Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/871 E. 2022/1115 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/871
KARAR NO: 2022/1115
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/441 Esas
KARAR NO: 2018/987
KARAR TARİHİ: 16/10/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile dava dışı … arasında düzenlenen sözleşme gereği depolara gelen malların indirilmesi, palet üzerine istifleme, tartılması, depolama sahasına getirilmesi, yer açılması, dökme mallar için boş sandık temini ile depodan gidecek mağazalara dağıtılacak malların kamyonlara yüklenmesi gibi işleri yüklendiği, işlerin eksiksiz tamamlanmasını sağladıklarını ve yükümlülüklerini yerine getirdikleri, davalının depodan gidecek, mağazalara dağıtılacak malların kamyonlara yüklenmesi işini gerçekleştiren müvekkile sözleşmede ve protokollerde kararlaştırılan ”şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme” bedellerini ödemediği, söz konusu hizmetlerin faturalara yansıtılmamasının davalı tarafça baskıcı bir şekilde talep edildiği, müvekkilin mağduriyeti giderilmediği, müvekkili veya personelinden kaynaklanmayan zayiatların müvekkilin istihkakından, işi bıraktırma baskısı ile mahsup ettirilerek kalan tutar üzerinden faturaların kesilmesinin sağlandığı belirtilerek; fazlaya ve sair hususlara ilişkin her türlü beyan talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, 40.000,00 TL alacağın taraflar arasında daha önce düzenlenen ve bu dava konusu hizmetleri kapsamayan, ancak kapsaması gereken her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep etmişlerdir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak iddialarının zaman aşımına uğradığı, öncelikle bu sebepten davanın reddini talep ettikleri, davalı tarafça ticari ilişkilerin sözleşmeler ile yapıldığı ve sözleşmeler çerçevesinde alacak/borç ilişkisinin yürütüldüğü, sözleşmelerden doğan edimlerini müvekkilin yerine getirdiği, davacı tarafın dava dilekçesinde hangi sözleşmeden ve hangi hizmetten dolayı alacak iddiasında bulunduğu açıkça belirtmediği, faturaya dahi bağlanmamış, kayıtlara geçmemiş soyut hizmet iddialarına dayanan davanın reddinin gerektiği, davacı tarafın talep, iddia ve delillerine itiraz ettikleri, davacı tarafça başkaca sebep ve delil gösterilmediğinden sair tüm itiraz ve savunmalarını saklı tuttuklarını belirterek; davanın reddine, masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf, sözleşme ve ek protokoller kapsamında davacı tarafından davalının depolarına sağlanan şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme hizmetinin verilip verilmediği, bedellerinin ödenip ödemediğini, davalının, bu hizmete ilişkin bedellerin faturalara yansıtılmaması konusunda baskı yapıp yapmadığı ve davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı varsa miktarı hususlarında toplanmaktadır. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi raporları kapsamında; davacı ile … A.Ş. arasında 1999 yılında anılan şirketin Gebze, Adana ve Ankara Etlik depolarında mal yükleme, indirme, istifleme hammaliye ve temizlik işlerinin yapılması ile ilgili TBK 506 vd. maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesi hükümlerini barındıran ticari ilişki kurulduğu, sözleşmelerin her bir depo için ayrı ayrı kurulan sözleşmeler olduğu, sözleşmeler kapsamında iş görme edimini üstlenenin davacı olduğu, taraflar arasında imza edilen sözleşme ve protokollerde hizmet çeşidi ve fiyatlar başlıklı hükümlerde her yıl belirlenen fiyat aralıkları ile bedellerin kalem kalem belirlendiği, anılan firmanın 31/07/2006 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan karara istinaden davalı ile birleşmesine karar verildiği, ilanın yapıldığı, bu sayede davalının