Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/85 E. 2020/320 K. 14.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/85
KARAR NO: 2020/320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/2120 Esas
KARAR NO: 2017/1194
KARAR TARİHİ: 16/11/2017
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/3/2014 tarihinde akdedilen hizmet sözleşmesi kapsamında taahhüt edilen hizmetin verildiğini, H2-W4-A, H2-W4-A-BW, H1-W4-A kodlu ürünlerin Avrupa Birliği standartlarında olmadığı ve yetersiz olduğu için laboratuvar testlerinden geçemediğini bu durumun kendi kusurları olmadığını, ayrıca davalı/karşı davacı tarafından ileri sürülen ayıplı ifanın ve veya testin usulüne uygun yapılmadığı iddiası var ise bıı iddianın Uluslararası Akreditasyona ve Avrupa Birliği Notifikasyonuna sahip kuruluşun {TZUS) un bağlı bulunduğu Çek Cumhuriyeti Akreditasyon Kurumuna veya Avrupa Birliği Komisyonu’na yapılması gerektiğini, bu bağlamda hizmetin karşılığı olan faturalardan ödenmeyen ve 122.591,88 TL ye denk gelen bedelin 8 Eylül 2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı-karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili üzerine düşen tüm yükümlülüklerim yerine getirdiğini, ürünlerin testi geçememesinin tamamen test merkezinin (TZUS) hatası ve ayıplı ifası nedeniyle H2 tipi ürünler için yapılan testlerin başarısız olduğunu ileri sürdüğünü, ayıplı ifa nedeniyle 122.591,88 TL tutarındaki faturanın ödenmediğini ve iade edildiğini, davacı/karşı davalı firmanın kendi edimlerini yerine getirmeden ve işin teknik kriterlere uygun bir biçimde yerine getirmeden … enerjiden ödeme talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 20.602,80 Euro’nun peşin ödemenin işleyecek avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” taraflar arasında düzenlenen 12/03/2014 sözleşmede ve eki niteliğinde olan aynı tarihli mutabakat metninde, sözleşmenin esaslı noktaları itibariyle yapılacak testler neticesinde ücretin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, testlerin olumsuz sonuçlanması halinde ücretin ödenmeyeceğine dair herhangi bir hükmün olmadığı, yalnızca senelik takip denetimine ilişkin 2250 Euro ücretin tüm testlerin olumlu sonuçlanması halinde gerçekleşeceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür. Bu hükümler doğrultusunda, yapılan testler neticesinde olumsuz rapor olması halinde dahi ücretin ödenmesi gerektiği anlaşıldığı, Davalı-karşı davacının ayıplı iş iddiasının irdelenmesinde ise; TSE Laboratuvarında görevli alanında uzman teknik bilirkişiler tarafından dosyada mevcut bilgi ve belgelerin irdelenmesi neticesinde düzenlenen raporda, testin gerçekleştirildiği TZUS laboratuvarının, davaya konu olaya ilişkin olarak uluslararası akredite bir laboratuvar olduğu, raporların da bu kapsamda uluslararası kabul görmüş nitelikte olduğu tespit edildiği, mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde, bilimsel anlamda maddi gerçekliğe haiz bilirkişi raporu mahkemece de benimsendiği, Sözleşme içeriği doğrultusunda kabul edilen durum, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı itibariyle, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacıya ait ürünlerin testini yapmış olmasına rağmen sözleşmede kararlaştırılan ücretten bakiye 122.591,88 TL’ yi ödemekle yükümlü olduğu, davalı-karşı davacının savunma ve iddialarının ispatlanamadığı kabul edilerek ” asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı-karşı davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, tamamen test koşullarının uygun hazırlanıp hazırlanmadığına yönelik, teknik inceleme ve uzmanlık gerektiren bir konu olmasına ve tüm ısrarlı taleplerimize rağmen, yerel mahkeme tarafından gerekli ve yeterli teknik inceleme yaptırılmaksızın teknik yeterliliğe sahip olmadığını bizzat beyan eden iki adet konusunda uzman olmayan kişilerin yarım sayfalık raporuna dayanarak karar verilmesi hatalı olduğunu, oysa dava konusu olay oto korkuluk ve trafik güvenliği sistemleri, bu sistemlerin dayanaklılığın tespiti amacıyla yapılan çarpışma testleri ile bu testler sırasında kullanılan ( oto korkulukların sabitlendiği beton, asfalt, toprak, vb.) zeminin standartlara uygun olup olmadığı, oto korkulukların zemine doğru monte edilip edilmediği dolayısıyla zeminin, zemin dayanıklılığın, zemin malzemelerin ve montajının kusurlu, ayıplı olup olmadığı ile ilgili olmasına rağmen hükme esas alınan raporda belirtilen bir test merkezinin yaptığı tüm işlemlerin sırf akredite olduğu gerekçesiyle mutlak ve sorgulanamaz olduğu tespiti ise asla kabul edilemez bir ön yargı olduğu, bu düşünce her şeyden önce bilimsellikten uzak olduğu, ayrıca modern hukuk sisteminde her türlü kişi, kurum ve kuruluşların, makamların, meclislerin ve hatta yüksek mahkemelerin dahi iş ve işle ilgili kararları denetlenebilirken sıradan bir test merkezinin Türk Yargısı tarafından denetlenemeyeceğinin iddia edilmesi bilime, tekniğe ve hukuka aykırı fahiş bir hata olduğu, akreditasyon kuruluşların düzenlediği raporlar kesin değil sadece ticari hayatta güveni sağlamaya yardımcı nitelikte olduğu, her ne kadar bilirkişiler tarafından TZUS test merkezi raporlarının Türkiye’de değerlendirilemeyeceği iddia edilse de dilekçemiz ekinde sunulan “teknik uzman görüşün’den de anlaşılacağı üzere, Türkiye’de konunun uzmanları olup test merkezinin işlemleri ve