Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/873 E. 2022/1121 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/873
KARAR NO: 2022/1121
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/698
KARAR NO: 2019/46
DAVA TARİHİ: 23/06/2016
KARAR TARİHİ: 16/01/2019
DAVA: Kayıt Kabul
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketten 45.470,78 TL alacağı bulunduğunu, müvekkili tarafından 29/02/2008 tarihli cari hesap ekstresine istinaden Üsküdar … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla ve 30/06/2008 tarihli cari hesap ekstresine istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin itirazı üzerine her iki icra dosyası nedeniyle açılan itirazın iptali davalarının İstanbul 23. Asliye Ticaret Mahkemesinde birleştirildiğini ve anılan mahkemenin 27.03.2012 tarih, 2011/102 E. ve 2012/78 K. sayılı kesinleşmiş kararıyla müvekkili şirketin müflis şirketten alacaklı olduğunun sabit hale geldiğini, yaptırılan kapak hesabı gereğince müvekkilinin alacaklı olduğu 45.470,78 TL’nin iflas masasına kaydının yapılmasının talep edildiğini, iflas idaresinin 03/06/2016 tarihli kararıyla “Kayıtlı alacağın 18.841,21 TL’lik kısmının kabulü ile (4.) sıraya alınmasına, bakiye 26.629,57 TL’nin ise icra takibindeki tahsil harcı vekalet ücretinden kaynaklandığı, tahsil harcı ile vekalet ücretinin iflas tasfiyesinden istenemeyeceği, derkenarın alacağın varlığını tek taraflı ispatlayamayacağı ve kesinleşmiş icra takibine konu alacağın araştırılmadan kabul edilmesi sonucu doğurmayacağı ve işin halli muhakemeyi gerektirdiğinden reddi” yönünde karar verildiğini beyan ederek; İstanbul … İflas Müdürülüğü’nün … İflas numaralı dosyasında 03/06/2016 tarihinde verilen ret kararının iptal edilmesini, müvekkilleri şirketin müflis şirketten 45.470,78 TL bedelli alacağının tamamının sıra cetveline yasal faizi ile birlikte kaydedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…İddia, savunma ve toplanan deliller kapsamında; taraflar arasında 16/12/2005 tarihli bir sözleşmenin mevcut olduğu ve bu sözleşme ile davacının davalıya ait Atıksu Arıtma tesisinin işletilmesini ve haftada bir kez de KOİ parametresinin analizinin yapılmasını taahhüt ettiği, dosya kapsamında davalının, davacının sözleşme hükümlerine göre davacının sözleşmeye uyduğu, Üsküdar … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında yer alan 05.03.2008 tarihi itibariyle davacının davalıdan 15.941,21 TL, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına istinaden takip tarihi 26.08.2008 itibariyle davacının 21.791,21 TL davacıdan alacaklı olduğu ancak davacının talebinin 18.841,21 TL olduğu mevcut dosyalar incelendiğinde görülmüş, bilirkişi raporunda mevcut tabloda yer alan rakamlar doğrultusunda davacının, davalıdan Merkez Bankası Mali verilerine göre kesinleşen 16.000,17 TL Anapara ve Reeskont faizi miktarı 27.004,33 TL ile toplam 43.004,50 TL’lik tutar üzerinden alacağının olduğuna kanaat getirilmiştir…” gerekçesiyle, 1-Davacının İİK. Md. 235 gereğince açmış olduğu sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasının 6100 Sayılı HMK’nın 26. Md. gereğince kabulüne, 43.004,50 TL davacı alacağının İstanbul … İflas Dairesi’nin … İflas sayılı dosyasında tasfiye işlemleri sürdürülen müflis … San. Ve Tic. AŞ.’nin masasına alacak olarak kayıt ve kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, yapılan hesaplamalarda yüksek faiz uygulandığını, faiz oranı afaki olup hangi kamu bankasına ait olduğunun belirtilmediğini, yapılan hesaplamalara itiraz edilmiş ise de yerel mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu cevabı yazıya göre, davacı tarafından 238 kayıt numarası ile iflas masasına 19/06/2015 tarihinde 45.470,78 TL alacak kaydı yaptırılmış, iflas idaresinin 03/06/2016 tarihli kararı ile 18.841,21 TL’si kabul edilerek bakiye 26.629,57 TL’sinin ise icra