sözleşmelerin tarafı olduğu, sözleşmelerin, davalı tarafından işin bir başka firmaya devredilmesi, davacı işçilerinin çalışmama eylemi gibi sebeplere istinaden 2007 ve 2008 yılında feshedildiği, somut olayda fesih ile ilgili bir uyuşmazlık bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporları içeriklerine göre davacının 2005-2007 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin bulunmaması sebebiyle sahibi lehine delil vasfına haiz olmadığı, ticari defter ve kayıtlarında söz konusu alacak ile ilgili kayıt bulunmadığı, davalının 2005-2009 yıllarına ait ticari defterlerinin ise delil vasfına haiz olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya herhangi bir borcunun olmadığı, davacının alacağın varlığını ispat edecek delilleri sunmadığı gibi hizmetin verildiğini de ispat edemediği, sunulan faturaların da davacı adına düzenlenmediği, celp edilen SGK çalışan listeleri ile söz konusu depolara giriş çıkış yapan kamyon sayılarına ilişkin kayıt ve incelenen irsaliyeler ile davacının, davalının depolarında davacının söz konusu dönemde sözleşme ile üstlendiği diğer işleri yaptığı, depoda personel bulundurduğu ve faturaları düzenlediğinin her iki taraf kayıtlar ile sabit olduğu için dava konusu işi yapıp yapmadığı, çalışanlarının hangi işi ne miktarda yaptığı tespit edilemeyeceği, farazi tespitler ile alacak miktarının belirlenemeyeceği gibi bu hususta hüküm kurulamayacağı, davacı taraf her ne kadar dava konusu edilen iş bedellerinin davalının baskıcı ve tehditkar davranışları sebebiyle faturalara yansıtılmadığını iddia etmiş ise de dosyaya sunulan deliller ile bu hususu ispat edemediği, iddianın soyut kaldığı, bunun yanında bir an için davacıya nazaran davalının güçlü konumda olduğu ve sözleşmenin yürütülmesi sırasında iddia edilen hususlarda baskı oluşturabileceği düşünülse bile davacının sözleşmenin devamı esnasında herhangi bir hukuki yola başvurmadığı gibi iddia etmiş olduğu baskıya sessiz kalarak herhangi bir ihtar vs. keşide etmeksizin sözleşmenin feshinden çok sonra dava açmış olmasının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne de uymadığı değerlendirilerek davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararın eksik incelemeye dayandığı, davalı tarafa ait depolara yük getiren ve yük götüren nakliye firmalarından fatura, irsaliye ve bilgisayar kayıtlarının istenmediği davacı şirketçe yüklenen ve boşaltılan kamyon sayısının ispat etme imkanının ortadan kaldırıldığı, fesih bildirimlerinde de davacının mal yükleme-indirme ve istifleme hizmetlerinde sunan firma olduğu açıkça belirtildiği ayrıca SGK kayıtlarında her ay 30 gün aralıksız 130 personel çalıştırıldığı sabit olduğu, davacının ticaret defter kayıtlarında da davalı dışında başka bir firmanın davalıya hizmet vermediği açıkça görüldüğü, davacının önce depoya kamyonla gelen yükleri boşalttığı sonra depoda gösterilen yere taşıyarak istiflediği ve en sonda mağazalara dağıtılma zamanı gelen ürünlere yeniden kamyonlara yüklediği, davalı ile anlaşmalı nakliye firmaları olan … Lojistik, … Nakliye, … Nakliyat ve … Lojist’e müzekkereler yazılmadığı, oysaki depolara gelen yüklere ve depolardan nakledilen yükleri taşıyan nakliye firmalarından irsaliye ve fatura kayıtları kabul edilerek, nakliye firmalarına ait kamyonları depolara giriş çıkış kayıtları ve söz konusu nakliye firmalarınca kesilen ve davalının ticari defterlerinde yer alan faturaların dikkate alınarak yüklenen-boşaltılan kamyon sayısının tespit edilmesi gerektiği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan incelemede;Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında olan ancak davalının baskısı ile fatura düzenletilmediği iddia edilen şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme hizmet bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Davacı şirket ile dava dışı … firması arasında söz konusu şirketin Gebze, Ankara-Etlik ve Adana depoları ile ilgili olarak mal yükleme-indirme-istifleme-temizlik ve güvenlik alanında hizmet sözleşmesi düzenlendiği, 31.07.2006 tarihli olağanüstü genel kurul kararınca dava dışı … şirketinin davalı şirketle birleştiği ve bu haliyle davalının iş bu davada taraf haline geldiği ve sözleşme ve protokole kararlaştırılan şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme bedellerinin ödenmediği, iş bu hizmet bedellerinin davalı tarafın baskıcı ve tehditkar tutumu nedeniyle faturalara yansıtılmadığı iddiasında bulunulmuştur. … A.Ş. ile davacı şirket arasında …’nın … Mah. … karşısı … Etlik/Ankara adresinde bulunan Etlik deposuna ait mal yükleme, mal indirme, istifleme gibi hammaliye ve temizlik işlerinin yüklenici (davacı) tarafından yapılması işinin sözleşmenin konusunu oluşturduğu, sözleşmenin 4. maddesinde hususi şartların düzenlendiği ve buna göre yüklenicinin belirtilen işleri gecikmesiz yapabilmesi için gerekirse işçilerine 24 saat içinde uygun vardiyalar halinde çalıştırılacağı, yüklenicinin çalıştığı alanların sürekli temiz tutacağı ve gerekirse temizlik ekipleri kuracağı, 5. maddesinde yüklenicinin işin ifa ve ikmali sırasında her türlü emniyet tedbirlerini almak, çalışan elemanların SSK kayıtlarını yapmak iş güvenliği ve işçi sağlığı hususunda gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğu, yapılan işlerin her ayın 25’inde fatura edileceği (madde 7) ödemeleri fatura tarihinden itibaren işleyen 35. günü takip eden ilk cuma günü yapılacağı, sözleşmenin (madde 8) 01.01.2006 ile 31.12.2006 tarihleri arasında geçerli olduğu, tarafların sözleşme süresinin hitamında 15 gün önceden yazılı bildirimde bulunulmadığı taktirde sözleşmenin aynı koşullarda 1 yıl uzamış sayılacağı sözleşmenin feshinin 9. madde de düzenlendiği ve buna göre yüklenicinin bu sözleşme hükümlerinden herhangi birine uymaması, …’nın sözleşme konusu işlere kendi personeline yaptırması durumunda sözleşmenin herhangi bir ihbar süresine riayet edilmeksizin feshedileceği ayrıca …’nın herhangi bir sebep göstermeksizin önceden haber vermek koşulu ile sözleşmeyi istediği azman sona erdirileceği taraflar arasında düzenlenen 01.01.2006 tarihli sözleşmede belirtilmektedir. 01.01.2015 ve 01.01.2006 tarihli ek protokollerde; 01.01.2006 tarihli sözleşme şartları ve alınan kararlar göz önünde bulundurularak sözleşmenin 8. maddesine göre 01.01.2005-31.12.2005 ve 01.01.2006-31.12.2006 tarihleri arası dava konusu edilen ”şehir içi büyük kamyon yükleme, şehir içi küçük kamyon yükleme, taşra kamyon yükleme” hizmeti de dahil olmak üzere her bir hizmet çeşidi ve birim belirtilerek yeni fiyatlar belirlenmiştir. Davacı yüklenici şirket ile davalı arasında sözleşmenin feshi konulu belgede; sözleşme tarihinin 18.01.2007 tarihli olarak belirtildiği davacı şirkete bağlı olarak çalışan personellerin 07.02.2007 ve 08.02.2007 tarihlerinde firma ile olan maaş ödemesi uyuşmazlığı nedeniyle çalışmama eylemi yaptıkları, bu nedenden dolayı ilgili tarihlerde deponun çalışma düzeni ve iş akışında önemli aksamalar olduğu, 09.07.2007 tarihi itibariyle İlke hizmet firmasının depodaki faaliyetlerine son verilerek yeni firma ile çalışılmaya başlandığı belirtilmiş olup ilgili belgenin altında not olarak ilgili sözleşmenin feshi ile ilgili 9. maddesinin A bendinde “… bu sözleşmenin hükümlerinden herhangi birine bulunmaması durumunda bu sözleşmeye herhangi bir ihbar süresine riayet etmeksizin her zaman fesh edebilir” şeklinde ibare mevcut olduğuna dair ibare yer almaktadır.Yargılama aşamasında