Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/831 E. 2022/567 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/831
KARAR NO: 2022/567
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/400
KARAR NO: 2018/1123
KARAR TARİHİ: 07/11/2018
DAVA: Tazminat (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait iş yerinin davalı sigorta şirketinden İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, 26/04/2016 tarihinde yağan dolu yağışı nedeniyle müvekkiline ait iş yerinin hasar gördüğünü, hasarın tazmini için sigorta şirketine başvurduklarını, sigorta şirketinin dolu yağışının oluşturduğu hasarının poliçe teminatında kalmadığını söyleyerek başvuru talebinin reddedildiğini ileri sürerek mahkememizde dava açtığı ve iş yerinde oluşan 32.500,00 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının poliçede dolu teminatının bulunmadığına ilişkin bilgilendirme yapılmadığı iddiası ise yerinde olmadığını, zira tanzim edilen poliçe sigortalıya verilmiş olup, verilen tüm teminatların nelerden ibaret olduğu sigortalının bilgisi dahilinde olduğunu, dolu teminatı Yangın Sigortası Genel Şartları çerçevesinde ek teminat olarak verilebildiğini, ana teminat olmadığından ancak genel şartlar gereği ek sözleşme ile teminata dahil edilebildiğini, bu nedenle de poliçede açıkça yazılması belirtilmesi halinde geçerli olmadığını, müvekkili şirket bilgilendirme ve aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmiş ve poliçede tüm teminatları, muafiyetleri özel şartları belirtmiş ve sigortalıya iletildiğini, sigortalıda poliçeye karşı herhangi bir itirazda bulunmamış olduğundan verilen teminatlar taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlığa hukuken neden olmadığını ileri sürerek davacı tarafın haksız ve meznedsiz talepleri ile davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece;”… Dava, iş yeri ekstra sigorta poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı tarafından davacı lehine 27/11/2015 başlangıç tarihli iş yeri Ekstra sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçede ek teminat olarak fırtına, sel ve su baskını, dahili su, duman, hırsızlık, deprem, yer kayması, kar ağırlığı, kara taşıtları çarpması, hava taşıtları çarpması, enkaz kaldırma, kiracılık mali mesuliyet yangın, komşuluk mali mesuleyit yangın, 3.şahıs mali sorumluluk, iş durması, enkaz kaldırma, grev, terör teminatlarının verildiği, davacı tarafın talebine konu hasarın dolu yağışından kaynaklandığı, davalı tarafından yapılan ekspertiz raporunda talebin “dahili su klozu” kapsamında hasar tespiti yapıldığı, davacı tarafın talep edebileceği gerçek hasar miktarınının (TTK 1459 m. kapsamında) 25.500,00 TL olduğu, poliçe kapsamında bulunmayan ve teminat dışında kalan hallerin ayrıca belirtilmesine rağmen “dahili su klozu” içinde yer alan dolu yağışının poliçe teminatı kapsamında bulunmadığını ispat külfetinin davalı sigorta şirketine ait olduğu, zararın teminat kapsamında kaldığı denetime elverişli 26/09/2018 tarihli bilirkişi raporu ve iş yeri ekstra sigorta poliçesi örneğinden anlaşılmakla davacı gerçek zararının davalıdan tahsiline” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacının, müvekkil … Sigorta A.Ş. Nezdinde tanzim edilmiş … numaralı 27.11.2015/2016 vadeli İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçe kapsamında dolu teminatı bulunmadığını, Yangın Sigortası Genel Şartları dahilinde düzenlenen ”Dahili Su Klozu”nda davaya konu dolu hasarının dahili su teminatına dahil olmadığını, davacının davaya konu dolu hasarına ilişkin hasarının tazminatını talep edebilmesi için söz konusu poliçe dolu teminatının ek teminat olarak bulunması ana teminatta olmayıp ancak genel şartlar gereği ek sözleşme ile teminata dahil edilebileceğini, bu nedenle de poliçede açıkça yazılması halinde geçerli olacağını verilen teminatların ayrıntılı olarak yazıldığı ve klozların açıklandığını, internet sitelerinde genel anlamda iş yeri sigortasının sağladığı güvencelerin belirtildiğini her iş yeri poliçesinde