takibindeki tahsil harcı ve vekalet ücretinden kaynaklandığı, tahsil harcı ve vekalet ücretinin iflas tasfiyesinde istenemeyeceği nedeniyle reddedilmiş, ek sıra cetveli 10/06/2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ve 09/06/2016 tarihli …Gazetesinde ilan edilerek, davacı vekiline ise 10/06/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekili tarafından başvuru sırasında 250,00 TL tebligat masrafı yatırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda 15 günlük yasal sürenin tebliğ tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Davanın 23/06/2016 tarihinde 15 günlük yasal sürede açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/134 E. 2014/80 K. sayılı kararıyla şirketin 14/04/2014 günü günü saat 15:00 itibariyle iflasına karar verilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 02/04/2015 tarihli 2014/10119 E. 2015/2205 K. sayılı ilamıyla kararın onanması neticesinde kesinleşmiştir. İİK’nun 195/1. maddesinde “Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” hükmü yer almaktadır. İİK’nın 195. maddesinde müflisin borçlarının iflasın açılması ile muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörülmüş olduğuna göre, iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekmektedir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Hükümde öngörülen alacaklar ana para alacağı ile iflas tarihine kadar işlemiş faiz ve alacaklı daha önce takibe geçmiş ise takip masrafları olup, tahsil harcı takip masrafı ise de borçlunun iflas etmesinden dolayı bir tahsilat yapılmadığından tahsil harcının iflas masasına kaydı istenemez. İİK’nın 138/3 maddesinde ise “Vekil vasıtasiyle yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın, icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hasaplanır. Bu şekilde tayin olunan vekalet ücreti de takip masraflarına dahildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca icra vekalet ücreti ise takip masrafları kapsamında olup iflas masasına kaydı istenebilir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi 2015/7358 E 2016/5208 K. sayılı ilamında; ”…İİK’nın 195/1-2. maddesine göre “İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.” cümlesinden hareketle iflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek (tahsil harcı bu hesaplama dışında bırakılarak) kapak hesabı yapılıp davacının alacağı belirlenerek bu bedel üzerinden kayıt kabul kararı verilmesi…” gerektiğine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21/03/2022 tarihli 2021/2200 E. 2022/1505 K sayılı ilamında; “…Öte yandan, icra vekalet ücretinin takip masraflarına dahil olduğuna ilişkin İİK’nun 138/3 maddesi ile iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masraflarının anaparaya ekleneceğine ilişkin İİK’nun 195 maddesi karşısında 9.057,31 TL’lik icra vekalet ücretinin iflas masasına kayıt kabulüne ilişkin davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, bu nedenle kararın bozulması gerekmekte ise de, yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın HMK 370/2 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına…” karar verilerek icra vekalet ücretinin iflas masasına kaydı gereken takip masraflarından olduğuna işaret edilmiştir. Davacı vekilinin iflas masasına başvuru dilekçesi ve eklerinin yapılan incelemesinde; İstanbul … İcra Dairesinin … E sayılı takip dosyasında 14/04/2014 tarihi itibariyle yapılan kapak hesabına göre 16.000,17 TL takipte kesinleşen miktar + 728,01 TL tahsil harcı + 14,00 TL başvurma harcı + 1.920,02 TL vekalet ücreti + 17.072,80 TL toplam faiz + 9.735,78 TL masraf olmak üzere 45.470,78 TL olarak hesaplanan miktara ilişkin iflas masasına başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır. İflas idaresinin 03/06/2016 tarihli kararıyla “Kayıtlı alacağın 18.841,21 TL’lik kısmının kabulü ile (4.) sıraya alınmasına, bakiye 