faturalara yansıtılmayan alacağa yönelik talebin araştırılması amacıyla mahkemece Gebze-Ankara ve Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne talimat yazılarak davalı şirketin depolarının giriş-çıkış bilgisayar kayıtları üzerinde mali müşavir ve bilgisayar uzmanından oluşan bilirkişi heyetince inceleme yapılmasına dair karar verilmiştir.Taşıma uzmanı …, mali müşavir … ve Ögretim Üyesi Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi heyet raporunda özetle; taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince toplam 1.541.756,49 TL tutarlı fatura düzenlendiği, iş bu faturaların … tarafından davalı adına düzenlediği davalı şirket kayıtları incelendiğinde davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterleri incelendiğinde 2005-2006 ve 2007 yılına ait ticari defterlerin kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığının belli olmadığı dolayısıyla davacı lehine delil vasfına sahip bulunmadığı, davalı tarafın ticari defterinin ise açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, birbirlerini teyit ettiği, davacının alacak iddiasının varlığının kabul edilebilmesi için öncelikle söz konusu hizmetlerin gerçekleştirdiğinin ispatının gerektiği belirtilmiştir.Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce dosya mali müşavir ve bilgisayar mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup düzenlenen bilirkişi heyet raporunda özetle; depoda kullanılan giriş ve çıkış kayıtlarının en eski verilerinin 2012 yılına kadar tutulduğu daha eski verilere ulaşılamadığı 01.01.2006 tarihinden itibaren 02.02.2007 tarihine kadar dönemler içerisinde depodan diğer depolara ve mağazalara yapılan mal sevkiyatlarına ilişkin verilerin incelendiği, ilgili sevkiyatların incelenmesinde yükleme işlemlerinin davacı tarafça yapıldığına dair herhangi bir verinin bulunmadığı, depoda yapılan giriş çıkış ve bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan tüm incelemelerde yükleme işlemlerinin davacı tarafça yapıldığına dair bir bilgiye rastlanılmadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur.Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda özetle; davacı vekilince Ankara depolarında yükleme yapıldığını, tespit edilmesine rağmen kimin tarafından yapıldığına dair tespitte bulunulmadığı belirtilerek yapılan itiraz sonucunda bilirkişi heyetince ek rapor düzenlenmiş olup, düzenlenen ek raporda: bilgisayar kayıtları üzerinden sadece depodan yapılan nakliyelere ait bilgilerin bulunduğu, Excel tablolarına ulaşılmış olup söz konusu nakliyeler için yapılan yüklemelerin kimin tarafından yapıldığına dair bir bilginin bulunmadığı, söz konusu tablolarda sadece tarih, tonaj sevkiyatın yapıldığı yere ait bilgilerin yer aldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde sadece yükleme ile ilgili değil boşaltma ile ilgili taleplerinin de bulunduğu fakat bilirkişi heyetince bu taleplerin incelenmediği yönündeki itirazlar yönünden ise davalı depo kayıtlarının incelenmesinde sadece ilgili dönemde depodan yapılan nakliyelere ait bilgilere ulaşıldığı, depoya gelen nakliyeler ve boşaltmaya ait herhangi bir kayda rastlanılmadığı belirtilmiştir. Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla düzenlenen heyet raporunda özetle; dava konusu olayın davalı firmanın 2006 yılında satın almış olduğu … ile arasında başlamış bir sözleşmenin devamında vuku bulan alacak anlaşmazlığından kaynaklandığı, yapılan işlerin ücret anlaşmazlığı nedeni ile yavaşlaması ve ekonomik kayıtlar olması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği, yapılan incelemede sözleşme 2008 yılında feshedildiğinin anlaşıldığı, bilgisayar sistemlerinin iki kez yenilendiği bu nedenle muhasebe içerikli mali defterler