belirtilen teminatların verildiği anlamına gelen bir durum olmayacağını, her poliçenin farklılık gösterdiğini bu hususta sigortalıya bilgi verildiğini, müvekkilinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, poliçede yer alan tüm teminatları, muafiyetleri özel şartları belirttiğini, davacının poliçeye karşı herhangi bir itirazının bulunmadığını bu nedenlerle verilen hükmün hatalı ve hukuksal dayanağı olmadığını belirterek, kararın bozulmasına yönelik istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu cevap ve katılma yoluyla istinafa başvuru dilekçesinde özetle; dolu yağışının sigorta teminatı kapsamında olup, davalının meydana gelen zarardan taraflar arasında düzenlenen İş yeri Ekstra Poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, dolu yağışı teminat kapsamında değerlendirilmese dahi davalının bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalının Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğini ihlal ettiğini, davalıya ait internet sitesinde poliçenin güvence kapsamında açıkça dolu yağışının da teminatlar arasında olduğunu, bilirkişilerce yapılan incelemede dolu zararının sigorta poliçe kapsamında olduğunun tespit edildiğini bu nedenlerle davalının istinaf taleplerinin reddini talep etmiş, bilirkişilerce tespit edilen hasar bedelini hesaplamasının hatalı olduğunu, bilirkişilerin eksper raporuna dayanarak tespit ettikleri amortisman ve bakım tenzili bedellerine itiraz ettiklerini, bakım tenziline ilişkin olarak çatı derzlerinin dolu yağmasında hasar gören çatıdan düşen parçalar nedeniyle tıkanmış olma ihtimalinin değerlendirilmediğini, amortisman tenzilinin hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkil şirketinin gerçek zararının 32.500 TL olduğundan, mahkemenin kararının kaldırılarak davanın 32.500 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 26.04.2016 tarihinde meydana gelen dolu yağışı nedeniyle davacıya ait işyerinde meydana gelen hasarın taraflar arasında düzenlenen … numaralı 27.11.2015 ile 27.11.2015 tarihleri arasında geçerli İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tahsili talebine ilişkindir. … numaralı poliçesinin taraflar arasında 27.11.2015-2016 dönemlerini kapsar şekilde, riziko adresi ” … Mah. … sok. Hadımköy Arnavutköy/İstanbul” olarak düzenlendiği , düzenlenen poliçe hükümleri incelendiğinde; poliçenin 1. sayfasında, davalı sigorta şirketinin davacıya ek teminat ile ”dahili su” teminatı verdiği görülmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; Taraflar arasında … numaralı 27.11.2015 ile 27.11.2015 tarihleri arasında geçerli İşyeri Ekstra Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 26.04.2016 tarihinde meydana gelen dolu yağışı neticesinde davacının iş yerinde meydana gelen hasarın tazminine ilişkin sigorta şirketine başvurulduğu, 13.06.2016 tarihli ekspertiz raporuna göre hasar toplamının 25.500,00 TL olduğu, dolu nedeniyle meydana gelen hasarın poliçede dolu teminatı bulunmadığından teminat dışı olduğunun belirtildiği, davalı sigorta şirketi tarafından 14.07.2016 tarihinde davacının hasarın tazminine yönelik başvurusu poliçede dolu teminatı bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmüştür. Yangın (Dahili Su) Hasar Ekspertiz Raporunda; 26.04.2016 tarihinde yağan dolu yağışı sebebiyle iş yerinin eternet çatı kaplamasında kırık ve çatlaklar meydana geldiği, akabinde yağan sular sırasında bu çatlaklardan bina içine su sirayet ettiği, ancak içeriye sirayet eden su sebebiyle imalat bölümlerinden çatı altı tavan kaplaması ve raflarda bulunan bazı ürünlerin kolilerinin ıslanması dışında herhangi bir hasar oluşmadığının belirlendiği, sigortalının dolu sebebiyle çatıda oluşan hasarların tazmini talep ettiği, diğer hasarlarla ilgili herhangi bir talebinin bulunmadığı, poliçede yapılan inceleme sırasında dolu yağışı sonucu oluşan hasarlarla ilgili herhangi bir teminat bulunmadığının tespit edildiği ve çatıda meydana gelen hasarın ana sebebinin dolu tanelerinin çatıya verdiği zarar olduğu, poliçede