raporları denetime açık olduğu ve yapılan incelemeler sonucunda testlerin ayıplı ifa edildiği açıkça anlaşıldığından istinaf başvurusunun kabulü mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava ve karşı dava; taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili ile avans olarak yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; davacı-karşı davalının sunmuş olduğu hizmetin ayıplı olup olmadığına ilişkindir. Ayıplı ifaya ilişkin mahkemece, TSE Laboratuvarında görevli alanında uzman teknik bilirkişiler tarafından alınan müşterek raporda özetle; TSE bünyesinde ve ülke sınırları içinde bu konu ile ilgili akredite olmuş bir test raporu bulunmadığını, testin gerçekleştirildiği TZUS laboratuvarının, davaya konu olaya ilişkin olarak uluslararası akredite bir laboratuvar olduğu, raporların da bu kapsamda uluslararası kabul görmüş nitelikte olduğu tespit edildiği bu nedenle raporların kabul edilmesi gerektiği değerlendirmesi yapılmıştır. Taraflar arasında, davalının üretmiş olduğu otoyol korkulukların, avrupa standartları içerisinde yer alan normlara uygunluğunun test edilmesi hususunda hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamının, sözleşme konusu korkulukların çarpışma testlerinin yapılması, test raporunun yayımlanması ve testlerden olumlu sonuç alınırsa I.T.T protokolün yayımlanması, olumsuz sonuç alınırsa olumsuz test raporunun yayınlanması olduğu, yüklenicinin yükümlülüğü başlıklı 5. madde de, yüklenici davacının sözleşmede tanımlanan hizmetleri, ilgili uluslararası akreditasyon mevzuatı ve ilgili akreditasyon kuruluşunun prosedürlerine göre gerçekleştirileceği ve yapılacak olan test/denetim faaliyetleri sonrası, gereken durumlarda yeniden test/yeniden denetim işlemlerini, ilgili akreditasvon kuruluşunun prosedürleri gereklerine göre 1020 nolu AB onaylanmış kuruluş TZUS s.p ile beraber yürüteceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda; Davalı/karşı davacı, davacı-karşı davalının yükümlülüğünde bulunan ve Çek Cumhuriyetinde bulunan TZUS Test Merkezinde gerçekleştirilen testlerin, test merkezinin kusurlu hareket ettiği, zemini test için gerekli koşullara uygun hazırlamadığı, bu kapsamda testlerin başarılı olmadığı ve test merkezinin ayıplı ifası nedeniyle dava konusu faturanın ödenmediğini ifade etmiş olmakla, bahse konu davadaki ihtilafın kaynağı olan yüklenici davacı şirketin, uluslarası kuruluş olan TZUS verdiği hizmetin ayıplı ( test koşullarının uygun hazırlanıp hazırlanmadığı) olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda TSE bünyesinde ve ülke sınırları içinde bu konu ile ilgili akredite olmuş bir test raporu bulunmadığını, testin gerçekleştirildiği TZUS laboratuvarının, davaya konu olaya ilişkin olarak uluslararası akredite bir laboratuvar olduğu, raporlarında bu kapsamda uluslararası kabul görmüş nitelikte olduğu tespit edildiğinden raporların kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiş ise de; davalının, ayıplı ifaya yönelik yani dava konusu ürünlere ilişkin testin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Davalı testlerin ayıplı yapıldığından dolayı ürünlerin testlerden kaldığını iddia etmiş olmakla, öncelikle TZUS üzerinden yapılan testlerin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının tespiti gerekmektedir. Nitekim yüklenicinin yükümlülüğü başlıkla sözleşmenin 5.1 maddesinde, yüklenici davacının sözleşmede tanımlanan hizmetleri, ilgili uluslararası akreditasyon mevzuatı ve ilgili akreditasyon kuruluşunun prosedürlerine göre gerçekleştirileceği kararlaştırılmıştır. Bu nedenle öncelikle taraflardan, davalıya ait ürünün test ettireceği Çek Cumhuriyeti akreditasyon kurumu TZUS’un prosedürleri ile AB Komisyonun bu nevi testler için öngördüğü mevzuatın Türkçe tercümesi getirtilerek sözleşmeye konu hizmetle ilgili uluslarası akreditasyon mevzuatı ve ilgili akreditasyon kuruluşunun prosedürleri alanında yetkin biri de dahil olmak olmak üzere İstanbul Teknik Üniversiteli ( İTÜ ) veya Karayolları Genel Müdürlüğü’nden seçilecek 1 inşaat mühendisi, 1 metalurji mühendisi, 1 trafik güvenliği sistemleri konusunda uzman bilirkişisinden oluşturulacak heyete dosyanın tevdi ile, test konusu ürünün hangi tür zeminde ve hangi tür derinlikte montajı sonucunda testin gerçekleştirileceği tespit ettirilerek, testin yaptırıldığı yerde buna uygun test hazırlığının yapılıp yapılmadığı, bu şekilde sözleşmeye konu hizmetin ilgili uluslararası akreditasyon mevzuatı ve ilgili akreditasyon kuruluşunun prosedürlerine göre gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği hususunda denetimini de içerecek surette bilirkişi heyetinden alınacak rapor sonucunda oluşacak kanaate göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan tüm bu gerekçelerle davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahal mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı-karşı davacı tarafın istinaf başvurusunun Kabulü İle İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/2120 E. 2017/1194 K. 16/11/2017 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Başvuru tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca alınması gereken 85,70 TL harcın HAZİNEYE irat kaydına, 4-Davalı-karşı davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde İADESİNE, 5-Davalı-karşı davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/12/2020