dışında herhangi bir kayda erişilmesinin mümkün bulunmadığı, kamera kayıtlarının ise en çok 3 aylık kayıt yapılmasına izin verdiği, dava dilekçesinde zaman diliminde tam olarak belirtilmediği, davacının kendi işçilerinin hangi tarihlerde çalışmasının dolayısıyla alacak talebinin belirtilmesi durumunda düşük bir olasılıkta olsa bu işçilerinin SGK pirim kaydı üzerinden davalı depo girişlerinde bir karşılığının bulunmasının mümkün olabileceği, bu nedenle keşif mahallinde bulunan bilgisayarlarda herhangi bir kayda rastlanılmadığı, sonuç olarak söz konusu alacak ile ilgili bilgisayar kayıtları ve defter kayıtlarında herhangi bir hizmet ya da bakiye alacak ispatına dair bulguya rastlanılmadığı belirtilmiştir. Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan müzekkereye cevap verilmiş ve davalı şirketin 2006 yılı Eylül ayı ile 2012 yılı Eylül ayı arasında bordrolu çalışanlara ilişkin hizmet döküm cetveli mahkemeye sunulmuştur. SGK belgelerine göre davacının mal yükleme ve indirme, istifleme işi yaptığı anlaşılmaktadır.SGK yazı cevapları ve davacı tarafların işçilerine ait kayıtlar incelenerek ek rapor tanzim edilmesi için Ankara 6 Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış olup bilirkişi heyet tarafından düzenlenen 2. ek raporda özetle; depoda herhangi bir belge ve kayıt ile tespit edilemeyen, bilgisayar kayıtlarında yer almayan boşaltma işlemleri ile ilgili olarak hangi tarihe kadar boşaltma işleminin yapıldığına dair tespit yapma imkanın bulunmadığı, davalı depo kayıtlarında sadece nakliyelere ilişkin bilgilerin bulunduğu, ilgili dönemde depodan nakliyelere ait bilgiler incelendiğinde 4.139 adet şehir içi büyük kamyon 4.486 adet şehir içi küçük kamyon ve 509 adet taşra seferinin görüldüğü, 01.01.2006 tarihinde düzenlenen protokol uyarınca birim fiyatlar hesaplandığında toplam 98.168,65 TL’nin hesaplandığı, önceki raporlarda da belirtildiği üzere yükleme işinin davacı tarafça yapıldığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, davacının sözleşme kapsamındaki diğer hizmetleri için fatura düzenlenmesine rağmen yükleme işlemi için herhangi bir fatura keşide edilmediği, davacının kendi ticari defter kayıtlarında da bu hususta bir alacak kaydınını yer almadığı, dosya kapsamına sunulan SGK çalışan listelerinin davacı tarafın davaya konu yaptığı yükleme ve boşaltma işleminin yaptığına dair herhangi bir tespit imkanda vermeyeceği zira, uyuşmazlık konusu olmayan sözleşme içeriğinde yer alan diğer hizmetlere yönelik faturalar düzenlendiği taraf defter kayıtları ile sabit olup davacının talebinin söz konusu SGK kayıtları üzerinden tespit imkanının bulunmadığı belirtilmiştir.Davacı tanığı … 27.03.2013 tarihli celsede hazır edilmiş ancak davacı şirketin sahibi olduğunu beyan ettiğinden mahkemece iş bu tanığın dinlenemeyeceği belirtilmiştir. Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacının ibraz ettiği faturalarının çoğunun dava dışı … tarafından dava dışı … A.Ş. Adına düzenlendiği, davacı şirket ile faturaları düzenleyenin farklı olduğu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesine 11.11.2005 tarihli 6429 sayısının 177. sayfasında şirketin yetkilisinin … olarak belirtildiği, şirketin bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan incelemede davacı tarafından mal tesliminin yapıldığına dair bir kaydın bulunmadığı, ambar kabul kayıtlarına göre davacı şirket araçları ile mal teslimi yapılmamış olduğu ve davalının bilgisayar kayıtlarının üzerinde mal kabul yönünde yapılan incelmede davacı şirket ile ilgili herhangi bir taşıma işleminin yapılmadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İş görme sözleşmelerinin hemen tümünde müşterek olan nokta, taraflardan birinin (iş