dolu teminatı bulunmadığından hasarın teminat dışı olarak değerlendirildiği belirtilmiştir. Somut olayda uyuşmazlık; dolu yağışı neticesinde meydana gelen zararın taraflar arasında olay tarihi itibariyle geçerli bulunan sigorta poliçesi kapsamında olup olmadığı, bu kapsamda ise davalı sigorta şirketinin zarardan sorumlu olacağı miktar noktasında toplanmaktadır. Bilirkişi heyet raporunda ( İTÜ inşaat Fak. Öğr. Üyesi Dr. … ve sigorta tahkim hakem… özetle; ”Dolu” kavramını sigorta mevzuatı açısından incelerken 27.07.2017 tarihi öncesi mevzuatta dolu yağışının düzenlenmediğini ve bu anlamda mevzuatta yasal bir boşluk olduğu, olay günü için dolu yağışının bir yağış türü olarak mütalaa edildiğine kanaat ettiklerini, bu bağlamda 27.07.2017 tarihi öncesi için dolu hasarlarının ”dahili su klozu” kapsamında olduğunu, davacının sigorta poliçesinde ek teminat olarak dahili su teminatı verildiği, bu durumda hasarın teminat dışı kalması için teminat dışı haller olarak sayılan 5 durumdan birinin gerçekleşmesi gerektiğini ancak dosyada bu yönde bir belge bulunmadığı, uyuşmazlığa konu hasarın, davalı sigorta şirketinin nezdinde düzenlediği Yangın Sigorta Poliçesinin vadesi içinde ve teminat kapsamında olan dahili su rizikosunun gerçekleşmesi sonucu oluştuğu, sigorta kuruluşunun nezdinde düzenlediği İşyeri Ekstra Poliçesi nedeniyle uyuşmazlığa konu hasarlardan sorumlu olduğu ve davalının hasarın teminat dışı olduğu iddiasını ispatlayamadığı, dosya içerisinde yer alan eksper raporundaki tespitlerin, davacının sunduğu onarım tekliflerine dayanması ve hasar tutarına uyguladığı %15 amortisman tenzilinin genel şartlara uygun olduğu,gerçek zararın ekspertiz raporundaki bulgular nazara alındığında 25.500 TL ( bakım çalışması tenzili 2.500 TL- amortisman tenzili % 15 4.500 TL= 25.500 ) olduğu ve bu haliyle davacının, gerçek zarardan sorumlu olan sigorta kuruluşundan 25.500,00 TL tutarındaki tazminatı, ihtarnamenin tebliği tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte talep hakkının bulunduğu belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup iş bu karara yönelik taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesi: 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11/1 maddesinde “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.”, 6102 Sayılı TTK’nun aydınlatma yükümlülüğü başlıklı 1423. maddesinde; ” (1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi halinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir. (3)Hazine Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa Birliğinin düzenlemesini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.” hükümleri yer almaktadır. 28/10/2007 tarihli ve 26684 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinde; sigortacının bilgilendirme yükümlülüğü, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigorta sözleşmesine taraf olmak isteyen kişilere karşı sözlü ve yazılı şekilde yerine getirileceği, bilgilendirmenin yazılı olarak yapılmasının esas olduğu ancak, telefon, çağrı merkezi, internet ve benzeri iletişim araçları kullanılarak uzaktan pazarlama yöntemleriyle yapılan sigorta sözleşmelerinde olduğu gibi sözleşme taraflarının fiziki olarak karşı karşıya gelmesinin ve işin gereği olarak yazılı bilgilendirme yapılmasının söz konusu olmadığı hallerde yazılı bilgilendirme şartının aranmayabileceği, sigortacının asgari bilgilendirmenin yapıldığını ispatla yükümlü olduğu ve bu kapsamda yer alan işlemlerin niteliği ile yapılacak bilgilendirmenin şekline ilişkin usul ve esasların Müsteşarlıkça belirlendiği, 7. maddesinde ise; sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirmemesi veya sigortacı hakkında yanıltıcı bilgi verilmiş olması yada yönetmeliğin 8. maddesinde düzenlenen bilgilendirme formunun gereği gibi teslim edilmemiş veya bilgilendirme formundaki bilgilerin gerçeğe aykırı şekilde düzenlenmiş ve bu hallerden herhangi biri sigorta ettirenin kararında etkili olmuş ise sigorta ettirenin sözleşmeyi feshedebileceği gibi