca ASIL DAVA YÖNÜNDEN KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan 2.135,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/10/2022