görenin) diğer tarafa (iş sahibine) karşı daima bir iş görme borcu altına girmesi ve onun da bu borcunu iş görme olarak nitelendirdiğimiz bir faaliyette bulunmak suretiyle yerine getirilmesidir. Bu sebeple iş görme sözleşmeleri arasında büyük bir benzerlik vardır. Sözleşme ve dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı TBK’nin hizmet akdi başlıklı 313. maddesi ”(1)Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder. (2)Ücret, zaman itibariyle olmayıp yapılan işe göre verildiği takdirde dahi işçi muayyen veya gayri muayyen bir zaman için alınmış veya çalışmış oldukça, hizmet akdi yine mevcuttur; buna parça üzerine hizmet veya götürü hizmet denir.” şeklindedir. Hizmet akdi öyle bir akittir ki, işçi bir ivaz mukabilinde muayyen veya gayri muayyen bir zaman için iş gücünü işverenin emrine tahsis ve onun direktifi altında işi ifa etmeyi taahhüt eder. (Reisoğlu S. Hizmet Akdi Mahiyeti-Unsurları-Hükümleri, Ankara 1968,s:36)Bu tanımlamalardan hareket ederek bir sözleşmenin (genel) hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan unsurlar şu şekilde sıralanabilir.a- İşçinin bir süre işverene bağımlılık ilişkisi içinde bir hizmet görmesi veya görmeyi vaad etmesi: işçinin hizmet ediminin ifa etmesi, sözleşmenin tarafı olan işverene bağımlılık ilişkisi içinde ve onun talimatı altında gerçekleştirilmelidir. Bu, hizmet sözleşmesini diğer iş görme borcu doğuran sözleşmelerden ayıran önemli ve temel bir özelliktir. İşçinin bu çalışması, diğer iş görme borcu doğuran sözleşmelerden farklı olarak bir hiyerarşi içinde işverene bağlı olarak yapılır. Böylece işveren, işin yapılması sırasında işçiye talimat verecek ve onu denetleyebilecektir. Her ne kadar 818 sayılı TBK’da bu unsura yer verilmemiş ise de; Yargıtay da bir çok kararında bağımlılık ilişkisinin iş sözleşmesinin zorunlu unsurlarından olduğuna karar vermiştir. b- Hizmetin görülmesinin veya hizmet edimi vaadinde bulunulmasının bir ivaz (ücret) karşılığında olması; bir hizmetin görülmesinin veya hizmet ediminin vaad olunmasının bir ivaz karşılığında olmadığı durumlarda, bir Hizmet sözleşmesinin varlığından değil, çok defa bir vekalet ilişkisinin bulunduğundan söz edilebilecektir. Hizmetin karşılığını teşkil eden ivaz, zamana göre ya da parça başına veya işin sonucuna göre de hesaplanabilir.c- Tarafların anlaşması veya bir karşılık ödenmesine yol açacak bir hizmet ilişkisinin varlığı gerekir. (Prof.Dr Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Beta Yayınları Ocak 2014)Bir diğer iş görme sözleşmesi olan vekalet sözleşmesi ise 818 sayılı TBK’nin 386. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir. ”(1)Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler. (2)Diğer akitler hakkındaki kanuni hükümlere tabi olmayan işlerde dahi, vekalet hükümleri cari olur. (3)Mukavele veya teamül varsa vekil, ücrete müstahak olur.” Taraflar arasındaki sözleşmede yapılacak işlerin belirli olması, davacının davalının talimatı ile iş yapıyor olması, her bir birim iş için ücretin belli olması gibi hususlar dikkate alındığında hizmet akdinin unsurları bulunmasına rağmen davacı ile davalı arsında bir bağımlılık bulunmaması, hususları gözetildiğinde taraflar arasındaki ilişki bir işçi işveren ilişkisi olmayıp, kendine has bir iş görme ilişkisi olduğu ve 818 Sayılı BK nun 386/2 maddesi uyarınca vekalet hükümlerinin uygulanmasını gerektirir nitelikte bir vekalet ilişkisi olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu kabul üzerine çözülmesi gererkir.Davaya konu somut olayda, fatura olarak yansımayan hizmet bedellerinin tahsilinin talep edildiği, …’nın Ankara/Gebze/Adana deposuna ait mal yükleme indirme istifleme hammaliye ve temizlik işlerinin yüklenici yani