uyguladığı zararın tazmini de talep edebileceği düzenlenmiştir. Davaya konu somut olayda ise, sigorta tanzim tarihinin 27.11.2015 olduğu ve davacı tarafça herhangi bir itiraz ileri sürülmediği ve bu haliyle TTK 1423/2 maddesi uyarınca bilgilendirme yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirlmediği iddiasının ileri sürülemeyeceği açık olup, istinaf dilekçesinde davacı tarafça belirtilen bu hususun yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın istinaf sebeplerinin incelenmesi: Davaya konu uyuşmazlıkta dolu teminatının bulunup bulunmadığı yönünden yapılacak tespitte öncelikle yangın sigortası genel şartları dahili su klozunun incelenmesi gerekmektedir. ( Yangın sigortası ile birlikte verildiği takdirde yangın poliçesine eklenecek kloz) Yangın sigortası genel şartları hükümleri saklı kalmak kaydıyla ; ”1-Sigorta konusu bina içindeki, su, depo ve sarnıçların, su borularının, kalorifer kazan, radyatör ve borularının, temiz veya pis su tesisatının patlaması, taşması, sızması, tıkanması, kırılması ve donmasının doğrudan sebep olduğu zararlar , 2-Yağmur sularının, kar veya buzluğun erimesi sonucu meydana gelen suların, çatı veya saçaktan sızması; su olukları veya yağmur derelinin tıkanması veya taşması sonucunda bina içine giren suların doğrudan sebep olacağı zararlar , 3-Kapatılması unutulan musluklardan akan suların taşmasının doğrudan sebep olacağı zararlar , 4-Donma sonucu tesisatta ve tesisata bağlı cihazlarda meydana gelen zararlar ile teminat kapsamına giren zarara yol açan tesisatın onarılması maksadıyla duvarın açılması ve kapatılması için yapılan masraflar ,5-Yağışlar nedeniyle meydana gelmediği takdirde kanalizasyon ve foseptik çukurlarından geri tepen pis suların doğrudan sebep olacağı zararlar , 6-Şehir su şebekesinin arızası nedeniyle sebep olacağı zararlar, teminata ilave edilmiştir. Yukarıda belirtilen su tesisatları devamlı kontrol edilecek, gereken tamirat zamanında yaptırılacak ve kış başında dona karşı gerekli önlemler alınacaktır bina uzun süre boş bırakıldığı takdirde, su tesisatından bağlı ana musluk kapatılacak ve tesisat boşaltılacaktır ”.hükümleri yer almaktadır. Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere yangın sigortası genel şartları dahilinde düzenlenen dahili su hasarı klozunda davaya konu dolu hasarı dahili su teminatı kapsamında bulunmadığı, davacının talebinin dahili su hasarına ilişkin olmayıp, çatıdaki dolu hasarına ilişkin olduğu anlaşılmakla, davanın reddine dair karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne dair karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olmadığı açıktır. HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, davacı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun reddi ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca REDDİNE. 2-Davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.2 maddesi uyarınca KABULÜ ile, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/400 Esas, 2018/1123 karar ve 10/05/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak;
A) Davanın REDDİNE, İlk derece mahkemesi yönünden: 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30 TL red harcının davacı tarafından yatırılan 555,02 TL peşin harçtan mahsubu ile arta kalan 495,72 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine 4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 7-Davalı kendisini temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, İstinaf giderleri yönünden; 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca ayrı ayrı yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 9-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,0 TL’ nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 10-İstinaf eden davalı tarafça yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalı tarafa İADESİNE, 11-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE, 12-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 13-İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/05/2022