26.629,57 TL’nin ise icra takibindeki tahsil harcı vekalet ücretinden kaynaklandığı, tahsil harcı ile vekalet ücreti iflas tasfiyesinden istenemeyeceği, derkenarın alacağın varlığını tek taraflı ispatlayamayacağı ve kesinleşmiş icra takibine konu alacağın araştırılmadan kabul edilmesi sonucu doğurmayacağı ve işin halli muhakemeyi gerektirdiğinden reddi” yönünde karar verilmiştir. Yani davacının talep ettiği 45.470,78 TL alacağının, iflas idaresince reddedilen 26.629,57 TL’lik kısmı yönünden dava konusu ihtilaf doğmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme esas kabul edilmiş ise de; raporda davacının kapak hesabında talep ettiği ana para alacağı olan 16.000,17 TL’ye 13/12/2017 tarihinden 23/06/2016 tarihine kadar işlemiş faiz hesabı dönemler itibariyle yapılarak ana paraya eklenmiş 23/06/2016 tarihi itibariyle oluşan alacak 43.004,50 TL hesap edilmiştir. Hesaplamanın davacının talep ettiği alacak kalemleriyle uyumlu olmadığı gibi, faize faiz işletildiği, iflas tarihinden sonraki dönemi de kapsayacak şekilde hesaplama yapıldığı, sadece faiz hesaplandığı, davacının talep dilekçesine konu diğer alacak kalemlerinin hesaplanmadığı, raporun hükme elverişli olmadığı açıktır. Davacının 45.470,78 TL olarak talep ettiği alacak miktarını oluşturan alacak kalemleri İstanbul … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyasında iflas tarihi olan 14/04/2014 tarihi itibariyle yapılan kapak hesabında belirtilmiştir. Bu talep kalemleri nazara alınarak hesaplama yapılması gerekirken, mevcut raporun yukarıda açıklanan nedenlerle hükme elverişli olmadığı anlaşılmakla, rapor uyarınca verilen kararın hatalı olduğu açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hakime ait bir görevdir. Hukuksal nitelendirmenin yapılabilmesi için bir yandan dava dilekçesinde öne sürülen maddi olgular tespit edilmeli, bir yandan da davacının talebi ve davayı açmaktaki amacı doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu noktada 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık kuralına da kısaca değinmek gerekmektedir. Maddeye göre, hakim tarafların talepleri ile bağlıdır. Kanunlarda gösterilen sınırlı sayıdaki istisnalar bir kenara bırakılacak olursa talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez. Fakat hakimin duruma göre talep sonucundan daha azına karar vermesinin önünde engel yoktur. Taleple bağlılık ilkesi özü itibariyle hakimin, tarafların talebiyle bağlı olduğunu ifade eder. İlkenin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hakimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukuki sonuç oluşturur. Bu itibarla hakimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir. Taleple bağlı olma, yargılama sonucunda davacının talep ettiği haktan daha azına sahip olduğunun belirlenmesi durumunda uygulanmaz (HMK m. 26). Talepten azına karar verme “çoğun içinde az da vardır” esasına dayanmaktadır. Bu kural ise davacının talep sonucu ile aynı nitelikte olan daha azına karar vermeyi ifade etmektedir. Nitekim dava açıldığında davacının talebi maddi hukukta karşılığa sahip olduğu oranda mahkemeden hukuki koruma sağlanmasıdır (Hukuk Genel Kurulunun 30/05/2018 tarihli ve 2017/23-2539 E. 2018/1149 K. sayılı kararı). Davacının talebinin iflas masasınca kısmen kabul edildiği anlaşılmakla dava konusu ise reddedilen 26.629,57 TL’lik kısma yönelik olup, mahkemece talep aşılarak 43.004,50 TL yönünden kayıt kabule hükmedilmesi de hatalıdır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece konusuna uzman bir bilirkişiden davacının iflas tarihi olan 14/04/2014 tarihi itibariyle alacaklı olduğu miktara ilişkin yukarıda yapılan açıklamalar da dikkate alınarak rapor düzenlenmesinin istenilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/698 E. 2019/46 K. sayılı 16/01/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/10/2022