davacı tarafından yapılması konusunda anlaşmaya varıldığı, taraflar arasında yapılan muhtelif tarihli sözleşmelerin yine tarafların onayı ile feshedildiği, en son 18.01.2007 tarihli sözleşmenin 09.02.2007 tarihli sözleşme feshiyle sonra erdirildiği, davalı ticari defterlerinin incelenmesinde davacı şirkete ait herhangi bir borcun bulunmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ek protokollerde her bir birim yapılacak iş için ayrı ayrı ücretlendirme yapılmıştır. Dava konusu edilen hizmetin birimi ve fiyatı da belirlenmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi kök ve raporlarında ilgili dönemde depodan yapılan nakliyelere ait bilgilere ulaşıldığı, excell kayıtlarında 4.139 adet şehir içi büyük kamyon, 4486 adet şehir içi küçük kamyon ve 509 adet taşra seferi kaydının göründüğü tespit edilmiştir. Davacı vekili, davalının depolarına … Lojistik, … Lojistik ve … lojistik firmalarına ait kamyonlarca getirilen yükleri protokol gereğince boşaltan ve yine bu firmalara ait kamyonlarla mağazalara nakledilen yükleri yükleyen tek firmanın müvekkili olduğunu iddia etmekte, ilgili firmaların kayıtlarının istenmesini talep etmektedir.Davalı tarafça, yükleme işinin bir başka firma veya kendi çalışanlarınca yapıldığına ve başka bir firma tarafından yapılmış ise kim tarafından yapıldığına ilişkin bir savunma ve açıklama yapılmamış bu yönde bir delil sunulmamıştır. Eğer bir başka yüklenici yok ise bu hizmetin taraflar arasındaki ek sözleşme ve yükleme işi için ayrı birim fiyatlarının belirlenmiş olması da dikkate alındığında, depoya davacı tarafça indirildiği inkar edilmeyen yüklerin, yüklerin toplanma yeri olan depolardan, davalıya ait şubelerine satışı için işin niteliği ve hayatın olağan akışına göre nakliyelerinin gerekeceği sabittir. Bu tespite göre de yükleme hizmetinin bir başkasından alındığına dair davalı tarafça yapılmış bir savunma bulunmayıp, bu yönde bir delil de sunulmadığından şehir içi büyük, şehir içi küçük ve taşra yükleme hizmetlerinin de davacı tarafından davalıya verilmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu hususta davacı tarafça fatura düzenlenmemiş olmasına rağmen taraflar arasındaki sözleşme, ek sözleşme ve bilirkişilerce yapılan kısmi tespitler dikkate alındığında davalı tarafın soyut savunmasına hukuki sonuç bağlamak MK 2. maddesine de aykırılık oluşturacaktır. Davacı iddiasını ispatla yükümlü olup, ispat için bildirdiği delilleri mahkemece toplanacak ve yapılacak değerlendirme sonucuna göre de mahkemece iddiasının ispat edilmiş olması halinde davasının kabulüne, aksi halde ise reddine karar verilecektir. Mahkemece, davacının iddiasını ispata yarar delillerinin tamamı toplanmadığı gibi toplanmış olan bir kısım delileri ise değerlendirilememiştir. Zira taraflar arasındaki sözleşmede açıkça şehir içi küçük, şehir içi büyük ve taşra yüklemeleri için ayrı ayrı birim fiyatlar belirlenmiş olmasına ve davacı tarafça davalının depolarına gelen yüklerin indirildiği sabit olup, davalı tarafça bu indirmelere dönük bir itiraz ileri sürülmemesine rağmen sırf faturaya bağlanmamış olması nedeniyle -davalının aksi yönde bir savunması ve delil ileri sürmemesine rağmen- dağıtım amacıyla davacı tarafça, davalının depolarına indirilen yüklerin, davalının satış şubelerine gönderilmemesinin hayatın olağan akışına ve işin niteliğine aykırı düşmesi nedeniyle ve bunun aksini savunan ve ispatlayan bir davalı savunması ve delili de olmadığından bu hizmetin davacı tarafça davalıya verildiğinin kabulü gerekir. Ancak bu kabul üzerine de verilen hizmetin karşılığının da tespiti gerekecek olup, bunun için de davacının iddiasını dayandırdığı delillerin toplanması ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle