Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/862 E. 2022/1119 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/862
KARAR NO: 2022/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/320
KARAR NO: 2018/1161
DAVA TARİHİ: 31/03/2017
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin cari hesap ekstresi gereği müvekkil şirket borcu bulunduğunu ve söz konusu bedelin davalı şirketten talep edilmesine rağmen ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığı, davalı borçlunun taraf sadece icra takibini uzatmak amacıyla hareket ederek haksız ve kötü niyetli olarak takibe itirazda bulunduğu ve %20 icra inkar tazminatı ve itirazın iptaline ve söz konusu takibin devamını talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlığın taraflar arasındaki Finansal Danışmanlık Hizmet Sözleşmesinden kaynaklandığını, sözleşme süresi içinde davacı şirkete sözleşme bedeli ödenmiş olmasına rağmen söz konusu hizmetlerin davacıdan alınmadığını, bu hizmetlerin ifasının davacı tarafından ispatı gerektiğini, delil olarak alınan faturaların iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmasının zorunlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Somut olayda, taraflar arasında 1 yıl süre ile geçerli 06/05/2013 tarihli Finansal Danışmanlık Sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin 5.maddesinde ücret ve ödeme şeklinin kararlaştırıldığı, anılan maddede “Besfin tarafından verilecek hizmetler için” ibaresinin kullanıldığı, davacının sözleşmenin 3.maddesi kapsamında finansal danışmanlık hizmeti sunması halinde ücrete hak kazanacağı, davacının fatura konusu finansal danışmanlık hizmetini sunduğu taraflar arasındaki e-mailler ile davalı tarafından Sarıgazi Vergi Dairesine bildirimde bulunduğu BA formlarından anlaşılmakla hizmet bedelinin ödendiği iddia ve ispat edilemediği…” gerekçesiyle, “1-Davanın KABULÜ ile; Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin talepnamedeki koşullarda devamına, 2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan %20’si oranında 18.679,96 TL inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3.maddesinde verilecek hizmetin kapsamının belirlendiğini, sözleşme süresi içinde davacı şirkete sözleşme bedelinin bir kısmı ödenmiş ise de bu hizmetlerin davacıdan alınmadığını, mahkemece hizmetlerin verilip verilmediğini araştırmadığını, hizmetin verildiğinin davacı yanca ispatlanması gerektiğini, sırf fatura tanzim edilmesinin hizmetin ifa edildiğini ve alacağın varlığını ispatlamadığını, TBK’nın 97. maddesi de dikkate alındığında davacının ifa edilmemiş bir hizmet bedelini talep hakkının doğmadığını, emsal Yargıtay kararında da sırf fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığına ve hizmetin verildiğinin ispatlanması gerektiğine işaret edildiğini ayrıca alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, finansal danışmanlık hizmet sözleşmesi kapsamında hizmet bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 93.399,80 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından yasal süre içerisinde takibe itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durduğu, davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir. Taraflar arasında 06/05/2013 tarihinde imzalanan finansal danışmanlık hizmet sözleşmesine göre, davacı tarafından davalıya verilecek olan finansal danışmanlık hizmetinin konusu; davalı şirketin kredilerinin yeniden yapılandırılması çalışması kapsamında bankalara sunulacak olan finansal analiz çalışması ve detaylı iş planlarının hazırlanması, şirket stratejilerinin ve aksiyonlarının belirlenmesi, kreditörlerle toplantıların organize edilmesi ve sunumların yapılması, banka kredi sözleşmelerinin müzakeresinde görüşmelerin yönetilmesi, yönlendirilmesi ve finansal kuruluşlardan gelen tekliflerin değerlendirilmesi, görüş verilmesi ve yapılandırma çalışmalarının süratle sonuçlandırılması için kreditörler nezdinde gerekli takibin yapılması olarak belirlenmiştir. Davacı tarafından bu hizmetin yerine getirildiğine dair davalı şirkete gönderilen ve bankalara yapılan sunumlar, refinansmana ilişkin düzenlenen çalışma belgeleri, bankalarla yapılan refinansman ve sendikasyon kredi sözleşmesi, taraflar arasındaki mail yazışmaları dosyaya ibraz edilmiştir. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 93.399,80 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından ticari defterlerin ibraz edilmediği ve davalı taraf vekili … tarafından resmi defter ve belgelerin ibraz edilmeyeceğinin bildirdiği, bu nedenle davalı kayıtlarında inceleme yapılamadığı, davalı … Holding A.Ş.’nin 01/01/2014-31/12/2014 dönemine ait BA formlarının celbi için Sarıgazi Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevaba göre 2014 yılında davalının davacı şirketten almış olduğu fatura sayısının 4 adet olduğu, mal ve hizmetlerin (KDV hariç) toplam tutarının ise 176.610,00 TL olarak bildirdiği, davalı tarafından bildirilen fatura toplamının, davacının cari hesabında davalı adına düzenlemiş olduğu fatura toplamı ile aynı olduğu, yani davacı kayıtları ile davalının BA Formunda vergi dairesine bildirmiş olduğu tutarın birbirini doğruladığı ve davacının 93.399,80 TL alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Somut dosyada; davacının takibe konu alacağını oluşturan faturaların davalı tarafından iade edilmediği gibi BA formunda bildirildiği, davacı defterlerinde yer alan alacağın, davalı tarafça vergi dairesine bildirilen fatura tutarları ile uyumlu olduğu, davacının takip tarihi itibariyle 93.399,80 TL alacaklı olduğu tespit edildiğinden, emsal ilamlarda belirtildiği gibi HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca davacının bu miktar yönünden alacağını ispatladığı ayrıca davacı tarafça hizmetin verildiğine yönelik kayıtların da dosyaya sunulduğu anlaşılmakla, aksi yöndeki ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça herhangi bir delil ibraz edilmediğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” düzenlemesi yer almaktadır. İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Dava konusu alacak faturaya dayalı, davalı tarafından vergi dairesine bildirilmiş likit bir alacak olduğundan, mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de yanlışlık yoktur.Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçeler yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 1.595,04 TL’den mahsubu ile bakiye 1.514,34 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/10/2022