talep edebileceği meblağın belirlenmesi gerekecektir.Mahkemece yukarıda belirtilen nakliye firmalarına müzekkere yazılarak ilgili döneme ilişkin davalının depolarına gelen ve depolardan çıkan kamyonlara ait irsaliye kayıtları ve faturalar celp edilip, davalının ticari defterler ve kayıtları, depo ve bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ve daha önce bilirkişiler tarafından davalının bilgisayar ve depo kayıtları üzerinde yapılan tespitleri de dikkate alınmak suretiyle ; davacı tarafın iddia ettiği şehir içi küçük kamyon, şehir içi büyük kamyon ve taşra yüklemelerine ilişkin sefer sayılarının tespiti ve faturalandırılmayan alacak miktarının tespiti ile davacının davalıdan talep edebileceği alacığının tespiti için usulünce bilirkişi raporu alınmalıdır. Eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalı olmuştur.Ayrıca mahkemece gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, büyük, küçük ve taşra yükleme hizmetine ilişkin tespitlerden sonra taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, sözleşmenin yapıldığı tarih ve yasal mevzuat dikkate alınarak davalının zamanaşımı define ilişkin savunması da değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir.Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı taraf vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nin 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2014/441 Esas, 2018/987 Karar sayılı ve 16/10/2018 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 12/10/2022
MUHALEFET ŞERHİ İspat; dava konusu yapılan hakkın gerçekten var olup olmadığının anlaşılması, maddi hukukun o hakkın doğumunu veya sona ermesini kendisine bağladığı vakıaların doğru olup olmadığının tespit edilmesi sonucunda mümkün olur ve dava konusu hak ile buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların var olup olmadıkları yönünde mahkemeye kanaat verilmesi işlemidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda 187/1. maddesinde “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Vakıa (olgu) ise, kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylardır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Hakim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini, kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise HMK’nin “İspat Yükü” başlıklı 190. maddesinde yer almakta olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer. Kendisine ispat yükü düşen taraf için bu bir yükümlülük (mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür (külfettir). Zira taraf kendisi tarafından ispatı gereken bir vakıayı ispat edemezse, karşı taraf (ve mahkeme) onu mutlaka ispat etmesini isteyemez (yükümlülük). Kendisine ispat yükü düşen taraf, o vakıayı ispat edememiş sayılır; mesela, kendisine ispat yükü düşen ve fakat bunu yerine getiremeyen taraf davacı ise, davasını ispat edememiş sayılır ve dava bu nedenle reddedilir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, 6. b., 2.c., s.1972). Davaya konu somut olayda, hizmetin verildiğini ispat yükü davacı taraf üzerindedir. Mali ve teknik inceleme neticesinde yükleme işlemlerinin davalı tarafça yapıldığına dair bir delil bulanamadığı ve aynı zamanda depoda yapılan bilgisayar kayıtları üzerindeki incelemeler sonucunda da davacının iddiasının kanıtlanamadığı, dosyadaki delillerle sabittir. Somut dosya kapsamında ispat yükünün davacı üzerinde olduğu nazara alındığında, davalının dava konusu yükleme işini davacı dışında başka bir firmaya yaptırdığına dair kayıtların olup olmadığı, nakliye firmalarının faturalanın kayıtlı olup olmadığı yönündeki araştırmanın dosya kapsamına uygun olmayacağı görüşüyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmamaktayım.